30 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

30 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iemmuz SON TELGRAFLAR TürkYunan dostluğu Yunan Hariciye Nazın bu dostluğun askerî bütçede tasarruf temin ettiğini söylüyor Atina 27 (A.A.) Başvekile vekâlet eden Hariciye Nazırı M. Mihalâkopulos Patras'ta şerefine verilen bir ziyafette mühim bir siyasî nutuk söylemiştir. M. Mihalâkopulos nutkunda iktisadî buhran hakkında demijtir ki: «Dünya buhranı YunanUtan'a da sirayet etmistir. Fakat Yunan milletinin hayatiyeti ve müşkül vaziyetlere uymasını mümkün kılan mukavemet kuvveti sayesînde Yunanîstan buhranı diğer memleketlerden daba hafif geçirmektedir.» Diğer taraftan evvelleri Yunanistan ile ttalya arasında mevcut olan rabıtları tekrar te»is etmek istedim. Çünkü 6 Avrupa devleti içinde Yunanistan'ın çok miişkül anlannda Girid'in Yunanistan'a ilhakını ilk olarak teklif eden ttalya'nın hakkımızda ancak dostluk besliyebileceğini hissediyordum. Venizelos hüku .•••••(HMMIlllllHIIIIIMf! ARASlRAt Çumhariyet Güzeİ kadın! Selim Sırrı B., bu kaygan mevzuu Radyoda dinletti, Abidin Daver B. de kendi nükte sütununda okuttu. Ben; güzel kadını, büsbütün başka bir cepheden tetkik edeceğim: Güzel, bizim dilimizde «göz» kelimesile alâkadardır, göze hos görünen nesne demektir. Fransızcada güzel ve güzellik manasına gelen Beau ve Beaute, lâtince Bellum kelimesin den müştaktır ve Bellum ayni za • manda harp manasım tazammun eder. Güzelliğin fertlerde ve cemi yetlerde renk renk fitneler, şurişler ika ettiği müsellem olduğuna göre garbin onu boğuşma mefhumu taşıyan bir kelimeden iştikak ettirme Sİnde elbette isabet vardır (Rusçada da güzellik kelimesinin kavga ile münasebeti varmıs!) Buğday ihraç edebilecek miyiz? [Ba§makaleden mabait] meti bu eseri de bitirdi. Beynelmilel hakem maddesine iltihak etmek »uretile beşeriyetin sulh esasları da hilinde tensikini kat'iyen arzu ettiğimizi gösterdik. Türkiye ile olan dostane müna • sebatımıza gelince bu dostluk Yunan miHetine yalnız huzur temin etmekIe kalmamif fakat ayni zamanda aıkerî bütçeroizde müsbet tasarruflar yapmamızı mümkün kılmıştır. Bulgaristan'Ia da uyuşmak hususunda hüsnü niyet göstermekten hali kalmadık, bir çok senelerdenberi aramızda miinhasıran mali olan ihtilâfları halisane halletmek için ça • lışıyorum.» Gazeteler, M. Mihalâkopulos'un nutkundan hararetle bahsetmekte ve Patras halkınuı Hariciye Nazırına gosterdiği hiianü kabulü ehemmiyetle kaydsylemektedirler. İki Vekil fktisat ve Maliye Vekilleri geliyorlar Ankara 29 (Teiefonla) tktisat Vekili Mustafa Şeref B. yarınki trenIe İstanbul'a hareket edecektir. Mustafa Şeref B. rahatsız olduğundan tedavi edilmek üzere Avrupa'ya gidecektir. Mustafa Şeref Beye Nafia Vekili Hilmf B. vekâlet edecektir. Ankara 29 (Telefonla) Ma liye Vekili Mustafa Abdülhalik B. işlerini bitirdikten sonra cuma veya cumartesi günü bir aylık mezuniyetini geçirmek üzere tstanbul'a hareket edecektir. Zeplin balonu François Jozephe arazî sine vasıl oldu Moskova 28 TATA.) Tas Ajaasrnın Zeppelin'de bulunmakta olan hususî muhabiri, Moskova'ya a»a • ğıdaki telsizi göndermiştir: «François Jozephe arazisîne v&sıl olduk. Hooker telsiz telgraf istasyonu ile doğrudan doğruya muha vereyi temin ettik. Hooker adası 6 • nünde deraîrlemiş olan Malyguine buz kıranı ile posta teatisine başhyacağız. Hepimiz bu muhaberat teatisi için hazırhklarda bulunmakla meşgulüz. Ahvali havaiye, uçmak için müsaittir. 150 metre irtifamdayız. Hararet derecesi, sıf ır altmda 4 »antigrattır. Saniyede 2 metre stir'atle esmekte olan muhalif bir rüzgâr ile seyrediyoruz.» Moskova 28 (A.A.) Tas Ajansı, Graf Zeppelin'in dün mahallî saatle saat 21,30 da hiç bir mâniaya uğramaksızın Malyguine buz kıranının yanına inmis olduğunu bil dirmektedîr. Hemen muhaberat evrakının teatisine başlanılmış ve bundan sonra tesbit edilmif olan yol haritasma göre Zeppelin yoluna devam etmiştir. Varsova 28 (A.A.) Zeppelin ile Malyguine buz kıranı yekdiğerine ımilâki olduğu zaman M. Eckener ile M. Samsilowltch, Ceneral Nobile'yi çay içmek üzere balona davet et mişlerdir. Ankara 29 (Telefonla) Riyaseticumhur Kâtibi Umumisi Tevfik ve Dr. Reşit Galip Beyler tstanbul'a hareket etmislerdir. Riyaseti Cumhur Kâtibi Umumisi bugfln geliyor Ziraat Bankası mDdflrlOğD Ankara 29 (Telefonla) tstanbul Ziraat Bankası müdürlüğüne Devlet Demiryolları muhasebe müdürii Ahsen B. tayin edilmiştir. mütehassis olduğunu beyan et Askerî mektepler muhasebecisi miştir. Ankara 29 (Telefonla) İstantstanbul'a hareket bul Askerî mektepler muhas<=V>ecisi Hakkı B. Vekâlet emrine alınmış. Misafir tayyareciler Tayyare 15milyon liralık bono Cemiyeti tarafından hazırlanan yerine birinci kolordu muhasebecisi Neset B., birinci kolordu muhasebeotomobillerle saat 11 de Yeşilimzalandı ciliğine de birinci müfettişi umumiköy'den hareketle doğruca Dollik muhasebecilğinden açıkta kalan Ankara 29 (Telefonla) Gay mabahçe serayına gitmişler ve Halit B. tayin edilmistir. Kaliforniya'da sıcaktan ölenler rimübadillere verilecek bonolan Reisicumhur Hz. ne bilvasıta arizmir'de ilk üzflm zı tazimat ederek defteri mah Loa Angeles 28 (A.A.) Kali tzmir 29 Menemen'den Deş • forniya'da hüküm sürmekte olan »ı Maliye Vekili dün tamamile imsusu imza etmislerdir. teban Süleyman tarafından yetis • zalamıştır. Bunların miktarı 5,000 cak dalgası şmdiye kadar 70 kişi Saat 13 te Beyoğlu'nda Ünyon tirilen ilk kuru üzüm mahsulü bugün nin ölümüne sebep olmuştur. kadardır. Kıymeti 15,000,000 Fransez'de Fransız kolonisi tarapiyasaya getirilerek merasimle «a • tılmıstır. lira kadar tahmin edilmek fından şereflerine bir ziyafet veMakedonya tötönleri tedir. Bonolar ağustos bidayetin rilmiş ve miralay Muharrem MazSelânik 28 (A.A.) Selânik tüYunan şarapları tün koruma offisi, merkezî ve garbî lum, Hasan Fehmi, Şükrti Naili de gayrimübadillere tevzi edileAtina 28 (A.A.) Avrupa'da Makedonya'da 1930 ve 1931 sene • Ems banyolarından avdet eden Hacektir. Bonolara sahip olan gayri Paşa Hz. nin yaveri Vedat, Zekericiye Nazırı M. Mihalâkopulos F leri tütün zeriyatma ait mukayeseli mübadiller, bunlarla emlâk satış riyya, Ferruh, askerî tayyareci ransız hükumetinin, Yunan şarap bir istatistik nesretmistir. Bu istatislerden Fazıl Beylerle Fransız selarma iştirak ve alacakları malı Iarının Fransa'ya ithali mes'elesini tiğe nazaran bahsi geçen mmtakada firi Kont dö Şambrön ve Fransız Yunanistan lehine hallettiğini söy 1930 senesinde 192,835 dönüm tü bonolarla mahsup edeceklerdir. sefareti erkânı ziyafette hazır buIemiş ve bu hususta Tardiey ile BriBu suretle gayrimübadiller işi de tün ekildiği halde 1931 de ekilen Iunmuşlardır. and'ın yardımından tesekkürle bahmiktar 104,920 dönumden ibaret tamamile tasfiye edilmiş olacak Ziyafette evvelâ Unyon Fransaz setmiştir. tir. tır. Reisi M. Piyer Lögof ve mütea ci derecede buğday müsterimiz olan Yunanistan'ın bu sene daha ziyade Bulgar buğdaylarmı aldığı çöyleni yor. Fakat gerek Yunanistan'a, geFransız tayyareciliğinin en mes rek İtalya'ya buğday fiatlarım dünhur simalan, Fransaz tabirile «as ya fiat seviyesine indirmek şartile des as» ları, yani «şah» ları dtindenbuğday satmak güç değüdir. Elveberi şehrimizdedirler. Bu meşhur rir ki buğday naküye tarifeleri üzetayyarecilerin her biri bir rökor sarinde mühim tenzilât yapılsın, muhhibidir. telif ihracat hidematı ucuzlatılsın, Tayyarecüiğin harika, hatta muve Türkiye'den ihraç edllecek her cize denilebilecek kadar seri terakki buğday tanesi behemehal bir temizve inkişafmda Fransız'ların pek büleme ve tasnif ameliyesine tâbi tu yük hisse«i vardır. 34 sene evvel, tulsun! Bu suretle esasen hayli dübugünkü tayyareciliğîn babası olan şecek olan maliyet fiatmdan daba Fransız mühendîsi Clement Ader noksan ve dünya piyasasına müvazi simdi mÜ3(*I<;rde saklanan iptidaî bir satış fiatı ile ortaya çıkraak ta tayyaresile 45 metre yüksekte yalfikrimizce sonuncu şartı teşkil eder. nız 50 metrocuk uçabilmifti. O vaMahsul miktarı hakkında ahnacak kittenberi. geçen ve yanm asra bile kat'î malumat eğer mahsulün ihtibaliğ olmtyan çok kısa bir müddet yacın çok f evkinde olduğunu göstezarfmda tayyarecilik, gökleri ve urirse buğday müşterilerimize kredi Maahaza yumusak buğdaylan fukları însanın iradesine rarnetti. Kelime mes'elesini geçelim: Gü ile fazla miktarda satış yapmak cimızın da müşterisi vardır. Bilhassa Insanlar arasında uçmak fikri, be • zelliği ilk tarif eden filozof, Sok hetine gidilebilir. Maahaza köylü Suriye yumusak buğday alır. şerin tarîhi kadar eskidir. Kuşun rat'tır. Fakat bu adam, çehre zü Bu münasebetle son sekiz senelik nün gelecek sene daha az buğday uçtuğunu gören ilk insan da uçmak ğürdü olduğu için güzelükle iyiliği ekeceği muhakkak addedîlebilece buğday ihracatımızı tetkik etmek istemiştir. birbirine karıştırmıstır. O sebeple ğine göre gelecek sene ihtiyacatı için faydadan hali değüdir: Tarihin ilk kaydettiği devirlerde, güzelliğe verdiği mana, eski ve yeni bir stok vücude getirmek te düsttnü923 te 455,000 kilo mavi göklere yükselmek emelile kalecek tedbirlerdendir. devirlerde makbul değüdir. Onun 924 te 2,887,000 » falarını kıran kurbanlar görürüz. şakirdi Ef lâtun, arkek ve dişi güzel925 te 11,403,000 » Bu suretle bir taraftan ihracatın, Bunların arasmda, Bizans zama liklerini ayn ayrı tetkik ederek bi926 da 13,511,000 » diğer taraftan stokun beledeceği buğnında, îstanbul'da ucmağa çalışır • rine (oksis), diğerine (kozmiyos) 927 de 17,863,000 » daylar, raevcudu azaltarak dahilî ken ölen bir Türk bile vardır. İnsa928 de S.756,000 (kuraklık senesi) fiatı yükseltecek, ihracattan müte demiştir ki türkçeye çevirirsek mert nın havalara hâkim olmak için sar929 da 359,900 » » vellit zarar: telâfi edecektir. güzel, süslü süzel demek olur. Rofettiği biitv . bu gayretler, bugünkü 7,902,000 kilo Denilecek ki köylü bundan istifama'lı Çiçeron, Eflâtun'a uyuyor; er 930 da hafif motorler icat ve imal edilinciye Yukarıki rakamlar ayni senele de edemez. Biz aksini iddia edecekek güzelliğinde vekar ve ihtişam, kadar hep husranla neticelenmiş, rin ithalât rakamları ile karşılasttrığiz. Ziraat Bankasının tatbik ede kadın güzelliğinde sevimlilik bulu nihayet iîk defa 1897 senesinde Franlırsa görülür ki memleket harpten ceği usul sayesinde, yani köylünün yor. Bunların da hükümleri kat'iyet sız Clement Ader insanı, havalara ve tesiratından kurtulur kurtulmaz bankaya sattığı buğdayla olan alâhâkim kılnuştır. Ondan sonra, bu hâifade etmez. Ancak Aristo'dur ki evvelâ kendi ekmeğini kendi buğda kasını kesmiyerek bu alâkayı kâr kimiyet, gittikçe artmış, ilk önce, her asırda muteber tutulacak bir güyile temine, sonra da buğday ihra cihetinden idame etmek, husule getarladan tarlaya, sonra tepeden tezellik tarifi yapmıstır. Bu filozofaun catını artırmağa çahşmıştır. lecek kârı köylüye ayrıca vermek peye, dah« sonra şehirden şehire gifikrine göre güzellik: «ordrenizam», suretile maksat temin edilebilir. Ve Maamafih en yüksek ihracat raden tayyare, çok gecmeden mera «syme'trietenazur ve tenasüp» ve kamı istihsalâtımıza nisbetle (927 se köylünün buğdayı kıymetlendirilmiş leketten memleket e, kıt'adan kıt'a«Limites defimiesmuayyen hadler» nesi istihsalâtı) ancak binde 13 nisolur. ya uçmuş, ummanltn, okyanusları dir. Bu tarİf e nazaran, güzellik, bir betindedir. Hükumetin tasavvur ettiği ted aşmıs, insanı tam manasile sonsuz şeyîn külliyeti ile eczası arasında Gümrük istatistiklerine göre en birlerden yukarıda bahsettik. Bu goklerin maviüklerine hâkim kıl hissolunan «riyazî nisbet» tir! Bu büyük buğday müsterimiz Suriye'tedbirlerin vaziyetin inkisafı seticemıştır. Artık, insan zekâsı goklerin dir. 927 senesinde 15 milyon kilo günkü filozofların da hükmü, asağı sinde alacağı kat'î şekille, tahminiilâhı, tayyare ise onun gerdunesidir. buğday alan bu komfu memleket mixe göre. aşağı yukarı bizim derpiç yukarı, bundan ibarettir, yani gü Tayyarecüiğin harikulâde terakettiğimiz tedbir olacaktır. zellik, «ahenk ve tenasüp» ten iba müsait fiat bulursa bu sene lâakal kisinde Fransız zekâ ve fenninin bü10 milyon kilo buğday alabilir. IkinALl SÜREYYA rettir. yük himmetleri olmuştur. Bir tayyare ile ilk defa uçmağa muvaffak oBütün bu fikirleri şöylece telhb lan Ader gibi ilk defa Manch'i ge ettikten sonra söylivorum: Güzel laçen Bleriot te bir Fransız'dır. B'eriot dın, «dikkat edilmeksizin görünen 1909 da 35 kilometre enindeki (Birinci sahifeden mnljait) kadın» dır!... Böyle bir kadın al kiben sef ir Kont dö Şambrön CeManche'i geçmfŞ',BI91J§ da ise İngiliz idarelerindeki tayyareler inmiş • napları, tayyarecilere beyani honında iki nur ayeti okunur: Edep \e tayyarecisi AJcock i!e arkadasi, Lind tir. tevazu! Gene onun dudaklannda iki şamediyi mütezammın birer nutuk bergh'ten sekiz sene evvel, bir hamMisafir tayyareciler müstak irat etmislerdir. nevi yakut pırıldar: Hilmiyyet, şeflede Şimalî Amerika'dan İ^lan bilin heyetile birlikte Yeşilköy kat, ve gözlerinde şu mana gülümBu nutuklara tayyare filosu ku da'ya gelmek suretile Atlas OkyaHava Kumandanlığı binasmda ser: Basiret ve feraset!.. raandanı Ceneral dö Goys te mu nus'un ilk defa srermek seref'ni hazırlanan büfede izaz ve ikram kazanmağa muvaffak olmuşlardi. îşte böyle bir kadındır ki güzelcir kabele etmiştir. edilmistir. İnsanların icat ettiği hiç bir nakil ve onun yüreğinde yaşıyan ebedî Tayyareciler saat 15 te doğruca vasıtası bıı müthiş terakkiyi gosteCeneral dö Goys gördüğü sa Perapalas oteline giderek bir neş'e, «fazilet» tir! rememiştir. mimî hüsnü kabulden dolayı çok Mütehassıs ziraatçiler Türk buğdaylarının dünya buğdayı içinde boğulmak derecesine gelmişken bile aranmasının sebebini sert buğdaylarımızın bususiyetinde buluyorlar. Buğdaylarımızın yüzde 60 şı sert buğdaydır ve sert buğday bilhassa makama sanayiinde kullanıhr. Buğday yetiştiren diğer memleketlerde ise sert buğday nisbeti azdır, en çok yumusak buğday yetisiyor. Bunun içindir ki bir çok memleketler sert buğdaylanraızı satın almaktadırlar. Rcmanya, Amerika gibi bazı buğ daycı memleketlerde sert buğday istihsalâtını çoğaltmak üzere tohumluk olarak bizden sert buğday alıyorlar. Bu sene Ankara çiftliklerinden birisi ta, Sidney'den siparis almıştır. NALINA MIIHINA Medeniyet kartailan Fransız tayyare filosu şehrimîzde i M. T. Gayrimübadiller müddet istirahatten sonra saat 17,30 da Fransız sefiri tarafından sefaret bahçesinde verilen gar denpartide hazır bulunmuşlar dır. Misafirler, bugün saat 10 da Fatih Tayyare Abidesine bir çe Ienk koyduktan sonra Belediyeyi, Tayyare Cemiyetini, Vilâyeti ve Uçüncü Kolordu kumandanlı ğını ziyaret edeceklerdir. Bu gece de Tayyare Cemiyeti tarafından Perapalas'ta şereflerine bir ziyafet verilecektir. Tayyareciler yarın Eskişeh're gidip akşamı dönecekler ve cu martesi günü de Atina, Zürih, Lion yolile 6 ağustosta Paris'e avdet edeceklerdir. * Eskişehir'den kalkarak misafir tayyarecileri hudutlanmızda istikbal eden dört tayyaremiz dün gene İstanbul'a inmeden Eskişeh're avdet etmislerdir. nuşahm, konuşalım... Seher, bizi dipdiri ve uyanık bulsun. Tam seher vakti sana Rahcni Beyin en güzel bir parçasını çalayım. E • nayi komşuların da bu beste ile uyansmlar. Dikkat ediyorum, biteviye işi gürültüye getirip içiyordu. Ben de ses çıkarmıyordum. Kararım kat'î idi. İdil'in kilidini açaca ğım ve İdil bana her şeyi söyli yecek! Güzel gözlerinde bulanık bir parıltı peyda oldu. Bu kadar içten; yayına bu derece kendini vererek çaldığını görmemiştim. Dışarıda birdenbire kuvvetli bir ay ışığı parladı. Bulutlardan sıyrılan ay mahal lenin iğri büğrü saçaklarından kaldırımsız yollara serilmişti. Sana Bursa'lı Mehmet Baha Beyin «Mehtabiye» sini ça layım, dedi. Hem çaldı hem o kudu. Sonra yayının değnek ta Tayyare. orta yaşlılarımızm bir çoğundan daha genç bir icattır. Franst'd» tayyarecilik nasıl te rakki etmesin ki ilk tayyareler uçtukları zaman bütün Paris halkı onları seyre gidiyor, tayyarecileri al kışlıyor, teşçi ediyor, zenginler büyük mükafatlar veriyorlardı. Büyük tayyare yarışlarında bütün Fransız milleti geceleri uykusunu feda ederek sabırsızhkla haber bekliyordu. Büyük harpte ölen, meşhur Fransız takip tayyarecilerinden Guynmer (Güinmer^ için Fransız Edebiyat Akademisi azasmdan Hanri Borde aux'un kocaman bir şehname yazdığını vc bütün Fransa'nın tayyarecilik için görülmemis bir heyecan ile titrediğini düsünürseniz Fransa'da tayyarecüiğin neden bu kadar te rakki ettiğini anlarsmız. Bugün Türk tayyareciliğinin misafiri olan tayyarecüer, semalann ilk Fatih'i olmak şerefini kazanmış bir milletîn evlâtları, medeniyetin kartallardır. KOKAiN madılar. Rolümü iyi^apmıştım. Ertesi günü bir bağa gittim. İki akşam gelmedim. Bu, tdil'in dargınhğma karşı zımnî bir mukabele idi. Süleyman Beylerin bağına Yazan: AKA GÜNDÜZ gelip beni aramış. Tabiî bulama Bilâkis. Uçümüz birleşelim, dı. Ben Keçiören'de idim. onu bu felâketten kurtarahm deUçüncü akşam gene roasamı di. O dargm olduğu için gelme hazırlattım. Fakat tek servisle. di, Biz karı koca geldik, senden Bir fırtına şiddetile içeriye giri rica ediyoruz, böyle bir *ey varsa verdi. Ben hemen karşıladım. Fabırak! kat gülerek değil. Sakin, tabiî.. Yalandan haşin davranmak Iâ Bana darıldın mı? zım geliyordu. Biraz suratımı asa Ne münasebet? Sen bana rak cevap verdim: darıldın. Kalplerinizin iyiliğine te Ben »ana bir iyilik için da şekkür ederim. Benim de bir is rıldım. Sensiz kaldım demek cantirhamım var: İşte rakı, işte bira, sız kaldım demektir. işte gramofon, işte bir dost evi.. Karşı bağlara ava gitmiştik. Yiyelim, içelim, eğlenelim ve birAnsızın yapılan bir parti.. birimizin hususiyetlerine fazla Masayı muayene edince: müdahale etmiyerek yaşıyahm. Hani benim servisim? Dedi. Karı koca bakıştılar. Mütees Darğmsın, belki gelmez sir olduğumu anladılar ve gidinsin diye hazırlamadım. ciye kadar bir daha bu bahsi aç Gitti servisini kendi hazırlıyîp TEFRtKA: 40 geldi. Sen benim yarı benliğimden daha fazlasın, dedi. Ne yapsan bana hayattır. Hadi içelim. Çok değil ama. Neden? Sana dokunuyor. Acayip! Ben senin menhus şeytanm için böyle söylerken sen beni dinlemedin ama. Menhus şeytan da kim? İşte o ölü renkli şişedeki şeytan! Neden bu kadar nef ret ediyorsun? Seni çok sevdiğimden. Ben de seni çok sevdiğim den çok içzne diyorum. Hadi bir mukavele yapalım: Ne ben içeyim, ne sen çek. Fena bir mukavele değil. Fakat bunu başka zamana bıra kalım. Bu akşam eğlenelim, Sinemaya gidelim, yahut Güzin Hanunlara uğrıyalun. Ne istersen yapalım. Nihayet kalmağa karar verdik. Söylemeği unuttum, dedi. Ben bu akşam otelde değilim. Ya neredesin? Buradayım. Bana komşulardan momşulardan bir yatak yor gan bulduruver. Ne rüzgârlar esti böyle? Otelde biı şey demezler mi? Hoş bir tesadüf oldu. Ben yokken Seniye Hanımefendi ile gelini otele uğramışlar. Direktöre demisler ki İdil bu akşam mutlaka bizim bağa gelsin, bekliyoruzOtelciler bu gece beni bağda biliyorlar. Yarın da bağa gider itiraz ederim olur biter. Haydi çabuk, vakit gecikmeden yatak buldur bana. Sen benim portatifimde yatarsın, ben de sedirde kendime bir yer yaparım. Yahut gel seninle bu gece hiç uyınmyalım. Konuşalım, ko rafını kemanın kirişlerine çar parak: İşte, dedi. Büyük bir insan, kuvvetli bir üstat ki Türkiye onu takdir etmemekle iftihar etsin. Yanhş söylemedim. Takdir et memekle diyorum. Bu coşkunluktan istifade et tim. O görmüyormuş gibi kokain şişesini çıkardım ve çeker gibi yaptım. Kemanını yüzüne kapamıştı, beni görmemek için... Gayet sakin, tabiî bir tavurla şişeyi uzattım: Sen de biraz çek. Yapma ninem, diye inler gibi haykırdı. Bunu bana verme. Hiç olmazsa ikimizden biri sağlam kalsın. Jestlere başladım: İkimizden biri demek ayrı hk manası ifade eder. Halbuki geçen güne kadar bana her za man «biz ikimiz bir tek insanız» diyordun. iMabadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: