10 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

10 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

;10 Temmuz 1931 BüyükMilletmeclisindematbuatmünakasası tan neden bu suretle bulaştırıcı bir zamanındaki ef'al ve harekâtı cümmahiyet arzeden bir hastalığın memlemizin malumudur. Biz müsbet ve lekette kaldığını ve neden buna karEfendiler; bugün İsviçre'de matfikre müstenit bir tenkit ve muha şı tedbir alınmadığım sormak mecbuat serbesttir. Fakat efendiler; olefete kemali hürmetle boyun iğeburiyetinde bulunuyoruz. Arkadaşrada böyle bir şey neşrolunursa oriz. Fakat bugün bu tenkit faaliyelar; bizim istediğimiz bir hürriyeti kuyucular onları ellerine aldıkları tinde ve muhalefet vadisinde hiç matbuat formülü üzerindeki zehir zaman güler, atarlar. müsbet fikir beyan etmiyerek, yalsaçan ve gittikçe yayılan haşereye Bizde ise hakikat zannolunur, nız ve yalnız bütün hakikati inkâr bir (anti septik) bulmaktır. O haseİsviçre'de her okuyucu okuduğunu ederek hiç bir şey yoktur diye bazan reyi itlâf için bir formül istiyoruz. bilir. Her yazıcı da yazacağını düşü sinsi sinsi, bazan daha cesurane ve nerek yazar efendiler; orada da pek Çünkü o muhalefet matbuatının e • hainane zehirler saçan bu mahut kaserlerini ve sözlerini burada tekrar çok ağır cezalar vardır. Onları tatIemlerin mazisi nedir? Efendiler, etmek bir cinayet teşkil eder, çünkü bik etmek için hâdisat enderdir. pekâlâ biliyoruz ki mücadelei millionların yazıları için hususî bir lugat Bu hainler hiyanetlerine devam ye zamanında bu adamlar, mücadele yapmak lâzımdır. Onlar bizim anlaederse, hükumet te genç neslin inedenlere karşı, celâli eşkiyasıdır, dekılâbını muhafaza edecek kanun dığımız lisanla yazmıyorlar. Külhan tedvin etmiyecek olursa o vakit biz beylik ve şekavet mensubininin kuldiler. Gene bu adamlar; işgal zamaden bekledikleri bir ademi itimat nında bu beyaz ay yıldızh kırmızı landığı bir lisan kullanıyor olduğuna hükumet te kani olsun. bayrak artık bu memleketin saadelar. Bir çoklarımızın bu mat(Bravo sesleri, alkışlar). tini temin edemez, başka bayraklar buat bizim işlerimizin fena ve kendi arıyalım, dediler. Böyle diyen adamdüşüncelerinin iyi olduğunT söylerlar mücadelei milliyeyi çok fena göler. Arkadaşlar mademki bu kadar Ziya Gevher B. (Çanakkale) ren, bize haindir diyen bu adamlar iyi düşünen ve mademki bu kadar Muhterem arkadaşlarım; mevzuu bugün karşımıza çıkıyor. Bunlar çok zekâ sarfeden, madem bu kadar bahsolan şu davada kürsüye çıkabiiyük vatanperverdirler. Meğerse milleti düşünen insanlardır, neden cağım, evvelâ akhma gelmemişti. hain biz imişiz. Mücadeleye iştirak iki haftadanberi Millet Meclisinin Ben bu muhalif matbuat denilen eden bütün vatanperverlere ellerinmesaisini takip etmiyorlar ve bir kegazetelerle, benim muhterem diğer den gelse, haini vatan diyecekler. arkadaşlarım gibi senelerce uğraşmış lime yazmıyorlar? Bir takım hâd? ve onların fikirlerinin ve kabul et • sattan ve bunun etrafındaki ıztırapAşkolsun! Fakat efendiler, bugün tikleri sistemin gömüldüğüne inanişte ay yıldızh kırmızı bayrak bu lardan doğmuş bunca mesai sarfe mış bir arkadaşınızdım, tekrar müte dilrek vücude getirilmiş, değil devmemlekete saadet getiremez diyen essirim, vaktile Ali Kemal ve arkaalçaklar, mücadeleye iştirak edenletin ricali, ve meb'usları, dışarıda daşlarının bize karşı olan hücum lere serseri adamlardır, diyen adambütün milleti alâkadar etmiş gayet Iarına göğüs gerdiğimiz zaman onlar en biiyük vatanperverdirler. Tenmühim kanunlar müzakere ediliyor, ların mağlubiyetlerini görerek onkit, her şey onlardadır. Efendiler, hatta bunlardan bir iki tanesi kesbi ların artık fikir ve maksatlarının, neyi tenkit edelim. Şimendifer ya kanuniyet ediyor da bu kadar yük • yeniden teessüs eden yeni vatanda parsınız. Vay efendim, şimendifer bir daha yer bulamıyacağına hakisek ruhlu olan bu adamlar neden doyapılır mı? Ecdadımızdan tevarüs katen kani idim. Maatteessüf bu kalayı bu noktalarda zerre kadar alâka naatimde ben o matbuat âleminin ettiğimiz develer vardır, arabalar göstermiyorlar. Eğer zerre kadar bir müntesibi olarak çok aldandığımı memlekete hizmet etmek emelinde vardır. Bu vesaiti nakliye dururken gördüm. ecdadımızın kemikleri üzerine ray olsaydılar, belki yeni baştan bir hadizilir mi? Pekâlâ, yapmıyalım, DeŞimdiye kadar kanunlarımızın ve ta içerisine girdiğimizi görerek bizve ile gidelim. Aman efendim, olur o kanunlara istinat eden müessesatı den evvel kaleme sarılarak şu veya mu, kaçıncı asırdayız, ne yapalım emızın derhal harekete gelmesi icap bu noktadan bizi ikaz ederlerdi. eden mühim bir mes'ele, bugün milfendiler, ne yapalım ve gene bütün Arkadaşlarım; sizin günlerce gözlet kürsüsüne aksetmiş oluyor. Çündünyada bir buhran var, tasarruf lerinizi yoran ve benî okumakla yokü o kadar ileri gidilmiştir ki en niyapalım, ne tasarrufu efendim, bi ran bu kanunlar hakkında tek bir hayet millî vicdan ile mücrimlerle çare memurları eziyorsunuz, atıyorkelime gördünüz mü? Hayır. Yazakarşı karşıya bulunmak mecburi sunuz, bu tasarruf mu? Yapmıyahm mazlar, onlar yazamazlar. Çünkü yetinde kalınmıştır. efendiler bu ne demektir. Binlerce millî kaynak olan buradan çıkan veArkadaşlarım; bir takım müc herif leri toplamışsınız millet bunlara rimlerden bahsediyorum. Karşımızda ya buradan kuvvet alan hükumetin bu parayı veremez. Pek iyi, ne yagetirdiği eserler bir âbidedir. Fakat hakikaten bir takım mücrimler varpalım? Müsbet bir fikir yoktur efenonlar âbidelere bakmazlar. Onların dır. EHerindeki bir takım baltalar, diler. Efendim. işte çalışıyoruz, ikkazmalar, kargılar ile mütemadiyen gözü daima aşağıdadır. Onların götisada. çare, arıyoruz. Bu tedbir de millî vicdanı, gençliğin ruhunu, âzü asırtardanberi Babıali kaldırımğildir, derler. Tedbir nedir diye sotinin istinatgâhı masum dimağları ları altında gizlenen levislere bakSaniyen efendiler; bir şey daha rarsanız, cevap yoktur. Efendim, işmütemadiyen tahrip etmektedirler. maktadır. İzmir'deki faciaların kokuistiyoruz. Mademki matbuat mü te bir Dumlupınar, Dumlupınar neBunlar, yalnız yapılan bir eserin sunu aramaktadırlar. Muhalefet rebbi ve mademki bir mekteptir. dir. Ehemmiyeti yoktur. Başkumanmatbuatının başımıza çıkardıkları Bu mektep muallimlerinin sui zanla yıkılmasını istiyen insanlar değil, danlık muharebesi. Ehemmiyeti yok müştehir, ahlâktan bihaber bir tabu eseri sırf kendilerine hasrettiğigaile yalnız siyasî değildir. Bunun miz gençliğin üzerinde en tahrip tur. Mazi nedir, mukaddesat nedir, kım derbederlerden ibaret olmasını bir de ahlâkî kısmı vardır. Siyasî kâr tesirleri yapmak istiyen mücrimşahsî şeref ve haysiyetler nedir. Ya istemiyoruz. Mademki bana fikir cepheden daha mülevves bir hare • lerdir. Bütün bu tahribat, bütün bu ne vardır. Hürriyeti raatbuat vardır ve ruh veren matbuattır. Bu fikir ketleri vardır ki daha muzırrı bunun dava kudsî bir formül içerisinde deve ruhu bize verdiği gibi, evlâtları efendiler, hürriyeti matbuat vardır. hedefi ne sizsiniz, ne de ben. Hedefi vam ediyor. Hürriyeti matbuat! mıza da ayni fikir ve ruhu verebilePekâlâ hatırlarsınız ki, hürriyeti doğrudan doğruya namus, aile na • Hürriyet. Bizim görüşümüz bu hürcek erbap adam istiyoruz. Dolandımatbuat ta diğer hürriyetler gibi musu, saf gençliktir arkadaşlar! riyeti matbuatın fena halde sui istirıcılık eden ve bir takım masum başkalarımn hürriyetine taarruz mal edildiğidir ve mevcut davadadır. lar aleyhine küfürler savuran mu Arkadaşlar; hususî lugatlerle etmemekle tahdit edilmiştir. Evet O sui istimal davasıdır. Eğer bu inharrir istemiyoruz. Efendiler, bize ancak anlıyabileceğiniz yazılarla aile hürriyeti matbuat vardır. Fakat dibir terbiye fikri verecek olan yazıcı sanlarm yazdıklarını, sarsılmaz dinamusunu, aile bağlarını, evlilik hağer hürriyetler gibi başkalarımn larımızın behemehal tahsil görmüş, mağımızı ve vicdanımızı muvakkayatını, yetiştirdiğiniz ve üzerinde ten susturmak imkânı olsa da, sushürriyetine tecavüz etmemekle tahilim ve irfana malik zevattan olmatitrediğiniz kızlarınızın haysiyetini, turarak dinliyebilsek bütün yapıl dit olunur. Meselâ efendiler; benim sını istiyoruz. Bizim istediğimiz eçocuklarınızın şereflerini ihlâl edemış olan eserlerin, şanlı tarihin ve fendiler namuslu, tahsil görmüş, hürriyeti şahsiye ve iktisadiyem varcek yabancı bir takım neşriyat ile muktedir insanlardır. Yoksa hapisa arkada bıraktığımız bunca zafer dır. Ben ticaret yapabilirim, Iokanta ler mes'ulü olarak mevki almak vadoludur. Türkün en kıymetli fazileti neden kaçmış, eline bir kalem alaaçabilirim. Fakat efendiler açtığım olan namusuna dokunan bir paçavra rak gelip masaya oturmuş insanlara ziyette bulunuyoruz. Adeta vatanın lokantada mağşuş yağ ve kokmuş ihyasından mes'ul addolunuyoruz. haline gelmişlerdir. Siyasî tahribat mı muharrirlik verelim. Hulâsa eyemek bulunduğu zaman hürriyeti Akıl ve iz'anın ne garip tecellisfdir. fendiler; bizim istediğimiz, gazeteyaptıkları esnada bir yandan da bişahsiye mevzuu bahsolmaz. Kanun Arkadaşlar; ikide birde buna mat zim hürriyeti matbuat bu mudur? nin sahibi yani müdiri mes'ul diye pençesini atar. Ya efendiler; biz mat bir şey çıkarmışlar, böyle müdiri buat muhalefeti, muhalifi matbuat Muhlif matbuat bu mudur? buata mekteptir, diyoruz, müreb mes'ul diye zavallı bir adamı getideniliyor. Muhalefet, her hangi bir Muhalif olan matbuat bana bidir, diyoruz. Demek ki matbuat rirler. Sonra her hangi bir hâdise şeyde muhalefet, gerek matbuatta gittiğim yolların fenalıklarım fikir ve ruhun gıdasını veren bir vakarşısında bu zavallı adam mahkegerek siyasette muhalefet, bir esasın, anlatmak, öğretmek göstermek demeye gider ve hapiste yatar. Mu sıtadır. Pekâlâ, fikir ve ruhun gıdası bir umdenin, bir fikrin, bir eserin ğil midir? Biz muhalif matbuatı anharrir efendi gene masasmın ba böyle tağşiş edilmiş, kokmuş zehirbize karşı ortaya konmasıdır. Bize cak tenkit ve muaheze ile anlarız. şında sövmekte devam eder. İşte ler mi olacaktır? Hürriyeti mat Bizce samimî tenkit ve muhalefet emuhalif olan insanların eserleri, fibiz diyoruz ki; böyle müdiri mes'ul buat bu mudur? Efendiler, onlar denlerin çok kıymetleri vardır. yani sahibi imtiyazı olan, bir gazekirleri, sözleri, umdeleri nedir ki, hürriyetten bahsederler ve sonra tenin başmuharriri ve yahut o gaFakat kendilerini asla bu yolda biz onları kendimizin karşısında bir derler ki: Biz mahvolduk, serbestii zeteye imzasını koyan muharrir kim muhalefet müessesesi olarak kabul görmedik. matbuat yıkıldı, dünya yerinden oy se bunlar bir vatandaşa hücum etedebilelim. Değil fikirleri, esasları, Arkadaşlarım; aile bağlarımızın nadı. tikleri zaman, onun şahsı ve şeref ile şuurları, vicdanları, ahlâkî seviyeleri, gevşemesine kadar tesir edebilecek oynadıkları zaman bu yazıları yaEfendiler; serbestii matbuat mas zan kimse, o mes'ul olsun, haklı ise bile olmıyan hezeyanları mı muhabu çirkinliklerle ve bunları yapanla.kesi altında bir vatandaşın şan ve lefet ve bunların neşri mi matbuat la mücadele zamanı gelmemiş midir? beraet etsin, değilse cezasını gör şeref ve haysiyeti ile uğraşıhr, sonra sün. Biziıa istediğimiz kanun bu muhalefetinin eseri addolunacak. (gelmiştir sesleri). Bana kalırsa çokbütün rejime ve devlete ve en nihadur efendiler (çok doğru sesleri). Bu sadece hürriyeti matbuattan istitan gelmiştir, geçiyor bile... Bunlar yet bunların kuvvei muhassalası omatbuat hürriyeti veya matbuatın Hulâsa efendiler; bu hainler ha fade edilerek zehir saçmaktan başlan en biiyük bir makama yani, Gakikaten haindirler muntazaman ze ka bir şey mi olur? Biz hürriyeti muhalefeti değil levis kültürüdür. zi'mize kadar taarruz edilir. Hürrihirlerini saçmaktadırlar. Bunlar yımatbuatın en şiddetli taraftarı olan Onun içindir ki arkadaşlarım, çok yeti matbuat bu mudur? (Kahrolsun lan gibi bir parça güneş görünce zebir müessese, yüksek millî bir ruh ta sabrettik ve bu sabrımız son haddini hirlerini saçarlar. Fakat bazan da sesleri.) şıyan bir müessese içerisinde bulu öyle sinerler ki bunlar bir havaya bulduğu kanaatindeyim.Onun içindir Evet hürriyeti şahsiyemiz vardır, nuyoruz. Burada hakikî hürriyeti bakarlar. ki hükumetten sarahaten söyleme biz demokratız, amma, bizim de matbuatı ne takyit eden ve ne de ona Efendiler; bunun misali de var: sini istiyoruz ki kedileri de bu zamamokrasimiz başka bir demokrasidir. Şeyh Sait isyanı, Menemen'deki Ku engel olacak her hangi bir tedbirden Tarihin hiç bir millete yazmadığı nın geldiğine kail midirler? Kailbahsedebiliriz. Biz hürriyete mania bilây mes'elesi ne dir? bunca felâketlerden, bunca ıztırapdirler de harekete geçmek için ön teşkil eden ve hürriyeti matbuat söİşte bunlar bu gibi yılanların lardan, bunca elemlerden sahte hürlerinde bir mâni mi vardır? Yoksa saçtığı zehirlerin neticesidir. zü arkasından tahripler yapan ve en riyetin cînayetlerinden, en nihayet Efendiler; milletime bu kürsü kutsî hürriyetleri ihlâl eden başı boş ellerindeki kanunlar harekete geç büyük harbi umuminin tecrübele • den inanmıyınız, diye bağırıyorum, bir hürriyeti matbuat telâkkisinden melerine mâni mi teşkil ediyor? Şarinden istihraç ettiğimiz bîr demok inanmıyınız. şikâyetçiyiz. Bizim gördüğümüz yet öyle ise o zaman bizim üzerimize rasîyi biliriz. Bizim bildiğimiz de • Çünkü bizim hür haleti ruhiyemiz manzarada hürriyeti matbuat for • ve vicdanımıza düşen vazifeler varmokrasi budur (Bravo sesleri). vardır. Gazete yazar, biz onu okumülünün üzerinde bir takım muzır ' Biz domokrasiyi; vatanın saadet duğumuz gibi inanırız. Gazete; mevdır. Biz bunu temine ve kendilerine haşerenin, hakikaten matbuat hür • fre selâmeti için, vatandaşın refah ve suk olduğuna itimadımız yoktur, her zaman yardımcı olmağa hazır oriyetini yıkan muzır haşerelerin topdediği halde biz gene inanırız. Versaadeti i:in önümüzde yürüyen Bülan insanlarız. İşte bunu hükumet • landığıdır. Bugün hiç birimiz giler kalkıyor diye yazdığı zaman jük Gazi'nin demokrasisini biliriz. ten soruyorum. Bugünkü elde bulubiz gene inanırız. Eh hükumet dev memleketi tahrip edecek en adi bir [(Bravo sasleri, sürekli alkışlar). let işlerini ne ile yapacak? Kim binan kanunlar ihtiyaca kâf i gelmiyorhastalığın başı boş bırakılmasına Efendiler; biz işte memleketi salir. Hava ile... Bunu hiç düşünmiyiz. kat'iyyen müsaade edemeyiz. Bunun sa bunların üzerinde çalışmak sıı ası adete, vatandaşı refaha sevkeden bir Efendiler; büyük milletime bu için hükumetimizi teşkil eden zevatgelmemiş midir? mektebin cylâtlarıyu. Bir meslekin kürsüden hitap ederek bağırıyorum. CumKuriyet (Birinci sahifeden mabait) salikleriyiz. O mektep te Kemalizmdir. Biz Kemalistiz efendiler; biz ancak ve ancak Kemalizm mektebinin evlâtları, serbestii matbuatı takdis etmekle beraber diğer vatandaşların hukuku sairesine tecavüze müsa maha edeceklerden değiliz. (Bravo sesleri). Efendiler; bizim istediğimiz şu dur: tstediğini yazsın, küfretsin, sövsün, zaten başka işleri yoktur «vur fakat dinle» dediği gibi sövsün, yazsın, fakat mahkeme huzurunda vatandaş pek seri bir surette hakkını alabilsin. tstediğimiz budur. Iztırap gören vatandaşın haysiyet ve şerefinin gayet seri bir surette adalet huzurunda müdafaa edilmesini istiyoruz. Biz diyoruz ki; eğer mevcut kavanin adaletin seri tecellisine bizi isal etmiyorsa vekillerimiz düçarı ıztırap ve tecavüz olan vatan • daşın hakkını adalet huzurunda serian alacak bir kanun getirsinler. Yoksa hürriyeti matbuatı kaldırınız, her""^rin boğazını tıkayın demiyo ruz. Maamafih Nasrettin Hocanın dediği gibi (külâh beni boğacaksa daha evvel ben onu boğarım). Bunlar eğer bu zehirli neşriyatlarına devam ederlese, şüphesiz ki cezalarını görürler. Bunlar ayni zamanda kabadayı dırlar da. Bir tanesi diyor ki, (kelleyi koltuğumuzun altına aldık, kanlarımızı dökeriz.) Rasih B. (Antalya) Onu söyliyen mutlaka yahudidir (Handeler). Mazhar Müfit B. (devamla) Efendiler, bu masa başı kabadayılarını çok gördük, bunların yakın bir zamanda adalet huzurunda titri yerek istiğfar ederek, yerlere ka panarak; aman biz yaptık siz yapmıyın, dediklerini de gördük. Bizi tehdit etmek istiyorlarsa, bu vadide bizi çok gördüler. Binaenaleyh benim talebim, ve zannederim ciimlenizin talebi, hiç bir zaman hürriyeti matbuatı boğmak, serbestii matbuatı öldürmek hatırımızdan geçmiyor. Yazsın, fakat tecavüz ediyorsa, tecavüz edilen adam hakkını serian alsın. Madamki korkmuyorsun yaz, işte adalet huzuru, belki haklı çıkarsın. Her şeye inanmıyınız yalandır, bir takım tezvirattan ibarettir. İnanmı yınız! • """'"" ınHIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIHIIItllllllllllllllllllllllllllınıınmıı Arkadaşlarım; zaman zaman kâh kumandası altında, kâh takip ettiği siyasetin peristişkârı olarak kendi • sile beraber vazife almağı kendimiz için bir şeref bilerek on bir senedir beraber çalıştığımız kıymetli bir hükumet reisinin ve onun etrafında toplanmış kıymetli hükumet adamlarının bu mes'elede hattı hareketlerini anlamak ve biraz da onlara tenkit • kâr bir lisanla bu kürsüden hitap etmek bize çok ağır bir iş olur. Fakat bu levsin o kadar ilerlediğine, kök saldığına kailim ki, bu manevî ıztıraba kapılarak bu tenkidi yapmağı ve netice almağı kendim için mecburiyet sayıyorum. İsmet Pş ve onun hükumeti açık alınla, temiz vicdanile her hangi bir zaman, her hangi bir iş hakkında hesap vermeğe âmadedir, bundan çekinmez, korkmaz, fakat şunu bilmek lâzımdır ki bunların taktiki her hangi namuskâr bir zatın namus kâr bir vatandaşa hesap vermek vaziyeti değildir. Onların taktiki daima tarihimizde görülen bariz bir noktaya müteveccihtir. Muzaffer bir eseri yıkmakta kendilerindeki kuvvetin kâfi olmadığını görerek başka bir yola sapmak usulüdür. Onun içindir ki bu mes'ele üzerinde tevakkuf etmek isterim. Onlar bilirler ki bu eseri yıkmak, bu eser üzerinde söz söylemek kendilerine düşmez. Bundan âcizdirler. Çünkü bu eser üzerinde zerre kadar hakları, sâyleri, hatta istifade hakları bile yoktur. Bunu bildikleri içindir ki doğrudan doğruya esere, millî müesseseye, devlete hücum edemezler. Çünkü bilirler ki arkalarındaki halk çok sıkı surette devletçidir, cumhuriyetçidir, ve kabul ettiği yegâne merci Büyük Meclisimizdir. Ona mer • butturlar, reyleri oradadır. Bunun için taktikleri tamamile devlete hücum etmek değildir. Yukarıdan aşağıya; Başvekilinden küçük me muruna kadar devleti idare eden eşhasa muhtelif yollardan hücum etmek, onları yıpratmak... Onları yıpratmak, âmme vicdanı üzerinde velevki ufacık bir acaba kondurmaktır. Bu vaziyet karşısında işte bu kadar kuvvetli ve bu ka dar şerefli bir hükumet dahi kendi doğruluğunu bir tarafa bırakarak, bizim haricimizde yapacağı tesirleri göz önüne getirmek, bizimle beraber başbaşa vermek ve noktai nazarını burada açıkça söylemek mec • buriyetindedir. Temiz vicdanlar ıztırap duyuyor ve tehlikeler hisse diyor. Arkadaşlar bu muhalefet matbuatının namı altında çalışan insan • ların memlekette ne yapacakları bir eser vardır ve ne de istedikleri bir iyiliği ortaya atmak fikri vardır. Onlar her bahane ile vicdana, temiz liğe, hücum ederek, yalnız bir şey elde etmek isterler; para kazan mak! Kalemlerini bir ticaret metaı gibi kullanıyorlar. Bütün gayeleri işte efendiler tekrar ediyorum, para kazanmaktır. Çünkü; onlar muvaffakiyetlerini tabı adetlerinin bu küfürlerinden sonra ne kadar artırdığını ölçmekle anlarla. Yoksa şu veya bu suretle vicdan üzerinde nasıl bir tesir yaptığını ölçmekle değil. Gayeleri yal nız satışı tezyit ve istedikleri parayı temin edip etmediklerini araştır maktan ibarettir. Millî hayat ne bugünden ibaret ne de yarından ibarettir. Hudutsuz bir hayattır. Binaenaleyh bugün bizim karşımıza çıkan ve bu kadar ıztırap veren bu mülevves neşriya • tın bugünden ziyade yarın üzerinde nasıl müessir olacaklarını düşün mek mecburiyetindeyiz. Gerçi biz bu tahribatm çok seri ve hemen bir felâkete müncer olacağını asla düşünmüş insanlar de ğiliz, bizim kuvvetimiz, sarsılmaz imanımızdadır. Biz öyle bir âlemiz ki ve bize ruh, hayat, ziya ve hararet saçan bir güneşin etrafındaki peykleriz. Bizim hareketimiz o manzumenin sar sılmaz ve değişmez hareketine tâbidir ve hepimiz bir kül olarak hep beraber dönen ve yaşıyan bir âlemiz. Buna her hangi bir namert hücu mun tesir edeceğine asla kani .değiliz. Fakat yarını düşünen insanlarız. Çocuklarımızın, ailemizin saadetini düşünen insanlarız, yarınki neslin bu memlekette açacağı idareyi düşünen insanlarızdır ki onun için buna behemehal şimdiden bir ted • bir almak iddiasındayız. İşte hükumetia noktai nazarını ve bizim nok . . ^^ı tai nazarımızı burada açıkça söy . liyerek bu derde şimdiden bir çare bulmak teklifinde bulunuyoruz. (AIkışlar, bravo sesleri). Ahmet ihsan Beyin nutku Ahmet İhsan B. (Ordu) Muhterem arkadaşlarım; Meclisinizde y< ni bir arkadaşınızım. Fakat bütün efkârı tahrik eden matbuat haya tının en eskisiyim. Evvelâ MeclUi • nizde yeni arkadaşınız olmaktan ha< sıl ettiğim intibaları söyliyecegim, sonra matbuata geçeceğim. Arkadaşlarım; ben buraya gel • mezden evvel sizin içinizde çok dostlarım vardı ve onlarla konuşurdum, fakat Meclis haricinde, fırka haricinde olduğum için, hariçte cereyan eden sözlerin dımağımda yap> tığı tesiri arzedeyim: Bana öyle gelirdi ki: B. M. Mec • lisinde âmirler vardı, işaret eder ler, eller kalkar. Efendiler; sizin huzurunuzda af diliyorum. Bu fikrimin yanlış olduğunu anladım (güzel sesleri, alkışlar). Gayet semimî müzakerelerin, en serbest sözlerin, en ciddî münaka • şaların içinde bulundum. İki aydır yanınızdayım. Buradan hatta bir gün bile ayrılmadım. Bu serbest münakaşaları dinliyerek hayatımın en tatlı zamanlarını yaşadım. Bunu bu kürsüden, benim elli yıldır yazılanmı okuyan, hayatımı tetkik eden, kitaplarımı gören bütün milletime kemali samimiyetle, cidden yürekten tekrar ediyorum. İnansmlar ki, burada samimî çalışmak ve milletin saadetine koşmak vardır. Hariçtekî sözlerin hepsî herzedir (Bravo secleri, alkışlar). Dedün ki; matbuatın en emektariyim. Bana şimdi şeyhülmatbuat ta diyorlar. Gazeteciliğe başladığım tarih (302) dir. Yazıya basladıgım tarih (300) dür. Kâzım Pş. (Diyarbekir) Yaşınız kaç? Ahmet İhsan B. (devamla) Yaşımı merak ediyorsanız; tam 60 ya • şındayım. Hayatımın (43) seneuni Servetifünun'a hasrettîm. Başladı ğım günden bugüne kadar teceddüt, terakkî, medeniyet ve ideal pefînde koştum. Bunu anlamak için Servetifünun'un (84) ciltlik kolleksiyon • Iarına bakmak kâf idir. Onların bekçiliğini ettim. Memleketin en yüksek adamları geldiler. Beraber çalıştılar irfan saçtılar. Bu gayretimin arasında, bugün idrak ettiğimiz asrî, medenî, içtimai terakkiyi torunlanmın torunları dahi göreceğini zannetmezdim. Bugün evlâtlarımızın içinde bulunduğu fakat nasıl yapıldığım bilmedikleri bu saadet, kolayca yapılmış bir şey değildir. Gazetemin müsaadesini ilk aldı • ğım zaman, (1302) de verilen ruhsatnamede ziruh adam resmi bas • mıyacağım yazılıydı (handeler) acaba ölüsünü basabilir miyim diye sordum. O da olmaz dediler. Nihayet Abdülhamid'in oğluna doktorlar ameliyat yaptılar. Muvaffakiyetle yapıldı. İlk defa olarak ameliyat ya> pan doktorların resimlerini gazeteye koydum. Türkiye'de ilk olarak canli resim o zaman çıkmıştı. Torunlarimın göremiyeceğini zannettiğim bu içtimaî ve büyük medeniyet haya tını bazan düşündükçe kendimi rüya görüyorum, yahut ta yeni dün • yaya gelmiş bir insan zannediyorum. Bunu büyük muharebenin hercü • merci içinde fevkalâde bir sjırette milletin içinden çıkan Gazi yaptı. Gazi milletin bütün arzularını, bütün ihtiyaçlarını hissetti ve felâketlerin önüne geçti. Ne yapb? Bir kere düşman çizmesî altında inliyen milleti onların elinden kurtardı. Osmanlı devletinin altı asır içinde gormediği hakikî istiklâli Türk mille tine Lozan'da verdirdi. İçtimaî inkılâbı yaptı. Kadınları açtı, fakat onları ancak çahşsınlar diye açtı; çünkü Avrupa'nın kadınları açıktırlar ama onlar da içtimaî hayatın içinden mesaiye iştirak ederler. Kadınlanmız kapah bulunduğu zamanlar yarı • mız mefluç idi. Sonra beni en çok memnun eden harf inkılâbını yaptı. Arkadaşlar; harf inkılâbını düşün düğüm zaman başka bir his duya rım. Çünkü bu inkılâp olmasa idi elde edilen bütün bu canhlıklann tesiri olmıyacaktı. 50 senelik ömrn mü matbuatın yükselmesine vakfeden bir arkadaşınızım. Ziya Gevher Beyin nutku (Zabttn neşrine yarın devam •dilecektir)

Bu sayıdan diğer sayfalar: