27 Temmuz 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

27 Temmuz 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* t icnuuuz ı:?.>z GİMÜN AKİSLERİ Ctttnhariyet Dumer'in katili Gorgulof muhakeme ediiiyor Cani ((150 milyon Rus'un protestosu olarak Reisicumhuru öldürdüm» diyor Parîs 26 (A.A.) Gorgouloff'un muhakemesine birinci reis M. Drey rus'un hüviyet isticvabati!e başlanmıştn. Bunu müteakıp zabıt kâtibi mütte bemin mazisîni hatırlatan uzun bir vesika olan ithnmnameyi okumuştur. Gorgouloff, kendi hakkında serdedilen bütün ithamatta hiç değismeksizin saltanat taraftarlan müıritlerin ve »ahsmm aleyhtarlarmın kurbanı olduğunu cevabını vermekte idi. Müttehem bolşeviklerle hiç bîr münasebeti olmadığıni söylemiş ve kendisini müdef aa etmiş, ihdas eylemiş olduğn yeşil fırka için 30 taraftar bulduğunu söyiemiş, fakat bunların r bilâhare kendisini terkettikler« ıi ifade etmistir. «Mefkurelerirnin tshakkuk*' yo Iunda bir mücahit gribi çahjma* için yalnız kaldım» deunstir. «mefkurem uğrunda hayatımı verdim> demistir. Bundan sonra, şahitlerin istimaına başlanmıştır. Birinci şahit, sabik adliye nazın M. Paul Reynaud, cinayetin nasıl ika edildiğini bütün safahatile an latmış. Rsisicumhurun feci ihtizan m beşinci defa olarak adeta çarmtha gerilmiş gibi ıstirap çeken Ma dam Doumer'in azap ve elemlerini şerbeylemiştir. Muharrir, Claude Farrere de kendisinin de yaralandığı bu cina yet sahnesini birinci şahitin söyle diklerine müsabih ifadat ile tasrih elmiştir. Gazi'nin heykeli Yarm, yeşil yapraklı, sert kokulu indr ağaçları ve faodur kütüklü, sarışın üzüm bağlan içinde zengin bir yaz riiyasına dalan İzmir'de, İsmet Paşa, Gazi'nin heykelini açacak... Bu heykel kimin eseridir?.. Bir Fransızı'aı mı? Bir Alman'ın mı? bir İtalyan'ın mı?... Mermeri yontan, tuncu döken elin miîliyeti bizi alâkadar et • mez... Heykeller, yapan san'at • kârların değil, yaptıran millet lerin eseridir! Gazi, 31 ağustos sababı, Çalköy'den: (Ordular! llkhedefiniz Akdeniz'dir!) Demeseydi, bu heykel yapılabilir mi idi? Heykel, heykeltıraşm yarattığı eserden evvel mevcuttur! Mustafa Kemal, hiç bir insana nasip olmamış, ancak fevkalbeşerlere mahsus mucizeleri gös terirken, ebediyete karşı bir şekil ve heybet almıştı. Heykeltıraçın vazifesi, bunu her hangi bir madde üzerinde tesbit etmekten ibarettir. Gazi'nin lzmir'e dikilen heykeli, acaba muvaffak olunmuş bir san'at eseri mi? Bence, bunn da düşünmeğe lüzum yoktur. Gazi'nin heykellerini, kendisine kayas ederek beğen memiz hiç bir zaman mümkim olmıyacak... Bir milletin talihine çökmiiş geceyi, bir ziya dalgası gibi aydınîatan o baş, bir faninin elile bir tunç parçasına nasıl işlenebilir?... Izmir'e, tstanbul'a, Ankara'ya dikilen heykellerin yerine birer kaya parçası bile konsaydı, biz karşılannda gene ayni ruh ü r *permesini duyacaktık... Azamet, eserde değil, vak'a • dadır!. Marifetini tatlı tatlı anlatan kasa hırsızı! Maznun Groner Sirkeci istasyonile iki daire kasasını nasıl soymuştu? Bundan üç ay kadar evvel zabıta tarafmdan büyük bir kasa hırsızı çetesi yakalanmışb. ŞeLHraizde resmî ve huÎUSÎ bir çok mües«es«lerin kasalanm kıI M vc içmdeki pa'aîan aşıran ve azası ramamen Macar'iardan m&rekkep olan bu kumpanya, adliyeye verilmisti. Bunlann muhakemesinp üçüncü ceza mah • kem*smde baslanmı^tır. Kumpanya efradı şun'ardır: Groner Frens, Çupu Frens, Kins Merk.os, Prinç YuHan, Koyaş Jozef, Kunbı Karol. Kumpanyanın eleL&sı» ve kasalan k.ran adam Groner Frens'tir. Diğerieri 10 tun« va^dı etmek, ve rcesruk eşya ve par?lan sakîamakla maznundurlsr. Kasa h'nızlan tstanbu''un belli bash bîiyiik müesseseleHrdeki kasalan soy vn&sı kurmuslar, planlarn' bazırlamu lvdır Fakat hepsini soymağp. vakit bul&iRsrfan yakayı ele verm>şlerdir. Mnznunlar, mahkeme hnznruna gayet l&kayt bir vaziyette çıkmışlardır. Maznnnlarm huviyetleri tesbit edilecegi zaman bunlann türkçe biknedStleri anlaşümış ve mchkeme salonunda bulunan ve türkyeys asina olan bir Macar'm tercSmanlıgı sayesmde maznunlar isticvap edilebilmişlerdir. Makamı riyaset, evvelâ çetenin reisi Groner Frens'i sorgtıya cekmistir. Ba adam, gayet scgukkanlıhkla ce • vapiar vermiştir. £irkeci Utasyonvndnki kasayı sen Evet efendim ben ^ Jİa«ayı ianl kırdın* Kırmadıına anahtarla açhm. Anahtan kendim yaphm vs kolayhkla aç> mağa muvaffa!. oldıvsn. Bu kasayı evvelce biliyor mu idin? Hayır. Yalni7 merkssmı bfliyotdom. Ona gör» anaht»/ yaptnn, Kasanm mark^sun tanımakla a • nahtar yapıhr mı? Ben evvelce k»«a fvbrikalannda calışhm, bu işi bflirîm. Kasayı eçarkre vwın»d» arkadaşin var mı idi? Bu işi Prins'e «çtim, o bövle îşlore girrmem, dedi. Ben r*e bn kaç gün sonra yakuzbaşıma gitnm. Saat kaçta ginm? Gece saat or> birdi tstasyontın bir kanısı ankb. Or?.dau gîrdim. Boş bir odada saklandım. E1 ay&ir çekildikten sonra kasanmfculundu?eodaya girerek açhm. tçindeki parR'an «Mıktan sonra odanm pencerpsînd r? sokağa atladım, kaçtım. Kasadan ne ka^ar psre çıkb? 850 lira Kdn bir *»v çıkb. Be»iktaş'*akiroE'mOfîürlügükasa* fra da sen mi soydun? Evet efendim. ony ds ben soy Pek: bu.'£ya »»»! gî'din ve kasıt* yı nasıl açtın, anlaL Kasayı sovduğu'.if giin Eir tatil go« nu idi, daireler tatfldi. Saat beşte oraya gitthn. Esasen kasao." buamdugu ma!allin plânnu evve'ce K»aır!amıstım. Pncereden atkmaV ıirrtüe in?ri gh" ,'fm. Kasanm .«paf nın «rcmd^ki saçlar bir demirle gevsettim, açıldı. Bana nk'i anı«hHr tr*durmadın? Bu kasayı açmak o kndar «or de* g"di, anahtar kullanmağa Wzımı görmedım. Kasadan ne kadar para çıktı? 2300 lira çıktı. Aldim ve kaçbm. Emmönü'nde Mesadet hanmda Belediye icra dairesmin kasasnn da sen mi soydun? Evet efendim, ona da ben açbm. Oraya saat beş bucukta gittim, kapı kapandıktan sonra <ben içeride kaldım ve kasanm saçlarmı bir demirle eğmek suretfle kapa^ını açbm. Buradan ne kadar para çıkb? Umit ettiğim kadar bir şey bula • madım. Hepsi 55 lira çıkb. Bu işi ne kadar müddet zarfmda yapbn? Yanm saat içinde oldu, bitti. Mezeci Nikolald Efendinin kasasını kim soydu? Onu da ben soydum. öğleden sonra saat üçte Nikolald Efendinin yazıhanesine gittim ve saklandım. Herkes çeküdikten sonra anahtarla kasayı aç • Burada ne kadar para çıktı? 800 lira kadar bir şey bulabil dim. k Bütün bu işleri yalnız başına mı yapbn? Evet efendim, hiç bir arkadaşım, ortağım ve yardımcım yoktu. Peki, madam Lflya'nm evinden mücevherleri de sen mi aşırdm? Hayır, bu işten malumahm yok tur. EmmönB'nde kumusyoncu İzzet Beyin kasasını kim kırdı? Ondan da malumatım yoktur. Madam Mari'nin kıymetli eşya lan çahnnuş, bundan malumabn var nn? Efendim, ben kasa soyanm, böyle ev eşyasma tenezzül etmem. Haberim yoktur. Senin mssleght kasa hırsızkgı mıdır? Ben duvarci v* boTacıyım. Fa L&t evvelce Avustujyn'da kasa fabrika lannda da çj?*ışhm. On yaşnndanberi bir hastalığa müptelâyım. Bu hastalığı doktorlar bir tüılü teşhis edemediler. Bütün kazandıgımı doktorlara ve ilâca veriyor, bir türlü ryi olamıyordum. Kazancım, flâç parasma kâfi gelemiyordu. Nihayet bu snretle hareket etmeğe mecbur olduna. ve çaldıgım paralann bir çogunu ilâca Makamı riyaset bundan sonra diğet nuumunlan sorguya cekmistir. Bunlardan Kms, Groner'in kendisine 3d torna bıeağı ve bir makas yaphrdığını ve bun • lan köprü inşaatmda kultanacağuu söylediğinî bildirmiştir. Princ te, Groner'in kendisine emanet olarak 800 lira bırakbğını, sonra aldığım, başka bir şey bil mcdiğini söylemiş, diğcr maznunlar da bu hmızhktan haberleri olmadıklan nı, Groner'i tanıdıklannı fakat duvarcılık ve boyacilık yaptığmı biîdiklerini söylemişlerdir. Maznunlann isticvabı bir buçuk sa atten fazla sürmiiş ve şahitlerin celbi için muhakeme talik edilmiştir. Ücüncü cezada başlıyan muhakeme HEM NAL]NA MIHINAı Sudan ucuz namus! Paris'te bir muhakeme... Bir kadın, kocasına ihanet ediyormuş. Zevç, zevcesinin kendisine ihanet ettiğini anlıyarak karısı ile âşıkını cürmü meşhut halinde polis komise rine yakalatmış. Sonra, mahkemeye müracaat ederek evim yıkıldı, rahatım kaçtı, namusum bir paralık oldu, saadetim tarumar oldu; müc rimlerden 50,000 frank maddî ve manevî zarar ve ziyan isterim îemiş. \ Mahkemede her iki taraf m avu ı katlan, bir avukatlık müsabakasına yaraşan bir belâgatle müekkilleri » nin huknkunu müdafaa etmişler. Bu aradm kadınla âşıkımn avukatı, eğer he|r alcTatılan kocaya zarar ve] ziyan vermek lâzım gelirse servet • lerin oâtı üstüne gelir; demiş. Nihayet mahkeme, karısmdan ihanet güren kocaya hak vermiş, bir kadmın namussuzluğu kocası için bir mağduriyet teşkil ettiğini kabul \ etmiş. Fakat zevcuı uğradığı bu haksızhğın maddî değil, manevî oldu ğıma, binaenaleyh zevce verilecek zarar ve ziyan miktarının bir] franktan ibaret olmasına karar vermiş... 1 Bir şahit ne diyor? Paris 26 (A.A.) Gorguloff'un yapılmakta olan muhakemesinin fkirtci ceîsesi sahitlerin, bu meyan da Gorguloff'un Paris'teki ikameti hakkında tahkikat yapmış olan Konîser Guillaume'un ifadelerinin dinlenmesine tahsis edilmistrr. Bu sa hitier arasmda bulunan sabık na zırlardan M. Pietri faciayı anlat • mıştır. Diğer şahit Lazareff, Gorguloff'un Çeka'ya mensup bir memur olouğunu söylemiş ve kendisinin 1920 senesinde Bolşeviklere karsı yapılan mücadele esnasmda aldığı yaralar üzerine Don nehri sahilinde Rostoff hastanelerinden birine ya tırıldığı sırada bu bastanenin yamnda bir casusluk mektebi mevcut olduğunu anladığını beyan etmiş ve Gorguloff'un Çeka menauplarından olduğunu, fakat üniforma taşımadığını teyit etmiştir. Gorguloff kızgın bir çehre ile ve omuzlarını silkerek bu şahide haka^etle bakmıştır. tnkâr baslıyor Doamer'i deçrih Framtz «iyesetinin başım! Katîi sahnesine gelince, merkum demistir ki: «Hiç bir şey hatırlamıyorum. îradem harîcînde hareket etrim. Müfekkirem bana, bu hareketi yaumak ve sonra ölmek lâzım geldiğini teli"«n ediyordu.» Müttehera, reisin bir <iaîi üzerine katfl filîni bir kaç gün rvvelinden beri ta savvur etmiş olduğrmn (asdik eylemiş«r. «M. Doumer'i öldüırnek istemedim. Yalnız müfekkiremde yaşattığım RHS ye hakkında çok aleyhtarane olan Frannz siyasetmi idare eden msanı öl dürmek ittedim.» tsticvabat hitam bulduktan sonra, Gorgouloff bayatım teşrih et miş ve bu suikastın hidematı fak keve mabkum edilmis olan 150 milyon Rus köylüsünlin SUyük bir protestosu olduğunu «ikreylemiş ve Bazı memleketlerm kanunlan, ; cürmü meşhut halinde yakaladığı, karısı ile âşıkını öldüren kocalarj mazur ve gayrimes'ul addeder. Paris mahkemesinin zarar ve ziyanma yalnız bir kâğıt franlklık kıymet biçtiği zevç, karısı ile âşıkını cürmü meşhut halinde yakaladığı zamart öldürseydi, hiç şüphesiz, beraet ede cekti. Şu halde zevcine ihanet eden bir kadınla şeriki cürmünün kıy metleri yanmşar kâğıt franktan \ ibaret olmuyor mu? I Mahkemenin karannı başka birl noktadan tetkik edersek namus te ( lâkkisinin ne kadar değiştiğini gö • rürüz. Bir kocanın namusu bir frank Doğrusu sudan ucuz!. Mançuri'de Japon'lar idareyi ele aiıyorlar I Bir Sidna tayyaresi kazaya «Ahvali fevkalâde» ted ugradı Sofya 26 (A.A.) Bükreş İstanbirîeri kaldırıldı bul seyahatjni yapan bir Sidna tayyaresi Berlin 26 (A.A.) Berlİn'de ve Brandbourg eyaletinde ahvali fev kalâde rejimi, Reisicumhur Hindenbourg taraf ından imzalanan yeni bir emimame mucibince öğle vaktinden itibaren kaldırılmıştu*. öğleden itibaren icra kuvveti, askerî kumandamn elinde bulun • maktan çıkarak mülkî makamlara avdet etmiştir. Zabıtaya ait kuvvet ve salâhiyetler ile zabıta kuvvetlerinin kumandası, yeni polis raüdürü ne ve Brandbourg eyaleti reisine ait bulunmaktadir. Ahvali fevkalâde rejiminin de • vamı müddetince, Brandbourg askerî kumandanı jeneral Rundstaed tarafmdan neşredilen emirnameler ilga edilmiştir. Reisicumhur bir kararnamesile muvakkaten tadil edilen ve kanunu esasî ile müemmen bulunan temi nat, yeniden meriyet mevkiine gir miştir. Jeneral von Rundstaedt, ahvali fevkalâde rejiminin kaldırılması le> hinde bulunmuştur. Askerî kumandan jeneral Rundstaedt'ın emri üzerine açılan ve mahkeınelere sevkedilen adlî davalar, mecralarını takip edeceklerdir. Henüz nihayet bulmamış olan tahkikat iptal edilecektir. motöründe hasıl olan bir bozukluk ü zerine Romanya hududundakî Ketnanlar civannda karaya inmeğe mecbur kalnuştır. Dört yoicu ile pilot ve sllindirler, makma tahribata ugramıştn*. Almanya'da YUSUF ZtYA Ne gülünç şey ! Bir sokak feneri 2 ay yan mamağa mahkum! Usküdar'da Sala cık civannda Sultançeşmesi sokağın daki hava gazi fer.erinin gömleği çalm mıstır. Bu yüzden fenerin yakılmadığını gören mahalle halkmdan bh* kısmı şirkete müracaatle çalman gömleğin parasım vermeği teklif ederek fenerin yakılmasmı rica etmişlerse de şu cevabı almışlardır: O fener ceza lıdır, iki ay yakamayız. Mahalle halkı bu münasebetle: tyi ama, gömleği calmdısi bunda fenerin ne kabahati var? Demekte ve fenerin bakıyyei m» deti cezaiyesinin affını beklemekte dirler. Tokyo 26 (A.A.) Kabme Mançuri'deki Japon idaresini tevlit eyîemek maksadfle Mançuri Japon kıtaatı başkuraandanmın vâsi salâhiyetleri haiz fevkalâde bir murahas gibi tayin ve izamına karar vermiştir. Kuwan Tung vilâyeti sabık valisi cenubî Mançuri demiryollanru kontrol e • decektîr. Mumaileyb, bu sıfatla Hariciye Nazinnm emri albnda bulunacak ve yeni Mançuri devleti dahilindeki Japon konsoloslannı teftiş eyliyecektir. Tahmin edildiğine göre kabine, ceneral Muto'yu ve bundan başka Japonya'nın sabık Brezilya elçisi M. Akira Ariyoshi'yi Çin elçiîiğine ve Kont Hi rotaro Hayashi'yi cenubi Mançuri de miryollan riyasetine tayin eylemeğe karar vermiştir. Greta Garto isveç'e dönflor Nevyork 26 (A.A.) Maruf sinema yıldızı Greta Garbo 30 temmuzda vatam olan îsveç'e gihnek üzere buradan vapura binecektir. Zannedildiğine göre mumaHeyha sinema âleminden çekilmek niyetnıdedir. BaloncGnön"ölOmQ harbi durdurdu ! Rio de janeiro 26 (A.A.) Santos Dumont'un cenazesi bugün tamamen bir devlet reisine yapılan mcrasimle kaldmlmıshr. Cenaze Rio dc Janeiro'de defnedilecektir. Müteveffanm habrasına hürmeten kıyamcılarla hükumet taraftan kuvvetler arasuıdaki muhasemat katedilmişbV. Tayyareler şehrin üzerine beyanı taziyeti mohtevi kâgıtlar atmışlardır. BOtçe izahnamesi Ankara 26 (Telefonla) Maliye Vekâletince hazırlanan bütçe izahnamesi tetkik için Divanı muhasebata verilmiştir. Divan tetkikat yapıyor. / f Bir protesto Cenevre 26 (A.A.) Cemiyeti Akvamdaki Çin heyetinin reisi M. Yen, Japon'lann Mançuri devletine ait posta servisine vazıyet etmiş olmalaruu Ce miyet nezdinde protesto etmişu'r. Mumaileyb, Çin'in bu vaziyete karsı kovmak üzere tedbirler almağa hazırolduğunu beyan etmiştir. Ziraat mOsteşarı Ankara 26 (Telefonla) Adana civannda ormanları tetkik a giden Ziraat müstesan Atıf Bey Ankara'ya avdet etmiştir. lerken zabıta, müdahale ve ateş etmiştir. Bir çok yaralılar sayilmıştır. Berlin 26 (A.A.) Sabık Prusya kabinesi azası, Leipzig adalet divanınm karannı protesto eden bir nota neşretmişlerdir. Okyanus seferleri Ottawa 26 (A.A.) bir telsize nazaran Alman Okyanos tayyarecisi Von Gronau, dün Izlanda'dan Groenland'm cenubn garbisinde kâin tvigtut'e vasıl olmuş ve saat 14/25 te şimalî Amerika'' ya hareket etmiştir. Ankara Belediyesi Rusya'dan 50 otobüs alacak Cumhuriyet Abone• şeraiti • Senelik Altı aylık Üç aylık Bir aylık Türkiye için 1400 Kr. 750 400 150 Hariç için 2700 Kr. 1450 800 Yoktur Ankara 2 6 Ankara belediyesi şehir nakliyatını idare etmek üzere Rusya'dan 50 kadar otobüs almak tasavvurundadır. Anadolu otobüs sirketinin garajı da satm ahaa.ak tamir atölyesi yapılacaktır. Zabıta ateş açıyor Berlin 26 (A.A.) Dün akşam, bir çok karışıklıklar zuhur etmiştir. Komünistler, Hitler'in bayrağinı taşıyan bir pencereyi tahrip eder • örfî idare kalkıyor Berlin 26 (A.A.) Reisicumhur Berlin ve Brandaburg'da ilân edilmiş olan örfî idarenin ilgası hak kındaki kararnameyi imzalamıştır. Divan toplanıyor Darülfünun divanı bugün toplanacak ve birikmiş evrakla Lazı talebe işlerini görüşecektir. CVMHVRlYET'in edebt tefrikası: 12 Bir Tereddüdün Romanı Peyami Safa Salonda göründüğü andan ver diğim yere oturduğu ana kadar Muallâ Hammın manzarasında vukua gelen bütün inkılâpları gözlerimle takip etmek istecnemiştim; çünkü, bir gece evvel gene sabahlamış olduğum için, irademle öteki ruhî kuv vetlerim arasındaki muvazeneden emin değildim ve Muallâ Hannna ayıracağım dikkatin ölçüsünü bulamıyarak, herkesin, bilhassa bazı kadınlann fazla nafiz olmasmsan şikâyet ettikleri bakılşanmla meşru bir dik katten saygısızlığa doğru farkında olmadan gidivermekten çekiniyor • dum. Yalnız, biri salonun kapısın dan ortasma doğru yürürken, biri beni rahmtıız etmek endisetile verdiğim yere oturmakta tereddüt ederken, biri de başkaları kendisine takdim edilirken üç kısa müşahede içinde Muallâ Hanımm enstantane üç vaziyetini zihnime çektim. Evvelâ bütün vücudünün gölgesini görmüştüm: İnce ve zayıf, kendini bırakan, hafif dalgalı, bol ve uzun bir rop içinde kenar çizgileri belirsizleşen ve maddiyeti kaybolan titrek bir vücut ki, dakna ileriye doğru uzanan boynunun üstünde hareketsiz duran ve omuzlarile beraber donen sabit başının ifşa ettiği sebat hatta inat ve ısrar duhgusuna dikkat edilmezse bütün kuvvet • leri boşalmış olduğuna hük • medilebilir; fakat ruhî merkezlerden idare edUdiği görü len bu itaatli uzviyetin başla alâkası ait binlerce ihtimal arasmda bir de hemen anlaşılryor ve tabiiye pek yaevlenmek vaziyeti olduğu için merakın bir kendini bırakış içinde, insikım fazla idi; hatta öyle bir an gelyakî bir tabiye ile enerjijlerini gizdi ki ona yaklaşmak ve saçmın her lediği seziliyordu. telinden her mesamesine vanncıym kadar vücudünün ve hareketlerinin Sonra verdiğim yere otururken gözlerlnin mütereddst bir bıkışını gör. bütün teferruatmı görmek istiyor düm. Fakat o anda cyle müteheyyiç âutn. Bu yaşıma kadar evlenmeği daima tim ki rüzgârlı bir su gibi ürperen tereddütle karşıladığım halde, günün zihnirnde bu gözlerden gelen intiba, birinde mutlaka evleneceğimi bana müphem ışıklar gibi titriyerek dağılhaber veren kuvvetli bir his taşıdımıştı ve onlara daha fazla bakamağtm için, zevcem olacak meçhul indım. san etrafmda, senelerdenberi türlü Nihayet benden baskalan kendi' hayaller kurmuş ve tahminler yapsine takdim edilirken profilni gftr mıştun. «Kim bu kadnı? Derdrm; müştüm. Bana derbal tevekkül ve elbette, şimdi, o da bâkim gibi yer inat hissi verdi. Yalnız müdafaa hayüzündedir, hatta fazla bîr ihtimal linde ve «passif» bir mücadeleyi sevile Türkiye'dedir ve daha fazla diğini zannettim. Bu seciyesile Ganbir ihtimal ile tstanbul'da di'yi hatırlatmıstı. Bu umumî görüdır. O da benimle bah nüşünden fazla Muallâ Hanımm uzvitım ve hayatını b<rleştireceğinî bil • yetinden ve şahsiyetinden hiç bir şey meden, kendi kendine müstakbel zev. zaptedemiyerek, ilk anlarda kendicinin kim olabileceğmi sorup duru sine bakmamak karar ile oturdum. yor. Nasıl bir tesadüf, nasıl bhr Fakat bu kızla benim münaıebetime da değil, hatta ruhumra içinde. Ve hâdise veya mecburiyet, hangi yol > her parça yazımm, hatta her kelime^ larda, nerede ve ne zaman bu iki insanı karşılaştıracak, tanıştıracak min o rubta uyandırdığı hayalleri, tedvileri, akisleri, heyecanlan, birer ve birbirine yaklaştıracak? Gazali'birer görmek ve bîr kitapla kari araı nin meçhul sevgilisi için kendi kensmdaki sayısız tesir ve aksi tesirlerit dine «orduğu gibi, nerede şimdi o? en bölünmez, küçük ve ince parcasan saçlı mıdır, estner midir ve gelanna nüfuz etmek ihtiyacile yanarcenin büyülü şiiri içinde, asaba, şimdım. Bu kadar müthiş bir harareti sön di ne düşünüyor?îRaif, Muallâ Hanımla benim ararn. dürmek için, hitaplarım hakkında bir münakkidin veya bir kaç kişinin da bir konuşma imkânı hazırlamak söyledikleri kısa ve dakna sathî kaliçin, onun son kitabımı okumakta mıya mahkum sözlerin ne hükmii olduğunu haber verdi. tşte en büyük var? Onun için bu mevzuda susmames'elem. Kitaplanmla ka»ilerim larmı söylemelerine tercih ettiğint arasmda, merak ettiğim en ufak teçok vakidir; fakat arada bir fikir ferrüatı bana ebediyen meçhul kalerini sormak zâfından da kurtulalacak olan gizli münasebeti anlamak tnam. En hararetli medihlerin bile hırsile çıldıran tecessüsüm, bir gi5n hakikate karşı duyduğum şüphenin zevcem olması ibtimali bulunan insan karşısında kudurabilirdi. Bir çok azabına bu ince merak ta karısır. Böyle olduğu balde, bir kaç eserim! şeyler yazıyoruz ve bir çok insanlar okuduğunu sövliyen Muallâ Hanırna okuyorlar. Ben bev kitabımın ber sahifesini, her satırmı ve her kelimesini o zamana kadar beni cok utandıran bir sual sormabat mahzur görme okurken binlerce kariimm ayrı ayrı Mabadi var, yanında bulunmak isterdbnj yanın

Bu sayıdan diğer sayfalar: