15 Şubat 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 13

15 Şubat 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ERHANGİ bir hikâyede rastlanacak kadar alelâde birgün... Ve İstanbul, bütün alel- âde günlerinin alışılmış manza- rasında... (Böyle söylemek hem hikây. Kültetlerinden ucuyu gördü- gü, bildiği şeyleri tekrarlamak- me şeyleri boş yere tasarlamaktan...) diyelim. Ahmet oğlu Mehmet, böyle bir günün kalabalık bir saatinde, dalgınlık ifadesi kafasının Pe birşeyle meş- N essiz » Yavı şını döndürdü. “Haklıydı kendisinden Birdenbire bir fikir, zihnine takıldı. Kadının orada olduğunu hissetmişti de ondan mı durmuş- tu, yoksa tesadüfen gözüne ilk çarpan, o mu olmuştu? Bekledi ona bakarak. Kadın sağa, sola kıvrılıyor, karşılaştık- çekiliyor, ilerli- yordu. Beikinöyi girdi. Biraz sonra Ahmet oğlu Meh- met de eczaflanedeydi. Peşinden ktı, ört adım sonra birden- fifçe kızarmıştı. Tam i isti kamete ve eta (kaçarcasına yürüdi a aklı rideydi. Ahenkli. adımların (ritm) ine uya- tâ ve kadar r giti dan, Taksi ime varınca sola sapmış, otomobillerin indiği arka asfalta kıvrılmıştı. Yenişe- hire gelirken birdenbire, o za- B ki müştü, bri Tekrar dikkatle — Ne mi Beni bi- rine mi pe — Hayır! Bilmem; sanmıye- rum! Sini 1 a defa görüyorum. y? ZAHIR - zl 3 GÖVEP LE! SİNEME DİLE LİLİ — Ama, varlığınızın farkın- dayım. Hem sizi görmeden evvel görmüştü — Haydi canım. b igieği niz ya.. Bırakın da gi e — Rica ederim ali mâni olmak istemem. Aitodüzi iniz ! Ayrıldılar. Ayrı ayrı yollarına devam ettiler, Fakat kader Kğ Er sını bırakmadı ve bu cera, daha doğrusu Gla "ki kere daha va geldi. İstanbu- lun başka başka yerlerinde. Ka- yedi ayan tereddütle bak- SOM Mehmedin mahzun gözlerini gü- lümsiyerek selâmladı. Nihayet, hikâye muharririnin hazırladığı, şairane olmayan bir buluşma ye- rinde (yani bir patik baka) ilk defa oturdular. ise, Ahmet oğlu hmet o pi u Mehmet, o gün, a ee telkin et- cesarete kadar çekingendi. Yine kadın di — Benden ne istiyorsunuz — Vallahi istemiyo- rum. — O halde ne diye zavallı muharririn zihmini o kadar za- man işgal ettiniz, ille benimle buluşmayı istediniz — Sizn ile iri ai birşey m an herkes 252. nde ayni kafada doğ- Bilmez olur muyum ? Söy- AE bakalım.. Kimsiniz siz ? — Ahmet oğlu Mehmet... Okur yazar takımından. Birşey arıyorum, fakat bulamıyorum. İhtimal sizde, siye şeylerin izlerine rastlamış olacağım.. — Malili aliba. Bende okur yazar takımındanım ama, sizin iie mi tabii, İsmim Ayşe. Sustular. Ayşenin ei Meh- Hepimiz, daha önce yaşadığımız yahut öyle sandığımız, ilme aradan sezmiş olduğumuz bir hay ararız. Eflâtunda böyle demi Kr genç vd kadındı. Güzel doğuştan zeki, fakat iyi lenen kafaların ( yapısına Evet, güzeldi. Boyluca, kemikli bir vücudü, kemikli ve son derece (plâstik) bir çehresi vardı. Saç- erir yukarıda toplamış, beyaz nsesinde serbest kalan bazı kısa sikle ve kıvrımlarla o Him lığı hafifçe gölgelemişti . Bi sivri burnu, kirpik dipleri ha- fifge kızarmış, altları pi gü iraz öüdeiimeleimeniine Se lümser bir ifadeyle ai een , renkli gözleri, büyük v iz slm gö lele pide yürekten ge ve ii iu Mehmet al dar ince taraflarınızla nasıl görünebilirsiniz ?. « Nihayet, mühim bir kendini zorlayışla asıl sebebi e Biraz öne eğilerek kadını ğının aşağısına, çene ki boyunla birleştiği İnce, beyaza yakın sarı a V gani mütehakkim bir ifadeyle başını döndürünce hasıl olan sert, daki boyun çizgisi... ki kadın arasında, yani Ay- şeyle Mehmedin eskiden tanıdığı kadın arasında gözle görülür bir çizgi, ve e hayat münasebeti yoktu. O es ka bir cemiyetin bu başka bir sınıfın... rağmen ikisindede müşte- rek birşey vardı. Mehmet o şeyi biliyordu artık... dınlardan ayıran hususilik... Es- kiden tanımış olduğu kadında bu vardı, Ayşede d ardı Ayşe, yapısiyle taka; benzeyebilirdi; ama yalnız husuğiliğiyle eski tanıdığını ha- tırlatıyordu. Burada hikâyenin muharriri ister istemez vak'aya el koyuyor ve her kadının az çok hususi tarafları, onu başka- la iğ ayıran bir cephesi oldu- gunu söylemek istiyor. Lâkin geç kaleler ğe Meh- met artık onun gibi düşünmü- . Bu çelimsiz gin > akik, şal ediyor o ve İpe den arar vak'a gittikçe esme çizdiği çığırdan vi Be oğlu ehmedin e istika- met daniel » Hikâyesi, bun- dan sonra bir tutucudan başka birşey değildir. Cenda, (bu, Mehmedin es- kiden eee bada bir ressam- dı. Dünyayı başka gözle görür, âlemin düz gördüğü sal binbir (ton) un oynaştığını tesbit ederdi. Mahmet onun akel m büyük zevk duymuş (Gelecek sayıda z bitecek) gesi öl

Bu sayıdan diğer sayfalar: