1 Ağustos 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

1 Ağustos 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ı . •>.> SON TELGRAFLAQ YunanBulgar hududun Maarif Vekilinin riyaseda yapılan soygunculuk tinde bir komite teşkil ediliyor Yunanistanda heyecan dvam ediyoor, Bulgarista na giden bütün yollar askerle kuşatıldı Dördüncü Yunan kolordusu Erkâ nıharbrye reisi Jeneral Kalekis ve bir müddeiumumî ile bir makinisti hamil bir otomobilin Yunan Bulgar hudu • dunda Bulgar komitacıları tarafından taamıza uğrsdıklarını yazmıştık. Diin bu mesele hakkında Atinadan aldığımız telgraflar şunlardır: Atina 31 (Hususî) Bulgar hudu du yakınlarındaki son şekavet hâdisesi efkârı umumiyeyi işgalde devam edi yor. Gazeteler sık sık tekerrfir eden şekavet hâdiselerinin kökünden izalesi için hükumete bu hususta şiddetli ha • reket etmesi lüzumunu ihtar eylemektedirler. Gazetelerin mütaleasına gö re zâhirde samimî, fakat komitacıla rın yüzünden hakikatte pek iyi olmı • yan Yunan Bulgar miinasebatının diizeltilmesi zamanı gelmiştir. Şimdiye kadar yapılan tahkikattan elde edilen nefa'celer şekavetin Bulgar komitacıları tarafından ika edildiği merkezindedir. lddia edildiğine göre Bulgar komitacıları o havalide günlerdenberi tertibat alarak hazırlanmıslardır. Taarruz pek anî olduğundan otomobil yolculan mu>n*ftl*M>Wlimil Liselerde ıslahat yapılacak AÇIK MEKTUP, Bir Kadrocu dostuma Azizim Bürhan Asaf, Bana hususî olarak yolladığm <A • dukça haklı ve güzel mektuba, gene se> nin gösterdiğin »rzu üzerine açık ve umumî bir cevap vermek Utiyorum. Diyorsun kîî «Kadro mecmuaaını bolşevik diye takdim etmek, bizden baska Bolşevikleri de giildÜTen bir usuldrr. Kadro nun bİT nevi Türk fasizmi yaptığı me selesine Relince, Türk inkılâbınm fa şizmden ılham aldığını iddia eden bir 1ta.]yan muharririne tarafımızdan lâ zım gelen cevap veTİldiği gibi faşizmin nekadar ric'l (reaksiyoner) bir haıeket olduğu da mecmuada birkaç defa (en son olarak ta 9on nüshada) izah edîl miştir. Kadroyu okumamana kızmak hak kım değildİT, çocukluk arkadasim ve Türk muharriri olduğun halde Kad royu sevmemekliğini de son derece tabiî bulurum. Fakat Kadroyu, oldu ğundan baska göstermekte, herşeyden evvel ciddî bir muharrİT olmak bakı mından zararlı çıkanm.» Ben, içinde «Kadro» kelimesini kullandığım «inkılâbımızm ideolojisi» başlıklı yazımda yalnu ve doğrudan doğruya mecmuanızı kaıtetmiş değildim; umumiyetle kollektivist veya devletçi bir iktuat sistemini milliyet kadrosu içine sokmak istiyen bütün muharririeri rruzi, meselâ bu arada limancı Ahmet Hamdi dostumu, buniardan baska hani sn yevmî gazetelerde ne söylediklermi bilmeden ileri geri adeta faşizm edebi • yatınm en köiii örheklerini veren kalemleri gözümün önüne getirmiştim. Bunlarm idne belki mecmoanız da girebi • lir; öyle olacak ki Hamdi Bey de aranıza kahlmış bultmtryor ve sen de ta rifimden ahnmış oluyorsun. Peki. ttiraf ederim ki ben Kadronun son nüshalannı görmemiştim. Pek haklı ihtann üzerine hemen bir tane aldrm ve ciddt emeklerm mahsulü gibi görünen bütün yazılann:, hele senin Kad ro tezile faşizm arasmdaki münasebet şüphelerini gidermek istiyen makaleni okudum. Fakat sen de itiraf et ki, te • zinizin içinde, Romanra ve Moskova • ntn hayalmî görenler az değildir. Sen bir ttalyan muharririni zikrediyorsun; ben de, geçenlerde okuduğum fransızca çıkan bir Sovyet mecmoasmda gördOm ki bizim Avrupa emperyalizmine karsı yan müstemleke olmaktan kurtulmal: içm yaphğınuz bîryük hamlenin kendi inkılâplannd»n mülhem olduğunu ya • zıyorlardı. Aniaşılıyor ki sağda, solda komsu milletler bizim k»ndnerrnd'»n ilham aldığımızı 8ne sörmekle rejhnlerine dışandan gıd% anyorlar. Onlarm bu id • dialan elbett» ki sizin faşist veya ko münist olmanızı icap etmez; fakat tezinizin eqwveqne, yani şüpheli ve iki manalı tarafı ^stfîne dikkati çeker. Gene itiraf et ki ttalvanm emperyalist e * melleri »tisna *dilirte ba empreyalizmle mücadeleyi h^def yapan ve yalnız bu noktada »amamile siıe iştirak etti ğim sistemmirin usulfi, faşist veya nasyonal • sosyalist iddialan andtrmıyor değildir. Karn tarafın «lâhmı kullan mak ister gibi görünüvorsunuz ve za • ten ben de «Tgrk Fasizmi» tabirfle aradaki bu farkı biraz ortaya koymuş bulunuyorum. Fakat.. Dur. Ben sonunda «izm» olan bütün akidelere karşt Himatsulığımı bir kere daha tekrar edeceğim. Zha biliyorum ki ba meseleler uzayınca nihayet iptidaî tariflere dayamp kahr: Faşizm nedir? Sosyalizm nedir? Kapitalizm nedir? Filan. Halbuki, her vakit yazdığım ve söylediğim gibi, bütün bu sistemler, yal • nız, terkipler'ni içinde bulduklan bir zihin ameliyesınrn aklî hudutlan içinde kalmışlardır. Mücerret tariflerdir. Ki tap veya program sahifesinden çıkarak hayata doğrn yürüdükçe ve müşahhas seniyet âlemile tf^masa geldikçe, en büyük hassalanru, kendi kendilerine ben> zemek hassahrnı kavbo^erler. Tarif, namahdodu tahdit gayretidir ki suuru muza verdiği avdmlığuı bedeüni, göriiş ufkumuzu daraltrihkla ödetir. Fotog • raf, yaşıyan hir maddenin ancak na«il bir tek anını t«sKit edebilirte, tarif te öyle mahdut kalır. Hâdiselerin seyrmi kendi perdesinde aksettirmek istiyen insan ruhu, zihrî kahplardan çıkarak, sinema filmi gibi hareket ve tahavvül içinde bulunmah, arni noktaya saplanmamalıdır. Bir iktısatçı diyor ki: «Kapitalizm iflâs etmez, çünkü kapitalizm de. nilen bir sistem asla mevcut olmarmştır.» Ve son üç asır içinde mülkiye tin geçirdiği hayret verici tahavvülleri anlatıyor. Hakikat sudur ki sosya • lizm dive d^ mmvven bir sistem yoktur. Nitzsche ni" güzel söylerı «Ancak tarihi olmıyan seyler tarif edilebflir » Çok doğru değil mi ? Tarihi olan şey ya. şayan, her an istihale halinde bulunan şey demektir ki elbette mahdut bir tarife sığmaz. Henri de Man da bu fikirde: «Sosyalizmin tarifmi hnkânsu buluyo • rum, diyor, ask, dm, ahlâk ve içinde gayriaklî unsurl«r bulunan her canlı şey gibi, sosyalizm de kelirnelerin içinde hapsedilemez.» Dostum, demek fsfa'yorum ki slzin faşist olmadığinm kıbul ederim; hatta bu manada Sinvör Musolmmin de fa • şist olmadığım kabul ederim. Çimkfi, herhangi bir d^kVre nisbet mevzuu bahsolunca, h»yat önünde karikatürü sıntan her türlS narariyeye zeki bir a dam beyntni kapt.rmaz. Pamait Strati sanatoryomond*n niçint «Ben hiçbir ffkre kendini t^sl'm eder adam deği • lim!» diye h»yfeırt?ı? Karl Manc, biz zat, Hegelden ö^rendiği «fikir hile • si» usuliie bejfnvete inandırmağa ça • lıştığı tezinm belVi de akıbetini hisse derekt «Ben msrksist değflim!» diye bağirmarms mıydı? Dikkat edivorum, bötün yazılarinizda bu mücerret tabirleri bardak, çatal. hıçak... oevindec maddeler gibi tutu* yor, onlara btr oria xaman manışOe bağlanarak birçok mevhumeler üserind^ hep affirmatif, kat'î, lâyetegayyer r.aslar, hükümler söyleyip çüayorsu nuz. Bunun için lugatiniz mahdut, ta rifleriniz mahdut ve hüküznleriniz çok dogmatik. Mazur görilnuz, pek can sıktci bir terminoloji tekrarîan içinde kalıyor • sunuz: «Metot'u düşünUş, atstemli gö rfiş, yanm m&stemleke olmaktan kur • tuluş, ileri teknik, devlet cihazmra 3c • tidan, tezat, n'zara» gibi tabuierinizin bmlerce defa tekerrürü... İki defa dü • sünülen bir fikrin hayatî kıymeti olmadığmı kabul edeceğiniz güne kadar, tabirimi affediniz, bu geviş getırme sizi yornnyacaktır. Mecmuamzm bir sayı smı okumuş clan îçin îkmcisîni okumak ihtiyacı doğrmtyor. Tek plâk çalan bir gramofon» benziyorsunuz: Hoş, bütün doctr'tnaire mecrnualar gibü Bunlan müstakbel bir münakaşanm flk taarruz kurşununn atmış olmak için söylemiyorum; sadece, Kadroyu oku mak hususundaki lâkaydimin bir vicdan murakabesi olarak yazıyorum. Gözlerinden öperim, aziz ve degerü Bürhan Asaf. PEYAMİ SAFA Şergi bugün , açılıyor Beşînci sergi geçen sene ' kilerden daha güzeldir Birinci sahifeden mabat malarî ve bütün halk her sene Yerli mallanmızın teşhir edjldiği sergO^rin bef incisini, evvelkilerden çok daha mü tekâmil bir halde göreceklerdir. Türk sanayüni yükseltmek, memleket malu m halka tanıtmak ve sevdirmek yolunda elinden geleni yapmak için cah •' san bütün sanayi erbabımızı tebrik e. derken bu çok hayırh işe önayak olan ve bunu beş senedenberi büyük bir muvaffakiyetle basaran Sanayi Birliğf omumî kâtibi Nazmi Nuri Beyi de a t kıslamağı vazife biliriz. Beşinci Yerli Mallar Sergisinde si • naî sahadaki millî kudretimizi bütün vatandaşlara göstermek için hakikaten çahsan müesseselerimizden biraz babsedelim: Sümer Bank, büyük fedakârhklar yaparak kendisme merbut Hereke ipel li ve yünlü mensucat, Beykoz debagat ve kundura, Feshane mensucat, Ba « kırköy bez fabrikalannın imalâtım teşhir içm sergide fevkaiâde güzel ve modern tarzda bir paviyon vücude getirmiştir. Bütün dekorlan ve intizamfle bir zevki selim abidesi gibi göze çar . pan bu paviyonun yamlışmda ve ter* tibinde Yerli Mallar Pazan Beyoğlo şubesinin çok çalışkan müdürü Ekrem Beyin büyük zevki selimi en büyük amO olmuştur. Muhakkak ki serginm en zarif paviyonu Sümer Bank fabrikalari paviyonudur. Zingal şirketi de Galatasaray Lisesi bahcesinde büyük bir yer işgal ederek fiç odalı ve her türlü konforu hâvi çok güzel ahşap bir ev inşa etmiştir. ZingaT şirketi bundan baska diğer mamulâtmi teşhir içm gene bahçede ayn bir pa< vîyon vücude getirmistir. Zmgalin evî< etrafmda vücude getirilen yeşfl bahçe ile beraber çok zariftir. Filvaki Zingal evi lisenin bahçesini kıymetli bir md gibi süslemektedir. Alpullu şeker şirketi de muntazâm bir paviyon vücude getirmiş ve bunu çok güzel dekorlarla süslemiştir. Şeker şîrketmin pavi^onunda ressam Ratip Tahir Beyin tablosu alelâde bir dekor değil; serginrn üstündeki resim sergLr sine yaraşan güzel bir san'at eseridir. Raydolm diş macunu fabrikası bahçe* nin kapıya en yakm bir kısmmda çok şirin ve ufak bir imalâtane vücude getirmiş ve mÜstahzarahm çok iyi ta • myan ve seven halka, adeta ilk deaf o. larak «hoş geldiniz*. demek vazifesinf üzerine almıştır. Suphi Bey mensucat fabrikası da kfi. çük olmasma rağmen gayet sık bir paviyon yaparak mallannı teşhir etmiş tir. Süreyya Paşa mensucat fabrikası dl kendisine yakışacak tarzda bir meşher yapmışhr. Kütahya çini fabrikası da çml ma. mulâtı kadar güzel ve şirin bir paviyoi yapmıştır. Burası, yalnız memleketi. mize has bir san'at eserinm teşhir edflmekte olması dolayısîle, çok şayanı dikkattir. Memeketm en mübrem ihtiyaci o * !an pamuklu ve yünlü bez hnal eden' Adapazan bez fabrikası da bu sene' yeni mallannı çok güzel bir tarzda teshi etmektedir. Bunlardan başka Etem Pep tev ve şeriki Niyazi Beylerin, Evliyazade Nurettin, Kâzim ve Necip Bey . lerin ıtriyat fabrikal^n da müstereken çok güzel bîr paviyon yapmışlardır. Bu seneki serginm mesahai sathî . yesi ve iştirak eden finnalarm adedil geçen senekilerden çok daha fazla ve) geniştir. Serginin büyük kapısı bugünkü merasim dolayısile bayraklarla süsIenecektir. Sergiye mektebin arka kapılarmdan da girilebilecektir. kavemet etmeğe vakit bulamamışlardır. Hiikutnel a'âkadarlara bu hâdise mii • nasebetile şiddetli tedbirler almmasını ve şüpheli eshasın sıkı bir surette taki bini emrefmiştir. Faillerin Bulgar toprağına kaçıp kaçmadıkları araştınlmaktadır. Atina 31 (Hususî) Takviye edilmiş müfrezeler şekavetin yapıldığı maha'de faaliyete geçmişlerdir. Bununla beraber vak'anuı geç haber verilmesi yüzünden sakilerin kaçmak fırsatım bulduklan hakkındaki mütalealar kuvvet bulmaktadır. Bu sabah tereşşuh eden haberlere göre müfrezelerden biri Zirnove yakmında bir ceteye rasgelmis ve eşkiyalara tes lim olmalarını bildirmiştir. Müsellâh olan çete efradı bu emre ateşle cevap vermişler ve büyük bir musademe ol • muşlur. Fakat vakit geç olduğundan silâhlı çete efradı kaçmağa muvaffak olmuşlardır. Dördüncü kolordu kumandam çete • lerin takip ve tenkili işîni üzerine al mışiy. Bulgaristana giden bütün yollar kuşatilmıstır. Maarif Vekâleti önümüzdeki ders yi. lından itibaren liselerde umumi şekil. de ıslahat yapmak üzere hazırlanmaktadır. Bu iş için Maarif Vekili Reşit Galip Beyin riyasetinde bir liseler ıslahat komitesi teşkil edilecekb'r. Bütün kadrolar ve dersler yeniden tanzim edilecek ve lise muallimleri, müdürleri arasında çok mühim tebed . dülât yapılacaktır. Liselerde fransızca ve ingilizce li . sanlannm kuvvetlendirilmesi için icap ettiği takdirde Avrupadan mütehassıs muallimler celbedilecektir. Profesör Malşin liseler ıslahatile de meşgu olması muhtemeldir. Muallim mektebi Erkek Lisesile birlestirildi ."pnmMllıılımilllllllllllllllKHBIIIIIIIIIIIIIIIIIIİHIIIIIIIMimımin ırtişa meselesi Istintak hâkimi kararını ancak on beş güne kadar verecek Ankara 31 (Telefonla) trtisa maznunlarma tebliğ edilecek iddiana. melerden bir kısmı tebliğ edümiş, bir kısmı henüz tebliğ edilmemiştir. Maz. nunlara itiraz içm 3 günlük müddet verilmiştir. Birinci istintak hâkimi iddanameler kâmilen tebliğ olunduktan son. ra, varsa itirazlan tetkik, men veya Ifîzumu muhakeme karan verecektir. Dava evrakı birkaç sandık olduğtmdan istintak hâkiminin 15 günden evvel ka* • varmeai muhtemel değildir. >• İstanbul limanı Hazırlanan yeni liman nizamnamesinin hükümleri Ankara 31 (Telefonla) HazırIanmakta olan tstanbul limanı ni zamnamesinde, limanin hudutlan şöyle çizilmiştir: Şimalde Rumeli ve Anadolu fenerleri arasında çizile • cek hattan itibaren cenupta Pendikten başlayıp Adalann cenubundan (Adalar dahil) Çekmece göiünde nihayet bulan hattın arası İstanbul limanıdır. Bu saha, Galata limanı, içliman ve dışlimaiı diye 3 kıstna ayrılmıştır. Nizamnamede geminin limanm muhtelif kısımlannda demir yer lerile, seyrüseferlerine dair ahkâm konmuştur. Parlayıcı maddeler taşıyan gemiler içm de aynca hükümler vardır. Galata limanile. içlimanda kayık ve sandallarla mavna ve sa lapuryalarm yelken açmasi mene dilmiştir. Dün Maarif Vekâletinden gelen bir emirde Erkek Muallim mektebinin ts> tanbul Erkek Lisesile tevhit edildiği bildirilmiştir. Mektep talebesi Düyunu Umumiye binasına nakledileceklerdir. Yalnız mektebi son sımf talebesi liselerde felsefe ve riyaziye kısımlan gibi acılacak pedagoji kısmma devam e. deceklerdir. Muallim mektebi binasında yeniden bir Kız Lisesi açılacaktır. Mektep bütün eşyalannı olduğu gibi yeni liseye terkedecektir. Muallim mektebinin muallim ve idare heyetlerinin vaziyeti henüz malum değildir. Beynelmilel Esperanto kongresi Kolonya 31 (A.A.) Volf ajansı bildiriyor: Esperanto dili taraftarlarının 25 mci kongresi dün sabah açilmıştır. Otuz iki milleti temsil eden bin murahhas bu kongreye iştirak etmektedir. Kongre açıldığı zaman reîs mu rahhaslara «hoş geldiniz» demiştir. Bundan sonra «Alman esperanto birliği» reisî ve Kolonya belediye reisi ile Belçika, tngiliz, Danimarka, Fransa, tspanya, Çin, ttalya, Felemenk, Isveç, Norveç ve tsvîçre mümessil • leri birer nutuk söylemislerdir. Şlayher hükumeti neden sukut etmiş? Paris 31 (A.A.) tntransigeant gazetesinin bir muhabiri M. von Şlayheri ziyaret etmiş ve bu hususta gazetesine şu tafsilâtı gönder • miştir: «M. von Slayher, îsviçreye iltica ettiğine veya hapsolunduğuna dair ortada dolaşan bir takım dedikodular hilâfına olarak Potesdamdaki malikânesinde oturmakta ve tamamile serbest bulunmakrtadır. Von Şlayher göz hapsine bile ahnmış değildir.» M. von Slayher riyasetindeki hu kumetin hangi sebeplerden dolayı düştüğü hakkında sonılan suallere verdiği cevapta bu sukutun siyasî propaganda eksikliği yüzünden vuIrua geldiği zannında olduğunu söylemiştir. Hariciye vekili bugön şehrîmize geliyor Ankara 31 (Telefonla) Harifciye Vekili Tevfik Rüstü Bey bugün tstanbula hareket etti. Ziraat kurslan bugfln açılıyor Ankara 31 (Telefonla) Ziraat enstitülerinde yarrn saat 9 da köy muallimleri için ziraat kursu açıla caktır. Ziraat Vekili Muhlis Bey bu münasebetle bir nırtuk söyliye • eektir. ' Adanada meyva ve sebze bolluğu Adarta 31 (A.A.) Bu sene meyva ve sebze bolluğu geçen senelerde görülmemiş bir derecede ve çok ucuzdur. . . Yakicı ve bunaltıcı sicaklar her gün fazlalaşmaktadır. Halkın kısmı azamı yayla ve bahçelerde vakitle rini geçirmektedirler. Koza mahsulünün yağmura bü • yük bir ihtiyacı hissedilmektedir. Belediyeler bankası Ankara 31 (Telefonla) Yeni teşkil edilecek olan Belediye Bankasının nrzamnamesi hazvlanıyor. Nizamname helediyeler kongresinde müzakere ve kabul edildikten sonra lâzım gelen kanunî muamelesi ya pılacak ve banka teşkil edilecek • tir. . Italyanların aldığı üç ada Atina 31 (Hususî) Akdenizde Yunan adalan civarında bulunan üç küçük adanın İtalya hükumeti ta rafından işgali meselesinde yeni bir vaziyet yoktur. Yunan hükumeti bu üç küçük adanın Yımanistana ait olduğu kanaatindedir. Belediyenin bir müracaati Havagazi ve kok fiatlari pahalı görülüyor Mevcut havagazi şirketlerîne ait mukave^enameler Harbi Umu • miden evvel tanzîm edildigi için bunlarda yalnız havagazmden bah • sedilmekte, talî şekilde istihsal olunan kok ve katrandan bahsedilmemektedir. ^~ Binaenaleyh Belediye tarafından Nafıa Vekâîetine müracaat edilerek bu şirketlere ait mukavelenamelerm tadil edilmesi istenmiştfr. Hali ha • zırda kok kömürünün tonu 1920 lfra arasında sattlmaktadır. Havagazi nln de metro mikâbı 7,5 kunıştur. Her iki fia* ta alâkadarlarca pahalı görülmektedh*. neye doğn' inen keskm mail çizgiye gözleri ilifince, içinde eski bfr ka . naat uyandı: «Bu benim oğlum değil, asla... Kulağmda, çenesinde, gözlerinde adeta damgası varl Bu, onun mahsulü, onun! Benim kanımdan böyle bir mahluk çıkamaz!» Derhal eski müthiş, kudurtucn kinleri Nafiz Beyin tepesine çıkma ğa başlamışti. Ellerini arkasma koydu ve odanm içinde gezindi. «Ah, diye düşünüyordu, Pembe Hanımm hakkı var: Merhametten maraz hasıl olur. Ben bu serseriyi içeriye almıyacakbm. Hep şu köralası mer • hamet bu esrarkeş tulumbacıyı ba şıma musallat ediyor. Onlara gitsin, efendim, onlara... Zengin anasına gitsin, hakikî babasına gitsin, elin hayduduna ben mi dalkavukluk edeceğim? Alışırsa bu herif başıma belâ kesilecek...» Gandi bir bevanname neşretti Haşim bey Snkara 31 (Telefonla) Sümer Bank meclisi idaresi azalığına Devlet Demîryollari sabık umum müdürü Hafim Bey tayin olunmuştur. Fransada deniz manevraları Cherbourg 31 (A.A.) Fransa Cumhurreisi M. Lebrun, Vaulan harp feemisme binerek îkinci filoya bir geçît resmî yaptırmıştır. Hava çok güzeldi. M. Lebrun sonra denizaltı kruvazörü Surcoufu gezmiş ve ni • lıayet 17,45 te Parise dönmüştür. Ahemadaba 31 (A.A.) Gandi fngiliz milletine hitaben bir beyanname neşretmiştir. Gandi bu beyannamesinde, Hindistanda sulhun emirnamelerle değil fakat kongreye iti matla elde edilebileceğinî bildirmektedir. Gandi kendisinin tngiliz milletmin bir dostu olduğunu, ve bir gün ken disinin bir düşman gibi telâkki edi • lişinin nekadar yanlış oiduğu anla şılacağmı ilâve etmiştir. Cumhuriyet Niishası S Kuruştar '. J Türkiye Senelik 1400 Kr. 170Ö Kr. Ait. aylık 750 1450 Oç aylık ™o 800. Bir aylık 150 yoktor Salih yemeğini yemek için masanin başına oturmuştu. Eline çatal, bıçak almadan, siyah tımakh kirli parmaklarile tahin helvasından sigara paketi kadar büyük bir parça kopararak, tıka basa, ağzına soktu. Avurtlan şişmiş ve bir tanesinin üstüne ıslak saçi düşen gözlerini haykınyormuş gibi açmışti. Helva parçalannı çiğnemeden yutuyor, avucunda kalan artıklan yaladıktan sonra büyük bir parça daha kopa nyordu. Hemen birkaç dakîka içinde, elinî ekmeğe ve hiçbir yemeğe sürmeden, koca helva tabağını yiyip bitirdi. Nafiz Bey, sonuna kadar bu garip manzaraya bakmaktan kendini alamamıştı. «Neden ekmek ve başka yemek yemiftror?» diye düşünüyordu. Salih gene meçhul bir istikamete doğru gözlerini kaldırarak sordu: . Meb'usları davet Arjantinde faşizm afeyhtarlığı şeraiti I 'ÇİD Cordoba Arjantin 31 (A.A.) Faşist aleyhtan bir grup, Alman konsolosanesi önünde bir nümayiş yapmış, silâhlar atılmışhr. Polis nümayîşçileri dağrtnrnştır. Sanayi Birliğinden: tstanbulda bulunan muhterem meb*< uslanmızın adreslerini bilemediirimiz den davetiye gönderemedik. B»*inci Yerli Mallar Sergisi 1 ağustos 933 sa« h günü saat 16 da Galatasaray Lise . smde açılacağmdan müşarunileyhhnin teşriflerini rica ederiz. Ona en kindar gözlerle baktığı bir sırada oğlîle gözgöze gelmiştL Ekmeğini koparan Salîh, lokmasım ağzına götüreceği yerde tepsiye bıraktı, ayağa kalkh, babasına doğru yan yan yürüyerek ağır ağır yak » laştı, omuzunun bir tanesini iğe ' rek boynunu kırdiktan sonra ona doğru uzattı, ayni derecede ktti doIu gözlerile bakarak dedi ki: öyle ters ters ne dikiz ediyorsun? Bir lokma ekmeği çok mu gördün? Nafiz Bey mektepte haylaz tale» beye karşı almayı adet ettiği sert ve dik tavırla: Haydi, dedi, terbiyeni muhafa< za et! Yemeğini yiyeceksen ye, ye» miyeceksen şu mindere uzan, din • len, aklın başın a gelsin. Ben de oturup çahşayım. tşim var. (Mabmdi Mrjl Tefrikat 5 SERVER BEDt Sabahsız Geceler Tatlı var mı? Ne tathsı ? Nasil tatlı ? Salihin başı biraz daha öne düş • 'müştil. Ağzından salyalar aktı. ö l . kün bir sesle: Tath... Diyordu. Nafiz Bey bir daha sordu: Tatlı mı yemek îstiyorsun? Salih, tasdik edeceği yerde bir C«hu...> sesi çıkarmıştı. Pembe Ha (asnı Tahm helvası var, dedi, yer misin? .. . Salih başını salladı. Nafiz Bey oğiuna uzun uzun baktıktan sonra: Peki, dedi, şimdi sana Pembe Hanım tahin helvası da getirir, fa • fcat evveli soyun. Biz çıkahm. Böy« le hasta olacaksın. HaydL Tekrar dışarı çıktılar. Pembe Hanım mutfakta bir tepsi ile yemeği hazırlarken Nafiz Bey de baş ucunda duruyordu. Hiztnetçi tepsiye helva tabağını koyarken: . Tuhaf şey, dedi, oğlanın canı bunu çekmiş zaar... üşümüştür de belki ondan. Odaya tekrar geldikleri vakit Salihi temiz çamaşırlan ve entariyi giymiş, mindere uzanmış buldular. Pembe Hanım tepsiyi bir masanın üstüne koydu ve sobanın etrafın daki muşambayı lâhzada çîrkefe çeviren kirli çamaşır ve esvap yı ğınını odun masasile tutarak dışan çıkardı. Daha yok mu? O sırada Pembe Hanım içeri giriyordu. Nafiz Bey ona ayni suali tekrar etti. Yaşlı hizmetçi şaşirmıştı: A .. O kadar helva ne oldu?.. Bitti mi?.. Başka yok... Vah vah... Olsaydı getirirdün. Ve bu helva muammasmın bir hallini bulmak için Nafiz Beyin yüzüne bakıyordu. Neden bu çocuk tatIıdan başka birsey yemek istemiyor. Fakat .. İşte... Elini ekmeğe götürüyordu. Kuru köfteleri de adeta çiğnemeden yemeğe başiadı. Nafiz Bey. ansızın bu muammayı halletrnişti, hatırlamışti ki esrar içenlcrde böyle aşırı derecede tatlı yemek ihtiyacı hasıl olurmuş. Salihin yüzünün rengine baktı •• San, san, sapsan. Arkaya doğru yapışik duran kufoğına ve boynunun zayıf, içerlek derfsî üstünde kulaktan çe •

Bu sayıdan diğer sayfalar: