27 Mayıs 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

27 Mayıs 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Mayıs i933 Yazan: MARTA MAK KENNA Iki Yüzlü Kız 42 Şehir ve memleket haberleri " Siyasî icmal j n iki Kurusa süt! Bu sene meyva da bol ve ucuz olacak Boğaziçinde ve »ehrin uzak bazı semtlerinde siHün okkası birkaç gündenberi 12 • 15 kurusa satılmakta dır. Çevıren: ABIDİN DAVER nsafın Marta büyük tehlikelerî hiçe sayarak yaralı bir asker kıyafetile esrarengiz kulübeye girmişti Civarda, bir çok askerî hastane olsa gerek. Bîraz sonra, nekahet halinde bulunan yaralı Alman neferi, ormanda biraz gezmti yapmağa çıkacakhr. Bu yaralı nefer benim. Başımı, çenemi sımsıkı sargılarla saraeağım, gozlerimin biristni de bu »iyah çuha ile örteceğim, sanki gö zümden yaralantnışım gibî... O zaman kinue benim cinsi lâtife ve zarife mensup olduğumu anhyamaz. Amcam, bir küfür salladı. Sonra gülerek: Delisra Marta, dedi. tstediklerîni bulup vereceğim ama hayah nın kendî ellerinin arasında olduğunu ve müthiş tehlikelere uğnyaca • ğını unutma. Sonra annene babana karşı hiç bîr mes'uliyet kabul ettnem. Amcam bîraz düsündükten sonra dedi ki: Pekî ama kiznn sesini ne ya pacaksın! Rasgeleceğin asker lerden birinin seninle konuşması ihtimali vardır. Ağzını açar açmaz kadin olduğun meydana cıkmaz mı? Bunun da çaresini düsündüm. Başından agır snrette yaralı bir askerin, dili de yaralanmış ve kesil miş olabilir. Dilsiz asker rolü oynıyacağım. üç çeyrek sonra, yaralı bir Alman askeri çiftliğin bahçesi etrafındaki çitlerden aşmıs ve kendisini kîmsenin irorup gormediğini anlamak için etrafı İyîce taraMut ettikten sonra, elin deki sopaya dayana dayana yeni ıslanmış otlardan çıkan kokularla dolu rühıKetli ormana dalmışti. Çok geçmeden, esrarengiz kulii beye giden yosun tutmuş patikaya vardım. Kulübeye vannca ne yapaeagunı kat'iyyen bilmiyordum. tşi talih ve tesadüfe bıraktnıştım. Ya rnn saat yürümüştüm ki bazı ses • ler duydum, biraz sonra, ağaçlan kesilmiş bir yere vardım. Amcamın verdiği Alman piposunu hemen ağnma taktım. Sopama dayanarak topallıya topallıya yürümeğe başla dım. Patikanın kenannda Rus esir • lerl, büyük bîr top içm, mevzi yapmakla meşguldüler. Benden bes metro ötede îki muhafız nefer, tü • feklerme dayanmış srçrara içiyor • lardı. BGtün bu adamlar, bana merakla bakmağa başladılar. Ru* esirlerini bekliyen nöbetçî • lerden biri sordu: Hallo, bana bak arkadaş, ne • reden çıkttn sen? Açık olan gözümü kirptim, ba • fimı salladım. Elhnle sargılanını gösterdim. Neferlerin ikisi de, bana aadıklannı göateren aamimî ve dostça bir hareketle işaretlerime eevap verdiler. Biri gülerek: Allab öldürmedikçe insan 81mez arkadas, dedi. Gene ucuz kurtulmuşsun. Allaha şükret! öteki nefer de: Arkadas pipon sönmüş. Al şu paketi de piponu doldur, bakayım, dedi. Teşekkür için başıcnı iedim ve uzattığı tiitiin kesesini aldım. Beceriksizliğimi meydana çıkarmamak içm emin hareketlerle pipoyu dol durmağa çalıştım. Çubugun içindeki tütünü sıkışhrmak mı, yoksa gevşek mi bırakmak lâzıın geldiSini, dünyanm albmnı verseler, bilemezdim. Pipo do Iunca neferlerin biri bir kfbrit çakarak uzattı. Artık burun burıma geltniş tik. Pipo yanmazsa acemiliğim meydana çıkacak, biraz dikkat eder lerse ellerimin beyazlıği, temizliğı nazan dikkatlermi celbedecekti. Bereket versm ki o sirada Alman or dutuna yeni gelen efrat arasında araele ve çiftçi olmıyan, orta smıflardan, çocuk halli gençler çoktu. N«y*e uzatmıyahm pipo yandı. Ben de Allaba ısmarladık der gibi gö lüfflü ktrparak sıvıştım. Askerlerin arkatndan baktıklarını hissediyor • dum. Onun içm, ağaçlıklann arasın dan kayboluncıya kadar, boyuna pipoyu çekiştiriyor ve bir baca gibi duman savuruyordum. Bir saat sonra, esrarengiz kulübe ile karşi karşıya idhn. tki ibtiyar agacın arasına sıkıştmlmış olan ku • lübenin bacasından ince bir duman şeridi çıkıyordu. Görünürde kimse yoktu. Yüz metro kadar yaklaştık • tan sonra bir ağacın arkasma sak lanarak kulübeyi tarassuda başla • dım. Ayni zamanda da ne yapaca ğımı düşünüyordum. Birdenbire kapı açıldı ve şişman bir nefer çıktı, ağaçlann arasmda uzanan bir pa • tikadan uzun ve seri adımlarla u • zaklaşıp gitti. Kulübeden çıkan askerin «Tnoruk» mu, yoksa «kocakarı mı ©Iduğunu kendi kendime soru yordum. Hangisi olursa olsun, ku • Jübede şimdi bir tek kîsi kalmıstı. Arhk sükup.etim ve nefsime itimadım artmıştı. Biraz sonra. kulübenin kapısı önünde idim. Asker, giderken ka pıyı açık bırakmıştı Ben esiğin üstünde görünür görünmez, bir iskem lenin üstünde hayalata dalmıs olan küçük bir asker, saşkm bh halde yerinden fırladı. Gayet parlak iki mavi göz, vaktinden evvel buru» . mus kırmızi bir çehrenin içinde çelik gibi parlıyordu. Bu «moruk» olacakh. tlk defa olarak hava kâhinleri aksi hareket etmislerdi. Kapalı havada görünmiyen «kocakan» kulübeden çıkmıstı. Kendi hesabuna ben buna memnun oldum. Çünkii küçük bir adam olan «Moruk» iriyan ve kuvvetli «Kocakarı> dan her balde daha isitne geliyordu. Moruk bir müddet sessiz ve sas • kın bakbktan sonra, adeta kekeli • yerek: Şeytan mısın, nesin be? diye sordu. Bana bakısında süpheden riyade merak vardı. Dilhni çıkardım ve parmagımla gösterdim. Sonra başımı salladım. Konusamıyorum, demek istediğitni anladı. öteki neferler gibi o da merhamet ve sefkat ifade eden bir hareket yaptı. Pipomun bos hazine sini gösterdim ve masanın üstünde duran tütün paketine baktım. Bir dakika sonra, yanyana otur • muş, ikbniz de e»ki birer dost gibi karsılıkh pipolanmızı tüttürüyor duk. Bereket versin, kokulu pipo tütünleri, kötü purolar gibi basımı döndürmüyor, midemi bulandırmı • yordu. Demir sobanra üstünde çay »uyu fıkır fıkır kaynıyordu. Ben bir kelime bile söylemeden çabucak ahbap olmuştuk. Küçük adam kulagimm işittigini anladıktan sonra, incecik sesile bana sualler sormağa basladı. Cevaplanmı, bana uzattıgı bir bioknota yaziyordum. Kulübe • nm duvarlan çıplak kadm ve meshur boksörlerin resimlerile dolu idL Aradığım kiymetli şey, tnasanm üstünde bir sürü yıkanmamış tabagın ı ortasmda duruyordu. Bu, meşin bir mabfaza içinde büyük bir sabra telefonu idi. Moruk, çayı pisirip ba> na ikram etti. O meşgulken ben su satırlan yazdım: Bu mendebur kulübede ve ormanın ortasmda yapyalnız ne is görüyorsunuz? Neferin yüzünde seytanî bir te • bessüm dolaştı. «Moruk» telefon aletine bakarak hilekârane göziinü kırptı. Sonra, Arkadas bu, bizim sımtnızdır, dedi. Hans ile ben, çok kiymetli adamlarız. Bu kulübede gayet hususî bir vazifemiz vardır. Geveze arkadaslann bizi ziyaret etmelerine müsaade etmeyiz. İMabadi var) Meyva çok acuz olacak Bu sene yağmurların fazla yağ ması ve soğukların rfevamı meyva lj»"»n mevjtimînde kemale erm»«'ne mâni olmuştur. Meyva tadrleri bu sebeple çilek, kiraz, vişne, dut ve sair meyvaların çok kisa fasılalarla bnbirîni takiben sahKcagıni, bu vüzden fiatların ucuz olacağını soylemektedirler. 3 Mtnrser hakkındaki karar Polis ikinci sube üçüncü kısrmnda komiser Muzaffer, Rifat, Zühtii Beylerle dürer bir rnemur hakkında yapthm b>hk?kat evrakı Devlet Suradına gön derPmtsti. Devlet Şurası bu memurlarm men'i muh^kemelerine karar vermistir. Ancak bir tabanca almması hak kında muamele yapılmamıs olm^*ı meselesindert, bu memurlardan biri hak kmda aynca tahkikatm devamına karar veriünistîr. İneboludaki oyuculanrnızdan birinden şayanı dikkat bir mekbıp aldık. Bu mektupta deniliyor ki: «Birkaç ay evvel tneboluda kayık ve motörcüler cemiyeti teşckkül etmişti. Cemiyetin kendi menfaatini gözeterek yaptığı nizamnamevi, belediye, guya rayica muvafıkmış gibi hemasılsa tasdik etmiştir. Bu nizamnameye göre vapurlardan çıkanlan yolculardan kayık için 70, motör için 100 kuruş nakliye ücreti alın maktadiT. lskelemize uğnyan vapurlardan bazılan Istanbul gibi 240 millik mesafeden 40 hatta 25 kurusa yolcu taşırlarken. iskeleden vapura kadar be« dakika bile sürmiyen bir m^safe için 70 kuruş kayık ücreti alınması, bilmiyorum, ne dereceye kadar doğrudur. Bu hususta geçen »ene bir zatın şikâyeti gazetenize ya^« zılmıştı. Fakat bu hakh şikâyete rağmen vaziyette hiç bir değişiklik olmamışbr. Rayicin değil, mantığin bile kabul etmiyecegi bu ücretin tenzili ve bu nizamnamenin yeniden tetkik edilmesi için alâkadar makamm nazan dikkatini eelbetmenizi rica ede Etıbba Muhadenet o yerde namı yok mu?| Cemiyeti ml? I Mısır ahvali Hayli zamandanberi Muır ahvali, cihan »iyasetinde nazan dikkati celbetmiyordu. Mısır Krahnın nüfuz ve salâhiyetini son derecede tahdide teşebbüs ettiği için sukut eden Veft fırkasının lideri Nühas Paşayı istihIâf eden Sıtkı Paşa memleketi bayli zamandanberi demir bir el ile idare ediyordu. Kabinedeki mühim nezaretlsri kendi şahsında topladığmdan ve idaresinin sıkılığmdan şimdiki Mısır hükumerine «tek adam ka • bine^i» lâkabı verilmisti. Sıtkı Pasa, Veftçilerin rüesası tarafmdan halkı tehylç etmek ve harekete getîrmek içm yapılan tesebbusleri daha nüve haiinde iken bastıragelmiştir. Sıtkı Paşanm asayisi muhafazası Ingilterenin ve ecnebilerin şikayette bulunmalanna ve fellâhlara yapılan muhtelif malî yardımlar si zıltıya meydan vermiyordu. Kral, t«gilizler, ecnebiler, çiftçiler Sıtkı Paşanm idaresinden memnun idiler. Fakat son zamanlarda Sıtkı Paşanm sıhhati bozuldu, Basvekil müteaddit defa istirahate çekildi. Uzerindeki nezaretler ve yükler hafifletildi. Lâkin bir türlü eski sıhhat ve kuvve • tini bulamadı. Sıtkı Paşa şimdi de istirahat ve tedavi için Avrupaya gitmls bulu • nuyor ve artık iş başında kalacagi şüpnelidir. Bunun için Kral, tngiltere ve halk düşünce icindedîr. Ka hîredeki In^ilîz fevkalâde komiseri bir ameliyat dolayısile uzun zamandanberi Misrrdan aynlmış olduğundan Kral kendisile istişarede bulunamıyor. tngiltere, Mısınn dahilî işlerme kanşmamakla beraber burada azim menfaat ve alâkası olduğu, bilhassa Mısırda adedi milyonlara baliğ ecnebilerin mal ve canlannm muhafazasını taahhüt etmiş bulunduğu içm Sıtkı Paşanm hükumet başında kalmasma sıhhati müsaade etmedifci takdirde yerine kimin geIece&i herkesten ziyade tngiltereyt düsündürüyor. Veft fırkası Iiderî Nühas Paşaya yeni hükumetin teşkili işinin tevdi edilmesine ihtimal yoktur. Parlâmentodaki vaziyet ve ekseriyet ile Kralm, tngilterenin ve ecnebilerin bu fırkaya karşı iğbiran ve itimatcızlığı buna manidir. Olsa olsa Sıtkı Paşanm fırkası olan Eşşuap ile Veft bir temerküa kabine teşkil edebilirler. Halen Mısırm en mühim haricî meselesi borçların altın ile tediyei edilmesi isidir. Mısır lirası öteden beri tngiliz lirasına tâbidir. tngiliz lirası alhn tnikvasını bıraktıktan sonra tabiatile Mısır lirası dahi bı rakmiş ve düşmüşlerdi. Şimdi ise Fransız davinleri Mısır hükumetini altın para ile tediyeye icbar etmek îstiyoflar. tngiltere Mısınn noktai nazannı müdafaa ve iltizara ediyor. Sıtkı Pasa Fransada iken bu nıese» leyi de halletmeğe çalışacaktır. Mısır borçlannı altın ile ödeyecek ol •a hazmenin yükü hiç yoktan yüzde elli artmış olacaktır. Fakat Muır ile alâkadar hükumetler altın mesele • smden ziyade Sıtkı Paşa hükume tinin devam edip etmiyecegi mese • lesine ehemmiyet veriyorlar. MUHARREM FEYZİ Mahmut Rasim B.e beyanı teessüre karar verdi Etıbba Muhadenet cemiyeti dün öğleden evvel tstanbul Halkevinde bir içtima aktetmiştir. tçtimada evvelâ yeniden cemiyete girenlearin kabul muamelesi yapıldıktan sonra istifa eden bes doktor hakkında müzakerelerde bulunul muştur. Sabri Osman, Hayri ömer, Süreyya Kadri, Hakkı Rüştü ve Rifat Nuri Beyler ismindeki bu beş doktor Muhadenet cemiyetinin uhdesine düşen vazifeyi yapmadığmı, sadece ölen doktorlann ailelerme yardımla Dctifa edip, genç doktorlan korumadığmı, onlara iş bulmak hususunda hiç yardım etmediğini id dia ederek cemiyetten istifa etmiflerdir. Beş doktonun cemiyetten ayrılma kararlan heyeti umumiye tarafın dan teessürle karşılanmış ve istifa lar kabul edilmemiştir. Bu maksatla heyeti umumiye istifa eden dok torlarm fikirlerinin yanlış olduğunu ve cemiyetin esas gayesinin sami miyet ve muhadenet olduğunun kendilerine tahriren bildirilmesine ve istîfalannı geri almalan için ricada bulunulmasma karar vermiştir. Dünkü içtimada bundan başka bir müddet evvel B. M. Meclisînde doktorlar aleyhinde söz söyliyen Tekirdağ meb'usu Mahmut Rasim Beye gazetelerle beyanı teessüre ve bu vesile ile hakikati ilân eden Sıhbiye Vekili Dr. Refik, Maarif Vekili Dr. Reşh Galip, meb'us Mazbar Müfit ve Ali Saip Beylere te • şekkür edilmesine karar verilmiştir. rim.» / Bütun bir memleket haRnnm derdine tercüman olan bu şikâyetin nekadar yerkıde oldugunu izaha hacet voktur. Istanbuldan tnebolnya kırk kuruşa seyahat eden bir insanm, vapurdan karaya çıkabOmesi için yetmiş kuruş kayık ücreti vermesi, mantık ve insafın kabul edemiyeceği bir kefiyettir, diyonız. Doğru değil mi? Milet mekteplerinde okuyanlar 1932 • 1933 senesi zarfında 54 vi Iâyebmizde açdan millet mekteplermde 167,362 ki»i okumustur. Bunlardan 81,367 si muvaffak olmuştur. Cebeli • bereket, Edirne, Giresun, tçel, Muğla, Kütahya, Rize vilâyetlerinin bütçele • rmde tahsisat olmadığmdan geçen sene millet mektebi açılamamıs, Hakân vilâyethtde mektep açıbp açılmadığı hakkmda malumat alınamanusnr. Hasaratla mücadele İncirlerdeki kurdun izalesine çalışılıyor Yeni ingiltere sefiri Hükumeti tarafmdan Ingflterenin Belçika sefirliğine taym edilen Sir Corç Klarktan mhilâl eden Ingilterenin Ankara sefirliğine Çin sefiri Sir Lamson tayin edilmiştir. Hususî mahiyette seyahatte bulunan Ingilterenin eski Ankara sefiri Sir Corç Klark Cenaplan yann Romanyadan şehrim'ze gelecektir. 300 ingiliz seyyahı geldi Ingiliz bandıralı Vice Pos of India isimli vapurla dün Istanbula 300 tngiliz seyvahı gelmiştir. Seyyahlar burada bir gün kaldıktan sonra diğer Akdeniz limanlannB gi • deceklerdir. Adliyeye verilen tefeci Faik Bey ismmde bir zat Beşikt&şta bir tefedye kaptırdığı maas cüzdanım bir türlü geri alamadıgmdan şikâyet etmiştir. Tefeci yakalanarak adliyeye verilmiş, cüzdan da sahibrne iade ohm • mushır. Ziraat Vekâleti, bazı meyvalanmızda görülen haşaratı izale için tedbîrler almaktadır. Bu arada elMersin ziraat müdürlüğü erken ma kurdu ve hastalıklarile açılan yetişen ve bol sebze veren tiplerin mücadele de tevsi edilecektir. Ziraseçilerek tohumlannı almak ve turat Vekâleti, Garbi Anadolu haşerat fanda sebzelerin daha erken çıkmaenstitüsü müdürünü Kastamonuya sını temin etmek içm sebze yetişti göndererek hasaratla ve bilhassa ren yerlerden piyasada makbul sebHipomontla mücadele usullerini teszeleri celbederek tohumlannı halka bite memur etmiştir. dağıtmagı düşünmüştür. Bu suretle Diğer taraftan, bu sene Aydın, ilk tohumlar ekilecek ve turfanda ödemiş ve Selçuk taraflanndaki insebzeler de daha erken yetişmiş ocir bahçelerinde yeni bir haşereye lacaktır. tesadüf edilmiştir. Agaç üzerinde kurumağa yüz tutmuş bazı lop incirIerde görülen bu haşerenin kelebeklerinden Londra haşarat enstrtüsüManisa (Hususî) Evvelce em • ne nümuneler gönderilm;ştir. Gelen lâki milliye tarafından satılmamış ocevapta, bu haşarenin Milois ceralup henüz tesçili yapılmış ve tapu tonia olduğu bildirilmiştfr. Mahsulsenedi alınmamış bağ ve bahçelerin lerünizde yeni görülen bu haşereyi taksit borçlannın bir hafta zarfınizale tedbirleri alınacak, müstah • da tediye edilmesi alâkadarlara tebsillere de vesayada bulunulacaktır. liğ edilmiştir. Üzüraün on dört ku • Bu haşerenin, Avrupaya oldugn ruş ettiği bir günde yapılan bu tebgibi, memleketimize de ncak memI liğat, halkı çok sıkıntıh bir vaziyete leketlerden gelen kuru meyvalarla düşürmüştür. sokulduğu anlaşılmaktadır. Mersinde turfandacılık Manisa bajjcılarını sıkıntıya duşören bir vaziyet tzmir Lisesinin yeni mezunlan îktısat Vekili Kooperatifçilik Cemiyetinin fahrî reisi Ankara 26 (Telefonla) îktisat Vekili Celâl Bey Türk kooperatirçflaı cemivetinin fahrî reisliğini kabul etmiş' b'r. Cemiyet Ankarada kuvvetli bir te«' kilât vücude getirecektk. Bu teskOâU bazı hukuk müderrisleri gireceği gibi Halk Ftrkasmm koooeratifçilik prograrm albnda çahsacak bir çok münevverlerüniz de dahil olacaklardır. Cemiyet şimdiye kadar fnka pro • gramı etrafında devam eden muvaffa • kiyetli neşriyat ve faaliyetmi tevsi edecek ve bilhassa istihsal ve satıs koo • peratifleri hakkuıdaki tetkikatmı tamim edecek tir. üfürökçO rum kadını Beyoğlunda Madam Anna isminde bir üfürükçü kadm zabıta memurlan tarafından yakalanarak adliyeye verîl • miştir. Madam Annanın para ile fal açmakta, büyü yaptnakta ve grzli ilâçlar satmakta olduğu anlaşılımştır. Amerikada TOrkçe ezan Amerikada bulunan vatandaşla nmız türkçe ezanın notasını bura dan aldrrarak geçen cuma günü Debiotteki camide okubnuşlardır. Türkçe ezan Amerikadaki Türkler tarafından çok begenilmiş ve o gün cami hmcahmç dolmuştur. Balıkesirde 19 mayıs idman bayramı Haliç Şirketinin vaziyeti Şehir Meclisinin son içtimalannda Haliç şirketinin vaziyeb'ni tetkik edip bir karar vermek üzere Vali Muhittm Beye salâhiyet verilmisti. Muhittin Bey tetkikatta bulunmuştur. Şirkelin vazi vetmi tesbit edecek olan karannı bugünlerde verecektir. Çanakkalede karaya oturan vapur Bir hafta evvel sis yüzünden Çanakkalede karaya oturan 9800 ton benzin ve gaz yüklü tngiliz bandıralı Semraol vapuru evvelki akşam Türk gemi kurtarma sirketinin tahlisiye vapurlan tarafından salimen kurtanlmıştır. Kazazede vapur, Köstenceden Londraya yapmakta olduğu seferini bugün tamamlamağa baslıyacaktır. 19 mayıs idman bayramı Bahkesirde de çok parlak olmuş, 800 kadar mektepli şenliklere iştirak etmiçtir. Bayram bes binden fazla bir seyirci tarafından takîp edilmiştir. Yukanlri re«im bayramdan bir intibadır. Mezunlar tzmir «Hususî» Tahsîl devresinin sonlarma doğru şehrimizin ilk ve orta mekteplerinde, liselermde verümekte olan müsamereler, talebe ebeveyninin ve davetli bulunan haJkın mekteplere olan alâkasım arhrmaktadır. Bu meyanda Izrnh erkek lisesmden bu sene me • zun olacak gençler tarafmdan hazırlanan bir müsamere de büyük muvaffakiyetle neticelenmiştir. tzmir lisesinin çok kıymetli ve tarihî bir mazisi vardır. tzmir idadisi yarun asir evvel tesis ve meşrutiyetten sonra saltanî sekline kalbedilmiş, tzmirin is • tirdadıru tnüteakıp Iise adile memleke • tin irfan hayatında çalışmaga başlamifhr. Yanm asırlık bir tarihe malik olan bu irfan müessesesinden feyiz alanlann adedi sayılamıyacak derecede çoktur. Bunların mühim bir kısmı elyevm memleketin tanuımiş büyük şahsiyetlermi teskil etmektedir. tstirdattan sonra seneden seneye yetiştirdiği gençlerin ade bir arada di artmakta olan tzmir erkek lisesi mezunlan hükumetin her sene açtığı muhtelif müsabaka imtihanlannda dakna yüksek muvaffakiyetler göstermişlerdir. Avrupadaki tahsiUerini diğer ecnebiler arasında birincüikle ikmal eden tzmir lisesi mezunlan mevcuttur. Bu kıymetli müesseseden neset etmiş olan gençler arasında kurulmuş bir de cemiyet var dır. Adı (tzmir lisesinde yetişenler cemiyeti) dir. Cemiyeb'n fahrî reisi muhterem ve çok degerli Maarif Vekilimiz Doktor Reşit Galip Beyefendidv. Merkezi tzmir lisesi olan bu cemiyetin tstanbulun muhterem halkının bir kısmı bu şubenin bu seneki mart ayı içinde Ege gecesi diye yaşadıklan nezih geceyi pek iyi hatırlarlar. tzmir erkek lisesi bu sene 85 genç yetiştiriyor. Bu gençler de kendilerinden evvel yetişmiş olan ağabeyleri kadar kuvvetli, onlar kadar mem • leket sevgi ve askile yüksek tahsü ha • yabna haznlaıunıslardır. Yunan heyeti geldi (Birind sahifeden mdbatt) « Istanbula Balkan haftasma iftirak için geldik. Bu hafta zarfmda Balkan gümrük ittihadı HOâfına ait pro • jeyi hazırlıyacak olan konsey de top • lanacaktır. Bu proje Selânikte topla nacak olan Balkan konferansuıa veriIecektir. Bundan başka Balkan b'caret odasi konseyi de bu hafta içinde toplanacakbr. Gayemiz Balkan memleketleri arasmda ikhsadî bir teşriki mesai vücude getirmekb'r. Bu noktai nazarda bfitün gruplar müttefikb'r.» Balkan birliği Türk millî gnıpu ts • tanbul mümessili ve Hukuk fakültesi reisi Tahir Bey dün akşam Perapalasta Balkan murahhatlan serefjne bir ziyafet vennişbç

Bu sayıdan diğer sayfalar: