21 Haziran 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

21 Haziran 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yu . Har iran 1946) 7 WMüdabalecilik © Müdahalecilik, cemiyetimizin her unsuriyle fânt olduğu büyük topluluk mihrakında, cephe cephe bütün ferdi mu- rakabe hakkını, fertleri aşan bir irade ve idare kutbuna bağlamak sistemidir. © Müdahalecilik, cemiyetimizde, ferdin öz nefsi üzerin- deki, nebati, hayvani ve insani murakabe hakkını - tırnağın uzama şeklinden, su ve iman ihtiyacına kadar - kendisini kendisinden daha iyi koruyacağına emin bulunduğu bir topluluk cihazına, kendi öz iradesiyle teslim etmesi, ve o cihazın, bütün cemiyeti fert fert teslim alması keyfiyetidir. © Müdahalecilik, şu bildiğimiz bayat devletçiliği, derin- liğine, genişliğine ve yüksekliğine, çok daha zengin mik- yasta pilânlaştıran bir görüş içinde, çocuğu üstünde babadan, karısı üstünde kocadan, hastası üstünde doktordar, talebesi üstünde hocadan, borçlusu üstünde alacaklıdan ve nihayet fert üstünde, o ferde ait fotoğrafın sahibinden bir derece üstün, içtimai bir mürakabe ehliyetine inanmak, bu ehliyetin makamını ve iş cihazını kurmak ve bu cihazla fert arasında, bir vücudun uzuvlariyle beyni arasındaki âhenk sırrına ermek dâvasıdır. © Bende iki (ben) var; biri (ben) dediğim zaman işaret ettiğim irade ve hüviyet merkezi, öbürü de bu irade ve hüviyet merkezinin emri altındaki vücut; işte bu ilk (ben), herkeste herkesi idareye memur olarak, içtimai irade ve hüviyet merkezinin tâyin ettiği bir mümessil olacaktır; yâni ben, benim başıboş sahibim olmayacağım, hakiki sahibim olan cemiyetin, kendi üzerime diktiği vekil olacağım ve her vekil gibi, asilin hüküm ve idaresi altında bulunacağım. © Her ferdin, kendi ferdiyeti üzerinde, bölünmez bir bütün fikrinin ayrı ayrı vekâletini temsil etmesindeki mânayı anlayan, başta cemiyetçilik olarak, bütün ölçüleri- mizle içiçe, müdahalecilik ölçümüzün de ruhunu anlar. © Akideler - ki öpüştüğü her dâvanın aksidâvası tarafın” dan kurulmuş pusulara düşmek kaderine mahkümdur - zıt cephelerini emniyet altına almadıkça kuru ve haşin bir softalık zindanında mahpus kalırlar; bu bakımdan, mutlak ve pazarlıksız müdahaleciliğimiz, insanın bizzat sevdiği şeye ve inandığı gerçeğe esir olması gibi, kendi eliyle kendisine tahakküm edilecek bir sistem halinde billürlaş- tırılmak ihtiyacındadır; öyle bir sistem ki, tırnağımız nasıl gömülü olduğu eti acıtmazsa, oda bize, kendimize rağmen dışarıdan gelen bir tırnak gibi batmaz. O Bizim müdahaleciliğimiz, Demokrasyanın, fert hürri- yetinden doğarak, binbir tezat içinde bunalan ruhunu, en üstün inkılâp pilânında, hiç incitmeden, yeni zaman ve mekâna ulaştırmak ve bütün menfi kutuplarından temiz- lemek hamlesidir. o Bizim müdahaleciliğimiz, iman borcunu, sopa, kasatura ve tokmakla ödenmeğe dâvet etmeyen Allahın şart koştuğu kalbi itikat, yâni gerçek hürriyet şartındaki sırrın dünyaya tatbiki işidir. | © Bizim müdahaleciliğimiz, başbuğumuzdan dümen ne- ferimize kadar, cemiyet kadromuzun her uzvunu sımsıkı bağlayıcı, şahsın salâhiyetini yükselttikçe dâvaya esaretini derinleştirici, içinden hiçbir nefsanilik kokusu sızdırmayıcı o hâkim ölçü ruhudur ki, evindeki taharet bezine kadar müdahale pençesine alacağı fert, eğer bu müdahalede dâva dışı en küçük nefsanilik ve şahsi keyf edası bulursa, şehrin en yüksek noktasına çıkar, oradan, başka bir şahsın nefsaniliği uğrunda incitilen muazzez ferdiyeti adına avaz avaz haykırır ve anayasanın yıkıcısını, anayasanın intikam eline teslim etmek kefaletini bulur. & Anlaşılıyor ki, bizim müdahaleciliğimizde iki mahküm vardır; biri hayvani ve nebati hürriyet; öbürü de ferdi ve nefsani tasallutların her türlü zalim istibdadı!.. Ve yine bizim müdahaleciliğimizde iki hâkim vardır; biri hakikata esaretten başka birşey olmayan gerçek hürriyet ; öbürü de her ferdi aşan ezeli ve ebedi kanunlar karşısında #am ve mutlak teslimiyet... © Bizim müdahaleciliğimiz, başımızı ve ruhumuzu daya- dığımız iman kökünün en mahrem lifidir. İdeolocya Örgüsü — BUYUK DOĞU 700 7 Çerçeveden Necip Fazıl KISAKÜREK BİR ZAMANLAR VE ŞİMDİ Biz, yoklamada vardık, Yeşil rd için | Ve bahçeleri açıldı içimizde ; Sevincin. Görmeden, arzumuza rağmen, Büyük kuşlar geye ye ey Yorgun nefesler il be. ulacağız, Günden. a şekiller arasındaki, okluğun: sır dolu hâli. G bir ie bahçeye doğru Gitti ahali İlk günahını er insan, İlk günahkâr Kabil, İşte vücudun borc Allahın ümid hilal, Emin ÜLGENER ir zamanlar ayran içerdi; şimdi rakı yuvarlıyor ! Bir zamanlar ilmihal yapraklarını çevirirdi; şimdi iskambil destelerini karıştırıyor ! Bir zamanlar 40 yaşına kadar bâkir yaşar- ya devlet başa, ya kuzgun leşe...,, diye' devleti uğrunda hayatını verirdi; şimdi “iş bece- renin, kılıç kuşanaının..., diye buğdayını gizliyor! Bir zamonlar, dağ gibi vücudiyle nazarları yakardı; şimdi sıtmadan kendisi yanıyor ! Bir zmanlar, bir aşısıyla bir nesli kurtarabilirdi; şimdi frengiye karşı bizzat aşı bekliyor ! Bir zamanlar, sırmalı kaftan ve işlemeli cepken giyerdi; şimdi iki yama arasına çekecek iplik bulamıyor! Bir zamanlar, misafirlerinin ruhunu ve midesini çatlatacak kadar ikram ederdi; şimdi o misafirlerin nerede olduğunu sormadan uhasara ve hücum tedbirine karşı koyu nlar zulm ve haksızlığa karşı dağa çıkardı; şimdi dipsiz bir uyuşukluk Ml liyaisde battıkça batıyor | 600 yıldır tam manâsiyle benimseyemediğimiz, 400 yıldır her gün biraz dahı kaybetti- ğimi: ie, 100 yıldır köküne kibrit şuyu döktüğümüz, 25 yıldır da yalnız edebiyatını, yani ede- biyatsızliğinı yaptığımız Anadolu ve Ahadoluculuk şuuru; bir gayemiz de sensin İl! “NU

Bu sayıdan diğer sayfalar: