18 Eylül 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

18 Eylül 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

\ \r •HAYATI VE Yazan: RESAT EKREM Sehir ve memSeket haberleri ) Siyasî icına! hafla Ne ihraç edildi ? Yuvarlak masa Konferansı toplandı Hindisten'm müstakbel tarzi ida « resi ve rejimi hakkında istişarî bir mahiyette müzakerede bulunmak için ikinci defa davet olunan Yuvarlak Masa konferansı Londra'da top< landı. Bu konferans evvelkine na zaran başka şerait ve hava îçinde içtima etmiştir. İlk konferansa Hindistan'ın en büyük siyasî fırkası ve halk teşkilâtı olan Millî kongre iştirak etmenmti. Bu teşkilât, basta liderleri Gandi olduğu halde tngiliz idaresine karsı itaatsizlik hareketî yapıyordu. Cebir ve kuvvet istimal edilrneksizin yapılması meşrut olan bu itaatsizlik hareketi ekseriya kanlı müsademelere ve hâdiselere sebebiyet veriyordu. Bunun için Hindi tngilizî hükumeti nihayet Gandi ile rüfekasını ve elli bine yakın milliyetperveri ve millî • kongre gönüllüsünü tevkif etmişti. Fakat sonradan Millî kongre sabık Hint Valii Umuır.isi ile itilâf etmiş ve Gandi ile taraftarlarından otuz bin kişi tahliyc edilmiş ve Delhi şehrinde bir mütareke aktedilmîf idi. Maahaza ikinci konferansa davet e« dildiği vakit Hint Millî kongresi teşkilâtı Hindi İngilizî hükumetini Delhî misakma ademi riayet ile itham ederek kongreye iştirak etmek îsteme mis ve çiftçiden vergi ahnmaması Cumhuriyet 18 Eylul ı931 İBu iddialara cevap verJ Terkos müdürü Ankara' mek lâzım değil mi? İncir. üzüm, tütün, af yon Şeh*adeler güzW«»«i genç ve güzel Mehmet ölüyor, ya giderken neler söyledi ve saire ihracatımız Dün matbaamıza şehrin muh Sinan onun namma F^hzade camiini yapıyor telif semtlerinde otobüs isleten 5 Süleyman'ın Mimar Sinan'a ük yaptırttığı eser, sevgili Hasekisi Hurrem Sultan namına Avratpazan'nda yapılan bir kubbeli küçük bir cami oldu. Sinan bu camün etrafına bir İmaret. bir mektep ve bir darüşsifa (timarhane) ile camün avlusuna bir de sadırvan yaptı. 950 senesinde Süleyman.onuncu defa olarak sefere çıkıyordu. Sinan da, eski bir asker sıfatile, orduvu hümayunla beraber gtdiyordu. Maearis • tan ovaları ve Almanya daftl*" gene TUrk askerlerinin eenk tlirkülerU* dolacaktı. Budin'e muvasalat edil • dİkten sonra Gran ««hrl muh»""» •e laptedildi. Eski Maearistan Krallarının an'anevî meıarlarını havi olan «Stuhlvessenbourg» Türk'lerin eHne geçti. Burad*n RagU*e Cumhuriyetine, Fransa Kralına, V*»nedik Senatosunı» zafernameler gönd*'rildi. Ve sonra, muhtesem Türk ordusu. navitahta dosrru dönmefte ba«l»dı Ntanbul. galip ve muzaffer dönen orduvu. muazzam senlikler ve sehrâviilerle karştlamağa hazırlanıvordu Fakat, Şehzade Mehmed'in vali olarak bulunduğu Manisa'dan frelen bir kara haber Hnrrem Sultanı ve Sultan Süleyman'ı ta kaloİTİnin ortasından vurmuştu: Şehzade Mehmet, ölmüştü. Senlik hazırlıkları matem alâ metierile tebdil edîldi. Padisahın emri ile Mimar Sinan derhal. «Eski odalar» denilen Yenireri kıslasının karsısındaki boş arsava bir türbe yaptı Güzel ve sevgili Sehradenin cesedi Manisa'dan jretirilerek namazı Bayazıt camiinde kılındı ve Sînan'ın hatır'idığı türbeve defnedildi. R'ba, sevp'li osrluna karsı vazifesini ikmal ed££ftk Jiendisînî teselli etmek istîyordu. Mimarını cağırdı, Sehzadenin türbesi civarında. tmahbubülkulubunun ruhu serifi için» büvük bir mabet yapmasını emretti. Ve Mimar S'nan «ol dem b°nnalar ve senktraşlar cem edUp bir vaktü şerifte ve saati münifte» Sehzade camiine basladı. Sehıade Mehmed'in ölümüne zamanın sairleri tarihler yazdılar. Fakat bunların içinde en samimisini, en g/üzelini, Sultan Süleyman, şair Muhibbî, bağrı oğlunun acısile ya nan bir baba söyledi: Şehtadeler guzıdesı Sultan Mehmed'im Sene 950 Mimar Sinan, Şehzadeler güzi desîne, gtizide bir cami yapıyordu. Sekiz köşelî 4 payeye istinat eden dört kemerin üstüne «ef lâke ser çekmiş bir kâsei nîlgun kubbei mînâ» oturtmuştu. Bu kubbenin dört yanında dört yarım kubbe bulunuyordu«iki minaresi guya bir piri ruşen zaderrislerin bulunmasını tekâmül için bir tıkaç addettigini söylüyor. Halbuki her memlekette müderris • ler yetmis yaşına kadar kürsüle rinde bırakılırlar. Bizîm kanunları mız tekaütlük yaşını 65 olarak tes bit etmiştir. Tarık B. Darülfünunu yıkmak ve yeniden yapmak istiyorlarmış. Hoea ve müderris mantar gibi yerden bit | mez. Kuracakları yeni Darülfünunu ] gene bu müessesenin enkazindan ' yapmıyacaklar mı? I Mithat Pş. Tuna Vilâyetinde vali | iken merkezden bir hoea istetmiş. Gelen hocanın illm dagareıgı boş • muş. Mithat Pş, nın buna eanı «kıl* mış. Hoeam »eni pek boş buldum. Ne diye kalkıp ta buralara kadar feldint Demiş. Hoea şu eevabı vermlşt Pş. Hı.ı hoealık paşalık gibi «oll» diylnee oluveren bir şey degll dlr kl. tştt mcmleketlmi» bu kada • rını yetlştlrdl. Heeanın eevabı gibi biıde ayni şeyi •oyHyeblHrl»! tşte memleketlmhtn yetlştlrdiği İlimlerimİR de bugünkü DarUlfUnun mUderrtalerİdlr. Maamaflh hükumot DartilfUnun leln yeni blr teşkilât kanunu yapa cak ve bir de tekâmül programı hazırlıyacaktır. Hiikumetçe getirtile • cek eenebi mütehassıslar bu kanun ve programla meşgul olacaklardır. Sorayım size, gazeteler gayei tekâmüle varmışlar mıdır? Artık mir önünde kıyama gelmiş iki kıyamet kad civanı zîbâ gibi» idi. Sinan, camün pervazlarını, minarelerin dısını, kubbelerin kenarlarını «kat ender kat zıhlar ve gunagun nakışlarla» süslemişti. Çünkü o, bu camii, hayatmda çok sevilmis bir gencin ruhu içün yapıyordu. Camün haremi gunagun ağaçlarla müzeyyendi. Sol tarafında bir ulu çmar vardı. Bu çınarın gttlgesinde Essevb Ali Tabeli Hatretleri medfun idi. Sahabei güsinden idi. Eba Eyiip Ensari ile tstanbul'a gelmiş, ol maarekede tabıl çalarken şehit olmuftu» Camîîn insaatı heş sene sürdU. Etrafına bir imaret, bir medrese bir de aşhane yapıldı. Camün büyiik kapısı Userine su tarih hâkkediltvUti: Mabedi ümmeti Ranuli mübin Sene 065 Bu cami için 151 yük akce sarfediimisti Mimar Sinan anah*ar'arını Sultan Süleyman'a gotUrdtiğü za man p^disah fevkalâde mab'uz ol mus, mimarını tebrik etmisti: «BaT>a ol şeh istıhsanlar ıttı. Nıce ummadığtm ıhsanlar itti.» Sinan bu bes sene zarfında yalnız Sehzade camii ile me^sçul olmamjştı. Üsküdar'da Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan namına «lebi deryada, haremme iki taraftan taş nerdiban ile çıkılır, vasatında çınarlarla müzeyyen yerler olup tasrasmda yan sofaları üzere amutlarla bina olunmus bir kubbei âlivesi ve birer ta bakalı iki minaresi bulunan» bir cami yapmıstı. (954). S«*v,«»de camiinin hHamından bir sene sonra idi (956), Sultan Süleyman bir sabah Mimar Sinan'ı cağırttı. Ona kendisi için bir cami resmi yapmaMnı ve verini de intihap et mesini eraretti. Bu eser, genc, güzel ve sevyili bir Sehzadenin ruhiçün yapılan bir maHftle kıyas olunamazdı. Bu mal»~t. on altıncı asırdaki hükümdarlara taç giydiren ve hü kümdarların tahtını çiğniyen bir Türk Padişahının namını taşiya caktı. Bu mabet, on altıncı asırdaki Türk azamet ve haşmetinin abidesi olacaktı, Sinan mabedin yeri ola rak tstanbul'un en yüksek teoelerinden olan Bayazıt tepesinin Halic'e bakan sırtını intihap etti. Plânım cizdi. Resimlerini yaptı. Ve Padişaha takdim etti. S»r«'i»tW5rır. fikir lerini beğenen Süleyman inşaatm derhal başlamasını emreti, Sinan'ın muhtesem dehasına hükümdarın muhtesem serveti hîzmet ediyordu. Türkiye'nin sark, garp, sîmal ve eenup hudutlarından, Süleymaniye insaatına oluk oluk altm akacaktı. Mabadı var ve tekârnüledon müstağni midir!»r? Oyle olsa idi matbuat kanunnnu de ğiştirmeğe pe lüzum vardı?» * Bu beyanatın iki Akşam gazete ainde birden ayni mealde olarak intisarından sonra bir arkadaşımız Muammer R«»it Beyle görüsmüş, Da«•(U'ünun EnMnî beyanatma bir çok ilâveler yapıldığını söyliyerek ga zet^lere bevanatmın sundan ibaret olduğunu bildirmistir: « Darülfünunumuz bir devlet müessesesidir. Kapanmaıı mavauu bahseiamaı» Her müe»seM gibi DarUlftinunda tekâmUI v# ttrakki ••yrini takip «deeektir. Devlet DsrillfUnun teşkilâtmı tekemmti! ettirme|e karar vermiştirBuna herkMten « w t l blı DarülfUnun mttderriılerl memnun eluruvDarUlfUnunun tekemmUlil dtmek pe mUderrUlerin Ukatı ne de mlİMMMnin kapatılmatı demektir. Hoea lenelerln irfan hamuleılni tem»il eder. Bugtinden yarına mil derrla yetişeme*( yetişmlş mttderrislerlmtaden mUıtagni oUmıyıı. Meeburt tekalit «innine varmış hocalanmız memlekete büyük hizmetler etmis zevattır. Kendüerile her vakit iftihar ede riz. Hizmetlerînden Darülfünunu müştefit edebilmek için kanunun mü. saadelerinden istifade edeceğiz.» Terkos Şirketi Müdürü M. Kas telno hükumete yeni bazı tekliflerde bulunmak üzere Ankara'ya gitmiştir. Şirket Müdürü bu münasebetle demiştir ki: « Uç sene evvel hükumete tek lif ettiğimiz inşaattan hiç olmazsa bir kısmını yaparak halka su temin etmek için Nafia Vekâletine müra caat edeceğim. Bu suretle şehirde su sıkıntısı zail olacaktır. Bu inşaata mukabil ne imtiyaz müddetinin temdidi ve ne de tarifenin tezyidi mevzuu bahistir. Yalnız şirket tesisatı hükumet tarafından satın ahndığı takdirde yaptığımız masrafın iadesini istiyeceğiz. Bu yeni inşaat teklifini bir ay evvel hükumete bildir miştik. Şimdi neticesini takip çin gidiyorum. Yeni insaat, 220 bin liraya mal olacaktır. Altı ayda bitirilecek ve daha f azla su isalesi mümkün olacak tır. Bu suretle geceleri hiç bir yerde su kesHmesine lüzum kalmıvacaktır.» sermaye sahiplerinden bir kaç kişi geldi ve bize dert yandılar: « Belediyenin son talimatname ile koyduğu kayıtlar bizi o kadar sıkıştırıyor, mantıksız o lan bu kayıtları o kadar ağır buluyoruz ki ekmek paramızı çıkardığımız bu işten vaz geçmeği bile düşünmeğe başladık. Otomobil frenleri iki türlüdür. Su tazyikı ile işliyen Hidrolik frenler ve manivelâlarla tazyık yapan balatah frenler. İstanbul'daki o tomobillerin bir çoğu balatah frenlerle mUcehheıdirler. Ga*i Hı. nin otomobilleri balatah frenle çalışır. Vali Muhittin Beyin bindigi otomobil balatah frenle miicehhesdir. Millî Müdafaa Ve • kâletinin satın aldığı bUtün oto • otomobiller de bu nevidendirler. DUnyanm Fort, Ceneral Mo • tors ve saire gibi bir çok meşhur kumpanyaları bu frenleri kâfi ad< detmişler, arabalarını bunlarU teçhiı eylemişlerdir. Btiyle iken Belediye şimdi biıim otomobil • lerimiıdeki balatah frenleri çı • karmamııı ve yerine Hidrolik frenler tesisatı yaptırmamııı istiyor. Niçin? Bu parayı niçin verelim? Arabalarımııtn frenleri ihtiyaea kâfi frenler olmasa dünyanın en maruf fabrikaları bunları yapar* lar mı? Avrupa'daki şehlrlerin belediyeleri ayni mahzuru gör mezler mi? Ve nihayet Millî Müdafaa Vekâleti satın aldığı arabalarda başka türlü fren istemz mi? Bunlar bertaraf biz Hidrolik frenlerin mahzurlu olduğunu da isbata hazır bulumıyoruz. Sonra otobüsleri metresi 67 liraya alınan iyi cins bir nevi mu şamba ile döşedik. Bunlar pislik tutmaz, bit ve tahtakurusu tut maz. tcabında silinip temizle nebjlir. Belediye şimdi bunları çıkararak yerine maroken döşe mekliğimizi istiyor. Bu nasıl ta lep? Şehrin bir çok nakil vasıta > larında, şimendiferlerde, vapur • larda henUı kadife gibi pislik tutan, bit ve tahtakurusu tutan bir kumaş kullanılırken niye biıden maroken dttşemekllgimiı istenlyor? Belediyenin istedikleri o ka • dar çok ki dttkUp saymakla tUkenme». BUtUn bunlara seben ne?» Yeni teklifleri Son bir hafta zarfında Samsun mıntakasından 35301 kilo tütün, 1263 sandık yumurta, İzmir mıntakasından 1 milyon 570 bin 830 kilo arpa, 7442 kilo afyon, 97 bin kilo ak darı, 27 bin kilo halı, 1 buçuk milyon kilo incir, 1 milyon 500 bin kilo üzüm, 865 ton palamut, bir buçuk milyon kilo meyan kökü, 23 bin kilo yapağı, İstanbul mıntakasından da 758 bin kilo buğday, 327 bin kilo ar pa, 26 bin kilo madenkömürü, 35683 kilo tütün ihraç edilmiştir. Müstehcen hikâye davası Muharrem Zeki Bey isminde birisi tarafmdan yazılan «Arzu ile Kamber» isimli hikâye müstehcen mahiyette görülerek muharriri Muharrem Zeki, tabeden matbaa sahibi Aziz ve satan kitapçı Yusuf Ziya Beyler mahkemeye verilmişlerdir. Dün tkinei Cezada bu muhakemeye başlanmıştır. Muharrem Zeki, Aziz ve Yusuf Ziya Beyler mah kemede hazır bulunmuşlardır. Muharrem Zeki Bey, bu kitabm müstehcen olmadığını, esasen bunun eskiden taşba^ması olarak tabedildiğini, kendisi bazı yerlerini tashih etmek ve yeni uslube uydurmak suretile herkesin anlıyacağı bir şekle soktuğunu söylemiştir. Bazı hususatın istilâmı için mu hakeme 24 eylule talik edilmiştir. Şirket aleyhindeki dava M. Kastelno Maçka yangınmda su vermediğinden dolayı müddeiumu milik tarafından şirket aleyhine ikame edilen dava hakkında da de miştir ki: « Müddeiumumiliğin ikame ettiği dava üzerine istintak dairesin ce istiçvap edüdim. Yangında su bulunmadtğı iddiasının doğru olma dığını söyledim. Ben bu hususta bir komisyon tarafından tetkikat icra sını istiyeceğim. Hükumetle şirket arasında harbi umumiden mütevellit mütekabil borçların tesbiti için bir komisyon teşkil edilmiştir.» Terkos şiketinin bir mektubu Teakos Şirketinden dün bir mektup aldık, mütaleamızı bilâhare yazmak üzere, matbuat lsanununa tev fikan mezkur mektubu dercediyo ruz: «Muteber gazetenizın 13 eylul 931 tarihll nushasında 5 ağustos tarıhinde Maçka'da zuhur eden yangında guya Terkos borularında su bulunmadığma dair evvelce hilâfi haklkat olarak vakl olan neşrıyat tekrar edllmektedlr Malumu âlinlzdır kı doğru ve hakıkate mukarın olmıyan ıgbu havadıs 8 ağustos tarih ve 7491 numaralı mektubumuzla gazetenızde tekzıp edılmıştj Kafıyyen yanlış olan mezkur havadıs hakkında bu kere tekrar edilen malurnatın nerelerden alındığı ve hangl menabıden tereşsuh eylemekte olduğu bızce tabu malum değüdlr Mezkur yangmın zuhurundan evvel ve Imtldadı esnasında harık musluklanmızda suyun mevcut olduğunu ıstışhaden yangma mucavlr olan ahalıden bir çoklannın ımzasını havı yedımızde bir vesıka mevcuttur. Yangında su mevcut olduğunu pek barız olarak ısbat ejlemekte olan mezkur vesıkayı her arıu eden tarafırmsa müracaatle tetkik edebilir Yangında suyun meveut olduğuna ve bunun hll&fına olarak vaki tovaturun kftt'iyyen yanUf ve hil&fi hakikat bulunduftuna kanl ve bunu yakmdan bUen sirketimi» bu buhtanın auhire Ihracı ve her vicdan sahibı icln pek azla olan haklkaün meydana oıkması araualle bu husuata blr tahkikat komısyonunun te§kil edllmeslni »uretl mahausadft mercii olan Nafta Vekileti Oelile«lnden telep ve Utirham ey l«mi|Ur. Maru«atı ânifemia taraîınua verllip te neşrinde igtieal edılmıı olan bu ve bade•in buna mumaBil verilecek malumatjn mkı bir surette murakabe edılmesine sebep ve veaile olacagında şuphemız yok tur. Binaenaleyh hak ve hakıkati seven muteber gazetenıaın ılk ıntışar edecek oian nüahalarmdan birlnde ne§retmemzı dılerız efendim » Sırket muduru Gastelnau DoüıllsarllaırclltB , Tütün inhisarı tasarruf sandığı Doğru 8Öze ne denir? Kara Ali çetesi Bir şahit dün mühim ifadelerde bulundu gibi bazı şartlar ileri sürmüftü. Bundan başka Gandi Hindistan'ın başlıca mühim iki unsuru olan Hindo'Iar ile Müslümanlar arasındaki cemaat münafereti zail olmadıkça konfe ransa iştirak etmekten bir fayda gör> miyordu. Fakat Hint Valii Umumisinin değişmesi ve yeni valinin kanun ve h > U kumetin nüfuz ve itibarını şiddetle müdafaa ve muhafaza eylemesi ve Amele Fırkasının mevkii sarsılması ve bunun yerine Hindo'lara fazla müsaadat verilmesine taraftar olmıyan muhafazakârların iktidar mevkiine gelmek ihtimalleri Gandi'yi Londra'ya gitmemek fikrinden sarfı nazar ettirmemiştir. Mumaileyhin Babriye mülâzımlar'ndan Mustafa konferansa iştirak eylemesi konfe Bey isminde bir genç Beyoğlu'nda ransm ehemmiyetini tezyit etmif İse Tarlabası'nda bir randevü evinde de bunun muvaffak olmasına mâni öldürülmüştü. Muharrem ve Zeki olan engelleri izale etmemiştir. isminde iki şahıs ta vak'anın faili olMüslümanlar ile H^njdo'lar arasinmak üzere tahti zanna alınmışlardı. da intihabat mes'elesine ait derin Bu muhakemeye dün Ağırcezada devam edilmîştir. j îhtilâf hala devam ediyor. Müıliimnn Dün bazı şahitler dinlenmiş ve \ unsurunun Gandi'ye ve Mîllî kon gelmiyen diğer şahitlerin de celbi | greye itimatları kâmilen kaybol için muhakeme talik edilmiştir. i muştur. Adedi bir kaç yüze baliğ o1 lan Hint yerli hükumetlerinin ve hükümdarîarının arasında Hindis . tan'ın hükumati müttehidesi olması mes'elesinde tefrika zuhur etmiştir. TUtün tnhisar tdaresi tasarruf san > Yeni İngiliz hükumeti ve bilhassa dıgı için memurların maaşından her umuru Hindiye Nazırı eski hüku mete nazaran o kadar itilâfçu degilay bir miktar para kesmekte idi. tzdir. Bu müşkülâta ragmen itilif ih mir'deki tasarruf sandıgında 200 bin timalleri dahi vok değildir. Hra raddesinde para birikmiştir. Ahiren tasarruf sandıgı namına para MUHARREM FEYZİ kesilmesine lüsum olmadığı ve paraların memurlara iade edilmesi hak kında verilen bir emir Uıerine t ı mir MUdiriyeti paraları sahiplerine iadeye başlamıstır. Bir bahriye zabitmin katli davası Edebiyat Fakültesi Divan barem cetvelini nihayet kabul etti Pamuk mütehassısmın tetklkatı Türkiye pamuk istihsalâtını ıslah için Amerika'dan celbedilen mütehassıs M. Klark dün ihracat ofisini ziyaret ederek Türkiye pamukları, pamuk ihracatı ve pamuk ihracat tacirleri hakkında bazı tetkikatta bulunmuştur. Edirnekapı'nın incisi Edirnekapı'daki Çocuk Bakım yurdu açıîdığındanberi 6449 çocuğu muayene etmiştir. Bunların 3640 ı ziyaretçi hemşireler vasıtasile mu ayene olunmuştur. 2003 çocuk dahilî, 204 çocuk kulak ve boğaz, 300 hasta göz ve 100 hasta da kadın hastahkIarmdan muayene ve tedavi ohın muşlardır. Gelecek cumartesi günü Istan bul ttfaiyesinin 57 inci senei devri yesi olduğu için îtfaiye Müdiriyetinde bazı merasim yapılacaktır. Bu merasime bir çok zevat davet edileeek ve İtfaiye talimleri yapılacaktır. Dtinku muhakemeden bir safha Kara Ali çetesinin muhakemesine dün de Ağırceza mahkemesinde devam edilmiştir. Dünkü celsede de beş şahit dinlenmiştir. Sahit lerden birisî istima edileceği vakit makami riyaset tarafından usulen yemin ettirîlmek istenildiği zaman bu şahit: Efendim, doğru söyliyeceğime yemin ederim ama, ben bu adamlardan korkarım, demjştjr. Makami riyaset, buranın mehkeme olduğunu, kimseden korkmaması lâzım geldiğini ihtar etmiş, bunun üzerine sahit, şimdiye kadar mektum kalmış bazı hakikatleri meydana cıknracak mahiyette şehadette bulunmuş ve ezcümle demiştir ki: Ben Kara Ali'nin evinin önünden geçiyordum. Bir öl silâh patladı ve bunun üzerine biraz ileride birisi: • Ah yandım! Diye bağırdı. O tarafa kostum. Bir sahıs yerde yatıyordu. Yanına yaklaştığım zaman Darülfünun Divanı dün Darülfünun Emini Muammer Raçit Behin riyasetinde fevkalâde bir içtima aktederek Edebiyat Fakültesi müderrislerinin barem derecatı cetvelini tekrar tetkik etmişti* Edebiyat Fakültesi Divan tarafından iade edilen cetveli kanubunun İbtahİTi olduğunu anladımEHni kalbinin üzerine koymuşt", kan nî sekilde tadil ettiginden dünkü akıyordu. Etraftan yetişenlerin de içtimada münakaşa olmadan ayyardımile mecruhu eczaneye kaldırnile kabul edilmiştir. dık. Bundan iki dakika sonra Kara Bu suretle bugün fakültelerin Ali ile Kara Ahmet vukarı doğru hızlı hızlı gidiyorlardı. Mecruh ecbarem cetveli tetkik ve kabul edilzanede yarası sarılırken su istedi miş oluyor. ve kendisıni yaralıyan kurşunun KaCetvel yann Maarif Vekâletine ra Ali'nin penceresinden atıldığını gönderilecektir. söyledi itfaiyenin senei devriyesi İki, üç gündenberi Karadeniz'de oldukça şiddetli bir fırtına hüküm sürmektedir. Bu fırtınadan daha ziyade Bulgar sahilleri müteessir olmaktadır. Karadeniz'de fırtına Bu sehadet üzerine îbrahim'i öldürmel îe maznun olan Kara Ahmet: Efendim ben tabancayı Kara Ali'nin evinden değil, pene^re'min altından ateş ettim ve îhrahim'i öldürdüm, demi«;fir. Bu şahit, b"'~''an başka Kara Ali ve avenesinin o havalide işledikleri cinayetleri bil miyen kimse olmad;ğını, bunlardan herkesin korktu»unu ifade etmis ve bu hâdiseye sahit olan'»»dan bazı kimselerin de isimlerini büdirm'stir. Kara Ali bu şahitlerin ifadesine karsı: Benim bu adamla ve babası ile davam vardır. Yalan söylüyorlar, demiştir. Mahkemeye davet edilen şa • hitlerden bazıları gelmemiş ti. Bunlara veniden tebligat ya pılmasına ve yeni şahitlerin de celbine ve Kara Ali'nin Darıca'daki e. vinde keşif icrasına karar verilerek muhakeme talik olunmuştur. ( Polis Birinci şube müdürlügü İstanbul Polis müdiriye tinde yeniden tebeddülât yapıldığını, Bi rinci şube mü • dürü İbrahim Beyin kaymakamhğa terfi ettiğini, yeri ne de muavini Mustafa Nuri Mustafa rturi y Beyin tayin olunduğunu dün yazmıştık. Mustafa Nuri Bey dünden iti' baren yeni vazifesine başlamıs tur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: