31 Mayıs 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6

31 Mayıs 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VE (ARŞIV) Cafer SENO (Arşiv) idaresinin töessüsündenberi ebem- miyet ve liyakate kıymet verilerek bu işle- rin başına getirilen yegâne ilim ve ihtisas adamımız merhum Cevdet beydir. Onun za- ve idaresindedir ki, (Arşiv) de ilim ve ihtisas fikri hâkim olmuş, ilk teşkilât zörlük- larıhâ rağmen, işler doğru bir mecra takib edebilmiştir. t, kendisine idare ve kararlarında geniş salâhiyet verilmediği için, (Arşiv) in tekâmül ve inkişafı yolunda tavsiye ettiği birçok esaslı fikirler, maalesef, işlerin ilmi tarafivle biç alâkası olmayan, hattâ, bu hu- susta tamamiyle bilgisiz olan salâhiyetlerce kabul ve tatbik edilmemiştir. unla beraber, Cevdet beyin ai dan sonra, işler hakiki bir tezebzüp halimi almakta gecikmemiş, ilmi iktidar ve yukuftan mahrum bir takım idareciler birbirini takib etmiş, işler idare kadrosunda çalışan bazı eh- liyetsiz ve haris küçük memurların elinde kalarak çorbaya dönmüştür. vdet beyin vefatı üzerinden seneler geçtiği halde idareyi, asri (arşiv) ciliğin ge- rektirdiği verimli bir vaziyete getirmek için hiçbir teşebbüs yapılmam arasında bugün bakikaten çok geri ve acına- cak bir durumdadır. Bu, niçin böyle olmuştur? Her öene memlekete yüz binlerce liraya mal 6 ssesenin muvaffakiyetsizlik sebeplerini tahlil ederken bunu esasli olarak şu noktalarda bülâsa etmek mümkündür Evvelâ, işin hususiyeti ve ilmi alâkası, (Arşiv) in Mâarif Bakanlığına bağlı müstakil bir müessese halinde idare edilmesini gerek- tirdiği halde, çok yanlış bir kararla Başba- kanlık emrine verilmiştir. Eğer (Arşiv) in başına ilmi ehliyet ve liyakatini memlekete kabul ettirmiş mütehassıs ilim adamları, ge- tirilmiş olsa idi, bunun o kadar mahzuru ol- mazdı. Onların doğru ve yerinde rey ve ka- rarları bu işlerle meşgul salâhiyetli makam- ları tenvir etmek süretiyle daha müsbet ve faydalı kararların alınmasına yardım ede- bilirdi. Esefle söylemek lâzım ki, bu yapılma- mıştır. Cevdet beyin vefatından sonra yine o çapta âlim ve mütefekkir bir şahsiyetin iş başına getirilmesi icab ederken, (Arşiv) rinden hiç anlamıyan bir takım idare ları getirilerek işler idareye çalışıl- -şiv) şi teessüs ve inkişafı i makamlarca musip karar pr adedi sekizi geçmeyen daimi m ve tedbirler alınamamış, işler çığırından çıkarılmış, liyakat aranmadan idarenin başı- na getirilenler hiçbir temsil değeri göstere- memişlerdir. Bu cihetle, bünye ve teşkilâtında ilim ve ihtısas çerçevesinde hususi bir idare tar- zına ihtiyaç gösteren (Arşiv) işleri bu asıl mahiyetini tamamiyle kaybederek iyi işlemi- yen alelâde bir idare müesdes€siden farksız bir hale gelmiştir. Müessesenin idâre işlerinde çalışan ve memur kadrosu vardır. Bunun haricinde kalan ve asıl ibtısas sre çalışanlar da düne kadar bir müs- İşe nü ui kadroya dahil tıpkı bir tütün deposun- da ustabaşıların ini altında çalışan ame- le gi Bu hal, müessese dahilinde daimi me- murların teşkil ettiği imtiyazlı bir zümre doğurmuştur. Başka dairelerde eiisali binleri geçdü birat küçük memurdan başka bir şey olmiyan bu mümtaz zümre, içlerinde müste- Arerikada mekteplerde — talebenin oku- eden Yacağı eseri hemen bulmasını temin birer (ürşiv) eöykelike iel gar, vali, hâkim, sefir gibi yüksek mevkiler işgal etmiş (arşiv) memürlarınâ Üstün ve hâkim bif vVaziyöt takinarâak onlara karşı dalma aşâğı göre hissiyle hareket etmişler» dit. Bir ân evvel kalkmasını temenni ettiği- miz bu kötü zihniyet neticesi olarak evvelce tasnif heyetini teşkil eden âdamlara, sonralârı İçtimai vaziyetlörine uygun haysi- yet ifadö öden Bü 8ıfat da münasip görülme- miş, kulağâ esnaf intibâ Veren &#tasnifçi» tâbiri icad edilerek vazife ve hüviyetlerine eshaf çeşnisi verilmek istenmiştir. Kendileri mlekler giydikleri halde, bu de Odacilarım giydikleri iş gömlekleri verilmek suretiyle, arada bir mösafe bulundurmak gayretinden kurtulama- mişlardır. İşlerinin idare ve tertibi, mesainin tev- zil küçük memurların elihdedir. Bunların lü- zümsuz gayretkeşliği (Arşiv) çalışmaları üze- rinde devamlı haksızlıklara, çok fena rekabet ve ihtiraslara yol açmıştır. Tasnif işinde, yüzer kâğıtlık tomar ha- linde dağıtılan evrakın içinde her vesikanın teker teker gözden geçirilerek en son tari- hin aranıp bulunması lâzımdır. En mümare- seli bir memur bu yüz vesikayı (normal) şe- kilde yarım saatten evvel tetkik edemex. Eğer bu vesikalar Rumi tarihten Arabi tari. 9 he tahvili icab eden ve bunun için hususi bir külfete ihtiyaç gösteren kâğıtlardan ibaret ise bu müddet iki saatten aşağı değildir. Fakat buna mukabil, makbuz, dipkoçanı, def- ter gibi birbirinin aynı olan vesikaları muh. tevi tomarlar vardır ki, bir araya bağlanıp bir tarihle çıkarıldıkları için yüz vesikanın tariblenip çıkarılması bir dakika bile sür- mez, alışmayı tevzi eden bunları âdilâne bir nisbet dahilinde dağıtması icab ederken böyle yapmaz. Himaye ve iltizam ettiği muayyeli eşbasa daima kolay tomarları, digerlerine de işlenmesi güç ve ağır tomar- ları verir. Neticede az çalışan çok (randıman), çok çalışan bütün iyi niyet ve gâyretine rağnien az (randıman) verir. Bu suretle her ay daireye asılan ve bir nüshası Başbakanlığa giden mesai cedyellerinde çalışkan memur (normal) olarak yirmi bin vesika işlemiş ise, çalışma- yan tembel memur kırk bin kâğıt çıkarmış olur. İşten anlamıyan, oimkânları ölçmesini bilmeyen müdürler, © yapılan kalmkilürin farkında olmadıkları için; aradaki bu nisbet- siz farkın sebebini sorup araştıracakları yer- de, bilâkis digerlerini buna kıyasen yüksek (randıman) vermeğe icbar etmek garabetini göstermişlerdir. Senelerce (Arşiv) de devam etmekte olan bü hal maalesef mesai cedvellerini tet- kik eden biçbir makamın dikkatini çekme- miştir. velee, her memurdan istenilen günde- ken, son senelerde b çıkartılmak suretiyle (Arşiv) de garip bir kemmiyet merakı başladı. Her memur ayda otuz beş, kırk bin kâğıt çıkarmağa icbar edilerek neticede o tasniften telhise geçil- miştir, Vâkıâ, yukarının takdir ve hayranlığını celbeden bu bal, müdür için yüksek bir ba- şarı teşkil etse de, vr ae bu- nun çok zararlı olduğu âşikâ yüzden (Arşiv) sym takâtsız ihti. yarların, Meli nefese, inleye inleye koştuk. yaşını başını almış ihtiyarların, yakışık al- mayân haset ve rekabet hislerini kamçılamak suretiyle onları çok (randıman) vermeğe mec- bur eden bu kemmiyet merakı, hususi bir dikkat isteyen işlerin acele ve rekabet yü- zünden pek baştan savma ve yanlış çıkmasına sebeb almuştur. Bu nokta, bilhassa mühim- dir. Son senelerde işlenen vesikaların belki de yüzde elliden fazlası yanlış tarihlenmiştir. İdarede keyfi hareket ve iltizam fikri o derece ileri götürülmüştür ki, müdürün odacısı (Arşiv) heyetine alınarak kıdemli ve ymetli unsurlarden daha üstün bir maaşa wüstahak görülmek gibi garabetlere düşül. müştür. Teker teker vesikalarına sahip bulun. duğumuz bu izahlardan anlaşılan şudur ki: Bugünkü şekliyle (arşiv) işlerimiz pek ber- bat bir haldedir. İlmi usulden ve ihtisastan tamamiyle mahrum olan bu müessese, milli tarihimizin tedvinine hizmet edecek vaziyet- ziyade hâkim olan, bunların aksidir. Görülüyor ki (Arşiv) işimiz de her işi. mizin aynıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: