7 Haziran 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

7 Haziran 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhttriyei 7 haziran 1931 Meclisteki dünkü münakaşalar Maliye Vekili, Refik Şevket B.in iki sual takririne cevap verdi (Birinci sakifeden mabait) Kömür depoları kaldırılmıyor Belediye şîkâyetler bize ait değil diyor Kuruçeşme'deki kömür depoları halkın sıhhatini bozduğundan bunların buradan kaldırılması hakkmda bir çok şikâyetler vaki olmuş ise de Belediye bu şikâyetleri nazari dikkate almamıştır. Belediyenin iddiasına göre kömür depolarını buradan kaldırmak Be • lediyeye ait bir iş değildir. Müte addit doktorlar bu depoların Ku • ruçeşme halkının sıhhati üzerinde yaptığı muzır tesirler hakkında müteaddit raporlar vermişlerse de bu depoların buradan kaldırılmasına imkân hasıl olamamıştır. Dün Belediye Reis muavini Hâ mit Bey bu hususta gazetecilere şu izahatı vermiştir: <s Kuruçeşme'deki kömür depolarının kaldırılmasında Belediyenin lâkayt kaldığı doğru değildir. Çünkü kömür depoları mes'elesi bir Belediye mes'elesi değildir. Bu depoları ancak tktisat Vekâleti kaldırtabi lir. Vekâlet kömür depolarının vaziyeti ve yerleri hakkında malu mat istemişti. Bunların haritaları yapılarak gönderildi İktisat Vekâleti yeni ve asrî bir kömür deposu ya • pılıncıya kadar mevcut kömür de polarının bulunduklan yerlerde kalmasına karar verdi. Biz de bunları oldukları yerlerde bıraktık. Yalnız şehirde yeni kömür deposu açmak için ruhsat vermiyoruz. Binaenaleyh şikâyetlerin Belediyeye değil İktisat Vekâletine yapılması lâzımdır.> Günün eğlencesi Boş vakitleriniz için Türkiye maarif tarihi Bir deneme Yazan Naşiri: Nafi Atuf Beyin, Türkiye Maarif Tarihi, eserinin ne büyük himmetler, ne üzüntülü tetkiklerle meydana gelebildiğini anlamak için müellifin itira f ma lüzum yoktu. Buna mü tevaziane: bir deneme (essai) diyen muhar Nafi Atuf Bey rir, çektiği güçlüklerden bahsetmekte çok haklıdır. «Bü kıtabımda bu maksadı guttum Muvaffak olmadığımı ıtıraf ederim.* Dünkü bulmacanın halledilmiş şekli 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1011 4 nisanda bu mes'ele hakkın da Meclise bir tefsir lâyihası verihniştir. Tefsir Meclisten çıkınca, Meclisin vereceği karara göre hareket edilecektir. Tevzi edilen paranın istirdadı için bu tefsire intizaren bir te şebbüste bulunulmamıştır. An cak badema ikramiye tevkifatı yapılmaması için tebligat yapılmıştır.» Refik Şevket B.in mütaleası Refik Şevket Bey, bu mes'eleyi ortaya çıkaran matbuata teşekkürü beyanatına mukaddeme ittihaz ettiğini söyliyerek Maliye Vekilinin izahatile mes'elenin tenevvür ettiğini söyledi. Defterdarlık memurlarının kanunu lehlerine tefsir ederek bu parayı aldıklarına işaretle dedi ki: « Munzam kesirler hakkmdaki kanunun ilga edilmesine rağmen o tahsilâttan ikramiye a~ lınması hakkındaki maddenin mer'iyetini kabule imkân yok tur. Barem kanunile de teyit edildiği veçhile devlete karşı vazifei esasiyesini ifa edenler şu veya bu suretle ayrıca para alamazlar.» Bundan sonra Refik Şevket B. beyanatına devamla bu mes'elenin Şurayi Devletten istifsar edildiğini, Şurayi Devletin bir reyi muhalife karşı bu ikramiyelerin gayrikanunî olduğuna ve bu paraların derhal istirdat edilmesi lâzım geldiğine karar verdiğini söyliyerek: Biz paramızı alalım, tefsir çıktığı zaman bunlar haklı çıkarsa paraları iade ederiz. Dedi. Maliye Vekili tekrar kürsüye gelerek kanunu tefsir hakkının yalnız Meclise ait olduğunu, Meclise verilen tefsir lâyihasına intizar etmenin zarurî bulunduğunu söyledi. hâlen Roma'da bulunmaktadır, Heyeti teftişiye kendisinin de mütaleasına müracaat etmiştir. Tasnif edilen evrak ayrı bir yere konmus ve kıymetsiz olan • Iarının yakılması mevzuu bahsolmuştur. Bu şekil tetkik edildiği sırada bu kâğıtları yakmaktansa satmanın daha faydalı olacağı düşünülerek azasının ikisi Evkaftan, ikisi Defterdarlıktan olmak üzere bir komisyon teşkil edil miştir. Komisyon satış muamelesinde müzayede ve münakasa kanunu ahkâmına harfiyen riayet etmiştir. Bu hususa dair yapmakta olduğumuz tahkikat henüz bitme diği için mes'uller de tayin edile memiştir. Evrakın Bulgaristan'dan iadesi için teşebbüs edilmiş, satın alan lardan aynen iadeye hazır oldukları cevabı alınmıştır. Vekâlet evrakın tamamen iadesini mu vafık gördüğü için bu kâğıtlar da yakında İstanbul'a gelmiş ola • caktır.» Refik Şevket Bey Hepimi zin candan alâkadar olduğumuz bu mes'elede Vekil Beyefendinin beyanatının ne devfeceye kadar tatminkâr olduğu cayi sualdir. Vekil Beyin bu söylediklerini biz gazetelerde de okumuştuk. Yalnız evrakın aynen iade edilece • ğine dair sözleri bizim için teselli bahştır. Maarif Vekâletinden istirham ediyorum ki bundan sonra bu gibî tarihî evrak a dikkat olunsun. Bu işlerde fazla mutaassıp olmala • rını da alâkadarlardan rica ederim.» TarihVevrak Vekil B. müteakıben ikinci sual takririne cevap verdi: « Refik Şevket Beyefendinin sordukları suallere birer birer cevap vereceğim. Evrakın muhafaza edildiği depo ötedenberi Maliyeye aittir. Bu evrakın iki kere tasnifine teşebbiis edilmiş ve son tasnif Kalemi mahsus Müdürü Basri Bey zamanında yapılmıştır. Basri Bey Do X tayyaresi Bu muazzam tayyare Tayyareci Sabri B. yere paraşutla nasıl indi ? Cenubî Amerika'ya gitti Paris 5 (A.A.) Muazzam AI man deniz tayyaresi DoX, Moronha'da denize inmistir. Mezkur tay yare evvelâ Avrupa'da ve sonra da Açor adaları tarikile Bahrimuhiti şimali üzerinde bir propaganda u çuşu yapmak üzere 6 teşrinisani 1930 da Constence gölünden hare • ket etmişti. DoX Constance gölün • den uçtuğu günün akşamı Amster • dam'a varmış ve bir kaç gün sonra da Carlsbat'a hareket etmişti. Kısa bir tevakkuftan sonra Bordeaux'ya uçmuş, fakat kesif bir sis yüzünden Larochelle'ye inmeğe mecbur kal • mıştır. Yeni bir tevakkuftan sonra Bordeaus'ya 17 teşrinisanide inmiş ve buradan da uçarak 24 teşrinisanide La Corogne'ye ve üç gün sonra da Lizbon'a varmıştır. DoX buradan Bahrimuhiti geçecektir. Lâkin 29 teşrinisanide bir yangm tayyarenin üst kanatlann • dan birinin kısmı azamını yakmış ve tamir için bir kaç ay beyhude yere geçmiştir. Bunun üzerine mürette bat Bahrimuhiti şimalden geçmek fikrinden sarfı nazar etmiş ve tay yarenin kumandam Christiens tayyaresi le cenubî Bahrimuhiti geçmeğe karar vermiştir. Bundan bir kaç hafta evvel Lizbon'dan hareket eden DoX La Polmes'a varmış ve oradan da uçarak Bolom'a uğradıktan sonra Copvert adalarina gitmiş ve orada Porta Pria'da denize inmistir. Dün sabah saat 10,50 de oradan hare ket etmiştir. DoX son günlerde buradan uçmak için bir çok havalanraa teşebbüslerinde bulunmuştv. Gibi sözlerle bir kat daha yükselen Nafi Atuf Beye, ben, kısa anla yışımla diyeceğim ki: Bilâkis bütün güçlükleri yenerek tamamile muvaffak oldunuz. Oku yanlar çok istifade edecektir. Bu eseri yalnız, terbiye ve tedris işlerile uğraşan muallimler değil, bütün Türk babaları ve Türk'lüğün yük selmesile alâkadar her Türk müte fekkiri okumahdır. Evet, bu bir denemedir (essai). Malumdur ki, denemeler (essais) esasları henüz mevcut olmayıp nakıs ( Birinci sahifeden mabait) ve natamam bir şekilde yaratılan sas şehrin bu büyük işe iştiraki için ve mevcut ilmî ve edebî tasniflerin 20, 25 bin lira gibi az bir para tahçerçevesine tamamile sığmıyan edebî sil ettik Baro reisi Halil Bey Menemen hâ ve felsefî eserlere derler. Avrupa'da bu gibi yazılar kolayhkla başarıladisesine karşı gençliğin, maarif ve bilir. Çünkü, garpte, ilim ve feyiz spor teşkilâtının alâkadar olması lâmenbalarının hududu ve sayısı yokzım geldiğini, kendilerinden istenen tur. Bizde ise, vaziyet, bunun tamamaddî yardıma mukabil gençlikten mile aksi olduğunu söylemekle hermanevî bir yardım beklemek icap kesin bildiği bir hakikati tekrardan ettiğini söylemişttr. Cevdet Kerim Bey Halil Beyin bu başka bir şey yapmış olmayız. Dü şününüz. Nafi Atuf Bey, Türkiye Müteakıben müzakere kâfi gö sözüne cevap vererek dedi ki: maarifinin tarihini yazmağa teşeb« Gençlikte maddî yardımdan riilerek celse pazartesiye talik ebüs ediyor. Şimdiye kadar böyle bir bin defa daha lâzım olan heyecan udilmiştir. yandırmak icap eder. Ben de Maarif eser yazılmış değildir. Bunun yapılMeclise gelen evrak Emin! Muzaffer Beyden bunu rîca masına yardım edecek menbalar da darmadağınıktır. Mevcut güclük Bahkesir'deki gazetesinde yap edecektim.» Muzaffer Bey de şu cevabı ver • lere rağmen Nafi Atuf Bey, ilk Ostığı neşriyattan dolayı aleyhine miştir: manlt paduahından Cumhuriyete kaaçılan bir davadan dolayı Balı« Gençliğin ve muallimlerin bu dar geçen asırlarda millî terbiye ve kesir meb'usu Hayrettin Beyin işle alâkadar olması gayet tabiidir. tedrisin, bazan şaşılarak ağlanacak, teşriî masuniyetinin ref'i hak • Mekteplerde bir gün Kubilây günü bazan da istemiye istemiye gülüne kındaki Başvekâlet tezkeresi olarak tahsis edildiği gibi muallim cek safhalarını ibret gözümüz önüve talebeler de teberrüatını İş BanMuhtelit encümene, Şurayi Devne koymak istiyor. Yazılacak böyle lete bir reis, bir aza intihabı hak kasına tevdi ediyorlar. Gençlik milbir eser ciddî, şeeni olmak ve hayal lî vazifesini yapmaktadır.» kındaki tezkere Adliye ve Da ve uydurma noksanlarmdan kat'iyMüteakıben serbest meslekler biyen salim bulunmak gerektir. Ayni hiliye encümenlerinden mürekrer tasnife tâbi tutulmuş ve her meszamanda her devrin maarif şeklini kep müşterek encümene havale Iek için o meslek raüntesiplerinin bidoğuran dinî, içtimaî siyasî ve ikedilmiştir. rinin riyasetinde tâli heyetler teş tisadî sebepleri de araştırmak, bulkil edilmiştir. mak, mukayese ederek şüpheli olBu tasnife göre zahire tacirleri imıyanlan tefrik ve kaydetraek za çin Şerifzade Süreyya Beyin riya rureti vardır. Bu, zannedileceği gisetinde bir heyet teşkil edilmiştir. Tütün tacirlerine Hüsnü Bey riya bi kolay bir iş değildir. Çok vukuf çok sabır, çok tecrübeye bağhdır. set etmektedir. Zeytin ve sabun ta • İşte, ben, Nafi Atuf Beyin kitabmda cirleri için Hasan Vafi Beyin riya setinde bir komite teşkil edilmiştir. bu meziyetlerin hepsini gördüm. Roma yaBorsaya dahil olmıyan ihracat * ** emteası tacirleri komitesine Kılıçkıninde Kur zade Hasan, her nevi ihracat emteası bara tayya Eserin, evvelâ, bir hulâsasını yatacirleri komitesine Hacı Recep, pahm. Filvaki bu gibi kitapların re mekte petroi ve müştakatı tacirleri komi münderecatı hulâsa edilemez. Her binde oku tesine Müezzinzade Mustafa, er • sahifesinin, her parağrafının ayni makta olan babı sanayi komitesine Nazmi Nudeğeri vardır. ri, çimento ve mevaddı inşaiye ta tayyarecile cirleri komitesine Aynizade Tah • Nafi Atuf B., Türkiye maarif tarimizden bisin, nakliyat ambarları komitesine rihini iki büyük devre bölüyor: rinci mülâ Mehmet, müskirat âmilleri komi 1 Medrese devri. lâzim Sabri tesine Müskirat İnhisarı müdürü A2 Tanzimat devri. Beyin ge sım, Kambiyo Borsası ajanları ko Medrese devri Osmanlı impara çenlerde bümitesine Borsa komiseri Âdil, sine torluğunun kuruluşu ile başlıyor. Osmacılar komitesine tpekçizade Naci, yük bir kaza bankalar komitesine Sadettin, ka manlı devletinin ilk medreseleri Izatlattığını aTayyareci birinci münik ve Bursa'da açıldı. En evvel a sap ve celepler komitesine Ahmet, jans haberi lâzimi Sabri B. esnaf ve küçük tacirler komitesine çılan medrese, İznik medresesidir. olarak yazmıştık. Havacılık âletîcaret müdürü Muhsin, matbaa ve Bunu açan: minde çok mühim bir hâdise ola* matbaacılar komitesine M. Zekeriya, «.. Iran'da ve Kanya'da nya.lyat. tabıirak telâkki edilen bu kaza ve tay avukatlar komitesine Halil, Etibba yat, mantık ve ilmiınnefts (ruhiyat) tahyarecimizin kurtuluşu şöyle ol Odası komitesine Tevfik Salim Pş., stl etmiş, Aristot ve Muhiddim Aiabı'nın vapurculara Ticareti bahriye mü • muştur. tefsircisi Davut Efendidir.> ıS. 15) dürü Zeki Beyler ve imtiyazlı şir Bunu müteakıp Fatih ve Süley O gün bir avcı tayyaresi üze ketler komitesi riyasetine Nazmiye maniye medreselerinin açılması, Hanım reis olarak seçilmişlerdir. rinde mektebinin akrobasi talimSpor ve kadın teşekküllerinin Bir tedris olunan dersler, o devirde ülelerini yapan Sabri Bey, Looping ma âleminde mevcut kanaatler hakVerille, Tonneau hareketlerini ic Hkleri vasıtasile iştirak etmelerine, kında en sağlam menabie dayanarak Darülfünun ve yüksek mekteplerle radan sonra ters uçus vaziyetine Darülfünun Emanetinin meşgul olverilen malumat çok ciddî ve ib geçmiştir. Tayyare bu sırada ters malarına karar verilerek içtimaa niretlidir. Malumdur ki, medreselerde vril vaziyeti alarak müthiş bir hayet verilmiştir. bütün tedris arap lisanile yapılmış, sür'atle 1000 metre yüksekten Vilâyet komit<yi bu iş için 50 kuyalnız dinî bir gaye takip edilmiştir. ruşluk, 1, 5, 10 liralık olmak ürere sukuta başlamıştır. Çok fazla bir Medreselerin mümeyyiz bir vasfı da: soğukkanlıhkla kurtarma manev makbuzlar tabettirmiştir. tane üç cTürk'ün ana dılini ve mıUt hisleri bağav zarfında toplanacaktır. ralarına devam eden pilot ma • rına kabul etmemiş ölmasıdır.> kinenin itaat efcmediğini görünce Iâzim bu muhakkak tehlikeden Medrese devrinin tetkikinden çıkan umumî fikir şudur: Osmanlı 300 metreden kendisini paraşutla de harikulâde metaneti ve me Türk'lerinin geri ka'.masına, fakir • yere fırlatmıştır. Halbuki bu ir haretile kurtulmuş, ipleri elile leşmesine, Osmanlı imparatorluğu • tifa paraşutla inmek için muktazi açarak yere inmeğe muvaffak nun inkiraz uçurumu kenarına ka • yükseklikten çok aşağı bulunu olmuştur. Tayyarecimizin mu dar gelmesine başlıca sebep medre • yordu. Paraşutun ipleri birbirine vaffakiyeti takdirle karşılanmıs seler ve orada beslenilen kara taasdolaşmış, açılmıyordu. Genç mü tır. sup v« cehildir, ilim düşmanlığıdır. Nafi Atuf Bey. Muallim. Ahmet Halit kitaphanesi. İstanbul 1931. İnsan, bu tarihî hakikatleri okur ken, yeni Türkiye'nin başardığı en büyük ve haytrlı inkılâbın medre • selerin lâğvı olduğunu bir kat daha kuvvetle tasdik ediyor. * * * Medrese kahramanlarınm, bütün ömürleri: Akıl ile nakil davası ve münakaşaları ile geçiyordu. (S. 10). Malumdur ki akıl (raison) ve nakil (tradition) mukabilidir. Hâlâ, bazı Darülfünun müderrislerimizle felsefe hocalarımızın, eski zaman softalarının (nakil) akidesindeki gafletlerine farkına varmaksı • zın ramolduklarını bu vesile ile işaret etmek isterim. Tabiî, bunu, bir din taassup ve gayretile yapmıyorlar. Haşa, böyle bir iddiada bulunmak hatırımdan bile geçmez. Fa • kat vardıkları felsefî netice ile eski medrese zihniyeti arasında, esas itibarile çok bir fark yoktur. Med reseciler aklı inkâr ediyor ve nakli yani dini, maneviyatı, ruhu kabul eyliyorlardı. Bugün de, ruhçu filesof larımız ve muallimlerimiz: Aklı, zekâyı, mantğt, ilmi ve tecrübeyi inkâr ediyorlar. Buna mukabil şeniyete varmak için akıl ve zekânın yerine (nakl) in bugün başka çeşit alafrangası olan ve moda hükmüne geçen (intiution) hadsı ikame eyliyorlar. Ruhçuların iddiasına göre, insanın her şeyi, her hakikati, kendi ruhunun aynasından can gözile görüp seçmesi, anlaması Iâzımdır. Bu, Hint'Iilerin göbeğine bakmaktan (Nivânâ) ibaret olan tefahhus usulünden pek farklı değildir. Bu yolun karanlık bir uçurumdan başka bir şey olmadığı otuz kırk asırlık insan medeniyetinin inkişafı ile gereği gibi sabit olmuştur. Bizim ruhçu ımıallimlerimizi bu yanlış yola sürükliyen saik, dinî bir taassup olmadığı »üphesizdir. Bu muhterem zevat, garbin (Amerika dahil) bir takım ruhçu ve müteassıp filezoflarının, ezcümle Musevi Bergson'un ve bir takım katolik müellifIerin ve hele Amerikan müteassıplarının eserlerindeki yaldızlı manevî cazi beye kapılıyorlar. Bu yol felsefenin en kolayıdır. İlim yolu, tabiî daha cetindir, sarptır, fakat hakikî şeniyet yoludur. * ** Eserin ikinci kısmı Tanzimattan Cumhuriyete kadar olan uzun ve dalgalı bir asırlık devri ihtiva edi yor. Bu kısımda tanzimat hareketi, sübyan mektepleri, rüştiye mektepleri, idadiler, darülmuallimin, orta mektepler, sanayi mektepleri, ilmî cemiyetler, Darüşşafaka, Darülfü nun ve saire gibi çok mühim, me • raklı ve ibretli fasıllar vardır. * * * Medresse devrinin cehlini göstermek için ülemadan AIi Efendinin, medrese zihniyetile (1453) tarihinde yazılmış Tacüledep unvanlı eserinden o zamanın terbiye usulüne dair şu sözleri alıyorum: «Ve dahı her edepsızlık kım oölaııdan sadir ve zâhir ola ve yahut tahsılde tembellık gostere, ihmal eylemeyi dövmek gerektir ki çubuk darbıle yaban canavarlarına edep ve bazıçe oğretirler.* (S. 3031) BUGÜNKÜ BULMACA 4 5 6 7 8 9 10 11 123 Abide komisyonu Soldan sağa ve yukarıdan aşağıya: 1 Yıldızlara bakılan alet (8), Nota (2). 2 Işaret (2), Yama (2). 3 Uzağı goren alet (6), Nota (2). 4 Tebhır makmesı i4>, Kir (2) 5 Küşat, muhasara et (3), Gozlerin camekânı (6) 6 Iç, maya (2). 7 Nebat (2). 8 Futbolda bir ceza <7), Sopa (3). 9 Bir nevi su yolu (3) 10 Gozle gorunmıyen zerrelen gösteren alet (9). 11 Bır kadın ismı i4>, Işaret (2),Ayak (2i. Gazi'ye hediye Bir baytar heyetimiz damızhk sa tın almak üzere Irak'a gittiği esnada, tacir Mehmet Şeyhli Bey Gazi Hz. ne bir atla kısrak hediye et • miştir. Başvekilin seyahati Başvekil İsmet Pş. ile Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyin haziran sonlarında Atina'ya hareket edecekleri haber verilmektedir, Malum ol duğu üzere Başvekilimiz Atina'da M. Venizelos'a iadei ziyaret ettikten sonra Peşte'ye gececeklerdir. Deli diye tımarhaneye tıkilan bir müfettiş! Şöyle bir haber verilmektedir: Muğla'da Zeki B. isminde bir maarif müfettişi vardır ve bu zat ma hallî maarif idaresinde gördüğü fena işleri İzmir maarif emanetine bildirmis, emanet tahkikata başla • mıştır. Buna kızan Maarif müdürü, müfettişi muayeneye sevketmiş, Sıhhiye müdürü müfettisin <?emrazı akliye ile malul» olduğuna dair bir rapor vermiş, bunun üzerine Zeki B. Valinin emrile ve jandarma muhafazasında tzmir'e gönderilmiştir. Müfettiş İzmir memleket hastanesinde 15 gün müşahede altında kalmış ve neticede kendisinin emrazı akliye • den tamamen vareste ve aklı başında bulunduğu tarzında rapor verilmiştir. Vekâlet tahkikata başlamıştır. Zeki B. başka bir yere nakledilecektir. Geçirilen kaza Danimarka'lı misafirler (Birinci Sahifeden Mabait) Zamanın cehlini gösteren bir tarihî hikâye: (Ahmet Rasim Be yin Osmanlı tarihinden). «Uçuncu Mustafa Mehmet Resmi Efendiyi Prusya Kralt ıkıncı Fredenk'ten uç muneccim talebine memur etmişti. Maksadz, teşebbusleri için uğurlu günler aramak ve lyi kumandanlar seçmekti İkınd Frederık sefır ile ıstihza etmiyerek polıtikada muvaffakiyet kazanmak iç,n uç sır sövledt: 1 Tarih mutalea etmek ve eski tecrubelerden mustefıt olmak. 2 lyi bir orduya malık olmak te sulh taktınde dahi, bu orduya muharebe za manı imiş gibi ialim ettırmek. 3 Hazıneyi dolu saklamak. Kral kendisinin uç muneccimı bunlar olduğunu soylemişti» * ** Nafi Atuf Beye bu değerli ese rinden dolayı teşekkür etmek borç lilerini büyük bir samimiyetle bizzat karşılamak nezaketini gösterdi. Bugün de Sefir Cenapları tara fından bir öğle ziyafeti verilecek ve akşam saat 16,30 da gemide bir resmi kabul yapılacaktır. Kumandan resmi ziyaretlerini yaptt Nieles Juel kruvazörü kumandanı Komodor M. Hansen dün öğleden sonra Vali Muhittin Beyi, üçüncü Kolordu Kumandam Şükrü Naili Pş. yı ziyaret etmiştir. Vali ve Şükrü Naili Pş. saat 16 da gemiye giderek M. Hansen'e iadei ziyarette bulunmuşlardır. tur. YUSUF OSMAN Poliste maaş Bilumum polis merkezinde dün haziran maaşı verilmiştir. Danimarka harp gemisi ayni zamanda bir mektep gemisi olduğun • dan kuvvetli bir f utbol takımına malik bulunmaktadır. Danimarka bahriyeli futbolcuları, İstanbul şampiyonu Galatasaray takımile bir maç yapmak arzusunu izhar etmişler ve bu arzu kabul edilmiştir. İstanbul sampiyonu ile Danimarka'lı futbolcular pazartesi günü saat beşte karşı • Uşacaklardır. Danimarka gemisi fııtbol takımile Galatasaray maç yapacak

Bu sayıdan diğer sayfalar: