1 Mart 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

1 Mart 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e (imac 1146) 2 beledi, sıhhi, ticari, mali, ikti Ahlâkımız Bütün vatanı kuşbakışı gören bir dağın tepesine çıkıp bütün vatanı fıkırdatacak bir sesle haykırınız : “Bizim son çeyrek asırdanberi ahlâk telâkkimiz nedir? Varsa, târifinden vazgeçtik, yalnız adını m istiyoruz ; yoksa, mevcut olmadığının tesbitini /,,. © Böyle bir suale, yer yüzünde bizden başka cevap vere- memek mevkiinde tek millet yoktur. Bütün Avrupa ve Amerika, filozoflarının oda ve nazariye ahlâkı bir tarafa, meydan ve ameliye ahlâkiyle Hıristiyanlık ahlâkına bağ- lıdır. (Sovyet) ler madde ve maddecilik telâkkisi ahlâ- kına; Müslüman olmıyan kısımlariyle Hind, Çin ve Japonya, (Budist), (Brehmen) ve Mecusi ahlâkına... Afrika vahşi- leri (Totem) ve kabile ahlâkına... Yani bâtıllar ve daldlet- liler manzumesi içinde bile her biri bir din ahlâkına... © Divaları, ilmi, edebi, felsefi, hukuki, idari, siyasi, ısadi, sınai, ferdi, içtimai, milli, askeri, kaç şubeye dağıtırsanız dağıtın; bizim her ş beyi ayrı ayrı kucaklıyan, her şubenin ayrı ayrı teme- ni kuran biricik dâvamız ahlâktır. Asl olarak başka meselemiz namevcut. Gg Siz. iyi ve temiz bir Türk müsünüz?.. Eğer bir eli- nizle bugünkü ahlâk faciamızın müşahhas tecelli pilânın- daki tüyler ürpertici RR pençelemiyor ; öbür elinizle de muhtac olduğum ahlâ mücerred inşası bakımından varılması raki yegâne teşhise işaret etmi- yorsanız, tek vatani ve milli borcunuzu yerine getirmiyor- sunuz demektir. © Bugün, omuzlarındaki içtimai şartlar altında, gözü uyku ve vucüdu et tutabilen insan, iyi ve temiz bir Türk değildir. İyi ve temiz Türkün, ağlıya ağlıya su kesileceği gündeyiz / ğ Âlemde bedahetler arası hiç bir ifade, şehirde, köyde, evde, mektepte, sokakta, pazarda, cemiyette, ailede, fikir- de, kanaatte, işte, vazifede, ahlâk buhranlarının en kor- kunç ve dipsizine düşmüş bulunduğumuzdan daha yalçın bir gerçek belirtemez. © Ahlâk bozgunumuz da, fikir bozgunumuzla kol kola geldi. © Bizi, evvelâ ham ve kaba softalık yere serdi; sonra körkütük hayranlık ve şahsiyetsizlik kıskıvrak bağladı; daha sonra katil züppelik ve ahmak kopyacılık zehirledi ; en sonrada iman ve ahlâk kaynaklarımızla aramızı büsbütün açan ceberuti fikirsizlik ve satıhcılık can çekiş- tirdi. & gn selma doğuran İstiklâl Savaşının ru- huna bağlı ve hun fedaisi herkes, sadece bu fedaili- ğin verdiği akla, gerer inkılâp gerçeğini ve gerçek in- kılâbı istemelidir / © Hindilerin “gülügülü, su gibi “İnkilâp, İnkilâp!, diye geviş getirmek mi gerçek inkilâba hizmettir; yoksa ona, kaynaklarını tıkadığı eski ahlâk telâkkimize karşılık yeni bir kaynak açmak kaygısını asla duymamış olduğunu ha- tırlatmak mı? , Gerçeğimiz tektir! Bütün vatanı kuşbakışı gören bir dağın tepesine çıkıp bütün vatanı fıkırdatacak; ve (Serkldoryan) daki baydan Ağrıdağındaki çobana kadar bütün kulakları yırtacak kuvvette haykırmak borcunda olduğumuz tek gerçek: Ahlâk yaramız, beynimizden topu- * ğumuza kadar işlemiştir; asıl bunun kurtuluş savaşını istiyoruz / İdeolocya Orgüsü —.BUYÜK DOĞU 1001 Çerçeveden Seni içinde gezdireceğim, Nasıl bir dünyadır, ruhunu tanı ! , Fakat türlü kaynaşmalarla, Eşya bırakmıyor insanı. Gökyüzünün sonunda ne İ cazibesi... Ellişer, onar, be Suların nasıl aktığını anlatacağım(| yundan ince “bir zar... Yâni ana. Dönüm lâhzalarına doğru, Ellerinle uzansanal.. hayal... Hazin hazin Er : anlaşılma haykıran. — olduğu li hir eden, böylece gılık bir hileye hemen teslim Yazık sabir kadar sürmüyor, Geceler boyu beklenen sabah. Ve eşya hâkim insana ; Hepsinin üstünde Allah... , Emin ÜLGENER OLTA ve BALIK Yılbaşından birkaç gün evvel... Beyoğlu... Bütün câdde- yi boylu boyunca gören bir nokta... Bütün caddenin ışık demeti, kuru ve öze > papatyalardan | O me cılız bir demet... Bu demetin içinde, ki ayrı bir tertip... Tertipler arasında müşterek nokta paranın şer liralık”paralardan kalın deste- olduğunu, | ler... Fakat yalan!.. Destelerin içi kof... Üzerlerinde altın sü- üstüste muntazam bir istifle ka- bartılmış bir destenin son tabakası bile... Camekânın karşısında bir e bir kat elbiseden on kat apartımana kadar dehliz dehliz şey! Yüzüne karşı züğürtlüğünü effaf bir duv: hırsını nezaketsizce suratına çarpan aşa- oluveriyor. Oltanın ucundaki yarım solucana esir koca balık | Zaten seni hep böyle avlamazlar mı? Necip Fazıl KISAKÜREK O MEYVALAR, O DAKİKALAR Akşam... Işıklar tektük... | Yarı ek is düşün, valar naklı, yalnız Hayat ali mr ye se sarı? eklâm Odanı gök yüz ekley Pencerenle biekeeila bal Ve yarı gör, yarı düşün, O meyvaları!.. O meyvalar ki, evet, yepilmele O meyvalar asili 5 koparılmağa muhtaçtır. O meyalar ki, en e kuşlar yer, En üsttekileri koparıp alamayız ; O meyvalar ki, evet, koparılmağa hakiki... Fakat başarışlı halka insan... Gözlerde, Yaıı gör, yarı düşün, da bekley tatlı ve ği dökikaları düşün | Hayat niçin kızıl, ölüm niçin sarı? İçini gök yüzle. ei Gözlerinle gönlün Ve yarı gör ya Soşün” O dakikal var arkasında teş- Ferda GÜLEY

Bu sayıdan diğer sayfalar: