23 Temmuz 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

23 Temmuz 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'Camharivef 23 Temmuz 1932 Tecrübesi bedava Veysel Bey, tabloyu sardığı ga zeteleri yırttı, çerçevenin kenarından tutarak geri çekildi, karısına gös İerdi: Bak... Şu şahesere bak... Şaziye Hanım, gözlerini kırpış tırdı, iğildi, dikkatle baktı, sonra iki elini beline dayadı, bir kahkaha attı: Şaheser mi?.. Bu mu şaheser? Veysel Bey korkak korkak ba kıyordu: Fena mı ? Beğenemedin mi ? Saziye Hanım, birden ciddileştî, ağır ağır yürüdü, tabloyu kocasının elinden aldı, gözlerini kısarak süzmeğe başladı: Bunu nerede buldun? Veysel Bey, karısının yumuşadığını, tabloyu beğendiğini zannedi yordu, içi biraz ferahlar gibi olmuştu: Günlerce arkadaşlara danış tım... Amma resimden, san'attan anlıyanların fikrmi sordum... Bulut • lar nasıl kararmış... Yağmur han • dise yağdı yağacak... Burada bulut, yağmura benzer bir «ey göremiyorum. Çamur sıvanmış gibi... Alay etme... Çallı İbrahim'e gösterdim, bayıldı. Saziye Hanım, Veysel Beyin kıymetli tablosunu şazlongun üzerine atıvermişti, Veysel Beyin yüreği ağzına geldi: Aman ne yapıyorsun? Bunu satan da, gösterdiğin Çallı İbrahim de, senin sersemliğin ile alay etmişler! Şimdi, sen buna para verdin mi? Veysel Bey, yesinden saçlannı yoluyordu: Sende, san'ata hürmet yok mu? Şaziye Hanım, burun kıvırıyordu: San'at mı? Yedi yaşındaki mektep çocukları bundan mükemmelini yaparlar. Veysel Bey, karısının cehale tine, san'attan nasipsizliğine acımakta idi: Biraz dikkat et yavrum... Bir san'at eserindeki gizli, saklı güzel likler, incfclikler, bir bakışta göze çarpmaz. Onları bulmak, keşfetmek lâzımdır. Şaziye Hanım, bu, uzamak istidadını gösteren konferansa fazla ta hammül edemedi: Kâfi... Kâfi... Veysel Bey, s^vgili tablocuğu elinde düsünmekte idi: Şimdi, bunu nereye asmalı? Nihayet karannı verdi: *' Salona asacağız! Karısı, onun, kendi kendine mırıldanmasını merak etmişti: Neler söyleniyorsun? Tabloyu asacağun da, neresi münasiptir, diye düşünüyordum. Buldum amma; en münasip yer, salonda, iki pencerenin arasıdır. Şaziye Hanım, yerinden fırladı, kaşlarını çattı, yumruklarını kalçalarına dayadı: Iktlsat MEMLEKET MEKTUPLAR1 Izmir kooperatifleri (Birinci sahifeden mabait) dan fazla ihtiyat akçesi var. Ziraî kredi kooperatiflerinin hiz» met ve himmetini muhtekirler elinde çekmediği kalmıyan köylü pek çabuk takdir etmiş, kooperatifin faydasını tecrübe ve teşkilâtın müsbet ve maddî neticelerini az zamanda müşahede eylemiş ve bu muvaffa kiyetin husulünde köylünün emni yet ve gayreti ve samimî ve candan alâkası pek müessir olmuştur. Salona mı asacaksın? ö y l e ya... Mutfağa da asamam ya... Baktıkça beğeneceksin. Şu bulutlara, renk taksimatına bak... Ağaçların yaprakları nasıl titriyor! Rüzgârın şiddeti, istikameti bile belli! Ben, bu maskara şeyi, dünyada salona astıramam... Bunu böylece Tosya'da çeltik zeriyatı bu sene fazbil, çeneni yorma... la yapılmıştır. Mütehassıs Harun Beyin idare ettiği Ne garip inatlarm vardır, Şatecrübe tarlasında kırk ecnebi ve dört ziye! Şu tabloyu takdir ediyorsun yerli nevi çeltik ekilmiştir. Kaza köyleamma, işte nasılsa, bir kere aksini rinin yirmisinde ikişer dönümlük örnek söyledin... tarlaları ihdas olunmuş ve çeltik ekil Şaziye Hanım, başıni çevirmi* miştir. ti: Ayrıca Ilgaz kazasının beş köyünde de Salona asıhmyacak! ayni şekilde ikişer dönümlük örnek tar Sen sağ ol, karıcığım... Salolaları ekilmiştir. na asmayız! Hergün oturduğumuz Geçen sene Ilgaz ve Çerkeş kazalan odaya asarız. 700 dönümlük çeltik ziraati yaptığı Genç kadın, daha titizlendi: halde bu sene bu miktarın 3000 dönü Oraya da olmaz. Bu kepaze resme bağlı olduğu anlaşılmaktadır. m e gözihn gidince sinirleneceğim!.. Devreğin yukarı taraflarında ziraate Düz beyaz badana, insanın daha verilen bu vüs'at ve ehemmiyet itibarile içini açıyor. Saz ovasının susuz kalmak tehlikesi yüz Ona da peki! Şimdi gider, yegöstermiştir. mek odasına asarım! Artık buna da Kaza kaymakamı, çeltik mütehassısı söz yok y a ! ile Ziraat odası heyeti aşağı ve yukarı Şaziye Hanım, gözlerini devireovalara giderek münavebe hususun • rek ters, anut baktı: da bazı tedbirler ittihaz etmişlerdir. Büsbütün iştahım kaçsın, ye mekten içmekten mi kesileyim? Canıma kastin mi var? Eh çıldırmak işten değil... Bu Sanayi Birliğinden: Dördüncü yersan'at eserini ben nereye asarım?! li mallar sergisinde yer almış olan Genç kadının gözlerini hiddet biimüesseselerin 25 temmuz 1932 tarihL rümüştü, çıngır çıngır bağırdı: ne kadar yerlerini ihzar etmejeri aksi Hangi san'at eseri... Çocuk takdirde işbu yerlerin müracasi et oyuncağı... Fahir'in odasma as... mekte olan diğer müesseselere ve Çocuk belki eğlenir! rileceği ilân olunur. Ve kocasının kolundan tuttu, Fahir'in odasına götürdü, kapının açıldığı taraftaki duvarı gösterdi: 6 eylulde İtalya'da Bari şehrinde a Buraya... çılacak olan beynelmilel Şark panayın Aman karıcığım... Orası pek umumî kâtibi M. Lonbardo'nun şehrikaranlık... Hiç olmazsa karyolanın mize geldiğini yaznuşbk. yanındaki duvara asalım... M. Lombardo buradan evvel Mısır, Şaziye Hanım, kocasının sözüne Suriye, Filistin ve Rados'a uğrıyarak kulak vermedi, hizmetçiyi çağırdı: bu hühumetlerin sergiye resmen işti • Bir çivi ile çekiç getir... Kapıraklerini temin ettikten sonra İstanbul'a nın arkasındaki duvara, beyefendinin gelmiştir. tablosunu as... Sergi kâtibi umumisi hükumetimizi de ttiraz kabul etmiyen bir tavırla resmen sergiye iştirake davet için dün odadan çıktı. Veysel Bey, arkasından Ankara'ya gitmiştir. kinle, gazapla bakıyordu. Hizmetçi kız çiviyi çakmıştı: Mısır hükumeti iş kanunu hak Veriniz Beyefendi, tabloyu akında tetkikatta bulunmaktadır. Cesayım! Veysel Bey, ayaklarını yere vurdu. nevre iş komisyonu kâtibi Mister Batlo Mısır hükumeti için kadın ve Hayır... Şuraya karyolanın yaçocuk işçileri hakkmda bir rapor nındaki duvara bir çivi çak! tanzim etmiştir. Bu rapora göre kaHizmetçi kız, hiç sesini çıkarma dınlar dokuz saat çalışacaklardır. dan çiviyi çaktı, Veysel Bey de, tabDoğurmak için kendilerine on beş loyu verdi, astırttı: gün mezuniyet ve çocukları emzir Şimdi, biraz evvel çaktığın çimek için de kâfi zaman verilecektir. viyi sök... Hizmetçi kız, boynunu bliktü: Duvar bozulacak, Beyefendi... Buğday fiatlan istihsal mıntakaÇünkü, on dakika sonra, tabloyu, larmda yükselmeğe başlamıştır. EsHanımefendinin işaret ettiği yere kişehir'de buğdayın kilesi 172 kuruasmamı, emredeceksiniz! şa satılmıştır. Eskişehir borsasına MAHMUT YESARİ hergün üç dört vagon mahsul gel mektedir. Ilgaz ve Tosya'da Pirinççilik... Zeriyat yıldan yıia artmaktadır İzmir'de faaliyet Vali Kâzım Pş. nafıa, maarif, kooperatif işlerine büyük ehemmiyet veriyor İzmir 16 ( H u s u s î ) İzmir'e giderken Balıkesir'den geçmiştim. İzmir Valisi Kâzım Paşanın, kumandan Ali Hikmet Paşa ile beraber henüz Bursa'dan avdet etmiş oldu • ğunu öğrenerek kendisini askerî mahfilde ziyaret ettim. Biraz istirahat için Bursa'yı tercih eden Vali Paşa seyahatinden memnun görü nüyordu ve çok neş'eli idi. Kaplıcalardan çok istifade etmiş, biraz zayıflamış... « Vücutten beş kilo kaybettik ama, zindegimizi yeniden kazan dık» diyord'u. Bu netice her halde İzmir'lileri çok memnun etse gerek. Çünkü valileri emsali arasında hakikaten temayüz edecek kadar ça Iışkanlığı ve tutumlu mesaisi ile tanınmıştır. Sıhhatinin takviyesi bu sürekli faaliyete yeni bir enerji verecektir, tabiî... İzmir'de Vali Paşanın odasındayım. Mesaisi arasında, nafıa ve maarif hareketlerine çok geniş bir yer ayırmış olan Kâzım Paşa 932 ve 933 senelerinde yapacağı yol ve mekteplerin haritaları arasında oturmuş, gündelik işlerile meşgul. Bir nokta derhal nazari dikkatimi celbetti: Kâzım Paşa yanına gelen memurin ve rüesayı, azamî bir neş'e, hatta nüvaziş içinde kabul ediyor, ihtimamla dinliyor, sonra gene şen, fakat ciddiyet ve kat'iyet ifade eden bir şivje ile talimat veriyor, arkadaşlarını kapıya kadar teşyi ederek, hatta arkalarını okşuyarak işe gönderiyor. Bu şerait içinde her memurun zevkle, itina ve basiretle çalışmamasını tasavvur edebilir mi siniz? İzmir Vilâyeti faaliyetinin niçin dürüst, muntazam ve verimli olduğu şu manzarayı gördükten sonra daha iyi anlaşılıyor. *** İzmir Vilâyeti Gazi heykelinin küşat resmi için hararetle hazırla • nıyor. Zaferin parlak neticesini verdiği yerde dikilen büyük Başkumandan heykeli har halde şanına yara şır heybetli tezahürat içinde açı Bu akşamki program İSTANBUL: 18 Gramofon konsert, 19,30 Saz: Haftz Ahmet Keyett. 20,25 Havadisler. 20,30 Gramofonla bir opera temsüi. 21 Saz: Tekrar Haftz Ahmet heyeti. 22 Stüdyo orkestrasu : BERLİN: 18,10 konser 20 05 haftanın Mkâyesi * 2l,15İngiliz şarkılan İHayden^ 22,05 Vıyana'dan nakil 24.15 havadisler ve dons musikisi. VİYANA t 17 05 havadisler 17,25 musikide îztırap ve matem (konferans) 18,20 konser 21,15 H. Heine'nin şiiri ve Schuman'm musikisile Şarkılar 21.55 havadisler 22,05 <Kadınlar' Siz bize hayah güzellestiriyorsunuz) skeç . 23 35 havadisler . 23,50 dans musikisi. '' * BUDAPEŞTE: ' 19,05 orkestra konseri 22.05 stüdyoda bir komedi müteakıben: Tsigan tnusiki. J SÎ 1,05 cazbant. '** • BÜKREŞ : 22 05 radyo orkestrast 22.50 şarkılar 23,10 radyo orkestrastna devam 23,50 Yerli mallar sergisine iştirak edecek olanlar havadisler. *7'*J* 'ü? Beynelmilel Bari sergisi M Hiç durmadan çalışan İzmir Valisi Kâztm Paşa lacak. Vilâyet bu münasebetle Gazi Hazretlerine, İsmet ve Kâzım Paşalar Hazaratma takdim etmek üzere de üç kitabe ihzar etmiştir. *** Bu sene İzmir'de ihracat matfdeIeri vaziyeti umumiyetle iyidir. A livre satışlar da olmadığı için bu gün sıkıntı vardır. Fakat ağustos ve eylulde yapılacak mahsul satışlarının piyasayı ve köylüyü ferah latacağı umuluyor. Bu yıl üzüm rekoltesi asgarî tahminlere göre bir milyon kantardır. ROMA: 22.50 [Tuffolina) isiTTüi üç perdelik operet. PALERMO : 19,30 gramofon 22,25 gramofon 22,50 Cin Ci . Lâ (Lombardo). BELGRAT: ~~ 21,15 koartet konseri. 22.05 askert mı zika . 23,55 gramofon plâklan ve tstgan musikisi. Evlatlık verilecek ^ki güzel yavru... Mısır'da iş kanunu RAŞtT Gazeteci gözii île Bur YeşiPe gittin mi, Uludağ'a çıktın mi, kaplıcaları gezdin mi? Bunları bilen Bursa'yı görmüş sayıhr! Bursa CHususî) Bursa'da teşekkül eden hamamcılar ve otelciler cemiyeti İstanbul gazetecilerini davet ederek kendilerine kaphcalarımızı ve Bursa'yı tanımak ve tanıtmak fırsatını verdi. (Vakit) ten ömer Rıza, (Son Posta) dan neşriyat müdürü Halil Lutfi, (Milüyet) ten Faik Beyler geldiler. Bu işe gazetemiz «Cumhuriyet» namına beni memur ettiğinden bu sefer Bursa'yı gazetecilerle birlikte bir yabancı gözü ve ruhile dolaştırm. Evvelâ: Yalova'dan Bursa'ya gelmek ucuz, fakat zahmetlidir. Bu sıcakta bozuk bir şose üzerinde dört saat otobüs yolculuğu yapmak hakikaten güç... Temiz ve rahat bir yoldan Bursa'ya gelmek istiyenler Mudanya'yı tercih ediyorlar. Hele bir de bu hatta seri vapurlar tahsis edilse ve navlun hafifletilse Bursa'ya gelecek seyyahların haddü hesabı ol mıyacak... îlk gün Çekirge'deki hamam ve o lelleri dolaştık. Bunlardan «Servinaz» bahçesi Bursa ve Karacabey ovalannı pek uzak ufuklara kadar avcunun içine alan sairane bir bahçedir. Bizim bile Bur sa'da iştihamız yokken burada karnımızın acıkması gösteriyor ki Çekirge ha • vası uzviyeti daima faaliyette bulunduran emsalsiz bir havadır. «Haydarpa şa» bahçesinde bir saz takımı ve beş alb hanende var... Burası da valansiyavari setlerle yapılmıs yemyeşil bir orman denizini andıran Bursa ovasına nazır bir bahçedir. Çekirge'nin (Çekirge Palâs, Ada Palâs, Haydarpaşa, Gönlüferah, Hüsnü güzel, Hudaverdi, Yeni hayat, İstanbul, Şifa, Yeşil Bursa, Mehmetpaşa, İkbal, Refika abla) namında hamamh otelleri var. Bunlardan Refikaabla oteli müteşebbis bir kadın tarafından işletiliyor ki: Otelcilikte Bursa ilk defa bir kadın parmağı görüyor. Simav'da Tepecik mahallesinde Coşkunof;lu Hakkı Efendiden bir mektup aldık. Hakkı Efendi zaruret içinde bulunduğu için üç küçük yavrusunu bakamamak ve yetiştirememekten muzta riptir. Bu sebeple resimde göriılen büyuk kız;nı bir askerî doktoruna evlatlık vermistir. Şimdi de diğer iki küçük kızmı evlatlık vermek fıkrindedir. Çocuklardan sağdaki yedi, soldaki altı yaşındadır. Babalarının istediğı yegâne şey kızlarının istikballerini temin edecek birer taba bulmaları olduğundan bu şeraiti kabul edecek olanlara noterden musaddak mukavele yapmak suretiie çocukları verecektir. Arzu edenlerin yol rmsrafını kendisine göndermeleri meşruttur. Bu sevimli yavrucuklan evlât edinerek buyütmek her halde hem insanî, hem zevkli bir hareket olacaktır. .. Bujjday yükseliyor Almanya'da vaziyet Piyasada kesme şeker yok Piyasada kesme şeker hemen hiç kalmamış gibidir. Evvelce 1919,5 Hraya satılan Belçika'nm torba kesme şekerleri şimdi gizli gizli 2425 liraya kadar satılmaktadır. Kesme şekerler ekseriyetle kıraathaneci, çaycı ve kahveciler tarafından kullanıldığı için esnaf şekersizlikten dolayı müşkül bir vaziyete düşmüşlerdir. (Birinci sahifeden mabait) taleplerini cumartesi günü tetkik e dilecektir. Berlin 21 ( A . A . ) Alman ka binesi heniiz mevkii iktidarda kalan diğer Prusya nazırlarmın da azle dilmesine kat'î olarak karar vermiştir. Prusya Başvekili Bravn, Von Papen'e bir mektup göntfererek azlinin hukukan yerinde olmadığını bildirmiş ve bu azlin istinat ettiği kanun hükümlerini irae etmesini kenVilâyetin, kooperatiflerin teşkil ve disinden talep etmiştir. Polis mütfüteksirinde lâzım gelen himmeti müs rii ile muavini ve miralaya imza et ' tesna bir dikkat ve ihtimamla gös tikleri beyannamelerde vazifelerintermiş ve göstermekte bulunmuş olden cebren ayrıldıklarını beyan etduğunu burada kaydetmeği de pek mişlerdir. Başlıca sindikalar neşretlüzumlu ve yerinde bir vazife telâktikleri beyannamelerde son siyasî hâki ediyorum. diselerin ücretli memur veya amele arasmda bir infial tevlit ettiğini kayKooperatiflerin idaresi Ticaret detmekle beraber amele ve memu mektebinden çıkmış güzide gençlerîmizin elinde bulunuyor. Bu gençleri rine soğuk kanlılığını muhafaza etZiraat Bankası çahştırmış ve yetişmek lüzumunu tavsiye etmektedir tirmiştir. Ve bankanın daimî nezaler. Beyannamede deniliyor ki: Alret ve idaresi altında ifayi vazife man milleti ve bilhassa Alman işçieylemektedirler. leri kat'î cevabı 31 temmuzda Reichtag intihabında vereceklerdir. Ziraat Bankaları bu kooperatifler vasıtasile züram bütün ihtiyaçlarına Amele ve memur her zaman olduğu gibi bugünlerde nür^une olacağı zamanında yetişiyorlar. Ziraat Banveçhile riayet etmektedirler. kaları ziraî kredi kooperatifleri dediğimiz bu nevzatlann müşfik birer Berlin 21 ( A . A . ) Tevkif edilvaldesi gibi bakıyorlar. Onları hi miş olan polis müdürü ile muavini maye ediyorlar. Sermayelerini kuvve miralay tahliye edilmişlerdir. vetlendiriyorlar. Bağcı mısınız?.. KüMiihim hâdiseler olacakmtşf tükleriniz için kükürt, göztaşı mı isParis 22 (A.A.) Havas Ajansmtiyorsunuz?. Üziimü kurutmak için dan: İtalya ve Almanya'nın siyasî buhpotasa mı ihtiyacınız var?.. Hiç düranlarını tetkik eden Temps gazetesi şünmeyiniz ve tereddüt etmeyiniz.. ezcümle şunları yazmaktadır: Doğruca kooperatife koşunuz.. Ora«Bugünkü ahval ve vakayün kâffesi da istedikleriniz Ziraat Bankasının dahilî vc haricî icabatın hükmii altında himmetile tamamen emrinize kalan ve mukabele etmek zaruretinde amade bulunduruluyor. Bunlar en bulunan Italya'nın hali hazır vaziyetine temizlerinden, en ucuz bedellerle nazaran M. Musolini'nin en kıymetli kooperatife ve dolayısile köylüye anasınnı nagihanî bir tarzda uzaklaş maledilmiş bulunuyor. Bu işlerin ne hrrnakta olduğunu, halbuki bir kaç zakadar ciddiyetle ve dikkatle ve inmandenberi Musolini hükumetinin M. tizamla idare olunduğunu yakından Grandi tarafından tatbik edilen ve bilgörmek insana nihayetsiz bir inşi rah veriyor. Ben, Ziraat Bankasını, hassa geniş bir Avrupa iştirakî mesaisi bu hayırlı müesseseye ve teşkilâta siyaselinin zaruret ve ihtiyaçlarını kabul himmetleri sebkeden zevatı alenen ettiğini zannettirmekte idi.» takdir ve takdİ3 etmekle köylerimiDiğer taraftan dündenberi Almanya zin ve köylülerimizin minnet ve şükfam bir dahilî sergüzeşt geçirmekte ve ranlarına tercüman olmuş oluyorum. başvekil de Almanya'yı dahilî bir harRAŞİT be, asker: Bir hâkimiyete ve Hohenzol • Harman hacizleri tehir edildi Adana defterdarlığımn emrile çift. çinin harmanlan haczedilerek ver gileri ahnmakta idi. Mes'ele Maliye Vekâletine bildirilmiş, tohumluk ve yiyeceklerin haczi kanunen memnu olduğu için Vekâlet harman hacizlerinin tehirini emretmiştir. ler hanedanının tekrar tesisi salta nat ebnelerini intaç edebilecek bir buhranın bütün mes'uliyetlerini deruhde etmi* bulunmaktadır. Prusya'da aziller Berlin 22 (A.A.) Prusya'da üç müsteşarla bir şube müdürü ve 20 yüksek memur azledilmiştir. Silâha müracat emri Berlin 22 (A.A.) Berlin ve Brandebourg askerî kumandanı icap ettikçe kanunun tayin ettiği hudut dahilinde silâha müracaat edilme sini jandarma ve polise emretmiştir. «YUNUS» ve «SUPER YUNUS» Çimentoları müstehlikleri (Her daima) Çuvallar üzerinde fabrika markasını müs ir bulunan mühürlü ve supersiman için: «SUPER YUNUS» markasını zikreden kırmızı etiketi ve faturalar üzerinde « Y U N U S » veya « SUPER YUNUS » mesruhatını talep ediniz. Anadolu çimetoları T. A. Ş: K A R T A L (jstanbul Vilâyeti) Çekirge'nin aduıı niçin (Çekirge) koymuşlar; bunu da bilen yok... Maa mafih bize (Çekirge Sultan) hamamının kapısındaki yuvarlak bir değirmen taşının deliğinde, (kısmeti çıkmıyan genç kıziara kısmet çıksın, işi bozulan tacirin alış verişi rast gitsin, açıkta ka lan bir memura yeni memuriyet bu lunsun, aralarına karakedi giren karı kocaya dirlik düzenlik versin, ve daha garibi çocuğu olmıyan kadmlara Allah bir çocuk ihsan eylesin!) diye kurban olarak kesilen tavukların kanlarını gösterdikleri zaman Çekirge isminin buradan kaldığına hükmetmek icap etti... Çekirge; yabancılar ve banyocular diyan olduğu gibi Bursa'hların da bilhassa cuma günleri rağbet ettikleri bir mesi istanbul gazetecileri Yeşilcami'in mer merleri ustılnde (sağdan ikinci arkadaşımız Musa Bey) redir. Halbuki burada umumî bir bahçe yoktur. (Bursa'ya seyahat ettim) diyenlere üç şey sormak lâzımdır: Yeşil'e gittin mi? Uludağ'a çıktın mı? Kaplıcaları gordün mü?... Bunları bilen Bursa'yı görmüş sayıhr. Biz de öyle yaptık. Kaphcalardan sonra bir otobüsle Yeşil cami ve türbeye gittik. Yeşil cami Türk mi marisınin misli olmıyan ve misaline bir daha rasgelinmiyecek olan bir şaheser dir. Çiniden bir levha içine yazılı (Ameli mecnun Mehmet) isminin, bu binayı yapanın bir mecnun değil, dehâsını cinnet göstermek tevazuunda bulunan bir san'at dahisinin eseri olduğunu gösteriyor. Ne yazık ki: Bu çini mabedin kubbele rinde ve duvarlarmda bulunan tezyinat Abdülhamit devrinde beyaz kireçle sıvanarak bu güzelim nakışlara ebedî bir örtü çekilmiş.. Camiin asıl şayanı dikkat tarafı üst katta zamanın hükümdarına tarafı üst katta zamanın hükümdarına, bulunmasıdır. Yani burası hem saray, hem cami olarak yapılmıs. Cami için deki havuzun ortasına yekpare bir mermerden bin bir türlü arabesk tezyinat la oyularak yapılan bir kuş kafesi kon | muş. Fakat bu kafes değil, bir fıskiye.. Her deliğinden bir su ipliği fışkırıyor. Gene ne yazık ki: Kafesin içindeki su tertibatı bozulmuş. Bir kaç lira ile ya pılmak mümkün iken henüz öylece duruyor. Işte Türk'ün bir sabır nümunesi daha: Bahattin Efendi tam 56 sene denberi buranm kayyumudur. Camiin 56 senelik tarihini bize anlatırken yü zünde neler okuyorduk bilseniz... Yeşil camiin hangi hususiyetini sayacağımı şaşırıyorum: Her köşesine birer somaki ve müteharrik merdane sıkıştı nlmış. Bunlar döndüğü müddetçe ca mide bir çöküntü yok demektir. Dönmedi mi bir tarafının çöktüğüne delâ lettir. Şunu kaydedeyim ki: Yüzlerce senedenberi henüz böyle bir şey olmamıştır. Çelebi Sultan Mehmed'in çini • Bolşevik âlemi Yeni Rusya hakkında muhtelif mütehassısların görüşlerini havi dir. En son, en sahih tetkikata istinat eder. 60 kuruş fiatla her kitapçıda bulunur Haydar Rifai TROPiCAL EXPRESS Rövü heyetinin I Yeni programı ile matine m Bugün ve yarın 17 / d a ler içine gömülen türbesini de ziyaret ettik. Bazı yerlerde çiniler ya düşmüş veya koparılmış... Rivayetlere göre ec • neciler pek çok para mukabilinde bu radan ufacık çini parçalan elde etmeğe çalışıyorlarmış. Bursa müzesi türbenin hemen karşısındadır. Onu da gezdik. Müzenin fazıl müdürü Mahmjut Nedim Bey bize çok kıymetli izahat verdi. Burada bir çok Türk, Roma, Bizans eserIeri teşhir edilmektedir. Kız institüsünü, Topane'yi ve Şehitler abidesini, ipek ve kumaş fabrikalarmı, havlu imalâthanele rini, Muradiye türbe ve camilerini do • lastık. MUSA

Bu sayıdan diğer sayfalar: