22 Ekim 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

22 Ekim 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet SON TELGRAFLAP MÜSAHABE: ATİNA MEKTUPLARIt Bursa'da Meraklı bir dava Kocasını zehirliyen kadın Yeni Zelâı^ta^a müthiş bir kasırga oldu mahkernede... Bir futbol maçını kazanan, yüz metrelik bir sür'at yarışında birinci gelen, bir boksta rakibini yere seren bir genci tribünlerden temaşa eden halk şiddetle alkışlar. Çünkü bu müsabakaları seyredenleri galeyana getiren sebep hasmını mağlup eden, topu kaleye sokan, yarışta birinci Tokyo 20 (A.). Hükumet ec f zır bulunduğu takdirde Mançuri'de gelenin muvaffakiyetidir. Her zafer, bulunan Demiryollarına müteallik nebi hükumetler tarafından verilen her galebe alkışlanır. Hele o zaferi haklarının müzakereye başlanmadan notalara cevap hazırlamakla meş elde edenlerle seyircilerin biraz da evvel Çin tarafından sureti mahsu guldür. sada tasdikım istemekten vaz geçme alâkası varsa! ]aponya'nın bu cevabında Kellog Bu müsabakalar yabancı bir milmisakınm Mançuri mes'elesine tatbik ğe mütemayil bulunmaktadır. Iete mensup olan sporcularla yapı • Şayet M. Briand bu hususu kabule edilemiyeceği hususundaki fikir ve lırsa o zaman araya millî izzeti neÇin hükumetini razı edebilirse ileriye kanaatinin istinat ettiği sebepleri tekfiste girer. Halk kendinden geçer, rar izah edeceği, Çin'in Japonya aley doğru mühim bir adım atılmış ve mü her şeyi unutur, cuşuhuruşa gelir, zakereye başlamağa yol açılmış olahindeki hareketleri ve boykotaj tedhissiyatı taşar... Galebeyi elde eden caktır. birleri ile evvelki taahhütlerine riagençlerin ne tahsil ve terbiyesi, ne Çin'de Japon'lar aleyhindeki yetsizlik gösterdiğini ehemmiyetle ahlâkı, ne de hissiyat mücadelesin galeyan kaydeyliyeceği haber alınmıştır. deki muvaffakiyeti seyircileri zerre Londra 21 (A. A.) Tokyo'dan kadar alâkadar etmez. Onların al • Nankin de infial gelenbir telgrafta bildirildiğine göre kışladığı herçebadabat zaferdir! Nankin 21 (A.A.)Japonya'nın Çin'de Japon'lar aleyhinde baş gÖs Halbuki memleketin mukadderaMançuri ihtilâlinin halli için ileri teren ve gün geçtikçe şiddetlenen tile alâkadar olan mütefekkir zümre sürdüğü şartların kabulünü istediğine galeyan ve tahrikât resmî Japon meher ne mahiyette olursa olsun sporda dair olan haber Nankin hükumet me hafilinde büyük bir endişe uyandır • bir muvaffakiyet elde eden gençleri hafili ve halkı tarafından büyiik bir maktadır. taltif ve tebrik etmeden evvel onlara hiddet uyandırmıştır. Bahrî bir hareket yapılmasına lübazı sualler sormalıdır ve bu sualleTokyo 21 (A. A.) Japonya M. zum gösterilen her hangi bir hâdise re aldığı cevaplar kendîsini tatmin Briand'ın tavsiyesini kabul ve Çin zuhurundan ve vaziyetteki vehameederse o vakit kendilerîni memleket hükumeti muahedelerden mütevellit tin bu yüzden bir kat daha artma namına tebrik etmelidir. sından korkulmakta olduğu açıktan taahhütlerin tanınması hususundaki Işte şimdi iki tip genç ahyorum ve umumî esas hakkında anlaşmaya ha açığa anlaşılmaktadır. her ikisinin de içtimaî vaziyetlerini «••• •»•mmıınuilllllUlllllllllllllliilllllllinimiHlliniinillliNiııınıım.nn. tetkik ediyorum, birincisi: Bir futbolda şut çekmekte büyük bir mehareti olan bir genç, son bir maçta sıfıra karşı dört gol ile rakip takımı mağlup etmiş. Yirmi iki yaşında olan bu genç pek çocuk iken futbola başlamış, mektepte dersleri sermiş, bütün hıfzıssıhha haideleri hilâfına öğle paydoslarında kantere batıncıya kadar topun peşinde koş muş, yazın en bunaltıcı sıcaklarında top oynamış. Futbola olan iptilâsı Dunedin (Yeni Zelânda) 20 (A. Bursa 21 (Hususî) Koca«mı yüzünden sınıfmdan dönmüş, niha A.) Gün ağanrken başhyan sid zehirliyerek öldürdükten sonra ayet gene bu yüzden tahsili yarıda bıdetli bir »urette devam eden bir kaleyhine dava açılan ve tahtı tevkife sırga esnasında hastanelerden birinin rakmağa mecbur olmuş, oyundaki alınan Hamide Hanımın muhakememeharetine mükâfaten küçük bir mesine ayın 27 sinde devam edüece • damı uçmuş koşu meydanmdaki trimuriyete kayırılmış ve şimdi ciğerbünlerden biri yıkılmış, sarnıçlı bir fcini bildirmistim. Zehirlenen teste vapur engine doğru sürüklenmiş, rıh lerinin ve kalbinin biraz zedelenmiş reci Mehmed'in midesinde (arsenik) olmasına rağmen senelerdenberi fatımın bir parçası kopup aynlmıs, bübulunduğu Tıbbıadlice tesbit edil sılasız mesaisi sayesinde topu kaleye tün binaların camlan kınlmış, ağaçmiştir. Heyeti hâkime bu sefer, Hasokmanın bütün inceliklerini öğrenlar köklerile birlikte sökülüp devrilmide Hanımın da hastanede mah miştir. Maddi zarar ve ha«ar çok bü miş! fuz bulunan midesi muhteviyatma yük yekun tutmaktadır. Nüfusça zaCumhuriyet Türkiye'sinin aradığı dair tahlil neticesinin celbi ve bir yiat olmamıştır. Rüzgânn şiddeti spopcu bu değildir. iddia şahidinin istimaı için muha • şimdi kırılmıs bulunmaktadır. tkincisi: kemeyi tajiketmistir. Darülfünun veya yüksek mektepHariçteki sayialara göre, Hamide lerden birini muvaffakiyetle bitirmiş. Ankara 21 (Telefonla) Halk Hanım, aiaka peyda ettığı bir ka ' Çocukfuğundanb'erî sıhhatitıe itina Fırkasınm sabık umumî kâtibi, Er sabın teşviki üzerine kocasını ze • etmiş tütün ve içkiden her türlü sui zincan meb'usu Saffet Bey tstanbul'a istimalden kendini korumuş, vücuhirlediği ve hâdiseden sonra isin hareket etti. meydana çıkacağım anlıyan kasadünün çeviklik ve ahengine hâdim bm da müşkül bir vaziyete düştüğü mümareselere fasılasız devam et söyleniyor. Neticei muhakeme va mis. Hergün duşlarını yapmış. Tahziyeti tenvir edecektir. Hemen bütün silde bulunduğu müddetçe terbiyesi, Bursa'lılar bu davayı büyük bir raeRoma 20 (A. A.) Venedik'ten intizamperverliçi, çalıskanlığı, di rak ve alâka ile takip etmektedir bildirildiğine göre Bulgar Kral ve sipline riayeti ile akranları arasında ler. Müddei vekili avukat Hulusi Kraliçesi mezkur şehre gelmiştir. temeyyüz etmiş. Tahsilini bitirdik Kral ve Kraliçe evlenmelerinin ilk Beydir. Musa ten sonra müesseselerden birinde ayıldönümünü aileleri arasında tes'it çılan imtihana girmiş ve alnının teriiçin San • Rossere'a gitmektedirler. le müsabakavı kazanmıs. Yüzmeye Ankara 21 (Telefonla) tş Banmeraklı olduğu için Galatasaray dekası umumî müdürü ve tzmir meb'unîzcilik kulübüne dahi! olmuş ve vüsu Mahmut Celâl Bugün Ankara'ya cudünün tenasübü, sıhhatinin mü geldi. kemmeliyeti sayesinde az zaman icinde süVat ve mukavemet müsabakaIannda Avrupa rekorunu kıracak bir kudret göstermis. tşte aradı&ımız sporcu, işte hakikî alkıslara lâyık Atina 20 (A.A.) Atina borsaAtina 20 (Hususî) Yunan Masporcu, işte alnından öpeceğimiz sının beş gün daha kapalı kalacağı liye Nazırı Başvekil M. Venizelos'a sporcu. ilân edilmiştir. Yunan bütçesi hakkında uzun uza • SELİM SIRRI dıya izahat vermiş, şayet mülkî ve askerî memurlann maaşlarından tenkisat yapılmazsa sene sonunda bütçenin yüz milyon drahmi kadar Mersin 20 (Hususî) Sovyet Iibir açık vereceğini anlatmıştır. M. ( Birinci sahtfeden mabalt ) caret mümessilliğinin mıntakamız Venizelos, Maliye Nazırınm ittihaKemal Paşa ve Armutlu kredi k o dan pamuk mubayaa eden heyeti bu zına lüzum gÖsterdiği tedbiri muvaoperatiflerini tetkike gitti. sene buraya erken gelmiştir. Bunla • fık bulmuş, memur maaşatından Recep B. yarın amele birlikleri rın bu seneki faaliyet merkezleri Atenkisat yapılmasına muvafakat etdana'dır. Orada şimdiden mubayaamurahhasları, f ırkacılar ve tüccarmiştir. Kat'iyat yüzde beş ile on ata başlamışlardır. rasında olacak, maaşın derecesine lann ayn ayn yapacakları üç içsröre nisbet gözetîlerek yapılacaktır timaa riyaset edecek, cuma sabaDiğer bir heyet te Dörtyol'dan Bu tedbirin tatbikı için hükumetçe portakal almak için faaliyettedir. hı Manisa'ya gidecektir. bir kararname tanzim ve nesredfleRus'lar portakal sandıkları için lâ Fırka Kâtibi Umumisi ayın yircektir. Hükumet müstacel olmıyan zım olan keresteyi bu sene kendi mi sekizinde Ankara'ya dönmüş müteferrik masarifi de tehire karar memleketlerinden getirmişlerdir. vermistir. • bulunacaktır. Cemalettin Japonya'nın cevabı tatbik edileceğîni anlatacak Nasıl Sporcu istiyoruz? Yunanistan'da musiki , . . . . ^ . . ^ ı . . • İHEM NALINAİ M1HINAI 4İ 30 dan fazla konservatuvar var, 20,000 talebe musiki tahsil ediyor Atina, teşrinievvel (Hususî) Yunan'lılar diğer sahalarda olduğu gibi musiki sahasında da gün geçtikçe ilerlemek için hiç bir mesai sarfından çekinmiyorlar. Yunanistan'da 30 dan fazla konservatuvar vardır. Bunların ancak üç dört tanesi hükumete ve belediyeye aittir. Hususî konservatuvarlar da hakikî bir mevcudiyet göstermektedirler. Bugün bu konservatuvarların asgarî 600 muallimi vardır. Vasatî bir hesapla bugün Yu nanîstan konservatuvarlarında 20 bin talebe musiki tahsil etmektedir. Şimdiye kadar mezun olanlar da bundan çok fazladır. Talebenin yüzde sekseni kızdır. Yunan'hların Ati na'dan başka en büyük konservatu varlarmdan biri Sel&nik'tedir. Bu rasını bizzat M. Venizelos tesis etmiştir. Selânik konservatuvarınm tahsisatını hükumet ve belediye vermektedir. Atina'nın resmî konservatuvarı Conservatoıre d'Athenea'tir. Bu konservatuvarın Müdürü M. Ekonomidis ile görüştüm. M. Ekonomidis şimdi Atina'da inşasına başlanmakta olan muazzam konservatuvann işlerile tneşguldür. Bana verdiy izahata göre bu konservatuvann plânları meşhur mimar Lidman'dan alınmıştır. Bir çok hükumet merkezlerindeki konservatuvarları bu mimar yap • mıştır. Yeni Atina vonservatuvar binasma 50,000,000 drahmi yani bi • zim paramızla takriben 1,5 milyon Iira sarfedilecektir. Konservatuvann 1500 kişi istiap eden müteaddit salonları bulunacaktır. Salonlar kâ • milen anfiteatr şeklinde olacaktır. Eski Yunan'lılar zamanındaki ti • yatrolar da yalnız anfiteatr şeklin dedir. Yani bu şekil hemen sahne • nin önünden başlıyarak geriye doğru merdiven şeklinde yükselmektedir. Zeminde oturacak yer yoktur. Konservatuvann 15 dershanesile müdür ve idareye ait odalan tefrik edilmiştir. Sesin bir dershaneden diğer bir dershaneye geçmemesi için tertibat alınmıştır. Kız ve erkek talebeye de ayn yerler tahsis olunmaktadır. Konservatuvar Atina'nın merkezî bir yerinde inşa edilmektedir. Bu konservatuvarı yaptıran Conservatoire d'Athenes'in şimdiki halde 20 milyon drahmi sermayesi vardır. 30 milyon drahmisi de temin edil miştir. Atina konservatuvarını 170 kişiIik bir meclis idare etmektedir. Bu mecliste azanın yüzü erkek ve yet mişi de kadındır. Azanın ekserîsi gazete başmuharrirlerile, meb'uslar ve memleketin tanınmış kimseleridir. Konservatuvar müdürü de dahil olmak üzere bütün meclis azası fahriyen çalışmaktadırlar. Müdürün söylediğine göre yeni bina yapıldıktan sonra talebe adedi çoğalacak ve faaliyet te bir misli artırılacaktır. Konservatuvar, talebeyi teşvik için her sene muvaffak olanlan Avrupa'nın daha büyük ve tanınmış konservatuvarlarına tahsile göndermektedir. O. /. Yıldız sarayının talihi İnsanlar gibi binaların da talih ve kaderleri vardır. Kimi bina, asırlarca paydar olur, kimisi yapılır yapılmaz yanar, yıkılır. Kimisi, bir kaç koca değiştiren bir kadın gibi sık sık sahip değiştirir veya başka başka maksatlar için kullanıhr. Yıldız sarayının merasim dairesi de, işte hayatı macera dolu, garip talihli binalardan biridir. Sultan Hamid'in yaptırdığı bu sarayda, bir zamanlar Almanya Im paratoru misaf ir olmuştu. O zaman, tmparatorun maiyetindeki Alman zabitlerile, Padişah yaverlerinin mehmuz şakırtılarına ve ökçe takırtılarına sahne oldu. Sonra tstanbul'a ne kadar hükümdar veya hükümdar ailesine mensup prens geldise hepsi burada misafir edildi. Bu haşmetlu veya fehametlu misafirlerin hepsi de, Türkiye'ye diş bileyen riyakâr düşmanlardı. 31 marttan sonra İstanbul'a gelen ve içinde Bulgar komitecile/inden, Arnavut çetelerinden tutunuz da, Serez'in kıptılarına varıncıya kadar o zamanki Rumeli'nin bütün anasırı bulunan hareket ordusu efradı, Yildız sarayının bütün binaları gibi bu merasim dairesini de bir hayli altüs ettiler. 33sene Yıldız tepesinde ve mem • leketin göğsü üstünde tüneyen kızıl baykuşun kanatları kırıldıktan sonra, merasim dairesi bir zamanlar metruk kaldı. Nihayet Sultan Ha • mid'in şerrühalefi olan Vadidüttin haini, Yıldız'a musalat oldu. Bay kuştan sonra stılannın makam ol mak, bu bina için ne talihsizlikti! Türk mületini parçalayım derken Osmanlı saltanatmm son kemiklerini leşini yemiş olan bu sırtlan da, nihayet Yıldız sarayından İn?iliz zırhlısma kapağı atıp defoldu gitti. Saray gene bir müddet metruk kaldı. Bir müddet sonra, Maryo Serra isminde müflis bir serserinin orada bir kumarhane açmasına müsaade etmek gafletine düştük. Yıldız, sözde şarkın Monte Karlo'su olacak, her gün binlerce ecnebr Avrupa'dan, Amerika'dan, Asya'dan, Afrika'dan, kalkıp gelecek ve kesesinin içindeküerini Rulet fırıldağına yahut ta Bakara masasma döküp gidecekti. Zama • nın Şehremini, dun^â°alltın!ariDi tstanbul'a çekecek tılsımh bir mik natis bulduğu'nü zannederek parlak merasimle Yıldız kumarhanesin! »çtı; fakat evdeki pazar çarsıya uy madı. Ecnebi kumarbazların milyonları Yıldız'a akacağına, yerli kumar düskünlerinin paraları Maryo Serra'nın kasasma aktı, hem de ne akıs! Nihayet kumarhane kapatıldı; fakat kapatılırken de oyun f işleri kumar oy nıyanlarm elinde ve bunların mukabili olan binlerce Iira da Maryo Serra'nın kasasında kaldı. Bu da, tstanbul şehrinin o müflis İtalyan'a son hediyesi oldu. Merasim dairesi, sırasile Padisahlara saray, tmparatorlara misafir hane ve kumarhane olduktan sonra, nihayet, şimdi Balkan millettlerine sulh, sükun ve dostluk teminine cahsan bir konf eransın içtimgâhı oldu. Saray macera dolu Jıayatında bir sürü serden sonra bir de hayra alet o luyor demek! Haydi hayırlısı!. Tokyo hükumeti Kellog misakınm Rıhtımları Koparan kasırga Meçhul sahtekâr Maliyeyi dolandırmak istiyen şahıs yakaland ı Ankara 21 (Telefonla) Evvelce Maliye veznesinde âmir lerinin imzalarını ve resmî mü hürlerini taklit ederek para almıya çahşan ve kendisinden şüp helenildiğini anlayınca meydandan sırrolan şahıs yakalanmıştır. Bunun Rahmi isminde bir memur olduğu anlaşılıyor. Izmir masonları Mahmut Esat Beye ce vap veriyorlar fzmir 20 Mason üstatlarından avukat Nahit Hilmi Bey «Hizmet» gazetesinde Mahmut Esat Beye cevap vermeketdir. Hilmi Bey diyor ki: « Mahmut Esat Bey Masonlara 500 karaburun köpeği saldıracak • jnış... Mahjnut Esat Bey Masonluk sizin hücumlarınızdan zerre kadar bir şey kaybetmez. Köpeklerinizden korkmaz. Sizin 500 köpeğiniz ulur, fakat kervan yürür. Beyhude yere yorulmıymız!» Saffet eey Bulgar Kral ve Kraliçesi italya'da Tütün piyasasındeki buhran Akhisar 20 Tütün kumpanyalan şimdiye kadar Akhisar merke zinden bir milyon kilo, Kırkağaç'tan 300 bin, Soma'dan 100,000 kilo tü tün almışlardır. Bir iki güne kadar köylü elinde kalan 2,000,000 kilo tütünün mubayaasına baslanacaktır. Fiatlar çok düşüktür. tnhisar ldaresinin faaliyete geçmesi bekleniyor. Dört Fransız profesörü Fransa'nın Sorbon ve Toloz Darülfünunlann en maruf hukuk profesörlerinden dört kişi şehrimize gelmişler ve dün Darülfünunu ziyaret ederek Emin Muammer Raşit Beyle görüşmüşlerdir. Bunlar arasında meşhur profesör M. Pero da bulunmaktadır. Profesörler dün Hukuk Fakültesi Seminerini de gezmişlerdir. Misafirler ysrın bazı ilmî tetkikat yapmak üzere Mısır'a hareket edeceklerdir. iş Bankası Umumî Müdürü Yunan bütçesi Atina borsası beş gfln daha Hükumet memur maaşlarını tenzile karar verdi kapalı kalacak Eski bir kale bakayası bulundu Roma 20 (A.A.) Torino'da bir cadde açıhrken Roma'hlara ait eski bir şehrin bir kalesinin bakayası ortaya çıkanlmıştır. Rus'lar Adana'dan Pamuk ahyorlar Recep B. Izmir'de Ticaret Odalan Kongresi ve Mersin'liler Mersin 20 (Hususî) tçtimaı 3 defadır talik edilen Türkiye Ticaret Odalan kongresi tktisat Vekâletinin son iş'arma nazaran 26 teşrinievvel pazartesi günü Ankara'da toplana caktır. Mersin Ticaret Odası murahhası sabık Mersin meb'usu Niyazi Ramazan Beydir. Kongrade görüşülecek muhtelif mvzulardan en çok «büyük limanlanmızda antrepo ve silolar tesisb, «ihracat kredisb gibi mes'elelerle alâkadar olmaktadır. Cemalettin gene bütün dehşet'e tepemize di kilmiş olmasından korkuyorum. Lilâ uyuyor. Uykusu rahat değil. Onu seyrediyordum. Uyku arasında sert raşelerle sarsılıyor. Belki rüya görüyordu. Mütereddit fikrim iki vak'a arasında bocahyor: Lilâ'nın bu akşam güvertedeki hali ve Şomberg'in telsizi... Bu yabancı ile alâkadar görünmekle şaka yaptığma inanmak isterdim; diğer taraftan doktorun mühim tehditlerinin boş kelimelerden ibaret olduğuna emin olmak isterdim. tnanmak isterdim ki bu adam bana meydan oku • makla beni yalnız iz'aç etmek istesin ve benîm de telâşa düşmeme mahal olmasın... tsterdim kL.. tsterdim ki... Sessiz kamaram, bu gece, koruntu ve hayallerimin raksettiği bir in oldu. Lilâ'ya maziden bahsettim. Fakat, onu ikna için sarfettiğim cümleler boş kelimelerden ibaretti. Çünkü Abdiilmecidin kızı evlsndi Izmir'den verilen bir habere göre sakıt halife Mecid'in kızı Dürrüşehvar H. Haydarabat Nizamının biraderi ve Veliahtı Nizamülmülk île evlenmiştir. Nikâh merasimi dört gün evvel Nis şehrinde yapılmıştır. Merasimde Londra'da toplanan Yuvarlak Masa konferansına iştirak etmiş olan Hint murahhasları lideri Şevket AIi Han, Ceneral Osman ve sair Hint murahhasları hazır bulunmuştur. Veliaht yeni zevcesile Haydarabad'a gitmek üzeredir. mazinin hayattan sureti kat'iyede tecerrüt etmesine imkân yoktu ki. Göle atılan taş, yekdiğerinden u • zaklaşarak kaybolan halka halka dalgacıklar yapar; Lâkin taşın ken disi gölün dibinde kalır. Mazi de böyledir: Hâdisatın bu sonsuz zinciri bizden uzaklaşır, fakat içimize düşen taşlar kalır. Bunlar kalbimizin safrasıdır. Her günkü yaşayışın birikintileri, acılarımızm parçaları, sevinç kınntıları ve zevk döküntü leri, haz unsurları ve üzüntü izleri... Hafıza cenaplarmın bizi güldürmek düşündürmek veya ağlatmak için hatıralar torbasında karmakarışık bir yığın halinde duran ve arasıra çıkarıp savurduğu unsurlar... Bütün nazariyelerim Lilâ'nın ma • zisine çarpınca tuz ile buz olacak. Çünkü bu mazi ne Sör'lerin mekte bindeki hayatı, ne saf çocuk!uk oyunları, ne musikiden duyduğu heye can ve ne de ilk bedbaht aşkı de ğildir. O mazi olmuş, mütebakısini de Ticaret Odalan Kongresinin murahhasları 26 teşrinievvelde Ankara'da ak tedilecek Ticaret Odaları kongresi için İstanbul'dan Ticaret Müdürü Muhsin, Ticaret Odası Umumî kâtibi Vehbi, Sırrı, Akif, Nizamettin Beyler secilmişlerdir. Murahhaslar cumartesi günü Ankara'ya hareket edeceklerdir. elile Şomberg öldürmüştür. O Şom • berg ki Orlik şatosundaki meş'um günlerdenberi, zavallı sevgilimin vicdanı önünde, haşin bir nöbetçi gibi bekliyor. Madrit 17 mayıs * * * EDEBİ TEFRtKA: 62 Kadife alev MAURICE DEKOBRA'dan Bu muammayı hal için söylenmesi icap eden sözleri tereddütle araştırırken kamarot bana bir radyoğram getirdi. Rozariyo'nun marifetine hamlederek açtım ve okudum: «27 mayısa daha on altı gün var. Şomberg.» Telgrafnameyi hemen avucumun içinde buruşturarak cebime indir • dim. Fakat Lilâ, mütecessis, bana dönmüştü. Nedir o, Filip? Mühim bir şey değil, sevgilim. * Bakayım. Seni alâkadar etmez ki... Hariciye Nezaretinin bir emri. Tereddüdüm Lilâ'nın merakını arttırdı. Bileğimi tuttu: Bu telsizi bana göster... Rica ederim... Yoksa, öyle tahminlere girişeceğim ki... Mademki öyle, al bak... Bir şey değil, Şomberg'in bir şakası... tşte!.. Lilâ meş'um cümleyi okudu... Bu yedi kelimeyi ve hnzayı uzun uzadıya süzdü. Bakışındaki ciddiyet beni te • lâşa düşürüyordu. Firarımla ansızın kendini hatırlatan deniz ortasında yeniden eziyyetine başhyan, Orlik şatosunun meş'um baykuşuna içimden lânet ediyordum. Lilâ birdenbire kalktı ve: Çabuk kamaraya girelim, dedi. Güvertede üşüyorum... Kül rengi bardesülü adamı unut muştu. Onu kamaramıza götürdüm. Filip, hemen uyumak istiyorum... Çok yorğunum. İskarpinlerini çıkarmak, onu müşfik bir hizmetçi gibi soymak için diz çöktüm. Halecanı aşikârdı. Lilâ... Bu telsiz canını sıkmıyor ya? Artık Şomberg'i düşünmiyorsun, değil mi canım?.. Orlik'te geçen günler artık maziye karıştı... Filip. . Doğru söylediğine ina nabilsem... Emin ol, Lilâ... Şomberg ma zidir... Yani adem... Mazi nereye gider, bilir misin, Lilâ?.. Bizi ihata eden kâinatın dipsiz uçurumuna... Fezanm eterinde kaybolur... tnsanların ağzında bir kelimeden başka bir şey olmıyan mazi, dünyada bir zere bile değildir... Dünyanm maverasında yok olan bir mevcedir... Bunları sana niçin söylüyorum biliyor musun Lilâ?.. Vaktile o herifin maskaralıklarını, tehditlerini, şan tajını hatırlıyarak müteessir oltnamakliğin için... Lilâ yatağa yatmşıtı. Gecenin serin rüzgân, yarı açık pencerenin önün deki perdeyi uçuruyordu. Vapurun işliyen makinelerinin muttarit ve ahenktar sesi bir an kovanının uzaktan gelen uğultusunu andırıyordu. Nöbet çanı çaldı. Lilâ gözlerini kapamıştı. Birdenbire gözlerini haşyetle açtı ve elile elime sarılarak: Korkuyorum, dedi... Şomberg'in tspanya hududunu geçtiğimizdenberi Lilâ'yı düşüncelerinden ayırmak için ne mümkiinse denedim. Bana öyle geliyor ki: Gittikçe benden zihninin meşguliyetlerini gizliyor. Bizi 27 mayısa yaklaştıran her gün, her saat mukadder bir hâdisenin vukuunu tacil ediyor. Uzaktaki hasmımla aramızda bir aralık kesilen mücadele eskisindsn daha şiddetle başlıyor. Mutat silâhlarla yapılmıyan sessiz bir cidal. Bir vücudü değil, mevceleri boğmağa mecbur oluyorum. Karşımda bir kılıç değil, ruhî tesirler neşreden bir mevj ce irsal merkezi var. Maba&i var

Bu sayıdan diğer sayfalar: