27 Ekim 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

27 Ekim 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

s27 Teşrinîevvel 1931 'Camharîyet S'ON TELGRAFLAR Balkan murahhasları Ve yeni Ankara Murahhaslar «Gazi'nin en büyük abi delerinden birini gördük» diyorlar Ankara 26 (Telefonla) Balkaı» murahhaslan ile Ankara'yı nasıl bul duk!anna daîr görüştüm. Bulgar Baş murahhası diyor ki: « Ankara İstanbula geldiğimizdenberi edmdiğimiz intibalann en sonuncusu ve en güzeli oldu. Burada dünyanm en büyük adamı olan Gazi Hz. ile tanış bğım için pek çok mütehassisim.» Arnavutluk Maşmurahhası diyor ki: « Garbin mütemadi hücumlan alfmda iki asır yaşıyan Türk milletmin niçin öldürülemediğini bvnraya geldikten sonra daha iyi anladım. Türkler ve Türkiye Balkan konferansı münasebeIfle bütün BalkanhJara bhr ibret nümunesi oiduğunu tekrar göstenniş bulunuyor.» Sırp Başmurahhası diyor ki: « Ankara'nm bu kadar az zaman karfindald inkisafını akıllar almaz. Burası Balkanlann en güzel sehridir. Türk Hükumetî yeni ve eski Ankara'yı birbirinden ayırmakla iki rejim arasmdaki farkı meydana çıkarmış, bÖylelikle bir kekâ eseri göstermîştir.» Romen Başmurahhası diyor ki: « Ankara'nm az zaman zarfında teraldd ettiğini, güzel bir şehir olduğunu işitîyorduk. Buraya gelince gördükle rimizin işHtiklerimizin yüz kat fazla olduğunu anladık. Burada Türk zekâsınm ve Türk kabiliyetinm en güzel â bidesini görüyoruz.» Rur murahhaslarmdan olup Balkan harbinde ordumuza gönüllü olarak fltihak eden ve Romanya'daki Türk ekaliyetinin meb'usu bulunan M. Tasko diyor ki: « Bizde bir darbı mesel vardır. «Bir adam iş yapmak isterse taştan su çıkanr» derîer. Gazi Ankara'da bunc yapmıştır. Ankara Gazi'nin en büyük âbidelerinden birisidir.» Konferanstaki Cemiyeti Akvam murahhası diyor ki: « Ben Avrupalıyım. Avrupada bir çok yeni yapılan şehirler gördüm. Fakat sekiz sene gibi az bir zaman zar fmda bu kadar güzel birşehir yapılacağmı tahayyül etmemiştim.» LMI MUSAHABE Büyük Edison'a bütün Beşeriyet minnettardır Çünkii onun keşiflerini anlamıyan ve istifade etmiyen kimse yoktur Şöhretleri mensup oiduklan memleketlerin hudutlannı aşmış, beynelmilel kıymet alrvş büyük insanları hakkile anlamak, mahiyetlerinî doğru takdir edebilraek için zümrelere tefrik etmelidir. Hakikî meziyetleri doğru görebilmek için hiç olmazsa siyaset, idarî ve içtimaî teşkilâtçıhk, askerlik, nazarî ilimler, fen, edebiyat, nefis san'atlar gibi hayat faaliyetinin en esaslı ktsımlannda inkişaf etmiş büyük büyük eaerler yaratmış dâhileri olsun kendi zümrelerinde mütalea etmek lâzımdır. Tarih ilmi tedvin edildi edileli henüz asarat hududuna bfle dahil olmamış bir kaç lâyemut sima vardır ki bunlar büyük insanlar kaf ilesinin bihakkın en mümtaz zümresini teşkil ederler. Bunlar fıtratın en güzide eserle ridir. Büyük raevhibelere sahip olarak doğarlar. Kabiliyetin o mertebesini ilm ile, çalışma ile kazan • mak ihthnali yoktur. Nazarlanndaki nüfuz klâsik ufuklan aşacak, içti maî bünyelerdeki gizli ve zaıf il letleri teşhis edecek bir kudrettedir. Bazılarmda bu yüksek kabiliyetlere demir bir irade, yorulmaz bir azim ve sebat ta iştirak eder. Işte asıl bunlar yüksek görüşlerini halka yalnız, neşir ve teblig ile kalmas, kudret lerine iman eden milletlerin başma geçer, içtimaî keşif ve kaidelerfnin bizzat âmili olurlar. Asrımızda in saniyetin bu refi payesine ermlş Mus tafa Kemal, Lenin, Musolini gibi e serleri, nazarî hudutlan aşmış, filî neticeler, büyük muvaffakiyetler verraiş pek mahdut zatler gosterilebilir. Büyük bir fen adamımn vefatı münasebetile yazdığım ba yazıda dâhiler ve kâşifler arasmda tasnif yapmanın lüzumunn anlattıktan, nümune olarak en güzide zümreden de bahsettikten sonra diğer zümreler üzerinde tevakkuf etmeden ilim ve fen dâhilerine geçeceğun. tlim ve fen hareketlerini, teced dütlerini, yapan kâşif lerle muhteri leri de birbirine kanştırmamalıdır. Yalnız mücerret ve müsbet üimler sahasında tebabhur etmiş, inkılâplar vücude getirerek yepyeni ufuklar açmağa muvaffak olmuş âlhnlere misal olarak Kopernik, Nivton, bahusus Aymştayin gibi şahsiyetler gosterilebilir. Bunlan ilim ile alâkası olan herkes tanır, namlannı hürmetle anar. Fakat bunların yüksek keşifle • rinden, derin eserlerinden tamamen anlamak ve hakkile istifade etmek ancak ilmin mümtaz »eviyesine varmış künselere münhasır kalır. Bunlar herkesin kolayhkla içine giremediği ilim mabedinin hâliklandır. Halk bunları tamamen anlamağı düşün meden ilâhî bir vect ile sever ve takdis eder. Tarihin ilk ve orta zamanlarile, son zamanın ilk asırlarında, halkın ekseriyeti tarafından mabudî bir çehre ile tanınmış felsefî ve içtimaî tariklerden bashcalarmın müessis ve nâşiri olmuş Buda, Konfüçyfi*, Aristo, Eflâtun, Farabi, tbnisina, Kant... gibi allâme ve filozoflar yaşamıştır. Fen vadisinde ve tatbikat saba sında teferrüt edenlere gelince: Bunlar yalnız mücerret ve müsbet ilimler vadisinde yükselenlerden tamamen ayrılır. Halkın bunlara teveccühü yalnız amik bir hürmet, derin bir hayretten ibaret değildir. Kendilerini ezeldenberi hırpahyan hastalıklardan, cevvî, arzî afetlerden, belâlardan korunmanın çarelerini bulan, HFM NALINA MIHINA Italya Hariciye Nazırı M. Grandi evvelki gün Berlin'e vasıl oldu Berlin 25 (A.A.) Italya Hari ciye Nazın M. Grandi, bu sabah, Berlin'e muvasalat etmiştir. Berlin 26 (A.A.) M. Grandi buraya muvasalâtını müteakıp telsizle Alman milletine hitaben kısa bir nutuk söyliyerek Almanya'yı selâmlamıştır. M. Grandi dün öğleden evvel ve öğleden sonra günün mühim siyasî mes'eleleri hakkında Brüning ile müIâkatlarda bulunmuştur. Akşamleyin Başvekil tarafmdan Gandi şerefine verilen ziyafette Brüning beyani hoşamedî eylemiş ve ezcümle demiş • tir ki: « Bu ziyaret Roma'da başhyan noktai nazar teatisine devam için arzu edilen fırsatı vermektedir. M. Musolini ileride bizzat Berlin'e gelmek hususundaki fikri bizi fev kalâde memnun edecek mahiyette dir. Böyle doğrudan doğruya noktai nazar teatileri elzemdir.> M. Grandi cevabmda teşekkür et miş ve bilhassa demiştir ki: « Rama'yı ziyaretiniz esansında hâkim olan samimiyet ve mütekabil anlaşma, mes'ul devlet adamlan arasında doğrudan doğruya vuku bulan noktai nazar teatisinin faydasmı isbat eylemiştir. Italya Alman milletinin fedakârlık fikrmin, mertlik faziletinin ve faal mesaisinin hayra • nıdır. Ve milletinizin nef'ine sarfettiğinîz mesainin kıymetini tamamen tak • dir eylemektedir. ttalya Almanya'nın cihan hayat ve tarihindeki mühim hissesini ve medeniyetimizin zarurî bir âmiln temsl eylediğini ote • denberi anlamıştır. ltalyan millet i muslihane ve müsmir teşriki mesainin esasları adalette hukuk, müsavatta timat ve miite kabil anlasmada aranılması lâzım geldiği kanaatindedir. ttalyan milleti ayni hislerle mütehassia olan ve bu j yUkscb maksatların tahakkukuna elbirliğile müşterek çahsmak isti . yor, herkese dost elini uzatmaktadır. Stadyom barosu! Vaşington Mülâkatı Hükumetler arasîndaki borçlar tenzil edilecek Vasington 25 (Â.A.) (Havas) Hoover Laval mülâkatlarnım neticeleri hakkında neşredilecek müşterek tebliğde siyasî mes'elelerden ziyade iklisadî işlerden bahsedilmesi muhtemelÜir. Avrupa'nm emniyet ve selâmetini aaha ivi bir hale koyabilecek care ve FeODiıIere dair bir imade bulunulmıyacak gibi görünmektedir. Teslihahn tahdidi ve 1932 ce Ce tıevre'de toplanacak tahdidi teslihat konferansınm muvaffakiyeti lehinde bir hitapta bulunulacaktır. Tamirat mes'elesine gelince Hoover fcnoratoryomunun müddeti biter bitmez muayyen taksitlerin tediyesine tekrar başlamak Iüzumnnu kaydeyliyeceklerSir. Bu itifcarla 1932 temmuzundan evVel Avrupa devletleri arasmda Young plânı esası üzerine yeni bir tesviye su teti aktedilmesi icap edecektir. Bunun beticesi olarak hükumetî erm birbirine olan borçlarını azaltmak hususunda bir itiîâf yapılması lâzım ge'ecekt». Ticaret Odaları Kongresi Diin İktisat Vekilinin nutku ile açıldı Ankara 2 6 (Telefonla) Ticaret Odaları kongresi bugün saat 11 de Himayeietfal merkezinde toplandı. Kongreyi îktisat Vekili Mustafa Şeref B. uzun bir nutuk söyliyerek açtı. Bu nutku müteakıp reis ve ikinci reisler, encâmenler mtih«bah yaojddı. Reisliğe Rahmi, ildnd reisliğe Emin Beyler seçüdilre. Encümenler tktisat Vekâleti ve Himeyeietfalde çalışacaklar, kongre bu mesainin neticelerme göre lüzum hasıl oldukça toplanacaktır.# Evvelki günkü Yeni Gün'de bir karikatür vardı: Vali ve Belediye Reisi Muhittin Bey, sporcu gençlere, bir stadyom borusu çahyordu. Yem borusu hikâyesi malumdur. Bir kumandan, vapurda yemleri bittiği için tepinmeğe başlıyan süvari hayvanlarını yem borusu çaldıra çaldıra aldatarak sağ salim menzili .maksuda kadar götürmüş!.. Bizim sevgili Vali ve Belediye Remedenî seviyelerini yükselten, hayat isimiz de, ikide birde sporcu gençlere ve maişet tarzlannı kolaylaştıran, filî ve tatbikî neticelerile yüz binler bir stadyom borusu çalar, stadyo mun yapılmak üzere olduğunu söylice aile sabiplerine iş, refah, tedarik yerek sporcu gençliğin sabırsızlığmı eden keşiflerin, icatların sahiplerine ve asabiyetini bir müddet îçin teskin karsı elbette candan kopan hürmeteder. lerin, sevgilerin mahiyeti bambaş lcadı şerefi, Sultan Hamit devrinin kadır. mechul süvari kumandanma ait oJnsanların çiçek, kuduz, veba, tilan, yem borusu usulü ile bu işi idare fo... gibi illetlere karşı istimal edifikri fena değil... len aşılan bulanlarla, dolu, yıldırım, Esasen, bu vaziyette işi savsaklagibi cevvî, kıthk, aclık, işsizlik... gimaktan başka yapacak bir şey de yok bi içtimaî ve iktisadî afetlerden vitur. Fakat Muhittin Beyefendi, bu kaye etmenin çaresini keşfedenlere stadyomu Yenibahçe'de yaptırmak karşı hissettikleri minnet ve mu habbet, sırf nazarî ulumda tebahhur istiyormuş. Yenibahçe'de stadyom eyliyenlere tevcih olunan takdirlerle yaptırmak ne demektir, bilir misiniz ? Kadıköy*ünde hâl yaptırmak demukayese edilemiyecek derecede »amektir. mimî ve candan olacağına şüphe yoktur. Eğer Kadıköy hâli, Yemiş iskelesi Işte vefatile bütün insaniyet âle taraflannda bir yerde yapılsaydı, mini müteessir eden (TEdîson) bu son şimdiki gibi bos kalmaz, Belediyeye zümredendir. thtiralarının zevk ve büyük bir varidat membaı olurdu. kıymetini anlamıyan biç bir kimse Şimdi, bir çok tâli düşüncelerle Yeniyoktur. îcat ettigi elektrik lâmbalabahçe çayırında yapılacak olan stadrile bizi karanlık gecelerde nurlara yom, eğer büyük ve esaslı bir şey ogarkeden, bin türlü san'at erbabına lacaksa, mşasına sarfedilen parayı refahla geçîndirecek isler tedarik et senelerce ve senelerce ödiyemiye meğe vesile olacak kesiflerde bulucektir. Halbuki Beyoğlu'nda yapılanan, ve bahusus elektîrk kuvvetine cak bir stadyom inşaat masrafını en mahrem hayatımıza kanşacak çabuçak çıkanr v Belediyeye, yeni derecede tatbikî bir mahiyet veren stadyomlar için varidat bile temin eEdîson'un kazandığı mînnetlere, ş5k der. ranlara payan mı olur? Yenibahçe çayırı, iki tramvay hatEdîson asrî san'atîarın piri, me tına beşer, onar dakikalık bir me denî nhnetlerin veîisidir. safede bulunmasına rağmen binnisBoynuna boca hakkı pek az geç • be ıssız mahalleler arasındadır. Bu miş olan bu zat, fıtrî kabiliyeti samahalleler, artık Istanbul'un canlı yesinde yetişmek istiyen azim ve seve kalabalık yerleri olmaktan cıkmış, bat erbabına da ümit ve cesaret veşehrin merkezi sikleti Beyoğlu'na inrici bh* mlsal teskü eder. tikal etmiştir. Binaenaleyh YenibahABDÜLFEYYAZ TEVFİK çe stadyomu hiç bir zaman Taksim'deki kadar halk celbedemiyecektir. Cünkü diğer semtlerden oraya gidenler dönüşte çok Sikrntı çekecekler, pek çok vakit kaybedecekler, sinema ve tiyatrolardan istifade edemiye ceklerdir. Hayal bu ya farzedelim ki bu cuma yapılacak Türk ve Yunan muhtelitleri maçı, Belediyenin yaptıra cağı Yenibahçe stadyomunda oynanmış ve on beş bin kişi maçı seyre gitmiştir. Maç biter bitmez, tam halk dağılırken elâgözlü bir yağmur basIıyor. On beş bin kîşiden, ancak bini o civar halkmdandır, bunlar, yaya olarak evlerine gidiyorlar. Baki kalan on dört bin kişiden bîni de otomo billere biniyor. Kalan on üç bîn kisiyi neyle taşıyacaksınız? Burası, Taksinv gibi, sinemalara, tivatrolara, garinolara yakm ve sekiz, on tramvay hattının merkezi olmadığı için kalan halk, hep birden otobüslere ve civardan geçen iki tramvay hattina koşacaktır. Bol keseden 50 otobü?ün bir anda kalktığını ve her birinin 20 kişi ile hareket ettiğinî kabul ede1;m, böylece 1000 kişiyi daha gönderelim, kaldı tramvaylar için 12,000 kişi... Bu tramvay hatlarının nakil kabi liyeti nedir? Tramvaylarm altmışar kişi ile hareket ettîklerini farzeder sek 12.000 kişiyi taşımak için 200 tramvay ister. îstanbul'un zaten bir kaç yüz taneden ibaret tramvaylarından 200 tanesîni buraya tahsis imkânı yoktur ya, mümkün olsa bile bu kadar tramvayın ikişer dakika fasıia ile kalktıklannı buna fennî imkân olmamakla beraber tasavvur eder sek hepsinin hareketi için altı buçuk saat ister. I Müstakil meb'uslar Aralarında bir grup mu j teşkil ediyorlar? | B. M. Meclisindeki müstakil meb' ; uslardan bazılarınm bir blok vücude ! getirecekleri hakkında bir takım şa I yialar deveran etmektedir. Müstakil ! meb'uslarm ileri gelenlerinden bulu I nan Izmit meb'usu Sırrı Bey bu ha ' sasta demiştir ki: t Bu şayiayı ben de işhtim. Bence bu kabil sozler, enzarı kendi üzerlerme celbetmek istiyen zevat tarafmdan uydurularak ortaya atılıyor. Diğer müstakiller n« düşünürlerse düşünsünler, ben hiç bir zaman veya bir kaç arkadaşla birleşip grup halinde çahşmak emelmde değilim. Samimiyeti, yalnızhğı muhafazada görürüm. Sözlerim yalnız kendi mah sulü tefekkürüm olmalıdır. Bu se beple grup halinde çahşmak emelin de bulunanlar var da hakîkaten beni de aralarmda sayıyorlarsa kat'iyyen aldanıyorlar. Balkan'larda teşriki mesai mes •elesi Gazi Hz. nin 1 tesrinisani nutku Ankara 26 (Telefonla) Gazİ Hz. nin 1 teşrinisanide Büyük Millet Meclisinde irat buyuracaklan nut kun son derece mühhn olacağı söy lenmektedir. Tahminlere göre Reisicumhur Hz. nutuklarında bühassa haricî ve iktisadî mes'elelere temas buyuracaklar, fsmet Paşa Hz. nin seyahatlerinden ve Balkan konfe • ransmdan ehemmiyetle bahsede ceklerdir. M. Hoover'in beyanatt Vaşington 25 (A.A.) M. HooVer bir arada toplanmış olan Fransız Ve Amerikan gazetecilerine hitaben bkuduğu bir beyannamede M. Laval'm Amerika'yı ziyaretinden memnun olduğunu kaydetmiş ve demiştir ki: « Bu zîyaretin gelecek zamanlar için bir çok faydalı neticeler hasıl edeceğinÜen eminim. Fransız Başvekili ile yaptığım mükâlemelerin milletler arasmdaki münasebetlerde ve iktisadiyat aleminde emniyet ve itimadı artnrmak İçin el birliğile çalısbağa müsait zeminler aramak maksadma matuf olduğunu tekrar lüzum görmem. M. Laval ile mülâkatımda bütün dünyanm, kıymetle rin ve esham ve tahvüatm adeta donmus gibi hareketsizliğe uğramasından çok daha ziyade emniyet ve Hhnat eksikliklerinden iztirap çekmekte oldu ğunu soyledim.» EDEBİ TEFRİK A: 67 Paris 25 (A.A.) Berlin'den bildiriliyor: Bugünkü mükâlemelerin çerçevesi umumî mülâhazalar olacak ve adeta yarın müsteşar Von Brülovr ile M. Punde'nin ve Alman Hariciye Nezaretinin diğer erkâmnın hazır bu lunacakları yarınki mükâlemelerin esasını teşkil edecektir. Bu müzakerelerde haricî siyaset, tahdidi teslihat ve bilhassa Alman • ya ile ttalya arasmda Balkan memleketlerine karsı yapılacak iktisadî teşriki mesai mes'eleleri görüşüle • cektir. Ankara'da bir istatistik Kursu açılıyor Ankara 2 6 (Telefonla) 1551 m» maralı istatistik kanununa göre istatistik dairelerinde mevcut memurlara istatistik ilminin yeni usullerini öğret • meği ve Devlet îstatistîkleri için memur yetiştinnek gayesile .sehrimizde bir kurs açılacaktır. Bu kurstan mezun o Ianlara ehliyetname verilecek tayin hususunda icap eden şeraiti haiz Idmseler meyanma ithal edileceklerdh. Ağa oğlu Ahmet B. geliyor Ankara 26 (Telefonla) Darülfünun müderrsliğine intihap edîlen Ağaoğlu Ahmet Bey tstanbul'a hareket etti. nan kandillerin ancak aydmlatabil diği yarı karanlık loş ve altm yaldızh demir parmakhkh pencerelerile u zun ve yekdiğerine müvazi koridorlarında bana iman, aslan şekline bürünmüş korkunç, vahşî bir hayvan ve papaslar da ellerinde müthiç kırbaçlar bu vahşî hayvanın birer mürebbisi vaziyetinde göründüler... Nevyork'ta Vclstrit civarında gördüğüm kiliseyi nasıl aramazsınız! Bir gün bu kilisenm önünden geçiyordum; Kapısının üstüne asılmış bir ilânda şunları okudum: İş adamlan için seri ayin! «Quick service for businessmen!» Duasını bitiren Lilâ ile kilisenin Don Migel dö Manara tarafmdan inşa ettirilen eytamhanesine geldîk. Lilâ, Don Migel dö Manara'nın aizzeler meyanma karışmış nümunei imtisal bir adam olup olmadığını sordu. Vaktile Don Jüan'nış... Dedim. Nasıl, bu eytamhaneyi Don Jüan'mı tesis etmiş T Hayır, pnun ağabeyisi!... Don Tokyo 25 (A.A.) Cemiyeti Akvam meclisinin hareket tarzından canı sıkılan ve hayal inkisarına uğnyan resmî mehaf il Cemiyeti Ak vamdan çekilmeği ciddî surette derpiş etmek hususundaki niyetlelrini artık gizlememektedir. Bu mehaf il Cemiyeti Akvam meclisinin Japon noktai nazarını ibmal etmekle kalmayüp muahedelerin Japonya'y a verdiği hakların mukaddes mahiyeti üzerinde ısrar göstermiyerek kendi umdelerine de riayetsizlik etmiş olduğu mütaleasında bulun maktadır. Bu mehafil mevzuu bahsolan asıl mes'elenin bu haklara ri ayet edilmesini teminden ibaret bulunduğunu da ilâve etmiştir. Migel dö Manara'nın bildiğimiz Don Jüan'dan farkı yokmuş... Geçenlerde aizzeler, Don Migel'in aizzeler meyanma ithali için Vatikan'da ciddî teşebbüslerde bulunulmuş olması da bu söyle • diklerimin en kuvvetli delilidir... Görüyorsun ya, Lüâ, cennete girmek için ya hiç künah işlememek, yahut ta Don Migel gibi gırtlagına kadar günaha batınak lâzım geliyor!.. Siz erkekler için çok fena bir misal! İtiraf ediyorum... Don Migel dö Manara'nın aizzeliği Vatikan tarafmdan resmen ilân edildiği gün, tekmil çapkınlar, hovardalar, baştan çıkaranlar, aşk kurtları, kadın avcıları dügün bayram yapacaklar ve yüz binlerce kurbanlarınm parçalanmış, kırmızı lekeli iç çamaşırIarını bayrak makammda sokaklarda dolaştıracaklar. Konuşarak bir kaç adım i lerle miştik. Lilâ birdenbire bir çığhk kopardıı Japonya cemiyet akvamdan çeklliyor mi? Kadife alev MAURICE DEKOBRA'dan Lüâ, on beş yaşmdanberi, Sevillâ kilisesinde bir gün dua edebilmeği istermiş. Ben de, hayli zamandan beri Vales Leal'in Karida'daki meş hur tablosunu görmeği arzu ediyor dum. Esn^elâ kiliseyi ziyaret ettîk. Ve bu mabedin karanlık dehlizlerinde dolaşırken katolik dininin kara ve koyu taassubunu daha iyi anladık. Papa on altıncı Greguvar'ın bir sözünü hatırladım. Bir gün M. Gizo'dan bahsederken: M. Gizo çok büyük bir nazırdır. Hiç gülmediğini rivayet ederler! Demiş... Sevillâ kilisesi de hakikî ve mecazî manasile çok büyük. Ancak kubbe lerinin altında da imanın tebessüm ettiği vaki değildir. Ölü gözü gibi ya Esasen şurası şayani kayıttır ki grup halmde çahşmak, düşünceleri bir araya getirerek bir parti vücu • de getirmek demektir. bu vaziyet hâdU olunca bu teşekküle dahil bulu nanlarm müstakil kalmak fikirleri kendiliğinden münselip olur. Çünkü bu vaziyet bir kaç fikrin bir arada bulunarak cephe alması demek olur. Müstakiller ise herkesin her mes'ele hakkında ayrı ayrı düşünebildi • Demek ki stadyomdan en son çığini söylemesi demektir. Onun için hena müstakil olayım, hem de bir kanlar, orada altı saat tramvay bekgrupa mensup olayım demek mahi liyecekler! yeten tezat teşkil eder. Haydi giden otobüsler geri dön • sünler de birer îkişer sef er daha yapbir mezar kurdunun doğması kadar Aman Filip!.. Şuraya bak!... sınlar ve halkın yarısını daha gö mesafe vardır. Bu ne korkunç levha? türsünler, fakat gene bu kadar halValdes Leal'in, bir tabtrt içmde kı, o kadar mahdut vesait üç dört Sus FOİp!.. yüzleri ve elleri kurtlanmış bir pasaatten evvel taşıyamaz. Bu zahme Hakkın var... Haydi Guadalpasla bir prensîn yanyana yatan ceti çekenler de bîr daha buraya gelmekivir'in kıyılarında dolaşalım ve hasetlerini tasvir eden meşhur tablosuğe tövbe eder. kikatte şeytan olduğu halde melek nun önünde hayret ve korku içinde tasavvnr olunan bu adamın hatırakala kalmıştı. Amma hulyaya dalmışım yahu!.. sını Karidad'in kubbesi altında ra Aman Yarap! Valdes Leal Sanki hakiketen stadyom yapılıyorhat bırakalım. böyle korkunç ve igrenç bir tablo muş gibi ben de hesapla meşgulüm. yapmak için kimden ilham almış aBereket versin ki Muhittin Beyef enSanta Krüz 21 mayts caba? dinin stadyom borusu beni daldığım Sevillâ'nın en güzel köşesi, ara • Deminden anlatmıştım ya... hulyadan uyandırdı! balann giremedikleri eski SantaDon Migel dö Manara'dan... Krüz mahallesidir. Burada Plâza Eytamhaneyi tesis eden adam Alfaro'da bir eve yerleştik. Kapuımı?... Evet .. Görüyor musun sevgi* nın önünde altı portakal ağacı var. lim, tenm verdiği zevklerin fazla Zümrüt renkli kiremitlerle örtülü sı insanı nereye sevkeder.... zarif damın altmdaki evimiz cidden Bu resmi yaptırmakla Don Jüan sirin. Küçücük balkonun parmak Akhisar 26 Kumpanyalar arakendi kollarında sukut eden kadmla hğına kırmızı kordelâ ile kuru bir larında tröst yaparak tütün almağa rın erkeklerine bu suretle bir tavizde dal bağlanmış. Nazara karşı kul • başladılar. Bu şerait altında tütün bulunmak yahut kendisinden sonra lanılan bu hurma dallarına hemen fiatmın 20 kuruşa kadar düşmesi başka erkeklerin kollarına düşen her evde tesadüf olunuyor. ihtimali vardır. Tütün Inhisan henüz kadmlara akıbetlermi anlatmak is Mabadi var. mubayaaya başlamamıştır. temi&... Asktar. ölüme, ancak beyaz Tütün bubranı artıyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: