15 Şubat 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15

15 Şubat 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

OPORTAJLARIMIZ PA e ROPORTAJ DEMEKTİ KADIN BERBERİ URASI, insan etinin açıkta ve if- tiharla satıldığı bir şehir oldu. Saçlarımı kestirmek igin bir ber- ber salonuna girdim. Kadınlar kısmı- nâ çıkan merdivenden karşıma ilk gelen (vestiyer), beni bir ân olduğum yerde duraklatıyor. Askılara geçiril- miş muhtelif renkte, muhtelif şekilde kürkler o kadar çok ki, acaba yuka- riki salon kürkçü dükkânı mı olmuş, yanlışlıkla mı geldim, diye düşünüyo- rum. Fakat bir iki basamak daha çı- kınca görüyoram ki, yanılmamışım: Berber salonul.. Bekleme yerinde, bir iskemle çekip oturuyorum. Bu salonda ilk göz alan şey ne- dir, biliyor musunuz? Bacak!.. Silâh çatkısı gibi, bacaklar gözü süngülüyor. Onlardan sonradır ki, gözlerimi kal- dırıp, ikinci pilânda kalan sahiplerini arayabiliyorum. Evet, bacaklar, sahip- lerinin hâs ismi olmaktan gelen bir gu- rurla ilk pilânda (poz) almış Tipler başka başka... Ama göz- lerinin rengi, yüzlerinin çizgileriyle başka başka... Saçlarsa hemen he- men hepsinde müşterek... Sarının açık- lı koyulu örnekleri; yahut kızıl, kıp- kızıl... Bu kadınlar bir bakıma güzel, baştanbaşa güzel ve tılsımlı... Fakat konuşmasalar İşte, şu mısır püskülü saçlı ve fesj rengi ipekli elbisesi simsiyah işlemeli kadın ağzını açtı; biricik sırdaşı ber- bere hitab ediyor: — Biliyor musun; kocamı değiştir- dim! «Kocamı» tabirinden tabii kadı- nın zevcini anlıyorum. Fakat hemen görüyorum ki, maksat, değiştirilen bir semte aittir; yâni tek bir kocaya değil... — Zaten uzaklarda ev hayatından bıkmıştım. Şimdi o: kadar rahatım ki... Tokatlıyanda bir oda kiraladık. Yazında Suadiye, Ada, Filorya, birer ay gezeceğiz! Sırdaşı soruyor: — Bayın işi yolunda galiba? — Yolunda ne demek? Onun da işi gücü oyun... (Bezik), (Poker), (Baka- ra)... O Kaça biliyor ama ben pek beceremiyoru Bir iskemle lerdeki kadının ber- beri müşterisine soru Her zamanki Sai mı yapaca- ğım? Nuran OFLÂZER — Önce bir kere bol bol yıka kuzum! Duymuyor musun; kafam ispir- to kokuyor. Dün akşam bir delisine çattım. Çabucak olan soyundan... Bir şişeden sonra tutturmaz mı «ille baka- kacağım, saçım mı sarı, şarap mı?» di- (o Berberdeki her müşteriyi bu ka- dın gibi «artist soyundan zannetme- yiniz, İşte, hanımefendi edalı birisi, kürkünü giyerken sesleniyor: — Hesabımı görün de gideyim! Geciktim ! Beyaz önlüklü bir kız cevap veri- yor: — Hepsi dokuz lira hanımefendi- 8. im! Hakaretle uzatılan ve gerisi isten- e e miyen on liralık kâğıt... Hanımefendi merdivenin yarısına kadar uğurlanı- yor. Arkasından bir hitab: — İsterseniz başınızı düzeltmek i- çin yarın ben eve uğrayayım. Buraya kadar yorulmayın çı 7 Lüzumu yok! günüm... Başımı çevirdim. Bir başka (fo- töy) de bir başkası... Başına miğfer ibi geçirilmiş izi âleti altında tuvaletçisine dert yani — Elbise mi e era sakın ucuz terziye gitme! Benimki pahalı diker ama doğrusu tam diker. Üste- lik insan e bakımından en mü- kemme Nihaye i bana da sıra geldi. Bo- şalan bir koltuğa oturdum. Yanımda- Yarın (entim) ki (fotöy) de çalışan işçi kız dikka- timi çekti. Temiz ve elâ gözleri, düm- düz arkasında topladığı saçları, ma- sum ve mahçup tavırlariyle öbürlerin- den ayrılan bir hali var. Kendi (fo- töy) ünün üstüne eğilmiş, bir şey ya- pıyor. Bir de ne göreyim; küçücük, kar- topu kadar minicik bir köpeğin saç- larını taramakla meşgul değil mi? Kız, bana bakarak gülümsü izim patronun karısının kö- peği ölendim — Sen nerelisin kızım? — İzmirliyim efendim; yeni geldim. — Daha evvel de bu işi mi ya- pardın? — Ne münasebet! İlk mektebi bi- tirdikten sonra babam öldü. Anneme bakabilmek için başka çare kalmadı. Arkamda bir konuşma -— Evet, böylel.. Öbür kiracılar karaborsa fiyatiyle kömür farkını ödemeyince ev sahibi (kalorifer) leri söndürüverdi. için size yem Rum şivesiyle cevap: man hanumefendiziğim! Ba- simizin üstünde geldiniz Yarım saat sonra kalktım; bor- cumu vermek için kasanın yanında- yım. Sıra bekliyorum. Hesap pusula- ları birbirini kovalıyor: 6 lira... 4 li- ra... 12 lira... Cebe inen bahşışlar, mantoları tutan çocuğun eline sikış- tırılan ufaklıklar... Ve kafamda ce- hennemi bir sahne... Silâh çatkısı şek- linde bacaklar... Mısır püskülü saç... Değiştirdiği semte kocası gözüyle ba- kan kadın... Kumar... Başa dökülen şarap.. En güzel tanışma salonu ter- fziler... Babası ölen masum tavırlı İz- mirli genç kız... Tuvaleti yapılan kö- pek... Evinde (kalorifer)i kapandığı i- gelmekten başka çare di... Herkesin sırrını iç gömleklerinden fazla bilen berber kalfaları; kulaklar, yiv yiv belen kulaklar ve ce- miyetimiz... Bu a Hesabı var, kitabı var. tomlu dünyanın Ân olur ki Bir düm SOL düşer, Biri ana rahm İkisi birbirine aşik r, Yekün Melli fakat Elde var bir! Fahri ERDİNÇ Benim için de ısınmak |

Bu sayıdan diğer sayfalar: