5 Temmuz 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

5 Temmuz 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kozmik Salar Yüksek Müh. Muhittin DiLEGE ÂİNA'TIN özünü teşkil eden mad- de ve enerjinin mahiyetini ay- dınlatmiya çalışan modern fizik, son zamanlarda girişilen tecrübelerle kü- remizi aşan hamleler yapmaktadır. Atom çekirdeğinin parçalanma- siyle başlıyan yeni bir devir, klâsik tabiat kanunlarını; bulan ve bunları iradesine hâdim bir hale getiren in: sanlığı, tecössüdühü kamçılayan me- raklı ve esrarlı bir yola sürüklemiş bulunuyor. İlim tahlilden terkibe gi- den şaşmaz esasa uyarak önce atom denilen nesneyi hurdaladı, sonra aynı yolu bu sefer ters yönden tutup atom bulmaya savaştı. Enerjiden yeni ci- simler elde etmek nazariyesi yüksek mekanik ve riyaziye kitaplarındaki yerinden kalkmış, bugün lâboratu- varlardan içeri sokularak | ilk müjde- lerini vermiye : başlamıştır. Meseleyi büsbütün enteresan yapan cihet, elde edilen yeni cisimlerin Küremizde öşi- ne rastlanmıyan cinsten olmalarıdır. Bunlar kozmik şualarda bulunan eyv- safı taşımaktadır! n yıllarda yapılan tetkikler bu şuaların mevu- diyetini kat'i olarak göstermiştir. Kozmi dünyamız değil, kâinattır. Etrafımı i ihata eden sonsuz âlemlerden Ka? mütema- diyen bu şuaların gelmekte olduklâr anlaşılmiştır. Yakın ve üzak. yıldızlardan gön- derilen Kozmik Şualar fezayı aştıktan sonra arzı 10 ilâ 30 Km. itibaren kaplıyan nin de tabakasına çarpâr- lar. Bu çarpmalardan yeni ş ualar meydana gelir. Atmosfere. binğze ilk şualara (primer şualar), çarpışmadân doğan ikinci şualara dâ (sekunder Şualar) denir. (Primer şualar)ın feza il atmosfer tabakâsının hudut yapt i yerde bir de işikliğe uğradığı aşikârdır. İlerde Sl me ir kel olan uçak ve "diyer vanil yardımı ile baş- ka âlemlerin üzerimize saçtığı şuala- rih asıl ve mahiyetini öğrenmek belki mümkün olabilecektir. (Sekun- der kozmik” şualar)ı ele iron, meson ve gama şualârından terekküp eder- ler ve fevkalâde. bir nüfuz kudretini” haizdirler; Bir-meson ağır bir elektrondur. İçinde bir elektron ve bir de «nötri- no» bulunmaktadır. Bü cisimciğin ömrü pek azdır, çünkü teşekkülünden saniyenin milyonda biri kadar bir zaman sonra tekrar elektron ve (nöt- rino) ya ayrılır. Mesonun (Anderson) tarafından keşfinden evvel bi (Yukova) ta- rafından hesap edilmişti Güneş sistemi m den küremize ulaşan Şüalarda rast- lanan «meson>u bizzat elde etmek için yapılan gayretler semere verdi. Son zamanlarda Amerikan bil- ginleri «Betatron» denilen bir cihaz vasıtasiyle «meson> u çıkarmıya mu- vaffak oldular. 3 M. yükseklikte ve 130 tonu aşan ağırlıkta olan bu âlet tecrübe için yapılmış hususi bir bi- naya yerleştirilmiştir. Betatron 100 milyon voltluk bir tansiyonla çalışır- rece tehlikelidirler. Bunün için teçrü- beyi yapan yi koruyacak ted- bir almak icab e İlmi m ve bu uğurda hâ- yatı istihkara kadar varan'bilgi cehdi insanoğluna, aklın alamıyacağı kadar uzak âlemlerin arza saçtıkları zerre- lerin aynini çıkarmak imkâninı bah- şetti. Sun't kauçuk, sun'i benzin gibi sentetik kimya harikaları yanında vasıl, olunan bu son merhale, lâbora- tuvarlar için artık gökler ecramına! giden yolların da açıldığını göster- mektedi Betatron sayesinde sun'i kozmik şualar elde etmek çalışmaları ilerler- ken, Amerikada Kaliforniya üniversi- tesinde «Synchroton> denilen. bir ci- hazın montajının bitmekte olduğu haber veriliyor. Bu âlet vasıtasiyle 00 milyon voltluk bir tansiyon istih- sali kabil olabilecektir. Bu yüksek tansiyon altında : protonlardan takri- ben 2000 defa küçük olan elektron ve nötronları da parçalamak imkân dahiline girecektir. Kozmik şuaların peşinde harca- nan bu emek ve dökülen bu terlerin mükâfatı ne olabilir? Zerrenin zerresi de yarıldıkça bilgi ufkumuz “teleskopların bile eri- şemediği uzak âlemlere kadar yayılı” yor, fakat diger taraftan atom bom- basını az gören ei daha bete- rini aramakla meşgu Kaliforniyada e pü volt çıkâran «synchroton> un montesi ya- pilırken Kafkaslarda Rusların da aynı âletle tecrübelere giriştikleri kuvvetle tahmin ediliyor. Kozmik şuaların ma- hiyet ve evsafı anlaşıldıkça bunlar- dan istifade etmek çareleri araştırıla- cak ve belki yarınki “nesiller” şimdi tahayyülü güç yepyeni. bir hayatla yüzyüze gelecektir. w e inkâr “etmektedir. ların a zekâdan mahrum bir. madde ile a medi bir zekânın Bu suretle, “(Amaksimenes) in.tilmizi olarak, bu, Por xof, ne karşı vaziyet alm .ra ve,ilk birtek ee tabiattaki hü hayatın e olan ve her cismin te- melinde bulunan pe kabul ti İ (Anaksagoras)'a ayrı bir prensip ölarak | görünen ruh, havadan o kadar az ayrı bir şeydir ki, insan teneffüs etmekten menm'edilince.ruh da ondan çekilip gider. Şu halde havayı meydana gi yâni: düşünce: değildir; . ve ruh ayrı bir cevher değil, ihtimal havanın bir sıfatıdır. (Diojene; es) e göre (kabul ettikleri prensip, yâni hava, büyük, bra, ezeli ve ebedi ilimle dolu bir şeydir. (Melis. 808) un ve Sean düşünce bakimin- an yakınları bulunan bu fizikçi filozof için, ikicilik aaa ilmin esaslı pren- başka bir şey de- a “Filhakika, toprak, su, bava gibi sözde SI Apollonyalı (Diojenes) ve (Arkelaos) Apolloüyalı ee (Diojenes), hem unsur- nsurlar, .eğer esasından bir olmasalar- — nasıl "birleşebilirlerdi? Nasıl birbirle- rinin işine yararlar ve birbirlerine zarar verebilirlerdi? Toprak nasıl nebat yetiş- tirebilir vel getirebilirlerdi? Şu halde eski fizikçilerle birlikte her şeyin aynı cevherden geldi- ine oraya dönmeğe mahküm olduğunu itiraf edelim.,, , ARKELAOS) *. Ai eya bazı rivayetlere göre de (Milet) li olan bu filozof, (Anaksayo- ras) ın. tilmizidir..Hocasinin atomculuğu- nu: kabul etmekle beraber. sisteminin ikici bir şekilde tefsir edilmesine itiraz ve altın her ikisi de maddedirler. gibi ruh, ne altın ne demir olmakla be- raber, bundan dolayı daha az maddi de- ğildir. Basit bir şey olmadığı halde, o varlıkların en incesi; en yakalanmayanı- dır. Mürekkep olmayan bir cevher, hiç- bir şeyden mürekkep olamayan ve bu- nun için de asla mevcut olamayan bir cevherdir.. -Şu halde madde ve cevher ayrı ayrıdeğil, ayni mânaya gelen ke- limelerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: