5 Mayıs 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

5 Mayıs 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Lumhurıyet SOKCTEtGRAFLÂR Reisicumhur Hz. ile sefir M. Schon arasında samimî nutuklar irat edildi Ankara 4 (A.A.) Reisicumhur f Hz. dün öğleden sonra Çankaya'da yeni Danimarka sefiri M. Schon Cenaplarım resmen kabul buyurmuslardır. Yeni sefir itimatnamesini takdim ederek şu nutku irat etmistir: «Reisicumhur Hz., müfahham metbuum Haşmetlu Danimarka v > * tzladna Kralı Hz. nin beni nezdi riyasetpenahilerine fevkalâde mu rahhas ve orta elci sıfatile tayin buyurduklarmı bildiren mektuplarmı takdim ile şeref kesbeylerim. Sele fimîn vedanamesini dahi takdime cür'et ederim. Zatı haşmetaneleri, zatı riyasetpenahilerinin müfahham şahısları hakkında besledikleri yüksek takdirlerini ve şahsî saadetlerile Türk milletinin refahı hususun daki samimî temennilerini .zatı ri yasetpenahilerine arz ve iblâğa beni memur buyurdular. Zatı hasme taneleri ve Danimarka ve tzlanda Kralhkları hükumet ve milletleri bu iki memleket ile Türkiye Cumhuriyeti arasında ezeldenberi mevcut olan iyi münasebata bir kıymeti mahsusa atf ve zatı riyasetpenahilerinin saye&i altında Türk milletinin hars ve refah yolunda vücude getirdiği bu derece parlak terakkileri derin bir hayret ile müsahede etmrkte dirler. Bu terakkinin devamı Türkiye ile Danimarka ve tzlanda'yı hirlestiren harsî ve iktisadî münase • betlerin daha ziyade inkişafma hâdim olacağına kani bulunmaktadırlar. Bunu müdrik olduŞumuzdan zatı haşmetanelerinin lutfen bana tevdi buyurdukları mühim memuriyet • te bu gayeye vüsul için bütün me saimi sarfedeceğim. Memuriyetimin ifasında zatı riyasetpenahilerinin ve Cumhuriyet hükumetinin kuvvetli müzaheretlerine nail olacağımı ü mit ettiğimi arza cür'et eylerim.> Reisicumhur Hz., sefirin nutkuna cevaben su nutku irat buyurmuş lardır: «Elçi Hz., Haşmetlu Danimarka ve tzlanda Kralı Hz. nin zatı âlilerini nezdime fevkalâde murahhas ve orta elçi tayin buyurduklarını bildiren mektuplarmı memnuniyet Ie alıyorum. Ayni laıtısnHı rem selefinizin vedanamesini de al dım. Haşmetlu Kral Hz. nin hak kımda izhar buyurdukları yüksek duygulardan ve Türk milletinin refah ve saadeti hususundaki temennilerinden pek mütehassis oldum. Kral Hz. nin sahsî saadetleri ile Danimarka ve tzlanda milletlerinin daha ziyade refaha nail olmasını samimî olarak temenni eylerim. Tür • kiye Cumhuriyeti ile Danimarka ve tzlanda Kralhkları arasında ötedenberi mevcut olan iyi münasebetlerîn iktisadî ve harsî sahalarda inkisaf etmesi benim ve Cumhuriyet hükumetinin arzularına tamamile teva • fuk etmektedir. Uhdenize mevdu olan yüksek memuriyetin ifasında ve bu gayeye matuf olan mesainizde muvaffak olmanızı dilerim. Bu hususta gerek benim gerek Cumhuriyet hükumetinin müzaheretinden emin olabilirsiniz Elçi Hz.» Ankara 3 Cemiyeti Akvam kâtibi umumiliği Avrupa Birliği tetkik komisyonunun 15 mayısta Cenev re'de toplanacağına dair bir mek • tup göndermiş, hukumetimiz de komisyon ruznamesinin müzakere sine iştirak edeceğimiz üçiincü maddesinin hangi tarihte görüsüleceğini sormustu. Bu suale Cemiyeti Akvam kâtibi umumiliği tarafından cevap verilmesî bekleniyor. Bu maddenin müzakere edileceği zaman komisyon Cenevre'de toplandıktan sonra belli olacaktır. Komisyon 15 mayısta toplanınca bu mes'elenin halledilmesi ve bu vesile ile Türkiye ve Rus • ya'nın komisyon mesaisine ve Av rupa Birliğine tarzı istirakleri hususunda hararetli münakasalar cere yan etmesi muhtemeldir. ttalya'nın, Türkiye ve Rusya'nın, tetkik komisyonu müzakerelerine ve Avrupa Birliğine bilâkavdü sart iştirak etmeleri zarurî olduğu hak • kmdaki noktai nazarım bu müna kasalar esnasında yenîden şiddetle müdafaa etmesi bekleniyor. Hukumetimiz namına komisyon müzakerelerine Hariciye Vekili Tevfik Riistii Bevden baska kim'erin istirak edeceği henüz be'H değildir. Maamafih komisyonda bilhassa malî ve iktisadî me<ail görüsüleceğinden heyeti murahhaoamıza bazi mütehassis zevat ta istirak edecektir. Cumhuriyet zabitleri Yeni Danimarka sefiri Avrupa Birliği Yeni zabitlerimiz Cumhuriyetin müdafaası için Itaîya noktai nazarımızı icabında baslarını vereceklerine yemin ettiler dün itimatnamesini verdi müdafaa edecek 326 genç zabite dün diplomaları verildi HEM NALI) MIHINL Çifte bir fazilet dersi Ben, Mısır'da iken şöyle bir vak'a cereyan etti: Zengin bir Avrupa'lı kadın Kahire'de üç bin beş yüz lira kıymetinde pırlantalı bir bilezik düsürmüş, gazetelere ilân vererek bileziğini bulup getirene büyük bir mükâfat vadetmiş. Gaip mücevheri, bir gazete müvezzii bulup sahibine götürmüş. Fakat, malına kavuşan kadının hasisliği tutmuş, bu namuslu müvezzie vere vere yirmi liracık vermiş. Gazeteler, müvezziin doğruluğunu ve zangin madamı hasisliğini yaz mışlar. Bu havadisi Prens Yusuf Kemal de, gazetelerde okumuş ve bileziği bulup sahibine iade eden gazte müvezziini çağırmıs, kendisine demiş ki: Gösterdiğin doğruluğa, lâyık olduğu mükâfatı vermemişler. Bu yüzden, bir daha böyle kıymetli bir şey bulursan iade etmemek arzusuna kapılmandan korkarım. Faziletkârhğının mü • kâfatını sana ben veriyorum. Kat'iyyen doğruluktan ayrılma! Ve... Çıkarmış, fakir fakat namuslu müvezzie 1000 lira vermiş. Prens Yusuf Kemal, bu hare keti ile çifte bir fazilet dersi vermiş oluyor: Hem namuskâr bir fakirin gösterdiği fazileti tak dir etmek, hem de böyle bir doğruluğun kıymetini anlamıyanlara biraz kadirşinaslık öğretmek... Fakat acaba 3500 lirahk bile ziğin sahibi olan o zengin, fakat hasis ve kadirnaşinas madam, prensi bu civanmerdane fazilet dersinden ibret aldı mı, dersiniz! Yeni zabitlerimiz Takstm abıdesıne gehrlerken Bu sene Harbiye mektebinden mezun olan 326 efendiye dün merasimle diplomaları tevzi edilmiş tir. Merasimde Kolordu Kumanda nı Şükrü Naili Ps. Ferik Muhittin, Hayri, Bürhanettin ve Galip Pş. larla mektep talim heyeti ve şehrimizde bulunan yüksek rütbeli zabitan hazır bulunmuştur. Cemiyeti Akvama daw*t Mısır'da muhalefet Bir Japon tayyarecisi BüNahas Pş. ve rüfekası Sabık Başvekil istifasını yük Okyanus'u geçecek Tokyo 4 (A.A.) Tayyareci Yoshihara, Büyük Okyanos'u Ale geri aldı tevkif edildiler sutiennes adaları tarikile geçmeğe Sofya 3 (A.A.) Kabine buh ranı M. Liyapceff'in istifasını geri alması suretile nihayet bulmustur. LİYatsceff kabinesi aynen ipka olunmustur. Sofya 3 (A.A.) Kabine teskiline memur edilen M. Liyapçeff, Kral ile yaptığı mülâkatta bir temerküz kabinesi teşkili hususundaki mesa • isinin neticesini arzetmiştir. Bu mü • lâkattan sonra atideki tebliğ neşroIunmustur: «Bundan 15 gün evvel parlâmentonun intihap devresi bittiği zaman Başvekil M. Liyapçeff, parlâmentonun ve Kralın itimadına mazhar olmakla beraber intihabat arefesinde memleketin vaziyeti ve müstakbel hükumeti hakkında Kralın fırkalar rüesasile istişarelerde bulunmasını temin îçin kabinenin istifasını ver • tnişti. Sabık Başvekillerden M. Ma • linof ve M. Çankof ile M. Liyapçef'in bir temerküz kabinesi teskili husu • sundaki mesaileri akim kaldığından sabık Liyaoçef kabinesinin eski şeklinde aynen ipkası suretile kabine buhranı zail olmuştur.» çalışmak üzere bu sabah havalan mıştır. Tayyareci ilk merhale olarak Japonya'nın Şimali sarkisinde bulunan Munmazaki'ye uğrıyacaktır. Tokyo 4 (A.A.) Tayyareci Yoshihara Japonya'nın simali sar • kısinde kâin Numazaki'ye vasıl olmuştur. Bulgar kabinesi Merasime saat 14,30 da mızıka tarafından çalınan istiklâl marsile başlanmıştır. Müteakiben bu sene orduya iltihak edecek olan genç zabitlerimiz, sınıf zabiti Yusuf Beyin refakatile takım takım davetli olan zevatın önüne gelerek orduya sadık kalacaklarına dair yemin etmişlerCenevre 4 (A. A.) Cemiyeti dir. Yemin sureti şu idi: Akvam Kâtibi Umumisi Türkiye ve «Hazerde seferde, karada denlzde, haSovyet Rusya'ya gönderdiği birer \ada, her zamanda ve her yerde mlUe mektupta Avrupa komisyonunun tali timize, memleketimıze, Cumhunyetimimes'elelerin tetkikine büyük bir ih • ze dogruluk ve muhabbetle hizmet, ka nunlara ve âmırlenme ıtaat edeceğime timal dahilinde 15 mayısta öğleden ve askerhğın namusunu, Türk sanca sonra ve yahut 16 mayıs sabahı bas ğının şanmı canımdan azız büıp icabınlıyacağını bildirmiş ve heyeti mu da vatan, Cumhuriyet, vazife uğruna rahhasalarını 15 mayıstan itibaren seveseve canımı feda edeceğime namuCenevre'de bulundurmağa davet et sum uzenne sdz verıyoıum.» Yeminden sonra efendiler, Yusuf mistir. Bey tarafından numaralarile çağırılmış ve Şükrü Naili Pş. da diplomalarını ellerine vererek cümlesini tebrik etmistir. Diploma tevzi edttirken Kahire 3 (A.A.) Benisüveyf'te vahim arbedeler zuhur etmistir. 4 kisi ölmüs, 15 kisi yaralanmıstır Polislerden de 20 khi yaralanmıs olup ikisinin yarası ağırdır. Vafd fırkası ile Ahrar fırkası liderleri isticvap edildikten sonra evlerine gitmelerine müsaade edilmiştir. Kahire 4 (A. A.) Nahas Paşa ile Vafd ve Ahrar fırkaları reisleri dün âni surette Benisüveyf'i ziyaretleri neticesinde mezkur mahalde zuhur etmis olan kanlı arbedeler hakkında isticvap edilmiştir. tsticvap sabaha kadar devam etmistir. Mevkufların aileleri kendilerine yiyecek, içecek ve yatak yorgan getirmişlerdir. Saracoğlu Şükrü B. Devlet Bankası müdürii oldu Ankara 4 tzmir meb'usu Saracoğlu Sükrü Bey Devlet Bankası müdiri umumiliğine tayin edilrıiştir. Banka, Sermayesinin ancak yüzde onu hükumete ait olduğu için resmî değil, hususî bir müessesedir. Bina • enaleyh Şükrü Beyin, banka müdürlüğüne tayini üzerine meb'usluktan istifası lâzım gelmemektedir. Fransız gazetecilerine bir azizlik Paris 3 (A.A.) Courneuve'de verilecek ziyafete ait tafsilâtı ve bu ziyafette Başvekil M. Laval tara fından söyleneck nutku almalarını temin için gazetecilere tahsis edil • mis olan telefon hattı dün gece bir takım meçhul sahıslar tarafından kesilmiştir. Kiiçük bir yatla Bahrimu hiti geçmek istiyenler Seville 3 (A.A.) Arjantin'li 4 genç 10 metre uzunluğunda kü çük bir yatla Buenos Aires'e gitmek için denize açılmıslardır. Bunlar Magellan yolunu takip edecekler dir. mi olan Yvon Prevost ile, yahut kendisinden hiç hoşlanmadığım, şiirler yazan Therese de Cast isminde genç bir kadın ile geziyordu. Bu gezintiler pek masumane gö rünüyordu. Filip ve dostları resim sergileri temaşasına, bazen akşamları bir filim seyrine, pazarlan öğ leden sonra bir konser dinlemeğe gidiyorlardı. Başlangıçta daima beraber bulunmamızı istemisti, arada ben de icabet etmiştim. Hoşlanma dım. Filip o günler canlanıyor, nes'eleniyor ve evvelce benim yanımda bana gösterdiği bir ateşle sarılmıs gibi oluyordu. Onun bu şerait dahilinde, böylece zevkiyap oluşu bana dokunuyordu. Bahusus bu kadar muhtelif kadınlarla alâkadar gör mekten muztarip oluyordum. Bana öyle geliyor ki mukavemet edilmez bir ihtirası olsaydı bu kadar üzül mezdim. Bu elbette çok ağır ve yuvam için daha tehlikeli bir şey o lurdu; fakat hiç olmazsa fenal'ğ'n &• zameti ile askımın nihayetsizliği arasında bir nisbet bulunurdu. Kahramanımı belki güzel, sevimli fakat yen bir çok kahramanlıklar gösterdi. Cumhuriyet ordusunun bugün cihan huzurunda yüksek bir mev kii vardır. Mektep hayatında edin diğiniz ilmî sermayeler çok hafif tir. Astl ders bundan sonra sınıf mekteplerinde başhyacaktır. Tetebbüata ve terekkiyatı askeriyeye günü gününe hasrı vakit ederseniz muvaffak olursunuz. Sizi orduya yetişMektep müdürünün nutku tiren kıymetli hocalarınıza ve mekDiplomaların tevziinden sonra tep müdürünüze bu vesile ile ordu mektep müduru tzzettin Bey talebenamına teşekkür etmeği bir vecibe ye hitaben fu nutku irat etmistir: addederim.» « Efendiler, millet ve memlekeNutuklardan sonra davetliler bütin istinatgâhı Cumhuriyet ordusu • fede izaz ve ikram edilmişlerdir. dur. Harbiye mektebinde ikmali tah16,30 da mezun zabitler önlerinsil ederek zabit oluyor ve orduya ilde mızıka bulunduğu halde Tak tihak ediyorsunuz. tşe başlamak sim Cumhuriyet abidesine kadar bir saadet ve bahtiyarlığına bu suretle yürüyüş yapmışlar ve abideye bü mazhar oluyorsunuz. Efendiler e yük bir çelenk koymuslardır. meller Türk istiklâl ve Cumhuriye • Genç zabitlerden Mehmet Bey atinin refah ve saadetini istihdaf etbide önünde heyecanlı bir nutuk imelidir. Türk milletinin saadeti için ifa et rat ederek demistir ki: « Arkadaşlar, bütün Türk düntikleri yüksek ve güzide hizmetler>'e Türk tarihindeıyüksek bir mevki yasına ümit ve ısık veren bu mubakazanan Gazi, Fevzi, tsmet Pş. lar rek Kâbeyi selâmlıyalım. Gazi di Hazaratı bu mektepten feyiz al yor ki: «Türk milleti ne vakit yükmıslardır. Bu mes'ut günde muhte selmek için adım atmak istemişse bu rem kumandanlarımıza ve huzzarı adımların bnünde daima piserv olakirama arzı şükran ve sizi tebrik erak yüksek milî idealini tahakkuk derîm.» ettiren hareketlerin piştari olarak kendi kahraman çocuklarından Şükrü Naili Pş. nm nutku mürekkep ordusunu görmüştür.» İzzettin Beyden sonra Şükrü Naili Bunun içindir ki Türk milleti tehliPs. da genç zabitlerimize hitaben kelere karşı elinde kılıçla yürümeşu nutku söylemiştir: ğe müheyya bulunan kahraman ço « Muhterem arkadaşlar, senecuklarına karşı derin emniyet beslelerce devam cden tahsil hayatınızın miştir ve daima da besliyecektir. mükâfatı olarak diplomalarınızı alBundan sonra da Türk milletinin dınız. Sizi tebrik ederim. Bu münaulvî idealinin husulü için kahraman sebetle Türk ordusunun bir zabiti oasker evlâtları hep önde gidecekluyorsunuz. Bu ordu hatıra gelminazarımda bayağılıktan yukan ol mıyan bir takım mahlukata ehem miyet verir görmek elim idi. Bir gün kendimde kuvvet bula rak, dedim, ki: Güzel Filip, anlamak istiyo rum. Su kücük Yvonne Prevost'u görmekten ne lezzet alıyorsunuz? Metresiniz değil, bunu siz söylüyorsu nuz, ben de size inanıyorum, şu halde ne kıymet temsil ediyor? Acaba zeki mi buluyorsunuz? Halbuki beni son derece sıkıyor. Yvonne, yoook, sıkmaz, ona bildiği eeyleri söyletmelidir. O denizci kız, ve denizci karısıdır; vapurları, deryaları pek iyi bilir. Geçen baharda, cenupta, kendisile ve kocasile bir kaç gün geçirdim. Yüzdük. Yelkenlilerle dolaştık. Çok eğlendik. Setaretlidir, teşekkülâtı iyidir, yüzünde bir halâvet vardır. Fazla, daha ne istersiniz? Sizin için mi? daha çok şey ler .. Yani ben sizin en yüksek kadınlarla görüsmenizi münasip bulurum. Sizi güzel fakat adi ka dınlarla alâkadar görüyorum. Ne kadar haksız ve katı kalplisiniz!.. Meselâ Elen ve Fransuaz yüksek kadınlardır; sonra ^ok eski dostlarımdır. Harpten evvel, pek hasta olduğum bir sırada Elen hakkımda çok yararlık ve kibarlık göstermiştir. Geldi, baktı, belki de beni kurtaran odur. rzabel, tuhaf sınız, ne istiyorsunuz, sizinle yapayalnız kalmak için bütün dünya ile bozusayım mı? Fakat bu takdirde iki günde ben de, siz de iç sıkıntı • larına uğrardık. Yok, yok, ben uğramazdım. Ben sizinle olmak şartile bütün ömrümce bir hapisaneye kapanmağa razıyım. Buna ancak siz tahammül edemezsiniz... Fakat siz de edemezdiniz, güzel im. Bunu istersiniz, çünkü olmamıştır, olacak şey değildir. Sizi böyle bir yaşayişa soksaydım tedehhüş ederdiniz. . * Bir tecrübe ediniz de görünüz. Dinleyiniz! Noel yaklaşıyor, birlikte yapayalnız çıkıp gidelim. Çok zevk duyacağım. Bilirsiniz ya, bal ayı seyahati de yapmış değiliz... Başüstüne. Ne tarafa gidelim? Bu bence müsavi, sizinle beraber olduktan sonra, nereye olsa giderim. Bulgaristan'da 200 komünist tevkif edildi İ Sofya 3 (A.A.) Polis Urafından verilen emjjrjere riayet etmi yen iki yüz komünist tevkif edil • miştir. illlllllllllllllllllVniMIIIIIIIIIIIIINIIIIIIIIIIIIMIIIIMIMIIIIIIMlllltllllHIIIIMI tir. Bugün Türk milleti muvaffak olduğu her hayatî şeyin kahramanı olarak, evlâtlarından mürekkep zabitler heyetini görmektedir. Karanlık bir geceden güneşli bir gün ve parlak bir istikbal yaratan yuca Gazi'nin ulu sözlerine milletin bu mu kaddes mabedinden cevap veriyorum ve bağınyorum: Ey yuca Gazi, kalpleri ümit ve heyecanla dolu biz 322 kişi, bütün adımlarını cesaretle atsın ve yük selsin demek icin buraya geldik. Millet bizlere itimat etsin. Dünkü kurtuluşun büyük kahramanlarının kani, onların yılmaz ve şaşmaz iraanı bizim de asil kanun zda var.Sevgili vatanımızın her k.^nde gittikçe artan bir aşk ile çalısacağız. Gaye mize ulasmak için icabında kanımızın son damlasını akıtacağımıza andediyoruz.» Yeni zabitlerimizden piyade sınıfına ayrılanlar 15 mayısta piyade atış mektebine, topçular 1 haziranda topcu fen mektebine, levazım sınıfı da staja, muhabere ve istihkâm sınıfı da tatbikat fen mektebine gi derek stajlarını göreceklerdir. Yeni mezunlardan piyade zabitî Nevzat Efendi birinci, piyade Niyazî Efendi ikinci, süvari Sedat Efendi üçüncü, süvari Emin Efendi dördün* cü, topçu Salâhattin Efendi beşinci çıkmıslardır. Bir kaç gün dağda oturmağa karar verildi, ben de St Moritz'e odalar tahsis edilmesini yazdım. Bu seyahat f ikri bana bahtiyarhğımı iade etmeğe kâfi geldi. Fakat Filip donuk duruyordu. Defterin den bugünlere taalluk eden notları alıyorum: [Müstehzi bir keder hissi. Bu ask komedyasında sıra ile en çok sevilen ile en az sevilen rollerinî oynuyoruz. Rolune göre.SüzIer ağız değiştiriyor, fakat hep birbirinin ayni kalıyor. Şimdi, ev haricinde uzun bir gün geçirdikten sonra, ak şam dönünce saat besaat neler yaptığının hesabını vermeğe mecbur olan benim. Izabel kıskançhğa tutulmamak için azmü cehtediyor, fakat ben bu hastalığı en yakından tanı • dığım için teşhisinde tereddüt et • mem. Zavallı karıcığım, sana acı yorum, fakat seni tedavi edebilmek kudretim yok. Hakikî ismeti ve ona o kadar esrarengiz görünen boş dakikalarm durmayıp kemiren faali yeti gözümün önüne geldiği zaman zavallı Odil'i de düşünmekten halî kalamam. ^ Mabaü vmr Cumhuriyet'in tefrikası: 52 Yazan: Andre Moruva IKLIMLER Terceme eden: Haydar Rifat daima kendisile ayni grupta bulmaktan müteezzi olduğunu görüyordum, fakat başka türlüsü elimden gelmi yordu. Orada bütün hanımlardan son derece izzet ve ikram ve iltifat görü • yor, fakat kendilerile devamlı bir münasebet tesİB etmek arzusunu duymuyordum. O kadar müsterih ve kendilerine o mertebe büyük bir itimat ile hareket ediyorlardı ki, bun • dan havret ve . Müsakkat duyuyor dum. Onların Filip ile samimiyetleri derecesi de ayrıca hayretimi mucip oluyordu. Bu dostluğun, arkadaşlığın derecesini bir misline tesadüf etmemiştim. Filip yalnız olduğu zamanlar Paris'te Fransuaz Kesney ile yahut bir bahriye zabitinin hare , \ , , Sana bakmak, seni dinlemek ba • na elveriyordu. Bende yeni yeni mahlukat görmeğe dair hiç bir arzu yoktu, ben onlardan korkardım. Fakat senin buna dair bu kadar şiddetli bir arzun olduğunu bilseydim belki ben de değişirdim. VIII Filip bana dostlarını tanıtmak istedi. Bunların çokluğuna şaştım. Bilmem neden, ben daha mahfi, daha sakin bir hayat tahayyül ve ümit etmiş idim. Her cumartesi günleri akşam üstünü, pek mahremi olan de Thianj'larda geçiriyor ve bu ha • nımın hemşiresi Madam Antuan Kesney'i de seviyordu. Bu salon lâtif olmakla beraber her nedense beni korkutuyordu. Orada istemedığim halde Filip'e asılı kalıyordum. Beni

Bu sayıdan diğer sayfalar: