21 Nisan 1944 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14

21 Nisan 1944 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE tarih huzurunda Sultan Ha- mit... Türk tarihi içinde Sul- tan Hamit... Masonluğa, ecnebi siya- setine, ecnebi maliye sistemine, hıris- tiyan tebaaya, türklük dışı müslüman ümmetçilere karşı Sultan Hamit... Sultan Hamidi düpedüz, tarihin iç yüzüne, aslına girmeksizin, m ve üstünden tahlil edersek, onu, tek cepheli olarak mütalea etmiş olur ve asli millet bünyemizin, millet davamızın dışında bırakmış oluruz. İşte, bu, dışarıda kalan şahsiyettir ki, Kızıl Sultandır. İşte, bu, dışarıda kalan saltanat şeklidir ki, müstebittir. İşte, bu, dışarıda kalan şahsiyettir ki, korkak, zalim ve haindir. - Evet, böyledir; Sultan Hamidin asli bünye dışında kalan şahsiyeti ancak bu töhmetlere lâyıktır. Bu yüzdendir ki, onun şahsiyet ve saltanatını tek kimse müdafaaya cesaret edememiştir. Hem de onu tenkit ve tahlil edenler, ecnebiler olmuştur. Gayrimüslim tebaa ve gayritürk müslüman Osmanlılar... Buna, 60 milyon münevverden, rical- den, ekâbirden, bankerlerden, asiller- den mürekkep, muazzam Masonluk teşkilâtı diyebiliriz. Bu beynelmilel hürriyet tarikatının siyasi, mali, idari, askeri, ticari, içti- mai baskısı Sultan Hamitle karşı kar- şıya gelmiştir. Bu muazzam ve bey- nelmilel teşkilât, Tanzimat hareketinin meydana getirdiği unsurlar vasıtasile dalbudak salmıştır. Bu teşkilât siyasi, bilhassa içtimai, mali, ticari, idari sa- hada devlet bünyesine hâkim olmuş, her mahrem işe göz ve kulak koymuş iken Sultan Hamidin saray içine, dört duvar arasına, şahsı etrafına topladığı devlet siyaset ve idaresini tabiidir ki çekemezdi. : Mason olan Şinasilerin, Mithat Pa- GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ: İlk Meşrutiyet padişahının selâmlık resmi... ir İ iğ? çaki eemişte YAPRAKLAR “TARİH VE SULTAN HAMİT ( İçyüzünden Tarih : 1)) şaların, Namık Kemallerin, Ziya Paşa- ların, şunun bunun istedikleri meş- rutiyeti idareye muhalif olan Sultan Hamit, elbette ki, kızıl sultan olarak ele alınacaktı!.. Düşünmelidir ki, hürriyeti vermiyordul.. Düşünmeli ki, üç ayda bir maaş veriyordul.. Düşünmeli ki, hürri- yet kelimesini ağzına alanı sürüyordul.. Düşünmeli ki, İngiltereden sonra gelen muazzam donanmayı çürütüyordul.. Düşünmeli ki, borç yapmıyordu. Böyle bir şahsiyete kim iyi diyebi- lirdi ?.. Sarayına kapanmış, muhafız- lar altında, duvarlar içinde... (Babıâli) ye birşey bırakmamış, (Babıseraskeri)- ye birşey bırakmamış, herşeyi bizzat kendisi saraydan idare eder olmuş... Siyasi ve muazzam hafiye teşkilâtı bile şahsına münhasır bir teşkilât... Sadrıâzamı, seraskeri, şeyhülislâmı, sefirleri birşey bilmezler... Yalnız Sul- tan Hamit bilir!.. Yalnız o emir ve- rir!.. Hafiyeleri vasıtasile, bilinmedik, bilinemiyecek olan sırlara o vakıftır. Cuma selâmlığı için bile burnunun di- binde bir cami yaptırmıştır. İşte bu, Sultan Hamidin harici şah- siyetidir. Herkesin baltalayabileceği, yere vurabileceği şahsiyeti... İşte bu şahsiyet, umumi ve hususi tarihe böyle mal edilmiştir. (Tanzimatı Hayriye), Masonluk te- sirile vücutlanmış bir hürriyet davası- dır. Bu hürriyet, bütünlük arzeden Osmanlı ümmetçiliğini yıkarak, par- çalar halinde milliyetçiliğe yol açan parça parça istiklâl duygularını yara- tan, anasıra devlet bünyesi içinde yer ve salâhiyet veren, ecnebi sermaye ve emteasını Osmanlı İmparatorluğu içine akıtan, devlet mahremiyetini kökünden yok eden, bütünlüğü par- çalar haline koyup biribirine vurarak çalkalayan bir devri hürriyet... (Tanzimatı Hayriye)den sonra gayri- türk anasır, milliyetçilik cereyanlarile, istiklâl fikirlerile nemalanmâğa ve ha- zırlanmağa başlamışlardır. Tarih bu- dur. Bu, tarihin iç yüzüdür. Gayrimüs- lim anasır ise devlet içinde yer alarak mahremi esrar olmuşlardır. Bu suretle istiklâllerine hürriyet davasile daha ziyade yakın düşmüşlerdir. UM M. Sami KARAYEL Ecnebiler, (Tanzimatı Hayriye)ye ka- dar harice oi para borcu vali Os- manlı kadar borca sokmak; bol faiz almâk, Şarka hâkim olmak, zebun ve esir kılmak için bize çullanmışlardır. Ecnebiler, (Tanzimatı Hayriye) ye ka- dar el tezgâhlarile, el işlerile her türlü ihtiyacını harice katiyen muhtaç ol- madan yapan Osmanlı ümmetinin $ı- nai, ticari durumunu, hürriyyet ve salâ- hiyet sahibi olup Galatada, şurada burada serbestçe bezirgânlığa başlı- yan gayrimüslim anasır taraftarları vası- tasile dahile, ucuz, gayet elverişli em- tea ithaline başlayıp yüzbinlerce el tezgâhlarını rekabet yüzünden yıkarak ifna etmişlerdir. Tezgâhların mahvı ile iptidai maddenin işlenmez hale ge- lişinden istifade ederek bezirgânlar vasıtasile köylülerden ucuz 'olarak iş- tiraya tevessül eyledikleri, iptidai mad- deleri diyarıgarba sevkle, imal ve ithal ile Osmanlı ümmetçiliği : sınai ove ticari bünyesini bir tahtada mahv ve harap etmişlerdir. Üstelik, iptidai mad- deleri köylülerin elinden almak için bir nevi gayrimüslim murabahacıların siyasi mânada teşekkülüne saik olmuş- lardır ki, köylüleri gayrimüslim ve ec- nebi esiri menzilesine indirerek devlet himaye ve (otorite) sini yok etmişlerdir. «1270» Sivastopol muharebesini mu- vaffakiyet sananlar aldanıyorlar. Bu zafer, Osmanlı İmparatorluğunun bir zaferinden ziyade tek cepheli Avrapalı zaferi-idi. Muharebeye sebep gösterilen müsbet tarih suretlerinden ziyade iç taraflarını görmek gerektir. Zaten Sultan Azizin kurduğu (Do- nanmayı Humayun) kimindi?.. Ne için- di?.. (Birkaç sayı devam edecek) 35 YIL EVVELİN MİZAHI : Meşrutiyetin ilânı günlerinde Osmalı kıyafetleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: