9 Kasım 1945 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 13

9 Kasım 1945 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bi DOĞU 5YM 2 “Derdimiz gps sanatların Ohimayesi derdi, bize mefhum olarak bile hazin göründüğü hâlde yazımıza bu başlığı koymıya mecbur olu- yoruz. Bu tâbir yerinde olmamak- la beraber öteden beri kullanıla- geldiğinden, sanatın gelişmesi için lâzımgelen tedbirlerin alinması dâ- vasını başka türlü vasıflandırmak mümkün olmuyor. .Fınndan ekmek satın alırken fmncıyı himaye. ettiğimizi dü- şünmediğimiz (halde ( herhangi bir devlet :müessesesinin bir sergi- den resim satın. alması (himaye) şeklini alıyor. Tabii böyle olunca o müessesenin başındaki zat büyük bir hâmi, ressamlarda himayeye muhtaç birer zavallı vaziyetinde görülüyor. Bu düşüncede çok ileri diğini birkaç misal ile daha anlatacağımi zannediyorum. Türk fessam ve ke Mirdilar cemiyetinin Dağcılık . kulubünde son açtığı sergiden İstanbul Bele- diyesi için birkaç resim satın alın- mak istenmişti. Bizce bu tabii ve gidil- iyi basit bir hareketti. Belediye dairesi * nasıl ara sıra duvarlarını badana ettirmeğe muhtaç ise, o duvarları münasip şekilde süsliyecek birkaç resim tedarik etmiye de muhtaç olabilirdi. Fakat çok defa bunun Ji olmadığını görüyoruz. Birgün gaze- telerde bir havadis yayılıyor. Dağ- cılık kulubündeki sergiden hiçbir resim satılmadığını gören - halbuki bu da doğru değildir - Belediyenin, ressamlara yardım maksadiyle bin liralık resim almayı kararlaştırdığı tantanalı bir şekilde ilân ediliyo Biz işte bu telâkkiye tamamiliy- önörlerlağ ihtiyacı varsa, elindeki imkâna ve kendi' anlayışına göre sergiden beğendiği birkaç parça eseri ala- bilir. Belediye için bu, güzel ve , tabii bir harekettir. Fakat küçük lış olduğu anlaşılır. Buna (himaye) değil (sadaka)-demek icabeder ki, ressamlar henüz - Allaha çok şü- kür - bu kadar düşmemişlerdir. Ço- ğu muallim olduklarından severek seçtikleri bu meslekte/”devletin di- Tr küçük memurları gibi kendi Yağlariyle kavrulup yaşıyorlar. örgiye enaz kırk ressam ve heykeltıraş iştirâk etmişti. İşe himaye şekli verilince hepsinin himayesi lâzımdı. Bin liradan bu kırk sanatkâra yirmi beşer lira dü- şerdi, Halbuki Türk Lirasının çok değerli olduğu ylllarda, iie Belediyesi, Galatasaray sergisinden üç bin liradan fazla tahsisat ile resim satın alır, bunuda sessizce yapardı. K Bir misal daha: Resim almak istiyen makamlar, çok defa, işgal ettiği mevki gözönünde tutularak bir sanat müessesesinin “başında bulunan bir zata müraçaat ederler. İstanbulda, belli başlı ressamların eserlerini toplu bulunduran daimi ir sergi yani Ye gg iye böyle âra'da açılan Devlet resim I sergisinde de bazan ka- iyle al eli, o ressamın yalnız o defaki sergiye iştirâk için sarfettiği çerçeve be- delini karşılıyamamaktadır. esasen (himaye) kelimesine lâyık bir sis- temin mevcut olmadığını göster- meğe kâfidi: Gelişi li bir ressamın hi mayeye mazhar 'olmasıyle sanat himaye edilmiş olamaz. Dogu. ni kabul ettiğimiz ressamların te- sadüfen senede, iki resim satmış olması da o sanatkârı yaşatamıya- cağı gibi, Türk resmine yeni bir şey eğ a tir. " dâvayı daima gbi ve iel bir bilâaBi görmek, sanat- AİR İİ İİİ Gelecek sayılarda Mimari ve Tiyatro Muhsin Ertuğrul - Prof. Sedat Hakkı Eldem asım 44$ 54 B iri ir. m M Gemal Tollu .kârı değil, sanatı himaye etmeyi düşünerek, sanatkârları mümkün olduğu kadar çok çalıştıracak ted- birleri almak daha isabetli olur. “Ressamın bir eserini satın al- mak için verdiğimiz para, o ressa- mın himaye edilmesi için değil, o esere muhtaç olduğumuz için verilmelidir. i Bir halıyı satın alırken herhalde “himaye düşüncesiyle hareket et- meyiz. Halının rengi, şekli, boyu posu hoşumuza gider. O bir ihti- yacı kaışılıyacaktır. di elini 'öder ve evimize götürürüz. Plâstik bir sanat eseri de hiç olmazsa o halı kadar bir ihti- yacı karşılıyorsa, değerine inanı- yorsak satın almakta tereddüt et- neğe lüzum kalmaz. Demek ki, Devlet im si ressama para verilirken fuzuli bir (hâmi) tavrı almağa lüzum yoktur. Ressamı değil, resmi korumak düşün- cesi hâkim olursa, değeri olan res- “samın da korunmuş olacağı aşi- kârdır. “Biraz a ressamların memur sıfatiyle aldıkları aylıklarla yaşıya- bildiklerini söylemiştik. Ama kim seye muhtaç olmadan yaşamak için resimden başka işlerle uğraştık- larını hatırlamalıyız. Resmi (bülten) lerle de ilân edildiği gibi üç kişilik bir ailenin ancak.300 lira ile güç yaşadığı bu buhranlı devirlerde bir ressam paletini bir tarafa atmış, parmaklarını makinelere kaptırmak bahasına marangozluk yaparak ço- cuğunu besler, bir .digeri elinde böyle geçer bir sanatı olmadığın- dan dolayı daha feci vaziyettedir. Halbuki gerek devlet, ve gerekse şahısların fedakârlıklariyle yetiş- -miş olan sanatkârların &n kudretli zamanlarında, sanatlarından başka işlerle uğraşmıya mecbur olmaları cemiyetimiz için, binbir fecaat ifadesi yanında başka ve kuvvetli bir ifadedir. j Ressâm ve heykeltıraşların me- mur değil, sanatkâr olduklarını, onların mahsuldar olmaları lâzım” geldiğini, idrâk edilen sanat mah- sullerinin cemiyetin öz malı oldu- ğunu düşünmek ve ona göre bir güzel” sanatları (himaye) sistemi * kurmak, himaye değil, anlayış tav- rı göstermek lâzımdır. 8 Tereddüt et-

Bu sayıdan diğer sayfalar: