November 11, 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16

November 11, 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eeee e (Baş tarafı S. l4te) İsbatımızın nereye kadar gide- bileceğine ve başı boş bırakılmış fuhuşun mektep sıralarında o bile kendisine köprübaşları kurduğuna riyazi bir hüccet olarak 1 numaralı vesikamı takdim ediyorum: İsim: Rabia Çiçek... Yaş: Bugün 22... Mektep: Bursa Muradiye Kız Lisesi... Suküt tarzı: Bir lise talebesi tarafından kandırılıp o bikrinin izalesi... Aile vaziyeti: Babasını ve an- nesini kaybedip ayrıca bir cemi- yet ve idare murakabesi bula- mamaktan gelen hal... Netice; Mektepten sonra fu- husla karışık kısa bir is hayatı ve derken tam fuhuş... / Bugünkü vaziyeti: o Beyoğlu- nun en maruf gizli fuhuş me- kânlarının birinde melânkoli uhranları içinde gecen kor- kunç hayat... Bu kadar tesbitten sonra, bu bedbaht mahlükun kendi el yazı- siyle Kaleme alın hatıra defterinin başına gecirdiği muazzam vesikayı takdim ediyorum: e AKALAN TÜRK UMUMİ VİCDANINA «Ben, Bursa Muradiye Kız Lise- sinde talebe iken bu cemiyetin ja- ciaları yüzünden işte bu çukura yuvarlandım. Hakikat: saklıyanları ve benim bu hale düşmeme sebeb olanları Allaha havale ederim.» Rabia Nedret ÇİÇEK Sadece prensip bakımından ile- riye sürdüğümüz ve sifasını istedi- gimiz ırz ve mukaddesat katili bir Bedbaht kızın el yazısı illetin en ivi nivetle teşhiri karşı- sında kuduran kalpazanlar bizi mecbur etmemiş olsaydı, isbatı bi- le iffeti törpüleyici bu korkunç lev- hayı söz önüne seremezdik. Fakat artık bu fiil bize zorla yükletilmiş, iman ve ahlâk vazifemiz olmuştur. Vebali, sebeb olanların boynuna ol- .sun! ” Mustafa Müftüoğlu ş U senenin ilkbaharı sıralarında, ak- şam üstü Kadıköyüne yanaşan va- purdan bir adam çıktı. Bu adamın yanında genç ve masum (!) bir kız vardı. Bir taksiye bindiler ve «Çam- lıca Kız Lisesi» adresini verdiler, Tam o an- da başka bir adam şoförün kapısını açarak yanına yerleşti. Şoför, bu meçhul adamı, müş- terilerinin bir yakını zannetmiş, müşteriler de onu şoförün arkadaşı sanmışlardı. Otomo- bil hareket etti ve Çamlıca Kız Lisesinin bi- raz gerisinde durdular. Kız inip liseye gir- mek ve adam başını alıp gitmek üzere bulu- nurken, şoförün yanındaki meçhul şahıs bir- denbire geriye döndü ve onlara hitap etti: — Durunuz, liseye hep beraber gireceğiz! Zabıt tutulacak! — Siz kimsiniz? Kim oluyorsunuz? Ne ari- yorsunuz bizim otomobilimizde? — Ben Emniyete mensup ahlâk zabıtası memurlarındanım. İşte vesikam! Buyurun dı- ' Şolör ve yolcular hayret içinde... Liseye va beraber girildi; ve vaziyet idareye bildi- rildi: i 1 — Ahlâk zabıtası memuru sabahtan be- ri bu çiftin peşindedir, 2 — Bu çift, gündüzün Beyoğlunda, gü- ya namusiyle tanınmış (ismi mahfuz) bir otel- de bir odaya kapanıp bir iki saat geçirmiş- ler, zabıta memuru ise bir vesileyle otele gi- rip onları alt katta beklemiştir. 3 — Sonra adam, kızla beraber çıkıp bazı OLANAK MANA KAAN mağazalara girmiş, öteberi satın almış; ve kı- 71 uzaktan mektebe teslim etmek üzere be raberce Kadıköyüne geçmiştir. , Adyile, saniyle, zamaniyle, mekâniyle ve bütün sıklet merkeziyle haber verdiğimiz ve sadece kızın, adamın, memurun ve şoförün hâs isimlerini mahfuz tuttuğumuz bu kor- kunç fuhuş örneği, resmi bir muameleye mev- zu olmuştur!!! Fakat ne duyan, ne de duyu- ran!!! Daha istiyor musunuz efendiler, devam edelim mi? Tahammülünüz var mı? DEDEKTİF X BİR u-- Vapurların alt m muayyen saatler- de bir umumhane manzatasından farksızdır! Bun- ların çoğu talebedir! Gün oluyor ki, oraya inip vazifemi yapmaktansa ölümü tercih edecek veya adam öldürecek hale geliyorum! Namus ve fazi- let adına siriştiğiniz mücadelede size çatanların bana verdiği nefretle huzurunuza koştum! Yazin, ismimi de yazın, her zaman şehadete hazırım!» 53 numaralı vapur memuru Kâzım Giller ww Hukuk Fakültesi mezunlarından birinin (ismi, adresi ve her şeyi mahfuz) bir yurt sahibinden aynen duyduğu: -—- Ay sonları selince kız talebeden bazıları yurttan bir iki gece uzaklaşıp sonra dönüveriyor- lar ve borçlarını getirip teslim ediyorlar! Bu işe hayretteyim! Hukuk mezununun böyle anlattığına şahidiz: Tıp Fakültesinden Tıp Fakültesinden Ali Okyay Mustafa Özbahar Ö

Bu sayıdan diğer sayfalar: