14 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

14 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Temmuz 1931 Millet meclisinde matbuat münakasası ™ " ^ ^ u.n tıll UllllllltlUllllimiMHIIIIIHIIIIHIIllHIIIMllfllijııutKiiM.......,, ^ Cumhmiyet* (Birinci sahifeden mdbait) riyeti ve bu hürriyete istinaden yapılan muhalefet vardır. Bu sözlerimle matbuat serbestisinin aleyhtarı olduğum zannedilmesin. Kanun dairesinde matbuat serbestisinin ne har taraftarıyım. Vatanî ve millî hislerle samimî olarak yapılan tenkidin memleket için nafi olacağma kaniim. Fakat efendiler, memleketimizde za • man zaman doğan ve son günlerde taşkınlığm son haddine vasıl olan muhalif neşriyatta samimiyetten zerre kadar eser olmadığı gibi bunların bu neşriyata imkân bulabilmelerinin de matbuat hürriyeti ile zerre kadar hiç bir zaman a âkası yoktur. Her hürriyet mütekabil hürriyetlerle tahdit edildiği gibi matbuatın ser bestîsine güvenerek gazetlerde yazı yazanlarca her şeyin fevkinde vatan ve milletin yüksek menfaatlerini göz öniinde tutması ve yazı yazanların, yazı yazarken, vicdanlara hâkim bulunması icap eder. Maalesef bizde muhalefet namı altında yasıyan matbuat daima memleket için zararlı, daima tahrik edici ve tah rip edici olarak tecelli etmiştir. Bu; vatanın bir çok evlâdının masum kanlarının dökülmesine ve bir çok ser vetin beyhude yere heder olmasına sebep olmuştur. Misal mi istiyorsunuz ? Daha dün denecek kadar yakın mazide hepimizm bildiği ve hepimizin yaşadığı zamanlara ait hâdiseleri zikretmek kâfidir. 31 mart vak'ası, Balkan felâketi, Şeyh Sait isyanı, Menemen irticaı daha dün denecek kadar yakın hâdiseler, yakın mazilerdir. tşte bu hâdiselerin esbap ve avamili ara sında matbuatın rauzır neşriyatı Ön safta gelir. muzır nesriyat, çiinkü bunlar tenvir ve irşat edici değil, yakıcı, yıkıcı, yıpratıcıdırlar. Bunlar irsat ve tenvir için yazı yazmazlar yılan gibi zehir kusarlar (Bravo sesleri). Bunlar içerisinde hapisane kaçkınları, istiklâl mahkemesi mahkumları, işgal zamanında milleti raizin kanı pahasına elde ettiği se refi düşmana para mukabilinde sa tanlar da vardır. Bu mazileri lekeli olanları Saip B. arkadaşımız, malumunuz veçbile izah etti, gözümüzün önünde bulu • nan bu mel'unlar yaradılış ve düşü nüşleri, mevcudiyetleri, ruhları iti barile miisbet değil menfidir. Bunlardan inkilâba hizmet gö zetmek abestir. Vatana dereci merbutiyetleri ve mazileri meydanda olan bu adamlarm hürriyeti matbuat vardır diyerek gazete çıkarmasına, gazete sütunlarında yazı yazmasına imkân vermek, müsaade etmek doğru mudur efendiler? Muhterem efendiler ; bilhassa son zamanlardaki nezaket ve nezahetle gayrikabili telif olan yazış tarzları matbuat nam ve hesabına insanın yiizünü kızartacak derecede müstehcen fikirler kolleksiyonu seklini almıştır. Apaj lisanı denilen, külhanbeyi konuşmasının çok du nunda olan bu yazış tarzlarına da gazete lisanı mı diyeceğiz. Bu yazılarm seciye ve ahlâk üzerinde, bilhassa yarının mukadderatına hâkim olacak olan yavrularımızın üzerinde yapacak olan menfi tesirlerin fecaati bir lâhza düşünülürse insanın tüylerinin ürpermemesi mümkün değildir. Memlekette şeref ve namusile tanınmış şahıslara tecavüz eden onların namusları ile oynamak, bütün bir ömrün bedeli uzun zamanlar zarfında kazanılmış şerefleri kesre yeltenmek, bunun için icap ederse yalan havadis neşretmek; bu adamlar için pek basit şeylerdir. Bunlar ancak büyük badirelerin ve muazzam inkılâpların yetiştirebileceği ve yaptığı işlerle milletin yüksek emniyetini kazanmış olan şahıslara tecavüzden çekinmemişlerdir. Hatta efendiler bunlar inkılâbın yaratıcılarına, istiklâlimizin kurtarıcılarına dahi dil uzatmak cür'et ve küstahlığını göstermişlerdir. Bunların maksat ları küfürlerile halkın nazari dik kat ve merakını celbetmek acaba bugün ne marifet yumurtlamışlardır 'diye gazetelerin sürümünü temin etmek, sonra yüksek şahıslara teca vüzle onları halkın nazarında kü cültmelı, sonra her yapılan şeyi fena göstermek suretile hükumetin oto Tİtesini kırmak ve diğer taraftan tahrikât yaparak nerede isyan ha vası ese :ek diye beklemek ve keş rnekeş i erisinden bir şey kapabil naektir. 3unun ismine de muhalefet diyorlar. Efendiler; bunun adı açıkça, düpedüz hiyanettir (Bravo sesleri, al1 ıslar, alçakhktır sesleri). Bunlar bazı yatandaflanmızın safvetini, yüksek meclis ve hükumeti , ' nizin hürriyeti matbuat aşkından j mütevellit müsamahasım istismar ediyorlar. Hürriyeti matbuat bu mudur? Bu fiiller hürriyeti matbuat nam ve hesabına işlenen cinayet lerdir. Muhterem efendiler; bunların hareketleri her hangi yanlış bir kanaat mahsulü veya her hangi bir zühul neticesi olarak tutulan sakim yolda yürümekten ibaret değil, tamamen kastidir. Ahlâkî, iktısadî, içtimaî, bünyemize, cumhuriyet rejimine karşı hal ve atiye ait bir kasıttır. Buna daha ziyade müsamaha etmek memleket için çok feci neticeler tevlit edebilir. Efendiler; bu nesil bir kaç sene içerisinde asırlık inkılâplar yapmıştır. Fakat matbuat sahasın da ufacık bir ıslahat yapılmamıştır. Bu kadar muazzam inkılâplar ya panlar acaba matbuat sahasında cezrî adımlar atmaktan âciz midirler? Elbette değil. Bunun zamanı gelmiş ve hatta geçmistir. Dairei intihabi yemden müteaddit mektuplar alıyorum. Memleketin huzur ve sükuna çok muhtaç olduğu bir zamanda bunu ihlâl edenlere, halkın yüksek itimadına mazhar olan zevata teca • vüz edenlere çok mukaddes tanı dığımız rejime kastedenlere hâlâ niçin bir şey denmiyor diyorlar. Efendiler bu hale milletin ve vaziyetin tahammülü kalmamıştır. Vahdeti milliyeyi sarsan kast ve tecavüzlere nihayet verilmesini istiyoruz. Hükumetimizin de bu hususta ne düşündüğnü anlamak istiyoruz? (Alkış Iar). Iâline karşı cephe almıştır. Arkadaşlar; vatanımızın cenup ve cenubu ga»bî sahillerinde bulu nan hemşehrilerimiz biraz fazla hassastırlar, mevzuda biraz acı söylersem beni mazur görünüz. tstiklâl mücadelesinin devamında, işgal al • tında bulunan yerler nasıl kurtarıldı. Ne kadar acı fedakârlıklarla kurtarıldı? Bunu çok iyi takdir buyurursunuz ve hepiniz böyle düşü • necek olursanız şuna kanaat eder siniz ki; o mücadele günlerinde düşmanların yanında demin bir arka daşın söylediği gibi bu mavi bayrak dururken buraya kırmızı bayrak niye gelsin diye söylemek cür'etini gösteren bir herif gazete çıkarsın belki okumuşsunuzdur. tzmir gazeteleri mevzuu bahsediyor. İstanbul gazeteleri de onlardan iktibas ediyor. Bir baba kızını satabilir mi diye bir şey var. Mevzuu bahsolan gene o kirye sırrı idi. Hayır satmadım yalnız on sekiz yaşını ikmal ettiğinden okumak için Amerika'lı misyonerlere verdim. Okutuyorlar diyor evet okutacaklar. Sonra gelecek babası gibi olacak. Efendiler; bu kadar elim vaziyetler, bu kadar acı günleri yaşıyan bugünkü nesil zannederim ki bu adamların mazilerini çok iyi bilir. Bugünkü nesil bunların yaptıklarını matbuat hürriyetidir, matbuat münakaşasıdır şeklinde kabul edemez. Bu adamlar doğrudan doğruya bu milletin, bu memleketin aleyhinde cephe almış adamlardır. Fırsat gözetiyorlar. Fırsat bulduk • ları gün başlarını kaldırıyorlar. Efendiler; Menemen vak'asını bir kere gözünüzün önüne getirin adeta çıldırmış dereceye gelen köyIüyü o derecelere getiren kimdir, bunların nesriyatı değil midir? Bunlar hakkında niçin tahkikat yapılmadı, niçin tahkikat tamik edilmedi? Muhterem arkadaşlar; çok rica ederim, bir defa, Balkan harbini, bir defa da ona takaddüm eden günleri gözünüzün önüne getirin. Memleketi idare eden fırkanın ufak bir zâfı Balkan harbi felâketi doğurdu. Bu onların başına ne felâketler getirdi, onun için memleketi idare eden fırka, bu millete karşı büyük bir vazife karşısındadır. Çünkü bu sefillerin vaziyeti tamamen bu millete öğretmek borcumuzdur. Bunlar bu memlekete, bu millet hitap edecek vaziyette bulunmama lıdırlar. Hakları yoktur, çünkü millete hiyanet etmiş a damlardır. Onun için çok âcil olarak bunlar hakkında tedbir alın masını teklif ediyorum ve hükumetin ne gibi tedbirler aldığını öğrenmek istiyorum. Reis Söz istiyen bir zat kal mıstır. Ondan sonra hükumete söz vereceğim. Söz istiyen arkadaşlar dan Fazıl Ahmet B. vardır. Hüku metten sonra o söyliyecektir. Son söz meb'usundur. Nazifi Bey ne dedi ? Nazifi Şerif B. (Antalya) E fendim; bendenizden evvel söz söyliyen arkadaşlar mes'eleyi o kadar güzel teşrih ettiler ve bu matbuat hainlerinin mazisi, emelleri hakkında o kadar güzel sözler söylediler ki; ben bunlara bir şey ilâvesine lüzum görmez, bütün kalbimle iştirak e derim. Rasih Beyin nutku Rasih B. (Antalya) Muhte rem arkadaşlar; benden evvel söz söyliyen, arkadaşlarım matbuat hürriyetini sui istimal ederek şöyle yaptılar, böyle yaptılar diyerek idarei kelâm ettiler. Hayır arkadaşlar; bendeniz öyle demiyeceğim. Esasen çalışmağa başladıkları gündenberi bu adamlar yaptıklarını yapıyorlar. Burada kaç mahkemenin sicilli o kundu, kaç ticarethane dolandırıl • dığı söylendi, ve böyle hangi düş manlarla iştirak ettiğinden bahse • dildi. Şu halde cephe; matbuat hürriyetinin sui istimal cephesi değil dir. Memleketin ve milletin istiklâ line karşı alınan bir cephedir bu. Bunu bu noktadan muhakeme etmek Iâzımdır (Doğru sesleri). Arkadaşlar; daha ilk istiklâl mücadelesi başladığı gün Arif Oruc'un Anadolu'ya ne suretle geçtiğini, Çerkes Ethem ve avenesile nasıl çalıştı | ğını ve kaç defa istiklâl mahkemesi | kürsüsü önünden geçtiğini arkadaş larım söylediler. Simdi mükerreren bu milletin hürriyetine, bilhassa vatanın erdiği son iktısadî ve malî istiklâle karşı cephe alan bu adamdan ne ümit ediyoruz da matbuat hür riyetinden istifade etsin veya etmesin diyoruz? Efendiler; bu adam milletin, istiklâl mücadelesinde uğraştığı günlerde, ona hiyanet için, bin bir çareye baş vurmuş, hain bir mahluktur. Bu mahluk nasıl olur da matbuat hürriyeti denilen mukaddes bir mefhum altında; bize sövecek, millete sövecek ve milletin istiklâli ile alay edecektir? Aklımın ermediği nokta budur. Nasıl olur da bu adam gazete çıkarmak için ruhsat alır? Bir kaç defa istiklâl mahkemesinde; vatana hiyanet ve vatana bilmem ne maddelerinden dolayı muhakeme edilmiş bir adam gazete çıkarır? Gazeteyi kendi namına çıkarmıyor muş Kimin namına olursa olsun.. Bu adam nasıl yazı yazabilir? lenen ve beklenecek olan isabetli, îlmî vatanperverane mütalealar bunlar mı olacaktır. Hükumeti tenkit eden bazı matbuata hitap ediyorum tarzı tenkit lerinden millet için bir faide mi yoksa akibetî ahvalde zararlar mı hu • sule geleceğine kanidirler. Bir da kika için iyi düşünürlerse faide beklememek zaruretini kabul etmek mevkiinde kalmazlar mı? Millet ve memleket işlerinin tanzim ve ıslahı için Büyük Meclis ve • hükumet tarafından binbir çareye baş vurularak çalıştığı şu hengâ mede muhalif dahi olsa matbuatı mıza düşen vazife böyle mi olma Iı ve yapılmahdır? Yoksa şiddetle arzu edilmesine rağmen tamamen yapılması zamana ve imkâna ihtiyaç gösteren malî ve iktısadî ıslahat teşebbüsleri hakkında halkı tenvir ve irşat edecek makalelerle yanlış zehap ve kanaatlerin tashihine mi çalışılmalıdır. Zamanın zemini tahrir ve mesaisi bunlar olmak lâzım gelirken sabah olup elinize bi rgazete alırsınız bakarsınız ki apartımanlar lisana getirilmiş, beherinde kaç daire var dır? Her dairenin odalarının adedi nedir ve kirası neden ibarettir ve kimin tarafından inşa ettirilmiştir yolunda gayet mühim ve millet için guya çok faideli malumat verilmektedir. Bu ne demektir. Acaba ey ahali görüyor musunuz millet iktısadî buhran içinde yaşarken öte tarafta semalara kadar yükseln apartımanlar yapılıyor. Ne duruyorsunuz işte size semtlerini gösteriyor ve resimlerini de yapıyoruz, gidiniz hepsini hâk ile yeksan ediniz demek mi isteniyor. Yoksa bize böyle asrî ve azametli apartımanların ne lüzumu vardır. Memlekette baştanbaşa yapılmış kulübeler içinde yaşamak bizim ne mize yetmez mi demek arzu e diliyor. Apartımanları lisana getir mek bu mu imiş. Tenkitlerle millet işlerini düzeltmek için bulunan çareler kalakala bunlardan mı ibaret kalmış. makta ne kadar haklı olduğumu bir kere daha anladım. Matbuat bahsinde matbuatın hürriyetini anlamak bahsinde ve matbuatta zuhur eden ceraimi tecziye bahsinde görülen hassasiyeti bir inkılâp hükumeti için kâfi derecede zinde, çevik bulmadım. İsmet Pş. Hz. nin hükumet namına verdikleri izahatı da din ledikten sonra taze bir kuvvetle mes'eleye vazıyet ederek onu etraf ile izah için buraya gelmiş bulunuyo rum. Ahmet Süreyya B. (Aksaray) Bravo Fazıl Ahmet B. Fazıl Ahmet B. (Devamla) Arkadaşlar; her türlü muhataraya imkân veren içtimaî, siyasî ve terbi yevî bir mes'elenin karşısındayız. Binaenaleyh müsaade buyurursa • nız bunu her taraftan ayrı ayrı mütalea edeceğim. Galip Beyin nutku Galip B. (Niğde) Muhterem arkadaşlarım; en son sözü bendeniz söyliyeceğim. Yoruldunuz, binaenaleyh gayet kısa ve muhtasar maruzatta bulunacağım. Bazı matbuat neşriyatının gidişi filhakika istikbal için endişeli bir manzara göstermekte olduğundan bu hususa dair bendeniz de bir kaç söz söylemek istiyorum. Bilmem nedendir. Bizde matbuat hürriyeti hemen daima sui istimal edilmiyerek bundan maksut olan faideli gayeden uzaklaşılır, şahsî tecavüzler ve tenkitler baş gösterir. Memleket afakını bulandırıcı, ka rartıcı yazılar bilâteemmül yazıl mağa başlar. Işte bugünkü bu va ziyet ve manzara da bundan başka bir şey değildir. Buna dair misaller mi Iâzımdır. Arzedeyim: Milletin lisanı olduğu iddia edilen ve fakat hakikatte tezvirden başka bir maharetleri görülmiyen bazı gazetelere bir bakın! Lisanları acaba temkin, itidali ve vekarile tanınmış Türk milletinin lisanına hiç benziyor mu? tbareleri İkinci nokta; Amerika'da bilmem ne heriflerin tahtı terbiyelerinde ye türkçe olmasa bunlara insanın Türk gazetesi değildir diyeceği gelir, şimtişmiş adamdır diye matbuat mü diye kadar işitmediğimiz, hiç bir dürü umumisi yaptığımız adamın oyerde tesadüf ederek okumadığımız radan nasıl çıkanldığını bilirsiniz. müstehcen elfazın lugatçesini me Çıktıktan sonra onun ve refikasmm rak edenler ancak burada bulurlar. bir mecmuacılık hayatları vardır. Bu mecmuaları yüzünden hükumetin Hürriyeti matbuat vardır diye ya pılan ve adına tenkit edilen şeyi aldığı tedbirleri, emniyeti umumiyealabildiğine hadsiz, hudutsuz bir su de ve erkânı harbiyede bir tetkik yarette şunun bunun haysiyet ve şereparsanız anlarsımz. Onların mahif ine tecavüz etmek ve bir gün sonra yetlerini böylece daha iyi kavramış tekzibe uğrıyan asılsız, esassız şeyolursunuz. ler ile halkın efkârını mütemadiyen Şimdi bu adamlar matbuat ser teşviş eylemek midir. İçinde yaşadıbestisini sui istimal mücrimi değil ğımız iktısadî buhrandan mütevellit dirler, bu adamlar doğrudan doğ • sıkıntıh günlerde matbuattan bek ruya milletin ve memleketin istik Eski zamanları, istibdat devir lerini bir tarafa atıyorum. Arka daşlar, meşrutiyetin ilân edildiği tarihtenberi bütün ifadelerinizden anlaşılmıştır ki Türkiye'nin başına gelen siyasî badirelerin en zalim, en zehirli, en amansız sebeplerinden bir tanesi mücrimane bir gaflet ki. O gaflet şudur: Matbuat serbestisi ve matbuat betmestliği denilen iki mefhumu birbirine karıştırmak. Arka daşlar; her cemiyetin her terakki ve tekâmül merhalesinin beşeriyete, kendine göre bir nevi mukaddesatı vardır. Bizim bugün içinde bulunduğumuz cemiyetin, Cumhuriyetin de kendine göre mukaddesatı mevcuttur. Bu mukaddesat hürriyettir. Vicdan hürriyeti, fikir hürriyeti, irfan hürriyeti, demokrasi ve haki katperestliktir. Ilme, fazilete, ulviyete, yüksek insanlığa ansamim prestiş hürriyete perestiş vazifesidir. Arkadaşlar; dikkat buyuruyor musunuz, irfan serbestisine, vicdan serbestisine, fikir serbestisine hakikaten dost olan insan, her vesile ile bu serbestileri bu faziletlere karşı bir bomba gibi kullanmak istiyen in sanlara düşman olmak mecburiye tindedir. Binaenaleyh matbuat hürriyetine, fikir hürriyetine samimî Efendiler; bugun için ve yarın için dost olan hiç bir şeyden korkmaksızın kanaatine dost olan bir insan oyazılacak ve yapılacak şeyler bun1 nun mahiyetini tahrip edecek olan lar değildi . Efkâri umumiyeyi bir takım iğ. al her şeye düşman olmakla mükelleftir. Şu halde yapılan şey nedir. Bukâr yazılar ile mütemadiyen teşviş nu sükun ile ve samimiyetle tetkik ve tağlitten ibaret ve şahsî müna edelim. Arkadaşlar; yapılan seye kaşa ve sövüşmelerden göreceğimiz isterseniz irfan kasaplığı deyiniz, zararların vehametinden ürküp titisterseniz fazilet karmanyolacılığı riyerek el birliğinîn teşkil edeceği deyiniz, isterseniz Türk'ün idrakine kuvvetle vatanî vazifelerimizi ba karşı kuttai tariklik deyiniz ne derşarmak çarelerini arayıp bulmaktır seniz deyiniz, bizim bugünkü mu ki ancak bizi sahili selâmete çıka kaddesatımızı kendi sefil maksatları racaktır. ve ihtirasları uğurunda uşak diye kulYoksa his ve ihtiraslara mağlup lanmak istemektir. Bizim takdis etolarak yürümenin akibetinin çok emek istediğimiz mefhumları, kendi lim olacağı hepimizin malumu olan hizmetlerinde uşak diye kullanmak ve tarihi de o kadar eskimiyen acı tecrübeler ile defatla sabit olmustur. demektir. Binaenaleyh iş bu raddeye gelmeArkadaşlar; bu hareketi insan den evvel hükumetin bu bapta e nasıl tasvir edebilir. Vaktile bir şey sash tedbirler arayıp bulması hakiyazmıştım. Dedim ki bu doğrudan katen Iâzımdır ve bu bihakkın kendoğruya hastanın sargısını çıkarıp ta disinden beklediğimiz bir vazifedir. cellât kemendi yapmağa benzer. Bu vazifenin ifasında taahhur vukua (Bravo sesleri). Yapılmış ve görülgetirilmesi çok ağır mes'uliyet ve vemüş olan şey budur. Burada bugün bali mucip olacağım kaydeylemeği çok söyliyen bu âciz ömrünü tenkit zarurî görür ve hükumetin bu bapta ile geçirmiştir ve heyeti muhtere ne düşünüyorsa sarahaten söylememenizi bir çok defalar tenkit etmi sine intizaren kürsüyü terkederim. şimdir ve daima derin bir surette (Bravo sesleri, alkışlar). hürmetkârı bulunduğum Ismet Pş. Hz. nin matbuat hakkındaki vaki olan bütün geniş beyanatından anlıCelâl Nuri B. (Tekirdağ) E yorum ki heyeti içtimaiye tenkitten fendim; şahsıma taalluk ettiği için korkan bir şey değildir. affinizi istirham ediyorum. Pek kü birimize girişiriz. Halbuki hürriyeti matbuattan maksut olan şey, bütün bunlara mahal vermeden hakikatin karşısında hakikatin bütün samJ*yetile bunu teşrih etmektir. Efendiler; biz memleketimizin bütün bu inkılâplarından sonra onu mütefekkir bir heyeti içtimaiye haline gelmesini istiyoruz. Fakat bu hürriyeti başıboş bir behimiyet manasında anlamak cahilce, gafilce bir şey olur (Alkışlar). Bizim istediğimiz şey bu medenî cemiyet ve heyete hürriyetin her türlü nimetten müstefit olması için şuurlu ilimle mücehhez marifetle, bilgi ile, dirayetle, samimiyetle bezenmiş ve güzellenmiş bir düşünme, çalışma ve anlama hürriyeti temin içindir. Yoksa biz her behimî hareket kar şısında birbirimize girecek olduktan sonra cumhuriyete ne lüzum vardı, gazeteye ne lüzum vardı? Arkadaşlar; bu heyecanlı sözle rimle zannediyorum ki, sizin de vicdanınızdaki heyecanınıza temas ediyorum. Binaenaleyh az istemeği zait görüyorum, çünkü böyle hareketi size karşı hürmetsizlik telâkki ediyorum. Simdi efendiler, İsmet Pş. Hz. nin matbuat hürriyeti hakkındaki te lâkkileri cidden çok necip, müstakbel için bütün beşeriyet için haki katen şerefli bir telâkkidir. Fakat efendiler, gene kendilerinin ve diğer refiklerimizin beyanatından anla sıldı ki, memleketimize gelmiş bizim başımıza binlerce felâket çıkarmış olan içtimaî ve siyasî mes'uliyetin en büyük mücrimi, en büyük mes'ulü bu matbuat hürriyetini yanlış istimal edenler olmustur. Efen diler; Türkiye'de matbuat hürdür. Hür kalacaktır, hür olması lâzım dır, fakat soruyorum. Matbuatın hitap ettiği cemiyet esir midir, kuvvetsiz midir? Bendenizce demokrasinin içinde hepimiz ayni derecede hukuka malikiz. Biz hiç aramızda ademi müsavatı kabul ediyor muyuz (Hayır sesleri). O halde nasıl oluyor da içimizden birinin derebeyliğine müsaade ederiz? Nasıl olur da, ken disini bir derebeyi vaziyetinde hal kın ırzına, haysiyetine, koskoca bir devletin varlığına hücum etmekte serbest bırakırız? Efendiler, bunlar bugünkü idareye, bu Meclise, Reisicumhura iftira ediyorlar. Ondan sonra hürriyet yoktur diyorlar. E fendiler, istibdadı matbuat vardır. Halbuki hiç kimsenin istibdadını kabul etmediğimiz gibi matbuatın da istibdadını kabul etmeniz mümkün değildir. Sonra efendiler küçücük muhalefet yazıları ve sairenin dısından benim en çok esefle gördüğum ve bütün heyeti muhteremenin cok dik katle mütalealarını arzu ettiğim nokta daha öbür tarafıdır. Arkadaşlar; yeni yetişmekte o lan nesil ki, bazı hatipler bunlar dan bahsetti. Bilhassa harf inkılâ • bından sonra ne okuyacaktır? Görüyorsunuz ki maalesef matbuatın bir kısmında her sey mezbaha mahiyeti,ni almıştır. Burada insanın esaleti, fikirlerin hakikati hergün zephe dilmektedir ve mütemadiyen insanlar manevî bir inkiraz içine doğru yuvarlanıp gitmektedirler. Bunun neticesi efendiler, ahlâkî inkirazdır. Ahlâkî inkiraza uğrıyan bir cemiyette hiç bir ideali kuracak bir zemin kalmamıs demektir. O zaman Basvekil Pş. Hz. de itiraf ettiler. Artık hiç bir şey yoktur, biz bir inkılâp hükumetiyiz, Avrupa'nın vaziyetinde değiliz. Avrupa'dan çok büyük, çok esaslı farkımız vardır. Arka • daşlar; bilirsiniz ki Avrupa'da bir çok siyasî ve içtimaî inkılâplar halktan gelmiştir. Yani halkın içinden kopmuş ondan sonra mevkii iktidara gelmiştir. Bizim vaziyetimizde memleketin içindeki inkılâp cevheri, bir kere feyezan ettikten sonra terakki istiyen, mukaddesatı medeniyeye koşan kuvvet değildir. Fikir, bugün memlekete hâkim olmustur. Dikkat ediniz ki bizde Avrupa'nın zıddı bir vaziyet vardır. Yenilik fikri hükumette, hâkim kuvvetlerdir, hükumette olan fırkadadır. Bunun karşısında maa lesef hâlâ maziden dem vuran mezbele mevcuttur. Binaenaleyh, bir inkılâp hükumetinin vazifelerini mücerret bir takım mürekkebatı hukukiye içinde onu budala haline koyarak hapsetmek gafletlerin en mücrimanesidir. Hem siyasî gaflettir, hem ahlâkî gaflet • tir, neticesi de fecidir. Zaten bu manevî inkırazın asarını bir takım şeyler göstermektedir. tşte hasıl olan Lutfen Sayfeyı çeviriniz I i Celâl Nuri Beyin izahı çük bir ifadem vardır. Ali Saip Be yin buyurduğu gibi (Yılmaz) gazetesi mahiyetini değiştirmezden evvel yazı yazmaktan vaz geçtiğimiz herkesçe malumdur. Bu gazeteye yazı yazmakta feragatten sonradır kî münasebetsiz nesriyata girişti. Bidayette bu gazetenin muvafık neşriyatta bulunduğu için bir limtit suretinde teşkili düşünülmüştür ve bunun için de bir vesika imza edilmişti. Şu kadar ki, böyle bir limtidin teşkili cihetine bilâhare gidilmemiş ve hazırlığa dair olan bu kâğıtta hükümsüz addolunarak geri alınmıştır. Mes'ele bundan ibarettir. Keyfiyeti bir iki gün evvel fstanbul matbuatı vasıtasile âmmenin enzarına arzet tim. Siz bu hakikî münekkitleri karşınıza almasanız, bugün size hitap eden bu arkadaşınızın size lâkırdı söylemesine imkân olmazdı. Fakat insafınıza, vicdanınıza müracaat ediyorum. Hâdiseyi yalnız siyasî cephesinden mütalea etmeyiniz. Bunu diğer bir tarafa bırakalım. Matbuat hürriyeti denilen mefhum haddi zatinde niçindir, ve niçin beşeriyetin uzun ve tarihî münakaşalarına, bütün müterakki, mütekâmil millet lerin bir çok filezofları, âlimleri, mütefekkirleri tarafından büyük münakaşalara sebep olmustur. Bunlar insanların birbirlerile boğuşması, birbirlerine küfür etmesi, her türlü nezahetin hududunu aşması için değildir. Bilâkis birbirine en yabancı, birbirine en uzak gibi görünen ilim, [Mateakiben Basvekil tsmet fikir, felsefe gibi mefhumların ayni Paşa Hz. kürsüye gelmişler ve 7 medeniyet putasımn içinde kavru temuz tarihli nüshamızda aynen larak bundan bir irfan, insanlık ve münderiç nutukları irat etmişler yüksek bir mefkure halitası çıkarmak içindir. öyle değilse Hasan'ın dir:} kıyaf eti Ahmed'in hoşuna gitmediği için filânm mevkii iktidarda bulun Fazıl Ahmet B. (Elâziz) Arması filân adamın sinirine dokun kadaşlar; muhterem hatiplerimizin duğu için birbirimzi boğacak isek en büyük bir samimiyetle, en büyük bunun için yazı yazmağa lüzum yokvukuf ve alâka ile irat etmiş oldukları tur. Ellerimize birer sopa alırız, birnutukları dinlerken bu istizahı yap Fazıl Ahmet Beyin nutku

Bu sayıdan diğer sayfalar: