18 Ocak 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

18 Ocak 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ya Annana : Kadının kocası akşam olunca evine geldi ve zevcesini bir fena adam elinden büyük fenalık gör- müş gibi yatar buldu. Kadın âdet olduğu veçhile ne onun eli- ni yıkayacağı snyu vermiş; nede ışığı yakmıştı. Erkek evi karan- lık buldu. Kadın orada, üstü açık, yatıyordu. Sordu: — Kalk, sana kim bir şey söyledi? — Bana küçük kardeşinden başka kimse bir şey söylemedi. Bunun üzerine büyük birader kaplan gibi oldu; baltasını bile- yerek yanına aldı ve öküzler ile dönüşünde küçük b dürmek içi z. ahırın kapısı arka- sına v. . Güneş battığı za- man genç gerim arabası her nevi Miri dolu, geldi; evvelâ ze ak Buzağı genç adama dedi — — süleidağiM baltası ile seni öldürmek için bekleyen biraderinden sakın; baltadan uzak ol! O, buzağının sözlerini işitti. , Edebiyat Tarihi: ESKİ MISIR Firavan (Ramses) in sarayında yörleşen "Eski Mısır edip ve Şair- leri asında, bilhassa dokuzu, en büyük takdirlere mazhar ol- muştu, Bunlardan (Kâkabe) is- ve kadar ulaşabilmiştir. . rasında, kendi mabutlarına sit tarih ve seyyahatname- ler, başlıcalarıdır. Mısır edebiyatı, en iptidâl şekillerde bile ne kadar ileri e i. Yukarıdaki hikâye- nin (Papiros) unu, de bir İngiliz Da buldu; bunu zama- nın en büyük Eski Mısır müte- .hassıslarına okuttu, hödise bir aderini öl-, emi e in ağ ballekdm — Merhametli Tanrı, yalan ile doğrunun arasını ayıran an- cak sensin ! e ş mabudu bu duayı işitti: iki kardeşin arasına bir büyük nehir açtı ki, timsah- lar ile dolu... Kardeşlerden biri bir sahilde, digeri öbür sahilde kaldı. Büyük birader ona iki hamle etmişti; lâkin öldüremedi. Karşıdan küçük kardeş ba- gırdı : — Güneş parlayıncaya kadar ve cihan ışıyıncaya kadar sabret; © zaman güneşin huzurunda du- rep bakikatı meydana çıkaraca- asla sir senin ya- şimdi Serviler as Eto” gün dünya ışık alarak güneş mabudu (Amarçi) ufuktan yükselince iki kardeş birbirine baktılar. PAPİROS Prof. Ş$. Ü. birdenbire Avrupada yayıldı ve ye, ., bütün iptidailiği ve hayalili- ği içinde son derece ince Şiir kıymetlerine maliketir. (Ramses)in leriyle alâkalandırılmaya lâyık görülmüştür. Yazan, Tomar sa- hibi (Annana) dır. her kelimeyi, kaybol- in Bu hikâyeden, Eski Mısırın vi se ve dünya görüşü sü zülebi ai lif) ler, esrarlı ve acaip şekiller, (mistik) edalar i lik ve Ae mefküresi, abi endişesi ve mâverâ humması, Eski Masırlıda da iz iz belli oluyor. Prof. Ş. Ü. Solon: Niyazımı dinleyin, (Olemp) li (Jüpiter) in füsun saçan kızları (Müz) ler! İlâhlardan ezeli saa- adaletsizliği takip eder. işe felâket karışır. yanmış ateş gibi felâketin de bahar rüzgârı gibi, beklenmedik Batının büyükleri : (SOLON) ) un bayatı ilk olarak liği gelip yerleşti. Liyakati, dirayeti, rip ve fazileti sa- yesinde pek mühim mevkilere sahip oldu. (595) te (Arkon) se- çildi; Si v Teen Ay em rinin kan vaz'edici hâkim (Solon) e Erane liye d Fevkalâde ve çok kuvvetli bir lon) da, san'atkâr, filozof, devlet ve' (aksiyon) adamı, me- sut bir müvazene içinde birleşi- yor. En başta san'at ve fikir mümtaziyetiyle"görünen (Solon), üyük san'atkâr seciyesini, içti- idarecisi karak- 346 anda bulutları dağıtır. sonsuz denizi ta dibinden sarsar, nimetli ve gözlerimize sakinliği n- zarayı iade eder. Güneş yeni baştan gen dü ışıldar; ve bulutlar, bir iz bile insanlar gibi her yanl bir yakalamazsa, yine ce- zadan kurtulmuş değillerdir. Ha- reketlerinin cezasını, suçsuz ev-? mâsum torunları Biz faniler, ne tuhaf muhake- melere sahibiz. «Talih, iyi ile kötü için birdir!> diye düşü- nür ve felâket gelmeden evvel nefs emniyetlerimizi kaybetme- açıp boş ümitlerle beslenmekten başka işimiz olmaz, ELEJİ Salih Zeki AKTAY tan çıkma bir yeni dünya balin- u mi (So r düğüm halinde san'atkârı ye- Mai sonra da hakimi... Adalet ve iyi kanunlarla her şeyin halledileceğine inanan nik- binsan'at ve fikir adamı (Solon), imara ln şairi v hakimlerin hakimi tu, (Solo) a İASİR sümlü ve yavaş yavaş solan, kokmadan eriyen bir Ya Şu sözü Eg ur : — Yeni şeyler öğrenmekten hişbir ân baş kalmaksızın ihti- yarladım. bin (Memnerm) e;. çığlık- larla ölümü çağıran bu içli şaire şu iniş de bulunuyordu ; — Dudağında bir tebessümle seksenine kadar yaşamaya bak! Salih Zeki AKTAY

Bu sayıdan diğer sayfalar: