24 Temmuz 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

24 Temmuz 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lemmut 1933 'Cnmhurlyet' SON TELGRAFLAR Bana kalırsa Dünkü manzara • 1 ^m • ^m ı Konferans Batarken Dörtler misakı hnzalanırken, Londra konferansı, eski bir yatalak gibi, sürüne sürüne ölmektedir. Bed baht konferans, ne zaman doğdu, ne zaman büyüdü, ne zaman felce uğ > radı? Ve şimdi ona M. Makdonalt boş yere sun'î nefes vermeğe çalı • şıyor. Hiçbir konferans bu kadar çabuk iflâs etmemiştir ve harp sonrası konferanslarmdan hiçbiri bu kadar esaslı, bu kadar mühim değildi, hayale kapılmıyalım: Bütün öteki konfe ranslar ona bağlı idi. Acaba beynelmilel usul nihayet bulacak mıdır? Eğer bir daha her hangi bir konferans çağrılırsa, hangi bütçe encümeni ona tahsisat ayır mağa cesaret edebilir? Hiç şüphesiz Amerika bîr beha nedir. Eğer Amerika, dolannı şu veya bu fiatta tesbit etseydi, konferansm talihi başka türlü mü olacaktı? Daha ilk delegeler Viktorya istasyo • nuna ayak basarken konferans için ancak bedbinlik yapan, onu yalnız şerre yoran gazeteler, Ruzveltin henüz kafasında bile olmıyan fikri kâhinlerden mi öğrenmislerdi? Şimdi Londradan ayrılan her de • lege yanmdakinin kulağına e^il • miş: Oh.. Elhamdülillah, artık basbaşa konuşacağiz, diyor. Başbaşa! Fakat bu sistem, olsa olsa, 1914 e götürür. 1914 harp de • mektir. Ve bu sefer artık devletler veya gruplar değil, kıt'alar vuruşa caktır. Eğer bugünkü însanlafda, fırka • lar ve siyasetlerde istikrar görsey • dik, eğer senelik hesaplar yapabilecek imkânlar olsaydı, bu nükmü vermekte hiç çekinmezdik. Konferans sürünüyor ise, siyas«tler sürükleni • yor. Milletlerde narbe itikat kal madı. Umumî tarihin en büyük harbi olmuştur. Onun zaferi en büyük zafer, mağlubiyeti en büyük mağ lubiyet demektir. Galip sıkıntida, mağlup sıkıntıda, galip mes'ul arar, mağlup mes'ul arar, ve böyle bir tecrübeden sonra bir harp olsa bile, ancak, aranarak değil, îstenerek ve tartılarak değil, kendiliğinden olabilir. Yeni milletler artık mağlup olmuyor. Yenilmez şuur, Utilânın ayak • lan aitında bir pusu gibi duruyor. Harp en pahalı ve en az v«rimli sanayi arasma geçtL tngilterede kö mür ve demîrîn zarar edeceğî 19 nncu asnn aklma gelir mi idi? Bir za • ferden on beş sene sonra galibin mağluptan farki kalmıyacağı düşü • nülebilir mi idi? Bütün Avrupa, yenilmiş Avusturyaya nazlı çocuk gibi bakıyor. Hiç bir Habsburg harbi, bu kadar altın tazmmat almadı. Zalim bir muamma içinde yası • yoruz. Hiçbir iktısadî mezhep, hiçbir tarihî din kalmamıştır. Kapitalizm sosyalizme doğru, sosyalizm kapi » talizme doğru, Karl Marx ve Ford ayni deniz îçinde birbirine sanla • rak, imdada çağrışıyor. İlim, edebiyat yapıyort üniversîte kürsüleri her günkü zaruretlerin, hükumetleri, parlâmentolan ve fır kalan cebrettniş olduğu tedbir ve kararlara isîm ve sıfat bulmakla mesguldür. Aaısiklopedi bütün anantarlannı suya düşürdü: Şimdi onunla hiçbir davayı açıp kapamak mümkün değildir. Her devlet gümrüğünü kaplum • bağa kabuğuna çeviriyor ve başmı ikide bir, sessizce dışan çıkanp gene içeri sokuyor. Amerika Londrada ilk gün lerde bir ahtapot gibi goründü ve Duvr iskelesinde bh* kaplumbağa olarak karaya çıktı. Devletler, yıldızlar gibi biribirinden uzaklaşıyor. Mümkün olsa ha • valannı bile kendi ciğerlerlne has redecekler. Şüphesiz yeni dünya, bu tekevvün sarasi arasında göründüğü gibi değildir. Şunu unutmamak lâzımdır ki en büyük tehlikeler, insanlann ne ya pacaklannı iyi bildikleri zamanlarda değil, insanlann ne yapacaklarını bilmedikleri zamanlarda baş göste • rfr. Herkes: Sulh! Diye bağmp, evine sı ğınıyor. Hiçbir harp, bu sulh kadar, sokaklan boş bırakmamıştır. Korku ve kararsızlık, bir çocuğua karanhktan korkusu kadar müphem bir korku ve bir çocuk kararsızhğı Avrupada adeta teneffüs edilen hava haline gelmiştir. Bir misak, bir daha, bir daba, bir muahede, bir daha, bir daha, fakat bütün milletler bir araya geldikleri zaman, murah haslanmn adedinin bes misli ihti lâf çıkıyor. Herkes başkasile bir, kendisile on defa tezattadır. Koskoca milletler, kasasinı bul • mak için yangın ateşine atılan şaş kmlar gibi, topyekun tecrübeye ah lıyor. 1933 senesmm tarihte karikatürö hayretten açılmıs bir ağız ola eaktır. FAÜH RIFKI «Millî sosyalizme hücum edenler idam olunacak!» ün fstanbul Hürriyet bayramı yaptı: Vapurlar ve tramvay lar bayraklarla donandılar; Darüşsafakalılar, Galatasaraylılar, Hi. mayeıetfal cemiyetleri deniz gezinti . sine çıktılar; hükumet daireleri tatil edildi ve yakalannda rozetlerle bütün bir şefair ahalisi, evlerden caddelere, sayfiyelere aktı. Parîs 23 (A.A.) Havas ajansı Gazetelere baktım. «Milliyet» te da istiraki için hiçbir mâni görmediğibildiriyor: M. Pol Bonkur dün sabah bütün bir milletin gayriresmî ve devleni» söylemiştir. M. Hendersonla birlikte kahvalh etmiştin lesmî surette kutluladıin bu bayra • M. Henderson Londraya tir. Bu kahvaltıda M. Henderson Ro . ma dair bir satır yazı yoktu. Sirkecide döndü ma, Prag, Berlin ve Münihtekî göriiş alelâde bir tramvay ve otobüs çarpış • meleri hakktnda izahat verdi. masını çift sütun resimlerle ve müba . Londra 23 (A.A.) M. Arthur lâğah başhklarla birinci sahifesine geAvrupa devletleri arasında silâhlan Henderson Pari», Roma, Prag ve Müçiren bu gazete, resmen millî bayrambırakma meseleleri bilhassa mutaarnzın nihte yaptığı görüsmelerinin heyeti u mumiye itibarile, silâhlan bırakma ma. lanmız arasında bulunan bir mkılâbın tarifi ve kontrolu hakkmda bazı terak . ahedesinin lehinde olduğunu bildirmişyddönümünden bahsetmeği hatınndaa kiler olduğu anlaşılıyor. Bu itibarla anbfle geçirmemişti! Vakrt gazetesini aç lafma ihtimallcri göriiniiyor. Buntmla be. tir. Bununla beraber gelecek müzake . relerin muvaffakiyetle biteceği hakkıntım. Türk bayrağmm zemini üstünde, raber Fransız ve Alman tezleri arasın da henüz endişe etmektedir. memleketin timsali olarak, zincirini kı« da müşküller ve bilhassa Almanyaya ran bir kadın. Güzel bir renkli resim. sflâhlanma hususunda hukuk müsavatıM. Henderson bazı meseleler hakkın. nm kat't bir şekOde verilebilmesi için da bir anlasma olacağmı, en ciddî mü*. Fakat yazuuu okuyunca gazete tara . fından bu inkılâbm ctarihe kanşmış» vaktin bir tecrübe ve kontrol bir de küllerin, muahedenin müddetile, taarolduğuna, yani bugün için mana« kal. tatbikat devreleri olarak ikiye ayrd • raz edici silâhlardan vazgeçümesi nok. madığma hükmedildiğmi gördüm. Akuı ması meselesi vardır. talanndan olduğunu beyan etmiştir. gazetesinde bir Hri satırcık. Yalnız CumEylule kadar muhtdif meseleler hak Finlandiya da talîp huriyet ve Akşam gazeteleri, 23 tem > kında siyasî görüşmelere başlanacaktır. Moskova 23 (A.A.) 22 tem • mın mkılâbınm bugünkü büyük CumM. Henderson, Milletler Cemiyeti muz tarihinde Fenlândiyanm Mosko. huriyet inkılâbına temel ve tohıun ol • konseyî ile ayni zamanda ve umumî vadaki sefiri Baron Koskinen, hökume. duğunu yazmakta ittifak etmişlerdi. komUyonun işlerhıe tekrar başlanma tinden aldığı talimata tevfikan, Fen • Vakit gazetesnün iç sahifelerini aç . sından biraz evvel, 20 eylule doğru landiyanın 3 temmuz tarihinde Sovyet t m : Bizim Sadricik bermutat zoraki bir konferans bürosunu davet etmek niyeRusya, Estonya, Lehistan, Romanya, tesbih ve ud istiare sıfatile «10 tem . tindedir. Türkiye, tran ve Efganistan arasmda muzun Osmanlı milleti davası içinde Bu mülâkat öğleye kadar sürmSş ve imza edflmiş olan, müteeavizin tarifine doğduğunu ve onunla beraber öldüğüM. Pol Bonkurun 5 temmuzda şarkî dair mukavelenameye iştirakini mübey. nü» yanyor, hürriyete veriştirip du • Avrupa devletleri tarafından hnzalanan yin bir notayı M. Krestînldye tevdi etruyordu. Güldüm. Peki bu tatiller, baymutaarnzm tarifi mukavelesine Fran • mistir. Notalann tevdi edilmiş olduğu • raklar, millî bayram tezahürleri ne? Biz sannı da girmek ihtimallerini tetkike ve. na dair olan protokol M. Krestinski L. Osmanb ideolonsmi mi kutluluyoruz?! sile olmuştur. le Baron Koskinen tarafmdan ımza Kulaktan kapma baa tabirlerden ve id. M. Pol Bonkur «Cenevredeki tezine edilmistir. dialardan başka hiçbir teze dayanma . uygun olaa bu mukaveleye Fransanın 'Hnııı.mımııııııım{|ll!llllllll!l!!ininilllllllllllllltlll!niUllllılımııınHi dan kalem yürüttüğünü pek iyi bildiği • miz bo sevimli arkadaşın yazuuu da gülümsiyerek okuyup geçtflrten sonra ayni sahifed* Selâmi îzzet üstadm fık • rasma gözümiiz üişiverdi. Fikir arkadaşları arasuıda fransuca bildiğine ve hiç olmazsa okudugu Avrupa gazetelerini anlıyabtleceğme emin olduğumuz bu meslekta» eline bir Matin gazetesi geçirnüs, orada Balbonun muvaffaki . yeti münasebetile Fasist rejimi methe . den bir makaleye tesadüf etmis, on • Denizli 23 (A.A.) Çivrîl kaza dan su koskocaman hiseeyi çıkarmış; Berlm 2 3 (A.A.) Volf Aiansmsındaki zelzele hakkmda buraya gelen buyuruyor ki: dan: M. Goering, matbuata şu beya . mütemmim malumat tahribatm çok olnatta bulunmuştur: «Bu tcAırlart okurken: Koca Ube • duğunu gostermektedir. 14 köy tama« Bundan sonra devlet ve millî ral Franta, dedik, liberalizmin pu •osvalizırrin desteklerine hücum eden mile mahvolmus ve ?.26 ev, 334 ahtr payelken giden diimeni bozuk gemive samanlık yıkılnuş ve birçok ev de herkes en kısa bir zamanda hayahnı ye bmzediğini anladı!» kullanılmıyacak hale gelmiştir. Mev . kaybedecektir. Bunlar hakkında kanun Biz de, allah allah! dedik, acaba Sesim icabı ahali barman başmda olduk. gayet seri ve gayet müessir olacaktir. lâmi tzzet unuttu mu ki Fransada de larmdan insanca zayiat az olmuştur. Bundan başka, Nazırlar Meclisi Alman mokrat, sosyal • demokrat, radikal sos. Ağn* yaralılar Denizliye naklolunmus, kabinesine bu tarzda hareket edenler yalitt, sosyalist kartellist, marksist, hat. hafif yaralılar mahallinde tedaviye a ve hatta, devletin haysiyet ve otorite • lınmıştır. Zelzele netrcesi 87 siğır, 31 ta son Fransa sosyali^t kongresinde meydana çıktıgı gibi M. Marquetnm pesme fecayi yapılıyor diye propaganda eşek ölmüş ve birçok hayvan yara finde giden bir de nasyonal sosyalist yaparak taarruza kalkışanlar için hu . lanmışttr. Vali Fuat Bey beraberinde ve faşist, her türlü «iyasî doktrin sa susî mahkemeler tarafmdan idam ka • sıhhî teşkilât olduğu halde felâkete uğhibi gruplar vardır. Matin gazetesinde ran verilmesi için bir kanun lâyihası ve. rıyan köyleri gezmiş kendilerine yar çıkan bir makale Fransayı temsil et recektir. Aynca da bilhassa ihtilâle hizdım etmistir. Felâkete uğnyanlara yarmez. O memlekete .o da haricî işle • met için millî sosyalist muharipleri tara. dım için burada bir heyet teşekkiH et. rinde. yarı resmî bir dil arayacak olurfından yapılmış olan cürümlerin davamis ve hemen işe başlaımştır. sak belki ancak Temps gazetesini busmı îlga ve mahkumiyetleri af için Dün Çivrilde iki sarsmtı daha ol • luruz. Şimdi bu gazetenin 18 temmuz Başvekile salâhiyet veren bir kanun yap. mussa da bir ziyan yapmanmşttr. 1933 tarihli sayuında, birinci sahifede, tık.» şu satırları okuyalun; kelimesi keKmesine tercüme ediyorum* Anlcara 23 Kadrili eşkiyasına «Biz diktatörlüğc karşi Brayi umu yataklık etmekle maznun yüz on bir miye taraftanyız ve daima oyle kala mevkuf buraya getirildi. Bunlar maAnkara 23 Yüksek îktisat Meclisi cağız. Biz şahsî hük'ımptp karşı paTİr hakeme edilmek üzere yarın Diyar933 tediye müvazenesini tanzim et manter rejim taraftarıvı? ve daıma övle bekire gönderilecektir. Mevkuflar miş ve if kanunu lâyihasmm müzakerekalacağız. Biz dahna Hiirnvet taTaftan arasında bir kadınla Kadrili Bele • sme başlıyarak bunun umumî ahkâmı yız ve daima öyle kabca^ız. Her nevi diye reisi sabıkı Faik ve Umumî hürriyet ve yalnı? o. Çünkü biz hürri mahiyetinde olan «tş yasaıı» nı tet meclis azasından Coşkun ve Vahit yetaiz cumhuriyet, hürrlvetsiz mefnleket kik etmistir. Beyler de vardır. kabul etmiyoruz » Meclis iş kanunu lâyihasile iş yazısi, tktısat Meclisi bünyesile umumî kâtip. İşte hudutlarmı betonarmeden istihkâmlarla ceviren, işte buhrana en az lik teşkilâtmm alacaği şekil etrafındakî Riyo dö Janeyro 23 (A.A.) At. maruz kalan, işte en rahat ve en mü • raporlan hazırlamağa baslamıştır. Bu las denizini cenuptan geçmek üzere a • reffeh, işte zengin ve dünyanm altın raporlar pazartesi giinü Bafvekâlete veyin 20 sinde Dakardan hareket eden stoklan üstüne oturmuş Fransa böyle rflecektir. Alman tayyaredsi Virtşafattan henüz söylüyor. Bugünün vak'ası ve hakikati İktısat meclismm kânunusani içti • budur. Kehaneti bırakaiım. Faşist re . bir haber ahnamamıştır. maında meclis teşkilâtı hakkmda Bas. jim Balbo ile öğünebiür; fakat oteki Natal 23 (A.A.) Afrfca • Cenu . vekâletin vereceği karar tetkik edilecek rejimlerm öğünebilecekleri bmlercel bî Amerka seferini icraya teşebbus et. ve bu husustaki kanun lâyihası hazır • kahraman daha vardır. Bu ferdî mi • miş ve bu esnada kaybolmu? olan Allanacaktır. saller hiçbirşey ispat etmez; hususile man tayyprecisini aramağa çıkan deMeclis pazartesi günö orman mese. bir Türk inkılâbtnm yıldönümünde niz tayyaresi neticesiz araştırmalardan yabancı inkılâplarm propagandasmı an. lesmin müzakeresmi müteakıp bu devre dnan bir yazuun içinde, bu köksüz desonra buraya dönmürlür. içtimalanna nihayet verecektir. • • • ••«»» « » . ^ Fransa ve mütearrızın tarifi misakları Pol Bonkur «Fransanın da bu misakı imzalamasında hiçbir mâni yoktur» diyor NALİNA İHEM MIHINA 1 Havaya pes' azetenin biri Rasatane müdürâ Fatm Beyin, artık fena havala • nn geçtiğini ve ertesi günden itibaren günlük güneşhlc olaceğuM söy« lediğirJ yazdı. Halbuki ertesi gün, ge. ne, temmuza değil, teşrinisaniye veya kânunuevvele yaraşan kapandc v« abus bir hava fle karşılaşmca diğer bir gaxete Fatin Beyle alay etti. Bunun üzerine bir arkadaşumz, KandPH sırtlanndaki Rasatanede vazifesîle mesgıtl bulunan Fatin Beye telefonla gazetelerin yazdıklannı anlatarak ne diyeeeğini sordu ve muhterem alim den şu cevabı aldı: Ben, artık hava ile mesgul olmuyorum! Nihayet, hava Fatin Beye de pes dedirtti. Fatin Beyin yerinde olsana, ben de bu hiç yüzü gülmiyen, ağlamif surath, küskün havaya küserdim doğrusu. Bu sene, yaz, söz verip verip te as. la gelmiyen vefasız ve fettan bir sev 4 giliye öz türkçe soyleraek lâznnsa fmdıkçı bir kadma döndü. Herkesi aldahyor. Fatin Bey ne yapsın buna! Eski . den yağmur duasma çıkanlar gibi o da Rasatane halkını plâj ve yazlık kazîno ift letenleri toplayıp yaz duasına çıkamaz ya! Bu sene, tabiatin, hava işlernd idar4 eden nazv veya kumandanı fena halde beceriksizlik ederek mevsimleri birbirine kanstmyor. Havalarm nârontji bir nazırsa onu Rhnatsızltk reyi verip düşürmek, yahut ta bir kumandanca azletmek elhmzde değil ki... Hava tahmm ve kehanetierinin yanbslığı etrafında bir zat şu hikâyeyi an « lahyordu: Fransada çok âlim bir rasatan* m& dürii, belediye dairmmin kapıamdald levhaya, hergfin, ertesi günö havanm nastl olacağmı yazarmış, fakat, madmi bu tahminler yarJış çıkarmış. Anla , j tılan o zaman da, ba sene olduğu gibi*, hava, umö f erme, hesabı Idtaba, uymıyan, kararsu, cilveli, maymun iş • tahlı bir aşifte gibi oynakmış! .' Heyetşinas rasatane müdtirünun tahV minleri yanl^ çjkmakta devam ettiğf snada, bir koylü de, hergün geKp mu « dürün hava raporlarmm altma yarn hava şöyle olacak, böyle olacak, diye yazar, köylünün tahmmleri hemen kâ • milen doğru çıkarmış, O kadar ki ra « satane müdürü, nihayet, gidio köyhiyS görmüş v* kendisinht khn olduğunu söylemeden ona sormuş: Havanm yarm iyi mi, fena mı ol. duğunu nasıl biKyorsunuz ? Ve k jyiüden şu cevabı almtş: «ersem bir rasatane mndürömü* var, baktim İd ne söylerse yanha çıkıyor. Ben de hava raporlarmm al « tma nnun TazdJclarmm akâni TMWO • rum. Doğru çıkıyor. Bu sene de hava o kadar oynak, 6 kadar besapsn ki alim rasatane mü « dürlermi yalancı, eahil köylüleri doğ •* rucu çıkanyor. Ne yapalma, msanlar gb bî, havalar da havalandi! Prusya Basvekili tehdit ediyor Çivrildeki zelzele tahribatı 14 köy mahvoldu, 226 ev yıkıldı M. Venizelosa yapılan suikast Amerikanın ticaret muvazenesi bozuldu! tahkikatı Atina 2 3 (Hususî) Müddeiumumî ile müstantik arasmda çıkan ihtilâf fizerine salâhiyettar Adlî Meclisin ver . miş olduğu kararla emniyet müdürü ve jandarma mülâzimi serbest bırakılmışlardır. Jandarma mülâziminin tahliye edilmemesinde ısrar eden müstantik, Venizelos taraftarlığı yapmakla rtham e . dilmiş, değişn'rilmesi istenmiştir. Muhalifler, hükumetin bu karannı gayri • kanunî bulmaktadırlar. Atina 23 (Hususî) Hükumet, Meclis açıldığı vakit muhalefetm hü • cumlarma mâni kalmamak için sui • kast tahkikatmm biran evvel bitiril . mesini istemektedir. Vaşmgton 2 3 (A.A.) 1931 ağustosundanberi ilk defa olarak Amerik» ticaret muvazenesi boTUİmustur. Hariran aymda ihracat 119,900,000 dolar, ithalât ise 122,000,000 dolard». Holivutta grev! HoüVut 23 (A.A.) On bfc fflhn stüdyosunda mütehassıslar grev ilân etmişlerdir. Bu grevden 27,000 işçi müteesshr olmaktad*. V« birçok ar . tistler mukavelelerinhı reshedumdert tehlikesme maruz kalrmşlard*. iktısat meclisi iş kanununu tetkik etti Ankaraya 111 mevkuf getirildi Millî bir bayram günii Birinci sahifeden mabat lerini minnetle anmamak mümkön olmaz. tstanbul 23 (A.A.) Hukuk Fakültesi talebesi, Lozan sulhünün im« zalandığı günün yıldönümünü yarın 15,30 da Darülfünun konferans salonunda büyük tezahürat ve mera • simle kutluhyacaktır. Ve bütün lstanbul halkını bu büyük millî bay rama îstirake davet eylemektedh". Troçki Yoldaşın Fransa seyahati Marsilya 23 (A.A.) M. Troçki. ye alınmış olan hudut harici karan kaL dmldığından, sabık Hariciye Komiseri Marsilyaya geldiği vakit, alelâde bir yo'cu olarak karşılanacaktır. Bulgar mebusun katili Bulgar'stanlı bir Törk imiş! Darülfönundaki merasim Hâlâ haber yok! Sofya 23 (A.A.) Bulgar ajansı bildiriyor: Polis tarafmdan alman siddetK tedbirler sayesmde meb'us Hü • seyin Galibofun katili olan AH oğlu Veli tevkif edildi. Kahl Bulgaristan Türklerindendir ve Kuşkavaklıdır. Hâ disenin sebebi şahsidir. Katfl cmayetini tamamen itiraf etmistir. lil, bir çürük diş gibi sallanıyor. İşte Hürriyet Bayrammda bir kısun matbuatm manzarası! Vaktile ben« Sevive! Seviye!» diye sesimi yüks?!trr'{te haksız mı hnişim? Cumhuriyet Nüshası S Kurustur şeraiti İ ' ? \Türkiye in H 1700 Kr. 1450 800 yoktur Halkevindeki merasim tstanbul Halkevi Reisliğindent 24 temmuz 933 pazartesi güntt akşamı saat 18,30 da Lozan sulhu nun senei devriye hatırasını tes'it için Gülhane parkı methalindeki Güzel San'atlar şubesinde mensupları na bir müsamere tertip edilmistir. Arzu edenler gelebilir. Aynca da < • vetiye yoktur. Aman kızım, kendine biraz daha tnünasibini bulamadın mı? diyor.] Talha sesini çıkarmadan yanı mızdan uzaklaşıyor. Yalnız bu izdi vacı hoş gören Süheylâ oluyor. birine aldırmadan anneme: Ben karanmı verdim, isters hemen yann doktoru çağırtıp görü şünüz. Diyor ve onun cevap vermesi ne vakit bırakmadan odama çıkı yorum.. Yalnız kalınca bana acayif bir asabiyet geliyor. Telâşlı telâşli laşıyor, oturuyor, kalkıyor şarkı lüyor, aynanın önüne giderek ken ~\ ditne bakıyor dönüyor, kitaplanı kanşlınyor, hatta yüksek sesle ma bir iki kelime söylediğimin far kına varıyor, sonra ürkerek hava almak için pencerenin yanıı gidiyorum. Elimle tikanan, acıyaıil boğazimı tutarak derin derin bir Ülf nefes alıyor, gözlerimî kırpırmHan gecenin sessiz ürkünç, fakat cazlp karanhğma bakıyorurn&abadı v<a*. Senelik 1400 Kr. Altı aylık 750 Oç ayhk 400 Bir aylık 150 PEYAMt SAFA adam oluyor. Mera' yavrucuğum, sana bu beyazlanmağa başlamış saçlarımla ilânı aşk etmem çok saçtna, hatta iğrenç olur. Dünyada en büyük felâket. insanın yüzile beraber kalbi nin ihtiyarlamaması küçüğüm, senin kırk sekiz yaşında bir adamı aşkla sevebilmen hnkânsiz.. Bunu biliyo • rum ama, seni görmek, daima görebilmek benim için kâfi.. Ve seni memnun görmek için ne yapmak, ne ya pabilmek mümkünse, elimden ne gelirse yapanm... Sakın bunu fedakârlık olarak kabul etme. Hayır yavrucuğum, bu sadece bir ihtiyar egoistliği yalnız sen kendini düşiin, hem iyi düşün.. Kimseyi sevmiyor musun?.. Şimdi cevap verme.. Şimdi cevap verirsen ihtimal kendi kendine fenalık etmiş olursun.. İki gün, üç gün ne kadar istersen düşün.. Bana istediğin za man cevap verirsin.. Ve sakın hayır demek istersen tereddüt etme.. Beni düsünüp üzülme, nvsan bu yaslardan sonra her şeye tahammül etmesini bilir.. Hatta başkalannın saadetile mesu't olmağa bile... Saçlarınu oksıyarak uzaklaşıyor. Şaşkınlıkla bir kelime söyliyemiyor, hatta olduğum yerden kıpırdanamıyorum. Bu o kadar aklıma gelmiyen bir şeydi ki akşama kadar uzun uzun düşünüyor, karanmı veriyorutn: Doktorla evleneceğim. Bizimkiler gelince, hemen annemi bir köşeye çekip karanmı bildiriyorum. Niçin bu kadar acele ediyorum bilmem. tçimde sanki biri mâni olacakmış, gene bu evde azap çekerek kalacakmışım gibi bir his var. tzdi vacın çabuk çabuk olmasını Utiyo rum.. Annem o kadar şaşınyor ki bana cevap vereceği yerde. A bu kız deli olmuş .. Bakın kimle evlenmeğe kalkmiş diye bağırarak hepsini başıma topluyor. Ta biî hiçbiri bu anî havadise annemden az şaşmıyor. Vahap yüzünü ekşiterek doktorun aleyhinde bulunuyor. Macide teyzem, Büyük hikâye: 29 Yazan: Perihan ömer üolge Çiçeği Kadıköyünde bize yakın bir yer de ev tutmağa karar vermişler. Peki bunlann arasında ben ne olaca ğım. Ne yapacağım diye çocuk gibi hüngürhüngür ağhyorum. Tam bu srrada kapı vuruluyor, Hatiçenin sesi mınldanıyort I Küçük hanım doktor bey gel 31. Sizi görmek istiyor. i Sevinçle gözlerimi kurutarak yanma koşuyorum. Onu asılı duran resmune dikkatle bakarken bulu yorum. Usulca yarnna sokularak: [ Bonjur doktor, bu somurtgan «uratta bakılacak ne buldunuz di yorum. Gülerek: tşte hen de ona bakıyorum ya.. Resimde bile somurtmu{5un acaba bu güzel yüz hiç gülraiyecek mi diye düşünüyorum diyor büsbütün sokularak yüzümü yüzüne doğru kaldmyor: Ama haksızsınız, diyorum. Çünkü sizin yamnızda hiç somurt mam en üzgün zamanlanmda bile neş'elenirim... Derin bir şefkatle gözlerime ba • karak soruyor: Ne neş'esi yaramaz.. Sen gene ağlamışsın.. Niçm mesu't değil misin? Başımı sallıyarak: Hayır, diyorum. Uzun uzun düşünüyor.. Zaten ben bunu biliyordum.. Küçüklüğünden beri bütün üzüntü le;ini anhyordum.. Lâkin elimden ne gelîrdî. Bir an susuyor, sonra yavaşça ilâve ediyor. Artık büyüdün.. Evlenecek bir genç kız oldun. Bu kadar genç gü • zel erkek var. Birini ıntihap et, mes'ut ol. Gülerek soruyorucn. Mes"ut olmak o kadar kolay mı? Hem genç, güzel erkeklerden bana ne.. Ben sevilmek istiyorum.. Bilmezsiniz on yasından beri buna ne kadar ihtiyacım var. Bazı öyle günlerim oluyor ki bir dilim ekmek dilenen aç bir dilenci gibi ellerimi açarak karşıcndakiler beni biraz sevmeleri için yalvaracağım geliyor.. Ben hastayım doktor.. Beni ya • şadığım hayat hasta etti. Ben kim • seyi mes'ut edemem .. Sadece beni teselli, tedavi edecek bir şefkate ihtiyacım var. Hayretle yüzüme ba kıyor, gözlerinde acayip derin bir mana var, titrek bir sesle: Seni mi seven yok?. Ya ben?. Bu sözlerinden utanmış gibi başını önüne iğiyor.. Fakat kaldmp devam etmeğs başladığı zaman gene eskî

Bu sayıdan diğer sayfalar: