3 Kasım 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

3 Kasım 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Tcşrinisani 19TT "Cumhurtyet KÜÇÜK KÖŞE: Kıbrıs asilerine iane! Selânik'liler para toplamağa ve Kıb rıs'ın ilhakmı istemeğe karar verdiler Selânik 1 (A.A.) Şehrin bütün millî teşkilâtlan bu sabah saat 11 de büyiik bir miting aktederek Kıbrıs'hîar tarafından açılmış o!an mücadeleyi teşdît maksadile umumî iane açmağa karar vermişlerdîr. Halkın Kıbrıs'taki harekete muzaheret etmekte olduğuna ve adanın Yunanislan'a ilhak edîlmesini talep eylemekte bulunduğuna dair bir takrir de kabul olunmuştur. Bu takrir, İngiliz konsolosu ile diğer ecnebî konsoloslanna tevdi edilecek, Cemiyeti Akvam'a ve ecnebi matbuata gön ^erilecektir. Metrepolitler cemiyeti Kıbns'taki Ortodokslar hakındaki muhabbet ve muhalesat duygularım bildiren beyanname kaleme almış ve kabul etmiştir. Bu beyanamede tngiltere'nin Kıbrıs'a hürriyetini îade etmesi temenni edilmiştir. Samsun'daki Kariime cevap ((Tuhaftır hali âlem, Bilmiyen söyler, bilen söyler!..)) Gene Darülfünun mes'elesi NALINA MIH1NA Atina'da yapılan ruhanî ayin Metrepolitlerin beyanamest Atina 1 (A. A.) Yunan kilisesi Atina 1 (A.A.) Kıbnsta'ki kar gaşalıklarda ölenlerin ruhu için Atina civannda Maoroussi'da kiliselerde dua okunmuştur. Hiç bir hâdise olmamış hr. Atina'da nümayiş yapmağa kalkışan bir çok kimseler, bir kaç ehemmiyetsiz arbededen sonra, polisler tarafından dağınlmışhr. Vaşington Mülâkatı M. Laval mühim netice ler verdiğini söylüyor Paris 1 (A.A.) M. Laval Fran sa'ya gelmeden evvel Havas Ajansı mümessiline şu beyanatta bulunmuştur: « Amerika'ya gitmeden evvel burada vaki beyanatımda M. Hoover*le yapacağım mülâkatlann ne evvelce tayin edilmemiş bir protokola, ne de evvelden tesbit edilmemiş bir program esasına göre cereyan etmiyeceğîni söylemiştim. Fransa'ya döndüğüm bugün de Amerika'da ifa ettiğim vazifenin ehemmiyetli neticeler verebileceğini iddia edebilirim. Fransız ve Amerikan hükumetlerinin bazı muayyen mes'eleler karsısında alacakları vaziyet hakkmda M. Hoover'le benim aramda serbest bir müzakere içinde yapılan mükâlemeler ileride bir takım anlaşamamazlıkların önünü al • mağa, yahut bu sui tefehhümlerin tesirlerini azaltmağa imkân hasıl edecektir. Bu netice oldukça büyiik bir ehemmiyeti haizdir. Çünkü bundan böyle hiikumetlerimiz birbirlerini daha iyi anlıyabilecekierdîr. Ayni zamanda bu neticenin Fransa ile Amerika arasında mesai iştirakini kolaylaştıracağı da derpiş edilebi Hr. Teslihat Mütarekesi İtalya ve İngiltere de iştirak ediyorlar Roma 1 (A.A.) İtalya hüku meti Cemiyeti Akvam tarafından teklif edilen teslihat mütarekesini kabul ettiğini Cemiyeti Akvam kâtibi umumiliğine bildirmiştr. ttalya hükumeti bu tebliğinde tes lihat mütarekesinin tatbik tarzınm sarih bir surette tesbit edilmesini murahhas heyeti vasıtasile teklif etmiş olan hükumetin Cemiyeti Akvamın karar suretinden mütevellit taahhütleri yerine getirmeğe yani teslihatının şimdiki seviyesini kabartmaktan bir sene için vaz geçmeğe razı olduğunu beyan etmiştir. ttlya hükumeti bu taahhüde diğer devletlerin de ayni suretle hareket etmesi şartile girişmîştir. Londra 2 (A.A.) Morning • Post gazetesinin verdiği bir habere çöre îngiltere Cemiyeti Akvamın tes lihat mütarekesi hakkındaki kara nna işti>ake muvafakat etmiştir. tzmir 2 (A.A.) İzmir şehrinde ve bütün vilâyette millet mektepleri parlak merasimle açılmış ve tedrisata başlanmıştır. Vali Kâzım Pş. Dumlupınar mektebinde bir nutuk irat et tikten sonra ilk dersi kendisi vermiştir. Her mektebin açılma resminde bulunacak zevat vilâyetçe tesbit e dilmiş ve hepsi hazır bulunmuştur. Halkın millet mekteplerine bu sene daha derin bir alâkası müşahede o lunmaktadır. İzmir 1 (A.A.) İzmir şehrinde ve bütün vilâyette millet mekteple rinin açılma merasimi parlak bir surette yapılmıştır. Vali Kâzım Paşa Dumlupınar mektebinin ilk dersini vermiş ve halka canh bir nutuk söy lemiştir. Askeri mızıka merasimde hazır bulunmuştur. Her mektebin açılma resminde bulunacak rüesa vilâyetçe tesbit edilmiş ve hepsi hazır bulun myşlardır. Mektep ve maarif hare keti fevkalâdedir. İzmir 2 (A.A.) Bugün 33 kuruştan 54 kuruşa kadar 456 çuval üzüm ve 10 kuruştan 28 kurusa kadar 1141 çuval incir satılmi'tır. Millet mektepleri Fırka Grupu Bugün toplanıyor Ankara 2 (Telefonla) Fırka Grupu yann saat üçte toplanacaktır. Ruzname muayyen değildir. Aza tarafından teklifat vaki olursa müzakere edilecektir. izmir millet mektepleri açıldı Edison'un vefatı münasebetile Ankara 2 (A.A.) İlmî sahadaki keşfiyatile beşeriyete büyük biz tnetler ifa etmiş olan Edison'un vefatı münasebetile Amerika hükumetine gönderilen taziye telgrafına gelen cevapta bu münasebetle izhar olunan senpatiden ve Türk hükumetinin gösterdiği lütüfkârlıktan dolayı arzı şükran edilmiştir. Ankara 2 (Telefonla) Emniye . ti umumiye müfettişliğine tayin edilen Cem'i B. İstanbul'a gitmiştir. Cem'i Bey üzüm ve incir piyasası Sefirlerin ziyaretleri Ankara 2 (Telefonla) İtalyan, Amerika, İngiliz sefirleri bugün Haridye Vekilini ayn ayn ziyaret ettiler. Ankara 2 Mahkemei temyizin Ankara'ya nakli tamamen kararlaştınlmıştır. Münasip bina aranmaktadır. EDEBİ TEFRlKA: 72 ingiltere'den Cenubî Amerika'ya giden kadın tayyareci Hartum 2 (A.A.) tngiltere'den hava tarikile Kap'a gitmek üzere hareket eden İngiliz kadın tayyareci Peggy Salaman bu sabah Hartum'a gelmiş ve biraz sonra tekrar havalanmıştır. Mahkemei temyiz naklediliyor Samsun'da epeyce meraklı, ve galiba biraz da işi gücü yok, veya her Darülfünunun ıslahı mes'elesini ıslahını canü gönülden ister; müderGeçenlerde, bir telefon memure işi tıkırında bir kariim var. Bana münakaşaya giriştiğime bazan mem ris vardır ki bu fikrin tamamile asinin vaki olan şikâyetime cevaben gönderdiği mektuptan bu üç ihtimal leyhindedir. Islahcılar da iki tarafnun oluyor, bazan da sıkılıyorum. «ararsmız!» dediğini yazmıştım. İs çıkıyor. Çünkü bizde bir âdet var, hangi mes' tır: Biri hariçten mütehassılar ge tikbali bilmem ama, şimdilik telefon Bu muhterem kariimin biraz da Iütirterek ıslah çaresini görür; öteki ele matbuat sahasına düşerse, bilen memurelerini aradığımız bir haki zumsuz ve manasız telâkki olunabibilmiyen, anlıyan anlamıyan, herkes Darülfünunun kendi kendine ıslahıkattir. Yanlış anlaşılmasın, aradığılecek bir çimdikçiliği var. Tatlı tatlı, o işe karışır; mütaleasını söylemeğe na taraftardır. mız, onların güzel ve tatlı sesleri dehoş hoş konuşurken insanı çimdiklekalkışır. Darülfünun mes'elesi de Bu sözlerin hiç biri indî değildir; ğil; hizmetleridir. Geçen sabah, ye« yiveriyor. Hem neresinden? En can ni telefon rehberinin tarif ettiği tarz< damarından, en aziz ve en haksız ye böyle oldu. Alâkadarlar sustuğu hal temasın, müşahedenin mahsulüdür. de, alâkadar olmıyanlar, kâh doğru, Binaenaleyh bu kadar ferdiyetçi da, Beyoğlu'nda bir yerle görüşecekrinden... kâh manasız mütalealar söylediler. ve gayrimütesanit bir kütleden, ken tik. Otomatik telefonla bir türlü Hayatta bir takım insanlar vardır Şairin: «Tuhaftır hali âlem, bil di kendini ıslah etmek ümit olunabilir Beyoğlu merkezini bulamadık. Ya o» ki tahteşşuurlarında biteviye işliyen miyen söyler, bilen söyler» sözü bir mi?. tomatik Beyoğlu'na çalmıyor, yahut bir kin ve sui zan burgusu vardır. Avrupa'dan mütehassıs getirmekte ta Beyoğlu'ndaki memure otomatikFarkında olmıyarak o kin ve sui zan kere daha tahakkuk etti. Halbuki Darülfünun mes'elesi, zaruret vardır. Umumî harpte Al ten intikam almak için cevap vermiburgusunun tesirine kapılırlar. Mumillî mes'elelerimizin en mühimle manya'dan getirtilen mütehassıslaryordu. Nihayet İstanbul santrahna hayyeleleri imaret kazanı gibi geniş rindendir; öyle istihfaf gözile göriidan Darülfünunumuzun hiç istifade belki beş defa şikâyet ettikten ve ve derindir. Etraf ındaki hemcinslerilecek bir mes'ele değildir; çok ciddî etmediği iddiasmı hiç doğru bulmuher defasmda oradan (dört numanin hepsini pupakeyif ve mes'ut zanbir surette tetkik ve hallî iktiza eyorum. Benim bildiğime göre, o mü rayı çeviriniz!» yolunda faydasız bir nederler, böyle olduklarına kızarlar. der. Nitekim Büyük Millet Meclisi, tehassıslardır ki Darülfünunumuzun ders aldıktan sonra, nihayet İstanEn masum hareketinizi en kötüye çımes'eleyî kendi eline aldı ve Darülbugünkü şekline az çok modern bir bul santralındaki memure hanım, iskarırlar. Aklınızdan geçmiyen şey fünunun ıslahını kanunla teyit etti. istikamet vermişlerdir; darülmesailer tediğimiz numarayı, lutfen, Beyoğlu leri size atfederler. Hiç bir şey ya onların himmet ve teşebbüsleri ne Bu böyle iken bir taraftan biri merkezine söyledi ve o da bu numapamasalar, şöyle haf if ten çimdiklerçıkıyor, «Tıp ve Hukuk Fakültelerin ticesidir. rayı çağırdı da görüşmek kabil oller, iğne batırırlar. Şaka namı altınden maadasını kapamalıdır» iddia • Beni, mütehassıslar celbi fikrine du. Fakat aradığımız aboneyi bulmak da kalbinizi kırarlar. Samimî ve susını ortaya atıyor; öte taraftan da sevkeden kuvvetli sebepler vardır. o kadar uzun sürdü ki bu müddet reti haktan görünüp mukaddeselerimatbuatımızın ciddilerinden olan Bir kere yeni teessüs eden veya eski zarfında tramvayla Beyoğlu'na gidip nizi ısınrlar. Ve bu ısırış; onlara bir (Akşam) gazetesi, Darülfünunun ısolup ta yenileşmeğe çalışan bütün o zatia görüşmek pekâlâ mümkün oşeftaliyi, bir muzu, bir lâtilokumu lahı için bir ecnebi mütehassıs gedünyadaki darülfünunlar, ecnebi mü lurdu. ısınştan çok daha lezzetli gelir. Buntirilmesinin aleyhinde bulunuyor! tehassıslardan istifade ediyorlar. Biz Bu vaziyetten anlıyoruz ki şehrin lar patolojik tiplerden değildir ama (Akşam) m ifadesine göre «Darülmi bu istifadeden müstağni davrana bütün telefonlan otomatik oluncuya tahteşşuurlarında çetrefil, gedik bir fünun dışarıdan değil, içeriden ıslah cağız? Sonra bugün Türk'ün iftihar kadar, bana: taraf vardır. Gerçi muhterem kariim edilir»; çünkü «harbi umumide, Daettiği en asrî müessese ordusudur. bunların hiç birisine temas etmiyor. Ararsınız bizi! Diye sitem eden rülfünuna Almanya'dan bir çok müBu kahraman ordu, dünyanın en büŞu kadar var ki kendisine dikkat ve küçük hanımın dediği çıktı!.. derrisler geldi. İçlerinde hâlâ ci yük kumandanlarını yetiştirmekle ihtimam etmezse gitgide burgusunun * ** hanşümul şöhrete malfk âlimler varövünse yeridir. İşte dünyanın en mühükmü altında kalacak... Mektubu dı. Ne netice çıktı? Hiç!» kemmel teşekküllerinden biri olan nun son iki üç satırı bunu gösteriyor. bu ordu, ecnebi mütehassıslarından, Evvelâ Darülfünunumuzun kendi Biraz mizah rengine boyanmış ve Türk gazeteciliğinin 100 senede hiç bir vakit müstağni görünme • şaka çeşnisi verilmiş mektubu şudur: kendini ıslah edemiyeceği bir hayli ne kadar terakki ettiğini, Galata miştir. Ordu, ilim ve teknik mes'ele«15 teşrinievvel tarihli Cumhuriyet'te delillerle sabittir. Ben bu delillerden saray lisesinde açılan sergide, uzun (Reste sans voiri fantazinizi okudum. O bazılarını bu sahifelerde kaydettim. lerinde, mütehassıs ecnebilerden abir nutukla izah eden hakkı tarık zamî istifade etmekten geri durmarada kullandığıntz hımbtl kelimesini size En mühimlerinden bir kaçını da buBey üstat majüskül düşmanı oldumıştır. gün zikredeyim: sormak üzere bu mektubu yazmağa karar ğu için üzülmesin diye ismini majüsDarülfünundaki fakültelerimiz, Bahriyemize gelince: Mutlakıyet verdim. külsüz yazdım sanki bu terakkiyi devrinde bahriyemizin ne halde ol (Htmbü) ne demektir? Meseîâ birisine darülfünun istiklâlini fakülte istikkendi gazetesinde de isbat etmek islâli suretinde anlamış gibi, birbirile duğunu bilmiyen var mıdır? Fakat htmbtl deriz. Halbuki bütün hayatımız temiş. mütesanit olmadıktan başka birbi bu ıslah kabul etmez görünen mühımbillıkla dolu geçtiği halde kendi hımVakit'te kışlık neşriyatm başla esseseyi bir amiral (Gambel), dünbillığımız hiç akhmıza gelmez, başkasının rinin lüzumunu münkirdirler. Sonra makta olduğuna dair bir ilân var. İşhımbülığı kemen göze çarpar. Birisi bize her fakültede talim heyeti birbirine yanın en şerefli ve disiplinli bir bahte asrî gazetecilik, dediğin böyle olur. riyesi haline koymuştur. hımbu deyince hemen cammız siktfır. Bu muhalif zümreler halindedir. YalHer mevsime göre neşriyat yapar. stfatın kendisine izafe edildiğini görerek nız bu kadar mı ya? Her zümre daTıbbiyemizin ecnebi ilim ihtisa İlkbahar'da sütunları güzel kokular ihtimal tdbancasına sanlan soyu da vardır. hilinde de birbirinden büsbütün ayrı sından ne dereceye kadar istifade et neşreder ve yemyeşil olur, yazın, saFakat benim yalnız ve aztctk canım sıktlır. ve aykırı düşünen müderrisler vardır. tiğini unutmamalıyız? Bugün vü hifeleri buz gibi soğuk olur, karilerrnı Bu da ihtimal ki benim hımbülığa olan Vazifeleri mütedahil olan iki mü cutlarile övündüğümüz tabip mü serinleterek sıcaktan korur. Sonba fazla istidadımdan veya hürmetimden. Ya derris birbirini beğenmez; sâyilerini derrislerimiz, ekseriyetle, ecnebi diharda yazılar, her türlü yemişlerle dohut ta bu kelimenin medlulünü iyice bi teşrik etmedikten maada, birbirlerini yarlarından getirtilen profesörlerin lar ve nihayet kışın lodos havada ılemediğimdendir. Bakıyorum da gazinocu kötülemekten geri durmazlar. Kendi himmetile yetişmişlerdir. lık, poyraz ve karayelde kalörifer ile konuşurken sizde kendinize hımbılhğı zümresinde yüzüne güldüğü arkadaNe yapalım? Biz, bu işte çok geri gibi, punç gibi sıcacık neşriyat yapıizafe etmekte beis görmüyorsunuz. Benim şının, diğer bir zümrede konuşurken kalmışız. Kabahat, sultanlar dev larak karüerin üşümesine meydan vefasüeden olduğunuzu gördükten sonra şu aleyhinde bulunur! rinindir. Bugün de Darülfünunumuzu rilmez, soğuk algmlıkları tedavi edihımbilı sizinle bir teşrih masasma yatıraıslah için yegâîıe çaremiz, ecnebi ih lir, odun, kömür masraflarında iktiMüderrislerin, kuvvetli iki zümre lım dedim. Size çok rica ederim: Şu ke halinde birleştiği, yalnız maddî men tisasına müracaat etmektir. sat temin olunur. limenin mana ve mefhumunu, medlulünü, faat mes'elesi mevzu olduğu vakit Bu mes'ele üzerinde sözüm daha Ah, şu kariler, bizim gibi gazeteaslınt, fasltnı, ilâhnı edgamını, müradi görülür. bitmemiştir. cileri nerede bulurlar! fini, komsusunu gerek hasep ve nesepçe KÂZIM NAMl Müderris vardır ki Darülfünunun ve gerek sihriyet itfbarile bütün hısım ve akrabasım bir araya toplıyarak onlarla o zaheret komitesi hımbıllığın, ve azası Ben: Muharrirlikten boş kaldığım lan münasebet ve farklarını bir makale da hımbılların daniskasıdırlar. Hımzaman!! dkte teşrih etmenizi rica ederim. Türkçe bıllığın şaheseri de olur: Vilson prenYani mektup sahibi gibi işsiz gückamusum olmadığı için ben burada bunu sipleri gibi... Hımbıllığın anası enasüz, keyfi yerinde, işi tıkırında ol iyice tahkik edemedim. Yalnız Laros'a yilik, babası mediyokritedir. duğum zaman.. Fakat bunun imkânı müracaat ettim. Mukabilini Sot zannedevar mı? Bu; şu demektir: Ey mu Ahmaklıkla hımbıllığın arasında rek aradım. (Denoe Despri, dö jojman) hiç bir münasebet yoktur. Ahmak, harrir! İşini bırak, beni tetkik, tahlil Tokyo 2 (A.A.) Japonya hS diye buldum ama türkçede bunun mukabüi salakla akrabadır. Halbuki hımbıl, ve tarif için aç kal! kumeti Cemiyeti Akvamın 24 teşrini hakikaten hımbtl mıdır? Yoksa ahmak Hımbıllığın ol rütbesi sehil olmaz. evvel tarihli karar sureti esasma göre kakavanm dayısı ve avanağın kuzemıdır? Ahmakla, hımbıl ayni şey midir? Ben: Çiftlik ahp satmakla öyle nidir. Ahmaklık kaf a tasının içinden doğrudan doğruya müzakereye girisüİşte bunu kestiremedim. meşgulüm ki!! ve hımbıllık göğüs tahtasinın için mesi hakkında Çin hükumetinin yaptığı Azizim, işte böyle. İlk fırsatta; (meb'us den, yani içten gelir. Aralarmda düAzizim! İş şakayı aşmış ve taş teklifi kabul etmeğe imkân göremedi luktan, muharrirlikten, çiftlik ahp sat şük çene, kör boğaz, delik kulak gibi miştir. Bir insanın hem masum hem ğini beyan etmiştir. maktan boş kaldığın bir zamanda) bunu mahrum vasıflanna bu kadar hım bir takım aileler vardır. Bu sebepten Çünkü Japon hükumeti Mançuri' bir kere tahlil ederek hımbıllıktan canı çt şecereleri ayrıdır. bılca taarruz olmaz. Ben kırk sekiz deki askerlerini geri çekmeden evvel kanlara bir hizmette bulunmanızı rica e. senelik ömrümde bir çift öküzlü ve Şimdi biraz da son satırlara geçekabulünü şart koştuğu beş esas noktaderim.y avuç içi kadar bir çiftlik bile ahp yim. Samsun'lu kariimin mektubunnın Çin hükumeti tarafından tanınma Şimdi arzunuz üzerifie cevap ve satmamışımdır. Yalnız ömrümü başdaki son satır şu idi: (... Meb'us sında ısrar göstermektedir. reyim azizim: kalarının çiftlikler ahp satmalarına luktan, muharrirlikten, çiftlik ahp Hımbillıkla hımbıhn alelıtlak tasebep olmakla geçirmişimdir. Bunu satmaktan boş kaldığın bir zaman rifi için derin tetkikata lüzum yokda istediğiniz tariflerin en iyile da...) tur, bu mektup mündericatına ba rinden bir tanesi sayabilirsiniz. Ben Dikkat olunuyor mu? Tahteşşuurkınca hımbıllığın, ve yazana bakınNevyork 2 (A.A.) M. Borah yaLnız şu fani dünyada veresiye bir daki burgu sabrını tüketmiş, son saca da hımbıhn ne demek olduğu hebağ aldım. Yani yüreğime dağ aldım. gelecek sene yapılacak Reisicumhur tırlarda olsun işlemeğe başlamış. Bu mencecik anlaşılıverir. Bunun başka intihabatında namzetliğini koyması iğne, bu çimdik, bu manalı tariz, bu Bedavadan ucuza satılığa çıkardım bir misali de bizzat benim! Bu mek için bir mücadele tertibatı alınması isnat ve sui zan hep bana! da kimse almıyor, isterseniz intikal tuba ehemmiyet verişim hımbıllıktır hakkında terakkiperver cumhuriyet • harcini veriniz, sîze keçiüstü gibi Ben: Meb'us!! ve cevap verdiğimden dolayı da bana çiler grupu tarafından yapılan tek helâl edeyim. hımbıl denilebilir. Eğer bu takas yetİşte bunu böyle sanmağa ve böyle liften çok mütehassis olduğunu söyYalnız size son bir rica: Velev şamezse başka tarifler de vardır. Me olacağına ihtimal vermeğe halis hımIemiş, fakat M. Hoover'i mağlup etkadan olsa bile kalp incitmekten çeselâ: Terlri teslihat fikri şaha kalkbıllık, ve bunu böyle söyliyene halis menin kendisine imkânsız görün • kininiz. Hürmetler. mış bir hımbıllıktır. İnananlara da hımbıl derler. Bu da intakı hak kadüğünü beyan etmiştir. AKA GÜNDÜZ hımbıl denilir. Cemiyeti Akvama mü bilinden bir tarif oldu. Küçük hanımın dediği oldu I Kışlık neşriyat Japonya Mançuriyi tahliye ı etmiyor Amerika Reisicumhurluk mücadelesi Kadife alev MAURICE DEKOBRA'dan Görüyorum ki, bu nazik ve tatlı İngiliz doktorunda kendinize iyi bir müttefik bulmuşsunuz... Size nasihatim olsun Filip: Nikbin doktorlardan çekininiz. Bunlar en korkulu hastalıklardan daha mühliktirler. Sonra teselli etmek için söz bula mazlar... Yakında teselliye muhtaç olacağımı mı söylemek istiyorsunuz?.. Bilmiyorum... öyle söylemiş bulundum. Ona doğru iğildim ve bileğinden hıtarak: Bana bakınız... Somberg'e yardım eden sissiniz değil mi? Evet. O halde sizi rehine olarak alaJcoyuyoruml Anlamıyorum. Şomberg'in Lilâ'ya yapabile ceği fenahktan şahsen sizi mes'ul tutuyorum... Bu serserinin marifetleri yüzünden Lilâ'ya gelebilecek her hangi bir fenahğı hayatınızla ödiyeceksiniz... Rozaryo'nun kahkahası bir tokat gibi suratımda aksetti. Filip! Filip! Aşk aklınızı ba şınızdan almış... Zavallı dostum, saçmalamağa başlıyor!.. Ben rehine! Siz beni, Şomberg'Ie metresiniz arasma istediğiniz gibi koyabileceğiniz bir kup • sirküi, bir paratoner mi sa nıyorsunuz ?.. Aklınızı tamamile kaçırmışsınız.. Söylediğiniz sözün, savurduğunuz tehdidin mahiyetini kavnyabiliyor musunuz? Deli olmasanız bu kadar bayağı bir tehditte bulunamazdımz. Karsısında erkek bir rakip varken intikamını kadından almak istemek ancak sizin gibi delilere yaraşır. Aklınızın başınızda olduğunu sakın iddia etmeğe kal kısmayınız, bakınız ne bayağı dere keye düşmüş olursunuz! Evet Rozaryo... Hiddetten kendimî kaybettim... Somberg'e yardım ettiğinizi söylediğiniz vakit bunu ciddî telâkki ettim. Affedersiniz... İcap ederse vuracağım adam Orlik'teki hokkabaz olacaktır. Hayır Fiiip!.. Karınız veya metresinizle yakaladığımz adamı öldürebilirsiniz, fakat karınız veya metresinizi yalnız rüyanızda çalan adamı öldüremezsiniz, hakkınız yoktur. Yann 27 mayıs! Lilâ, dün olduğu gibi, evvelki gün olduğu gibi, yarını da benimle beraber geçirecek. Ve Şomberg'in sabun köpüğüne benziyen tehdidinin şerefine şampan yanın köpüklerile mestolacağız. Darılmayınız Filip... Ben de cidden meraktayım! Her gece olduğu gibi yann gece de, yatak odanızdaki masanın üzerinde gördüğüm Don Kişot romanmın ikinci cildini oku mağa devam edebilip edemiyece ğinizi takip edeceğim... Dikkat ediniz, geliyorlar... Rozaryo sesini yükselterek devam etti: Hayır... Fikrinize iştirak etmiyorum, Filip... Rivayete nazaran sarayın bu kısmmda, sultanlar, ziyaretlerine gelenlerin tazimatını ka bul ederlermiş... Hanım sultanların, nar yiyerek cariyelerin arasında vakit geçirdikleri salon hareketi arz esnasında yıkılmış... Akşam saat on bir Bu akşam Sakre Monte'nîn yamacında ikamet eden çalgıcı Ispanyol çingenelerini ziyaret ettik. Rozaryo, bize mağaralarda, yıkık harabelerde ömürlerini geçiren zeytunî renkü bu insan ucubelerini görmeğe götürdü. Babülbeyza'ya civar bu mahallede vaktils şahin avcılarınm gizlendiklerini anlattı. Duvarları kirecle badalananmış olan bu alçak kapılı izbelerin nazara hoş görünecek hiç bir tarafı yoktu. Rozaryo bu izbelerden birinin ka pısına vurdu. Köseleye ruşuk yüzlii ihtiyar bir kadın çıktı [ ve Rozaryo ile bir, iki kelime teati ettikten sonra bizi içeriye alarak ottan yapılmış bir kaç iskemle ikram etti. Akabinde kızı Jüliana'yı çağırdı ve âdet vechile hanımların falına bakmasım teklif etti. Rozaryo, Lilâ'nın elini tutarak çingene kızına uzattı ve doktor Monroe ile bana bakarak tarifi kabil olmıyan bir nazar fırlattıktan sonra: Bu güzel el sayesinde istikbali keşfetmek kadar zevkli bir şey olamaz. Değil mi doktor?.. Değil mi Filip?.. Kara, parlak yüzlü çingene kızı omuzlarmdaki sarı atkıyı göğsünün üzerinde sıkarak Lilâ'nın karsısında diz çöktü ve Rozaryo'nun bize ter cüme ettiği kehanetlerini savurmağa başladı: Ssnyorita bir kere... İki kere nîşanlanmış... Beş seneye varıncıya kadar çocuğu olmıyacak... Hassas kalpli ve seyahate düşkün... İspanyol piyange bU«Ü«rindea mutlaka bir kaç tane alsın, muhakkak kendisine ikramiye çıkacak... Lilâ gülerck yüzüme baktı. Doktot Monroe kolumu dürttü ve: İspanya Maliye Nezareti için bedava reklâm!.. dedi. Falcı kehanetlerine devam edi yordu. Fakat zırvalarma kulak ver dîğimiz yoktu. Monroe bir İngiliz zengininin başmdan geçen bir hikâyeyi anlatarak beni tıraş ediyordu. Bir arahk başımı Lüâ'nm bulunduğu istikamete çevirmiştim. önünde oturan falcının başının üstünden bir noktaya dikkatle gözlerini dikmîş kımılda maksızın baktığını hayretle gördüm. Merak ettim. Nereye baktığını araştırdım. O vakit, odanın nihayetin deki kapıyı örtmek için asılı duran Edirne mamulâtı iki keçenin aralı ğından bir adamın ayakta dikkatle Lilâ'yi süzdüğünü gördüm. Sarı atkıh çingene kızı müselsel ve ezberlenmiş saçmalannı bitirdikten sonra Rozaryo'ya sordumt liabadi w r

Bu sayıdan diğer sayfalar: