3 Eylül 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

3 Eylül 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« ij.Uİ § ON TELGRAFMt£ | |( |f O U I I Alman notasından sonra mRımye* İLMÎ MUSAHABE Ey lulde yer ve gök 14 eylul husufu Eylul şimalî nısıf kürede son, cenubide ise ilkbaharın baslanarıcıdır. Yekdiğerinin makusu olan iki .ıevi bahara birden müekkel bu serin ay mesrebi hercaî bir nazenine benzer. Bize nefis, olgun meyvalar ibzal ederken öbür nısıf küre üzerinde yasıyanlara da zarif çiçekler, taze çimenler hed'iye etmekle mesgul olur. Her uzvun ihtivacmı temin eden, kuytu koşelerde memnu mevvaların bile iktitafına müsait olan bu zaman parçasını kim sevmez? Dünyanın şimalî nısfmda yetişen şairlere veçhinin solgun parçasile hüzünlü şiirler ilham ederken ce nuptakilere cevirdifi terü taze kısmı ile de neş'eler, ümitler telkin eden bu dişi ay; aşk, vefa, sadakat . gibi ruhî meziyetlerin kararsızlığını da ne güzel temsil eder. Sakın dalgınlıkla ağzımızdan kadınların eylul renkli, eylul ruhlu olduklarını kaçırmıyaltm, sonra onlar da bizim mart tıynetli olduğumuzu derhal yüzümüze çarparlar! İşin en doğrusu kendimizi tabiatin sevk ve idaresine mütevekkilâne teslim etmek, hoşça geçinmenin yoluna bakmaktır. Eylul gibi zevki ve bediî kıymetleri çok zeagin olan bir zaman hakkında pek çok şey söylenebilir. Fakat şairlerimizin hudutlarını aşmış olmamak için derhal maddî mahiyetlerine başhyorum. * *• 3 eylulde güneşten en uzak merhalesine vâsıl olacağından hava mü sait oldukça sabahları gözükmeğp baslıytcaktır. Güneşle uiya içtimaı da 29 eylulde hâdis oîncaklır. Venüs Zühre) Ar^ımuın bu en parlak hemşin.'si de 8 eylulde güneşin garbindeki en uzak merhalesine vâsıl olacağından feclrlerden biraz evvel en yasaalı derece sile müşahede edilebileceklir. Mars Merih! Eylul geceleri sonlarmda gayet îyi görülecektir. (Jupiter Müstnri) 15 ey lulde sabahları saat 3 t.î fulua başlıyacağından güzelce müşahedesi için gelecek ayı beklemek daha muvafıktır. (Saturne ZuhaU Gece basIangıçlarında gayet iyi müşahede edilebilir. Uranus Uranus) Gelecek aym ortalarında güneşle istikbal vaziyetine gireceğinden bütün eylal gecelerinde tetkik etmek mümkün • dür. (Neptune Neptun) 31 ağustosta güneşle içtima halinn geldi ğinden eylul esnasında miışahedesi gayrimümkündür. Eylul gecelerinde semanm man zarası: Semtülreste Lyre Şilyak), Cygne Erç). Şimalde (Cocher Maskelanan), (Dübbü'kber). Şarkta (PegaseFersi azam), (Andromede Emretülmüselsile), (Belier Harail). Cenupta (Copricorne Ciddi), Verseau Dlo), Dauuhin Del fin), (AigleKartaJ), (Sagittaire Kavs). Garpte (Serpent Habbe), (Hercule İlcai), (Couronne Taç), (Buvier Bikar), (Balance Mizan), (Scorpion Akrep), börçleri eylul zarfında müşahede edilecek bürçlerin başlıcalarındandır. ABDÜLFEYYAZ TEVFİK Toz Bu yaz, toz, İstanbul'un canlı ve cansız, tabiî ve sun'î bütün renkleıini değiştirdi. Şehri zengiı bir yeşilliğe gömen bahar, bu yıl eski ve akçıl bir sanduka örtüsünden farksız... Kırlar. bahçeler, bostanlar, nebatat ilminin tanımadığı bir nevi esmer yapraklı. kül rengi otlar ve agaçtarla dolu... İstanbul'un mavi ve aydınlık göğü bile bu sene, üötümüze kirli bir kâse gibi kapandı... Daldan dala uçan kuşlara, bahî çeden bahçeye dolasan kelebek | lere hiç dikkat ettiniz mi?.. Tüylerinin ve nakışîarının bütün sıcak ve tath renkîeri şehrin toz ları içinde solan bu canlı çiçekler, bir böcek kolieksiyonundan dökülmüş ölü kanatfardan farkh değil! Bir gün, caddc ortasında durup, işten çıkmı^ memurljırın, bahçelerden gelen çocukların, gezintiden dönen kadınların yüzlerine bakınız: Bu çehrelerde, sıhhatin ve san'atin bütün tabiî ve sun'î renkîeri silinmişlir. Rüzgârın, kaldırım tozlarile pudraladığı bu ak kaşlı, beyaz kirpikli, toprak yüzlü insanlar, acaba bir mezar çukurundan çıkmış öliiler, bir enkaz altından kurtulmuş kaza kurbanları, yoksa kül yağmuruna tutulmuş felâketzedeler mi? Bu yaz, beş hissimize hâkim olan yalnız toz oldu: Gözlerimiz, hadekaları üzerine çekilmiş ince bir toz perdesi arkasından eşya ve manzaralan seyrediyor. Burnumuz, deliklerine sıvaşmış bir toz tabakası içinde havayı kokluyor. Kutaklarımıza, her ses bir toz çıtırtısile karışık aksediyor. Elimiz, nereye değse, bir toz törpüsünün ince dislerini duyu yor. Ve dişlerimiz arasında, ezilen her lokmada, dilimiz üstünde kayan her yudumda, bir toz kokusu, bir toz lezzeti ve bir toz gıcırtısı var... Bu yaz, toz, gözlerimizden, kulaklarımıdan, ağzımızdan, bur< numuzdan, hasıîı bütün mesamatımızdan vücudümüze o kadar girdi, o kadar doldu ki, hafif bir sonbahar yağmuru altında. bü tün şehir halkmın aslına inkı lâp edip çamur olmasından korkulur! « YUSUF ZİYA Fı'ansız kabinesi uzun bir içtima aktetli Fransız gazetelerinin şiddetli neşriyahna Alman gazeteleri mukabele ediyorlar (Birinct sahifeden mabait) lesine dair olan talebinin tenvir edilmesini istemek hakkına malik bulunduğunu bildirmiştir. Almanya, diğer devletlerin terki teslihat sistemlerinin Almanya'nm silâhtan tecerrüdü için tatbik edilrn uculler nümune ittihaz edilerek yapılmau lâzım geldiği hususundaki noktai nazarını muhafaza ve ipka eyletnektedir. Almanya tarafmdan atiyen alınması icap eden tedabir, umumî te«ki teslihatın mahiyet ve »ümulüne tâbi bulunacaktır. Tcferrüata ait mes'eleler henüz miinakaşa ve müzakere edilmemitşir. Şimdiye kadar Alman noktai nazarına en ziyade yaklaşmış bulunan devlet Fransa olduğundan dolayıd'r ki iptida bu devletle müzekarata girisilmiş bulunmaktadır. Fransız gazetelerimn hücvmu Paris 2 (A.A.) Havas Ajan ımdan: «Almanya'nın verdiği muhtıra hulâsası, bütün mathuat tara . fından uzun uzadıya tetkik edil mekefrfir. Matbuat, Alman iaîehini seklen ve esasen kabul edebilmenin Fransa hükumetince gayrimümkün olduğu neticesin! istihraç eylemektedir. Gazeteler, şekil itibarile Alman notasınm pek vâsi bir mes'eleye temas ettiği ve alâkadar diğer dev letlerle istişare etmek?İ7İn buna ce. vap vermenin Frinsa için mümkün olmadiğı kanaatini izhar etmekte • dir. Le Journal gazete<»?, Almanya'nın maharetsizce yapılan tescbbüsü nün beynelrailel »fkârı umumiyenin pek acı hif&mlerile karşılanacağı talebinin ayni zamanda cihan ikti sat konferansının irifesinde irtikâp edilmis büyük bir hata olduğunu da. Devlet matbaasının bir ilânı Mektep kitap lisetlerinin her sene geç yetiştirildiklerini ve bu yüzden uzak vilâyetrerdeki talebenin kitapsız kaldığ'.nı yazmıstım. Sevinçle öğrendim ki, bu sene, ki tap listeleri eylul haftasında hazır bulunacakmış. Bana bunu öğreten, dün gazetelerde gördüğüm bir ilândır: Devlet matbaası müdürlüğii, 1 eylul perşembe günü, mektep kitabı tabilerine teblig ediyor ki, eserlere fiat konabilmesi için bütün kitap nümunelerinin 3 eylul cumartesi günü müesseseye getirilmesi lâzımdır. Yoksa eserler listeye konmıyacaktır. Bu ilân, daha ziyade, yeni ki • taplar hazırlıyan müellifler ve tabiler içindir. Her sene biraz daha güzellesen mektep kitaplarının bu sene daha mü'kemmellerini hazırlıyan tâbiler ve müellifler var. Bunların pek hakh bir lelâşa ve hayrete düştüklerıni öğrendim. Eskişehir'de tezahürat heyecanlı bir gün geçirildi Fskişehir 2 (Hususî) Eskişehir'in ki1! luius bayramı bugün simdiye kadar görülmemiş tezahüratla tes'it edildi. Sabahleyin düyman işgali hatıralan sehirde canlı bir şekilde temsil edildi. Muhtelif hatipler siyah matem heykelinin etrafmda ordudan istimdat ederken, uzaklardan yıldırım gibi yetişen ordu sehre giHi ve Türk bayrağını alkışlar arasında ilive ediyor. Petit Parisien jrazetesi, şunları ya. zıyor: «Biz, usul ve nizam dairesinde imza edilmiş muahedelerle kayıt ve tesçil olunmuş misaklara sadıkane riayet noktai nazarımızda sabit kadem bulunacağız.» Sosyalistlerin naşiri efkârı olan Le Populaire gazetesi de Alman hükumetinin yeni bir silâhlanma yarışına doğru giden harekâtından db. layı bütün hükumetleri tahtie et mekte ve bu hareketin istikbal ve emnü selâmet için tehditle>le, tehlikelerle mali olduğunu ilâve eylemek . tedir. Alman gazeteierinin mukabeles* Berlin 2 (A.A.) Gazeteler, Almanya'nın teslihat mes'eleti hakkınTelâşa düşüyorlar; çünkü 3 eydaki teşebbüs ve müracaatini uzun lulde kitabın hazır olmasını i»tiuzadıya mevzuu bahsediyorlar. yen Devlet matbaası, bunu 1 ey Correspondance Diplomatique galulde ilân ediyor. Yani tabiler, arazetesi, dünya matbuatının Alman teşebbüs ve mütalebatının yeni serde daki bir gün zarfında kitapları dilmiş şayanı hayret bir şey olmayıp nın basılmasım bitirmeğe raec evveldenberi malum bulunmuş olduburdurlar. Evvelâ bir günde renkli ğunu hetaba kattıkları için bazı Franve büyük mektep kitapları değil, sız gazetelerine nisbetle daha sü temiz bir forma bile basılmaz. kunetle tetkik ve mütalea ettiklerini kaydediyor. İkincisi de araya giren o gün cuAlman teşebbüsü, Alman murah maya tesadüf ediyor ve bütün haslarının Lozan'da M. Heriot i'p omatbaalar tatildir! Ian mülâkatlarmda anlaşılmıs o' ' iça Hayrete düşüyorlar; çünkü her şekilde tevdi edilmis ve Fransız Başvekili Alman Hariciye Nazırının sene eylul sonunda liste çıkaran muhtıra hulâsasını alınca bu beyaVekâlet, bu sene biran evvel davnattan bir hayret hissetmediğini, çünranmak istiyordu da, niçin bunu kii bunun malum ve muntazır bulundaha evvel ilân etmedi? Vekâleduğunu ifade eylemiştir. tin hiç bir sistemi ve programı Esasen diğer devletlere de iblâğ edilmis bulunan bu mülâkat diğer yok mudur? Ani surette esen rüzbüyük devletlerin talebin muhik ve gârlara tâbi gibi cereyanlara mı mantıkî olduğunu teslim eden başka kapıhyor? bir çok devletlere Fransa'nın Alman Memlekette kusursuz, temiz, noktai nazarını reddeylemiş yegâne devlet olması hasebile yalnız Fransa baskılı mektep kitapları çıkabil sefirile icra edilmistir. mesi için Vekâletin müelfifleri ve tabileri, aylarca evvel karanndan Kurtulus bayramı münasebetile dün heykelin üstüne rekzetti. Binlerce hslk Kolorduyu ziyaret etti. Burada çok heyecanlı ve coşkun tezahürat yapıldı. Orduyu tebcil eden hitabeye kumandan cevap verdi. Tezahürat geç vakitlere kadar devam etti. Şehir sevinçle çalkan maktadır. Akşam Belediyede ve Hal kevinde müsamereler verildi. Fa • ruk Bahattin. haberdar etmesi lâzımdır. Esasen bütün resmî ilânların ve tebliğlerin kanunî bir müddeti de vardır. Mektep kitabı gibi uzun bir hazırlığa muhtaç işlerin bir günde, hem de bir tatil gününde bitirilmesini istemek bize çok garip göründü: Çünkü, bazı tabileri büyük zararlara sokacak olan bu karar, yeni kitap basmıyan ve mevcutları sürmek istiyen tabileri de sevindirecektir. Fakat bu, memleketin irfanı hesabına, meş'um bir sevinç olur; çünkü mektep kitaplarının her sene biraz daha tekemmül etmesine mânidir. Bu garabetin her türlü tefsire müsait olduğuna da ayrıca işaret ederim! PEYAMİ SAFA '»Hiı>miM'iıııııııi(imililllll!tllH)IHHI!l!lllllllilllllllllıııımıııı IHtltlfillıııııi'inı Uşak'ta kurtulus bayramı Usak 2 (A.A.) 1 eylul kurtulus bayramının onuncu yıldönümü fevkalâde tezahüratla tes'it edildi. On sene evvel ilk süvari kuvvetlerimizin Uşak'a girdiği dakikada iki Uşak tayyaresi sehir üzerinde uçus yaparak halkın tezahüratma iştirak etti, beyannameler attı. Maarif Vekilimiz Mersin'de Mersin 2 (A.A.) Maarif Vekili Esat Bey, eşhrimize geldi ve hara retle karsılandı. Veki' Bey, vali konağında şerefine verilen öğle yeme • ğinden sonra tetkikat yapmak için fçel vilâyetine hareket etmistir. Cumartesi günü Mersin'e dönecek ve burada da tetkikatta bulunacakttr. Eskişehir'in kurtulus günü Eskisehir 2 (A. A.) Eskişehir'in kurtulusunun onuncu yıldönümü bugün coşkun tezahüratla tes'it edlidi. Eski sehir'den düsmanın atılışmı ve ordunun şehre girişini temsil eden merasim yapıldı. Bundan sonra halk namına kolurdu ziyaret edilerek orduya halkın minnet ve sükranlan arzedildi. Şehir bastan basa sevinç ve heyecan içindedir. Gece Belediyede ve Halkevinde şenlikler yapıldı. Fener alayları tertip edildi. vaz geçtim. Gitmiyecek olduktan sonra faydası ne? Gitmiyeceğim. Yük rek sesle: «Kat'iyyen!» dedim. Sonra kapılarin anahtarlarını çe virdim ve bitişik odada yüksek sesle münakaşa eden muharrirler arasına girdim. Mançuri'deki Japon men faatleri hakkında fikir kavgası yapr yorlardı. Biraz sonra içeriye mektubumu kazara açan arkadaş girdi ve beni odama çekti: Kimdi o? diye sordu. Bu sualin çok canımı sıktığını gizliyememiştim. Büsbütün merak etti. Ah, bu gazeteciler. Hemen hepsinde vak'aları bilmek ve şahısları tanımak ihtirası vardır. Bu sathî tecessüs ihtiraslarının gıdaîıdır. Sustum. Anladım, dedi, mektubu yazan kadın. Gene sesimi çıkarmadım. Belki mektubun on satırını değil, hepsini okumuştu ve yazının üslubile kadının halleri arasında benzeyiş bularak bu Peşte'de Türk'ler namına bir âbide isviçre'de memur maaşları Berne 2 (A.A.) Salâhiyettar federal meclisi encümeni federai memurların tahsisatlarından yüzde 10 ve aile sahibi memurların tahsi satlarından yüzde beşten yüzde al tıya kadar tenzilât icrasına dair olan projeyi tasvip eylemistir. Budapeşte 2 (A. A.) Budin'in son Türk müdafii Abdurrahman Abdi Paşanın hatırasmı ebedileştirmek üzere Budin kalesi önüne dikilen abidenin küşadı bugün hükumet, Türkiye sefa reti ve mathuat mümessillerinin iştira • kile ve büyük merasimle yapıldı. Senenin (Jülyen) takvfmine göre yedinci gregovar ıslahına nazaran dokuzuncu ayı olan eylulde toprak çok feyizlidir. Yaz şalgamı, Hob lok, Beyaz hardal, Çivitotu, Cehri ekilir ve çayırlar ikinci defa biçilir. Sonbahar zer'iyatına mahsus olan tohumlar kireç suyuııdan geçirilir. Ayın sonlarma doğru huğday ve çavdar zer'iyatına da başlanır. Ağaçları budamak, tarlaları kış zer'iyatına hazırlamak ta bu mevsimm meşguliyetlerindendir. * ** Bu ayın semasından bahsederken her şeyden evvel 14 eylulde vukua gelecek olan kamerin (külli) ye çok yakın bir güzti husufunu haber verelim: İnhisaf safhasının azamî vaziyetFıran . nehri üzerinde. v« E teki vüs'ati 0,981 dir; yani k&mer lâziz ile Malatya arasında Kö kutrunun 1/50 si ancak zıl mahrumürhan mevkiinde inşa edi tunun haricinde kalabüeceğinden len ve dünyada mevcut birinci de tam azamî esnasında peykimizin şirecede köprüler arasında bulunan mali garbî kösesinde pek cüz'i bir büyük köprünün küşat resmi eylu kısmı münevver görülecektir. lün dokuzuncu günü yapılacaktır. Husuf 14 eylul 21 saat 18 dakikada başlıyacak, 23 saatte azamî safAdana polis kadrosu 91 den sekhasını bulup (0) saat 43 dakikada •ene indirilmiştir. Kadrodan hariç nihayete erecektir. kalan on biy polis memuru İstanbul Bu seferki husuf (Oanzon) ka nımuna göre hayli ziyalı ve mülevven kadrosuna verilmiştir. olması lâzım geldiğinden autochromes plâklar îstîmal etmek üzere kaKARİLERİMtZE KOLAYLIK: merin münhasif kısmının renkli fotoğrafisini alabilmek ihtimali ziyaI dedir. Hususile vilâyetlerdeki bir çok 1920 de Gimb'el ile Tuche ilk dekarilerimiz gazetelerini munta fa olmak üzere böyle bir resim ahzetmeğe muvaffak olmuşlardır. zaman kendi adreslerine alabil • Muvaffakiyetî temin icin kısa mek için bizden bazı kolayhklar is mihraklı bir teleskop aynası, gayet temektedirler. Bu aziz karilerin hassas autochrome plâklar, sarı arzulannı yerine getirmek üzere renkli hususî hıil istimal etmek lâCumhuriyet için aylık abone usulü zımdır. ittihaz etmeğe karar verdik. Ay GüneşBir eylulde (8',16') olan güneşin meyli 30 eylulde (2°, lık abone bedeli yalnız 49°) e inecek, ayın Imşmda 13 saat, 26 dakika olan gündü? müddeti de 150 kurus... sür'atle kısalmakta devam ederek tan ibarettir ve tabiî peşin olarak sonunda 11 saat 43 dakikaya dü • gönderflmek iâzımdır. secek. Eylul esnasında kamerin safahatı Bu usul idarece fazla mesaiyi Tarihi Saat Dakika Safhası icap eden külfetli bir meşgale ol7 eylul 13 49 Terbiievvel duğu için abonelerinin inkitaa uğH m 21 06 Bedır ramamasını istiyen karilerîmizin 23 0 47 Tcrbiısani paralarını idareye vaktinde yeü • 30 ., 5 30 Muhak secek veçhile döndermekte devam Seyyareler: • etmeleri iktiza edecektir. Mercure Utarit)Bu seyyare 1 KemflrharTİroprOsir" Adana polls kadrosu Aylık abone I 100 kişi kumlar altında gaybotdu Bağdat'ta 100 kişilik bir kafile çölde anafora tutularak kum altında kalrrmtır. Yapılan araştırmaya rağmen ancak 10 kişinin cesedi buiunabilmiştir. Halep'te Mehmetcik abidesi Halep'ten bildirildiğine göre Tür| kiye . Fransa itilâfı mucibince Şam'da Errekve mevkiinde; rekzi kararj laşan harbi umumide şehit düşenj Türk askerleri abidesinin yeri tayin olunmuş ve arsa satın alınmıştır. Abidenin hemen inşasına başlanacaktır. Cumhuriyel Abone • şeraiti • Seneülc Altı ayhk Cç ayhk Bir ayiık Türkiye için Hariç içm 1400 Kr. 2700 Kr. 750 1450 400 800 150 Yoktur Bir Tereddüdün Romanı Peyami Safa «Kadın» kelimesinin burada uğ radığı sefalete karşı hissettiğim nefreti gizlemek için önüme baktım. U zun müddet sustum. Kalktı ve en f ena anı intihap ettiğinin de farkında olmadan bana yaklaştı ve elimi tutmak istedi. Ormandaki hâdiseyi hatırlı yarak elimi çekmek hürriyetini de kaybettim: Geleceksin, dedi. Peki. Çalışırım» sız. Peki. Saat altıdan itibaren bekliyo rum. Peki. Bütün gece beraber. Peki. Uçüncü mektubumda yazdığım şeyleri de getireceksin. Peki. * Söz. Peki. Bütün bu «peki / lerin otomatik tek rar edilmesinde gizlenen hakikatin de farkında olmadan çıktı. Benden uzaklaşması için istediği kadar te minat vermeğe hazırdım. Odamda yalnız kalınca manasız hareketler yaptıra: Biraz evvel yazmağa başla dığım yazıyı yırttım ve henüz yon tulmuş, ucu sipsivri bir kurşun k i lemini tekrar yontmağa kalktım, ucu. nu kırdım. Üçüncü mektupta yazdığı şey ler ne imiş? Daha onun zarfını bile açmamıştım. Mektubu elime aldım, z*rfı yırtmak için bir tereddüt de>resi geçirdim, sonra okumaktan CVMHURlYET'in edebi tefrikan: 49 tahmini yaptı. Cevap vermediğimi tırımdan çıkmıyor: Kediler bile, degörünce uzaklaştı. Arkasından kapıyı miştin, fakat cins kediler, leslerinin kapadım ve kendimi derin bir nefVete çirkinliğini gizlemek için tenha yerteslim ettim. Boğuluyorum. «Bir daha lerde ölmeğe giderlermiş. Onların da bu kadıhı görmeme imkân yok!» diye güzel hakkındaki telâkkileri bazan düşündüm. Fakat bir türlü makalemi bizimkine benziyor. Onlar da çıplakyazmağa başlıyamıyordum. Zarfını larını giydirmek istiyorlar. Bu söz açmadığım üçüncü mektubu da okubeni ürpertti. Her kedi görüşümde bu mak istedim, biraz tereddüt ettim ve sözü hatırhyorum. Ve bu şehirden, okudum: bu memleketten, şehfrlerden ve mem. «Yarın gece geleceksin. Gelmezsen Ieketlerden uzaklaşarak dünyanın ıssız bir toprak parçası üstünde ölbir kere daha ölümie boğuşacağım. Sen benim hayatımı bilmiyorsun. Ya mek, ne harika! Bana yarın gece geleceksin, geleceksin tontonum, çünkü şamağa lâyık değilim. Beni müthiş ben gelmemenden çok korkuyorum. bir felâket kovalıyor. Beni sen yaşaBelki bu milyarda bir ihtimal; fakat tacaksın. Ve yarın gece, yarın gece, gelmezsen .. Gelmezsen... Ne diyeyarın gece!.. Sana her şeyt anlatacayim? Bu «ne diyeyim?» in altında ğım. Yer yüzünde hiç kimsenin bilmediği bir şeyi yalnız sen öğrenecek yazamıyacağım kadar müthiş bir şey sin. Böylece romancı merakını gıdık var, ne diyeyim? Çok fena olur.v lıyorum sanma. Doğru söyliyorur.ı. Bir kere daha korktum. Nedir bu Çünkü ben, giyinmek için, her zaman halim? Bana gelen bu ürkeklîk nedoğru söylemem. Yanmda piyesi de dir? İki ay var ki evime girerken, getir. Hoşuna gidecek bir projem sokağa çıkarken, tramvayda ve ya var. Ah benim sol memem kadar kal takta içimi derin bir korku basıyor. bime yakın çocuk! Bir sözün hiç ha Bazan gece yarıları uyanıyorum ve sebepsiz korkuyorum. Bilhassa yalnız kalmaktan. «S&ğken ölüm» isminde on sene evvel bir hikâye yazmıstım, orada da bu korku var. Demek bende eski bir şey bu. Fakat o zamanlar bunu pek az duyardım. İki aydanberl hemen hergün. Bu bir hissi kablelvuku mu? Yakında ölecek miyim? Daima içimde anî bir felâket zuhur edeceği korkusu uyanıyor. Anî bir felâket! Ve lüzumsuz ihtiyatlara müracaat ediyorum. Vildan'dan kaçmak lâzım. Bana bu kadın felâket getirecek. Mektubunu okumaktan bile korkuyorum, fakat merak ta ediyorum. Okumağa devam ettim: <Her şeyin sadeliği altında ne müt. hiş kâbuslar!... Bir cam parçasma bakarken bile onun şeffafiyeti ar kasında öteki eşyayı değil. carrn içinde, camın göze'görünmiyen de rinliklerinde facialar gizlendiğini hissetmemek kabil mi ? Ne esrarengiz şey, bu cam! Değil mi arslan yüreklt farem? (Mabadi var) J

Bu sayıdan diğer sayfalar: