6 Ağustos 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

6 Ağustos 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cnmhuriyet ARA SIRA: Taşdelen! Almanya tehlikeden nasıl kurtulabilir? Başvekil mühim bir nutkunda Fransa ile itilâf lüzumunda ısrar ediyor Berlin 4 (A.A.) M. Brüning, saat 19,30 da bir nutuk söylemiş ve bu nutuk radyo vasıtasile bütün Alman mületine iblâğ edilmiştir. Başvekil, kendisini dinliyenîere vaziyeti izah etmis, Almanya tarafından son haftalar zarfında sarfe dilmiş olan mesaiyi, gayretleri ha • tırlatmıştır. Başvekil, samilerinden bilmukabele itîmat göstermelerini sükun dairesinde hareket etmelerini istemiştir. M. Brüning, imparatorluk kabi nesinin beynelmilel siyaseti hakkmda da izahatta bulunmağa lüzura hissetmiştir. Mumaileyh, 9 ağustosta Prusya'da ârayi umumiyeye vuku bulacak tnüracaate doğrudan doğruya telmih etmeksizin, Almanya'yı, yalnız beynelmilel bir teşriki mesai siyasetinin kurtarabileceğini söyle mistir. ımm M. Brüning, Paris ve Londra mükâlemeleri esnasında Alman hükumeti tarafından kabul ve takîp edilmiş olan bu yolda yürümeğe devam etmek arzusunda olduğunu ifade etmiştir. Mumaileyh, bilhassa Almanya ile Fransa arasında bir itilâf husulü lüzumunda ısrar eylemiştir. Nutkunu Wilhelmstrassı'da Başvekâlet dairesindeki mesai odasında bir mikrofon önünde söylemiş olan M. Brüning, ağır ve sakin bir eda ile söyliyor, kendisini dinliyenler üzerinde tesir husule getirmek için hitabet oyunlarına müracaat etmiyor, yalnız milyonlarca Alman tarafın dan sözlerinin iyice anlaşılmasmı temine çalışıyordu. Mumaileyhin, nutku 19,30 dan 19,58 e kadar de vam etmis ve bitirir bitirmez İngilizce tercümesi kısa mevcelerle Amerika'ya gönderilmiştir. HniDimillllllllllllllllllllRIHIIRIIIIIIHimniHinmmm.m.n,. Bursa'da bir soygun Defterdarlık Gemlik yolunda 40 50 Manîsa Defterdarı Bey oglu Malmüdürü oldu yolcu soyuldu Bursa 5 (Hu. Mu.) Dün gece saat 23 te Gemlik yolundaki Kurtul boğazmda bir soygun yapılmıştır. Yüzleri maskeli ve silâhlı yedi kişi yolda pusu kur~ muşlar ve Yalova'dan gelerek Bursa'ya giden otobüsün önüne çıkmışlardır. Haydutlar kırk elli yolcunun üzerinde buldukları 2000 lira kadar parayı alarak savuşmuşlardır. Soyulanlar arasında jandarma yüzbaşısı Bür han, tüccardan saatçi Ömer Lutfi ve otobüs şirketi direktörü Salih Beyler vardır. Haydutlardan birinin yolculara: Siz bu yoldan Istanbul'a 120 kuruşa gider misiniz? Dediği rivayet ediliyor. Pu sudan kurtulan otobüs Bursa'ya gelirken yolda Yalova'ya hare ket eden gece postasma tesadüf ederek onları hâdiseden haber dar etmiş ve postayı geri çevirmişlerdir. Musa Ankara 6 (Telefonla) tstanbul Maliye teşkilâtında esaslı tadilât yapılmıstır. Evvelce tahsil ve tahak kuk daireleri Defterdarlığa merbut iken bütün tahakkukat kazalara verilmiştir. Halkın şikâyetlerini dinlemek, halkla daha yakından temas ederek halk ve hazine huknkunu daha iyi bir surette sıyanet ve takip için icap eden tertibat alınmıştır. Beyoğlu ve Eminönü kazalarının ehemmiyetine binaen Beyoğlu mal müdürlüğü vazifesine, tecrübeli bir maliyeci olan Manisa Def terdan Ali Rıza Bey, defterdarlık sıfat ve sa lâhiyetini muhafaza şartile tayin edilmiştir. Kezalik Eminönü Defterdarlığına varidat şube müdürlerinden Âmir Bey, eski salâhiyet ve sıfat ile tayin edilmiştir. Yeni teşkilâtın netîcelerine göre icap eden tadilât yapılacaktır. Defterdarın, vilâyet idare heyetinde bulunmaktan, umum kazalar muamelâtında nâzımlık vazifesini ifadan başka rolü kalmamışbr. Taşdelen, vaktile bütün fstan bul'un dudaklannda yaşıyan bir iştiyak idi. Güllerin açı!ma3İIe beraber o iştiyak, hummalı bir emel olurdu ve her evde, heyecanlı hazırlıklar başlardı. Semaverler temizlenir, utların telleri değiştirilir, uzun bir sefere çıkılacaknuş gibi sürekli münaka şalar yürütüldükten sonra yemek Ier tertip olunur ve nihayet Taş delen'e doğru teveccüh edilirdi. ö küz koşulu uzun arabaların, sarsak talikalarm, şık lândol^rm, zarif faytonların her cuma ve her pazar teşkil ettiçi kafileler, yirmi kiJomet relik barap şose üzerinde dalgalı bir şerit gibi uzanır, uzanır, uzanırdı. Denilebilir ki bu seyyahlarm taşıdıklan heyecan, hac yollarında kendi vicdanlarının tehlilâtını gene kendi yüreklerine akıtan âbitleri imrendirecek kadar coskun olurdu. Bu mübarek su, meş'um mütareke yıllarında uzak bir serap halini aldı. Artık her ev, onun yalnız iştiyakını değil, hicran>nı da tasıyordu. Büsbütün bozulan, çiçek hastahğile tarumar olmuş çehreler gibi delik deşik bir hale gelen uzun şose, yaz günlermi metruk bir yetim ıssızlığı içinde geçiriyordu. Taşdelen çeşmesinin başında, Alemdağı'nın kıvrak yolları arasında, yaşhlıklarına rağmen yeşil kollarında ferahlı gölgeler taşımaktan hâlâ yorulmıyan ağaçların dibinde tek bir misafir görülmiyordu. Belki; evet; belki sevimli çeşme, temiz suyunu membaına iade ediyordu, ağaçlar yapraklanmıyordu, asırlardanberi o ormanda aşıyan tutan süklünler, ceylânlar ve tav şanlar bile itikâfa çekilip matemli bir inzîva hayatı yaşıyorlardı. Sekiz senedenberi Taşdelen, gene eski cazibesini takınmıştır. öküz koşulu arabalar, talikalar, lândolar, faytonlar değil, fakat otobüsler, otomobiller ve kamyonlar, yaz mev siminin hemen hergününde oraya küme küme misafir taşıyor. Yeni şosa, kuvvetli göğsünü okşıyarak gelip geçen bu mütevali kafilelerin neş'eli sıkleti altında tatlı tatlı esniyor; çeşmenin iki ağzmdan uza nan billur dil, misafirlere bol iştiha ve bol safa temenni ediyor ve ağaçlar, mebzul gölgelerini köklerine doğru dökerek ziyaretçilerine inşi •' rah teminine çalışıyor. Süklünler, parlak renkli uçuşlarile; tavşanlar, şuh koşuşmalarile; ceylânlar, masum cilvelerile oraya gidenleri eğlendirmekte kusur etmiyorlar! Fakat bir şey, tuhaf bir şey, gözleri hırpalıyor, ziyaretçilerin neş'e sini baltalıyor. Bu, Taşdelen müste cirinin suyun müsteciri mi, oradaki kÖtü kahvehanenin kiracısı mı, belli değil oraya gelenlerden aldığı haraçtır. Koca ormanm, şu meşhur mesirenin neresinde oturursanız oturunuz, bu haracı, bu tenezzüh ver • gisini vermeğe mecbursunuz. Kili miniz var, seccadeniz var, döşeğiniz var, her şeyiniz var, değil mi?.. Bu varlıklar para etmez, behemehal müstecirden kalabalığınıza göre bir veya iki hasır alacaksınız ve on beş kuruş değeri olmıyan bu yırtık, pis ve iğrenç hasırların her biri için tam yüz kuruş ödiyeceksiniz. San • dalyalann tanesi on, masaların beheri iki yüz kuruştur! Bu haraç, Alemdağı'nda bir nevi soygun hissi veriyor! ain Oruc'ahııda HEM NALINA MIHINA yeni bir s i l l e ! 1932? Küstah serseri, kendini a dam yerine koymuş ta Başmuharririmizi düelloya davet ediyor Hain Oruç, iki hamiyetli gençten güzel bir dayak yedikten sonra bu gençleri Başmuharririmizin kendisini dövmeğe memur ettiğini iddiaya kalkıştı. Merkum, ne Yunus Nadi Beyin, ne de matbaamızda hiç kimsenin tanımadığı bu iki gencin, sermuharririmizin evinde mobilya yaptıkları yalanım da uydurmuş. Bu gençlerin Yunus Nadi Beyin evine ayak bile basmadıklannın en büyük delili, yalancı Arif Oruc'un böyle bir iddiada bulunmasıdır. Yunus Nadi Bey, bu iki gencin Arif Oruc'u dövdük lerine müteessir ve müteessiftir; çünkü Türk gençliğinin temiz ve muhterem ellerinin o pis ve iğrenç vatan haini herife sürüldüğünü istemez. Binaenaleyh Yunus Nadî Beyin memleketin iki temiz gencini, hain Oruc'u dövmeğe sevketmesi imkân haricindedir ve bu da, hainin binbir yalanından biridir. Hain dünkü gazetesinde, palavracı bir külhanbeyi tavrile meydar. okuyarak Yunus Nadi Beyi düellüye davet etmek küstahlığında da bu • lunuyor. Düellü, namuslu ve ayni seviyede bulunan iki insan arasında cereyan eden ve memleketimidze memnu bu lunan bîr Garp adetidir. Fakat düellonun memnu olmadığı memle ketlerde dahi kuduz köpeklerle düellö edilmez, onların belinin ortasına bir sopa indirilir, o kadar... Sinycdr Mussolini bir makale yazmış, bw, mekalesinde Avrnpa'nm sefalet '/yj mahrumiyet içinde bir kış daha geçirdiği takdirde bolşevik olması ihtimaü mevcut bulnduğunu şeriüğine bihakkın lâyıksınız. BüySk söyl fidikten sonra 1932 sensinde Cekurtartcı ve dahinin milletimize açıp nevre'de toplanacak olan terki tesbahşettiği hayat, insaniyet ve me libat konferansının kat'i bir safha deniyetin nurla yollannda yaptığıolduğunu söylüyor ve makalesine nız mücahedenizde muvaffak olmaîu suretle nihayet veriyor: nızı candan, gonülden temenni ile «1932 aenesi, mukadderatrmtzt tanihayet siz selâm ve hürmet takdim yin edeeekttr. Ya iyi, ya fena. Müteylerim. hiş bir müeadele karşımndayız: Me Yüksdt meziyetlertnizin ebedî mefdenivet, ya yeniden hayat, yahat zeval bulacak!» tttnu muallim Süleyman Strrt Mussolini gibi dünya aiyaaettnde, Muhterem Süîeyman Sırrı Beyin gösmühim rol oynıyan müstesna bir sahterdiğî samimî muhabbete ve yük • siyetin bu sözlerine alelâde bir kehasek teveccühe teşekkür ederiz. Bi net diyemeyiz ya! Gariptir ki meşhur zim için çok kıymetli bir iltif at olan Alman Jeneralı Ludendorf ta ge • bu hitap, ayni zamanda vatan hainiçen sene yazdığı bir kitapta 1932 senm murdar çehresine indîrilen yeni nesinde ikinci bir Harbi Umuminin bir silledir. Fakat, Çerkes Ethenn'in pat'ak vereceğinden kat'iyetle bahuşağı, bu ezici silieden de teessür setmişti. duymıyacaktır. Kamçı altında beli 1932, İkinci bîr 1914 mi olacak, kırıldığı halde hâlâ hırlamağa sa de " vaşan uyuz köpek, bu kibar sille Araan AJlah göstermesin! • •• lerden müteessir mi olur? Bununla beraber Süî^vman Sırrı B. emin olabilir ki bizim hakik?.tten ve Hahambaşı Becerano Efendinin faziletten kuvvet alan azimîıâr pencenaze alavna iştirak eden musevî çemiz, bu hayasız yaygarayı ebedivatandaşlrimız, o kadar fazla i • yen susturuncıya kadar hyıtnin yamiş ki yollar tıkanmış, münakalât kasmdan aynlmıyacaktır. Hak için; înkıtaa uğramış ve nihayet, mute vatanın hayır ve nef'i için ve bizi bu veffa ruhani reislerine son hürmet kadar teşvik ve teşçi eden münevver vazifesini ifa etmek için berhayat gençliğe şükranımızı ödemek için yo insanlarm yolunu kapavan hu cemlumuzdan donmiyeceğiz. mi gafiri itfaiye tulumbalarile Bzer* lerine su sıkmak suretile dağitmağa *•* teşebbüs etmişler! Dünkü (Türkişe Post) gazete Benira fikrimce, ağustos sicağmsinde okunduğuna göre guya eski meb'us ve Hariciye mütnessillerinden da, sımsıkı bir vaziyette kanter içinde sokaklan dolduran insanlara su Cami Beyle Soysallı İsmail Suphi B. serpmek, onların dağılmalarını deve safre (Yarın) paçavrasını s ":n ğil serinleyip ferahlamalannı te • almak istiyorlarmış. B U I B okudukmin eden bir tedbîrdir. Bu kışlık tan sonra: tedbirin yazın istimali muhakkak Ne külfet? aksi netice vermiş, kimse daÇılma • mıştır, sanıyorum. Dedik. Filhakika ortahkta satın alacak hiç bir kıymet yoktur. Belki kıymetsizlik, terbiyesizlik ve edepsizlik vardır. Türk tarihinde Kabakçı Mustafa filân diye bir takım unsurlar gelip geçmiştir. Büyük bir inkılâp geçiren büyük Türk milleti içinde o eski devirlerm işte böyle pestzinde, fakat çok cahil alabîldiğine edepsiz, muhakkak Kabakçıdan daha namussuz ve hayasız bazı serseri Ier in karşısındayız. Büyük Türk Başvekil tsmet paşa hazretlerimilletine göre hatta sîvrisinek mahiyetini bile caiz olmıyan böyle hanin Yunan Başvekili M. «Venizeyasızlarm hiç hesap ve kitabı olur los» a iadei ziyaret etmek üzere mu ki şahsan onunla meşgul olalım?. Atina'ya vaki olacak seyahatîeri Bu mülâhazalara binaendir ki bu pa tarihi kararlaştırılmıştır. tsmet Paçavranın guya bir iki adam tarafınşa 26 eylulde ağlebi ihtimal Eğe dan satın alınacağı sözü tuhafımıza vapuru ile hareket edecek ve doğgitti. ruca Atina'ya gidecektir. İsmet Bu bir kıymet mi ki satın alına Paşanın Atina'dan Macar Basvecak? kili Kont Bethlen'e iadei yiyaret Vatandaşlar gazete mi çıkarmak için Peste'^e gitmeleri de muh • istiyorlar, işte kanun ve işte mey temeldir. dan! Muhakkak bu havadis uydurmaTürk gazetecileri Atitufya dır, hatta pek kuvvetli bir ihtimal ile davet edildi particiler tarafınadn uydurmadır. Yunan matbuat cemiyeti BaşIşlerin iç yüzünü bütün tafsilâtile vekil İsmet paşa hazretlerinin Asöylemeğe tenezzül etmiyoruz, fakat tina seyahati dolayısile Türk matbu münasebetle şu kadannı haber buatını da Atina'ya davet etmiş verebiliriz ki Serbest Fırkanın bat tir. Bu heyetin oldukça kalabahk masından sonra Yarının hâlâ şimdibir kafile olması arzu edilmekte ki sahibi ve kendisini on beş senedir ebediyyen kabul etmediğimiz hain ve Yunan gazetecilerine Ankara** Oruç bilvasıta gazetesini satmak da gösterilen hüsnü kabülden siiçin bize müracaat etmisti. Bittabi tayişle bahsedilmektedir. Teşrinibilvasıta ve bittabi sureti mahsusada. evvel bidayetinde İstanbul'da aBu müracaate verdiğimiz cevap şuçılacak olan Balkan milletleri Tudur: ring kongresi münasebetile Yu Olamaz tabiî. Zaten ortada anan gazetecileri tekrar şehrimize lınıp satılacak hiç bir meta yoktur. geleceklerdir. Ekonomi politik edepsizliğe şimdi Yazlık tedbir değil! Hain Oruc'a bu da yeni bir sille ! Dahiliye Vekili ayın onunda geliyor 'Ankara 5 (Telefonla) Da hiliye Vekili Şiikrü Kaya Bey ayın onunda tstanbula gidecektir. Telsiz tesisatı yapılacak Ankara 4 Hükumetle tstern telgraf kablo şirketi arasında de vam etmekte olan müzaerat bitmiş, bu hususta bir proje hazırlanmıştır. Bu projeye göre şirket kablo tesi • satı yerine, telsiz tesisatı yapacaktır. Muamele vergisi Ankara 5 (Telefonla) Muamele vergisi kanunu resmî gazetede intişar etmiştir. 15 gün sonra mer'iyete girecektir. Maliye varidat müdiriyeti umumiyesi İktisat Vekâleti sanayi müdiriyeti umumiyesile te masa gelerek verginin tatbiki hakkında bir nizamname tanzim ede cektir. îzmir 4 (A.A.) Bir müddet tenberi Göçük'te tedavide bulunan Vali Kâzım Pş. Hz. tam bir sıhhat ile avdet ederek vazifelerini ifaya başlamışlardır. EDEBÎ TEFR1KA: 45 ingiltere'deflçgenç kıza bir tecavüz Birmingham, (Alabama) 5 (A. A.) Kibarlar âlemine mensup 3 genç kız otomobille bir gezinti yaptıkları sırada yarıyolda elinde bir tabanca tutan bir zenci tarafından tevkif edilmişlerdir. Zenci, bu kizlan 4saat kadar bir koruda alıkoy muştur. Kızlann nihayet kaçmağa teşebbüs ettiklerini görünce ateş etmiştir. Genç kızlardan biri ölmüş diğer ikisi ağır surette yaralanmıstır. geldiler yerden birer temenna ettiler, elime bir kâğıtla yüz kâğıt lira verdiler. Bunlar ne? Dedim. Taksiratı samadaniyenin mukadderatı ezeliyesinden ol mak üzere meyanenizde talâk vaki oldu. Bu beyaz kâğıt şer'i şerif üzere tanzim kılınan talâknamedir, öteki de mihri muac cel. Mihri muaccel ne demek? Yani nikâh bedeliniz demek mek. Demek o adam beni yüz kâğıt liraya satın aldı, bir hafta kullandı, sonra sırtını döndürüverdi, öyle mi? Hasa sümme şeriftir bu. hasa! Şer'i M. T. izmir Valisi iyileşti ParisBelgrat Ekspresinde bir bomba patladı Belgrat 4 (A.A.) Paris Belgrad ekspresinde bir bomba patlamıştır. Uç kişi ölmüş 18 kişi yaralanmıştır. Bize malum değil. Teyzeniz hanımefendi hazretleri öyle tensip buyurmuşlar. Ben teyzemi bilirdim. Öyle açık göz şeydi ki, beni ölüm al • lah yüz liraya satmazdı. Bunun içinde bir şey var muhakkak, dedim, yüzlük kâğıdı imamla muhtara bahşiş verdim, boşan • ma kâğıdını elime aldım. Sonra öğrendim ki iş doğru imiş. Teyzem beni büyük para gibi boz durmağa karar verraiş, fakat cezası çok, ne yapsın? Bir harbi umumî zengini bulmuş, iki bin yüz liraya pazarlık etmişler. İki bin lirası teyzeme, yüz lirası da nikâh parası. İş kitaba uymuş. Ben kitabm ne yaptığını bilir miyim? Nikâh olup Pangaltı'dan kurtulacağım diye; vardın mı? Vardım dedim, aldm mı aldım.. Bir hafta sonra da cezasız, mah fki hamiyetli Türk gencinin bir gün evvel tozlara buhya bulıya, pestilini çıkara çıkara patakladıklan murdar oğlan; şimdi şiş yanaklarını, berelenmiş kemiklerinî kaşıyarak çevrelendiği köşeden inliyor, pis pis havlıyor. Bu inleyiş, bu havlayış; şunun bunun bacağma saldırdıkları için tekmelenen, taşa tutulan, kamçılanan uyuz köpekleri hatırlatıyor. O kada bozuk düzen, o kadar falsolu ve o kadar müstekrehtir. Fakat bu dövülmüş köpeğin kopardığı yaygarada gene bir hirla ma, zayıf ta olsa, gene cibiHiyetini gösteren mütearrız bir hırlama hissolunuyor. Yediği tekmelerle belinin sızım sızım sızladığına şüphe yok; beyninin, indirilen kuvvetli yumruklarla sarsıldığı belli; kuyruğunu kımıldatamıyacak bir hale geldiği de sabit. Lâkin bu ıslak ve perişan halile gene diş gıcırdatmağa savaşıyor. Biz, onun bu vaziyetini de tabiî buIuyoruz. Çünkü sille ve kamçı, teltme ve yumruk, nihayet bir köpeği ağlatır, fakat köpeklikten tecrit edemez, ona edep ve haya getiremez. «Muallim Süleyman Sırrı» imzasile Berlin'den aldığımız bir mektup ve* silesile ve istemiye istemiye bu sa tırları yazdık. Yoksa, meşhur fık radaki yırtık yüzlü adam gibi her şeniayi meziyet olarak kabul eden ve hatta ondan yüz kat daha ileri gidip vatan hainliğini de şeref teIâkki eyliyen bu alçakların alçağı herifin adını hele köpekler gibi dövüldükten sonra sütunlarımıza geçiremezdik. Tekrar ediyoruz: Mahza temiz ruhlu ve yüksek duygulu münevver bir vatandaşımızın gönderdiği o mektup münasebetile ve biliztırar hain Oruç'tan bahsediyoruz. Mektup, aynen şudur: Cumhuriyet Başmuharriri büyük üsYunus Nadi Beyefendiye Berlin: 317931 Büyük kahraman ve mücahit! Siz, yalnız Eskişehir'lilerin değil, bütün genç, medenî Türk'lerin hemkememiz, polissiz bir tarzda elime pasaportu verdiler. Eh, o zaman için iki bin yüz lira epeyce para idi. Bir gün teyzemin karşısma dikildim dedim ki: Teyzeciğim! Hilebazlıktan bıktım. Artık bir şeye karar verdim. Telâşla sordu: Neye kızım? Orospu olcacağım. Derhal kanser sancıları tuttu ve şarkadar düşüp bayıldı. Me fım. Ayılınca ilk defa bana çı kıştı: Alimallah polis müdiri u mumisi Bedri Beye snei söyler sem tantuna gidersin ha! Ah teyzeciğim! Dedim. Hiç söyleme. İşte asıl o zaman muradıma nail olurum. Bedri Beyden Bedri B. ye, Bedri B. den Bedri tat İsmet Ps. Hz. 26 eylulde Atina^yı ziyaret edecekler ye kadar hiç bir kıymet koy mamıştır. Ve bundan sonra da koymağa asia niyeti yoktur. B. ye derken bir gün beni Şişli'de büyük orospu hanımefendi göreceğine Kadıköy'ündeki Paris mahallesinde alt kat oda sürtüğü görürsün. Ben istiyorum ki hem senin namusuna halel gelmesin, hem ben şöyle, Osman Beyde müsta kil, mükellef bir apartımanda asil, kibar bir oruspu hanımefendi olayım. Teyzemin mantığı, muhake mesi kuvvetli idi, bu fikrimi mülâyim buldu. Şimdi rahatsızım, dedi. Hele yarın olsun, bu işi bir daha mü zakere ederiz. O gece, boşandığımı duyan eski ahbaplarımdan biri misafir geldi. Teyzemin gene sancılan tuttu. Bir dakika sonra ben de misafirin iki uzanmış bileğini geri iterek kalktım: Mdbadi var * Bulgar gazetecileri de ya bu tarihte yahut ta eylulün sonuna doğru şehrimizi ziyaret edecekler • dir. Her iki millet gazetecilerine şehrimizde fevkalâde teza hürat yapılacak şehrin şayanı temaşa mahalleri gezdirilerek ve Ankara, Yalova ve Bursa'ya bir seyahat tertip edilerek müteaddit ziyafetler verilecektir. KOKAi Yazan: AKA GÜNDÜZ Ama da merhametsizsin ni • ' nem! Ya bir rakı ver, ya bir çekim koko! Ha şoyle! Seni evlendireyim. Dedi teyzem. Sevincimden sıçradım. On dokuz yaşmdaki küçük ha • nım bu sefer sahiden nişanlısını bulacak! Evlendim. Bilmem ne müte • ahhidi bilmem kimle. Öyle hırt herifin birisi ki gelinlik yatağında gülmemek için dudaklarımı ısıra ısıra kanattım. Bir hafta sonra sarhoş geldi. Papuçlanm kendi elimle çıkarmamışım diye kızdı, beni bosadı. Mahaüe imamı ile muhtar Çekoslovakya'nın alacağı tOtflnler Çekoslovakya rejisi ile aktedilen bir itilâf mucibince bu sene memle • ketimizden tütün mubayaası için bir münakasa açılacaktır. Ticareti hariciye ofisi tarafından yapılan teşebbüs üzerine münakasa listesine Art» vin ve Trabzou tütünlerinin de Hhaline İktisat Vekâletince müsaade edilmiştir. Münakasa yakında açı • lacaktır. Ofis Karadeniz mıntakav sındaki tütüncülere keyfiyeti teblif etmiştir. Bu yüz kâğıdı kim pazar • hk etmif.

Bu sayıdan diğer sayfalar: