17 Temmuz 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

17 Temmuz 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gazıi ve Gud ea Milâttan 2600 sene evvel Sümer milletîni inkırazdan kurtaran adamla 20 inci asırda Türkiyeyi yeniden yaratan Dâhi arasında ne büyük benzeyişler var! Sümer tarihmin kurtuluş ve yükseliş devri olan Gudea devrile Tiirk milletinir. kurtuluş ve yükseliş devri olan «Gazi Devri» arasında.hemen hemen bir benzerlik vardır. Miiâttan 2600 sene evvel Sümer lerin diiştiipü vaziyet Türklerin mü tarekede düştüğü vaziyeti andınr. Sümer yurdu tefrika içinde perişandır, dahilî ve haricî düsmarlann tazyiki karşısında memleket istiklâlmi kaybetmiş bir ha'dedir. Sümerlerin kur • tuluşu ancak büyük bir şahsiyetin meydana çıkmasiJe ve bir mucize kabilinden olabilecektir. Işte tam bu sırada Lagas şehri orensî olan Gudea ortaya atılıyor. Sümer milletini esaret ve tefrikadan kurtar mak icin biitün varlığile uğraşıyor; ve muvaffak ta oluyor... Gazi ve Gudea devrini mukayese etmeden evvel Sümer tarihine umumî bir sekilde bir göz gezdirelim: Milâttan 3500 sene evvel aşağı Mezopotamyada hükumet kuran Sümerler ilimde, ziraat ve ticarette, mede niyet ve askerlikte, çivi yazısını icat etmekte bütün însanlara hocalık ve ustalık etmişlerdir. Şimal ve Cenup diye iki kısma aynlan Sümerier yaptıklan mabetlerde dinî âyinlerden ziyade il mî araştirmalarda bulunmuşlardır. Sümer rahipleri birer din adamı olduğu kadar birer ilim adamı idiler... Her şehrin kendine mabsin mabetleri ve kendine mahsus krallan vardı. Beş altı asır fasılastz olarak parlak bir medeniyet havab süren Sümerler ni hayet dahilî ihtiraslartn artması, dfn adamlannm hükumete kansması yü • zünden günden güne zayıflamış, nihayet komşulan balunan Samî kavrmlerin günden güne artan hücumlan netice • sinde mahkum bir miHet haline gelmisti. Fakat Syle mahkum bir millet Id kültür itibarile tamamile hâkim bir vaziyette buhmuyor. Samî ırkma mensup krallann sarayiarmda Sümer rahipleri, Sümer hattatlan Sümer heyetşinaslan, ticarî islerde Sümer zenginleri, tarla larda, kanallarda Sümer mühendis'eri îf görmektedir. Bütün âbidelerde Sü mer dilile yazılmakta, Sümer yazısı ve dili resmî yazı ve dil olarak kullanılmaktadır. Tıpkı Selcuk ve Osman o • ğuHannın saraylannda, resmî muhar reratta kullanılan arapca ve Napolyon zamanmda Almanyada kullanılan fransızca.gibi. . ı w rilirdi. Butün mkılâplann merkezi mabetlerdi. Bu suretle ruhanî kral ismira alan Gudeanin zamanmda nekadar büyük bir şöhret kazandığı kendiliğin • den anlaşılır. tlkin Lâgas şehrinm bir prensi olan bu büyük adama sonralan milleti tarafmdan Sümerce Kral demek olan Lugal sıfatı tevcih edilmişti. Bu hal tıpkı istiklâl mücadelelerinde «Mustafa Kemal» e millet tarafmdan tevcih edilen «Gazi» sıfatına benzer. Elâmlar ve Samilerle yaptığı muharebelerde muzaffer olan bu kralın kudret ve hâkrmiyeti cenuptan şimaline, Basra körfezinden yukan Elcezireye ve Acemistan içerilerinden Filistin ve Mısrr hudutüaruıa kadar genişlemişti. Memleketi dahilî ve haricî düşmanlardan temizledikten sonra Gudeanin en büyük işi milletin seviyesini yükselt • meğe, sulh içinde yaşıyarak memlekette ıslahat yapmağa çalışmak olmuştur. Lâgaşta inşa ettiği Elliler Eninnu (El Iiler mabedi) biihassa bir mkılâp merkezi halini andınyordu. Memleketi tnüdafaa için kaleler, (meselâ Epa kalesi) mukaddes mabetler, yaptırmış bundan daha ehemmiyetti olarak mükemmel kanunjar vazetmiştir. Kanunlarda yaptığı ıslahatla memldketrn yükselişini tebaasmm huzur ve emniyetini temin edert Gudeaya zamanmda (memleketlerin kanun çobanı Als ge*etz licher Hirt de« landen) ismmi vermişlerdi. Milâttan 21 a«ır evvel yaşıyan Babil hükümdan Hamurabintn toplamış olduğu o meşhur kammlarm esası biraz araşhnlacak olursa Gudeentn yapmış olduğu kanunlarm esasmdan ibaret olduğu neticesine vannz. Elde edilen vesikalardan anlaşıldığtna göre Gudea, Lagaş şehrindeki meşhur Eninnu mabedini yaphrmak için malzetneyi vergiye tâbi tutmuş olduğu Susa şehrile Elamlardan ve şarkî Arabntanda kâm Meluha şehrfnden getirtmiştir. Mabet Diyorit ve Porfir gibi taşlarla ve çok kıymetli kerestelerle mşa edildiği için hiçbir fedakârhktan çeki nümemiştir. Kireç taslan Suriyedekî Amumıdan, kerestelerin bir k u m A manus dağlan ormanlrından mabet içİn icap eden altmlar da eskiden Urşu namile maruf bugünku Urfa şehri ya • nmda bulunan tbladan (bugönkü Habur nehri yakmlanndan), bazak taşlannı da Fnat yanmda kâm Barsipten (ki bUâhare burtMt Asoriler zamanmda TilBarsip olmu«4ur) asfalt ve kireçler de Cebeli Hamrmden getirtmiştir. Tl 1933 tÇumhariyet Bursa Yerli Türkiyeye Mallar sergisi Gelmek istiyen Romanya Türkleri Rağbet kazanıyor 90,000 Türkün ana va Sümer Bank fabrikalaritana nakli kararlaştı nın malları çok beğenildi Haber aldığ; • mıza göre 90 bin Romanyah Türk Bükreş sefarrtimiz« müracaat ederek memle ketimize nakle • dilmelerini ist« • mişlerdir. Bu • nun üzerine Büfc re* elçimiz Ham dullah Suphi B. Romanya Ziraat Nazın M. Domloviko Mikesko Bfflereşİt&rt \z ile görüşmüş, bu Hainduttah Siıphı B. mülâkatta Dobrice Türklerinin iki üç sene zarfmda peyderpey ana vatana nakilleri kararlaştınlmıştır. Rumen Ziraat Nezareti Dobricedeki vatandaşlarımızm topraklarım almak için bütçesine 8 milyon ley koymuşrur. Romanya hükumeti bu suretle boş kalacak Türk toprak • larına Rumen muhacirleri yerleştirecek*ir. Memleketimize gelecek olan Romanya Türklerinin. Sakarya lahillerinde ve tren güzergâhında iskân edilmeleri muhtemeldir. »• Bursa (Hususî muhabirimizden) Bursa sergisinin açılmasındaki maksatlardan birincisi: Türk vatamnda yetiş tirflen ve yapılan bütün mahsulât, mamulât ve masnuatı toplu bir halde halka gösterip tanıtmak; yurdumuzun servet ve iş kaynaklarmın verimlerine faydab bir teşhir ve satış meydanı temin ehnek; tkincisi: Ticaret, sanayi ve ziraat erbabımızı birbirlerine tanıtmak, iktısadî hayatımızda canlı bir hareket ve bir kaynağı tesis etmek. Üçüncüsü de: Şifa veren kaphcalan, emsalsiz manzaralan, tarihî eser ve âbideleri, nazirsiz Uludağı ile tam bir güzellik ve sağlık diyan olan cennet ve zihnrüt Bursadan ziyaretçilere tam mevsiminde azamî istifadeler temin ettir • mektir. Sergiye iştirak edenler arasında en çok nazan dikkati celbeden, henüz faaliyete geçmis ve ismi bizzat Gazi Hazretleri tarafmdan konmuş bulunan Sümer Bankm Hereke, Feshane, Beykoz ve Bakırköy fabrikalannm mamulâtını bir arada teşhir etmiş ve satışa arzeylemis olmasıdır. Yakm bir istikbalde memleket iktısadiyati ve sanayiin in • kisafma çok büyük bir rol oynıyaca • ğmda şüphe bulunmıyan bu bankaya ait fabrikalar sergide müstesna bir daire işgal etmiş bulunmaktadırlar. Esa sen umumî ihtiyacatın en kabank bir yekun teşkil eden yünlü ve pamuklu mensucat ile deri sanayrini ihtiva eden bu fabrikalar memleketin başlı başma bile iftihar edeceği kıymetli müesseselerdir. Sergiye tstanbul, tzmir, Bursa, Es • kisehir, tsparta ve Malatyadan birçok müessese iştirak etmiştir. tzmirden 22, Bursadan 34, tstanbuldan 22, tspartadan 1, Malatyadan 1 müessese vardır. tstanbuldan iştirak edenler: tnhisar idaresî likör fabrikası ve tutünleri; ıtriyatçılardan Evliyazade Nurettin, Pertev, Necip, Losyon Kemal ve Yalova ıtriyat müesseseleri. Fanilâ ve triko • tajctlardan Zeki Duhani, Yümnü Mi • sırlı, Avram Sabatay, Lebip Muırlı, Triomf tütün, Ziya koyuncu müesseseleri. Mobilyacılardan: Metin dökme imalâthanesi, KuştuyS fabrikası Yalızade ömer Raif Beyin, sabunculardan Taran yağ ve sabunlan, Fort otomobil, kamyon ve traktör fabrikası, Bomonti fabrikası, Karamürsel mensucat fab • rikası, Sümer Bankm ftrması altutda Hereke, Feshane, Beykoz ve Bakırköy fabrikalan. Hayık Külyan dökumhanesi. tzmirin müstakil dairesi çok güzel tanzim olunmuştu. Buraya tzmir Ticaret Odası muamelât şefi Osman Bey nezaret ediyordu. tzmirden iftirak eden rrruesseseler: Yılancızadeler, Şark ve Çolakzadeler halı kumpanyalan, tz mir pamuk imalâtı tutün anomrn şir • keti, tstiklâl makarna fabrikası, pamuklu iplik ve bez şark sanayi şirketi, Tahsm Piyale Bey makarna fabrikası, Mehmet Ruşen Bey debağat fabrikası, Şerif Remzi ve tzmirli Talât Beyler incir üzüm müesseseleri. Doktorlarımız Bursada Bursanın kaplıcaları ve Uludağı hakikî birer şifa kaynağıdır, Uludağ yalnız eğlence için değil, tedavi için de emsalsiz bir yerdir Gülhane doktorlart Uİactağin en yBlnek Bursa (Hususî muhabhimiz • den) Gülhane seririyatmda staj gören 26 doktorumuzun Fizyotrapi muallimleri doktor Nüzhet Şakh* Beyle birlikte şehrimize gelerek Çekirge ve Uiudağda kaplıca ve iklim tedavisi hakkında tetkikat yaptıklannı bildirmiştim. Memleketimizd'e . ilk defa yapılan bu tetkikat, gerek kaplıca, gerekse iklim tedavismde bize çok yeni ve çok meraklı şeyler öğretmiş bulunuyor. tepennd* Uzüm ve incir Ihracatımız Malların hepsi satıldı, stok kalmadı Haricî ticaret ofisine gelen malumata nazaran geçen mevsîm bida yetinden haziran aonuna kadar muhtelif memleketlere 59,363,000 kilo iirüm ve 26,063,000 kilo incir ihraç edihniitir. Stok hemen kalmamış gibidir. Fakat iktısadî buhran neticesi olarak birçok eşya fiatlarında ol • duğu gibi üzüm ve incirlerde fiat düşkünlüğü yüzünden ıhracatımız • dan memlekete giren para miktarı evvelki senelere nisbetle azdır. tngîhereye bu sene üzüm ihracatimız 21 küsur milyon kiloyu bulmus,tur. îtalyaya vuku bulan ihracatı • muın hemen büyük bir kısmı transit suretile diğer memleketlere ve bil hassa merkezî Avrupa memleketlerine sevkedilmiştir. Amerikaya incir ıhracatımız ise 2 milyon küsur kilo ve Mısira bir bucuk milyon küsur kiloyu bulmuşhır. Amerika ve Mısıra üzüm ihracatımız nisbeten daha azdır. Nihayef <»yîe"'bir devre geliycVki S3merler yâBancı hâkimiyetinden kurtulmak için harekete geçiyorlar. Çünku Bütün bize bu izahatı Gudeanin baiz bir taraftan Elamlann, diğer taraftan olduğu kudret ve hakimiyetin hududu Samî kavimlerin esaret ve zulmü al • nu gösterir. Gudea hakimiyeti altmda tmda çiğnenen Sümer halkı bir taraf • bulunan yerler takriben 300,000 kilo tan da Sümer prenslerinin ihtirası al • metre murabbaı cesametinde idi. Ay • hnda perişan bir vaziyete girmiş bunca kendUine tâbi prenslikler vardı. lunayorlar. Işte memleketi bu halde bu Gudeanm nüfus ve serveti hakkmda elimizde benüz vesikalar olmadığı için lan ve Sümerleri mahkumiyetten kur ba hususta birşey »öyliyemiyeceğu!. Fataran Gudea bu kurtancı büyük kral; kat bu kudretli büyük krahn arazki bir taraftan Elâmlan mağlup ederken cyukan denizden aşagı denize» yani diger taraftan Akkad ve Samileri hü • Akdenizden Acem körfezme kadar u • küm ve nüfuzu altma alıyor. Sümer milzanryordu. lethri tekrar hürriyet ve istiklâline kavushmıyor. Ve yeni bir medeniyet devAkkadlar Sümerlere tâbi bk vilâyet ri açıyor. Birinci aahifeden mabat balindeydi. Gudea samanmda halk Gazî ve Gudea yeni bir devrin m3Maamafih siyasî mehafilde Tevzengindi, huzur ve emniyet içinde ya beşşiridirler. Zamanımızdan 45 asır fik Rüştü Beyin Romaya gelişinin, şıyordu. San'at o kadar ileri gitmifti ki evvelki devre şark âlemi Gudea a«n ttalya ile Rusya arasında siyasî bir eski Sümer medeniyet» ve kükürii bu Das Zeitalter de» Gudea derler. Bu par yeni medeniyet ve kültür karşwmda pek muahede akti için temaslara baş lak devrin merkezi bugün Fellog haralandığı tarihe tesadüf etmesi ehemsönük kakyordu. Gudea devrmdeki besi diye anılan Lâgas şehri idi. Gudearaiyetle kaydolunuyor. Sümer medeniyet ve kultârü «yeni Süyi muasırlan bir (Usurpator gasip) mer kültürii» İMnini almışh. Lisan ve Binaenaleyh yeni ltalyanRus mitelâkki ediyorlardı. Tıpkı Asur Kralı edebiyat incelmiş, Sümerce re«mi sakile en ziyade alâkadar olan ü tkinci Sargon ve Kış Kralı (Mesilim Mibir dil mahiyeti almıştı.. çüncü devietin Türkiye olduğu söylâttan evvel 3300) Akkad ve Kiş KraMilâttan 2600 yü evvelki bu devir lenmektedir. b Sargon (Milâttan evvel 2800) »ene şarkuı en şanh bir devndar. Çanakkale ve Karadeniz boğaz • gibi Gudea da babasınm ismini kita • lnkılâpçı, »lahatçı ve kumandan Guları, beynelmilel bir kanşıkhk vu belerde zikretmediği için gasip demiş dea tarihin ve tarihimizin tetkik edecekuunda mevaddı iptidaiye ve erza • lerdir. ği mühim bv mevzudur. ölü bir milleti kını temin için ttalyanm başlıca yoBütün bu krallar kendflerini yeni dirilten ona servet ve ibtişam veren bu lunu teşkil ediyor. Bu boeazlar, tabir ve kuvvetli bir devletm müessisi ve yeadatn, Orta Asyadan gelen dedelermin caîzse, ttalyanın iktısadî ve siyasî ni brr d«vrenin mübeşşiri göstermek isbütün meziyetlerine malik bulunuyordu. serbestisinm ifadesidir. temişler ve bunun için kendilerile geçKffk «ene kadar hükumet süren GuDiğer taraftan malumdur ki Türmif devreler arasında bir aynlık ciheti deanm kurmuş olduğu ecaslar Sümer kiye Cenevre silâhlan bırakma kongSzetmişlerdir. Bu krallar kendüerini lerin inlnrazmdan sonra bfle yaşarruş feransında boğazlann askerlikten vatanlarma bakikî bir istiklâl ve sağlık ve Milâda kadar devam etmiştir. Batecrit edilmiş vaziyetini bir metele getiren bir kurtancı Peygamber telâkki bil ve Asuri kültüründe hiçbirşey yokolarak ortaya koymuştu. etmişlerdir. Gudea kendisini îlâhelerhı tur ki Sümerlilerden istifade edilmemif oğlu olarak tesmiye etmiştir. ( 1 ) . Denüiyor ki her devletten evvel olsun... Halbuki bu suretle Gudeaya iftira eTürkiye, Rusya v« ttaJyayı altkadar Saçlannı, sakal ve bıyıklannı hraş cülmiştir. Bulunan çivi yazısile yazılmış eden Sümerleri bütün A»ur arittokratlan eden bir meseleler zümresi mevcntbir üstüvane şeklmdeki kitabede Gu • taklit etmişlerdir. Şüphesiz ki Gudea in tur ve bunlann bugünlerde Romada deanm babasınm ismi Gatumdug olarak itina ile tetkik edilmeleri pek muhsanlığm büyük simalarmdan biridir. okunmuşhır. Bu bir Allah ismidir. Nitetemeldîr.» Çünkü yaptığı şey büySk ve bnaktığı kim Prof. Dr. Ungerin şark eserleri mS • medeniyet yüksektir. AsüTarı bk olan zesindeki araştırmalan neticesinde bu ayni soyun iki büyük kurtancsı Gazî n*. lunan bir mozayıkta Gudea gibi ga Gudea arasında birbirine yakın büyük sip tanmroış Asur kralı tkinci Sargonun bir benzerlik vardır. Uçuncü Tiglatpileser oğlu olduğu o • Gudea bundan 45 asa evvel yeni kunmuştur. bir âlemin esaslarau kurarken kendi asil Bundan anlıyoruz ki Gudeaya gasipırkmdan doğacak bir büyük kurtancı lik Usurpator ismi düşmanlan ve çedâhinin kendisini bfle kıskandnacak kemiyenleri tarafmdan verilmişrir. Guyeni bir âlemin esaslarmı kuracağı acaba dea haddi zahnda Mezopotamyada yehatırına getaTniş miydi?.. Dağlı oğlu tişen hükümdarlann en büyüğüdür. Bir HİKMET TURHAN gasip değil bir Adapa, yani bir inkılâp( I ) Gudea hakkmdaki malumatı Etçıdır ( 2 ) . Komşulan Samî kavimler bir ki Sark eserleri mütehassın profesÖT sürü batıl ve geri fikirler içinde bocaDr. E. Ungeıin (Sumerisheund Akkadislarken Gudea bizzat mabetlerde bile sehe kunst) isimli eserile Tiglatpileset değişiklikler yapmış bir millet peygamUçüncü oğlu Asur Krah Çargon iki beridir. Sureti zahirede bütün hayatı isimli tabedilmek üzere olan eserin dmî ve millî ıslahatla geçmiş Gudeaya den ahyorum. zamanmda (Ruhanî Kral Priesterfiint) demişlerdi.. (2) Sümerlerce Adâpa efsanesi diye meşhur bir efsane vardır. Adapa Milâttan 2600 lene evvel bütün şark büyak bİT kahramandır. Cenup rüz milletlerinde hâkim olan en büyük mefgârlannm kanadını kırarak gök ilâhesi Mre dmt meflc&relerdi. Bütfin ıslahat, Bursa tergitinin açdma meraritmnden bir intiBa olan Anunun mudafaaşma kojmu|tuı. ^ muharefee kararlan, bep mabetlerde ye Roma mülâkatında Neler görüşüldü? Uhıdağa doktorlarla birlikte çıktraı. Geceyi orada onlarla beraber geçirdim. Nüzhet Şakir Beyin Uludağm zirvesinde doktorlarımiza dağ hakkında verdiği izahatı ben de dinledim. öğrendiklerimi iki mekhıpta «Cumhuriyet» karilerine de bildirmek istiyorum. Evvelâ dağ tedavisinden başlıyahm. Dağ tedavisi tababette oldukça mühim bir mevki ve ehemmiyet almıştır. Hatta bu tedavinin bazı hastalar üzerinde deniz ve kaplıca tedavisinden daha müsbet ve daha kat'î neticeler verdîği görülmüş tür. Tedavi üç nev'e ayrümaktadır. Birincisi münhat yerlerde ileri de • recedeki veremlilerin, ikincisi orta yüksekliklerde ilk devredeki veremlilerin, üçüncüsü de yüksek hrtifa • larda vereme miistait kimselerle hiç akla gelmiyen bazı hastaltktarın tedavisidir. Bizim için bunlardan en şayanı dikkat olanı yüksek irtifa lardaki ted'avilerdir. Nüzhet Şakir Beyin, üzerinde çok ısrar ettiği bir nokta vardır. Ulu • dağm yüksek yerlerine çıkan kimselerin ilk günlerde derhal muhite intibak edemediklermden vücutlerinde gördükleri bazı gayritabiî hal • lere aladanarak hemen oradan geri dönmemeleri ve en aşağı (7) gün mtizar etmeleri lâzımdir. Çünkü, ilk defa dağa çıkanlardan baziları üzerinde bir takım gayritabiilikler görülmesi gayet tabiidir. Meselâ; Diyâle, kalp çarpıntısı, bulantı, kaşıntı, baş dönmesi gibi vaziyetler... Bursadan: tpekiş büyük ve modern Bunlara ilk bakışta ehemmiyet vebir salon hazırlamıştı. San'at mektebi üç rerek (dağ bana yaramıyor) de paviyonla ve bütün mamulâtile sergiye mek doğru değildir. Ancak uzvî kalp istlrak etmişti. Aynca Halil Sami tıb hastalıklarına müptelâ olanlarla ibî müstahzarat, Birman Elvan, Çağlıyan leri derecede verem olanların bu ve Lâle ipekli kubaş fabrikalan, kon • raya çıkmaları esas itibarile doğru serve fabrikası, M. Romangal ipek fabolmadığından diğerlerinin beyhude rik?sı, Uludağ maden sulan şirketi, Nitelâş etmelerine mana yoktur. Alufer gazozlan müessesesi, Biçakçı Remkan ekzima ve bronşit gibi hasta • zi ve Hayrettin Beyler, Kitapçı Esat, hklara dahi iyi gelen yüksek dağ sandalye fabrikası, halk sabun fabrikaiklimi en tabiî ve en güzel bir tedavi sı Löfçeliler, şeker fabrikası Osman Sabri Bey, tstanbulda şubesi bulunan yeridir. Meselâ, bürolarda çalışarak Hasan Hüsnü Bursa pazan, Sabri Zayorulmuş olanların vücutleri üzerinhh yerli mallar pazan, Antikacı Ah de kamçılayıcı bir tesir yapan ve met, Kuyumcu Kemal ve Eyüp Sabri bu suretle hemen her türlü yorgunBeyler, Bursa hapisanesî imalâtanesi, cama Ali, bakırcı Hamdi, saatçi Meh • mrt ustalar. Cevahircizade AK Bey, saraç Fuat mBesseseleri vardı. Eskifehirden Hakkı Eşref taş ve tesbih imalâtanesi, kehlibara Şevket tı •et ve Ha«aa Rahmi Beyler, tsparta dan Kolah Haa oğlu halı tioaretanesi. Malatyadan gatvanizmed Ahmet Bey ler de birer köşe isgal etmişlerdir dar isimlerini bilmediğimiz birçok hastaliklan tedavi eder. Nüzhet Şakir Bey, bu mütaleaiarını bizzat talebesi olan genç doklukları gideren dağ havası, ayni zamanda nevresteni denilen afete katorlanmız üzerinde tevsik etti. Şimd*iye kadar arkadaslarına sokulmak. sızın münzevi bir halde yaşamıya alişmış bulunan bir talebenin bu • rada ahvali ruhiyesini değistrrdiğini anlatti. Dağ iklimi bir taraftan da vfi • cut üzerinde reaksiyon tevlit et • mek itibarile pek kıymetlidir. Bu • gün tababetin en yeni bir şubeeini teşkil eden tabiat tedavisi burada sıhhatli bir vücude reaksiyon seb«> bile daha yüksek bir enerji ve ka» biliyet verir ve bu şekilde vücude moY essir olur... Nüzhet Şakir Bey, nihayet Uludağın hususiyetine işaret ederek dünyanın hiç bir tarafında böyle birdenbire 2560 metreye kadar yükselen bir dağın bulunmadığuıı, yant basmda büyük bir şehirle kaplıca • ların ve denizm bir araya toplanmif olmadığmı anlattı. «Bu nokiadan df dağın kıymeti emsalsizdir» dedî. Dağın yüksek yerlerind'e hava tazyikinin ve müvellidülhumuzenin azalması yüzünden ciğerlerde ge • nişleme hatssasmın kuvvetlendiğmi ve bu yüzden en derin köşelere sı • kı»ıp kalmıs olan hamızıkarbonun dahi dışan atıldığını ve ciğerlerin süratle hareket etmek mecburiye • tinde kalmasindan kalbin adeta tehHkeli bir hastalığa tutulmuş kadar hiziı çarptiğmı, binaenaleyh burada çabuk yürümenin doğru olmadiğın' söyled1!. En »ayani dikkat nokta olarak ta, burada güneşin cildi süratle kızartmasına sebep, güneşteki ültra viyole şuaatuun alçak yerlerdeki hava dahalinde bulunan tozlar tarafmdan kısmen beledilmesine mukabtl yüksek yerlerde böyle bir haile raslamıyarak doğrudan doğruya vücude) nüfuz etmesi olduğunu ilâve etti. Nüzhet Şakir Bey, burada tababetin bugün üzerinde yürüdüğü iyon nazariyelerine temas ederek vücutteki hüceyratın yüksek mıntakalarda daha bariz bir şekîlde iyonizasyona raaruz kaldığım anlatarak izahatını bkirdi. Dağlann yüksek yerlerine bazı yıldızların henüz mahiyeti meçhul bulunan şüaatı da tesir yapıyormuş, bu mese üserinde de yü. Hatta M. Pikarm seyaha> tindeki gayelerden iri de bu imis.M MUSA Mbafir Yunan bahriyelileri dün Taksitn abidesine çelenk koydular ' Tartan BahrîyelUeri afndenln ortande Bir kaç gündenberi limanımızda bulunan Aris Yunan mektep gemİBİnin talebe ve zabitleri dün Taksim abidesine bir çelenk koy muşlardır. Misafir Yunan bahriyelileri bugün limanımızdan ayrılarak Var naya gideceklerdir

Bu sayıdan diğer sayfalar: