31 Mayıs 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

31 Mayıs 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

^Curnharîyet 31 Mayıs 1931 Garibelerle dolu bir dava! Sırbiye Türk'leri Büyük Gazi'ye çekilen telgrafı tel'in ediyorlar Paris'teki hainlerin Gazi'ye çektikleri telgraf yalnız vatan hudutları içindeki Türk'Ieri galeyana getir • mekle kalmadı. Ana vatandan dı • şandaki vatandaşlan da tahrik etti. Sırbiye Türk'Ieri namına aldığımız bir mektubu dercediyoruz: Cnmhuriyet Başmuharriri Yunus Nadi Beyefendiye Muteber gazetenizin 17 mayıs tarih ve 2522 numaralı nüshasmdaki (Vatansız serseriler) serlevhah başmakalenizde Türk mületi namına, vatansız serserüer, daha doğrusu dünya efkârı umumiyesine ve. rılen kıymettar cevabınızı derin bir memnuniyetle okudum. Damat Ferit mel'ununun mel'un uşakları vatansız serserilerin Paris'ten Büyük Gazi'ye gönderdikleri mülvves teîgrafı nefretle karştlar ve Büyük Gazi'mize bütün Türk mületi ile birlikte biz de en derin. sadakat, hümet ve tazimlerimizi arzey leriz. Cenubi Sırbiye'de Turk'lük için kalpleri çarpan mülettaşlar namına Pürzerbı'Ii tbsan Iki kocalı bir kadın! Eski Musul meb'usu Nuri B.in katli davası merakaver bir safkaya girdi Günün eğlencesi Boş vakitleriniz için < Toplu Tedrisin esasları Biraz felsefe Yazan M. Aziz B. Naşiri • Kanaat kütüphanesi • îstanbul 1931. karsısında, ilmin Avrupa medenıyetini iflâsa götürdüğünü söylemek bilmem. kabul olunabilecek bir iddia mıdır? İlim oîmasaydı, biz hâlâ, bilgisizlik ve korkunun dımağlara soktuğu taassup masalları içinde bir zindan hayatı geçirmeğe mah kum olacaktık. Bakınız, Aziz Beyin umacısı bu mel'un ilim ne fenalıklar yapmış: « Netıce Uluh'yete olan itıkadın yerıne , hodbınlik menfaatperestH^, kin ve hu sumet dolduruyor . Artık ilim zekâları bilerken his^eri öldarmu^, ve bununia ınsaniyetin amudu M'carismi kırmıs buiunuyor » (S. 19) Müellif bu iddiasının çürük olduğunu anlamış olacak ki sahifenin altında not şeklinde yazdığı bir iki satırda ilmin az çok faydalarını inkâr edememekle beraber, onun kıymeti izam edildigini göstermek is • tediğini ilâve ediyor. Hayır, ilmin kıymeti izam edilmiş değildir. Bu gün insaniyetin bütün varlığı ilme bağhdır. Müellifin hissiyat, hissiyat diye gösterdiği telâşa da lüzum yoktur. Çünkü, hissiyattan bâhis ayrıca bir ilim şubesi de vardır. Fakat bu şubede de öğretilen hakikatler, hayalât ve batinî tetkiklerle değil, müsbet ve tecrübevî usullerle elde edilmistir. Ruhiyat ilminin iki bü yük anahattı vardır ki doğrudan doğruya maddidir, afakidir, objektiftir: 1 Iztıraptan kaçtnmak. 2 Huzuzata koşmak. Gelelim «l«lit!ak ilme. İlim, medeniyetin amudu fıkarisini kırma • mıştır. Bilâkis onun, sağlam ve ki rılmaz bir amudu fıkarisini teşkil etmektedir. İnsAniyetin amudu fıkarisini kıran sey bilgi değUdir: Ta assupturî kör kürüne fışkıran kaba hissiyattır; kara kuvvetin, hakikat maskesi'altında îlmi baltalıyarak dinî taassubu uyandırmak maksadile saçtığı zehirlerdir. * ** Dünkü bulmacanın halledilmiş sekli 4 5 6 7 8 9 10 11 1 Eski Musul meb'usunun kocası olduğunu söyliyen, fakat Hacı tarafından kendi kartst ötduğu iddia edüen Zehra H. ve çocuğu (Yuva rlakta Nuri Beyi öldürmekle meznun Hacı) Bundan bir kaç ay evvel Tak sim'de sokak ortasında esbak Musul meb'usu Nuri Beyi bıçakla öldiiren ve cinayeti müteakıp firar ederek uç ay kadar saklandıktan sonra motörle Bulgaristan'a kaçarken Bü yükdere'de yakalanan Arnavut Hacı'nın muhakemesine dün sabah Ağırceza mahkemeainde başlanmıştır. Davacı mevkiinde maktül Nuri Beyin zevcesi Rahime H. bulunuyordu. Davantn mevzuu çok girift ve yekdiğerine zıt garibelerle doludur. Cinayet Zehra H. îsminde 29 yaşında bir kadın yüzünden çıktnıştır. Bu kadm maktül Nuri Beyin karısı olduğunu iddia etmekte, katil de kendi zevcesi bulunduğunda ısrar eylemektedir. Zehra Hanımın dokuz aylık bir çocuğu vardır. Katil, bu çocu ğun kendisinden olduğunu söyle mektedir. Zehra H. ise çocuğun babası Nuri B. olduğunu iddia ediyor. Hacı, makamı riyaset tarafından yapılan isticvabrtifc şunları söylemişttr: Nuri Beyi. ben öldürmedim. Diinyada benden başka bin tane Hacı vardır. Zehra H. dört senedenberi benim karımdır, metresim değildir. Nikfthımızı Aksaray'da bir imnm kıyraıştır. Nuri B. Zehra Hanımı kandırdı, evine götürdü. Ben arasıra bu eve gidiyor, çocuğumu görüyordum. Bir gün Nuri B. beni dövdü, kafamı yardı. Karakola giderek, çocuğumun bana gösterilmemesinden şikâyet etrim. Bu cinayetin faili ben değilim. Makamı riyaset, katil hâdisesinden sonra nicm gizlendiğini ve sonra kaçmak istediğinî sordu, maznun da şu cevabı verdi: Ben kaçmadım ve saklanma • dım. Her yerde cayır cayır geziyor dmn. Nuri B. beni öldürtmek içia Hihnî, Nuri ve Kürt Sait îsminde üç kişiye talimat vermişti, bunun îçin •aklandım. Büyükdere'ye,sigara kâğıdı kaçakçılığı yapıyordum, onun içm gittim. Mademki seni Nuri B. öldürtmek istiyormuş, niçin ükuhmete hab«r vermedin? Mfiddeunnumiliğe istida ver dim, evrak arasındadır. Büyükdere'de yakalandığın zaman cebinden bir defteri denize »tmıştın? Hayır efendim, denize defter filân atmadim, yalandır. Bundan sonra Zerah H. şunları •Bylemiştir: Uç buçuk senedenberi Hacı'yı lanırım. Maamafih maktül Nuri B. 12 senelik kocamdır. Fakat Nuri Beyle bir sene beraber yaşadık, sonr« aynldık, fakat nikâhımız bozulmamıştı. Ben Aksaray'da oturuyor dum. Hacı da yanımda idi. Nuri Beyi tekrar bulunca onun yanına kaçtım, Hacı buna fena halde kızdı. Müş tekî mevkiinde bulunan Rahime H. benim sonradan alınma ortağımdır. Ben Nuri Beyden ayrıldıktan sonra 11 sene ayrı yaşadım. Bana kardeşlerim baktı, sonra hizmetçilik ettim. Hacı'ya metreslik yapmadım. Tal nız bir evde oturuyorduk, hoca filân nikâh kıymadı. Hacı benden faizle para alırdı. Ben Hacı Memhet is mınde diğer birinin yanında bulunuyordum. O vakit kazaen bir erkek çocuğum oldu. Nuri Beyi öldürenin Hacı olduğunu zannediyorum. Bu cmayetten evvel Hacı bizim eve »eldi, kıskançhk yüzünden Nuri Beyle kavga ettiler. Dokuz aylık çocuğumun babası Hacı değil, Nuri Beydir. Zehra H., Nuri Beyle nikâhh olduğuna dair nüfus tezkeresinî ibraz etti ve dosya meyanına konuldu. Zehra Hanımdan sonra Akâ'Iı Ce mile H. şahit sıfatile dinlendi. Bu kadın: Dokuz aylık çocuğun babası Hacı'dır, çünkü çocuk doğduğu vakit Hacı çocuğu beşikte salhyor, ninni söylüyordu, dedi. Zehra Hanımla muvacehe edildiler, Zehra H. gene înkâr etti. Şahit Melâhat H. da Nuri Beyi Hacı'nın Öldürdüğünden şüphelendiğini söyledi. Bundan sonra Hacı'yı yakalıyan zabıta memurları şahit olarak dinlendiler, bunlar maznunu nasıl yakaladıklarını anlattılar. En sonra Zehra Hanımın kızı Mevhibe H. dinlendi. Bu çocuk ta: Nuri Beyi, yani babamı Ha • cı'nın öldürdüğünü zannediyorum. Hâdise esnasında kapının önünde idim, yüzünü göremedim. Dedi. Dinlenen bütün şahitier, katil filini bizzat Hacı'nın yaptığını gör memişler, ifadelerini sadece tahmin ve zan üzerine istinat ettirmişlerdi. Maznun vekilleri, mevzuu b'ahis çocuğun Hacı'dan olduğunu, fakat bu çocuğun Nuri Beyin 20,000 lhalık servetine ortak edilmesi için Nuri Beyden gibi gösterilmek istendi ğini söylemişler, müşteki vekilleri de bu cinayetin siyasî bir raahiyette olduğunu, Hacı'nın Büyükdere'de denize attığı defterin içinde çok mü him esrar olduğunu beyan etmişlerdir. • İstintak hâkimi maznun Hacı'yı idam talebile mahkemeye sevketmişti, bu itibarla dava çok ehemmiyet kesbetmiştir. Şahitlerden bazıları gelmemişti, bunlara tebligat yapılmak üzere muhakeme 9 hazirana talik edilmiştir. Uzun müd • det Viyana'da ilmî tetkikler yapan M. Aziz B., (Toplu Tedrisin esas ları) unvanlı bir eser nes retti. Bunda. yalnız toplu tedristen bah sedilmiş olsa idi, bittabi, sa lâhiyetimiz ha ricİnde kalırdı. M. Aıiz Bey Ancak, bu eserde, toplu tedrisin f elsefî ve ilmî âmilleri araştınldığı için, mevzuları, her mütefekkiri alâkadar eder. Biz, bu noktalara temas ede ceğiz. Tedris usullerine ait müna îzmir'de silâhlar toplanıyor kaşaları da ihtisasımız haricinde olduğundan mütehassıslarına bırakı fzmir zabıtası her tarafta bıçak yoruz. Aziz B., ihtisasın hasmı ol • ve tabancaları toplattırmaktadır. makla beraber, biz, her bilgi ve maUzerlerinde bıçak ve tabanca bulurifet şubesinde ihtisasın vücubüne nanlar hakkında takibatı kanuniye kâni olanlardanız. Kâşki, bizde de yapılmaktadır. Zabıtanın şimdiye garbin ihtisası ve mütehassısları ye kadar elde ettiği bıçak ve tabanca» tişmis olsa idi! İhtisas dediğimiz zalar hep sabıkalı eşhasta bulunmuş • man, bütün beşerî malumatın bir catur. tzmir Polis Müdiriyeti cerh ve mia halinde, mürekkep ve mücerret katil vukuatımn önüne geçmek için bir sekilde tel&kki edilmesi aleyhinbundan başka bir çare olmadığına de olduğumuzu söylemek istemiyo kanidir. ruz. Bilâkis, ihtisas derinleştikçe, iBir muhtelis tevkif edildi limler arasmdaki f asıl hatlar uzak İnebolu 30 Yetim maası alanlastıkça, bütün bilgilerin bir kül haların paralarım vermemek, malullerin hakkını ihtilâs etmekle maznun linde göz önüne getirilmesi fayda maliye veznedarı Emin Efendinin Iıdır. Yapılan taksimlerin, tetkikleri mevkufen muhakemesine karar ve kolaylaştırmağa matuf indî bir a rilmiştir . meliye olduğunun zihinlere yerleş tirilmesi Iâzımdir. tnsan bilgi sahaBir atkeri çiğniyen makinitt sında biraz yükselince, bütün tas tevkif edildi nif lerin üstünde bir birlik olduğunu, Yeşilköy civarında Günan'lı Ah beşerî malumatın bir kül teşkil ettimet oğlu Rıza isminde bir askeri ğini farkeder. Zaten, feîsefe, bu türçiğniyen trenin makinîsti tsmail dün Iü bir anlayiştan, bütün bilgileri btrtevkif ve adliyeye teslun edilmistir. leştirerek umumileştîrmeden, mü cerret kılmadan başka bir şey değil " dir. SİAİKIS|IMİYİE BUGÜNKÜ BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1011 1 2 3 4 5 6 !• J •• !• ••• II !• 1 • ••! 1M • ı 1 •• '"• i •• ı • ' ] • ! • •Jjl lj 1 ••!• jTB ı rTıFî" m ILJB 1• 1 1 1111 1 •111 !• 7 8 9 10 11 Soldan sağa ve yukarıdan aşağıya: 1 Sıva yapılan şey (5), Duvarın duzgunu (4). 2 Kir (2), Bir nevi toprak (3). 3 Bir duvarcı aleti (4). Mayi (2). 4 Yama (2), Sada (3). 5 Kârgir yapılarda kullanılır (7). 6 Kauçuk (6), Tabaka (3). 7 Bir silâh (2), Şiş (2). 8 Şikâr (2). Heykel modellerl yapı lan şey (4). 9 Edat (2). Esir (3). 10 Kumla kıreç hamulesl (4), Renk (2). 11 Elenmiş toprak (3), Nesil <Z). Tarih kongresi Peşte'den gelen Muzaf feı Bey izahat veriyor Peşte'de in'ikat eden beynelmüel Tarih cemiyeti kongresîne Türk Darülfünumı namııu îştiıttlt «Jıaı W« Bir nişan merasimi Yeni Türkiye (Birinci sahifeden mabait) Yaptığınız muazzam inkılâp lardan ve dünyanm en büyük adamı Gazi'den sitayişle bahsedümektedir. Gazetelerde çıkan Türkiye'ye ait yazılar dikkat ve alâka ile takip ediliyor. Bu münasebetle Türkiye'yi yakından görmek ve tetkik etmek için tabiatin bir incisi olan İstanbul'a geldim. Memleketinizde bir ay kadar kalarak tetkikatta bulunacağım. Bu müddet zarfında Ankara, İzmir, Kayseri, Ma latya'ya giderek etütler yapacağım. Türkiye hakkındaki inti balarımı 26 gazetede yazacağım. Anadolu'dan İstanbul'a dön dükten sonra Güzel San'atlar akademisinde ve Darülfünunda da bazı tetkikatta bulunacağım ve icap ederse bh" de konferans vereceğim. Danimarka'ya avdetimde Türkiye hakkında bir eser neşredeceğim. Ayni zamanda Türkiye hakkında müteaddit konferanslar verecegim.» M. Emil Bannelycke şimdi ye kadar bir çok şiir, roman ve piyes yazmıştır. Son yazdığı Lokomotif isimli piyes halen bir çok Şimal memleketierinde oynanmakta'dır. Şairle birlikte şehrimize gelen Profesör Espersen bu seyahatte kendisine refakat etmektedir. Danimarka'h şair ve refiki dün öğle trenile Ankara'ya gitmiş lerdir. İlim yerlne din: Aziz B. d'yor ki: «... İlmin ruhsusluğ'intt mukabil bu, (yani din) tedris için daha asi' bir menbaı ılham ve kııdret ölamaz TTIJ'» <S. 22) Memleketimizde taassubu kaldı rarak, bir ilim disiplini (discipline Güzel bir müsamere scentifique) yaratmak istiyen mü Evvelki gün Beyoğlu'ndaki tngiliz tefekkirlere bu satırları ithaf et kız mektebinin son ıınıf talebesi bir meli. O din taassubu değil midir ki, müsamere vermişlerdir. Bu müsamere, 86 senelik bir meketp olan bu müilk ve orta devirlerde her türlü fikir essesede Türk talebenin verdiğî ilk ışığını söndürmüştür; engizisyon Bu iddiaların en mühimlerini mümüsameredir. Müsamere çok güzel mahkemelerini, işkencelerini mey olmuş ve talebe hanımlar, hazırun ta ellifin ağzmdan dinliyerek, aklımı • dana çıkarmıştır; ehli salip muha zm erdiği kadar, bir tenkidi tetkik rafından siddetle alkışlanmışlardır. rebelerini yaptırmıştır. însanlar a ten (examen critique) geçirelim. Resat Nuri Beyin «Ümit mektebi» rasında, vahşi ve yırtıcı hisleri, huisimli temsili pek güzel ve müessir bir tlitn, amudu fikarimizi kırmış: sumeti, gadri, zulmü uyandırmıştır ? şekilde oynanmış ve şefkat rolünü oyM. Aziz Bey diyor ki: Hâlâ bugün, insanlar arasındaki aynıyan Fatma Hanım cidden muvaf «... O, (ilim) kendi ölçeği, kendi tarası rılığın, geçimsizliğin, düşmanlığ^n fak olmuştur. Hanım kızlar, müteadahiline giren şei/leri halletmU, girmisaiklerinden biri de din taassubu dekiben, kadın ve erkek kıyaf etme giyenleri de ret ve inkâr etmiş bir mevkide rerek çok güzel ve canlı bir zey • ğil midir? bulunmıyor mu? Onun vazifesi de hibek oynamışlardır. Küçücük Fruzan * ** tama ermiş oluyor demektir. Bu hal ilim Ali Hanım da fevkalâde bir Kazak Fikriyat üe edebiyat: dansı oynamış ve pek çok alkışlan • devrinin, Garp meâeniyetinin tafakkuM. Aziz B. diyor ki: mıştır. Müsamereyi tertip eden son funu hatta zevalini ifade etmez mi?» «. Edebî eser diye ruh ve manadan drt sınıf talebesi ile türkçe muallimleri <S. 18. 19) bir kelıme ve lâftz yığını . » (S. 28). hanımı tebrik ve jakdir ederiz. İlmin vazifesi bitmiş.. İlim devri İlim devrinde edebiyat ruhsuz bir garp medeniyetinin zevalini ifade ekelime ve lâfız yığını imiş.. Halbuki dermiş.. Halbuki, tarihin bize oğ edebiyat en parlak devrinde ilmin rettiğine göre, bilâkis, ilim devri inkişafmı takip etmiştir. İlim ile be(.Birinci sahifeden mabait ) raber hakikî edebiyat baslamıştır. pona pek az miktar isabet etmek • garp medeniyetinîn en ziyade par • ladığı ve canlandıği devirdir. İlim Meselâ Fransa'nın klâsiklerini ve tedir. sonra 18 inci, 19 uncu ve yirminci aDiğer taraftan Türkiye'de 1 ha sayesinde değil midir ki, kâinatın sırperdesini, müsbet bir el ile az çok sır edebiyatını göz önüne getirelim. ziran 1930 dan 31 mayıs 1931 tari Hep ilim devrinin şahane mahsullehine kadar tesviye etmesi lâzım gekaldırmağa muvaffak olduk. İlmin len 1,489,000 İngiliz lirasına muka hâkim olmadığı ilk ve orta devirlerri! Hatta bugün bile Fransa'nın en bil ancak 213 bin İngiliz lirası ve büyük şairi Paul Valery, büyük bir de, taassubun tazyiki altında inli • 2,482,000 Türk lirası tesviye etmişriyaziyecidir. Ayni zamanda akliyen insanlıkta, bir terakki, bir yük tir. Bu miktar da vadesi 25 teşriniyeci çok derin bir mütefekkirdir. seklik, bir feyiz gösterüebilir mi? sani 1930 tarihinde hulul eden takAncak uyanış devrinden sonra, büyük sit bedeline tekabül edememekte âlimlerin, çizdiği müsbet yollarda Zekâ bahsi: dir. Ayni zamanda 25 mayıs 1931 yürüyerek insanhğın, bugünkü em Aziz B. eserinin başından sonuna tarihli taksit bedeli de tesviye edil salsiz medeniyete ve refaha malik kadar fikriyat ve zekâyı (intellectumemiştir. Şurası da ilâve edilmeli olduğu muhakkak değil midir? Güalisme, intellect) yıkıp reddediyor. ki hâmiller murahhası elyevm Anzel san'atların, felsefenin, sanayiin Halbuki, insanlan insan yapan, mekara'da vaziyeti Türkiye hükumeilim sayesinde bu derece mükem tile müzakere etmektedirler. deniyete çıkaran, bugün Aziz Be • meliyete çıktığı isbata muhtaç bir yefendiye eser yazdıran cevher, hep Taksim edilmiş Osmanlı borçlahakikat midir? İlim, medeniyeti zeo zekâdır, akıldır, mantıktır. Bunu rından hissesi olan diğer hükumet Iere gelince, bunlar kendi hisselerini vale uğratmıyor, bilâkis, ilmin, tekteyiden meşhur âlim filesof Charles tesviye için, meclisin talebine rağ nif in ve tecrübenin hâkimi mutlak Richet'nin son eserinden (1) bir iki men, hiç bir itilâf aktetmemişlerdir. olduğu şu son yirmi beş sene, medesatır nakledeceğim: Dayinler vekilleri dan gittiler niyetin en yüksek devridir. Son çey«Zekâ, eveV Bu, hankalann harikasıEvvelki gün Ankara'dan şehrimirek asır zarfında, beşerî malumatın dır. Biz, şimdıhk ancak sakini bubındvze gelen Fransız Dayinler vekili M. bütün şubelerinde elde edilen muğumuz ktirreden bahsedebiliyoruz. Sefil Dekloziyer ile Alman Dayinler ve vaffakiyetler, bir iki asırda vücude seyyaremiz olan bu miskin taş, su ve hava kili M. Veigelt dün akşamki ekspresgelen keşiflerin belki yekunundan ytğınmda, zekânın değerinde ve ondan le memleketlerine gitmişlerdir. Dafazladır. Hele (atome) bahsinde, üstün hiç bir sey yoktur. O insan zekâsıdır yinler istasyonda bîr çok dostları bütün varhğın, bir (energie) ye ir ki: Mücerredatı, mantık ve kıyasi, hesabt tarafından tesyî edîlmişlerdir. camı zarurî kılan harikalı keşifler tamamiyi anlar; bizt esiri sebekesi içinde Türkiye'nin Londra Büyük Elçisi Ferit Beyin kızı Emel Hanım Mısır'h Prenses Şivekâr Hanı mm oğlu Vahit Yusri Beyle ni şanlanmıştır. Evlenme merasimi temmuzda Prensesin Paris'teki malikâne sinde yapılacaktır. Evvela, kitabin ruhunu iki parağrafda hulâsa edelim: A İlim, mantık, fikriyat (intellectualisme), zekâ (intelligence) insanlan hakikate götüremez. în sanlığa fayda veremez. İlim, garp medeniyetînin zevalinî mucip oldu. B Buna mukabil, insanlan ha kikate erdirmek için çare: Din, ruh, sevki tabiî (instinct), hads (intuition), uluhiyet aşkı, terkibi ve derunî kıymetlerdir. (S. 18, 19 V.S.). arif Emini Muzaffer B. şehrimize avdet etmiştir. Muzaffer B. kongrede görüşülen mes'eleler hakkında bir muharririmize şu îzahatı vermiştir: « Kongrede, muhtelif memie ket ilim müesseselerinin mütekabil ve müşterek mesaisile yapılmasi i cap eden mes'elelerin esas hatları tesbit edilmistir. Muhtelif komisyonlar simdiye kadar vaki olan mesaileri hakkında heyeti umumiyeye izahat vermişlerdh. Ben hem komisyonların mesaisine iştirak ettim, hem de fırsattan bilistifade Macaristan maarifi hakkında tetkiklerde bulundum. Mütaleatımı bir rapor halinde Maarif Vekâletine ve Darülfünun Emanetine takdim edeceğim.» bulunduran ihtizazlan tahlil eder; biz~ den, milyonlarca ziva sevesi mesafesinde bulunan yıldızîarm kimyevi terkibattnt büir.» Ayni filesofun eserinden (2) ilim hakkında şu bir iki satırı naklediyorum: *Hulâsa, yarınki medeniyetln ne ola~ cağını bana sorarsanız, size şu hâkw ve kat'i iki kelime üe cevap verirım: İlim ve adalet.i İnsan zekâsının en kuvvetli mes nedi ve belki anası, dildir. (3) Bu hakikati yukarıda ismi geçen (intellectuel) mütefekkir şair Paul Valery (4^ (La Pythie) ismindeki bir şaheseri nin sonunda ne güzel söyliyor! Buraya naklediyorum. Manası kapalı ve remzî görülmekle beraber fransız ca bilen merak erbabının hoşuna gî • deceğine eminim. Buradaki, (Lan • gage) sözü dil ve (Sagesse) de (Science, intelligence) kelimelerile tekabül ettiği nazari dikkate ahnirsa şiirin manası anlaşılır ümidindeyim: Honneur des Hommes, Saınt Langage Discours prophetit/ue et parâ, Belles chaines en qui s'enjaçıe Le dieu dans la chair egare, Illumination, largesse ! Voici parler une Sagesse Et sonner cette auguste Voix Qni ne connait quand elle sonne N'etre plus la voix de personne Tant que des ondes et des bois f Osmanlı borçları YUSUF OSMAN (1) <2) ı3) Charles Rlchet L'Intelligence et l'homme. Paris librairie Felix Alcan 1927. (4) Paul Valery Charmes Paris librairie Gallimard.

Bu sayıdan diğer sayfalar: