16 Aralık 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

16 Aralık 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhmiyet' • » Tasarnıf haftası Sinemalarda yeni filimler Bu hafta şarkılı kordelâlar ekseriyettedir Gençler pazar günü miting yapacaklaı (.Birinci sahifeden mabaiti günü için tasarruf ve yerli malı mitingi tertip etmiştir. O giin Darül fünun konferans salonunda toplanılacak, muhtelif hitabeler irat edilecektir. Gençler buradan çikarak bü* yük tezahüratla Taksim'e kadar gi~ derek âbideye bir çelenk koyacaklar ve merasime nihayet verecek lerdir. İstanbul, bu seneki Paris modasını beğenmedi! Paris morlara büründüğü halde mor kumaşlar İstanbul'da yüzüstü kaldı Gelen haberlerden anlıvoruz; ba sene bütün Paris morlara bürunmSs. Mor renk o kadar moda imis. Fakat si; ze garip bir sey söyliyeyim m . mor bu sene istanbul'da hic tatmadı. tpek'i fabrikaian sasırıo kaldılar, terziler şasırıp kaldıfor, maT^za sahipleri saşıriD kal dılar. tstanbul zaten daima bövledlr. Siz isted'Tİniz kadar prooaganda yaoın, bağınp caeınn, yazıp çizin o gene pönlünfin çektiği reruri seçer ve sizi eliniz bö*rünüzHe bırakır. Iopki« Bevop'u müdiriveti bmasn^a müdiir Âli Brvle karsı karşıyayız. Âli Bey d<*vam ediyor: Moda renkler nasıl meydana çıkar, size evvelâ bunu anlatayım. Mev • sim bidayetinde bütün Fran*ız ioekli fabrikalen o mevsim için hazırladıklan renk kotleksiyonlannı ortava dökerler. Paris'in moda kralj diyebüeceğimiz bir talara büvük terzfler vardır. Bu terziler kolleksivonlan görürler ve içler'nden beğendikleri renkleri seçerler. tşte bu renkler o snenin moda renkleridir. Derken dünvanm bütün büvük sehir lerinden Paris'e bir akındır basiar. Bu seyyahlar n büyük sehirlerin büyük terzüeridir. Herkes gibi onlar da moda kranarmm seçtikleri renkler üzerinde tetkikat yaparlar ve bunlan kendi zevk • lerine, memlekeÜerinin ve müsterîlerinîn zevkine RÖre yeni bir tasfiyeye tâbi tutarlar. Neticede elde kalan renkler o mevsirn için götar&ldükleri sehirlerin modasıdnr.» Ali Beyi telefona çağntyorlar. Sağnnda moda mecmualanndan mürekkep büyük bir yığm var. Solum inekli ka mas nümuneleri De dola. Solda biraz ötede bir daktflo hanım basını önüne almıs, uzun ozon bir seyler yazryor. Oda kapın dakikada bir açılıyor, içeri ya elinde bir efarp nümunesi bulunan bir terzi hanım giriyor, yahut ta yeni bir çamaso modelini göstermeğe gelen bir ressam. Ali Bey hem bunlara cevap yetistiriyor, hem de bana verdigi iza • hata devam ediyor: Ba sene tstanbul'un S büvük terrisi motat Paris seyahatini yaptılar. Avdette seçtikleri renkleri de beraberlerin* de getirdfler. Mor bunlann en basında geliyorda. Bereket versm biz hazırlnVrrmzı yalnız tstanbul terzflerinin beğendik ' leri renklere gore yapmayız. Kumaş • lanmızı imale baslarken onlarm karar* lannı nazan dikkate almakla beraber Paris'i de göz onünde tutar, ayni zamanda tstanbul'un Paris renk moda • sma karşı takındığı muhalefet tavrmı da ımutmayız, lpekis'in 6 0 kumaş nev*i ve 580 kumas renei vardır. 130 renk krep Birman, 3 0 0 renk krep joriet ve krep damur, 130renk fantezi, 7080 renk krep dösm yapanz. E&er yalnız tstanbul terzflerinin beğendikleri renk'ere göre haznrlıkta bulunmus olsavdık hiç sünhesiz f«snn bir vazivetle karsılasacaktık.» Ali Beyi Bey oğlu sahs m»ğazasmdan istiyorlar. Sahs mağazası loeki» bürosonun hemen bitîsiğinde. Odada bir kaç dakika yalnız kalmamdan istifade ederek pencereye yaklasıvor ve mağazaya (ririp çıkanlan seyrediyorum. Hep kadın... Hemen hemen yüzde yüz kadm. toekiş müdüru geri dönunce flk ishn kendi^me bunu sormak oluyor. Bazı günler müsterilerimizin yüzde doksanuu hanım'ar, yüzde ontma er> kek'er teskil eder. Bazı günler bu yüzde doksan vüzde yermiş bese iner, viizde on da yüzde yirmi bese yükselir. Ma • lum ya biz erkek çamaşm, gömlek v« pijama da yapryoruz. Müsterilermizin ekserisî hannn • Iar olduğuna göre salı ırünleri pek as iş vnnrvorsunuz, demektir. Âli Bey hayretle yüzüme bakıvor: Nereden bfliyorsunuz... Fflhakika övle... Salı günleri yalnız tpekif değil, bütün Bevoğla durgundar... Salı uğursuz günmüf... Detnin mor rengin ba sene tstanbul'da tutmadığını söylemistiniz. Bu nun yerini alan hangi renktir? Siyah... Bu sene istanbul'da bep siyah kallamhyor. Farkmda değil misiniz? Modadan en az anlıyan ve bana en az dikkat eden bir adamım. Buna rağmen Âli Beye «evet, farkmdayım» diyorum. Yok, ba bahiste pek o kadar cahfl de savılmam canım. Komsumuz Bahkçıvan Efendi hep siyah giyiyor. Yusuf Ziva'mn elbisesi de siyah... Bi • zîm Feridun gecen gun siyah bir elbise yaptmnak istediğini söylemiyor muydu? CEVAT FEHMİ Yerli mahsulâttan tatlı mösabakası 4. Richard tauber *Bir «fc Albert Prejan <Gatp Çocuk» ta. 3' aFahişenin bclâltsı> ndan Wr tahne. 4 Lesbie Fuller <96 numarâU mahkum>da 96 Numarab Mahkum Opera'da Şimdîye kadar memleketimizde tn • gülx komiği Lesli« Fuller'in bir kaç fflmi oynanmıstır. Ba komîk tuhaflıklanm AngioSakson ırkınm kendine mahsus soğukkanhlıklarile yapmaktadır. Bilhassa çocuklar ve gençlerle halk tabakasınm aevgi ve takdirini kazanmaktadtr. «96 Namaralı Mahkâm» kordelâsinda savallı Leslie'nin basma ge'medik felâket kalnuyor. Füimde i»mi BH olan Le«lie arkadaslan arasında teskil ohmmuş bir kulübün Teznedandnr. Son îçtima • ida üzerinde ban hakstz şüpheler toplanmıstır. Bil ba toplanhdan küçbelâ yakasım kurtanp kan ter içinde eve gelidiği vakît kızım kanlı gözyaşlan döker bulur. Mes'ele neymit? Rox sevdiği genç fle «okağa cıkmak istemis, annesi 4 e bırakmamıs. Bil: An*en haklı! Der, der ama kın da hiddetlenîp ev«3en kaçar gider. B 3 saymak Szere eve getirdiği kulübün parasını ba gürültü • pün verdiği şaşkmlıkla açık pencerelerden birinin yanmdaki masanm üzerine bırakmıs ve kurnaz hnrsızm biri de oradan alıp gihnistir. Fakat Bü evvelâ ba isi kaçan kızmm yaptağma kail olur. Sokağa fırlar yolda bayılmıs bir adama rasgelir. Basmda dururken polis ya • kalar. Onan ba haline Bfl'in tebep olduğu rannedüir. Adam ayılır ama hafı sasmı kaybettiği için felâketinin hakikî müsebbİbmi soyliyemes. Tabii Bil nrhkum olur. Hapisanede kendisine 9 6 numara verflir. BH'e musallat olan uğur•ozluklar bnndan ibaret kalmaz. Hapiaanede de binbir felâkete uğrar ve ni hayet hakîkat meydana çıkar. tste Leslie Fuller ba mubalâğalı te aadüflerle dolu vodvfli yanmdaki ak • trislerin kuvvet ve kodretine fazla muhlaç olmadan nrf kendi komiklik hassatına güvenerek pekâ'â oynamışhr. duğunu anlıyor ve nitekim Lfli de buna açıktan açıga Richard'm yuziine karşı itiraftan çekinmiyor. Bu umidi, bu aşkı da inkisara ugnyan Richard büsbütün meyut bir baldedir. Bitkin ve harap, konserler vermeği taahhut ettiği Ame • rika'ya gitmek için hazırlanıyor. O vakit Eyya ıade Glorya'ya karşi degil babasına karçı da derin bir mo habbet beslediğini anlatıyor. Filim de ba mes'ut netice fle bitiyor. Richard Tauber bütün kordelâda sar» fettiği kudret ve maharetin en bariz Doktannı bilhassa «Toska» operasının son perdesini taganni ederken gosteri yor. Lien Deyero Eyşa'yı derin bir »afiyet ve samimiyetle, Lucie Treff Lili'yi mukemmel bir suh1uk ve serbestlikle temsil ediyorlar. Rejisör Yakoby de vak'alan musiki parçalarmra arzettigi ihtiyaca göre gayet mahirane tertip ve idare ediyor. çirdiği hayattan hiç te memnun değif • dir. Biri onu bu batakhaneden kurtar mağa tesebbfis etse minnettarlıkla ka • bul edecek.. Heyhat o adam nerde? Nihayet bir gun limana gelen gemjler den karaya Keep isminde bir deli • kanlı çıkıyor. Keep fle Franki sevisiyorlar. Keep te uygunsuz takınundandn*. Lâkin Franki isterse ıslahı hal edeceği • ni söylüyor. Lâkin bu kurdukları hulva pek öyle kolavTıkla husule gefecek bir îs değildir. Cünkü Katil Red te FrankTyi seviyor. Bulusmalarma ve beraber gHme • lerine mâni olmak için Keep'in karşuına Annie ismmde bir kadım çıkanyor. Keep Franki'yi Red'le sıkı Wa görüsür> ken göruyor ve genç kızdan soğuyor. Bereket versin ki Annie ona her seyi anlatıyor. Tekrar Fnnki'vi almak için bara geldiği sırada Red île aralannda çıkan mücadelede Red kendi HıcaiHle kendini yaralayıp öldürüyor. Oteküer de muratianna eriyorlar. Bu kordelâda bilhassa «öldurdiiğSnı Adam» da facia kudretine sahit oldu ğumuz Philips Holmes çok iyi oynu • yor. Melek ve Elhamra sinemalarmm prosrramı pazartesi günü değisecektir. Gaip Çocuk Artistik'te «G»m Çocnk» msanlann mutlaka ayni kandan gelmek suretile birbirine muhabbet bağhyamıyacaklaruu, iyi huyun ve bir arada yasamanın da bu alıskan lığı tevlit edebileceÇini gostermek için tertip edümis hoş bir maceradır. Bertrand yash bir adam ve mutevazt bir ıtriyat fnağazasmın sahibidir. Oğlu Marsel pek küçük yasta Amerika'ya gitmiş ve kendisinden hiç bir haber alınamamıshr. Bir gun Marsel çikageliyor. Fakat Yeni Dünyada servet ve saman sahibi olamamıs, büakis hafif bir sekilde sefalete de düsmüstür. Maamafih gelir gelmez hem kendi vaziyetini hem de babasuun ıtriyat magazasmm vaziyetini ulah ediyor. Gerek Mösyö Bertrand gerekse kızı Dorette bu oğul ve ağabeyin vurudunden fevkal&de memnun görünuyorlar. Heyhat hayatta hangi saadet süreklidir. Bir gün Cenubi Amerika'dan çocuklu bir kadın geliyor ve Marsel'e: Ben senin zevcenim, diyor, Amerîka'da beni bırakıp kaçtın ama ben de gelip seni buldum. Marsel'in boyle bîr şeyden haberi yoktur, lâkin kadınm sövledigi sözler de yalan değil yan'ırtır. Evet, hakikatte bu kadın Marsel'in karuıdır. Fakat bu ane kadar M»wel diye gördü^ümuz delikanlı Mösyö Bertrand'ın oğlu değîldir. îşte bu xiyaret neticesi o ha^'kat meydana çtkıyor. MaamaFh yeni Marsel'in ölen oğlu eski Marsell'in yerini totma smdan Mösyö Bertrand h>ç te gayri • memnun görünmüyor. Hele Dorette'in sevinmesine hiç payan yok. Çünkü bu delikanlıyı o çoktanberi bir kardes muhabbetile değil, bir baska hisle sevi yordu. Yalnız bu sasdeti kiskananlar da var. Onlar Mösyö Bertrand'm rakipleri ve düsmanlanAlbert Prejan simdive k»dar bütün deruhde ettiği roller gibi Marsel'i de nihayetsiz bir saüyet ve basitlikle sehli mümteni kabflinden oynuyor. Anna • bella ona «Bir Baskın Gecesi» ndekinden daha mukemmel sekilde refakat ediyor. Fümin heyeti umumiyesi hare ketli vc «»»•lcılar güzeldir. Millî ikhsat ve tasarruf haftası münasebetile dün Halkevinde yerli mahsulâbndan yapılmış tathlar arasında bir müsabaka tertip olun muştur. Müsabakaya Lâleli'de 5 numaralı apartımanda oturan Münire Zaim, Binbirdirek'te Piyerloti cad * desbde Adalet, Yeniköy'de Melek, Pangaltı'da Ulviye Kâmil, Selçukhatun kız san'at mektebi muallimlerinden Adile, Kadınlar Birliği azastndan Akil, Maçka'da Seher tsmail ve Saffet Hanımlarla Şevket ve Hâmit Beyler, Liyon çikolata fabrikası ve Glorya Sanayii Türk Limitet şirketi istirak etmiştir. Bunlardan Şevket Beyle Liyon çikolata fabrikası ve Glorya Sanayii sirketi tathcılık san'atile meşgul buIonmaktadırlar. Diğer bey ve hanrmlar amatör sıfatile müsabakaya istirak etmislerdir. Liyon çikolata fabrikası sekiz ve Saffet Hanım da dört nevi ve Ötekiler yalnız birer nevi tatlı yapmıslardır. Yapılan tathlar üzüm, încir, portakal, fmdık ve saire gibi tamamile yerli mamulâtmdandır. Şekilleri alafranga pasta ve tatlı Iar gibidir. Lezzet ve gıda itibarile i»e bunlara faiktir. Jüri beyeti hepsini ayn ayn tetkik ederek notlar vertnis ve bilâhare bunlar tevhit olunmuştur. Neticede sanayiciler arasında Selçuk hatun kız san'at mektebi birinciligi; Liyon çikolata fabrikası ikinciligi kazanmıştır. Amatör 1er ara smda da Zühtü Paşa hafidi ve Kadınlar Birliği azası Saffet Hanım birinci, merhum tsmail Pasa keri mesi Seher Hanım ikinci gelmis t*t San'at erbabmdan birinci ve ikinei olanlara madalya, amatörlere de yerli mallanndan hediyeler veril» <?ektir. Ankara'da Vitrin mOsabafcası Ankara 15 (Telefonla) Tasar • ruf haftası münasebetfle vitrin müsabakas^ tertip edflmiştir. Bir çok mağazalar istirak etmiştir. Ticaret Odasuı • dan bir heyet tetkSce başlamısfar. Musikimiz hangi yola girmeli? (BMncf sahifeden mabaifr mSesseselerde çalmıyor, dmleniyor, plâklan hanl hanl sahlıyor, Münir Nu rettin konserlerinde yer bulunamıyor. Fransa'da , Almanya'da, Rusya'da en büyük musiki münekkitlermin tak • dirini kazanıyor. Daha gecenlerde, sen, bir Fransız musiki münakkidinin bizim musiki hakkmdaki hayranlıklarma dahr iki makale tercüme etmemîs miydin? Bunlar yetismivormuş gîbi rasgele bir ecnebi çağırarak, ona, asnlarla^ mazist olan bir san'abmızui mukadderatmı tevdi etmek doğru madur? Rusen Ferit, kendi sualine cevap vererek devam etti: DoŞrn değiidir, hatta çok hazin bir şeydir. Fakat, Konservatuvanmızdan kapı dısan ediidiğindenberi, bası bos bırakdan musnaraizin ne hale geldisfini görmek daha elimdi, daha hazindi. Bunu düsününce Marks'm bizi ikaz etme smi sükranla, mhmetle karşJamak lâ zımdır. Peki... Esasa gelelim: Mıısikimiz kendi sevri dahilinde mi tekâmül etmelidir? Yoksa, ona yeni bir »tikamet vermek için, Avropa'dan bazı seyler almağa mecbur muyuz? Çok nazik bir nokta. Bence en si""'*;male u&nvan fikirlerden biri de millî mus'"kimizin Avruoa'lılastmlması mes'elesdir. Bu hususta hüküm verir • ken çok aceîeci davramvoruz. Mfllî MasSnmizi terkip ve teskfl eden unsurlan tahlfl »hne<'«ı ve teknHı m»v;v».rini iviee anlamadan onu garp misikile te • life kalkısmak hiç bir netice vermiyor. Yapılan tectübeler meydanda. Mfllî havaîarımiTi ader^ Zaro Atrava döndürüyoruz: Sırtma bir smokin, frak, basina bir sHmdir saoka >>'ivd»ri'ır«''i'~: kolundan tutup Avrupaiara götürüyoruz. Rusen Ferit, biraz dü«ündü ve hatınna gelen veni bir filrir, bir kmlctm gibi onun bütün heyecanlannı tutuşturdu: Hazıra konmak çok kolay bir seydir, dedi, e'de bu'unan mfl^î eserlerimizi ahn armoni kaidelerine uvdurarak, «yeni bhr sey yanıvorum» dive. herbiri zamanımn muhtelif tesîrle"'nd*n doğmus, tarihî bir sevrin mahsulü olaneserleri karikatüfestirmekte mana yoktur. Onlara bağiı r«üvük bir ekseriyet (vanî "ifl^et). rncinivor, muarzeo oluyor. Ben kendi hesabnna gerok nalk ve «erekse k'**^ m>'«:l""">:'»e ı«'t W e«»rin sr»ns malzemesile îıtlenmis di^er bir dinlemeğe bfle tahammülüm yok. amafih bu .«özlerim taassi'^uma ham • ledflmesm. Ben mfllî musikimiz kadar garp musncisinm de hürmetkârlannda» nım. tki musikinm telifme aleyhtar olduğuna hükmedebflir miyiz? Hayn*. Hükümlerimizde aceleci ol« mrvalım ve evvelâ musikimizin. esasmı teskil eden unsurlan tahlfl edelim, diyorum. Simdi"e kadar bövle flmi b'r <»^'it yapıhnadı. Bizde musikimizin asri flim osullerile tahlîlmi bfldiren bir tek yeni eser var mıdır? Hayır. Mes'elenin hep sathmda kalıyoruz. Yani musikîmize verflecek istıkamet tayin edilmeden evvel, ümî usul lerle bu musikinin vaziyeti tesbit edil • melidir. Evet. Her halde ba yoldaki çahsmalar çok müsbet bir netice verecektir. Aksi takdirde, bir tarafı dolu, öteki tarafı bos bir terazinm hiç bir kıvmet ve kemiyet arzetmiyen çarpık îbresi gibi bir yana yatar, olduğumuz yerde kaimz. Musfltimizi kanstklıktan kurtaramayız. Derhal çalışmağa baslıvalım: Zarann ne tarafından Peki o halde Konservatuvarda... Türk musfldsi öğretmek elzem!.. Hatta garp musikisi muallimlerj, ara • smda millî musikimizin esaslaruu bflmıyenlere vazife vermemelidir. Yahut 8*rensinler. Rus Konservatuvannda bir » ? <I profesör var mıdır ki meselâ esUi Kafkas havalarmm melodUeri, tekniği, mahiveti hakkında malumah olmasm? Mfllî musikisinin tarihme, sevrine, esas lanna vâkıf olrrnyan bir muallim dün yanın hiç bir konservatuvannda yoktur. Demek istiyonım ki artık Konservatuvanmızın üstüne Türk bayrağını çekmek zamanı gelmiştir. PEYAMİ SAFA • ^«i • • Bursa'da Tasarruf haftası Samsun Sıvas hattı IBtrind sahifeden mabatf\ tren yolda karsılaşmca birbirini selâmIıyacaklardır. * * * Bursa (Hususî) Millî tkbsat ve Tasarruf Cemiyeti Bursa subesi tasar • ruf haftast munasebetüe sehrimize 100 sandık üzüm getirtmiş aynca 3000 paket te incir umarlamısbr. Beşlerin kararı ve Alman hükumeti On dokuzlar komitesinde Cenevre 15 (A.A.) 19 Iar komitesi taraf mdan Cm ile Japonya' nın arastnı bulmağa matuf bir karar sureti tanzimine memur edilmis olan tesvit komitesi dün M. Hy mans'ın yerine riyaset makamını isgal eden M. Carton de Wiartm riyaseti altında 4 saat devam eden bir içtima aktetmiştir. Pek ziyade mektum tutulan ka rar metni hakkında aza arasında itîlâf hasıl olmuş olduğu söylenmek tedir. Bu sabahki celse, Çin ve Japon mümessilleri ile yapılacak mükâlemelere hasredilecekth*. Cünkü telifi mevzuu b&bsolduğundan onların muvafakati zaruridir. 19 Iar komi tesinin busrün öğleden sonra toplanacağı tahmin olunmaktadır. Hat nasıl işliyor? Bir Aşk Nağmesi Maiik'te «Bir Ask Nağmesi» Richard Tau • ber'in simdiye kadar oynadıgı bütün filimlerinden iyi idare edflmistir. Dünyanm en gSzei sesli mugannilerinden olan Richard Tauber ayni zamanda güzel bir komedi artistidir ve sahne kadar sînemada da oynamasmı mukemmel bOi • yor, diğer bazı sarkıeılar gibi ozun tiradlarla sevircileri sabırsızlandınvor. «Bir Ask Nağmesi» mevzuunu hissî bir vak'adan alıyor: Richnrd Hoffmann meshur bir mugannidir. ölen kansmdan ken • d : 'îne aziz bir hahra kabnısfar: Kızı Giorya. Richard o yavruyu çok sevmektedir. Yalnn ne var ki sade bu evlât mnhabbeti hayatta hissettiği bosluğu doldurmamakta ve muganni baska bir sevgiye de muhtaç bulunmaktadır. tste bu ihtivaç onu küçük bir lokantada tamstığı LilPye doiyru temavül ettiriyor. Lîli basit ve fazla borca babms bir aiIenin kmdır. Richard'ın gözler k*mas tmcı söhret ve serbeti k"""sısmda boyun iğmeğe m«»cbur olovor. Fakat diğer taraftan da Erwin ism'Tide genc bh bes • tdtftn sevmekt»dir. Richard LilPnm serefine bu bestekânn sarkilanıu bashr • makta, konserlerînde ve radvoda oktım*ktadir. Bu yua"'«'n bestVSr mîîthî< bir şoh'et kazanıyor. MaampfıTı Rîchard'm bu ivüflcleri ancak Erwin i'e î.ili arasmdaki rabıtayt sırf dontane bir sekilde »anTiehnesi do'nvısiledir. Tam bu vak*»lar cerevan edeAen Richard'ın kizt Glorya bir gun parkta Eysa ismmde genç ve bitsnz bir kızla tanısrvor. Onu alıp eve getiriyor. Bsba*mm Lili iie dü*5n kaTkmı»STnt1ı»n dola* yı valnız kalan Glorya kendini Eyja'nın ref?kalile t*seî!i ehnektedir. Fakat nihnvet bir gun Richard Er winHe Lili'yi önuşurken gorüyor, ken disine gösterüen mubabbetin sahte ol Samsun «Husasî» Samsun Sı vas'ın bu yaz birleşmesine rağmen simdiye kadar haftada nç gün sefer yapıhyor ve Samsun'dan kalkan yolcular mutlaka Zile'de bir gece kalıyorlardt. Çamlıbel silsflesindeki yarmalarda yapılmakta olan tahkim ifleri ve ba meyanda büyük bir tunelin betonarma insaata bitmek üzere oiduğu için aym on besinden itibaren Samsun Srvas trenleri hiç bir yerde durmaksızm isliyeceklerdir. Samsun Haydarpaşa seferleri haftada üç güne münhasır bıra» kılmıştır. Bundan sonra Samsun'dan kalkacak trenler 3 0 / 3 5 saatte Ankara'yı tutmuş olacaklardır. Diğer taraftan Kayseri • Ulukışla • Niğde hathnın da sür'atle bitmesi için müteahhitler basdöndürücü bir gay • retle çalısmaktadırlar. Bugün yolcu ve eşya nakliyelermde hem pahal'lık, hem de güçlük oldu • ğunu îddia eden tacirlerimizin sayısı az deeüdir. Samsun'dan Ankara'ya ka radan bir yolcunun 15 liraya gittiği şu zamanda hattın üçüncü mevkiinde bile 35 liradan asağı Ankara'yı tutmak mümkun olamamaktadır. Bunun içindir ki kamyonlar ve otomobiller alabfldiğine is'ivor ve vagonlar da o nisbette boş kalkıyorlar. ZÜBEYIR OĞLU FUAT DaırüOiFyıını Fen Fakültesi talebesinin çayı Maksim salonlannda verflecek olan Fen fakültesi talebesinin çay ziyafeti 22 kânunuevvel persembe akşamına talik edilmistir. Fahişenîn Belâlıi Alkazar'da Alkazar sineması bu hafta birinci vision olarak «Fahişenin Belâhsı» isminde bir filim gösteriyor. Bu fi!im düsen kadmlann mutlaka kendi hatalatı yahut kalpierînin fenaiığı dolayısile bu yola sapmadıklanm, bazan bunlann içinde temiz nıhlu sahsivetlerin de bulunabileceğini gostermek için yapı'mıstır. Mevzuunu hulâsa edeiim: Cenubi Amerika'da bir liman.. Orada ips'z, sapsız, uy • gunsuz takımının toplandıği bir çalgıh kahve.. Franki bu sefahet yuvasına düşm\if genç kızlardan biridir. Fakat ge Balkan Ticaret Odası ilk içtimaım yarın aktediyor Balkan konferansında teskil i ka* rarlashnlan Balkan Ticaret Odası, ilk içtimaım yarın aktedecektir. Bal« kan Ticaret Odasının Romen, Yu goslav ve Bulgar murahhasları, esasen ticaret veyahut vazife sebebilc şehrimizde ikamet eden Romen, Yugoslav ve Bulgar tebaası kimselerden intihap edildiğinden üç hüku metin murahhasları burada bulunmaktadırlar. Yunan murahhasları da bugün Seyrisefain'in Ege vanu * rile geleceklerdir. tlk içtimadan sonra tstanbul Ti * caret Odası, Balkan Ticaret Odası serefine bir ziyafet verecektir. Bir çocuk salıncakta bogularak öldu tzmir'de Halil Rifat Pasa caddesinde Selânik'li Tahsin Efendinin refikası hanım, bir yasında oğlu Veli'yi uyutarak sahncağma yahrmış ve kendisi kom • suya gitmiştir. Avdetinde mini mini yavrunun sa • lıncaktaki ipe sanlarak (eci bir surette boğulduğunu görmüştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: