10 Eylül 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

10 Eylül 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Evlul 1934 Camharîyet = * Yeni askerî hesap memurlarımız Bu senc mektepten kırk bir genç mezun oldu Yıldız sarayında hesap memurlan mektebi bfşinci devrosinden kırk bir efendi mezun olarak Vekâlete, muhtelif kolordu, fırka, alay, hastanelere ve askerlik subeJerine tayin edilmislerdir. Mezunlar şunlardır: Celâl (Balye), Şenuettin (Van), Salih Sebati (Yozgat), Ruhi (Tarsus), Muharrem (Malkara), Necmettin (ts lanbul). tbrahim (Maraş), Talât (Kesan), Nuri (Ankara), Salih (Alaçehir), Kasım (Gryve), Sabri (tstanbul), Hamdi (Burdur), Ragıp (Sıvas), Bedri (tstanbul), Zühtü (Ankam), Emtn {tstanbul), rlaydar (Gazi Antep), Zühtü (Urfa). Seyfettin (Bursa), Mes'ut CGebze), Nezihi (Srvas), Rütftü (Malkara), Cevat (tstanbul), Haydar (tstanbul), Süleyman (Burdur), Zühtü (Silifke), Muzaffer (tstanbul), Musrafa (Srva*), Muhktin (tstanbul), thsan (Yozgat), Emin (Afyon), Tahsm (Kütahya), tlhan (Srvas), Baykara (Şebinkarahisar), Vasıf (Bursa), BahaHh'n (Elâzis), Hüsevin (tstanbul), Halit (tstanbul), Sadık (tstanbul), Cemal (Gümüsane) Beyler. Anadoluda eiektrik Konya Ereğlisinde sudan temin olunarak şehre verllen eiektrik cereyanı halkı sevince garketti Kanadada bir köyîü kadın beş çocuk birden doğurdu Çocukların beşide sağ, bütün Kanada onlarla meşgul, küçücük köylü evi en büyük doktorîar, hastabakıcılar ve gazetecilerle dolup taşıyor nya Ereğlisinde açtlan eiektrik fabrikasının kdfai Konya Ereglisi (Hususi) Geçen hafta içinde bir başyazımzda (Anadolu yaylası ucuz elektrikle cennet olabihr) diye başlamıştınız. Gazetenizin o nüshası buraya gelip gazete satan çocuğun elinde gezmeğe başladığı saatlerde idi ki burada belediye tarafmdan tesis edilmiş olan bir hidro elektriğin de provası yapılıyordu. Bir sene evvelki te şebbüs ve üç aylık hummalı bir faali • yet... Büyük zafer bayramını kutlularken eiektrik fabrikasının resmi küşadım da yaptık. tşte o gündenberi Ereğli her biri yüzer mumluk sokak lâmbalarHe bir nur, ve ışık bolluğu içinde. ömrümde duyduğum heyecanlann bu, ikincisidir. Birincisini; bundan 65 sene evvel duymuştum. O zaman henüz on beş yaşına bile gelmemiştim. Babama Tarsuslu bir tüccar, hediye olarak frir petrol lâmbası göndermiştL Devec.'ierin bi • raz petrolle beraber getirdisi bu he • diyeyi sepetten çıkanp şeklme füân bakarak hayret ve taaccüp içmde kal mıştık. Aile, konnkomşu toplandık, bu garip icadı hayretel tetkik ediyor ve pen^lün bunun içinde nasıl olup ta yakılacağmı ve nasd olup ta ışık verecegini bir türlü bulamıvorduk. Aksam olunca, işm iyi bir tarifmi öğrenmiş rtan deveci gazi koydu, makinesmi takb, rildi. Patlar korkusile biraz gerilerden seyrediyorduk. Fitil uzun bırakılmış olacak ki şişe derhal is içinde kalarak simsiyah oldu. Telâşla söndiirdüler. I* ktnci ve üçüncü tecrübeler ve uğraş • malarla lâmba hali tabiide yanmağa başladı. Etrafım tıpkı bir pervane gibi sardık. Korku ve helecan îçnde saet lerce seyrine daldık. ö n c e evıınizin içi bir ışık bolluğu ile çalkanıyordu. Ve tabiî her vakit oldugu gibi frengin şa akıllara hayret veren icaduıa şaştıktı. Dünkü elektriği de ayni vaziyelle karşılıyan küçük çocuklann sevinç va heyecamnı görünce o zamanı hatırla • dun. Bu çocuklar o gece saatlerce so • kaktan kendilerini alamadılar. Bağır • düar, tepindfler, koştular, siçradılar, oynadılar.. tlâhi ne hoş maozaraydı! Şark vilâyetlerinde hazırlık (Birtnei sahifeden mabat) Erzuruma ve burada bir gün kalındıktan sonra Karsa geçilecektir. Başvekil Paşa bu havalideki Nafıa faaliyetini, bilhassa Erzurum so*e • sinin inşaatını tetkik edeceklerdir. Beyazıttan sonra Van ve Muş vilâyetlerile Diyarbekir ziyaret edile • cektir. Başvekilîmiz Diyarbekirde bir gün kalacak, oradan trenle Ankaraya avdet edecektir. Seyahat programına dahil vilâ • yetler tarafmdan Başvekile takdim edilmek üzere Maarif, Nafıa, Zira at ve Sıhhat faaliyetlerini ihtiva eden birer rapor hazırlanmaktadır. Ayrıca her dairei intihabiyenin meb'uslan da Başvekilimîzin tetkik seyahallerinde kendilerine lüzumlu görül«cek olan izahatı verecekler Evvelce de yazmış oldugumuz gibi tsmet Paşa Hazretlerine bu seyahatle rinde Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Bey refakat edecektir. Dahliye ve tktısat Vekflleri dün Heybeliadaya giderrk Başvekil tsmet Paşayı ziyaret etmişlerdîr. 4 Ruhİ bir tahlil Bu münas^belte kendime bir sual snr dum: Neden bu eiektrik bu memlekel« daha evvel girmedi.. Bütün ömürleri • miz karanlıklar içinde geçti. Mâni neydi? Bu elektriği bir şirket değil, doğ • rudan doğruya belediye yaptırdı. Belediyede bulunanlar ise kendi çocukla • nmız.. Müteaddit defalar, reisliğînde buranduğum bu dairenin bugünden daha mfisait malî vaziyetleri olmuştu. Soa ra elektriği de bOmez ve görmemiş değfldik. Bu coşkun sularunız, o zaman belki daha çoktu. Bilmem neden ben ve biz bu işi hiç düşünmedik ve yap • madık ta çoraktarunız yaph? Hem de en oar ve en gaynmasaıt bir zaman a a. Bu Istîfhamm cevabını uzaklarda değil, yakmda, o Büyük Şefin, o dehanın yaptığı inkılâplarda aranvak lâzımdır. ABDÜRRAHlM NACt Yukarıda beş kardeş bir arada, aşağtda sağda çocuklarla babalart, anaları ve buyük babaları, tolda çocuklardan biri kendirine bakan doktorla beraber K*nadamn Toronto «yaletinde or • tahalli bir köylünün kansı olan Madam Dionne geçen baziran ayında, vakitsiz olarak doğum ağnlan çekmeğe başla • mif ve komşu kadınlardan birini yar • dıma çagırmısh. Madaintn Icocası Mösyo Diottne o zaman, Kanadanın en büyük raütehasns hekimlerinm evine dolacaklannı ve gazetelerin günlerce kendisi ve aüesile meşgul olacaklarını vo nîhayet, hükâ roetin, kendi çocuklarfle bu derece yakrodan alâkadar olaoağım kat'îyyen tahmra edemezdi. Komfu kadın, abbabma yardun et • mekten aciz izhar edinc*, köy bekimî ne haber gitti ve bu adam, mütemadî ağnlar içerisinde kıvranan loğosadan, arka arkaya beş tane kız çocuğu aldı. Herkes bayrette idi. Çocuklann ba basma gflince, dövünüyordu. Beş ev • lât birden kolay mı? Koy hekimi, böyle moteaddit ço • cukkn bir arada doğuran pek nadir kadınlarm ekseriya bu nevzatlarla birlikte öldüğünü hatırlıyordu. Lâkin, o, bunlan yaşatmağa azmtti. Kızcağızlann beşi de, yedişer ayhk dünyaya gelmişlerdi. Torontonun en buyük gazetelerinden biri, derhal ço • euklar için bj tane »un'î tefrih maki nen gonderdi. Kanada Salîbiahmeri de ea iyileri meyanından sectiği üç tane, çocuk bakıcı hemşire yolladı. Toronto hastanelrrinden biri hergün, taze * gılnnf kedın tütü göndermeyi üzerine aldı. Küçudik köy evî bir çocuk bakmı jtl••••••••• t • I • t yurduna döndü. Çocuklann bulundu • ğu odaya, maskesiz, hiç kimse girmi • yordu. Her üç saatte bir, kendüerine damla ile süt veriliyordu. Her sabah, bakıa hemşireler onlan tefraı rrrkine krinden çıkanp, zeytinyağı içinde banyo ediyorlardı. Zira derileri çok mzflt olduğundan, suyun temasraa dayan* • mazdı. Odnm harauret derecesi mtitemadiyen 75 derece farenhaytta muhafaza ediliyor, çocuklar hergün hassas terazilerde tartılıyorlârdı. Doğduktan üç gün senra, çocuklrrm biri morarmağta başladı. Sütünün içi • ne bir damla rum damliatmak suretile kanınrn cereyanma intizam verîldi. Bu tedbh, birkaç defa tekrar ohmdu. Bir hafta geçince diğer üç tanesi sanlık oldular. Bütün memleket korku geçirdi. Lâkin sanlık ta trdavi edildi. Anne de, çocuklar da, artık kurtulmuş sayılırlardı. Bütün memleket nefes aldı! tkinci haftanm sonunda, çocuklar artık birbirlerinden ayırt edflebiliyoıiardı. Her birine bir at vrildi. Hepsinin altın renginde ibrişim gibi saçlan ve kurşum* gözleri vardı. Bütün memkket ahalisi, hergün, bu çocuklan görmek için eve akm ediyordu. Kalabalığa mâni olmak içm zabıta kuvvetleri celbine lüzum bâsıl oldu. Çocuklann babası, bu şöhretten maddet<n istifade etmek emeüne düştü. Onlan bir cambazhan'»de teşhir etmek üzere bir mukavele imzaladı. Hükumet bunu haber alınca, hrifî babslık hakIanndan iskat ve çocuklara dört tane • •••••«••••t»aı«ı Aradan iki ay geçti. Çocuklaın üçü makineden çıkanîdılar. öbür ikisi He yakında çıkanlacaklardu. Hepsi J? sıhhatlidirler. Bu beşizkrin, bir de istikballerini temm etmrk îcap ediyordu. Kanada S« • libiihme» remiyeti bir'iane defteS açh ve h»yb* para. topladı. Bu para fle, Wr nümune çocuk bakım evi yapıla * cak ve bunun iradı beş kardeşe tahsis olunacakhr. Köy hekimi işte »Szünde durmaftur. Geçenlerde, çocuklann ilk su banyo «unu kendi *JiIe yapah ihtiyhr hekim, heyecandan ağlamıştır. recede çarpıyor, heyecandan tıkam • yorduk. Çakmağın kmlcmile bir l e z tutuşturularak alevi lâmbanm fttilin« dokunduruldu, fitil yandı ve şişe geçi Kanser mikrobu (Birinci tahifeden mabat) tadrr. Husust bir teamül eticesinde mocroskopla görülmesi mümkün dür. Bu mikrop neşvünema bulmak için kalevî muhit arar. tnsanlarda fnkişaf edebilmesi için, kanda kalevilik derecesmin 7,6 ya çıkması lâzımdır. Pariste münteşh* Journal gazetesi, doktor Von Brehmerin keşf i hakkında, Fransanm en büyük kanser müiehassıslarından doktor Kopa • çevskinin rey ve mütaleasını sor muştur. Mumaileyh demiştir ki: € Hiçbir vakit kanm 7,6 derecesinde kalevî olduğu görülmemiştir. Kanm kaleviliği darma bunun dunündedîr. Esasen kanserlilerin kanmda fazla kalevilik olduğu sa bit değildir. Hatta başka müdek • kikler, kanserlinin kanmda, bilâkis hamıziyetin galip bulunduğu iddi • asındadırlar. Herhalde, kaleviyet ile hamıziyet arasındaki nispet çok farkedemez, zira tabiat bu işi de çok iyi tanzim etmistir. O. Lütniyer namında bir âlim, kana mvhim miktarda harmzı klorma zerket meğe muvaffak olduğu halde ka nm terkibîni mahsus derecede tağ • yir edetnemiştir. Kanserin mikrobik mahiyeti hakkındaki nazariye şimdiki halde metruktür. Bu nazariyeyi çürüte • cek yüzlerce tecrübe yapılmıştır. Ezcümle Amerikalılar 40,000 den fazla farenin üzerinde bu yolda tecrübeler yaptıklan halde, hasta Iığın bulaşmadığını görmüşlerdir. Kanserin bir şahıstan diğerine geçmesi, behemehal kanserli urdan bir nma gelen Fırka heyeti idare reisi Avni Doğan Bey de bugünü tes'iden ve çok alkışlanan bir utuk söylemiş ve böylelikle ikinci kısım merasim de nihayet bulmuştur. Gece fener alaylan tertip edildiği gibi muhtelif semtlerde de balkın eglenmesi için tertibat alınmıştır. Halk bu büyük günü tes'it ederken onu yaratan Ulu Gazisine sonsuz ta zünlerini arz ve izhar etmekte, her taraftan yaşasın Gazi sedaları işitilmektedir. Heryer neş'e ve sürur içmdedir. parçayi aşılamakla olur. Bu da büsbütün a y n birşeydir. Ben, şahsen, ismini bile duymadığım bu Alman hekiminin kesfme inanmıyo rum. Kanser hakkındaki düşünce ler, bugün, bütün dünyada, başka bh istikamet afanıştır.> Diğer taraftan, doktor Von Brehmerin keşfini tetkik eden Almaoyah bp üsttalarmdan profesör ŞiHing d e Frankfurt kongresinde buna dair beyam mütalea ederek, demiştir ki: « Meslektaşun tarafmdan keşfo lunan (sifonospora polimorfa) na mmdaki mikrop, benbn kanaatime göre, kanserin tesekkülüne bais o lan yegâne intan vasıtası değildir. Bana kalırsa, bu, senelerdenberi malum olan Şmit tufeylisinin yeni bir şeklî olsa gerektfr.» Görülüyor ki, doktor Von Brehmerin keşfi, eo salâhiyettar meslek adamlan tarafmdan şüphe ile kar şılanmaktadır. Buna sebep te, he men yanm asırdanberidh', bu yolda bir keşif ilân edilmeden, geçmiş bir tek sene yok gibidir. Bilâhare aslı çıkmıyan bu keşiflerden, zamanmda pek büyük bV alâka uyandıranı, 1887 tarihinde Şörlen namında gene bir Almanın yaptığı keşif olmuştu. Şörlen, kanserin mikrobumı bulup bunu hay vanlara muvaffakiyetle aşıladığını iddia ediyordu. Onu müteakıp, doktor Duvayen, mikrokokus diye bir mikrop bulduğunu iddia etmişti. 1925 te de, doktor Roynun osilokok ismini vcrdiği mikrop hayli gürültülere sebep ol muştu. En son hâdise, Londrada Guy ve Barnard isitnli iki tngiliz hekiminin, kanser mikrobunun fotografını çek« meğe muvaffak olduklan hakkın daki kuru ve asılsız bir iddiadan ibarettir. Maamafih, doktor Von Breh merin bu defaki keşfi, henüz ilim ve fen müvacehesinde çürütülmüş değildir. Mumaileyh, tetkikatma ciddiyetle devam etmektedir. Dr. Behçet Sabit Beyin Nr kızı oldu, DI Cemiyeti adını Ayla koydu Üniversite profe*örlerinden doktor Behçet Sabit Beyin bir kızı dünyaya gelmiftir. Behçet Sabit Bey ba yavruya öztürkçe bir isim koymak istenü* ve Türk DUi Tetkik Cemiyetine müracaat et • mi?tir. Cemiyet çocuga Ayla ismini bulmuş, doktor da kızına bu adı takımj ür. Ayla: Ayın halesi demektir. Profesörün Aylasuıa uzun ve roes'ut bir ömör dileriz. 9 eylul bayramı (Birtnei uahifeden mabat) tufanı ve yaşa avazeleri arasında hükumet ve kışla önündeki mey danhkta mevkilerini almıslardır. Saat 10,15 te Kadife kaleden atılan bir top üzerine kışla önündeki meydanda içtima eden süvari kıtaatı kumandani tarafından evvelâ kış • laya ve badehu hükumete mızıka • nm çaldığı tstiklâl marşları ara • sında bayrak çekilmiştir. tkinci kuım merasime saat 14 buçukta C. H. Fırkasında yapılan tebrikâtla başlanmıştır. Bu tebrikât Halk Fırkasmdan sonra Belediye, hükumet ve kumandanlıkta yapılmıştır. Bundan sonra Karşıyakada Gazi Hazretlerinin muhterem va • lidelerinin kabri ziyaret edâlmiş, müteadd'it çelenkler konulmuştur. Saat 16 da tzmirin ordumuz tarafından tamamen işgal edildiğini müjde • lemek üzere Karşıyaka sahillerinden atıhnış olan top ateşi tekrar ihya edil • miştir. Saat 16,30 da Kadifekale den atılan iiçüncü topla Basroahane karşısındaki meydanda hazırlanan za fer alayı yürüyüşe başlıyarak, Bas • mahane, Tilkilik, Hatuniye, Başdurak, Kemeraltı, Hükumet, birinci kordonu takiben Cumhuriyet meydanına gel miştir. Alayın önünde ihtifal bayrağı ve heyet, Cumhuriyet Halk Fırkası Vilâyet idare heyeti ve reisi, tzmirdeki bilumum Halk Fırkası nahiye ve ocak mensubini ve Cumhuriyet Halk Fırkası esnaf ve işçi teşekkülleri ve bunu mü • teakıp tzmir halkını, san'atini, ticare tini, iktısadî sahadaki faaliyetini, içtimaî teşekküllerini izcilerini idman ce • miyetlerinden sıhhî teşekküllere ka dar çalışma heyetini, kudretini, kabi • lîyetini gösteren levhalarm teşkil ettiği bu alay her geçtiği yerde sürekli alkışlarla karşılanmış ve vapurlar düdüklerini çalmak suretile selâmlamışlardır. Alayın Basmahaneden hareketi es • nasında Cumhuriyet meydanında Ga • zi heykeli önünde on bmlerce yurtta şın huzurunda gençlerunizden Orhan Rahmi Bey dokuz eylul ismindeki man zumesini alkışlar arasmda okumuştur. Zafer alayı üe Cumhuriyet meyda Bekir Sami Bey vefat etti Esbak kolordu kumandanların dan miralay Bekiır Sami Bey vefat . ••••••••"•••••••••• İstanbuİun en eski abidesi müze oluyor Hükumet Ayasofya camisini müze haline ifrağ etmek karannı verc Bir mimarî çaheser olan bu albide içinde eski eserlorm teçhiri çok rmı vahktır. Bu münasebeUe fotoğrafçımız Namık Beyin aldığı çayanı dik kat iki resmi dcrcediyorux. Resmlerden sağdaki, caminîn yan cephelermden ve minarelerindeı birisini, soldaki büyük kubbe ile yanmdaki kemeri göstermektedir Udnci resim Türk »an'atinin nefu i»çiliğini göstermektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: