23 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

23 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ıenımur Cumhuriyet SON TEtGRAFLAR Hariciye tayinleri Bütün müdiıi umumiler Ankara 22 (Telefonla) Hariciye Vekâleti birinci daire reisi Esat Bey İstekholm maslahatgü zarlığına, İstokholm maslahatgü zarı Ragıp Raif Bey Tokyo, Mat buat müdürü Ercüment Ekrem Bey Varşova maslâhatgüzarlığına, Ha riciye Vekâleti ticaret müdürü Orhan Şemsettin B. Paris sefaret' müsteşarlığına, Londra sefareti müs • teşarı Lutfullah Ben Necet, Hicaz, Yemen maslâhatgüzarlığına, Viyana başkâtibi Tahsin Rüştü Bey Londra müsteşarlığına, Londra sefareti başkâtibi Numan Bey Moskova sefa • reti müsteşarlığına, Moskova sefa reti müsteşarı Agâh Bey Zat işleri müdiriyetine, Zat işleri müdürü Kemal Bey Hariciye Vekâleti ticaret müdiriyetine, Beyrut baskonsolosu • ARASIRA: Enfes bir kitap İarih yolunda 2 Yatan: SAMİH RİFAT 'HFM NALİNA M1HINA değişti, yeni maslâhatgüzarlar tayîn edildi Muhittin Bey Marsilya başkonsolosluğuna, Atina baskonsolosu Münir Süreyya Bey teşrifat umum müdürlüğüne, Hariciye üçüncü daire mü dürü Nuri Bey Lâ Hey maslâhatgüzarlığına, müsteşar muavini Server Cemal Bey ikinci daire müdürü umumiliğine, ikinci daire müdürü Cevat Bey müsteşar muav^ıliği ilâveten birinci daire müdiri umumiliğine, Vekâlet memurlarından Zati Bey Barsilon konsolosluğuna, hukuk müşavir muavini Muzaffar Bey Londra sefareti başkâtipliğine, teşrifat müdür muavini Kadri Bey Roma se fareti müsteşarlığına, Vekâlet emrine alınan siyasî müşavir Suphi Ziya Beyin yerine de şube müdürlerinden Abdülhat Beylerin tayinleri tasdiki âliye arzedilmiştir. Londra konferansı Merkez bankalarmın Almanya'ya yardım etmesi mes'elesi tetklk ediliyor Londra 21 (A.A.) (Havas) saat 10 da Hariciye Nezaretinde yedi devlet konferansının ilk celsesi açılmıştır. tcra edilecek müzakerat için e •as olmak üzere M. Snowden, Fransa hükümetinden tekliflerini izah etmesini talep etmiştir. M. Laval, Fransız projesinin ana hatlarının bütün alâkadarlarca malum olduğu cevabında bulunmuştur. M. Stimson, muhtelif memleketlerin kavaimi naktiye ihraç eden merkezî bankalarmın her memle ketin banka müesseseleri nezdinde tavassut ve müdahalede bulunarak bu müesseseleri Almanya'dan ser mayelerini çekmekten vaz geçme ğe tergip etmesinin muvafık ve tam zamanı olduğunu beyan eylemiştir. M. Stimson'un bu teklifini M. Laval, tasvip etmiş ve Almanya'daki Fransız kredilerinin ikraz edilmiş olan mebaliğin yüzde nisbeti teşkil etmekte bulunduğunu ve bunların geri çekilmemiş olduğunu tasrih etmiştir. zırları konferansının hitamında matbuata şu tebliğ verilmiştir: Bu sabah toplanan ve heyeti u • mumiyece tayin kılınmış olan ve konferans reisi M. Mac Donald'm riyaseti altında bulunan Maliye Nazırları komitesi, Amerika, Fransa, İtalya, tngiltere Maliye Nazırlan nın ve Almanya namma M. Brüning ve Belçika namına M. Franqui'nin iştirakile saat 15,30 da M. Mac Donald'ın Avam kamarasındaki ka • binesinde toplanmıştır. Komitenin müzakere ve müşaverelerinin ne ticesi yann saat 10 da toplanacak olan heyeti umumiyeye arzedile • cektir. ••••»uıııiıiHlllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllinillııımıımMMin, Tabiatin bir çok eserleri er veya geç ihtiyarlamağa, istihaleler ge • çirmeğe mahkumdur. Bu acı mahkumiyeti taşıyan f anî mevcutlardan biri de benibeşerdir. Fakat Adem o • Tarih te insanlar gibi yaşlan ğulları, kısacık hayatları içinde badıkça daha uzaktan görmeğe baş zan öyle eserler yaratırlar ki tabiatin lıyor. Fakat uzaktan görmekle uihtiyarlamak bilmiyen dağları, iâyezağı görmek bir değil; yaşhlar zal ummanları gibi asırlarca ve asır yakını görmedikleri için onu kenlarca yaşarlar!.. dilerinden uzaklaştırırlar. Tarih j Bahsetmek istediğim kitap ta, Abilâkis uzağı daha iyi ve daha dem oğullarının ölümden masun o çok seçebildikçe onu kendine yaklan o herdemtaze eserlerinden nirilaştırıyor. dir. Kitabın ismi «Cerrahiyetülhıniİlk asırlar, tarihin ilk asırları ye» dir; bu terkip, kaide itibarile henüz o kadar uzak, o kadar usakattır ama, müellif Hacı İlyas oğlu Şerafettin'in [ 1 ] edip değil doktor zak ki... Birdenbire bütün merolduğunu göz önüne alarak mazur haleleri aşarak en ilerisini gör görmeliyiz. Kitap, 870 senesinde yameğe imkân yoktur. Yapılacak zıldığı îçin halen 479 yaşındadır. şey vuzuh ile görülmiyen man Benim, Millet kitaphanesinin müzarayı ihmal etmek değil, sisler ize kısmında gördüğüm nüsha, mü çinde beliren ufak tefek noktaellifin el yazısiledir. Bu sebeple büları, ihtimalî karartıları kaydet yük bir kîymeti vardır. Fakat kita mek ve bunları yavaş yavaş bir bın ehemmiyeti antikalığından ziyabirine bağıyacak çizgileri ara de münderecatında ve resimlerindemaktır. dir. Büyük Gazi'nin Türk tarihine Müellif, o devirlerde moda olduğu ait çal'.şmalar önündeki rehber üzere kitabını niçin arapça yazma liği, bildiren ve talim eden irşatdığını şöyle anlatıyor: «Bu kitabı türkî yazdım, türkî yazdığım sol eları daima bu fikri telkin etmiştir. cilden oldu kim kavmi Rum tüvkî O, tarihin bilinen ve bilinmiyen dilin söylerler ve bu asrın cerrah kısımlarım en geniş bir ihata ile ları ekser ümmilerdir, okuyanları kavramıştır. Hiç bir bilgi bu kadahi türkî kitap okurlar!» dar şamil olamaz. Hatsî buluşlaKitap, üç bap ve 240 f asıl üzerine rının hüdudu içerisinde ilmin anmüretteptir. Birinci bap dağlamaya, cak teyide mecbur olduğu noktaikinci bap cerrahiye, üçüncü bap kılar, mühim rabıtalarını gittikçe nk ve çıkıklara dairdir. Müellif hunkuvvetlenecek müsbet kana salara bile ameliyye yapılacağı f ik atlere arzeden en sağlam birer rindedir. ihtimal halinde seçilir. Kitap; dağlama ve diğer ameliy0nun irşatlarından bir Iahza yeler için o devirde kullanılan aletuzaklaştığınız zaman kendinizi lerin resimlerini de muhtevidir. Bu resimler, eskî operatörlerimizin sade menfî kanaatlerin görmiyen, arakelpeten ve bıçak kullanmadıklarım, mıyan dikkafalı inkârına çaroarhayli ince aletlere malik bulunduksınız. Hiç bir şeyde ihtisası olmılarını vazihen göstermektedir. yanlar bizden Türk'ün ve Türk'le Doktorlarunızın bu nefis kitapia beraber büyük ve medenî bir inalâkadar olmaları, tıp tarihi namına, sanlık tarihinin müsbet tafsilâtını faideli bir hareket olur. istiyorlar. Acaba hangi ilîm, ya Tepe şehriden sonra: Köprücüler Hangi intikam ? Malum ya Terkos kumpanya smın semt semt suları kesmek eski adetidîr. Bazen bir hafta on gün koca bir mahalleye bir damla su vermez, bazen geceleri yarım saatçik iplik gibi su verir. Şimdî suyun kesilmesi nöbeti «Son Posta» nın mahallesine gel miş. Bu gazete, «Terkos halktan intikam alıyor» diye feryat ediyor. Hangi intikam? Eğer intikam almak lâzımsa, kaç senedir tstanbul'u susuzluktan yakan terkosun Istanbul'lulardan değil, İstanbul halkmın bu Kerbeiâ şirketinden intikam alması lâzım gelirdi. Bana kahrsa Terkos intikam almıyor, su vermeden para alıyor! * ** M.T. Alman muhalifleri itiraz ediyor. Berlin 21 (A.A.) Muhafaza kâr, milliyetçi, çiftçi fırkalarile miğferliler teşkilâtının reisleri Londra'da bulunan Başvekil M. Brüning'e bir telgraf göndererek Alman mil • liyetçi muhaliflerin Fransa'ya karşt girişilecek taahhütlere hukukan ittibaa kendilerini mecbur addetmiyeceklerini bildirmişlerdir. [1] <Türk tababet tarihh îsimli güzel kitabın fazil müellifi, Şerafettin'den bahsederken Amasya Darüşşifast hekimlerinden olduğunu ve 873 te <Mücerrepname> isimli bir eser yazdtğınt söyliyor, fakat bu mühim kitaptan bahsetmiyor.' Sanatoryom Hilâliahmer Anadolu yakasında bir köşk arıyor Hilâliahmer cemiyeti tarafından bir «Verem. sanatoryomu» tesis edileceğini evvelce yazmıştık. Dün, bu mes'ele hakkında görüştüğümüz cemiyet reisi Şükrü Bey demiştir ki: < Verem Mücade&e cemiyeti tarafından mutavassıt halk içîn ve mutedil fiatla tedavi edilebilecek 30 yatakhk bir sanatoryom tesis e dilecektir. Bilâhare bu sanatoryom tedricen tevsi edilecektir. Bunun için mer kezi umumimiz tarafından verilen 30,000 liradan bilistifade matluba muvafık bir köşk taharrisile meş gulüz. Sanatoryom, Erenköy, Suadiye gibi nisbeten havadar ve ayni za manda şehirle irtibatı olan bir yerde tesis edilecektir. Cemiyetimiz ayrıca Eyüp'te de bir bina mubayaa eylemiş ve orada da bir verem dispanseri tesisi için lâzım gelen istihzaratı ikmal eylemiştir.» malî senesi zarfmda hazinece tesviye edilecektir. Teblig Londra 21 (A.A.) Maliye Na Bir intihar İade edilecek emlâk Bilecik zenginlerinden Mübadillere 1,5 milyon luk bono verilecek Ibrahim B. kendini astı Bursa 22 (Hususî) Bilecik zenginlerinden Toruon zade İbrahim Bey vadesi hulul eden on bin liralık bir bonosunu tediye edemediğinden müteessiren Bilecik istasyonu civarındaki değirme ninde kendisini iple asmak su retile intihar etmiştir. • Musa Ankara 22 Türkiye ile Yuna nistan arasında mün'akit itilâfna • meye göre iadesi lâzım gelen emval hakkında hükumet Meclise bir lâyiha tevdi etmiştir. Bu lâyihaya nazaran sahiplerine iadesi lâzım ge len gayrimenkul mallar hakikî ve ya hukukî hangi şahıs yedinde bu lunursa bulunsun tahliye ettirilerek Mübadele Komisyonu bitaraf aza smın irae edecekleri sahiplerine iade olunacaktır. Alâkadarlara ipti daen teffize esas olan kıymet üzerinden mecmuu bir buçuk milyon liraya kadar yüzde beş faizli ka bili tedavül hazine bonosu verile • cektir. Bu bonolar hükümet namma yapılacak müzayede ve münakasaIarda teminat olarak kabul edilecektir. Bonoların bedelleri 1933 senesi Bursa'da sıcaklar Bursa 22 (Hususî) Burada sıcaklar fevkalâde fazladır. Gölgede hararet 36 dereceye çıkmıştır. Musa etti. Artık Türk'ler en esash ırkî vasıflar namına Ön Asya'nın ve Garbî Avrupa'mn en medenî kavimlerile birleştirildiler. Turan lisanları muhtelif safhalarda bu kavimlerin lisanlanna yaklaştırı lıyor. Biz henüz mütereddidiz. Türkçe bir kelime ile Arî bir li san arasında yapılan mukayese nazarımızda şahsî bir yakıştır madan ileri gecemiyor. Tarihî hakikatleri görmiyoruz. Yunanis • tan'ın muhtelif sahaları cilâh taş devrinden evvel pek az meskundu. Yahut hiç meskun değildi. Yaşasın sulh! Buralardaki şehirler çok sonra tesis edildi. Müessisler başka yerAlman Nazırlan, Almanya'yı malî iflâs veya siyasî esaret şıkların lerden geldiler. dan birini kabule icbar etmek istiBir çok coğrafî isimler Arî ve yen Fransa'dan biraz kredi ko Samî Iisanlarla izah edilmiyor. parmak ümidile Paris'e gittikleri Roma'nın en büyük âlimlerin zaman, istasyonda toplanan kala • balık, Alman'ları «yaşasın sulh» niden (Varron) Beotya'daki bir dalarile karşılamışlar! şehre verilen Tepe admın o za Fransa'nın Almanya'ya müthiş manki insanların lisanında doğbir malî harp açtığı ve Alman'ları, rudan doğruya (Tepe) manasına bu harbin hezimeti demek olan ifgeldiğini kaydediyor[*]. Bu şe Iâsa sürüklemeğe çalıştıkları bir sıhadet karşısında müsbet bilgi tarada, Paris'te, Alman Nazırlarını selâmlıyan «yaşasın sulh!» narala • raftarlarına bakıyoruz. rından daha acî bir istihza olamaz! Bu kadim şehrin adını Türk'*** Iere vermez misiniz? Yıldızın iskarpinleri! Onlar tekrar tereddütle soruyorlar. Dünkü «Yeni Gün» de Lilyan Müsbet tarih, (Tabe) şeh Tashman isminde bir sinema yıl dızının ayakkabı kolleksiyonu ile rini tesis edenlerin Fenike'liler beraber çıkmış bir resmi vardı. Bu olduğunu bildiriyor. Türk'lerle güzel kadın ayağındakiler hariç olFenike'liler bir midir? mak üzere tam 35 çift iskarpini bir Bu uali soran adam hiç şüphecamlı dolaba sıralamış... Bu, bir kasiz, daha evvel tarihin nasıl bir dının kundura dolabından ziyade bir kunduracı dükkânının camekânına ilim olduğunu sormamıştır. benziyor. Tarih, yekundan müfredata in «Yeni Gün» bu 35 çift iskarpini tikal eden bir ilim değildir! Biliteşhir etmekle iyi bir şey yapmadı. nenlerden bilinmiyenleri çıkaran Çünkü, ekserisi sinema yıldızlarını kıyasî bir bilgidir. Neticeleri evtaklide özenen hanımlarımızm hep velden tesbit etmek millî teteb otuz beşer çift ayakkabı yaptır • bularımızda tuttuğumuz yolu de mağa kalkışmalarından hut tarihten evvelki devirlerin ğiştirir. Damla damla topladı hangi mahdut ve muayyen bir ğımız malumat, bize hangi kapsafhası, ilk müşahedelerin meş lara dolacağını gösterecektir. kuk hatıralarına istinat etmekBelki yarın Türk'lerle Fenike'lisizin bir kül halinde inkişaf et Meclis Reisi geliyor lerin tarihte bir çok zaman birbimiştir? Ankara 22 (Telefonla) B. M. rine karıştırıldığını açıkça söy Nebatat ilmini vücude getirenMeclisi Reisi Kâzım Pş. cumartesi liyeceğiz. ler tabiiyat âlimleri değil, kök akşamı olmadığı takdirde pazar Şimdi yalnız vesikalar toplı çüler (herboriste) dir. tlk tas günü tstanbul'a hareket edecekth*. yoruz. Bu arada «Tepe» şehrinin IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIINIIIIIIIIIIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIII nifler bunların tozlu rafları üzemuhtelif şerait altında sakıl (kaı ile yuadına bir kelime daha ilâve ederinde sıralanan birbirini az çok muşak (g) ye, yani (y) ye tahavvü! etmişlim: Köprücü'ler! andınr otlarla ve çiçeklerle baştir. Yunan müverrihi (Herodot) ladı. Ayni lisanda lâtincenin (p) harfine tezamamnda Atina'da aslan Fenikabül eden bir harf daha vardır ki kul İptidaî insanların yontma tas lanılmaktan sakıt olmuştur. ümumi te ke'li addedilen bir aile yaşıyor devrinden evvel kullandıklan badüllerde bunun da tesiri vardır. G;ib du. Bunlara (Gephiroi) lar denirenin yunancası (koporos) tur. Kadim çazannedilen tas parçaları üstünde lirdi. gatay lehçesinde gertü çapası demek olan silinmiş bir temas izi, bir hatıra, (Enker) ve oktemreni manasına gelen Gephiroy'lar [1] evvelce Yubir çalışma ve uğraşma hatırası Ankara kelimeleri yunancada (Ankora) nanistan'ın Eube adasında bu olmuştur. Bu kellmeden aynca hahsedebulmak için bugün Garp'te kim lundular. ceğiz. bilir kaç markalı ve kaç âlim arzın Daha evvelki vatanları Feni Gephiroi adının menşeinden bahseden üçüncü, dördüncü tabakaların ke'lilerin tesis ettikleri zannedilen eski ve yeni müellifler bunun (Gephura daki çakılları karışırıyorlar. Eoköprü) kelimesinden alındığında ittifak Tepe şehrinin dahil olduğu Beediyorlar. Fransız mtitebehhiri Jubenviîie lit'Ier (eolith) denilen bu çakılotya sahası idi. bir eserinde gephiroi lann (köprücüler/ ların kablettarihî hayatta kıy Herodot'un Atina'da ancak son demek olduğunu tasrih etmiştir. meti var; tufanların aşındırdığı Atina'lıların kendilerine yabancı addetbir neslini bulabildiği bu aile Yubu taşlar üzerinde en anlaşılmaz nanistan'ın en kadim ırklarından tikleri bu muhacirlerin adında, köpru = kepura = gephura tarzında bir münasebir çizgi büyük bir tetkik mev birini temsil ediyordu. Gephiroy' bet arıyamaz mıyız? Müsbet carihçiler zuu oluyor. bunda tereddut etmemelidirler, lar Beotya'dan çıkarıldıktan sonBiz elimizdeki en asıl ve en Yunan'cadaki (g) harfinin asıl karsüığı ra (Attique) e hicret ettiler ve (gh) yani (k) dir. (p) sesi de bu lisanda menşeî lisanın unsurlannı tarihin ı Tanagra sahasında yerleştiler. bazan ph = f) gibi telâffuz olucur. Iki an'anelerile karşılaştırmayı yoruSAMİH RİFAT lisan arasında bu gibi tebadüller daima cu ve faydasız buluyoruz. vukua gelir. Manaca müşterek olan köpru [*] Bundan evvelki (Tepe) ma.Valeslne ve gephura birdir. O halde tarih defterleBeşer ilmî (Antropologie) bakmız. rimizi çıkaralım, ve oraya şu kısa cüm yakın bir zamana kadar Türk'leri leyi yazalım: [1] Yunan'lılar (g) harfini (y) gibi teırkça diğer medenî milletlerden lâffuz ederler. Bu lâfzi bir tebadüldür. Beoti de Tepe şehrini tesis eden kaayınyordu. Yirmi senedenberi ya Kadim türkçeden yunancaya gertiği gövimler arasmda köprücüler adını taşıyan rulen kelimelerdeki (ke) ve (ge) seslerı bir Türk kabilesi vardı! zılan kitaplar bu hatayı tashih eğer varsa öyle bir şebekeye benim de girmiş olmaklığım demektir. İcap ederse gireceksin! Herkes sen veya biz değil dir. Benim düşmanlarım çoktur. Bu yüksek işin bir vazife oldu ğunu ört bas ederler de başıma iş çıkarırlar. Çıkarmış olsalar da ehernmiyeti yok. Yalnız şahsın zarar görür. Fakat muvaffak olursak memleket fayda görür. O kadar egoist olma! Hepsine peki. Arap saçına düşmüş kum tanesine döndüm. Bu ne kadar kar ma karışık vaziyetti. Arkadaşlar İdil ile aramdaki işini bilmiyor lardı. Bana böyle bir rol vermişler ve sonuna kadar sahneden çekilmemekliğimi söylemişlerdi. İdil ile evlenmek! Bu, çürük dişli ağızlara ber • bat bir sakız olmak demekti. Göğsüme yafta yapıştırıp «ben şu ve şu yüksek maksatlarla bu işi yaptım» diye ilân edemezdim. İşin bir de manevî tarafı vardı. Ben onu seviyordum, daha doğrusu sevişiyorduk. Evlnme bah sinde bu manevî tarafı kurcalamak nefsime düşen bir vazife idi. 0nun siyasî vaziyeti arasında bir de mazisi vardı. Bu mazinin ne olduğunu bilmek lâzımdı. Nefsimle vazifem mücadeleye başlamışlardı. Bir casus kadın! Demek ben güzel, sevimli, çok münevver bir casus kadınla elele, gönül gönüle ve koyun koyuna yaşıyordum. Onu çok sevdiğime o, beni çok sevdiğine ben şüphe etmiyorduk. Hayatımda ilk defa rahat, temiz ve pürüzsüz bir macera derken her tarafı kgrkunç ve pürüzlü bir işe düşmüşüm de EDEBÎ KOKAiN taraf etmek lâzım. Asıl mes'ele Ercan'dadır, Ercan bu kadim çıldırasıya seviyor. Onu biliyorum, Yapılacak şey şudur: Er Yazan: AKA GÜNDÜZ can'ı bu kadından uzaklaştırmak. Ben onu Ercan'a söyledim. Birinci Avrupa seyahatinde Sözle uzaklaşması ihtimali iYunanistan'a uğramış ve haftayoktur. Arkadaşların başka bir larca orada kalmıştır. Ihtiyarla tertibi vardır. orada tanışmış olmaları muhte meldir. Onu yapsmlar. Onu sana havale ettik. KaFakat bütün bunlar maddî, dın seninle pek sıkı fıkıdır. Bu müsbet deliller değildir. Vaziyeti nu Ercan da biliyor. hiç bir taraftan şuncacık aydın • latmaz. Bu malumlara göre hiç Ben ne yapabilirim? kimsenin yakasına da yapışıla Guya gizliyormuşsun gibi bir maz. rol alacaksın, Ercan'ın kulağına lyî ama bunlardan bana ne? gidecek: Sen İdil'i seviyorsun! Biz de bu sevdanın sahi olduğu Sözümü kesme! Bu kadın nu aramızda konuşarak Ercan'a çok tehlikeli görülüyor. Bu kadıinandıracağız. Ercan evlidir, sen nın daha tehlikeli bir şebeke he sabına çahştığı belli. Yalnız orta bekârsın, nihayet bir gün tdil ile nişanlanacağını Ercan'a duyurada kâğıda, kitaba gelebilecek bir cağız. şey yok. Şimdilik o şebekeden evvel bu kadının tehlikesini ber Ben mi tdil ile nişanlana • TEFR1KA: 34 cağım? lcap ederse hemen ilânı aşkedip evleneceksin! Alay mı diyorsun': Hayır. Vazife tahmil edi yorum. İşin şakası yoktur. önce Ercan bertaraf olacak. Bu da, senin İdil'i alacağını öğrenmekle mümkündür. Uzaktan sevdiği bir kadının arkadaşı tarafından ni kâhla alınacağını bilince bütün aşkmdan derhal fedakârlık edecektir. Ona hiç şüphe yok. Fakat bu uzaklaşmayı temin ettikten sonra. Asıl mes'ele başlıyor. Dedim ya, icap ederse tdil'i alacaksın ve en kısa zamanda İdil'in kim ve ne olduğunu bütün etraf ile öğrene • ceksin. Bu, zor olmaktan ziyade tehlikeli bir iş. Neresinde tehlike görüyorsun? İdil'in karızn olması demek, haberim yokmuş. İdil'in bir casus olacağına zerrece ihtimal vermiyordum. Fa kat bu, nihayet hissî bir hükümdü. Arkadaşım maddeli şeyler söylemişti. Seviyorum, sevişiyoruz ama ne yapayım? Dedikleri doğru çıkarsa, zaten evlenmenin bir mahiyeti kalmıyacak. Doğru çık • mazsa çok iyi bir şey olacak. Ama bu sefer de şahsî bir endişe kaim olacak: İdil, evlenebilecek bir kadın mıdır? Mazisi ve hataları ne derece müsamahaya, affa lâyıktır, ne kadar batak ve tik • sindiricidir? Bunları bilmeden, manevî hüküm vermeden hiç bir şey olmaz. Hareket noktasını koydum ve krokimi çizdim: Madde bir • İdil casus mudur? Madde iki İdil ne dereceye kadar yabancılarladır? (Mabaâi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: