26 Haziran 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

26 Haziran 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26Hazîrân 1933 Camhartyeİ SON TELGRAFLAB Berline beyanname atan Rusya ile Almanya arasında esrarengiz tayyareler Çıkan mesele Fransizlara göre bu haberi silâhlanmak istiyen Almanlar uydurmuşlarî Berlin 25 (A.A.) Resmî tne rıafile nazaran, Alman hükumeti dün Berlin üzerine gelen komünist propagandacı tayyareleri mesele sine biiyük bir ehrmmiyet vermek tedtr. Bu hususta tedbirler alınmış tır. Berlin 25 (A.A.) Volff ajansı lAlman hükumeti aleyhine beyan • name atan tayyarelerin 3.000 metre kadar yüksekten ve oldukça kalın bir bulırt tabakası üstünden uçtuk lannı fakat buiutlann aralarındaki bosluklardan Berlin seMnin mahalMerini görebildiklerini kaydetmektedir. Makinelerin hantri tipie olduk . lannı. nereden geldikleri ve nereye jrittiklerini anlamak kabil olamamıştır. Heı halde bu bareket gayet > > y hazırlanmıstır ve Berlinde bulunan bazı ihtilâlci merkezlerle alâkadardır. Almanyanın bu çeşit ve daha münim taarruzlara mukabele için va sıtalan olmadığı icin hükumet silâhları bırakma konfeiansı başlaymca, memleketin pek az olan emniyet şartları üzerinde ısrar edeoeVHr. Paris 25 (A.A.) Havas aiansı bildiriyor: Fransız srazeteieri bir takım tayyarelerin Berlin üzerinde uçmuş olduklan suretindeki esra rengiz haberi tereddüt ve şüphe ile karşılamaktadırlar. Sol cenahin naşiri efkân olan gazeteler bu haberin doğru olmagı rhtimali olmadığını eehemmiyetle kaydetmekte, diğer bütün gazeteler bu hikâyeden mül • hem olarak yapılmaça ba<lanan maksadı mahsusa müstenit müca • deleye celbi dikkat eylemektedirler. Le Jurnal gazetesi, bu haberin yalan ve uydurma olduğunu gösteren noktaları kaydettikten sonra ve bilhassa ajans tebliğinin daha hiçbir Berlinli mahut tayyareleri görme den 20 dakika evvel pazetelere eelmiş olmasındaki garabete işaretten sonra divor ki: «Silâhlan bırakma konferansı yeniden toolanacaerı bir sirada gizli jrizli silâhlanmakla ittiham edilmekte olan Almanyantn emniyetinin teh • dide maruz bulunduğunu ispat ettnek îrîn biivük bir darbe haylan ma*ı bittabi icao ederdi. Ortada bövle esraremriz bir hava cevelânı olduktan ve dünya efkân umumivesinin dikk»ti bu noktava celbedildikten sonr* M. Nadolnintn söv\iveceği nutuk icin bundan daha iyi mevzu mu o^ur? Fakat is meydana çıkarılrm«tır. Yaoma taarruzun mdnşei Alman d'nlomasî tersanesidh. Almonya ve Cenevre konferansı Berlin 25 (A.A.) tyi haber alan kimselere röre. Almanya si • lâhlan bırakma konferansının tehir edilmesine mi'manaat edecektir. Almanya. Cenevre konfi'inmnın müsbet neticeler vermesini îstiye cekt'r. Berlin 25 (A.A.) Conti aiansı «Daüy Herald» ın 2,000 beyaz Rusa Almanyada askerî talim ve terbiye yaptırıldığına ve bu miktarm daha büyüyeeeğine dair verdiği 'haberleri t»k»in etmektedir. \nadoluda Hitit şehirleri Anadolu eski Yunanistan ile Romadan çok daha eskidir! 11 2 ve Maraş şehrinin eski ismi olan lidiya İHEM D NALINA MIHINA \ Aferin Fenerlilerei stanbul lik maçlan bitti. F«ner« bahçe kulübü bu sene, şampi • yon oldu; hetn de hiç yenilme • den... Fenerra B takimile, gencler takou da ayni suretle şatnpiyonluğu kazanmıslar, atletleri de Kurtuluşu mağlup etmişlerdir. Fenerbah • çenin en gencinden em kıdem • lisine vanncıya kadar bütün futbol culan ve atletleri büyük bir gayretlı feragat ve fedakârhkla çahşarak r>i neticeyi elde etmişlerdir. Filvaki eylulden temmuza kadar on aya yakın bir müddet idman üzerinde bulun • mak, bir çok eğlencelerden nefsml malırum etmek ve çalışmak kolaty bir iş değildir. Ruz gazeteleri Türk Rus dostluğunu Almanlara misal gösteriyorlar Mos'tova 25 (A.A.) Tas Ajan sı bildiriyor: Alman Hariciye» Nezare tinin nasiıi efkân olan gazetenin Al man muh'ırası haVkındaki makaiesinden bahseden tzvestiya şu suali soruyor: « Eğer M. Hugtnberg, umumiyet le sarkî Avrupanın Vlbassa Sovvet arazijinin xr üstemlek» haline geti^Üme • finden 1 ah?etmenı;» ise neden dolayı mumaileyhin müdaS^esinin »aHîı bir müdahale olduğuıiM iiân etmek nıerbu • riyeti hissedildi. Ve ne sebebe mebni siyasette sözlerden ziyade islere bakılması lâzım geleceği ileri sürüldü? İzvestia bundan sonra M. Hugen bergin Sovyetler aleyhindeki müzakerelerini ve Nazilerin resmî naşiri efkân olan Volkiser Beobahter gazetesinin eğer İngilizler, iyi bir mukabele temi natı verecek olurlarsa Nasvonal Sos yalistler Sovvet Rusyaya karşı açıkça husumette bulunmak voluna girmeğe hazırdırlar, mânasındaki neşriyatını hatırlatmaktadtr. tzvestiya bunu müteakıp Sovyet Rusyanın ttalya ve Türkiye olan münasebatından bahsederek diyor ki: <c Şimdiye kadar Sovyet Rusya, dünyada yegâne sosyalist devlet ola • rak kalmıştır. Eğer yalnız kendi îcfî • maî bünyesine uygun devletlerle muslihane esaslara müstenit itilâflar aktini istemis olsaydt, kendi kendini abluka edilmiş bir hale sokardı. Sosyalist Sovyet teşkilâtı Hugenberg muhtırası ü zerine şiddetle müdahalede bulunmakla bu muhtırada ileri sürülen Sovyet aleyhtan temayülleri katoılamıs oluyor. Türkiye ile Sovyet Rusya birbirlerine dünya emperyalizmine karşı seneler ce yapmıs olduklan mücadele ile bağlıdırlar. ttalyan fasizmi, Sovyet Rusya aleyhinde hiçbir veçhile faaliyette bu lunmamışhr. Alman fasizmi ise 10 sene zarfinda Rusya arazisinin taksimine ait bir plânı ileri sürmek suretile Rusyaya karşı bir müdahale propagandası yapmıştır. Alman façistleri iktidar mevkiine geldikten sonra vaki beyanatlannda Rapallo ve Berlin itilâflanna istinaden muslihane münasebetlere devam etmek arzusunda olduklannı söylemişlerdir. Fakat bu beyanAt, Sovyetler lehmde propagandada bulunmalanna mâni olmadığı gibi M. Hugenbergm bir muhtıra vermesine de mâni olmamıştır.» ».. Hugenberg istifa mt etti? Berlin 25 (A.A.) Söylendiğine göre Hugenberg Reisicumhura istifası nı vermiştir. Hindenburg henüz istifayı kabul etmemiştir. Franstzlar ne diyorlar? v Tekzip edilen bir haber >»<MiiHiıııtıııııııtıııı»|||j|iH||IUIHIIItlllllimNllııınınııı«M Orta Avrupada Meclisi toplamyor Devletler bloku! Umumî kâtipliğe Enis Rotna böyle bir ihtimalBehiç Bey tayin edildi den endişe ediyormuşî Ankara 25 (A.A.) Ali tktısat Meclisî temmuzun onunda mutat içti • malanna başlıyacaktır. Meclisin ruznamesinde 932 tediye muvazenesi, iş kanunu lâyihası bakkında mütalea ve ormanlanmızdan en iyi istifade şekillerinin tabarrisi vardır. Ankara 25 (A.A.) Sumer Bank umum müdürlüğüne tayin edilen Nu • rullah Esat Beyden inhilal eden Âli İktısat Meclisi umumî kâtipliğine mülga Ticaret mukaveleleri tetkik dairesi reis muavmf Enis Behiç Beyin tayini âli tasdika îktiran etmiştir. Roma 25 (A.A.) M. B?nesin Londra ve Paristeki gö»üsmel»»ri hakkında matbuatta mütalcalar olmasına rağmen, M. Benesin Londra kon • feransında ttalya murahhasi'e 4e görüşmesi ttalyada büyük W'r alâka uyandırmaktadır. Orta Avrupanın yeniden t»n7İmi için Çek noktai nazarının tamamile ttalyan noktai nazarının aleyhinde olmadığı ümit ediliyor. ttalya gazeteleri, Çek hükumetinin Orta Avrupa devletlerini bir blok halinde toplanmağa müsait olduğunu, Romanın bu fikre alevhtar olduğunu yazmaktadır. Zira, İtalya kendi civarında kuvvetli bir blok olmasın dan endişe etmektedir. Ali İktısat Atina suikasti tahkikatının neticeleri Atina 25 (Hususî) Bugünkü gazetelerde suikast ta'hkikatı sıra sında dinlenen şahitlerin son ifadeleri nesrolımnvuştuır. Bu ifadelerden anlaşildığına göre avukat (Busini) suikastin en faal mürettibi olup m.eb'us (Mandamsın) suikast terti batında haberdar olduğu ve hatta silâh talimleri yaparak hazırlandı ğı muhakkaktır. Aranılan avukat (Busini) ve saki (Kara Tanaş) elân bulunamamışlardır. Fırka umumî idare heyetinde Ankara 25 (A.A.) Cumhuriyet Halk Fırkası umumî heyeti bugün topland*. Vilâyetlerin son kongrelerinden gelen dileklerin, muhtelif teftiş raporlannm tetkikaına başlandı. Afyon vilâyet idare heyetinin seçimi tasdik edildi. Halkevlerinm intizamlı çahşmasına engel olacak bazı haller hakkında evlerden gelen müracaatlar tetkik edildi. tntizamlı bir birlik altında çalışmayı temin için taiimatnameye zeyl olarak tesbit ve kabul olunan maddenin umumî reislik divamna arzına karar verildi. kısmı silâhsız milletler olmamalıdır. Hanedan meselesi şimdiki hal^e günün meselesi değildir, ve iktidar harisi olanlar memleketin ahengini bo7<namalıdırlar.» len sarı buklelerini sallıyarak: Hayır, hayır okutmam.. Diye inat ediyor. Genç adam, hiç ümit etmediği bu inat karsısmda birden ciddileşi yor, dudâklarını ısırarak bir müd det duruyor ve sonra durgunlaşan bir sesle: Peki üzülme, diyor, okumam. Zaten sen bana «bütün hayatımı biliyorsun. Senden hiç birşeyi sak • lamam» demiş olmasaydm hatıratını okumak istemeğe cesaret etmezdim. Hem bu küçk defterde seni bu kadar sinirlendirecek bir sırrın saklı olabileceği akhma gelmemişti! Bu sözler gelinde acayip bir tesir yapıyor. Göz kapakları titriyor, dudakları bükülüyor. Bir şeyler söylemek istiyor. Yutkunarak vazgeçiyor. Nihayet ufak bir tereddütten sonra kızara, kızara defteri kocasına uzatıyor. Lâkin incecik elini boş bulur bulmaz bir çocuk gibi »omurtuyor, y»« Macarittanda taht meselesi Budapeşte 25 (A.A.) Mecliste verdiği bir nutukta, Basvekil M. Göm bös, hanedan meselesinde de diğer meselelerde olduğu gibi, evvelâ milletin menfaati ve memleketin istikbali dü • şünülmek lâztm geldiğini söylemiş, Macaristamn Trianon muahedesmi yeniden tetkik meselesini daima ruznamesinde bulundurmasını ilâve etmis ve demiş " tir ki: « Hakikî bir sulh havası yarat mak lâzımdır, ve M. Musolininir^ meziyeti milletleri bu yola sevketmeğe baslamif olmasındadır. Dörtler misakı da silâhlan bırakma meselesmm hallini kolaylaşhrmaktadnr. Bir kısmı silâhlt, bir Konyadaki sergi Konya 25 (A.A.) Konya Millî sanayi sergisi açıldığı gündenberi pek büyük bir rağbet görmekte, kaza ve koylerden gelen binlerce halk ve tüccar sergiyi ziyaret etmekte • dir. Hititlerin en azarrvetli devirleri Mi • lâttan 13 asır evvel biiyük Kral III Hattusil zamanıdır. MısnIılarla Kadeş meydan muharebesini bu kral yapmıs, bütün Anadoluyu zaptetmiş, bütün Eti prensliklerini bir idare altına toplıyarak biiyük Hitit devlettnin esasım kurmuştur. San'at, Usan. medeniyet zamanında fevkalâde inkişaf etmistir. Boğazköyünde eski (Hattusas) m yanındaki (Yazılı Kaya) mabedi bu kral zamanında yapılmış, tzmir yakininde bulunan Kemalpasa yolunda (Karabel) deki dağa tırmanan Hitit ilâhı bu kral zamanında hakimyet alâmeti olarak kayalara yontulmustur. Bu devirde Anadoluda pek çok mamur ve mühim kasabalar olduğunu, çıkan ve elde edilen birçok kitabelerden ve asari atikadan anlamaktayız. Ve gene büyük Eti devletinin idaresi altında muhtelif ve muhtar birçok prenslik ve krallıkların bulmduğunu da bulunan ve daha yeni yeni okunan eserlerle anlamaktaya. Bfrlikte çalıstığım ve cidden kendisinden fevkalâde istifade ettiğim Berlin Darülfünunu müderrislerinden âlim Prof. Dr. Unger şu yakm zaman içinde eski Şark eserleri müzemizde bulunan Hitit eserlerinden bazılannı okumağa muvaffak olmuştur. Bunun içindir ki Hitit eserlerindeki eti ketleri değistirmektedir. Meselâ daha düne kadar «Tanrı oğlu» diye bilinen Konya vilâyetinin E reğli kazasına tâbi tvriz köyündeki kayalar üzerine yapılmış kabartmadaki Hitit hiyeroglifleri okununca bunun Luvî memleketi dahilmde Tuvana kralı Warba • luva ya ait olduğu anlaşılmıstır. Bu Luvî kıt'ası Hititlerin Kayseri, Konya, kısmen Toros havalisinde oturan halk a verdikleri bir isimdîr. Milâttan takriben 735 sene evveline ait olan bu alçak kabartma Sandun denilen Tann önünde ibadet ederken görülmektedir. Maraşta bulunduğu için arkeoloji âlemince «Maraş aslanı» diye tanınan HitH eseri üzerindeki hiyeroglifler halledilince bunun Gurgum kralı Halbarudaya ait olduğu anlasılıyor ki bu da Milâttan ev vel 9 uncu asra ait bir eserdir. Bir üçüncü eserden daha bahsedelim: Bu da Konyaya yakın Emirgazide bulunan bir mezbahtır ki üzerinde Hattisilu ismi okunmaktadır. Milâttan takriben 1290 sene evveline ait olan bu kitabe büyük Hitit devleti zamanına ait bu • lunmaktadn*. Şu üç abide üzerinde tesadüf ettiğimiz eshas ve memleket isimleri dikkat gö zümüzü üzerlerine çekecek derecede mühimdir. Bir defa «Warbaluva» nın iki kelimeden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Profesör Ungere göre: Luva Hitit olan bir halkın ismidrr. Kayseri civarında Ekrekte bulunan bir Hitit kabartmasmda da su cümlelere tesadüf ediliyor: Sanduirmanın ojjlu Luvi kralı tsanduvara... Bu kitabe Milâttan takriben 7 asw evveline aittir ki bununla biz Luvi kıt'asınm Konya ve Kayseri havalisine Hititler tarafından verilmiş bir isim olduğunu anlamakta yrz. Hitit yazıları okundukça yeni veni kral ve sehir isimlerine tesadüf edeceğiz. Bu buluşlar millî tarihimizi aydınla • tacak vesikalardır. Anadoluda asılları Yunanî olduğu zannedilen bazı şehirlerimfzin isimleri ufak bir araştırma neticesinde tamamile eski Anadoluda otu • ran yerli halkın vermis olduklan isim • lerden ibaret olduklan ve bu isimlerin sonradan Yunan ve Romalılar tarafından değiştirilmiş olduğu neticesme vanlmaktadır. Meselâ bugün İsparta diye bir vilâvetimiz ve bu isimde bir kasabamız var dır. Herkes bunun Yunanî bir menşeden gelme bir kelime olduğunu zanneder. Pisidiya devrinde şehrin Baris olduğunu hep biliriz. Halbuki İsparta ilk Anadolu halkı tarafından kurulurken buraya Barida ismi verilmişth. Bilâhare bu kelime Baris, sonra Bariş «İsparta şehrine» manasına olmak üzere Yunanlılar tarafından tsbarida denilmiş ve nihayet kelime tsbarida tsparta olmuştur. Nitekim Malatya şehrinin pek eski ismi Meşaran gözlerini göstermemek için başnı kırmızı yastıklann arasına sokuyor. Fakat kadının o güne kadarki hayatını elinde tuttuğuna emin olan adam yaşadığı bu heyecanlı dakikanın farkına bile varmıyor. Yalnız büyük bir hırsla, maziyi görmek hırsile defteri açıp okumağa başlıyor. 3 mayıs Hayata gözlerimi ilk açtığım gün, bahçenin kızıl güllerinin bayıltıcı kokusile sarhoş olan güzel bir ke lebek, benim soluk yüzüme konarak dinlenmek istemiş. O dakikalar bunu büyük bir uğur saymışlar, «Bu kız çiçeğe .benziye cek» demişler. Bu fikir babamın çok hoşuna git miş. Odanın loş bir köşesinde yatı rılan beni kucağına alarak «benim gölge çiçeğim; bilsen nekadar mes'udum!» demiş. Ben de en sene dünyanın roes'ut Markâsi kelimeleri Yunanî asıldan gelme birer kelime değildirler. Baştan başa içi tarüıî hazinelerle dolu Anadoluda yer yer yapılacak hafri yatla daha bu gibi müsbet neticeler elde edileceğine hiç şüphe yoktur. Nitekim butrün Suriyede kalmış olan Hama şehrinin ismi garp âlemince Hamat diye biliniyordu. Burada bulunan kitabelerde okunan hiyerogliflerle bu şeh rin asıl isminEn Amatu olduğu anlaşıl • dı... Henüz ilmin kendisi için son sözü söylememiş olduğu Hititoloj şüphesiz ki günden güne inkişaf edecek, bu milletin tarihî lisanı üzerinde uzun tetkiklerde bulunulacaktır. Asıl bizim burada arzetmek istediğimiz en mühim mesele memleketimiz için ta başlangıçtan bugüne kadar gelmek üzere bir tarihî harita (Carte Archeologique yapmanın nekadar mühim, nekadar zarurî olduğunu göstermektedir. Fuzuli bir şekilde bütün kasaba ve se • hirlerimizin ya Yunan veya Roma de virlerine ait olduğunu söyietnek kadar ilmî bir hata olamaz. Yunan ve Romalılar Anadoluya geldikleri zaman mütekâmil bir medeniyet bulmuş ve bu medeniyetten azamî isti • fade etmişlerdir. tlmm, hakiki buluşlan bu merkezdedir. Mitolojisrnden ta dinî varlıklanna kadar şark milletlerinden istifade eden Yunan ve Romanın ilk işi bunlan kendine nvaletmek, hakikati inkâr etmek olmuştur. Bu kısa tetkikimizle biz ancak gözle görülen ve elle tutulan ban mühim hâdiseleri yazmakla sark âlenünin ne zengin, ne esrarengiz bir âlem olduğunu, Anadoluda hükumet kurmuş Hititlerin ne büyük roller oynamu olduğunu göstermeğe çalıstık. tlme ve asari abkaya, hafriyata çok büyük bir ehemmiyet veren Cumhuriyet hükumeti ve onun büyük Reisi Gazi Hazretlermin değerli irşatlarile tarihi rmzin bu eski devirlerine ait sahifelerin yaktnda kat'iyetle aydmlanacağına biz iman ediyoruz. Dağlıoğlu HlKMET TURHAN ['] Bırinci yazı 24 haziran tarihli nüshamızda intişar etmistir. Fakat Fenerbahçe kulübü, bu » • • ne zarfmda yalnız üç takımını teş» kil eden futbolculann gayreti v« fe» dakârlığile şampiyon olmakla kal* mamış+rr. Kulübün idarecileıri ve bilfiii idare başında bulunmıyan erkft* nı da bir çok kimselere nümuneî rm« tisal olacak bir gayret ve faaliyetl* çalısmışlardır. Fenerin 25 senelik rakibi Galata* saray ikiye aynlırken Fenerliler tarı bir vahdetle elele vererek kulüple • rini ve renklerini yükseltmişlerdns Evvelki sene Fenerbahçe, lik maç* larının sonunda üç takitna sıra îl* mağlup olduğu zaman Fenerîn er • kân ve rüesası birbirîne düsmemîş « ler, bilâkis, kendi kulüpleri hesa • bına mükemmel bir buluşla şamp! • yonluk maclarından çekilmişler, tarr» bir birlik icinde lâzım gelen tedbîr» lerle takımlanm düzeitmişier ve btf sene sampiyonluğu kazanmışlardir. 19321933 devresinde Feneri şam piyon yapan gerçi Fenerli oyuncu • lardır ama onlara bu vaziyeti hazır « liyan da o üç mağlubiyeti mut«aki|f boz^una uğramıvan, birbirini yemeM re kalkısmiyan Fenerli erkândır» Bu muvaffakivetleTİn en büyük ? » • ref hissesi de Zeki Beye aittir. ÇÜTH kü Zekl Bey, takımmda merkez m» hacim ve baskaptan. kulübünde baş« mü«avîr ve idarecidir. Fenerbahçe, bir taraftan üç sampiyonluğu birden kazanırken, diğe* taraftan da güzel bir stad yaprmş, bir piyango tertip ederek bu stadi büyütmek için lâzım gelen malî ç*« reyî buimuftur. Hulâsa, bütün F« • nerliler, güzel bir iş bölümile kulüplermi yükseltmek için çalışmışlaf ve calısıvorlardır. ' Bir Türk spor cemiyetinîn bu »• retle intizamla, fedakârhkla çahş • ması insana iftihar hisleri veriyon Ben Fenerli değil; Galatasaraylı • yım ve 28 sene evvel sarı kırmın kulübü kuranlardan bkiyîm. Fa • kat ayni zamanda Türküm. Ve bh* kulübe mensup olup ta ondan başka» sını jrözü görmiyenlerden de değı • lim. Sporcu gençliğimizin her mu • vaffakivetini can ve «önülden alkiç* lanm. Onun için Fenerbahçerm» bSyuK muvaffakiyetini de hem memntmi* vet. hem de gıpta ile alkıslıyonm».. tftiharımm sebebin! söyledîm. Gıp * tam ise ikiye ayrılmak üzere olan kendi kulübüm besabınadır. Galata» sarav, Fenerbahçeyi yalnız rakip değil, örnek te bilmelidir. Mağ • lubiyetler karsısmda sıtnsı • kı birbirine sanlarak tek bh* kütle halinde sarsıntıyı ve buhranı bir kaç ay içinde atlatan' Fenerliler* den ayni vazîyete düsünce birbiri • nin boğazına sarıian biz Galatasa • raylılar da ibret almahyız. tşte Fenerin sampiyonluğu, bana, bu düsünceleri ilham etti. Fenerli • leri futbolda, atletizmde, idareci • likte ve hassatan cemiyetle çalış makta ve cemiyet içîn çalışmakt» gösterdikleri büyük muvaffakiyet lerden dolayı bütün samitniyetiml« tebrık ederken zavalh kulübümün basında esen yıkıcı fırtınanm da bir an evvel durmasını temeani ederim. f Tayinler Ankara 25 (Telefonla) Kastamonu mektupçuluğuna Gümüsane mektupçusu Tevfik Bey, Bilecik Sıhhat müdürlügüne Aksaray Sıhhrt müdürlüğünden açıkta kalan doktor Saffet Bey ve Manisa Sıhhat mü dürlüğüne Bilecik Sıhhat müdürü doktor Muhlis Bey tayin edilmişlerdir. Yeni bir italyan denizaltı gemisi Roma 25 (A.A.) 60 metre u zunluğunda, 6,40 metre genişliğinde Zaffiro denizaltı gemisi çarşamba günü denize indirilecektir. Bu getni deniz üzerinde 600 deniz altında 840 ton çekmektedir. 15 mil sürati olan geminin torpil atmağa mahsus 8 aleti vardır. Bahrimuhiti geçecek italyan tayyareleri Ortebello 25 (A. A.) Bugün gidecek olan jeneral Balbonun tay yare fiiotillası, Alp dağlarında ha vanın fena olmasından dolayı kalkmamıştır. Alp dağlarında hava düzelmezse, filotilla Marsilya yolile gidecektir. Cumhurivet Nüshası 5 Kurustur ) Türkiye Senelik Altıayhk Üç aylık Bir ayhk Hariç şeraiti 1400 Kr. 2700 Kr. 1450 750 8* 0 400 yoktur 150 Büyük hikâye: 1 Yazan: Perihan ömer Gölge Çiçeği Kısın en zalimleştiği bir gece.. Sıcak br yatak odası.. Allah sanki yeni yuvayı te«'it etmek için cennetin en güzel, en tatlı bir parçasını koparmış, bu küçük odaya atmış... Kırmızı abajurlardan fışkıran kızıl ziya alev gibi etrafa yayıltyor, çıl gın nes'elerle gülüşmekte olan eşyalan soldurarak sakinleştiriyor.. Yalnız ortadaki muhteşem yatak bu geç saatlere kadar ihmal edilmesine tahammül edemiyor, beyaz şişkin göğsünü gererek, dantelâlarını kabartarak isyan ediyor. | Onu sahibinin sıcaklığını taşıya rak kucağına atılan ince gelinlik bile »akinleştiremîyo»" B u hwçml»g* karşısmdaki yttksek aynalı kı»« tuvalet masası »in»i bir i ı ü h u ile pı* rıl pml dişlerini göstererek gülümsüyor. Çünkü o daha kaç saat evvel gelinin küçük ellerile okşanmış, onun süzgün gözlerini doya cfoya seyretmiş, mültefit tebessümlerine nail olmuş... Zaten zevkle tanzim edilmiş bir sergi gibi kristal çanaklar, vazolar, pudralıklar, lavanta şiseleri, altın kakmalı taraklar, fırçalar, manikür takımları, kapak ları açık kutuların içinde parlıyan mücevherlerile en çok nazari dik kati celbeden o... Fakat küçük gelin bütün bu pırıltılara hiç aldırmıyor... Yanındaki kırmızı seztongun üzerine büzülmüs, göğsünün üstünde ufak bİT defteri sıkarak karrşısında ayakta duran • • dama hırçmlaşıyor, omzuna dokü • çocuğu oldum. Çocukluğum; diyince daima gözümün önüne babam gelir. Çünkü benim için o herşeydi. Babam, hocara, arkadaşım ve hatta dadım... Bana en müşfik bir kadından daha iyi bakardı. Akşamlan beni babam soyup yatırmaz, her zamanki masallarını anlatmazsa kı • yametler kopardı. Zaten evde on dan başka kimseyi sevmezdim. Be • nimle çocuk gibi oynıyan bu beyaz saçlı, çökük omuzlu munis adamı küçük kalbimin bütün kuvvetile seviyordum. Anneme, bu çok genç, çok güzel, çok süslü anneye karşı biraz ürkeklikle karışık hayvan lıktan başka hiç birşey hissetme dim. Hatta bazan oyunumu bırakır, bir köşeye büzülüp yalnız uzaktan seyredilebilen çok kıymetli bir resim gibi ona bakardım. Yüzünde daima herşeye lâkayt insanların tebestttmtt Sabahları dadım beni temizleyip giydirir, buklelerimi düzeltir ve son« ra elimden tutarak anneme götürürdü. Hiç unutmam: Merdivenleri çı« karken kalbim hızlı hızlı çarpardı, dadımın tombul parmakları arasında duran küçük elimin soğuduğunu hissederdim ve azarlanmıya giden bir çocuk gibi gözlerim, merdivenlerin son basamağına dikilmiş sessiz ve mütereddit çıkardım. Halbuki annem beni her* zamanki tebessümile karşılardı. Muntazam bukleler;mi karıştırırken dadımla bir iki kelime konuşur, nihayet aU nıma ılık bir buse kondırarak «hay di git oyna, yavrum» derdi. Ve ben de hiç sesimi cıkarmadan döner, gene dadımın elinden tutup merdiven» leri çabuk çabuk iner, akşama kadar babamı bekliyerek yaramazla • nır, zavalh dadımı her dakika biraz daha ümitsizleşen çığlıklarla bağırtırdım. âtmbmdi w

Bu sayıdan diğer sayfalar: