5 Ekim 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

5 Ekim 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"Camhmiyeî TAHTELBAHİRLERİ Nakili: ABİDİN DAVER Günün eğlencesi Dünkii bilmecenin halledilmiş şekli 1 CİDAL, 2 ERKEK, 3 NlDA, 4 GAZA, 5 İZCt, 6 ZORLU, 7 HAYME, 8 ASKER, 9 NAZIR. (CENGİZHAN) Gemideki efrat arasında açgözlülükten çıkan boğaz kavgası 36 Bir tahtelbahir kumandanı, her cip oldu. Efrattan biri bana mümezivete sahip olmalıdır. Şimdi, racaat ederek kemali hürmetle gedikli zabitlerden şikâyet et ben de ahçıbaşıyı teskin etmek için diplomathk yapmak mecbu ti: riyetinde idim. Eğer muvaffak Bütün reçelleri kendileri olamazsan vaziyet daha ketü yediler. Efrada gayet az hisse leşecekti. verdiler. Bu tatlılar neferlerin ağzına yaraşmaz, dediler. Ahçıbaşı, senden nasıl vaz geçebiliriz, dedim. Senin gibi usGedikli zabitlerin en kıdem ta bir ahçıyı nerede bulacağız? lisini çağırttım. Olup biteni sorSen söylenen sözlere kulak asma. dum. Adamcağız, kendisine ve* Onların söyledikleri ciddî değil, arkadaşlarına tevcih edilen it şakadır, aldırma sen! hamdan çok müteessir oldu. O Sözlerime kat'î bir delil de ilâ da ayni hürmetle şu cevabı ver di: ve ettim. Tahtelbahirciliğe baş lamadan biraz evvel evlenmiştim. Efendim, reçel taksimin Karım, ahçıbaşının nazarında de efrada nazaran gedikli zabitdünyanın en kibar kadını idi. lere daha fazla verilmiş olması Ahçı, tesadüfen sokakta zevce mümkündür. Fakat neferlerde me rastgelse hayret ve takdirden haksızdır. Çünkü onlarda elleridona kalırdı. ne geçen bütün jambonu yedi Bak, dedim. Daha bu sabah ler. Hatta gedikli zabitler jam karıma yazdığım mektupta, sebon yemesinler diye hasta olunnin yaptığın tatlıların nefasetin cıya kadar tıkıştırdılar. den behsettim. Senin pişirdiğin Jambon reçel kavgası çok nohut yahnisinin ve domuzyağıgeçmeden hakikî bir harbi dahiliî nın ömrümde emsalini yemediği halini aldı. Gene diplomathk etmi yazdım. meğe ve Hazreti Süleymanvari Ahçıbaşının asık suratı güldü. bir hüküm vermeğe mecbur ol Bu kibar kadına methedilmek dum: «Bundan sonra ganaimi onun için en büyük mazhariyetti. ferden taksim memnudur. Ele Bi» miiddet için sinirleri yatıştı. geçen her şey kumanyalığa tes Bir kaç gün sonra, askerlerle teklim edilecek ve seferin sonunda rar mes'ele çıkardığı zaman oartan şeyler müsavaten taksim na san ve şeref vadederek ma edilecektir.» neviyatını yükselttim. Akdeniz'de en lâtif günle Seni her zaman aşçı yapa rimizden biri de Malta şimalin cak değilim. Sen, elinden geldiği kadar yemek pişirmekte devam de geçti. Ufukta başka bir tah et! Bir gün, seni harbe sokaca telbahir görünüyordu. Bir ar gım. O zaman büyük bir kahra kadaş olması ihtimalile bu ge man olacak, demir salip nişanı miye işaret verdik. Tahminimizalacaksın! de aldanmamıştık. İki tahtelbaBu sözlerim ona cesaret veri hir birbirine yanaştı. öteki tahyor, şan ve şeref ve demir salip telbahirin içinden uzun boylu nişanı hülyalarile ocaklarının basarışm bir delikanlı çıktı. Bu şına dÖD(fydVau. genç, deniz mayyosu giymişti. BiBir gün, müsellâh bir ticaret leklerinden birinde iki altın bivapurile uzun bir topçu muharelezik vardı. Bir tahtelbahirci için besi yaptık. Bütün efrada ihtiyaç hayli garip bir süs! Bu delikanlı ha*ıl oldu. Aşçı başı da güverede toplara mermi taşıdı. Bütün yü Prens Henry de Reuss idi. O da, Kayzer'in yeğeni Prens Sigis reğile çalışıyor ve bir kahraman olduğuna iman ediyordu. Haki mond gibi en tehlikeli ve en mekaten de kahraman olmuştu. Ger şakkatli sınıfa, tahtelbahircili ğe girmişti. çi yflnız kollarile gülle taşımak tan başka bir şey yapmamıştı. Ne haber var? Diye sordu. Ama demir salip nişanı için in Enfes bir şişe şarabım var. haları kumandanlar yaptığından Teşrif buyurun da içerken bize onu da cetvele yazdım. Nisan alyardım edin, dedim. dıktan sonra, aşçımız vazifesinPrens gemiye geldi. Şarap haden memnundu. Artık arkadaslakikaten enfesti. Hemen hemen nnın alaylarına ehemmiyet bile Malta'nın topları altında iki vermiyordu. tahtelbahir iki saat yan yana kalYakaladığımız ve batırdığımız dîlar. Bir taraftan vazifeden bahvapurlarda bulduğumuz yiyeceksederken diğer taraftan da bir Ieri yağma etmek âdetimizdi.Evve hayli kadeh tokuşturduk. lâ, komanyalığımızı dolduruyor Işte hayat bazan böyle yarı duk. Sonra da efrat, ellerine ge yarıya kabili tahammül oluyor, çirdikleri şeyleri kendi hesaplarıefrat, güvertede dolaşıp hava ana alıp sakhyorlardı. Kurbanımız labiliyordu. Yataklar kuru, ye olan vapurların ağzına kadar domekler sıcaktı. istirahat etmek lu kilerleri karşısmda aç efradıiçin vaktimiz oluyordu. Hatta mızı tutmanın imkânı da manası tatlı su sarf ında mecburî tasarruf da vo^tu. Tahtelbahir mürette yapmamıza rağmen, bazı bazı batından memleketlerine izinli yıkanacak vakit te bulabiliyor gidenlerin torbaları şeker, do duk. Mürettebatın nöbette olmı muz yağı, jambon ve diğer su yan nısfı. güvertede toplanarak cuklarla dolu olduğu sık sık gö körük refakatile şarkı söylüyor rülürdü. Bunlar, askerlerin hisselardı. Tahtelbahirde bir köşeye sine düşen ganaimdi. Bu hediye çekilip tek başına kalmanın im ler, o zaman harp mahrumiyetlekânı yoktur. Çünkü bu gemilerde ri içinde bunalmış aileleri sevinherkes adeta üst üste yaşar. Be diriyordu. nim kamaram, herkesin gelip geçAkdeniz'deki ilk ganimetimiz tiği dar geçidin bir köşesi idi. YeNorveç bandıralı Tripel vapuru şil perdeler, bölme hizmetini gö oldu. Bu geminin komanyalığı ne rürdü. Tıraş olurken yüzüm sabun faisle dolu idi. Kaptanı sert tüyiçinde olduğu halde efradımın halü bir fox levrier köpeğine benzırol vaziyeti alarak sordukları o ziyor ve hiddetli bir çekirge gibi ebedî «müsaadenizle geçebilir dört tarafa sıçrıyıp duruyordu. miyim efendim?» sualine bin deTa Şimal denizinden başladığnnız fa cevap vermek mecburiyetinde uzun seyahatin sonuna gelmiş kalıyordum. Maamafih, bu lüzumve Atlas Okyanos'unda korkunç suz usulü pek çabuk ilga etmiş fırtınalarla boğuşmuştuk. Alman tim. Emirberim, yazı masamın üsya'dan hareketimizdenberi şöyle tüne bir havlu yayar, bana kah • zevkle yiyecek hiç bir şeyimiz ve, kuru ekmek, reçel ve elektrik kalmamıştı. Yakaladığımız va sobasmda kızartılmış puf böreği purun nefis yiyecekleri karşısmda getirirdi. Reçel, en büyük lükstü. askerlerim deli divane oldular ve Bir gün Allah bize bir vapur gönen ziyade jambon ile reçelden mü derdi ki kilerinde, en az altı ay rekkep bir ganimet yükile gemi lık ihtiyacımıza yetişecek kadar ye döndüler. rcçcî vardı. Bu dJtafîş bazı filr&yetferi n » Mabaâı var Türk Yunan dostluğu ve Bulgar'lar nasebatımız ise gayet dostanedir. Türk Yunan münasebatının bugünkü dostane vaziyetinden hiç şüphesiz iyi netice'er beklemek pek tabiidir. Bulgar Sırp münasebatı hakkında ne düşünüyorsunuz ? Bulgar Sırp münasebatı da iyidir, yavaş yavaş her şey yoluna gi rer. Zaman. sulh ve itilâf zamanıdır. Reisicumhur Gazi Hz. Bulgar'Iarın dostudur. Bulgar'Iar ve Bulgaristan hakkında söz söylemek fırsatını buldukları her yerde daima teveccübkâr sözler söylemişlerdir. Reisicumhurunuz Gazi Hz. hakkında tekmil Bulçar'lar gayet iyi hissiyat beslemektedirler. Hariciye Vekilinizin Balksn'Iarda bir sulh ve itilâf istatokosu temin etmek yolun daki emek ve gayretlerini büyük bir sevinç ve takdirle kar?!İarız. Bugünierde Türk ricali hükumetini Atina'da gör mekle çok bahtiyar olacağım. Esasen burada Buigaristan'ın malî bir murahhası da bulunmaktadır. Türk ricali hükumetinin ziyaretleri müna sebetile üç devlet ricali arasında vuku bulacak temasların üç devlet için hayırlı neticeler vereceğinden emi nim. Mülâkatımız burada bitmişti, gitmek istedim, sefir Cenaplan: Bir kaç gün sonra gene buyurun daha uzun konuşuruz, dedi. Teşek • kür ederek yanından ayrıldım. İHSAN Bugünkü program tSTANBUL (Postane) 1200 m. 18: Gramofon. 19,30: Alaturka musikL 20 30: Hafif orkestra parçaları. 21,30: Alaturka musiki. BERLİN Königsvusterhavzen 1635 m. 20,30: Gramofon. 20.50: Fennl musahabe. 21,05: Buşünku Rusya'dan sahneler. (Konferans). 21,35: LajTJzig'den: Meşhur solist Paul Hildemit'in idaresinde senfonib konser. Muteakıben Otto Kermbah takı mının dans musikisL VARSOVA 1411 m. 18,40: Hafif musiki. 19 55: Munreiır. 20,35: Gramofon. 21,05: Musahabei musikiye. 21.20: Pucini'nin asanDdan «La BOHEME» operası. 23,50: Hafif ve dam musikisi. Bugünkü bilmece A, A, AR, AS, Dİ, FA, İS, KAF, KAT, KİRT, RE, Rİ, RİF, SİL, ŞA, ŞEF, TAN, TÜN, ÜS, YAR, ZIL, ZU. Yukarıdaki hece1 leri ikiçer ikişer 2 .... yanyana getirip a 3 .... aşağıdaki tariflere 4 göre birer kelime 5 teşkil ettiğiniz tak 6 dirde, baş harefleri 7 .... yukarıdan aşağı o 8 kununca: 9 .... BİR ESKİ MEK10 TEP İSMİ 11 .... MEYDANA ÇIKACAKTIR. 1 Memleket; 2 îstek; 3 Baş; 4 Yüksek; 5 > Acıyarak sevgi; 6 Talebe; 7 Anlayışlı; 8 Faziletli; 9 Vekil değil; 10 Bir cins palto; 11 Medenî. Atina'daki Bulgar sefiri Balkanlardaki sulh siyasetimizi takdir ediyor Atina 30 ey'ul (Sureti mahsu sada gönderdiğimiz muharririmiz den) Türk Yunan itilâfının Balkanlar üzerindeki tesiri müsbet ve muhakkak bir keyfiyet olduğundan bu mes'ele hakkında bir de Balkan'lıların fikrini almak faydasız olmıyacaktı. Bu sebeple bugün Bulgar sefiri M. Neykof ile görüştüm. Sefarethaneye gittim, yoktu, gezmeğe çık mıştı. Saat birde gelecek dediler. Birde gittim. İçeride Macar sefîrile görüşüyormuş, bekledim. Sefir biraz sonra beni kabul etti. Bulgar sefirinin mükemmel yunanca konuştuğunu evvelden haber al mıştım. Bu sebeple nezdine girer girmez yunanca söylemeğe başladım, M. Neykof hayretle yüzüme baktı. Beni bir Atina gazetesinin muhbiri zannediyordu. Pardon dedi, siz, hangi gazeteyi temsil ediyorsunuz? İstanbuPdaki Cumhuriyet'i. Zaten size o yolda haber göndermiştim. Fakat siz pek mükemmel yu • nanca konusuyorsunuz? Sefire aslen Girit'li olduğumu ve yunancayı mektepte tahsil ettiğimi söyledikten sonra dedim ki: Bendeniz maskatı resim ve tahsil im itibarile yunanca bilmekte hakIıyım. Siz bu kadar güzel yunancayı nerede öğrendiniz? Doğru, ben de Romanya'da öğrendim. Orada çok oturdum. Şu halde Yunan lisanile pekâlâ konuşabiliriz. Hay hay. Evvelâ şunu haber vereyim, ki Bulgar sefiri Atina'ya yeni gelmis tir, hatta itimatnamesini bile Reisi cumhur Hz. ne henüz takdim etme mistir. Nisbeten genç, konuşmasından faal ve zeki bir sahsiyet sahibi olduğu anlaşılıyor. M. Neykof geleli henüz çok geçmediği ve mahallî vaziyeti henüz tamamile tetkike vakit bulamadığı için suallerimin çok ve girift olma • TTîasını rîca etti. Hayır, dedim, bil diğinis şeyleri soracağım ve sormağa başladım: BUirsiniz ki geçen sene Anka • ra'da bir Türk • Yunan itilâfnamesi yapıldı. Bu itilâfnamenin Balkan'Iarda nasıl bir tesir yapacağını tahmin ediyorsunuz? Hic şüphesiz iyi. B'rîm Yuna nistan'la muallâk mes'elelerimiz vardır. Ümit ederim ki az zaman zar fında halledilecektir. Türkiye ile mü BUDAPESTF 550 m. 18,30: Bah, Bethoven, Şopen ve Torelli'nin asarından piyano konseri. 20,25: Sigan musikisi. 21,15: Musahabe. 21,35: Peşte operası orkestrası tarafmdan Brahms ve Çaykovsky'nin asarından konser ve keman süitleri Muteakıben salon ve sigan takımlarımn konseri. VİYANA 516 m. 10 20: Muhtelif musahabeler. 20 50: Viyana havaları foperet ve valslar) 21 50 Profesor Oskar Kabasta'nın idaresinde Bethoven'ın eserlerinden senfonik konser. 23,25: Habeıler. 23 40: Çırli Gavdrio takımmın dans musikisi. ' PRAG ( P r a h e ) 486 m. 19: Gramofon. 19,20 Musahabeîer. 20 05: Brüno'dan: Kabare numaralan. 21,25: Keman konseri. 22.05: Radvo or kestrası. 23.25: Bratislava'din: Vals ve marşlar. • ROMA 441 m . ' 18,35: Taganni refakfmıe tonser. znio» Haberler. 21,15: Grpmofon. 21,35: M'Melif. 22.05: Şarkılar ve hafif musiki. 24,05ı Son haberler. BELGRAT ( B e o g r a d ) 429 m. 21,05: Taganni (opera paıcalarıi 2135i Temsil. 22,05: Klâsik konser (piyano. keman ve viyolonsel). 23,35: Radyo orkestrası. BÜKREŞ 394 m. ' 13,05: Musahabe. 21,05: Keza. 18 05: Radyo orkestrası. 20.05: Munhabe 21 05: Solo harpa. 21,35: Bethovaı asarından konser. (program noksandır.) Eski husumet Yüzünden cinayet Eyüp'te bir amele bir tornacıyı öldürdü Evvelki gece Eyüp'te bir cinayet olmuştur. Tütün amelesinden Vehbi, sarhoş olduğu halde Reşid'in kahvesine giderek orada tavla oynamakta olan tornacı ömeri dışarıya çağırmıştır. ömer dışarıya çıkınca, Vehbi bıçağını çekerek ömeri karnınm dört yerinden ağır surette yaralıyarak kaçmıştır. Cinayetin sebebi Vehbi'nin bundan bir müddet evvel bir karpuz mes'elesinden dolayı birile kavga ederken, ömer'in a raya girerek kendUerini ayırmak isternesidir. Vehbi buna kızmış ve aradan uzun bir müddet geç tikten sonra Ömeri öldürmüstür. Alenen teşekkür Çekmiş olduğum ıztırabatın müzrnin apandisitten ileri çeldieini teshis ve kendine has bir hazakatle ameliyatımı icra ederek beni on gün zarfında avaça kaldıran memleketin medarı iftiharı muhterem üstadım operatör Orhan Abdi Beyefendiye minnet hislerimle derin şükranlanmı arzederken her gün sıhhatime alâka ve itina gösteren emrazı nisaiye ve rohtken müteha<rctsı mnM.rmi' Hadi ve hariciye asistanı Hüsnü ve Halit Beylerle şövester İda'ya ve mevki, konfor, yemek ve nezafetle memleketin yekta sıhhat evi ve adeta sanatoryomu olan Alman hastanesinde gördüğüm intizam ve müşfik kalbe karşı medyunu şükran olduğumun muhterem gazetenizle iblâğmı rica ederim. Düzce frengi mücadelesi merkez tabibi Asaf Çami Irtihal Merhum Gazi Osman Pajanm hemşire zadesi, merhum mirliva Azk Paşanm halilesi ve Tutün İnhisar jdjresi memur larından Enver Aziz ve birad£rJrÇgvat A i DEJICIIU vaiueıeıı vcuuic konmı, ii Şehrimize getecek tiyatro heyetleri Haber aldığımıza göre bu sene Istanbul'a Avrupa'nın meşhur operet ve tiyatro heyetlerile maruf tnusiki şinaslar geleceklerdir. Bu meyanda Yunanistan'dan Papoadakis Kondiyoti'nin idaresinde bulunan bir tiyatro heyeti ile Viyana operet heyeti, operet heyeti, Paris'in Foli berjer röviisü ile meşhur Fransız artistlerinden Mm. Robin ne, Huguette Duflos idaresindeki tiyatro heyeti gelecektir. Bundan maada piyanist Ronsstay, viyolonist Zino Frençeskat, piyanist Barovlovski bir iki konser vereceklerdir. English Pression isminde İngiliz opereti de mevsim sonlarına doğru şehrimize gelecektir. etmiştjr. Cenazesi bugün Pı^gfifl ml civarında Eşrefefendi sokağmda Taşo apartımanından on bir buçukta kal< dırılarak namazı Teşvikiye camiinde kılındıktan sonra Macka katristanına defnedilecektir. I» • b u ak$am MiLLÎ Sinemada MAURICE CHEVALIER ve JEANCTTE M\C DONALD'm tem?ili muazzamlan olan İSMET BİR PAŞA REKOR HZ. ile mai\yetine A T I X A* da yâpılan fevkalâde resmi kabul int batı sinemaya alınmı>; ve dün akşamdın itibaren AŞK RESMİ GEÇiDi GLORYA iraesine başlanraışhr. Sinemasında Büyük bir muvaffakiyetle devam ediyor. Ayrıca: FOX JURNAL hali hazır dünya havadisleri. Matineler: 2,30, 5 ^ece 9.30 §m I * İyi muvaffak olmış bir tamaşa. tamamen bir Paris mıikâlemtsi, nükteli bir kom.di olan A MAX Z A i S filmi, binlerce Paris'linin takdir etti5i eğl n.lirici fa^tezist D E A R L Y ismet paşanın seyahat filmi Glorya sinemasında gösteriliyor İsmet Pş. Hz. ile refakatinde bu lunan zevatm İstanbul'dan Pire'ye hareketleri ve Pire'ye muvasalatlan dündenberi Glorya sinemasında gösterilmektedir. Sinema müdürü M. Franko miihim bir ehemmiyeti haiz olan bu siyasî hâdiseyi 24 saat gibi kısa bir zamanda filme aldırmakta büyük bir muvaffakiyet göstermiştir. Bu filimde İsmet Pş. ile M. Ve nizelos'un görüşmeleri, yekdiğerile öpüşmeleri ve halkın dostane tezahüratı ve alkışları tamamen gösterilmiştir. tarafından tensil edilmektev ir. Reji RENE HERVIL Bu mujızzam filn ÇARŞAMBA AKŞAM'XD\N itibaren O P E R A9 da sinemaları irae fdüectkur. I Geç ka'anlarü! ACELE EDİNİZ; Mevsimin en büyük muvaf f akiyeti ELHAMRA ve MELFK 7 teşrinievvel çarşamba akşamı ÜÜÇUK DAKIİLO MEk W01M\ ELE K Ve i dün akşamdan itibaren İİSMET PAŞA Hz. ile maiyyetinin ATİNA ya muvasalatları ve kendilerine yapılan muazzam ve parlak resmi kabulleri intibaatını programlarına ilâveten göstermektedirler. Ancak ça şatnba gânii son matine llB sine kadar devam tdect ktir. mm'Ji EL HA MR A Sinemasında HENRY 6 A R A T ve ( Bouffes Parisiens) tiyatrosuna mensup ME6 LEMONNIER tarafından temsil edilen Kahveciler cemiysti idare heyeti Dün Kahveciler cemiyeti idare heyeti intihabı yapılmış Celâl, İsmail Hakkı, Galip, Ahmet, Mustafa ve Ramazan Beyler azalığa, llyas Sami, Mustafa, Faik, Fikret, Cemal Beyler de yedek azalığa intihap edilmişlerdir. ELHAMRA Sinemalarınm mükemmel Programları: Yalnız filmlerinin güzelliği ile değil Elhamra'da (TANNHAUSER) ve Melekte WIENER (DOUCET) gibi ilâvelerinin de mükemmel ve müntehap olmasile temayüz ediyorlar. Her iki sinema müdiriyeti; birblrînden mükemmel ve mütenevvi eğlenceler takdim edeceklerdir. Bunlar meyanmda: Magazinler, uvertürler, mickey Mousler ve sair sesli varyeteler zikre şayandır. Bilhassa bu nevide yekta olan paramo unt hali hazır dünya havadisleri çok mübim ve alâkabah§tır. MONMARTR SEVDALARI ü :ı;'»llıWII«llwnHn!linilUllllllliiBugünden i t i b a r e n «•! filmi size Paris'in bütün musikisini, bütün letafet ve neş'esini takdim edecektir. Alenen teşekkür Muhterem üstadun operatör Orhan Abdi Beyefendi tarafmdan icra kılınan ameliyat dolayısile her gün Alman hastanesinde beni ziyaretlerile kalbimde kordiyal tesiri yapan akraba, muhterem ehibba ve kıymetli hemşerimlerimle taşradan telgraf ile hatırunı soran dost larıma medyunn şükran oldnğnmon muhterea guctenizle iblâğını rica tj lerim. Doktor Asaf Çami Ş I K 931 S İ N E M A senesi kış mevsiminin en büyük fılimlennden sinema yıldızlanndan Sesli İ T T İ H A M MARCEL E D i Y O R U M sevimli artıst tarafından temsil edilen fransızca sözlü, şarkılı fütn. Ayrıca : P A R A M O U N T D Ü N Y A HAVADİSLKRİ dnhuüiye 3 0 C H A N T A L

Bu sayıdan diğer sayfalar: