1 Mart 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15

1 Mart 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— YAR ADLI AI YENI — HAPİSHA ARZEDİN Kİ, ben, «Görünmez Adam» RE oldum; ve tuttum hapishanenin yolunu : Akşamın beş buçuğu... Mahkümlara mahsus kırmızı otomobil büyük kapının önünde duruyor. İçindeki mahkümlar ve (sanıklar), jandarmaların teşkil ettikleri bir kordonun arasına iniyorlar. Kederli, uzamış sakallı çehreler, sinsi bakışlı gülümseyenler, gıravatlı ihtikâr zanlıları, bacağının kılları, yırtık pantalonundan görünen çulsuzlar... Her sınıfa mensup tipleri boşaltan (hususi araba) ho- murdanarak uzaklaştıktan sonra, kalanlar, jandarmaların nöbet beklediği büyük hapis- parmaklıklarla ikiye ayrılmış, yerler a duvarlar badanalı aydınlık... Duv e gün ve stile bil. ve ie bir başka levha: Her ikisinden de örnekler bulunan gurup, müdürün odasına girdi. Müdür gelenlerin teker teker isimlerini, soyadlarını, suçlarını, ceza miktarını soruyor ve verilen cevapları sonuna kadar büyük bir sabır ve tevekkülle dinledikten sonra birer şifahi «geçmiş olsun |» mühürünü basiyor ve başlıyor. Buradan çıkıldıktan sonra kalem oda- sına gidildi ve (kütük) e kayıt düşüldü. Tek. rar aşağı inildi. (Vestiyer)i andıran bir sıranın önünde üstbaş muayenesi başladı : Cebinizde fazla para varsa başkâtibe teslim ediniz. Cebinizde geri kalan eşyanı- zı da şuraya çıkarm | Bunları söyleyen palabıyıklı (gardiyan) digerini dinlemiye .. Nihayette bir kapı dar bir bahçeye ye Bahçenin bir kena- rında, uzun merdivenlerin sonunda «Ceza ve Tevkif Evi Hiylabaşimsiz yazılı bir bina... Hastahanenin alt katında, yi tarafinda nohut Pişen, bir tarafında tıraş suyu ısınan bir mangalın yanında berber... Berbe er 18 seneye mahküm bir katil.. rdivenlerden çıkıp hizaya gelen misafirlerin Sağladı sıfır nu- ile kesiyor, sakal tıraşı yapıyor. Bir hırsızlık suçlusu, suratının perdahını ikmal etmeğe uğraşan berbere sordu: İlgi — NEDE... Nejat MUHSİNOĞLU — ey aldi suçun neydi? Pei Cinayı — Kaç re vurdun ? olan suçlu, ustura ardlığıdık üs- in soğuk terler döküyordu. Bu m merdiven başında bir müna- kaşa başladı — Diab herif, az Z pili — Nasıl olur ulan ı ben yerleş- tirdim, dördünüzden biri a — Vallahi âbi aldımsa, anamla Kâbe yolunda... KY aşağısından sert ve tok bir ses yükseldi ” — Ne ti çağırıyorsunuz orada ?..' Münakaşacıların gözleri parladı ve he- men koşa koşa aşağı indiler. Yanına geldik. leri adamın bacağında mahkümlara mahsus Hapishane penceresinden... yarısı mavi yarısı boz rengi pantalön... Enine, oyuna, dai kırmızı yanaklar, siyah bir izi sir ağabey; ri ps gelen er mü sinde çarşaf va: onu iç ettiniz diye bize asılıyor. bati seyi ağabey, (gardiyan) a a : — Hasan efendi, çarşa! iyede değil, hastanın yattığı karyolanın üzerine serilidir. Dâva halledilmişti. Tıraş sırasını bekle- ringe > saşluya yanındaki bir başka gedikli veli ağabey dedikleri kim ?. öl ona cehaletinden “dol layı gibi baktı ve sonra başını iki yana sallaya sallaya cevap verdi: kim tanımaz; buraların kurtarı- cisıdır ol.. Hani Şark Sineması müdürü isimli birini tekmeyle öldürdü diye mahke- verilen komiser Muammer var ya, işte ya o olmasa buraların hali du- uzun tie inip hamam, yol başında * 28 verilmediği için misafirler, hayata teşrifle- —— ebe hanıma göründükleri kiyafette.... a yıkanma ve sabun bedava:.. Bu husüsu bildiren —— — ime apar b bei ..mam mecburi vadır: kayıtları yazan iri ia yere mahküm olmuş, ; cezasını m Beş vükit namazında, Müslüman kişi.. Gel gelelim, biraz aksice|.. ç Bry yıkana dursun, sabakdiklln rı, çamaşırları dertop edildi, ün yeri, kendi Bahçe ortasinda üç tanı Ham elbiseleri, çı çu doğruca (etüv)e yollandı. (Etüv kadar (enteresan)... dumân çıkıyor ve beş dakika sonra dertop elbiseler her pie uzak, tertemiz, bu kazanlardan alınıyor. Ham mda e ise İkide bir sert bir ihtar şapel — Çabuk dll şimdi uyuz'ular yıkan- maya geliyor ! abii bu söz tesirini gösteriyor ve yı- faslı nihayet bularak buruş buruş elbiseler lar ee rler ii a gazoz fabrikası sahibiymiş. Sö gazozların içine menta şekerini İ gram noksan koymak; suçunu 20 gün hapis cezası ile ödeyecek. Açıkgöz ve onlara hâs şive, tavır ve edayla tam bir örnek... Aşı memu- runun önüne gelince: — Doktor bey, dedi. Ben aşı olmam!.. — Neden? — Çünkü bende a hastalığı var, — Varsa ne olur Beriki, hin oğlu le gülümsedi: , — Aman doktor bey siz daha iyi bilir. siniz, ben la zshirlenir, vefat ederim. emuür bir müddst düşündü; işin bu faslını okumamış olacak ki gibi görünerek «pekâlâ, değeri sen geç bakalım»ı yapıştırdı. Bu işlerde bittikten sonra hapishaneye «Karantina» örüştürülmüyor. 15 günün hitamında ya (kısım) denilen umumi hapishane tarafına veya her mal kü önderecekler diye ödü iğ (Karantina) da da lüyor. Burada herkesin «Muammer ağabe; diye bahsettiği zat bir defter tutuyor ve buraya geleni, vaz ismini, cezasını günü gününe kaydediyo: m sıra sr hapishanenin iç mak- talarına |. İDRÂK Rüzgârın kahkahası yanan mumu ürkütür, Kavuk sallar gölgeler âhengin ferğadına. Ocağın tutturduğu, uğursuz bir türküdür; Bir müstebit nazardır, pencerelerde mâna. Esen rüzgâr bir agir sahife sel Ey geceler, artık siz okayun vehminizi ! Söylenmemiş ed içinde yatan tek-zor. âna kadar âhenkli; âhenk kadar. i Mübin SİYRET

Bu sayıdan diğer sayfalar: