17 Ekim 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

17 Ekim 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ieçriiiıevtel v» UfTtrtİ TELGRAF HABERLERI lÇriMAÎ BAH1SLER ' 1935 denîz konferansı Londrada beş büyük devlet arasmda şimdiden ihzarî müzakerelere baslanılıyor Londra 16 (A.A.) tki taraflı gti.üşmelerle gelecek sene yapıla • cak Londra konferansını hazırla mak üzere yapılan müzakerelere tekrar başlanacaktır. Japon ve Amerika heyetleri, buraya gelmiştie. tkî taraflı görüşmelere 18 haziranda, tngiltere hükumetinin teşebbüsü ile başlanmıştı. GöHişmeler, bidayette, 1935 konferansını hazırlamağa matuf usul ler ve müzakere şekilleri üzerinde olacaktı. Bununla beraber, muhte lif harp pilotlarını hacimle ile nisbetleri gibi teknik bazı meselele • re de, 16 temmuza kadar devam eden muhtelif görüşmelerde temas edildi. Bu tarihte gö. üşmelerin Japon deniz heyetinin gelecek tarih ten bugüeıe kadar tebirine karar ve rildi. Göriişmeler, bilhassa fngiliz ve Amerika ve Ingiliz, Fransız heyet îeri arasında hararetli oldu ve bunlarm «sahanın temizlenmesi» hakkında hakikî bker kıymet arzettikleri görüldü. Japonyaya gelince, Japonyanm Londra »efiri M. Matsudaira ile Amerikanın başmurahhası M. Nor • tnan Davis ve Ingiltere murahhas) aralarında faideli görüşmeler yapıl dığı hatırlardadır. Londraya gelmiş olan AmJ al Yamanoto, müzakerelere devam için M. Matsudairaya iltihak edecektir. Bir Italyan mütehassıs da tetn • muzdanberi Londradadnr ve baş lamak üzere bulunan müzakere • lerde bulunmak üzere bu sonbahar Fraıuız ve Italyan murahhaslannın Londraya gelmeleri muhtemeldir. Yeni nesil arasmda Makedonya IHEM NALINA MIHINA T ""."m.mMiıniiniUllllllimilllllllllllllllllllllltimilUliniimnıımm,,,,,,,. Ankarada belediye Muhalifler gene rey intihabı bitti vennîyeceklermiş! Şehîr Meclisi azalannrn isimlerini neşrediyoruz Ankara 16 (Telefonla) Belediye irtihabah neticelenmif ve reylerin »asnifi bitmistir. Ankarada rey •ermek hakkuu haiı 40 bin kifiden 34,976 kişt reye iştirak etmistir. Bu curetle ce çün hakkmı baiz olanlardan % 9 0 m intibabata istirak etmiş bulunmaktadır. Reyler müttefikan C. H. Fırkan namzetlerine verildiği de anlaşılmıştır. Şehir meclisine asli aza seçilen 3 4 zatın isimleri afağidadır: Avukat Mümtaz (Fırka reisi), Ve* lî (noter), Samiye Rifat Hanım, Ziya Bey, Ş'Jkrü Bey (Tayyare cemiyeti ikinci reisi), tüccardan Kütükçii zade Halü, Dr. Yusuf Hikmet, Kütükçü oğhx Feyzi, Dr. Vehbi, avukat tbrahim Rauf, eczacı Cafer Tayyar, avukat Hayrullah, eski Belediye azasmdan tskender, Dr. Hüseyin Ertuğrul, Oımanlı bankası ikinci müdürü Rauf, tüccardan Çulhazade Rifat, tüccardan Fetbi, Bavsrar zade Naşit, eczacı Narettin, Makbule INaci Hanım, Merkez bankau meclis idare azasmdan Reşat, Haınit oğlu Ahmet, avukat Ekrem, eski azadan Hamıt, mübendis Muhlis, mühen • dU Mustafa Cemal, gazeteci Mecdi, Tahsildar zade Osman, eczacı Muzaffer, Akba kütüpanesi »ahibi Bilâl, tüccardan Müfret, ts bankasmdan tsmet, Ejder oğlun Sakip, Dr. Ali Vahit Beyler. Reisicumhur intihabı cuma günü yapılıyor alebe idim. Arkadaşlannıdan biri kendi doktorastra tez olarak Makedonya me8elesini intihap etmiş. İçinden çıkamazsın . dedim. O, yüzüme bakıp, gülümsedi Sade ben mi? diye sordu. Muallimler heyeti de çıkamaz, hiç kimse de çıkamaz. Ben de onun için intihap ettim! Hakikaten, Makedonya denüen netameli ülke bir mesele halini alalıdanberidir, hiç kimse onun içinden çıkarmamıştır. Fransızlar, karmakanşık halitalara, Makedonyanın fransızcası olan Macedoine ismini verirler Bizim bildiğimiz tiirlii, zerzevat türlüsü, Fransa lokantalarında Makedoine de legume« diye yad olunur. Şu suretle, biribirinden ayırt edilemiyecek surette girift olmuş ne varsa, Makedonyayı hatırlatıyor demektir. Bir zamanlar, tamamı bizim elimizde bulunan bu yer ta Balkan harbine kadar başımıza belâ kesilmişti. Bizimle hemhudut üç komşunun üçü de bu kıt'a üzerinde hak iddia ediyorlardı. Avrupa, onlann haklannı teyit eder bir vaziyet almıştı. Makedonya meselesinin, komşulanmızın arzusuna göre halline engel oldukça bize, sulh düşmanı nazarile bakıyorlardı. Mide mi, zekâ mı? Yoksa Maddicüik mi, ülkücülük mu? [Dünkü ktstmda Enver ve Ziya Beyler arasmda hayat felsefeleri • nin midecilik veya ıpirtualizme ircaı münakaşa edilmekte idi. Ziya Bey dimağ ve zekânın. fonksiyon itibarile verdiği kadar da aldığı iddianndadtr.] Ziya Bey Biraz daha Enver Tevrat ve Zeburun, tncil ve Kur'anm lisanını kullanacak ve hılkatten maksadm insan olduğunu iddia edecek! Azizim yukarıda dedim! Ben hiçbirşey değilim. Ne fsevî, ne Musevî, ne Muhammedî ve ne de Ibrahimi ne İspirtüalist, ne de maddiyeci. Ben yalnız düşündüğümü söyliyen birisiyim! Fakat be • nim düsündüğüm filân kitapta varmış diye söylemekten de çekin • metnl Eğer tabiate bir hedef, bir maksat atfetmek lâzım ise bu he • defin ins«n oldugu aşikârdır. Çünkü tabist ondan yüksek, ondan kudretli, ondan şuurlu başka birşey çıkartmamıştır k ü ! Ziya Bey Pekâlâ bunu böyle kabul etsek bile, ftkrin ve zekânın mideden mühim bir amil oldugu varit olsa bile bundan ne çıkar? Bundan birçok şeyler çıkar. Evvelâ senin tarihî maddiyecilik nazariyen iflâs eder nasıl ki filen de bugün etmistir. Sonra beşerin mukadderatı üzerinde akıl ve zekânın daha müessir bir amil oldugu hakikati zihinlere hâkim olunca baş • ka yollardan yürümek başka Utikametler almak lüzumu kendini gösterir. Nasıl ki son asır esnasında fazla maddeciliğe dökülmüş olan Avrupada bugün bu lüzum kuvvetle, kudretle kendini göster • mektedir! Ziya Bey azizim! Burada artık safsata yapıyorsun! Avrupadaki son hâdiseler maddeciliğin kat'î bir galebesi demek değil midir? Rusyadaki bolşevizm, Avru • pa ve Amerikadaki sosyalist cere • yanları, ttayadaki faşizm, Almanyadaki Hitlerizm, hatta Ingiltere, Fransa ve Amerikada bile alıp yüriimekte olan son cereyanlar maddiciligin birer şaheseridirl tşte aldandıgm noktalar! Filhakika bu cereyanlarm kâffesi zahiren madde ve kınrvetin zihinler Uzerine hâkim oldugu gibi gözü • küyor. Rusyadaki bolşevizmle diger bütün cihandaki sosyalist ce • reyanlan dogrudan doğruya maddiciligin babası olan Karl Marksla Engelsten mülhemdirler. Italyada faşizm, Almanyada Hitleaizm, Araerikada Ruzveltin diktatörlüğü, Fransada ve Ingilteredeki kuvvetli idare arkasından koşmalar hep madde ve kuvvetin birer tezahürü gibidirler! Fakat hakikatte ve esasta bütün bunlar müfrit maddeciliğe karşı fışkıran tugyanlardır. Bolşevikligin komunizmin ve sos • yalizmin son hedefi kapitali, mülkiyeti kaldırmak değil midir? Kapital ve mülk nedir? Madde ve kuvvetin en mütebariz, en mütekâsif ve en kaba bir şekli değil midir? Bir zamanlar bu madde ve kuvvet sahipleri tarafından mukaddes ma • butlar makamına çıkarıldı! «Altın ökiiz» e yeniden tapılmağa baş • landı. Fakat bu yeni mabut ta rahiplerini, portiflerini, kâhin ve kâ hinelerini bozmakta gecikmedi. Bu mabut namına soyulan halkın mesai mahsulleri «Altın ökiiz» den Asker geçerken I Atina 16 (Hususî) Cuma güHarbi kaybettik; Makedonyayı nü saat on birde millî meclisin Cum verdik.. Paylastılar. Yorgan bizden hurreisini intihap etmek üzere iç gidince dava bitmek lâzım gelirdi. timaa davet edildiği resmî gazete • Bitmedi. Terekemizi pay edenlerden ile ilân edilmiştir. ikisi, üçüncünün üstüne çullandılar. Gazetelerin istihbaratına göre O, hissesini kaptırdı. Makedonya muhalif frkalar M. Zaimisin inti • meselesini kökünden halletmek için habat kanunlannı tasdik etmesi dolayısile protesto makamında ken • harbedilmişti. Harp bitti; Makedondîsine rey vermiyecekler ve fakat ka ya davası, eskisinden daha hâd, danunu esasinin Cumhurreisi intihabı ha şedit bir çekilde sürüp *' ''yor Haklı kimdir? En bitat. adam için tayin ettiği beşte üç ekseriyetin temini için de bir kısım âyan ve bunu kestiremez. Ve kestiremeyince meb'usanla fırka reisleri meclisi de kazan kaynar durur. Osmanlı milliye iştirak edeceklerdnr. devrinde, kazanın altındaki ateşi harlatmak vazifeaile mükellef olanların isimleri: Paniça, Sandanski, Apostol Voyvoda, Flandi. Bugün, bu ateşçilerden her biri, bir kaza kurşununa kurban olarak öteki dünyayı boyladı. Yerleri boş kalmış mıdtT?. Mulıtcrcm misafirimiz Asla!. Mjıkedonya gene o Makedonyadır. Teşkilâtile, komitalarile, tıpkı eskisi gibi yaşıyor; gene tıpkı eskisi gibi fitne ve fesat kaynağı olarak ortalığa dehçet saçıyor. Isveç Veliahti Izmirden ayrıldı trenle Suriyeye hareket etti Dahiliye Vekâletinde bir tayin tzmir 16 (A.A.) Bir müddettenberi şehrimizde bulunmakta o • lan büyük konuğumuz tsveç Veli • ahti Güstav Adolf Hz. ile zevcelerl Prenses Luiz ve Kerimeleri Prenses tngrit Hazeratı bugün saat 17 de Ankara 16 (Telefonla) Mec Basmahane durağmdan hususî trenlîs Reisi Kâzım Paşa Hazcetleri bu le Suriyeye müteveccihen hareket günkü trenle şehrimize geldfler ve is etmişlerdir. tasyonda Vekiller, meb'uslar, di Veliaht Hz. ne, mihmandarlan ğer birçok zevat tarafından kar • Hüsnü Rıza Paşa ile Hariciye Vekâsılandılaır. leti erkânından Sefkati ve Fuat Hulusi Bey ler refakat etmektedirler. Veliaht Hz. simendifer durağmda Vali Kâzım Paşa, Belediye Reisi Behçet Salih, Emniyet müdürü Feyzi Ankara 16 (Telefonla) tk Beylerle tsveç konsolosu ve Uvcç tehsat Vekili Celâl Bey bugün tsmet baasından bazı zevat ve binlerce Pasa Hazretlerini ziyaret etmiş, sehalkın samimi tezahüratı arasmda yahat intibaları etrafında uzun müduğurlanmıslardır. det izahat vermiştir. Resmi ihtiram bir jandarma kıt'ası tarafından ifa edilmiştir. Ankara 16 (Telefonla) Münhal bulunan Dahiliye Vekileti hukuk müşavirliği muavinliğine üçüncü nnıf mülkiye müfettişlerinden Ankara 16 (Telefonla) Mat Cavit Bey tayin edilmiştir. buat umum müdürlüğünde müte • şekkil radyo komitesi çalışmasına devam etmektedir. Komite flk e • Ankara 16 (Telefonla) A n serlerini önümüzdeki Cumhuriyet kara Yüksek Ziraat Enstitüsünde bayramında verecektir. Bu münadoçent olmak istiyenler için bir tasebetle Ankara radyosu için aynca Ihnatname hazırlanmıştır. Bu ta bir spiker almacaktır. Bu spikerlik imlimatnamede doçent olmak istiyentihanı ba aym 22 nci günü Ankarada lerden aranması lâzım gelen evsaf matbuat umum müdülüğünde icra ve müracaat şekli, imtihan usulü, edilecektir. ve doçentlerin vaziyeti tesbit edilmiştir. Doçentliğe intihap kararııu Enstitü divanı verecektir. Ankara 16 (Telefonla) Gümrük ve tnhisarlar Vekâleti ikinci sıBursa 16 (Telefonla) Polis memurlarmdan Ali Efendi ava git nıf müfettişi Mahmut Nedim Be yin birinci sınıf müfetisliğe, üçün miş, bir çeşmede iğilip su içerken cü sınıf müfettişlerden Abdullah omzunda bulunan tüfek çalılara taBeyin ikinci sınıf müfettişliğe, be kılarak patlamıştır. Tüfekten çı şinci sınıf müfettişlerden Tevfik, kan kursun Ali Efendinm kalbine Rüştü ve Pertev Beylerin dördünSsabet ederek kendisini öldürmüş cü sınıf müfettişliğe, mufettiş mu • tür. avinlerinden Zeki, Hulusi, Necdet Ali Efendinin cenazesi bugün arKâzım ve Hasbi Beylerin beşinci kadaşlan tarafından merasimle kalsınıf müfettişliğe terfian tayinleri dınlmıstır. Ali Tasdika iktıran etmistir. Kâzım Paşa Hz. Eski Makedonya ile yeniainin arasında yalnız bir tek fark var. Eskisi, bütün anasırını birleştirip, bizim başımızı yediydi. Şimdi o unsurlar biribirlerini yiyorlar. Lâkin netice gene bitdir. 1908 inkılâbından evvel, Selânik limanında Mesajeri vapurunu ateşliyen komitacı, geçen gün Yugoslav Kralını vuran Vlada Giyorgiyefin muhakkak ki amca çocuğudur. 1934 te de sulhu tehdit eden gene Makedon^adır. Ah, bu Makedonya I. ERCÜMENT EKREM Iktısat Vekilinin seyahat intibaları Gazi Hz. nin taziyet telgrafları Ankara 16 (A.A.) Fransanın en büyük siyasî adamlarından biri olan esbak Cumhurreisi M. Ray • mont Poincarenin vefatı münase • betile Reisicumhur Hazretleri tarafından aşağıdaki taziyet telgrafları çekilmiş olduğu gibi, Başvekil tsmet Pş. Hz. tarafmdan da Fransa Başvekili M. Dumerge ayn bir telgrafla beyani taziyet edilmiştir. Fransa Reiaicumhurn M. Alber LSbron Hazretlerine POTİM ilham alan ve onun kuvvetine dayanarak akıl ve şuurun telkinlerine kıymet vermiyen pontifler ve vestallar tarafından halkın nef • ret ve hiddeti önünde delice israf edilmeğe başlandı. Mabuda yak laşmak, onun pontifleri ve rahip'eri sırasına geçmek için yapılan mü sabakalarda maddicüik zihniyetinin telkin ettiği her türlü vasıtalar hoş göründü. Aldatmak, aldanmak, satılmak ve satm alınmak, hiyanet, ihanet, sahtekârlık, hile ve tezvir, herşey mubah oldu. tşte o zaman akıl ve şuur isyan etti. Şuur ve akıl isyanının en kudretli tercümanı Karl Marksla Engels oldular. Fa Yazmak istediğim şey, asker ge^ kat onlardan daha çok evvel baş • çerken bir kısım halkta gördüğüm, kalan da bu isyana tercüman ol münasebetsizlik derecesine çıkanj muşlardı. Fourrieler, Prudo, Blankiler, mübalâtsızlığı tenkittir. Yüzde dok* Ovenler ve saire ve saire o ctimlesanı sancağı selâmlamak vazifeledendirler. Bunlar beşeriyetin ezelî rinden haberdar olmıyan sivil henw ülküsü olan adalet ve müsavat bayşerilerimizin büyük bir kısmı da, rağını kaldırnrak sırf madde ve caddelerden geçen herhangi bir klb» mideden ilham alanlara karşı ko • anın bölükleri, takımlan arasındanj yuldular. Engelsle Marksın ye geçmeğe kalkışıyor. Bu gibiler bagâne faziletleri bu isyana cAltın o zan aralıklardan geçiyorlar, bazani küz» tarikati kâhin ve pontiflerinin da sert fakat haklı bir mukabeleyq anlıyabilecekleri şekli vermekten uğrıyarak apışıp kalıyorlar. Yolunj ibarettir. Yani onu dahi maddeye sağını takip eden fakat caddelerin ve kuvvete istinat ettirmektir. Ha darlığı yüzünden tramvay yolunun kikat ve esasta ise bu bir şuur ve akıl üstüne taşan yürüyüş kolundakj hareketi idi. Ulkü namına bir is Mehmetçikleri adeta çiğniyecek gibi yandı. Bu iki zat maddî hâdiseler acele eden tramvaylar, yan sokak* üzerine işliyerek topladıkları vak'a lardan fırlayıp takımların aralıkla* lan birbirine yaklaştırdılar, tez ve nndan geçip giden otomobiller var, antitezleri birleştirdiler vebir sıra Bütün bunlar acele işleri olanlanni sentezler yaparak maddi hâdiseler değil, ya askere karşı sevgi ve hüri den bile maddiciliğe karşı müthiş met duymıyanların, yahut ta kıt'at bir ifhamname nazariyesi çıkar lann aralıklarından geçilmiyeceğin| dılar. Yani şuur ve zekâ ameliyesi bilmiyenlerin işidir. yaphlar. Eski ülküye yeni bir Bilmek lâzımdır ki asker, demeM sekil verdiler. Karl Marks ve Lenin ta millet demektir; ordu demek vatanj rihte ender görülmüş ülkücülerdir! demektir; sancak demek devlet de« Hakikatte bunlar Buddanın ve tsanın mektir ve bunlar, karşılannda sev*« 19 uncu asır tabiidirler. Bunlarm hal gi, heyecan ve hürmet duyulan yiw tercümeleri mütalea olunduğu zaman ce varhklardır. Asker, bir memlekoinsan bir fikir ve bir emel yolunda bu tin bütün kıymetlerini ve şereflerinl kadar zahmetlere, işkencelere dayana korumak için silâh altında yaşıyan bflindiğine hayret etmekten kendini milletin ta kendisi olduğuna göre, alamaz! Ve bu fikir ve emel ne idi? Mi ona hürmet eden milletine de, kendi deyi tatmin mi, maddî istifade mi? benliğine de hürmet etmiş olur. Hayır! Haksıdığa maruz kalmış ad • Avrupanın hiç militarist olmıyan dettikleri, sehnetlerinin mahsulle • hatta aksi ruhta bulunan memleketrinden kendileri tnahrura edilerek lerinde bile asker geçerken akan suyoksulluk ve muzayakanm yarat • lar durur. Vaktin hakikaten nakit nğı ıshraplar içmde çtrpınan bir oldugu bu memleketlerde müstacel zümre için hak ve adalet ta işleri olanlar ve bütün nakil vasıt» lep etmekten ibaretti. Bütün bir htıyat lan askerin geçmesini bekler. tahammül olunamıyacak kadar agır ve Biz ki mütareke senelerinde asçok olan muzayakalar, azaplar ve zah kersiz, ordusuz kalmanın acısını v s metler içinde baskasmın saadeti içint hasretini çekmiş insanlarız; biz ki sarfedndi! Ulkü de budur. BaşkaNn Avrupa emperyalizminin çizmesi aliçin nefsi feda ettiren bir fikir, b'r tmdan askerin ve ordunun fedakâremeldir. Binaenaleyb Karl Marks ve lığile kurtulmuş bir memleketin halLenîn asla mîdeci değildiler. Bunlar kıyız; biz ki, nihayet, dünyaya asker iükücülerin ülkücüleri idi. Hakikatte gelmiş ve asker gidecek bir milletiz;ı bunlar maddeyi ispirtualize ederek is asker geçerken ona sevgimizi, saypirtualırmi Kanhn bile tasavvur gımızı göstermekte başka milletleredemediği bir raddeve çıkardılar. A den elbette daha ileri gitmeliyiz. dalet ve müsavat ülküsünü yalnız zihnî msntık. ve kuruşlara değil, maddenm beser hayah üzerinde oynadigi ro'ü mütaleadan aldıklan neticelere dayadılar. Binaenalevh Karl Marks ve Lenin m deci değildîler; orların meydana athklan «tarihî maddicilik nazariyesi» ile n4i midec"l«5î ve kaba ım4 • d"r:liği Örtmeğe çalum»k ve beserî hayatta esas amîlin madde, m^nfaat, ve nvde olduj»mu bu nazariveye daya narak idd>a etmek hem doğru değil hem i e bu ikî büyük ülkücü hakkında haksız bir isnat dir! : sker geçerken serlevhasırJ görüp te geçen gün Kra| Aleksandnn cenaze merasi» mine iştirak eden aslan gibi MehW metçiklerden mürekkep Cumhuriyeİ Muhafız alayına mensup bölüğü tasvir edeceğimi zannetmeyiniz, Dost bir memleketin hükümdarına) son selâm ve hürmeti ifada Türk or« dusunu temsile memur olan bu bo* lük, güzide zabitleri ve yağız MebJ* metçiklerile kahramanhk ilâhlarmdan mürekkep öyle bir kafile idi kl kalemim, askerlere karşı beslediği bütün sevgiye rağmen, onlardan' tasvirden âcizdir ve bu bölüğe, S«H dece Türk askeriydi demek tasvirlerin en beliği, en kuvvetlisidir. Lutfi Fikri Bey Pariste öldü Radyolarımızı ıslah için verilen karariar Ankara ziraat enstitUsünde A&AOĞLU AHMET Gümrük ve inhisarlar vekâletinde yeni terfiier Feci bir ölüm Bursada zelzele oldu Bursa 16 (Telefonla) Dün gece saat 1,30 da burada hafif, fakat eürekli bir zelzele duyulmuştur. Yeni buğday siloları Ankara 16 (A.A.) Konya, Ankara, Sivas ve Eskişehir silolan faali yete geçmişlerdir. Balıkesir ambannm da makinsti tayin edilmiştir. : Derince aoıban 2 5 8 bin liraya hale edihnistir. Yakında ba ambarın siIo haline tahvüine baflanaçakjır. Denizlide zelzele oldu Denizli 16 (A.A.) Bugün saat 10,30 da doğudan batıya doğru zorla |>ir zelzele olmu&tur. Yıkantı yoktur. felâket bin nasihatten yektir fehvasınca gözler önünde derin ve korkunç uçurumlar açan bu faciadan ibret ahnarak Balkanlılar münasebetlerinin artık eksiksiz en ciddî ve en kâmil safhasına götürülmesine intizar olunabilir. Demek isteriz ki Bulgaristan artık misaka iştirak etmekte daha ziyade gecikmemelidir. Bunu ümit ve temenni ediyoruz. Marsilya cinayeti canisinin hüviyeti taayyün ettikten sonra hatıra gelen en mühim mülâhazayı açık ifade etmeği muvafık buluruz ki o da şudur: Kendi muhitlerinde selâmet çahsamıyan türlü millî ihtilâl komitaAnkara 16 (A.A.) Ziraat Ve lan, baska memleketlere sığınarak kâleti tarafmdan haşerat ve nebatat ferah ferah çahşmağa imkân buluhastalıkları mütehassıtı olarak Alman yorlar. Meselâ uzun müddet Viyanayadan profeı>or Garjner getirilmiftir. nın Makedonya komitasına rahat raMumaîleyh c!oğrudan dogruya Vekâ • hat faaliyet sahası bir melce olmuş let emrinde çalışacaktn. Bundan oaş olduğunu dünya bilir, ve nitekim kaka Yüksek Ziraat Enstitüsü için birkaç profesorBn gelmek üzere oldugu ha • tilin ve diğer çeriklerinin pasaportlan merkezî Avrupa memleketlerinber alınnuftır. Fransanın en büyük adamların dan biri olan M. Raymont Poincarenin vefatile Fransanın uğradığı acı ziyadan dolayı en samhnî taziyet lerimin kabulünü zati devletlerin den rica ederim. CAZt MUSTAFA KEMAL Madam Raymont Poincare Paris Duçar olduğunuz acı matemi büyük bir kederle haber aldtm. Hür • metli taziyetlerimi kabul buyurmanızi rica ederim. CAZİ MUSTAFA KEMAL' Kral katilinin hüviyeti taayyün ettikten sonra Başmakaleden mabait Ziraat Vekâleti yeni mütehassıslar getirtiyor de uydurulmuş sahte şeyler olduğunu şimdi hep görüyoruz. Marsilya cinayetinin bu safhası devletlerin ve hatta Milletler Cemiyetinin nazarı dikkatini celbetmek lâzım gelen çok karanlık bir kısımdır. Umumun selâmeti namına bu hususu gayet şiddetli zapt ve rapt altına almak lârım gelmektedir. Başka memleketlerin huzur ve rahatına suıkast edecek cinayetler yanlış anlaşılmış bir hürriyet ve masuniyet nam ve hesabına hiçbir memlekette kabul yeri bula j mamalıdır. Herhalde ilâve edelim ki vaziyetin her cihetle v^ bütün çıplaklığile meydana çıkmasına intizaren Yugoslavya soğukkanlılığını ve ağırbaşlilığını muhafaza etmeHdir. Bütün dünyanın tel'in ettiği Marsilya cinayetinden ev\'elâ Yugoslavyaya, sonra diğer memleket ve milletlere hiç bir zarar gelememesinin başlı şartı buradadır. Sabık meb'u» • " " lardan Feridun Fikri Beye Pa risten gelen bir habere nazaran avukat Lutfi Fikri Bey, ayın yedinci günü o rada vefat et miştir. Lutfi Fikri Bey, Osmanlı meclisi meb'u sanram meşhur Lutfi Flhri Vey Derskn meb'usu ve tttihat ve Te rakkinin en kuvvetli muhaliflerin • den biri idi. Lutfi Fikri Bey, mu • halif bir meb'us olmasuıa rağmen tttihat ve Terakkiye kar»ı cephe alan Ahrar, Hürrİyet ve Itîlaf gibi fırkalara intisap etmemiş, müstakil kalmıştı. tttihat ve Tecakkiye karşı muhtelif meseleler münasebetile yaptığı hücumlarda saatlerce söz söylerdi. Doktor Rıza Nur Beyin ve sair bazı kimselerin tevkifi ve Bekirağa bölüğünde yapılan işkencele" üzerine birinci meclisi meb'usanda yaptığı bir istizahta mevkuflan dövmek için kullanılan sopa • lan ve dayaktan sökülen tırnak lan meclis kürsüsüne kadar getir mişti. Lutfi Fikri Bey, Cumhuriyet dev* rinde de meşrutiyet taraftarlığı etmeğe kalkışmiş ve bu yüzden tstan> bula gelen tstiklâl mahkemesme verilmişse de beraet etmistir. Mü teakıben Ankara tstiklâl mahke mesine de verilmiş, orada da beraet etmistir. YUNUS NADl

Bu sayıdan diğer sayfalar: