4 Ekim 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— hariçten girmek istiyen ve giren her " 4 4 * yam etti: " — bürünmüş, rüzgâr mı onu uçuruyor, —© mu rüzgüârı sürüklüyer, belli olnu - — da”“zasını yapacağını beyan etti. İn - gilizce, fransızca, lâtince, almancayı | — imlâ ve gramer itibarile tahlil etti. | Dü bahsinde tekömülcü. değil, 5 teriyor ki her zihayat kendi !ıünyesîne İ A 8 xuznamenin 5 ve 6 ıncı maddeleri mesalısıni (Birinci sahifeden mabatlı y—ıh müharriri sözlerine söylece de - — Bazen yamaçlardan inen sır - malı çepkenli kızı sevdim, bazen «İpekiş» in bir kelebek kanadı gibi ce ve zarif dört metrelik kumaşına yan şehirli güzelleri sevdim...> Üzstat bu güzel cümlelerden sonra, çıplak türkçenin, öz türkçenin mü . inkılâpçı olmalıdır «— Hayat kanunları ve fen gös - g_llııneı cismi çıkarıp atmak mecbu - tindedir. Dil bahsinde tekmülcü dıil -hlıpçı olmalıdır. Arapça, fa- risçe dilimizin hayat kabiliyetini taz. yik ediyor, onu dilimizin bünyesinden atmak lâzımdır. Bunu atacak el, düş- man dritnavtlarını Boğaz'ın mavi su. larından tutup atan eldir, düsman sürülerini topraklarımızdan sürüp çı- karan, milletin irfan ve temeddün ka. biliyetlerini takyit eden her şeyi kal- dırıp atan, evlerin kafeslerini kal- dıran, kadınların peçelerini atan el- du'. 0 eldır ki yüz hınleırce evlâdını lekete aüf ya- rısını ihda etti. Dünyada naziri gö - rülmemiş barf inkılâbını yaptı.» Halit Ziya Bey, alkışlar arasında 've bu büyük inkılâpları yapan Gazi Hıın&nm selâmlıyarak kürsüden indi. Toplantıya 15 dakika Fasıla ve - rildi. Ahmet Cevat Beyin konferansı | Tkinci celseyi Maarif Vekili Reşit Galip Bey açtı ve sözü Ahmet Ce . vat Beye verdi. Ahmet Cevat Bey, bir asır içinde — tanzimat ve meşrutiyet isminde in - kılâbi iki devir geçirdiğimizi, her i- kisinde de şuurlu ve yahut az çok şu- urlu, suursuz bir dil siyaseti ta- kip bazı neticeler alındığını, bu neticelerin bilinmesi, tetkik olun- — Ması ve yapılan hataların tesbiti Ku- rultay icin çok lüzumlu bulunduğunu söyliverek bu mühim hataları izaha girişti: «— Tanzimatçılara göre «lisani azbülbeyamı osmani» üç lisandan mü. kkildi. Onlar, Osmanlı tarihini İslâm tarihinin muhteşem bir rüknü sayarak öğünürlerdi. İslâmi bir mil. Tiyefçilik te tanzimatın bütün ilerle. me hareketlerini menetmiştir. İnkılâp ların bayrağında iki renk, iki boya, iki yüz olmaz, Mekteplerde arapça. nın tesbih tesbih ileleri Kurultav perşembe günü bitirecek Ferit Celâl Beyin krokileri izah etti. Bunları istihlâf eden ede- biyatı cedidecilere geçti. Divan şe - killerinin bu suretle ortadan kalk - Sağdan sola doğru: Birinci sırada Abdülhak.Hâmit, şair Mehmet Emin, ikinci sırada Hüseyin Cahit, Abdullah Battal, üçüncü sırada Hasan Fehmi, Ubeydullah, dördüncü sırada Faik Âli ve Besim Atalây Beyler. tığını, nazımda soöneler, türlü türlü alafranga şekiller çoğaldığımı, nesir sahasında da küçük hikâyeler ve ro- manlar görüldüğünü söyledi. Ali Canip Bey eruhu eş'arım> ser- levhalı bir şiiri misal olarak okudu, saz şairi Aşık Hasan'ın bir şiirini de okuyarak ikisi arasında mukayeseler yaptı. Edebiyatı cedide nesrinden de bir iki parça aldı; sonra bu parça - ları asırlarca evvel yazılmış düzgün, tatlı ve açık türkçe nesir parçalarile mukayese etti: «— Asırlarca evvel yazılan bu par- çalar Servetifünuncuların gafletini vazih surette anlatıyor kanaatinde- yim, dedi. Ne tanzimatçılar, ne Ser- lar esas itibarile bu uy- seşi vetif olmıyan bir dua olarak çektirirlerdi.> Ahmte Cevat Bey Meşruiyet dev- rTindeki hatalı dil hareketlerini de sa. yarak sözlerini bitirdi . Faik Âli Beyin bir itirazı — Bu sırada Faik Ali Bey söz alarak kürsiye geldi: «— Ahmet Cevat Bey Servetifünun edebiyatının Abdülhâmid'in teşvi - kile olduğunu söyledi, doğru değil - dir» dedi. Ruşen Eşref Bey: — Faik Âli Bey yanlış anlamıştır. Ahmet Cevat Bey, Servetifünun e - - debiyatından değil, Abdülhami'din teşvik ettiği kıymetsiz neşriyattan - bahsetmiştir; dedi. Celse on dakika tatil olundu. Ali Canip Beyin konferansı Üçüncü celse, Kâzım Paşa Haz - durma lisanın mânasızlığından ya - kalarımı sıyıramadılar. Merhum Ah- met Rasim'in her kalem sahibinin milli bir zevke tâbi olmasından bah- setmesi üzerine — Servetifünuncular kıyameti kopardılar: (Milli bir ku - lâk, milli bir göz vardır demek ne MEMLEKET, MEKTUPLAR! Camhark. — Acaba Yunus Emrenin mi Yeni eserler: Sıvas sıhhi ve içtimat coğrafyası Sıhhat ve İçtimai Muavenet Ve - Bursa 20 (Hususi muhabirimiz . den) — Şehrimizde Yunus Emre'ye ait bir mezar taşının bulunduğunu ev- yelce telgrafla bildirmiştim. Dün bu mezar taşının resmini almak için (Emir Sultan) a gittim, Emir Sul. tan; dördüncü padişah Yıldırım Be. yazıt zamanındanberi Bursa'nin bir mezarlığıdır. Buraya Bursa'nın (Ka- raca Ahmed) i dense yeri vardır. VYunus Emre'ye ait mezar ve mezar taşı, İşte bu mezarlığın garbinde (Kara Abdurrazak) mahallesinin daracık bir aralığı içindedir. Meza. rın üstünde türbemsi bir bina mev. cuttur. Binanın anahtarı Emir Sultan camii imamı İsmail Hakkı Efendide imiş. İmam efendiyi evinden bir ço- cukla çağırttım. (70) yaşında bir ak sakallı olan bu zat bastonuna dayana dayana yanıma geldi. Beraberce tür. beye girerken İsmail Hakkı Efendi bana Yunus Emre hakkındaki riva. yetleri anlatiyordu. Rivayetin biri şu imiş: Mısri şeyhletinden Niyazi Efendi cuma namazı kılmak için 1143 tarihinde Emir Sultana gider- ken yanındaki müridine (Bura - dan Yunus'un kokusu geliyor!) de. miş. Asalarile orasını eşmişler.. Mey. dana iki mezar çıkmış. Mozarın biri Yunus Emre'ye, diğeri de müridi şik Yunus'a aitmiş.. Hemen bu me. zarları ihya etmişler.. Diğer bir rivayete göre de Yunuıv Emre'nin bu mezarı bir nazargâhtan ibaretmiş... Mezarın üsündeki tür . beye gelince: Bu türbemsi — binayı 'Abdülhamid'in hemşiresi Cemile Sul. tanın kerimesi yaptırmış, Cemile Sul. tan romatizmasını tedavi için Bursa kaplıcalarında bulunurken güya rü - vasına üç gece üstüste Yunus Emre irmiş... Cemile Sultan bundan kork. muş. Ertesi gün Yunus'un mezarını sormuş, arayıp bulmuş.. Derhal me. zarın üzerine, türbeye benzer bir bina yaptırmış.. Hikâye bu kadardı. İçeri girerken ne görsek beğenir. siniz? Türbenin etrafı tam bir mez. bele halinde... Tavuk tüyleri, tavuk pislikleri ve daha çeşit çeşit müzah- rafatla dolmuş.. Ortada Yunus Em. re'nin mezarı görünüyor. Sağında Âşık Yuus'un, solunda da Kara Ab. durrazak nam zatın... Yunus Emre'. nin mezarının tam karşısında (Ya hazreti Yunus Emre) yazılı bir lev. Bursa'da bulunan bir mezar ve kitabe Yunus'un orada yattığını gösteriyor kâleti neşriyatından olan bu eser neşredilmiştir. Çok faydalıdır, tav « siye ederiz. Özlü sözler (1926) dan (1931) e kadar altı sene her ramazan Agâh İzzet Beyin (Davuldan İl - hamlar) başlığı ile gazetemizde neşredi - len fikraları bir ârada ölatâk: Özlü sözler İsmile kitap halinde çıkmıştır. Bu kitabı karilerimize tavsiyeye lüzum görmüyo - ruüz. Çünkü bu fıkraları herkesin vaktile gazetemizde seve seve okuduğuna emin bulunüyoruz, Bu fıkralar intişar tarihlerine bakıl - maksızın (Özlü Sözler) de mevzuları iti - barile tasnif edilmiştir. Bu kıymetli kitabı herkesin alabilmesi için yalnız 25 kuruş fiat konulmuştur. Ki- tapçılardan ve müvezzilerden arayınız. İ L S BN el GN A Dr. Semiramis Ekrem H. Çocuk hastalıkları mütehassısı Beyoğlu Mektep sokak Telefon B. O. 2496 Yunus Emre'ye ait olduğu yazısından an- laşılan mezar kitabesi ile türbede bulunan bir levha ha asılı,.. Bu levhanın resmini al . — &* ı_'eçirîıîeîvî'l 1932 —e Elektrik şirketinden: | İstanbul'un Kurtuluş Bayrami münasebetile Türk Anonim Elek- trik Şirketi, yangın veya cereyan kesilmesi tehlikelerine meydan vermemek üzere, bütün yeni tesi- sat ve tesisatın muayene ve kont- rol edilmesi lüzumunu muhte - rem abonelerine arzeyler. Şirket, her halde 24 saat evvel haberdar olmak şartile bu mua - yeneyi parasız yapmağı deruhde eder. Halkın ve müesseselerin men- faatine taallük eden şu mes'elede bu fenni ve elzem ıhhyıtm ihmal edil: : l Bolşeviklik Yeni Rüsya'ya dair dünyanın en ma- ruf eseridir. Bolşeviklik Bütün tarihi, siyaseti, içtimaiyatı a« lakadar eder. Bolşeviklik Haydar Rifat Beyin kalemile tereti- dıktan sonra dışarı çıktık, Yıkık dö. kük bir duvarın ortasına tutturul « muş mermer bir kitabe gördük. Bu kitabe 1143 tarihli idi. Kitabeyi ho. ca efendi ile birlikte okuduk. Hoca efendinin yazıyı heceliyerek çok ağır KANSI: in mun!ahm #ti icin yegâne deva kanl ihya eden *t-ratından tertin edilmiştir. me olunmuştur. 200 kuruş. — * ıdlyn ve z Lı Chlorose SIROP DESCHİENS, PARIS okuduğunu (Bunu — ilk defa mi öokuyorsünüz?) diye sor « düm, Meğer hoca efendi 70 senedir onu şimdiye kadar merak edip oku. mamış... O da bugün benimle bera. ber ilk defa okuyormuş!.. Kitabede şu yazı var: Asi süde gevher hak Yedekçizade Cudu keremile yekta satı cihan pesendi görerek Ankara Teşrinievvel 1-15 ine kadar BERLiTZ MEKTEPLERiNDE Yeni kurslar açılıyor Fransızca, ingilizce, almanca, italyanca, ispanyolca V. S. BiR MECCANi TECRÜBE DERSi ALINIZ. Hacı Bayram caddesi — gamumunumananamaı — 378 İstiklâl caddesi gea Istanbul Rağbet edip nevhabı ihyaya kıldı hi Üçler makamın ihya etti gören beğendi Devlet Demirvolları İlânları Evvelki Yunus Emre, Âşık Yunus ikinci Üçüncü Abdürrezzak uşşakı serbülendi Hayratı pakt olsun makbulü kurbü bari Ola şefaatile banisi behremendi İlham olundu geldi bir zat dedi tarih Üç Kabri kıüdı mamur lillâh Alt Efendi _ i 1148 Kitabenin son cümlesi de epçet edilecektir: Pendik H. 16,59; Yunus H. 17, 29/9/932 tarihine musadif perşembe gününden itibaren 35 No. lı banliyö katarının vakti hareket cetvelinde atideki şekilde tadilât icra 02; Kartal H. 17,06; Maltepe 17,15; Küçükyalı Mürur; Bostancı H. 17,25; Süadiye 17,29; Erenköy H. 17,34; Giöztepe H. 17,38; Feneryolu H. 17,41; Kızıltoprak H, 17.43 Haydarpaşa M. 17,50; H. 17,58; Köprü M, 18,15 tir. hesabile 1143 tarihini vermektedir. Keyfiyet muhterem hâlka ilân olunur. yasanı Yunus Emre'nin Anadolu'da daha .. bazı mezarları olduğu söyleniyor. Sılaya gidecek mektep talebesinin Devlet Demiryollari üzerinde Yunus'un bunlardan hangisinde yat. tığını kat'iyetle bilen yok.. Karagöz'e bir âbide yapılmasının mevzuu bah. solduğu şu günlerde büyük Türk şa. & dit edildiği ilân olunur. irinin de düşünülmesi lâzım gelmi. ©o 50 tenzilâtla ıoyılıahne müteallik D. D./7 numaralı yolcu tarife- sinde her sene mayıs bidayetinden eylül gayesine kadar gösterilen tenzilât müddetinin teşrinievvel gayesine kıdır yani bir ay dıhı tem yor mu?., MUSA Şimdiye kadar yapılmış olan müza- kere kâfi görüldü. Beşinci ve altıncı maddelere geçildi, Reşat Nuri Bey kürsüye geldi. Reşat Nuri Beyin konferansı Reşat Nuri Bey konferansına $öy- le başladı: «— Türk dilinin asri ve medeni ihtiyaçları nelerdir? Kurultay pro - kadar sahih ise milli bir zevk vardır demek te o kadar doğrudur!) diye milli zevkin varlığını inkâr etti - ler...> Ali Canip Bey meşrutiyetten son- raki cereyanları da tahlil ettikten sonra «istikbal Türk'ün ve türkçe - nindir» sözü ile konferansını bitir - di. Ali Canip Beyden sonra. Reis Kâ- zım Paşa, programın dördüncü mad- desi üzerinde konuşulduğunu, şim- gr şinci ve altıncı madde - leı-ı ortaya bu mühim meı'deyı attı. ünkü yazı türk , düne nis- betle çok inkişaf etmıqn', fakat bu- günkü medeniyet âleminin ihtiyaçla- rına yetecek bir tarzda değildir. Ben bu ihtiyaçlara bir yazı işçisi olarak göz atacağım. Türkçemiz, diğer me- deni lisanlardan her hangi biri ka- dar zengin olursa, tam mânasile medeni bir türkçe olacaktır.» Reşat Nuri Bey garp'lilerde bulu* nan bir 9olı lıulımelerin türkçe lü - yar Dilimiz ımııh ve kelime ci- çok dir, Ba boşlük lar kendiliğinden dolıcaktıf, fıkıt beklemeğe vaktimiz yoktur.» & Dedi. Sözlerini alkışlar arasına Nev'i bitiren Reşat Nuri Beyden sonra cel- Kırmızı Tipo Mürekkebi se tatil olundu. x Yeşil » » Kurultay müzakereleri Kahve — » » perşembeye bitıyor L y | Kahve » » Kııfultıy bugün saat dörtte K K topl *ö cal göryünbe m_nızı otomatık —» kş Kodai bittrimeie Günee'miir Yeşil » » kerata devam edecektii * Beyaz » » Bir düzeltme Kurultayın pazar toplanışında 0- kunan ve Sosyalist Sovyet Cumhu - riyetleri ittihadı merkezi icra komite- Sıra malı sarı yıldız toz Mubayaat & mür ** v ee İnhisarlar Umum Müdürlüğünden: 13259 numaralı kararname mucibince ya başabaş takas ve yahut bedeli Türk pnraııle tediye esasına göre 12/10/932 çarşamba günü pazarlıkla aşağıda cinsi ve miktarları yazılı eşya satın alınacaktır. Miktarı 400 - Kilo Y Ü YU 9 v v Taliplerin şartnameyi görmek için her ıün ve pâzârlığa iştirak için ae 96 7 1/2 teminat akçelerini hamilen o gün saat 15 te Galata'da tleri. si ikm şubesi reisliğinden gelen teb- s rik telgrafına imzası dünkü gaze - temizde yanlışlıkla Stalin olarak Darülfünun Emanetinden: e Hiğeen Gi İ gate Ka bunun | Yazılmıştır. Halbuki telgraf mez - retlerinin riyasetinde açıldı. Ali Ca. iye kadar söylenen sözlerin azayı | binl '__' « | kür şube reisi Spelkov Yoldaşın im- vee . Hüüş ş çirearr Bğlürklmüye pölere KaztEsi a | Üekee G LA çe Yeez aA ' nefhumunun Wolduiuîeu l::;_ d Cııımık:: dır. Binlin Yoldüş Teşrinievvelin 6 ıncı perşembe günü (KURTULUŞ) bayrami mün> başladı. Dasıl - Dil Cemiyetini niza i | lüyerek, bilhassa tercüme işlerinde | değildir. sebetile Taksim'de yapılacak geçit resmine iştirak etmek üzere DA - Ali Canip B.GY siyasi tanzimattan “kr'l_cliını ve program üzerinde | çekilen müşkülâtı anlattı. Misaller Yanlışlığı bu suretle düzeltiyo - | RÜLFÜNUN talebesinin o gün saat dokuzda Darülfünun meydanın: sonra Türln_yf dflfl Te y şa ğini beyan etti. | getirdi: rüz. da hazır bulunmaları ehemmiyetle ilân olunur. L 932 senesinin en güzel zabıta romanı : 10 I 13 temmuz cinayeti e mene. . Yazan: S. S. VAN DİNE E Anupu mu? Garip tesadüf... A- u, Anulis'in Misir lisanındaki is- midir, değil mi? Demek ki sizin ced- diniz şu köşede duran çatal sakallı biçimsiz heykel ha! Hani dudaklarını sıktı, cevap ver- medi. Vans lâkayt bir tavırla yeni bir sual sordu: — Her ne ise bunun ehemmiyeti * Ha hatırıma gelmişken s0 - l'ıyım Şu Sakmet heykelini rafların üstüne siz mi koydunuz? — Evet. Dün ımlıılı;ındın çıkar- mıştik, Tercüme eden: ÖMER FEHMİ let'e döndü: — Doktor Blis'in Mister Kil'e te- lefonda söylediklerini bana noktası noktasına tekrar edebilir misiniz? — Fakat hepsini söyledim, zanne- diyorum, azizim. Skarlet Vans'ın bu mes'eleye ver- Vans bilmem neden memnun ol - muştu. — Kil'in sabah karanlığı buraya niçin geldiği anlaşılıyor, dedi. Ga - nimetleri gözden ıoçu'ıcelmııç. Sonra Hani'ye döndü, ıeıuıı tatlı- laştırarak sordu: — Dün akşam müzakere esna - sında Blis'in Mister Kil'e telefon et- tiğini hep duydunuz, değil mi? — Evet hep duyduk. Mısır'lı endişeli bir iyet almışt Gözucu ile Vıııı'ı bakıyordu. — Zannedersem hepiniz de Kil'in raftaki eşyayı görmek i için erkenden diği ehemmiyete hem şaşıyor, hem de sinirleniyordu. — Mali raporun saat 11 de hazır olacağını söyledi ve o saatte buluş - g mağı teklif etti. — Yeni gelen eserler hakkında ne dedi? — Bunları bir kere görürse mem- nun olacağını anlattı. - Peki bunların yerini de söyledi | müzeye geleceğini tahmin edebilir- diniz? — Eğer bu şekilde soracak olur - sanız «evet» demeğe mecburum. Ha- kikat şudur: Doktor Blis yeni asari atikayı görmesi için Mister Kil'i er- ken gelmeğe teşvik etmişti. Hat,Vans'ın maksadını anlamı - yordu. Asabileşerek: — Kuzum Mister Vans, dedi siz doktor Blis'in avukatlığını mı deruhte - Müzeyi gözden mek istemez misiniz? — Bu imkân dediğiniz şeylerin Allah belâsını versin. — * Polis müfettişi sabırsızlanıyordu: — Benim en büyük arzum şu bo- yunbağı iğnesinin sahibi olan herifle beş dakika kadar sohbet etmek, son- ra raporumu yazmaktır. Ben bir ipucu yakalayınca onu bırakmam ve bunda da aldanmam, — Orası muhakkak. Vans şayani hayret derecede sa- bırlı davranıyordu. — Fakat bir delilin sıhhhatini kontrol etmek lâzım değil mi? dedi. Bu sırada salonun kapısı telâşla açıldı. Hat'ın muavini Smitkin za- bıta doktoru Doremus'a yol gösteri- yordu. Doktor merdivenden yuvar - lanırcasına indi. Asabi, zayıf bir a- damdı. Hepimize ayrı ayrı baktı. — Bonjur efendiler! diye bağırdı. Sonra Vans'a hitap etti: — A Mister Vans siz gene mi-bu- radasınız? Nerede bir cmıyec olursa hemen yetişiyo — Burada doktor. Doktor Kil'in cesedine doğru yak- laştı. Ölüye lâkayt bir tavırla baktı. Gene ayni lâkaydi içinde: — Her şey tamamen bitmiş! dedi. — Zannederim, doktor. Diz çöktü, maktulün evvelâ elle- rini, sonra bacaklarını kımıldattı: — Öleli ancak iki saat olmuş! Hat cebinden büyük bir mendıl çıkararak di daki Satı heykelini tuttu, bir kenara koydu: — Heykeli parmak izleri karış - masın diye mendil ile tuttum, dedi. Nasıl doktor bir mücadele vukuuna delâlet edecek izler var mı? Doremus cesedi sırtüstü çevirdi. Yüzünü, ellerini, elbisesini dikkatle gözden geçirdi ve kısaca cevap ver- di: — Göremiyorum. Zannedersem darbe arkadan gelmiş. Kolları açık. yere düşmüş ve bir daha kınuldı - mamış. Vans sordu: —Ö sun — Öyle olsaydı bu kadar kan ak- mazdı. — Bu hükmünüz kat'i mi? — Şimdilik öyle! Daktor hırçınlaşıyordu: — Maamafih hakikati ancak remmn! meyitten sonra anlıyabilirsiniz! dedi: Müddeiumumi de söze karıştı: — Fethi meyit raporunu sür'atle alabilir miyiz? — Ceset morga nakledilir edilmez: Hat: 'ı — Siz yemek yiyinciye kadar ce | set morgta olacaktır, doktor! ded': Buraya gelirken cenaze otomobilini? — O halde kaçayım. Doremus, Markam ile Hat'ın el- lerini sıktı. Vans'a uzaktan selâm verdi ve çıktı gitti. Bu sırada Hat pek meşgul gözü- küyordu. Yere çomelmıç, cesedin YA" nındaki kan birikintisini dikkatle gö” den geçiriyordu. Elektrik lâmbasın! çıkardı ve onunla da lekenin her ta* rafını muayene etti. Zihni bir şeye

Bu sayıdan diğer sayfalar: