October 15, 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

October 15, 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

^Cumhuriyet' S ON "PELGRAFLAB Bana kalırsa > • .» Cumhuriyetimizin onuncu yılı ve Romanya Romanyada da müsamereler ve konferanslar verilecek, gazeteler birer sahifelerini memleketîmiz hakkmdaki yazılara tahsis edecekler Bükres 14 (A.A.) Balkan hususî muhabirlmizden: Cumhuriyetin 10 uncu yıldönü . mii miinasebetile Bükreste yapıla cak neşriyat ve tes'it merasimi bir program halLnde tanzim edilmiştir. Romanya radyo neşriyatı cemiyeti her sene milletlere hasrettiği mü samerelerine bu sene 29 Ukteşrin akşamı Türkiyeye tahsis ettiği müsamere ile başlıyacaktır. Bu müsamerede Bükreş elçimiz Hamdullah Supki Bey tarafından bir httabe i. rat edilecek ve Bükreş Darülfünunu profesörlerinden bir zat tarafından bir konferans verilecek ve Romanya ediplerinden diğeo bir zat tarafından bir musahabe yapılacaktır. Müteakıben Rumen Koro heyeti tara • fından Türk millî marşı ve diğer Tiirk millî havaları çalmacaktır. Diğer taraftan maruf Rumen muharriresi MH. Elen Vakareskonun reisliği altında bulunan «Avrupa fikri» cemiyeti de, 24 ilktesrin sah günü, Birinci Karol yurdımda gene Cumhuriyetin 10 uncu yıldönümü miinasebetile yeni Türkiyeye bir süvare tahsis etmlştir. Bu süvare . de Rumen fikir âleminde mümtaz bir mevki işgal eden ilim ve edebiyat adamları tarafından Türk memleketine, Türk halkına, Türk ru hiyatına ve 10 senede vücude ge tirilen inkılâplaranızın mana ve raa. hiyetlerine <fair konferanslar ve • rilecektir. Gene 29 ilktesrin günü Darülfünun gençleri tarafından teşkil edi • len Türk muhipler cemiyeti millî bayramımızı tebcil etmek üzere üçiincü bir müsamere tertip etmiştir. Bükreşin Üniversül, Diminyatsa, Koreatül, Kovantu, Vreptatetya, Vitorol, îndependance Roumaine gibi en miihim gazetelerinin her biri o günkü nüshalarının birer sahife . s:ni Türkiyeye hasredecekler ve makalelerinde, resimlere, vesika ve rakamlara mütenit malumat vere cekler ve gene maruf Rumen güzidelerinin Türk inkılâbı hakkındaki makalelerini nesredeceklerdir. lllllımımmıı 0n beş saat! Aydındaki tren kazası Lokomotifin makinist ve ateşçisi tevkif edildiler, bir heyet tahkikat yapıyor NALINA MIHINA Irfanımıza bir hizmet nümde küçük, zarif, temiz bcN sıhruş tam 16 tane küap duru ^ yor. Üd manga asker gibi hepsl ayni sekilde, ayni renkte, ayni kıt'ada.. Bunlar, Molierein Ahmet Vefik Paşa merhum tarafmdan tercüme edilmiş o . lan temaşa eserleridir ve «Ahmet Vefik Paşa külliyah» ismi altında Kanaat Kütüphanesi tarafmdan neşredilmiştir. Kitaphane vardır ki sade para ka . zanmağı düşünür, bastığı kitaplar, edebiyat, ilim, fen ve san'at namına hiçbir kıymeti olrmyan zabıta romanlanndaa, cinaî maceralardan, ask ve ihtiras hi kâyelerinden ibarettir. Çoluk çocuk kai pışrr ve çabucak satılır. Böyle eserler tabüne para kazandırsa da okuyanlara birşeyler kazandırmaz. Kitaphane vardır ki para kazanmağı düsünmekle beraber memleketin irfa • nına hizmet etmeği de düşünür. Bas . hgı kitaplan bu bakımdan seçer. tşta Kanaat Kütüphanesi de bu nevi kitap evlerinden biridir. Bastığı kitaplann he men hepsi memleket irfanı için faydalı eserlerdir. «Ahmet Vefik Paşa külli • yatı» da bu nevidendir. Moliere mütercüni ve nakili, Fran • srz ve Türk dilleri arasmda alelâde bir nakil vasıtası olmakla kalmamıştn; bir kısmı doğrudan doğruya tercüme, diğ<| kısmı da millî hayatımıza tatbik suretile vücude getirilen bu eserler adeta Vefik Paşanm ibdaları sayılabilir. Bil, hassa adapte olan kısımda b'pler ve şahsiyetleri, konuştuklan dîl ve sahne üslubu o kadar yerlidir ki insan bun larm başka bir edebiyattan nakledil • « diklerine asla inartmaz. Telif kıymetml haiz olan bu adaptasyonlara, göğsumSu zü gere gere, millî kütüphanemizde şerefli bir raf ayırabinriz. Verit Paşa türkçesinde birçok güzel kelnneler de vardır ki bugün, kaynaklanm aradığı • mız öz düimizi zenginlestirmeğe yara • yacaklardır. Kanaat kütüphanesi bu e» serlerm lisanını aynen rouhaf axa etmeK suretile bu esash noktayı pek ryi anladığmı da göstermiş bulunuyor. Kitaba üave edilen malumat, haşiyeler ve notlar da ba külliyatm halk ve gençKk tarafmdan daha kolay tanmması, an * laşılması ve sevümeci için nrükemmel bir yardMncı hizmetini görüyorlar. Kanaat kütüphanesmt bu temaşa v, serlerÛH tab'a muvaffakiyetinden dolaj tebrik ederim. Güzel basılnnş laymetli kitaplar, bü> yük küçük herkeste okuma zevkini ve hevesini artıracağı için tâbüerbnizin irfan hayahmızda aldıklan vazife mühin» dir. Onlann bu mühim vazifeyi tfa e denlerhn takdir etmek ve kkaplannı halka tamtmak ta bizun vazifemizdir. ir de şu okuyucumuzu dmliyelim. Karadenize işliyen vapur Iarunızdan bahsediyor: «Gazeteler vapurun akşam 18 de rıhtımdan hareketini ilân ederler. Beri tarafta üç beş zengin tüccarın veya am. bar sahibinin gemiye yanaşmış olan eşyalarını almak için, bu vapar, sa bahlara kadar vaktini nhtımda öldü rür. Sabah olur, gene kırrtulamaz. ö t e tarafta yüzlerce yolcu bu adamlann keyiflerine mahkum olmuş, hareket beklemek için soğukta inler ve tirreşirIer. Artık halk, ilâna veya tarifeye i nanmaz olmuştur. Adam sen de, va . pur nasıl olsa vaktinde kalkmıyacak, biraz geç te gidilebilir, diyenler çoktur. Fakat bazan bir de bakarlar ki vapur dumanını savura savura yol almış. Nitekim, bu hafta, pazar günü aksamı (...) vapuru Karadenize hareket edi yor. Tam 18 de kalkacak. Pen aske . rim. Üç gün izin aldım, vapuru kaçır mıyayım diye gittim, saat 18 i geçtiği halde hareket eseri yoktu. Tam on beş saat sonra kalkabildi. Ben de yolculuktan vaz geçmeğe mecbur oldum.» Meden'yet kelimesinm en basit manasmı bilenler iç'"n, bn vaziyer karsı sında ağza gelen herşeyi söylemek meş. rudur. Asrî Türkiye hakkmda Avrupa ga zetelerine bir makale serisi yazan mu . harrir de ayni garabeti bütün bir medeniyet âlemine ilân etti. Bu vaziyette Krunu Vustayı hor görmeğe nekadar hakkmuz vardır? On beş saat gcri kalarak isliyen bozuk bir saatin makine kıymeti ne ise, bu seyrüsefer idarcsi . nin de işletme haysîyeti odur. On beş saat geri kalan bir işlebne tarifesile de on bes asır geri kalan bir idare makinesi arasmda ayni nisbet caridir. Bu kadar geciktikten sonra vapu. ra ne ihtiyacırmz var? Krunu Ulâ yadigân kadirgalarla denizlerimizi aşalnn, fakat asrî kelimesini biraz daha tevazula kullanalnn. Sefer adetlerini çoğaltan, tarifeleri indiren, vapurlarını temiz tutan yeni cDenizyollan İşletme» idaresi ba ni zamsızlığa da nihayet verdiği gün, vapurun manasmı anladığmı ispat etmiş olacaktır. PEYAMİ SAFA ifl numaraıt lokomötıf kazadan sonra 11 (Hususî muhabirimiz ya, zıyor) Buradaki tren kazasının taf. süabm bfldiriyonım. Salı günü saat 19 da makinist lstanbullu Nuri ve ka • tar memuru lzmirli Mehmet Nuri Efendilerin idaresinde bulunan 24 yük va. gonundan ibaret marşandiz treni Aydın istasyonuna gelmütir. Son iki vagonda gaz hamulesi vardu Digerleri boştu.. Katan çeken 91 numaralı lokomotif istasyonda kısa bir müddet durarak su aldıktan sonra 19,15 te yorana devam için hareket etmiştir. Tren yolu istasyondan sonra takriben bir kilometre kadar şehrin ortasmdan geçer. Şehrin biraz ilerisinde belediye . nin ılıcalan ve ılıca kahveleri vardır. Burası Aydınm mesiresi gibidir. tstas • yondan itibaren bu dıcalara kadar olan tren yolu tam bir nısıf daire çizer. fCaza msıf dairenin nihayetinde ve ılıca kahvelerinm karsısmda olmuştur. Tren ılıca kahvelerinin karşı istikame. tîne geldiği zaman iki ray demirinin ;k mahallinde Iokomotifm ön tekerleklerinden birisi nasılsa hattan çıkarak tra. verslerin üstüne düşmüştür. Burada raylan birbhine bağlıyan cıvatalardan beş tanesi bıçakla kesilir gibi kop • mutur. Buna rağmen hattın burasında hiçbir anza yoktur. Lokomotif traversln üzerinde sek • sen metre kadar yürüdükten ve arka. scndaki vagonları bu suretle sürükledikten sonra resimde görüldüğü gibi yolun sag istikametine saparak yaruma ka dar topraga gömülmüştür. Lokomoti > fin saptıgı ve toprağa gömüldüğü ma hallin beş metre ilerisinde hat sinyal memurunun tahta barakalan vardtr ki Aydm Nazilli şosesi bu noktada şi . mendifer hattını kateder. Sinyal me • murunun vazifesi tren geçeceği zaman yolu kâpamaktan ibarettir. Lokomotif hattan aynlarak topra • ğa saplamnca arkasmdaki bağlı va . gonları da beraber sürüklemiştir. Hızla gelen vagonlar birbirinin üstüne yığı . larak parçalannuşlardır. Katar me murunun vagonu bastan dördüncü vagondur. Tahmin edildiğfne ?öre feci bir akıbete doğru sürüklenmekte olduğunu gören katar memuru defterlerini alarak kendisini vagondan dışarıya atmış ve sukut neticesi olarak derhal vefat etmiştir. Makinist Nuri ve ateşci Aziz Efendiler tevkif edilmişlerdir. Katar memuru Nuri Efendinin kaymbiraderi ohıp ayni katarda gardöfren olan Mustafa Efen» di ağır surette yaralanmış ve derhal memleket hastanesine nakledilmiştir. Bu sabah hat komiseri ve şimendifer kumpanyası erkân ve memurlan hususî trenle tzmirden gelerek tahkikata baş . lamışlardn. Bugün postalar aktarma suretile mS. nakaleye devam edeceklerdir. Yol tamir edilmektedir. ASAF KENAN Yenî müskülât Hariciye tayinleri Türk Bulgar iktısadî Değişen konsoloslar ve sefaret kâtipleri müzakeresi gene durdu Ankara 14 (Telefonla) Türk . Bulgar ticaret müzakeratmda yeniden müşkülât çıkmışhr. Bulgar murarthası Bulgar millî bankası erkânmdan M. Çekanof izahat vermek fizere Sofyaya gîL. miştir. Müzakerattn Bulgar sefiriie devam etr!*« takarrür etmiştir. Ankara 14(Telefonla) Belyo kon. solosu Hasan Basri Bey derecesile merkeze nakil, yerine haricî matbuat da . iresinden başkonsolos Orhan Halit Bey tayin, Sofya elçiliği başkâtibi Zeki Hakkı Bey merkeze nakil, yeniden ihdas edilen Sofya sefareti müsteşarlığma Süleyman Faik Bey tayin, Prag baskâtibi Şevki Nuri Bey merkeze nakil, yerine üçüncü daireden Ekrem Bey tayin, Mad. rit elçiliği ikinci kâtibi Kemal Faik Bey merkeze nakil, yerine beşmci daireden Kemal Nejat Bey tayin, Vaşington seforetl Ocincl kaılbt Bttlent Bey dercce . Hariciye Vekili Ankarada Ankara 14 (Telefonla) Hariciye VekiK Doktor Tevfik Rüştü Bey bu • günkü trenre "şehrimize gelmiş, îstas yöhda Krçok zevat tarafından k&rsı . lanmıstır. Fransa italya anlaşması Roma 14 (A.A.) Bilhassa M. Musolini ile Fransa sefiri arasmda yapılan son Roma müzakerleri tamamen nikbin mtibalar uyandırmışbr. ilâhlan bnakma meselesi, arzetmis olduğu müşkülâh itibarile Fransa ile ttalyanm karşılıklı menfaatleri için sa. mimî bir teşriki mesai göstermelerine müsaade etmektedir. Gözden geçirilen meseleler ve bil • hassa kontrol, tecrübe devresinin müddeti, Alman ordusunun rejiminin değiş. tirilmesi ihtimalleri meseleleri üzerine îki memleket tezleri arasmda anlaşıl • mış olduğu haber verilebilir. Hatta Versay muahedesi mucibinoe tayin edilen ve Fransamn tecrübe dev. resi müddetince Almanyanm kullan • masına izin vermiyeceği silâh cinsleri hakkmda da bir anlasmanın kabil ola . cağı z^nr.ediliyor. Bütçe Enciimerrnin ardye resmne da;r bir tefsiri Akara 14 (Telefonla)Bütçe Encü. meni 1701 numarah kanunun tütün denklerinden alınmakta olan ardiyeye ait 3 üncü maddesinin tefsiri talebini havi Başvekâlet tezkeresini müzakere ederek ardiye resminin son iktısadî va. ziyetin icaplarma göre dizî dengi na mile yapılmakta olan tütün denklerinden de ayni şekilde almmzsının mu . vafık olmıyacağı hakkmdaki mütaleata isfaVak ederek maddeye dizi denginin bir denk itibar edilmesi şeklinde bir fıkra ilâvesini mtrvafık bulmuştur. Pursada hızlı gden ofomobillere karşı tedbir Bursa 12 (Hususî) Bursa Belediyesi, şehir dahilinde ve Vilâyet şoselerinde seyrüsefier eden otomobil, otobüs ve kamyonetlerin her taraftaki süratlerini ve yolcu vazi yetlerinî teftiş ve mürakabe ede . bilraek için Almanyadan kilomet reli bir motosiklet satın almıştır. Bu motosiklete binecek olan seyrüse fer memuru Vilâyetin her tarafında otomobilleri muayene edebilecektir. sile merkeze nakil, yerine birinci da • ireden Feyzullah Bey tayin, Roma sefareti kâtipliğtne birinci daireden trfan Sabit Bey tayin, Sofya ikinci kâtibi Ce. mal Nazım Bey merkeze nakil, yerine beşinci daireden Osman Bey tayin, Moskova konsolosluk şubesi müdürii Sabri Bey merkeze nakil, yerine hari ciye matbuat tercüme kalemi şefi Is . mail Hakkı Bey tayin, Bükreş kançılari Feyzi Bey merkeze nakil, yerine sifre müdürlüğünden Pertev Bey tayin, Mi dilli muavini konsolosu Rıza B. merke. ze nakil, yerine haricî matbuat kale . minden Mahmut Bey tayin, Berlin ü • çüncü kâtibi Tevfik Kâzım Bey mer . keze nakil, yerine iktısat işleri müdür • lüğünden tsmail Uşşaki Bey tayin, Briiksel üçüncü kâtibi Kâmîl Bey mer. keze nakil, yerine üçüncü daireden Şakir Bey tayin, Beyrut kançılari Mazlum Bey merkeze nakil, yerine zat işlerin • den Kemal Bey tayin, Odesa kançilâ • n Nafiz Bey merkeze nakil, yerine be . şinci daireden Cemil Bey tayin, Ce • nevre başkonsolosluk kançılari Lutfi tsmail Bey merkeze nakil, yerine Ferit Selim Bey tayin edilmişlerdir. Zonguldakta köylü gecesi Halkevi tarafından yapılan ikinci köylü gecesi cok samimî oldu ve nutuklar söylendi Bursada yıldız yağmuru Bursa 12 (Hususî) Dün gec*, saat 22 ile 24 arasmda gök yüzüne bakanlar, yüzlerce yıldızın şark istücametine, Uludağın tepesine doğt ru kaydhğım görmüşlerdir. Hâdi , »eyi görenler bidayette birkaç büyük yıldızın kaydığına dikkat e* • mişler, sonra kışm iri kar parçala nnın rüzgârla toplu olarak uçma sını andıran hareket başlamıs, garp. ten şarka doğru bir yıldız yağmuruı göriiImUştür. Görülmemiş bir dojjum hâdisesi Bursa 12 (Hususî) Buradaki Ahmet Vefik Paşa hastanesine çocuğunu doğurtmak için müracaat eden Hafize Hanım ismindeki bir hamile kadmdan beş kilo ağırhğında gürbüz ve iri bir çocuk alınmıs. tır. Hastanenin vilâdiye mütehas sısı «çocuklar doğduklan zaman sikletleri vasatî olarak 3 kilodur> diyor. Beş kilo sikletinde böyle çocuklara pek ender tesadüf edild'ğini anlatıyor. Hatta doktor Besim ömer Pasa neşrettiği kitapta doğuştaki çocuk ağırhğının en çok dört buçuk kilo olarak kaydedilmiş bulundugunu yazıyor. yor musun? Fakat hangi kadm senin külhanbeyliğine tahammül eder? Kadmı öldürüyormussun! Şaka değil! Ya ölseydi?.. Salih omuzlarını silkti. Komiser bağırdı: Asarlar seni be, vallahi asar« lar. Salih gene omuzlarını silkti. Mahmut Bey başını salkyordu: Şimdi sana öyle gelîr, dedi, bir kere darağacını gör de anlar . sın. Çocukluğu bırak! Hem k'm bL lir kacFına daha ne eziyetler yaptm. Onun ne kabahati var? Eşeği dövmiyorsun da semerini dövüyorsun. Ben sana onu bulduracağım, korkma. Benim akhma bir iki yer geliyor ama... Söyle bakayım, neresi? Ya Rozadadır, ya Sürpikte. Kim bunlar? Çıktığımiz cvler. Ben çakanm amca. Onu Roza kandırdı. Ne kah. bedir o... Fakat yedi ceddne lânet olsun... Beni evden dehlerken se • Köylü gecesine iştirak eden köylülerimiz Zonguldak «Hususî» Zonguldak Halkevi tarafından yapılan Scinci köylü gecesine vilâyet merkezine bağlı 76 köyden köy muallhnleri ve köy fırkası ocak reisleri de içlerinde bulunduğu halde kadın ve erkek (210) kişi iftirak etmis4ir. Köylü mîsafirler Halkevi mensuplan tarafından misafir edilip ağırlanmışlardır. Gece memleket »inemasında köylü misafirlerle Halkevlilerden mürek kep yüzlerce kişilik büyiik b'r topsimi çıkarmadım, kuzu gibi boyun kırdım. Çünkü, billâhi ben, kend'imden ürküyorum yahu, birile bir kavga edecek olursam beynini paıt latacağım. Çıktığm ev nerede idi senin? Bana bir tarif et bakayım? Salih, Madam Rozanm evini an. lattı. Komiser doğruldu: Sen merak etme, ben şimdi gider. oraya bakarım. Seni adam etmek için bak nelere katlanıyo • rum. Bekle beni. Buradan ayrılma. Mahmut Bey dosdorğu Madam Rozanm evine gitti, kapıyı çaldı. Karşısına Maofam Roza çıkmistı. Serkomiseri görünce kadının bütün kemikleri kınlmış gLbi vücudü gevşedi. Her yerinden korku ve hürmet akıyordu. Serkomiser, Fofonun orada bu lunduğundan son derece eminmiş gibi, zabrta memurlarına mahsus bir pişkinlfkle dedi ki: Fofoyu al gelsene, biraz ?« Madam Roza dikildi: lantı yapılmıştır. Muhtelff hatipler tarafindan Cumhuriyet rejimine, Cumhuriyetin yüksek feyiz ve tecellilerine, köy ikhsadiyatana ve sıhhat islerine, onur.cu cumhuriyei bayra mına ak millî ve köylüler için müfit mevzular üzerinde mühim hitabe ler, konferanslar verilmiştir. Yanan Osman piyesi temsil edilmiş, bir filim gösterilmiş, Halkevi bandosu millî parçalar terennüm etmiştir. Onuncu cumhuriyet marşı bir ağizdan söylenmiştir. Fofo mu? dedi. Yüzünde inkâr veya kabul et • mek için büyük bir tereddüt ge . çirdiği belliydi. Mahmut Bey göz • lerinin içine bakmakla iktifa etti ve sesini çıkarmadı. Madam Roza, bu adama oyun olmıyacağını derhal kestirmişti, hemen: Başüstüne, dedi ve uzaklaştı. Biraz sonra Fofo ile beraber gelmişti. Serkomiser dedi ki: Ben şimdi merkeze gidiyorum ve seni orada bekliyorum, Çabuk gel! Fofonun yiizü sararmıştı ve «peki» diyen dudakları tiüriyordu. Yarım saat sonra, merkezde, Mahmut Beyin odasında başbaşa kaldılar. Serkomiser lâkırdıyı uzatmadan kısa kısa sormağa başlamTştı: Salihten neden kaçtın? Çok esrar iç!yorw»uş, dövüyormuş beni. Şimdi Rozanın yanmda ne yapıyorsun? Fofo cevap vermedî. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur j Türkiye Hariç için Prof. Malş bugön getiyor Ankara 14 (Telefonla) Aldığı • mız malumata göre Üniversite kadrosu üzerinde yapılan tetkikat bitmiştir. Me. zunen memleketine gitmiş olan profesör Malş yarm tstanbula gelecek ve İs tanbulda bulunan Talim ve Terbiye reisi thsan Beyle birlikte derhal Ankara. ya hareket edecektir. M. Venizelos Giride gitti Atina 14 (Hususî) M. Ve nizelos Giride hareket etmiştir. O. rada üç gün kaldıktan sonra buraya dönecektir. şeraiti i ' * l in Senelik 1400 Kr. Altıaylık 750 Üç ayhk 400 Bir aylık 150 1700 Rr. 1450 800 yoktur Tefrika: 75 SERVER BEDI Sabahsız Geceler lstemetn, dedi. Sonra yüzünü yastığa kapadı. Mahmut Bey yeniden büyük bir merhamet duvmuştu. Karakola düşen birçok sabıkalılar arasmda böyle khn bilir ne çok bedbahtlar bulun • duğunu düşünüyordu. İnsan vazife balinde iken onlara kızıyor ve tabîatile fena muamele yapıyor; halbuki çoğunu fenalığa sevkeden şeyler, Irim biltr ne elim mecburiyetlerdir... Salihin üstüne iğildi. Serserinin bmuzlarmdaki fhtilâçlar ve gayn nuntazam hareketlerden onun ağladığını anlamıştı. İlâcm nerede?.. dedi, dur, sana biraz ilâç vereyim, açıl... Istersen seni bizim eve götürürüm, tey sen bakar sana... Korkma... Fofo • yu da buluruz. "~ Salih inledii îstemem. Neden istemezsin? Ben... Ben... Hiçbirşey iste • miyorum. Olmaz! Ne demek? Böyle yatmak olmaz. Haydi, söyle, îlâcın nerede? Salih elile bir işaret yaptı. Mahmut Bey ilâca buldu ve ona içirdi. Serseri mınldanıyordu: Keşke canını çıkarsaydım... Kimin? Fofonun. Sus. Gene gelir o. Ben buldu racağım onu. Gönlünü «lacağım. Sana Iâzım o. Istememj Hayır. Ben dikkat ettim, iyi kadmdı o, ve seni seviyordu, anlı . Mahmut Bey devam ediyordu: Bu hayat daha mı iyi?.. Bü * tün kızlar o hayattan kurtulmağa çalışıyorlar. Sen aksine... Onlann hepsi bir tek erkeğin karısı olmağı can atıyorlar. tnsan ayağile çirkef^ bile bile basar mı be?.. Fofodan gayet ince bir ses çıkto: Ne yapayını?.. Çok vuruyor dayak. Mahmut Bey öksürdü ve iknaa en müsait tavrını alarak dedi ki: Beni dinle. Bundan sonra döv< mez. Ben kefilim. Sen gene Salihin yanma giıt. Şimdi evde hasta yatı . yor. Sen olmazsan onun hali fena. Adam bile öldürür. Anladın mı?. Sonra seninle külâhlan değisiriz ha... B'r daha bana işin düşerse geçen seferki gib? cebimcîen para vererek düzeltmem. Trabzonlunun saatini siz yediniz, parasını hâlâ beı ödeyorum. Maksadım Salihi adam etmek. Hani o gün kabahatleri üstüne ahyordun?.. Ne çabuk unuttui Salihi?. Mabadt var

Bu sayıdan diğer sayfalar: