2 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

2 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Teşrînîsanî 1937? Diş tabipleri kongresi Memlekette ilk defa toplanan kongre dün açılarak mesaisine başladı Zaro Ağanm Mily onları ? Ihtiyar, milyoner olmuş ama paraları alamamış ! Bir arkadasımız Zaro Ağayı Topane'deki tek katlı basit kulübesinde ziyaret etmiş ve onu gene misafirleri arasmda bulmuştur. Nes'esiz bir çehre ve yüksek sesle bir şeyler anlatan Zaro Ağa tnuhar. ririmizi görünce hemen ayağa kalkmış ve: Gel gazeteci oğul, gel ama bir şey yazma, demiçtir. Muharririmiz gördüklerini şöyle anlatıyor: Zaro Ağanm üzerinde kurşunt bir elbise, başında elbisesinin rengine çok îyi uygun iyi cins bir şapka vardı. Ah, dedi. Burası ne güzel evlât. Bu küçük yıkık ve karaniık oda o Amerika'nm göklere yükselen binalarından daha îyi. Burada ne rahatım... Şu insanlar benîm söylediğimi anhyorlar, ben onlann lâkır. dılanni anlıyorum. Ben bilseydim, hiç buradan gider midina?. Ne ise oldu bir kere. Tam o sırada içeriye kueağında ufak bir çocukla yaşlıca bir kadın girdi. Zaro Ağa iğilerek eocuğun yüzüne dikkatli dikkatli baktıktan sonra: Bu da kim? Diye sordu. Kadın cevap verdî: Sen bilmezsin, daha iki yaşında. Sen ghtikten sonra doğdu. Senin küçük torunun... dedi. Anlat bakalım Zaro Ağa. Nanl Avrupa'ya, Amerika'ya gittin?. Gazeteler hiç paran olmadığmı yazıyorlar. Ne dersin bu işlere? Sorma oğul!. Beni çok gezdhrdiler. Çok para kazandım. Belki iki tnilyon lira... Fakat şimdi on param yok. Bana hiç bir şey vermediler. Hensini dava ed'eceğim. Beni götürenlerden Zeynel yann Fransız vapurile buraya gelecek, Osman da Eyüp'te.. Olanlan onlardan sormalı. Gümrükte bavullarım ve bazi eşyam vardı. Onları bile buraya geldikten sonra yok etmişler. Artık benim hakkımı hükumet araım! Türk Bulgar Millî takımları Onümüzdeki cuma günü karşılaşıyorlar Futbol Federasyonundan tebliğ edilmiştir: 1 Bulgaristan Türkiye milll futbol takımları arasında 4 teşrinisani 1932 cuma günü Taksim stadyomunda beynel milel müsabaka icra kılınacaktır. Bu müsabakayı Yugoslâvya beynelmilel hakemlerinden M. Vassilicovitch idare edecektir. Müsabaka saat 15 te baslıyacaktır. 2 Istanbul Sofya muhtelit takım ları arasında 6 teşrinisani 1932 pazar günü gene Taksim stadyomunda temsilî futbol müsabakası yapılacaktır. Bu müsabakayı İngiliz nakemlerln den Mlster Allen idare edecektir. Müsabaka saat 15 te başlıyacaktır. 3 Mllll takım kadrosunu teşkil edecek futbolculann Isimleri aşağıda tesbit edümiştir: Galatasaray'dan: Nlhat, Burhan, küçük Necdet Beyler. Fenerbahçe'den: ZeM, Muzaffer, Flkret, Cevat, Hüsamettin ve Niyazi Beyler. İstanbulspor'dan: Salâhattln ve kalecl Kemal Beyler. Beşiktaş'tan: Hüsnfl, Hakkı ve Eşref Beyler. Karşıyaka'dan: Lutfl Bey. İzmlrspor'dan: Nazmi ve İhsan Beyler. Altay'dan: Vehap Bey. 4 Yukanda isimleri yazılı ldman cılar, levazunlarile beraber 2/11/932 perşembe günü saat 15,30 da Galatasaray kulübünde toplanacaklar ve sahada ekzersiz yapacaklardır. 5 Kaptan Zeki Beydir. Antrenor M. Şivenk idmancılann masajına ve neza rete memur edilmlstir. Bulgar kafilesi ve Yugoslav hakem üç teşrinisani 1932 perşembe günü saat onu ylrmi lkide Sirkeci istasyonuna muvasalat edeceklerdlr. Tefrika numarası: 20 Yazan: Kemal Ragtp Her kadının nazlanması gibi yapmacığa benzerdL Benzerdi a ma, değildi Herkes, dost olsun, düşman olsun, tanıdık, tanımadık, bütün dünya, bütün kanunlar, fazilet, vazife duygulan, ne varsa hepsi onları bir. birinden ayırıyor, uzaklaştınyordu. Bu uzaklığı, bu ayrılığı en ziyade birbirlerine yaklaştıklan dakikada anlıyorlardı. Bütün acılan, üzüntüleri o dakikada gözlerinin önüne dîziliyordu. Gene o dakikada, elleri birbrrini bulup ta gözleri kapanıverince kendilerinden başka herkesi unutuyorlar, sevgilerinden başka ne varsa hepsini hiçe sayıyorlardı. Genç kadın buraya gelirken neler çekerdi. Her gelişinde ne kadar üzülür, ne kadar korkardı. Sözleştirkleri gün yaklaştıkça hiç bir yerde duramaz olurdu. Hiç bir iş göremez, hiç bir şeyle avunamazdı. Geceleri gozlerine uyku girmezdi. Buluştuklan günlerin zevkini, hatırlar, gerinir; buluşacaklan günlerin tehlikesmi düşünür, kıvranırdı. Sonra o gün gelince, gözleri ka. rarmış, büyülenmiş gibi, ne yaptığını bilmeden sokağa çıkardı. Sanki bir bakısta günahını anlıyivereceklermiş gibi hiç kimsenin yiizüne bakmadan, hiç bir yerde durmadan koşar gibi yollardan geçerdi. Onu gSrenler: Ne güzel kadhn!.. Diye durup arkasmdan bakariar, sonra: Acaba nesî var?.. Diye düşünürlerdi; görunüş o kadar matemli, yürüyüşü o kadar es~ rarlı idi. Kaşlan çatık, sanki hemen ağlıyıverecekmiş, sokak ortasında düşüp bayılıverecekmiş gibi titriye titriye geçer giderdi. tstemiye istemiye giderdi. Istemiye îstemiye, korka korka bu kapıdan içeri girerdi. Ruhuna kadar hükmeden bu delinin pençesinden kurtulsa, kendisi de onu bırakabilse hemen oracıktan geriye dönüp kaçmak için çırpınırdı. Geri dönmek, bir daha da gelmemek için ne behaneler aradı!.. Sokağın başında bir satıcıya rast gelir, ona sinirlenir, karşıki evlerin brrin. den Sksürük duyar, ona öfkelenirj bu öfke ile, bu smir gerginliği içinde bir daha buraya yakın yollardan bile geçmemeğe yemmler ederdi. Kapıdan içeriye girerken, halecandan, korkudan taşlann üzrine yıkılıp kalmamak için tutunacak bir yer arardı. Bir yandan da, belki oracıktan geriye dönüvermek, kaçmak ümidi hâlâ varmış gibi bir iskemleye ilişmekten bile korkardı. Dakikalarca, belki yarım saat, belki bir saat a. yakta durur: Bırak beni Allah aşkına .. Gideyim... Diye yalvanrdı. Acımıyor tnusun bana?.. Bak ne hale geldim?.. Senin yüzünden ne oldum?.. Daha da neler olacağım?.. Diye sitemler eder, ağlardı. Sonra, yavaş yavaş artan bir kesiklik içinde: Peki, bugün de kalıyorum. Ama bu, sondur artık.. Bir daha, kabil değil, gelmem!.. Diye yeminler ederdi. Bunlar her kadının nazlanması gibi belki biraz da yapmacığa benzerdi. Benzerdi ama, değildi. Hiç bir sözü birbirini tutmazdı. Tuttnazdı ama bu sözlerin hepsi de doğru idi. Hepsini yürekten söylüyordu. Kapıdan içeriye girerken bu gence, kendisini buralara sürükliyen bu delîye düşman gibi bakardı. S>.tlerce yanına yaklaştırmaz, eli eüne dokunacak olsa feryatlarla kaçar, kaçacak yer arardı. Deli: Sevmiyorsun, sen beni!.. Diye inlerdi. O da ilk önceleri: Sevmiyorum işte!.. Diye bağırırdı; sonra yavaş yavaş gözlerini kapar: Sevemiyorum, sevmek îstemî. yorum, sevmemeliyim!.. Derdi. Sevmiyorsun ya... Sevsen böyle mi olurdu?.. Daha ne olsun?. Daha ne istiyorsun?.. Genç kadın artık dayanamıyacakmış gibi başını çevirirdi. Gözlerindeki teslimiyeti belli etmemek için göz göze gelmekten çekinirdi: Sevmesem burada ne işim var? O zaraan bütün dünya ikisinin de gözlerinden silinirdl. Kkn olduklarını, ne olduklarını unuturlar, ne olacaklarını düşünmez olurlar, bir. birlerine sokulup kendilerinden geçerlerdi. Çok geçmeden genç kadın silkinir: Gideyim artık.. Geç kaldım. Sonra belli olacak. Bir daha gelemiyeceğim. Bir daha evden cıkamı* yacağım... Diye tuttururdu. öteki de: Yarım saat daha... On dakika daha... Ne olursun?.. Hiç olmazsv beş dakika... Diye yalvanrdı. O dakikalar, hat ta saatler hep böyle yalvarmalar. çırpınmalar içinde geçerdi!.. *** Yıllarca uzaktan uzağa sevişmişlerdi. Genç kadın arada bir bunu ha. tırlardı, hâlâ: Ah, ne iyi o günler... Sevgimiz daha lekesizdi. Biz de bugünkü gibi iğrenç, bugünkü kadar günahkâr değildik!.. Diye içini çekerdi. O zatnanlar, göz göze gelmekten bile korka korka sevişhlerdi. Yüreklerindeki heyecanı, gözlerinden başka if şa edecek yer yoktu. Bu sevgiyi ağızlarına almak nerede, akıllanndan geçirmeğe cesaret edemezlerdi. Kendi kendilerine bile belli etmeden kendi kendilerine de itiraf etmeden sevişirlerdi. Arada bir: Acaba?.. Diye düşünürler;' sonra t Aman, nastl olurT.. OlacaV şey mi?. ' • Diye inkâra çalışırlardı. Onlann sevgisi o kadar büyük bir günahtı; onlann sevişmesi o kadar tehlikeli idi. öyle iken gene se. viştiler.. Erkek, artık bunu inkâr edemiyecek hale geldi. Gözleri, genç kadı* nın gözlerini buldukça oradan ayn~ lamaz oldu. Bu bakış, bütün o »imdiye kadar gizlemeğe çalıştigı sevgiyi feryatlarla ilân ediyordu. Kadın, uzun uzun kaçmağa cahşti. Onunla göz göze gehnemek için başını çevirdi, olmadı. Duvarlara baktı, olmadı. Tavanlara baktı, olmadı. Yerlere baktı, olmadı. Ol • madı, olmadı. Günün birinde onu görmiyeyim, onun hırslı bakışlanndan kaçayım, diye kıvranırken gözlerini kapa maktan başka çare bulanuunıştı. Yalnız, bu güzel gözlerin yumu*. luşu biraz da teslimiyete benzedL Uzüntüden, uykusuzluktan, yorgun>> luktan onun da gittikçe moraran gözkapaklarını açıp içlerine bak mak kabil olsaydı, yavaş yavaş suj zülen bu gözlerdeki gizli teslimiy< ti de anlamak pek güç olmazdı. Artık o da seviyordu... • * * Kongrtde bulunanlar ve küfat nutkunu söyliyen Nurettin Ali Bey Diş tabipleri ilk kongrelerinî dün nisi olan Halit Şazi Beyin hatırasıDarülfümm konferans salonunda na hürmeten bir dakika sükut edeaktetmişlerdir. Kongreye tstanbul lim dedi. Bu vazife ifa edildikten ve taşradan 500 ü mütecaviz diş tasonra sözüne devamla: bibi iştirak etmişti. Bunlardan ma « Bu kongre eski siste ada Darülfünun ve Tıp fakültesi mi gomecek ve dis tedavisin • müderriderinden pek çok zevat ta de yalnız ilme istinat edecek ye * vardı. Resmi küşadı her şehirde u ni bir devir açacaktrr. Cidal bitmesulden olduğu iizere Belediye reisi miştir. Bir birlik derecesinde bir Muhittin Bey yapacaktı./' Fakat Bemeslek addedilen diş tabipliğinin 22 lediye Mecliainin küsat merasimi de sene zarfındaki yürüyüşü kâfi de ayni zamana tesadüf ettiğinden gel ğildir. Gazi meş'alesî yürünecek lememiş, onun yerine cemiyetin fahyollan gösterirken biz gözümüzü rî reisi sabik Darülfünun Emini Nukapayıp eski karanhk yollarda yürettin AIi Bey resmi küşadı yapmışrüyemeyiz.> demişth. tır. Muallim Ziya Cemal Bey kongreNurettin Ali Bey irat ettiği nu nin yapacağı şeyleri ve ihtisaslan itukta: zah ederek dil mes'elesinde hakikî « tlk kurultayınızı sevinçle sey ilim lisanı vücude getirilerek diş retmekte haklıyız. Bunun muvaffaıstılahlarmm da an a lisanile tesbitikiyeti diğerlerinin de akti için teş ni istemiş radyo, matbuat vasıtasile vik nümunesi olacaktır. Mes'ut bir diş hıfzıssıhhası hakkında propa • Cumhuriyet devri bizi bu sahada da ganda yapılması lüzumunu Ueri sürliyik olduğu beynelmilel mevkie müştür. yükseltecektir. Her şey gibi ilimde de En son olarak soz söyliyen Fey bize rehberlik bahşeden büyük Gazullah Rasih Bey umumî ve Türk zi'ye bu kürsüden muazzam ve sar. diş tababetinin terakkilerini izah etsilmaz minnet hiılerimizi arz ve ibmiştir. Müteakıben Sıhhiye Vekilinlag ederiz. > demiş ve çok alkıslanden gelen bir telgraf okunmuştur. mıştır. Refik Bey bu telgrafında: «Birinci Müteakıben Darülfünun Emin veTürk diş tabipleri kongresine riya • kili Mustafa Hakkı Bey bir nutuk iset edetnediğimden müteessrrim. Arrat ederek 24, 25 sene evvel açılıp kadaşlann hakkımda gösterdikleri bugün iftihar edilebilecek bir müesteveccühe cok tesekkür ederim. Aysese haiini alan diş tabipleri mekni tarihte Büyük Millet Meclisinin kütebînin ilk kongresini Darülfünunun sadı beni bu vazifeden mahrum et sakafi altında aktetmesinden müte miştir. tlmî, meslekî çok kıymetli vellit sümrunu izhar, dis hıfzıssıh • gayeler, bayırlı netîceler vereceğinhasının ehemmiyetinden bahsederek den emin olarak şahsım hakkında kongreye Darülfünun namına te gösterilen iltifata teşekkürler ede • şekkür ve muvaffakiyet temenni etrim.» demektedir. Bundan sonra dimiştir. ğer telgraflar okunmuş, kongrenin birinci celsesi nihayet bulmuştur. Bundan sonra reis intihap e • dilmiş olan diş tabipleri mektebi müderrislerinden Kâzım Esat Bey bir nutuk irat etmiş: « Burada her taraftan gelen arkadaşlarımız bulunuyor. Hükume • tin gosterdiğî teshilâta müteşekki • ria. Memlekette dişçi mektebinin baDiğer içtimalar altı gün devam edecek, fennî bahislere taalluk e • decektir. Diş tabipleri heyetinden tefrik edilen muallimler mektep • lerde bir hafta müddetle diş hıfzıssıhhası hakkında konferanslar ve receklerdir. Dünki kongreden iki intîba: Ruslar bugön gidiyor Ankara'da bulunan Rus millî takımı dün sabah şehrimize avdet etmiştir. Rus takımile beraber, An • kara'da Ruslar'a karşi oynıyan tz • mir'li ovunoulardan Vahap, Sıtki, thsan, Nazmi, Sait ve Lutf i Beyler de şehrimize gelmişlerdir. Rus millî takımı yann şehrimîzden aynlacaklar ve doğru mem leketlerine gideceklerdir. Bonolar mes'elesi fstanbul'daki Rum emlâkinden gayrimübadillere tabsis edilenlerin Ziraat Bankası marifetile satalığa çıkarılmasına Maliye Vekâletince karar verildiğini yazmıştık. tstanbul'daki bu emiâk gayrunübadil bonosu mukabilinde satılacağına nazaran Maliye Vekâletinm bu karannm bono fiatUrını yükselteceği ümit e dîlmişti. Maliye Vekâletinin verdiği bu karar gayrimübadiller arasında çok müsait bir tesir busule getirmiştir. Gayrimübadiller cemiyeti, bu mes'ele hakkında Ankara'dan malumat istemiş ve ahnan cevap üzerine cemiyet reisi Ismail Müştak Bey, dün akşam Ankara'ya gitmiştir. trmail Müştak Bey, Ankara'da, henüz gayrimübadillere verilmemiş olan yüzde otuza kadar olan bonolann verilmesi, bonolarda faiz u sulünün ihdas edilmesi ve bu emlâ kin bonolarm tevziatindan sonra satışa çıkarılması için alâkadar ma kamlar nezdinde teşebbüsatta bulunacaktır. Yağoslâvyalı gureşçiler btt »abah geliyorlar Yunan takımı da şehrimize gel • miştir. Bu sabahki konvansiyonel trenile Yugoslâvya güreş takımı da şehrimize gelmiştir. Balkan güreş şampiyonasına iştirak edecek olan bütün takımlar bu suretle şehrimizde toplanmışlardır. Cuma yerine pazr! iBlrinci sahifeden mabait] mevkide bulunuyoruz. Eşya para ediyor, etmiyor mes'elelerinden ziyade hâlâ mesele kâfi ve lyl istihsal yapıp yapamadıgumzdadır. Buhranı karşılamak için çok çalışmağa mecburuz. Ne kadar fazla çalışırsak o kadar hafifliyeceğiz. Tatıli kaldıralım. Feneryolu: Hüseyin Münir * Mecburî tatllden memnun oîmıyanlann adedl az olmasa gerektir. İşlerlni çalışma esasma istinat ettlrmiş olanlar içln haftanm blr gününde çalısmamağa mahkum olmak hem bir nevi azap, hem muhakkak blr ziyandır. Acaba bu Isl ihtiyarî kılmak mümkün değil midlr? Mıimkünse öyle yapılsın. Kadiköy: Salih Cevdet * Avrupa'da hafta tatillnden başka mesai saatlerinl lndlrmeğe çalışıyorlar, ancak blzlm o Avrupaiılar derecesinde fazla istihsal buhram içinde puyan olmadı ğımız da doğrudur. Bizde mevcut kanunu münavebell bir tatil usulü esasında ta*U etmek mümkün olur sanırım. Vünih İktisat FaküHesinden mezun A. N. * Cuma tatilinin pazara tahvili müta .eanıza lştirak ediyorum. Cuma tatill yusünden ticaret âlemi haftada üç gün kaybedlyor.> T. V. Kraft •*• Futbol tenkitlerinde mühim bir inkilâp gibi pazar olsun.> Çiftçi kütüpanesî sahibi Akif Bey: < İnsanlar için haftada blr gün istirahat zaruridir. Fakat biz Türk'ler haftada dört gün çalışan lnsanlanz. Cumanm tatil olması, cumartesinln piyasa hâkirrüerl ekseriya Musevi olması, pazan n da beynelmilel tatil olması yüzünden üç günümüz havaya gidlyor. Tatilin pazar olması zaruridir. Hatta Amerika ve İnglltere'de olduğu gibi cumartesi saat 12 de umumî tatil yapmalı ve pazartesi günü işe başlamalı.> * " • Cuma günü Türkiye Bulgaristan millî takımları arasında yapı • lacak maçın, cumartesi çıkacak o lempiyat mecmuasmda, Avrupa'da bile düşünülmemiş, yapılmamış yepyeni bir tarzda neşredileceği baber alınmıştır. Avrupa'ya tahsile giden Dört hanım kızımız Antep'te gizli bir tarikat meydana çıktı, 33 kişi tevkif edildi Antep 1 Zabıta Babî tarikatine mensup 33 kişi tevkif etmiştir. Haber verildiğine göre altı ay evvel Mısır'dan bahaî tarikatine mensup birisi gelmiş ve beraberinde «mah feli tarikati bahaîAdana» ve «mahfeli tarikati bahaî Antep» yazılı iki de mühür getirerek iki mahfel teşkil etmiştir. Antep mahfeli reisi Abdülhak isminde birisidir. Zabıta bu mahfele ait bir çok dosyalar ve muhabere evrakı, kitaplar yakala • mıştır. Tarikat mensuplannın kâ milen Hayfa'da bulunan tarikat reisi Şevki ile temasta bulunduklan anlaşılmıştır. Yerli Mallar Pazarı Beyoğla subesi veznedart Tevfik Bey: € Hafta tatilinin ilgasmı hiç arzu etmem. Lâkin tatilin pazara tahvili memlpketimiz için çok faydalı olacaktır ka naatindeyim.» Hafta tatilinin tamamen kaldınl masına taraftarım. Sıvacıyan Hanı Faik Hafta tatili mes'elesindeki teşebbüsiinüzü hararetle alkışlar, sizi tebrik ederim. Bu mes'ele memleketin ikti • sadiyatmı şiddetle alâkadar eder. Buna müteallik kanunun muvakkaten mer'iyetten kaldınlması en pratik bir çare dir. Karileriniz&en Zamanos * Hususî ticaıthaneler için hafta tatili ihtiyarî, hükumet devairi ve diğer resmî müesseseler için de mecburî olma lıdır. Tatil pünü de her halde pazar olmalıdır. Çürkü o gün pazar günü bey nelmilel tatil srünüdür. İktisatçı Ziya Emin Benim mutlak surette bir gün tatilin! olsun d? ne günü olursa olsun. Fakat her halde olsun.. Sanayi Birliği Umumi kâtibi Nazml Nuri Seneler geçiyordu. Erkek, b« gün onun yolunu bekledi. Kadı: ona rast gelecek yerlerden geçmf için bahane arardı. Sokakta, trar vayda, ayak üzerinde bh* kaç dakika konuşurken ikisi de «kılır. zarırdı. Günün birinde deli: (.Mdbadi vari Anadoln Ajantı Istanbul şvbe$i miidiri Ihsan Bey: € Bütün dünyanm tatil yaptiğı pasarı bizim de tatil günü olarak kabul etmemiz kadar tabiî bir şey olamaz. Bunun fevaidinl bir kaç kelime ile anlatmağa imkân görmiyorum. Hafta tatilinin llgasına aleyhtarım. İnsan haftada bir gün istirahat sıhhati için lâzımdır.> * Rus ihtilâlinin yıl dönümü Ankara 1 (Telefonla) Bu a yın yedisinde Rus ihtilâlinin on be şinci yıldönümü münasebetile Rus sefaretinde ziyafet verilecek ve bir resmi kabul yapılacaktır. Erkânı hükumet davetlidir. Bu sene Avrupa imtihanını ka zanan, Üsküdar kız san'at mektebi mezunlarından Adalet Kadri, Kâmran Hulusi, Hacer Rıza ve Melek Hasan Hammlar da Marsilya'ya hareket etmişler dir. Hanımlarımızın oradan Belçika'ya giderek Maarif Vekâleti hesabına san'at tahsil e deceklerdir. Fotoğrafımız Avrupa'ya giden Üsküdar kız san'at mek tebi mezunlanm grup halinde gös termektedir. Tekirdağ'da Cumhuriyet bayramı Hicaz MaslahatgGzarlıjjı Ankara 1 (Telefonla) Hicaz, Necit ve mülhakatı maslahatgüzarlığına Hariciye Vekâleti müdürle rinden Celâl Bey tayin olunmuştur. Orman müdürleri arasında Karaköy'de ıtriyat mağazast sahibi Födon Efendi: « tktlsad! buhran geçlnciye kadar hafta tatilinin ilgası fikrini çok beyenlyorum. Bilâhara mutlaka bfr tatil günü de yapüırsa o da bütün dünyada olduğu Ankara 31 Sinop orman mü dürlüğüne tzmit orman müdürü Şevket, tzmit'e Kütahya müdürü Seyfettin, Kütahya'ya Bursa fen kontrolu Feyzi, Bartın'da Furna orman komiserliğine tzmir fen mü • hendislerinden Cevat Beyler tayin edilmislerdir. inhisarlar müdörü Trabzon'da Trabzon 31 tnhisarlar Umum müdürü Hüsnü Bey iki gündenberi çalışarak inhisarları birleştirme işini bitirmiştir. Yann buradan İstanbul'a hareket edecektir. Tekirdağ vilâyet merkezinde Cumhuriyet bayramı merasimi cid • den parlak olmuştur. Resmimiz Büyük Gazi'nin heykeli etrafında çevrelenen milletin tezahüratını gösteriyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: