1 Şubat 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3

1 Şubat 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kahrolsun, Tarihi Züppelik!.. YARI bozuk paranın bir yüzü mk e ie vw yap- A e, öbür yüzü de tarihi yil meşhur Çınarlı kahve- fi çatmak üzere iseniz, vapur iskelesi- nin üstündeki (Mirgün) levhasını oku- muşsunuzdur! Artık tarihe karışmış olan Şirketi Hayriye âyanının Boğaziçini gafilâne bir, benimseyişleri vardı. Allah kısmet ederse, bu gafletin Boğazı da, Şirketi de , bu sabık âyanın, (Mirgün) levhası ile e tarihi züppelik üstünde dura- cağım; kuvvetle umuyorum ki, aşağıdaki Onuncu köye doğru Güya gözlerim görüyor, Ve kulaklarım işitiyor, Doğruyu eğriden, İyiyi kötüden ayırd etmek için... Ve güya yalnız değilim nepar içindeyim, Amm Güenek, işitmek neye yarar? Söyleyemedikten sonra... Dilim ağzımda, Yalnız küreklik mi edecek? Gerçek, dilde söylemek de var. İki kulak, bir dil; «İki dinle, bir söylel» demişler, Çok dinliyorum, hiç söyliyemiyorum. Bu ne azap, ne ıstırap! «Doğru öylüyii 0 diz Köyden kovarlar» mış; Ne çıkar? Söz olsun, dert olacağına. * Onuncu köy de var! Kâzım Nami DURU ——— İşvwe Hedef: A | Reşat Ekrem KOÇU “* Ke ke mekle a en inatçı kafaya bile yatkın gelecektir. Bu Boğaziçi köyünün adı Mir- gün değil, Emirgândır! ge arasın- da hünerli lügat oyunlar adamların pek çok Didabmni hatırlatarak tarihe geçelim : u köyde, Onyedinci asır ortaların- Yusu ve arkadaki koruda da Dördüncü Muradın zevkleri üzerinde derin ihtısas sahibi olan Yusuf Han, Revan Kalesini topsuz baar a teslim ettikten sonra bu hüküm- dar ile beraber İstanbula gelmiş ve bu- — il efendisine, tumturaklı - tâbir bizim çelebi vakanüvislerindir., bir «Ne- dimi hâsı bâ-ihtisas» olmuştu. Devrin İs- tanbul külhanileri de, hizmeti ile prens- Yusuf Hana “Emiri dın ölümü çeşit ellerden geçerek en son Şerif Ab- Rte Paşa merhuma intikal ettiki, ge- enlerde memleketimizi teşrif eden Ira Kıral Naibi Prens Abdülilâhın dedesidir. de rastlanır, ki, eski metinlerle e larımız pek âlâ ve râna bilirler; bir “oğlu,, ilâvesi onlar için pek ei işler- dendir. İstanbulun bânileri arasında zik- rettikleri *Yanto bin Madyanın Nikomed- yadan bozma olup oradanda Kıral Niko- de bağlandığını yepyeni bir şey olarak söyliyebilirim ötü, çirkin, Mirgün Yusuf Han, arkasında zengin dedikodu mevzuu ola- cak hatıralar bırakmıştı. Mirgün bahçesi, semtin adı olarak kıldı; lügat More na kayıtsız olan halk ağzında da zaman ile Emirgân oldu. Hem öylesine değişti ki, hayale, Boğazın meşhur erguvan ko- rularını getirecek bir isim oldu. Şimdi gelde, Ayastafanosun “Yeşil- köy,, Makrıkövünün “Bakırköy,, olduğu bir devirde, Türk ağzına yabancı düşüp a bir zevk süzgecinden geçirilerek Emirgân! ortlatanların işine tarihi Dün Şirketi Hayriye, bugün Deniz- Yolları İdaresi, yarın > Belediyesi, öbür gün falan makam ya müessese tarihi bir beldenin semt srllağlğ, sokak isimlerini gelişigüzel Anğiğiiriveiirlerde halimiz nice olur... Geçen yaz idi; beni Kızıltoprak nahiye müdürlüğünde bir Semt isimleri cada kalamisyadan geliyormuş da... Ha- DS yırl.. esiri ze tokluğunu telâffuz i ederek e i geniş bir kumsal üstüne serilmiş denizin İ fışırtılarını e Bu (Şoven) lik- z ten kaçalım.. biz, İ Türk İstanbula İ Sağl değiliz. es i üzerindeki şaşaalı, muazzam, muhte eserleriyle Türktür. Bu şehri Mit le İ fetheden Türk, bu şehirde, bütün dün- l kuran üstün kültüre sahip- i di. İstanbul, camileriyle, imaretleriyle, bi aşhaneleriyle, medreseleriyle, hanlariyle, İ hamamlariyle, sarayları, k siye l çarşısı pazariyle, mezarlıklariyle, çeşm leriyle, sulariyle, semasında uçuşan gü | vercinleriyle Türktür. bi Balıklı Rum kilisesine giderseniz, j büyük avlusuna döşenmiş eski mezar taşlarında, Yunan ha . ni yazılmış kitâbeler okursunuz Niğde sancağında Kurdonostur vatanım İvan torunu Prodromostur zatım Donanma gecesi bir kazaya uğradım. Seyre gittim ateş tâliminin karşısına Taşkışlada bir fişek vurdu başım Yeni girmiştim yirmi beş yaşım Rahmet çıkarın okuyan kardaşlar Ustam da ahü figan eder akıtır kanlı yaşlar Tarihi bin sekiz yüz altmış yedide başlar.. Güzelim İstanbul öylesine bir Türk. 3 o ki, 1867 de, Niğdeden eni gelen Prodromos ezar taşının kitâbesini bile Türkçe ik kadar Rumcaya kayıtsızdır. Türk, İstanbula, medeniyetinin de- < mir kazığını çakmıştır. Sadece o kazığı çakan ecdada lâyık torun olalım! Kahrol- sun tarihi züppelik!.. Adesenin göziyle her hafta bir iş 2 ve hedef: (Büyük Doğu) Fotoğrafçısı Si diyor ki: «Havanın müsait bir ânında parkta uyuyan bu köylü tipi, e şehirleri basan ve kendilerine yeni faa çarıklı düşünüyo: iyetler arayan yeni 4 Kr biridir. Pilân i 3 rl,» Vs de SY il iy Ge ve Ğİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: