22 Ocak 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

22 Ocak 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2?Ikincikâmm < 35' TELGPAF HABERLERİ Avrupa yolundan notlar Bozgunculuk u bizim Raşid Riza kadar ta • lihsiz adam olmaz. Bu sefer de, san'at asküe, bin türln gndüğe katlanarak kurduğu temsü heyetile Ankarada güzel güzel çalişıp dururken uğradığı arkadaş nankörlüğünü gaze teVrde okuduğum zaman içim yandı. Ben Raşid Rızayi severim, takdir ederim. Benim gibi, onu taniyanlann çoğu da bu gerçekten yüksek, her ba kimdan değerli sahne san'atkânmiza karşı ayni sevgiyi duyarlar. Raşid, kendisini dev aynasinda go • ren, hem şimarik, hem de terbiyesiz olan başka san'atkârlara benzemeı. Gerçekten sahib olduğu meziyetleri kibarlığı, tevazuü ve «efendiligi» ile ar tirmasinı büir. Lâkin, talih ona karşı, hernedense böyle daima haktiz ve gaddar davranmiştır. Bundan evvel, Şehir Tiyatrosunda çahşırken, kendisini hakkile tehlikeli bir rakib sayan bazilarinin sinsicesine tadiyatindan bizar olarak çekilmeğe mecbur olduğu zaman, işuı içyüzünü bilmediğim için, onu herkesten önce ve herkesten çok ayibliyan ve hirpa • hyan gene ben olmuştum. O buna gücenmedi. Karşıhk ta ver • medl. Hulusumdan emindi. Beni fOi • yatile ilzam edecektL San'ati san'at için seven, onu böbürlenip te gülünç olmağa hiçbir zaman vasıta olarak kulIanmiyan yüksek san'atkâr bazı arka • daşlanni etrafma topladı ve kalktl, tstanbuldan uzaklara tiyatro zevkini tattirmağa gitti. Hiçbir taraftan maddî yardım g5r • meksizin, yalnız halktan kazandıgı rağbetle yaşatmağa çahştığı arkadaşlan • na, kendi muvaffakiyetinden de pay ayiriyordu. Kâr temın ettigî günler, o arkadaşlara karşı taahhüd ettiği ayük> lan verdi. Dar zamanlarda da, tabi • atfle tediyahni aksattt. Arkadaşlarm • dan, kendi feragatinin yüzde birini olsun ümid etmek hakkiydı. Raşid Rua, bugün biraz sikıntı çekebihrdi; lâkin kendi yüksek san'atine güveniyor, ts tikbali müemmen göriiyordu. BugünkS sahnemizin ba tek san'atkârmı Anka • rada da takdir etmeğe başlamişlardı. Vaziyet elbet daha da düzelecekti. tşte tam bu sirada, bir aksam, oyun zamanindan bir saat evvel, temsfl heyetinden beş kişi, asulcacik trene atlı • yarak Ankaradan kaçiyor ve Raşid Rızayi yüzüstü bıraklyorlar. Bir adami arkasindan hançerleme • ğe pek benziyen bu hareketin çirkin • Kğini, okuyuculanmın takdirine bıra • kırim. " v v ' Buna bozgunculuk (defaitisme) der> 1er. Ve bunu yapanlarin, bir daha, başkalarmdan itimad aramağa haklari olmaz. Bir sahne müdirile arkadaşlan ara • smda her zaman ihtilâf çikabSir. Ve şayed bu ihtilâfm halli çaresi buluna • mazsa, önceden haber verilir ve onun yanından, böyle bozgunculuk suretile degil, efendîcesine • bu kelimeyi een • tümen yerine kullaniyorum • aynlinır. Tiyatro bir edeb mektebidir. Tıyat • ro san'atkârlan bize bu edebi mi öğre • tecekler?. Ercümend Ekrem TALU Yunanistan müdafaa bütçesini artırdı Yeni bir filo Ue hava ve kara kuvvetleri için 9 senede 112,5 milyon lira sarfedilecek Atina 21 (Hususî) Yunanistanın müdafaasını ve askerî ihti yaclannı düşünmek üzere topla nan fırka reisleri siyasî meclisinde tayyare bakanhğı müsteşan Yu nanistanın iki yüz yetmiş tayyare almak zaruretinde bulunduğunu anlatmıştır. Çarsamba günü gene toplanacak bu mecliste General Metaksas Yunanistanda bugün ayn ayn bulunan kara, deniz ve tayyare erkânıharbiyelerinin birleşti ™~.ftımı,,nunmmıni!nıliintliniilllllllfilllllî Parise giderken büyük Türk çemberi Marn yalnız Fransanın. değil bizimdir de. Türk tarihinin çok büyük bir cengi burada geçti... Paris unutma, senin bu oluş ve yapılışında biz de varız! Yüz yirmile koşan tren bizi gündüz geceden çıkınca Berlinden alıp gündüz geceye girince Parise bıraktı: Bütün gün gördüklerimiz ya birbirine lehimlenmiş gibi tü kenmez şehirler, ya şehirlerden kopmuş gibi sağa sola serpilmiş koyler, ya yemyeşil düzlükleri maviliyen ırmaklarm kıvnmı, ya yumuşak tepeleri kürkliyen ormanların gürbüzlüğü: Göze çeşni olsun diye bir kan$ boş yer... Bo? yere arama! Yazık, Reni ne çarçabuk geç tik: Tunayı andınrcasına genişli yerek, uzaktan baca dumanları nin buğuları altında hulyalı bir tablo gibi görünen büyükçe bir sehri luyısına abandırmıs güzelim Ren, şimşekleme bir sinema oyunu gibi, anide görünüp kayboldu: Ne çıkar, bir göz kırpmasmda yalnız bugünkü Avrupanm en işlek ırmağını değil, bin beş yüz yıl önceki büyük Türk imparatorluğunun batı sınınnı çerçeveliyen Reni de görmüçtüm! O bir kırpmalık görünüş; on beş kere yüzyılhk zamanı, gergin bir perdeye dokunmuş ustura ucu gibi, i»te birden yırtıverdi: Beşinci yüzyıhn başındayız; Çin berile rindeki Orta Asya yaylalanndan Alman ovalanna kadar yeryüzünün büyük düzlükleri, mahşere uğramışçasıaa, baştanbaşa çalkantı içindedir. Şahlanmış bir kasırga, büyük sahralan birbirine aktanp, doğudan batıya doğru, nfuklann merdanesini çı§lar gibi yuvarlıyarak ilerliyor: Tarihlerin Hün gelisi dedikleri bizim gelişimiz! Hazerden Rene, Tunadan Baltığa kadar, hep Altaylarda yontulmuş ses veren yaylarla olüm ıslıklı oklar imparatorluğu; Başbuğ Atilâ; Tanrının kamçısı ve yeryüzünün çekici, dıs için; sürüsüne titriyen yumuşak yürekli bir ço ban, iç için; dıça korku, içe sevgi; sarayı altm dolu, fakat başındaki tac pash demirdendir; ya • bancılar altın tabaklı gümüş sofralarda ağırlanır, fakat kendi yemeğini tahtadan çamçaklarda yiyor; dünyanm hiçbir gösterişine iğilmiyen, fakat bütün dünyaya boyun iğdiren başbuğ! Bir şamar: Bizans, efendisine diz çöken bir köledir. İstanbul ka* pılarına kadar yıldınma bürünmüş gibi gider, fakat Macar ovasındaki otağına, elçi biçiminde kendisini öldürmek için gönderilen Bi zanslıyı, yapmak istediği alçakhğı yüzüne vurduktan sonra, kılına dokunmadan sağ sa4im geri gönderecek kadar, lsayı bile şaşırtacak, yüksek iç erenlikleri göstermeyi de bilir: Kendisinde yanardağla su şırıltısım birleştiren adam! Dayanmağa yeltenen yerler, zelzeleli bir yangına uğramış gibi yıkıhp kiil olmustur; fakat iğüen şehirlerden okşayıcı bir esiş gibi geçti. Işte koskoca Milânoda yaptığı kötülük sadece saray salonundaki bir tablonun çizgilerini değiştirmekten ileri gitmiyor: O tablo taht üstündeki Roma imparatoruna diz çöken Hün prensini gösteriyordu, Atilâ bir ressam çağırttı, şimdi tahtta oturan Hün kralı ve yere kapanıp vergi veren Roma imparatorudur. Bu, yalnız kâğıdda kalan bir eğlence değil, tabloda çizdiğini kendisi işte toprakta da yapıyor! Roma imparatorunun kızkardeşi Honoria ateşli bir dişidir; Atilâdaki volkanlı içe vurulmuş olacak; kapatıldığı hapisaneden Türk Başbuğuna bir nişan yüzüğü gönderiyor; hem kocası, hem kurtarıcısı olsun diye, Atilâ, yüzüğü nişanlısına takmak için Alplan aşmış, ufuklara sığmıyan ordusile bütün yukan ve orta İtalyayı alarak, işte Roma üzerine yürüyor. Dünyayı titreten Roma zangır zangır titremektedir! Eğer Atilâ birdenbire.... Nekadar dalıp gitmişim; yemekli va gondaki yolculann (cMarn, Marn» diye fısıldanışlarile silkinip kendime geliyorum. Marnı mi geçiyormuşuz: Büyük Savaşta Parise dayanan Almaplan geri çeviren ırmak; Fransanın Sakaryası; bizim Sakarya Dumlupınara gebeydi; Büyük Harbin sonunu da başındaki Marn doğurdul Marn yalnız Fransanın değil bizimdir de; Türk tarihinin çok büyük bir cengi bu ırmakta geçti. Atilânın Renden kalkan yedi yüz binlik atlısı, kanadlı gibi Marnı aşıp, Parisi sağında bırakarak, gök gürlemesi gibi Orleana iner. Atlas denizinedek gidilerek bütün Avrupada tek bayrak dalgalanacak. Fakat Marnla Sen arasındaki yerlere Champagne derler, şampanya şarabm kraliçesi, Orlean iki içkinin de en iyisile dolu, bütün ordu şarab kavlarma sanlmıçtır; ne dağ, ne taş; ne Aetiüsün becerikliliği, ne düşmanın gözpekliliği... Yolumuzu şarab kesti! Gerisi geri Marna döndük. Şarabm sarhoşluğu uzundur, ordu ancak orada ayılmış olacak, Marn kıyılannda Şalon cengi başlıyor; atlı düzlük ister, Atilâ ovada; çekinen sığınmak ister, birleşik ordular sırtta; öteki açık, beriki perkinli; günlerce ova sırta saldırıyor, nafile, Atilâ taktiği değiştirdi, değil mi ki düzlük sırta çıkamıyor, öyleyse sırt düzlüğe insin: O bekledi, sırt inmedi; gelemeyiş düzlüğün, gidemeyiş tepenin; ne yenen, ne yenilen; kazanc yalnız ırmağındır; on beş asrın iki ucundaki Marn, Fransayı iki defa kurtardı! Aaya yaylasmdan taşanlar yeryüzünün neresine gitmedi? Tari hin her çağında başka ad, coğrafyanın her alanında başka kuruluş. Kılıklar çeşidli, öz bir. Beşinci yüzyıl ortasmda Hün adile Paris altlarına gelmiştik, sekizincinin ortasında Endülüsten aşarak, müslü man tekbirile, gene Paris altlarında görünüyoruz. Atilâ Orleanı almıştı; Afrikanın Berber ve Hazer Türkleri de Abdurrahmanın başbuğluğunda Turu aldı, iki şehirde Fransanın en uzun ırmağı Luardadır; Doğudan ve yukandan gelen kolla batıdan ve alttan gelen kol ayni suda birleşiyor: Yeryüzüne bundan daha büyük bir çember kurulmadıî Orlean Jan Darkla, Tur Balzakla ünlüdür. İlkinde saraba daldı ğımız için çekildik, ikinciyi yağmaya koyulduğumuz için bıraktık. Oncekinde Şalona vannca ayıldıktı, sonrakinde Puatyaya gelince toparlandık. Şalon yenemeyişimiz dir, Puatya yenilmeden çekilişimiz. Atilâ birdenbire ölünce Av » rupa ve Fransa kurtulmuştu, Ab durrahman vurulunca Fransa ve Avrupa kurtuldu. Orlean, Fransanın sona kalıp kurtuluşu, Tur, öne düşüp kurtarışı; iki şehrin arası ancak yüz kilometro tutuyor. Tarihin üç asrile ayrılmış çelik kıs kaçlı Türk çemberinin iki ucu, coğrafyanın yüz kilometrosile aynlmış iki şehirden birbirine bakıp, ayni ırmağın sularile hâlâ derin den derine konuşuyorlar! Orada şarab, burada yağma; otede ölüş, beride vuruluş... Ne kadar büyük ırmaklar var ki kü çük kaynaklardan çıktı, nekadar çalkanltılı tarih küçük işlerden doğuyor. Kadiste Kral öldürüldüâıü için bütün Ispanya müslümandır, Puatyada müslüman kumandam rasgele bir okla vurulunca Fransa ıspanya olmadı. Geceyi göğsü üstüne oembe bir cibinlik gibi ger miş dillere destan Paris: Unutma, senin bu oluş ve yapılışında biz de vanz! ISMAİL HABlB SEVÜK HFM NALINA MIH1NA Sanayiin anası I rilmesi programını müdafaa ede cektir. Atinada toplan/m fevkalâde komisyon Yunanistan için bir millî müdafaa programı çizmiştir. Bu program 9 senede 112,5 milyon lira sarfile tatbik edilecektir. Yeniden bir zırhh, bir kruvazör, iki denizaltı gemisi, dört torpido ile tayyareler, toplar, zırhh otomo biller ahnacak, askerî şimendiferler yapılacaktır. anayiin anası, şüphe yoK ki demir sanayiidir. Öteki sanayie can veren bütün makineleri demir sanayii doğurur. Demiryollannı o yapar, demir köprüleri o yapar, betonarmeleri o yapar. Vapurları o yapar, vapur makinelerini o yapar, yakanızdakt topluiğneden tutunuz Yavuzun top , larına kadar herşey onun ese ridir. 400 kilometro giden otomobiller, 700 kilometro uçan tayyareler, 150 kilometroyu bir saatte alan kocaman trenler, hep, hep demir sanayiinin yavrulandır. Sanayileşmek istiyen memleketler, demir sanayiine can vermek mecburiyetindedirler. Demir sanayii olmadan sanayi yapmak susuz hamam yapmak gibi birşeydir. Demir sanayiinin asıl büyük ehemmiyeti, memleketin müdafaast noktasından en başta gelmekte olmasındadır. Yurdu korumak için kazma, kürek, dikenlitel, top, tü • fek, makinelitüfek, kılıc, süngü, mızrak, bomba, cepane, motör, tayyare, otomobil, tank, torpil, mayin, gemi, zırh, hep, hep demir sanayiinin işidir. Umumî Harbe girdiğimiz zaman, ordu, Balkan Harbindeki silâh ve cepane zayiatını ikmal edememişti. Çanakkaleyi müdafaa etmek için, askerlerimizi tüfeksiz ateşe sürdük; Askerî Müzenin ihtiyar, antika toplannı kullandık. Cepa nemiz o kadar azdı ki topçulanmız, ellerindeki sayılı birkaç mermiyi üç ihlâs, bir fatiha okuyarak öyle atıyorlardı. Bol cepane ve malzeme ile «ekiz günde denize dökebileceğimiz bir düşman, sekiz ay ordumuza kan kusturdu. Memleketteki cıhz mermi fabrikalanna demir yetişti* rebilmek için, sökmediğimiz par • maklık kalmadı. Demir sanayiinden, silâh ve cepane fabrikalanndan mahrum o • lan Türkiye; evlâdlarının göğsünü kendine siper ederken, kuvvetli sanayii sayesinde Almanya, tek ba şına bütün dünyaya meydan oku yordu. ••> Sonuncu bir misal daha: Harb sanayii zayıf olan Rusya, bir tek yılhk yeni efradı bir buçuk milyona yakm olduğu ve 20 milyon asker çıkarabileceği halde, ellerine tüfek yerine sopa verdiği askerlerini düşman makinelitüfeklerine biçtirmekten başka bir iş göremedi. Zamanımız ordulan gün geçtikçe makineleşiyor. Makine ise demir demektir. Türk ordusu da devrin en ileri ordularile boy ölçü»ebilecek bir halde olmak, makineleşmek, demirleşmek mecburiye» tindedir. Bu itibarla demir sanayiine vatanın müdafaası itibarile büyük ve hayatî ihtiyacımız vardır. ' Sümer Bankın Safranboluda kuracağı demirhaneyi, Türkiye de mir sanayiinin başlangıcı olarak büyük sevincle karşılamak ve kutlulamak vaziyetindeyiz. Demir sanayiimiz arttıkça memleket yalnız iktısaden yükselmekle kalmıyacak millî müdafaa itibarile de konuyakomşuya, dosta düşmana muhtac olmaz bir vaziyete gelecek ve bir daha Çanakkalede olduğu gibi topsuz, tüfeksiz. cepanesiz kalmıyacak tır. Konsey işleri sonuna erdi Dış Bakanımız Cenevreden Parise hareket etti Cenevre 21 Uluslar Kurumu konseyinin 84 üncü toplanma devresinin işleri sonuna ermiştir. Leh • Çekoslovak ve Yugoslav Dif Işleri Bakanları şimdiden Cenevreden aynlmış oldukları gibi M. Aloisi de bareket etmiştir. Aloisi Irak meselesinin mazbata muharrirliğinde Beancherie haSef olacaktır. Bu mesele de ögleden sonra müzakere ve tetkik edilecektir. Konsey henüz bir hal »ureti bulama • miştir. Malura olduğu veçhile tran murahhas heyeti, bu meselenin esasına taalluk edecek olan bütün kararlarm itti ! hazı hususunun konseyin önümüzdekî toplantisina bırakılmasmı derpiş eden bir formtilü kabul hususunda mazbata muharriri ile an!a?miftir. Yani statüko tadfl edilmiyecektir. Irak mümessili şimdiye kadar mu • vakkat bir tesviye »ureti kabülünden imtlna eylemiştir. Konseyin ruznamesine dahü olan bütön mese'eler, hemen hemen tamamen halledilmif olduğundan 84 üncü top • lanma devresinin kapanmif olduğuna tlair kararin bu akşam verümesi mu • bakkak gibidir. Cenevre 21 Gazetecilere beya • »alta bulunan İngiliz delegesi, Lord Eden, Lavalin müzakereler esna • «ında ve bilhassa Sar işinin halli hıuusundaki mesasinden sitayişle bahaetmiş ve talya • Habeşistan a • rasmdaki hâdisenin, Lavalin tahsi nüfusu sayesinde vehamet kesbet • mekten korunduğunu ilâve etmiştir. Şark misakı Almanya itırazlarında ısrar ederse ne olacak? Paris 21 «Tan» gazetesi diyor ki: «Cenevre görüsmelerinin sonunda bir Şark anlaşması ya • pılması için ümid verici gö • rüfler var. Almanya, kendi menfaatlerine karşı giderek, eylul muhtrasmdaki itirazla • nnda israr bilc et«e, orfa Av • rupa barışının elbMiğile ve rilecek zamânlarla kuvvetlendirilmesi fikri hiç te bırakıla • cak değildir.» Sağlık Bakanı Marmara adalarında vaziyeti tetkik edecek Ankara 20 Erdek Kapıdağ ve Marmara Adalanndaki yer teprenmesinin yaptığı zararlara karşı hukumetin ve yerli kurumlarin ilk günündenberi aldığı tedbîrleri gormek ve gereken başka tedbirleri yerinde almak için Sağlık Bakanı doktor Refik Saydam hukumetin kararile ve hükumet namına yann oraya gidiyor. Doktor Refik Saydam Kırmızıay Genel başbakanı da olduğundan Kırmızıay kurusnunun orada yaptığı yardımları da goz den geçirecektir. Lord Edenin beyanatı Dif Bakanımız Parite gitti Marmara addart halkına yardım Paris 21 (A.A.) Türkiye Dış tşleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, yann buraya gelecek ve oğle yemeğini Laval ile yiyecektir. Bu ziyaret hususî mahiyettedir. Avusturya Başbakamnın mühim bir nutku Viyana 21 (A.A.) Salzburg da cVatan cephesi> nin bir toplant;smda Basbakaa Şuşnig demijtir ki: €Herkes Avusturyanın Wr AImaa ulusu olduğunu bilir. Fakat Avusturya nlusal vazifesini ancak müstakil ve hâkim kaldtkça yapabilir. Bu »tiklil, bu hakimiyet ve ba hürriyet bizzat Alman milletrain ve dünya barışının menfaati nami' na kornnacaktır.» Şuşnig hukumetin iç siyasasi programını anlatmış ve diişman oalarak gösterdiği nazfler, OıtHâlcî sos • •alistler ve komünistlere kar$ı hükumetin intizam ve sükuneti korumak üzere tedbirler alacağun söylemiş ve demiştir ki: « Bize samünî olarak gelenlere barış eli uzatalım, fakat Avustur • ya fikri ile iktiklâl prensibi üzerinde hiçbir münakaşa kabil değildir. Bütün Avusturya vatanseverleci yeni «Vatan cephesi» ndedir. Bwa•i Avusturya fikri Ue ulusal duy • gunun teme!idir.> A Dün Amelî Hayat Ticaret Hse• okutanlan ve okuyanlan tara • i fındaa Marmara adalarmda açık ta kaJan vatandaşlara verilmek üzere Hüâliahmer cemiyeti merkezine 2205 kınus verilmiştir. Yunan Elçisi Başbakanlıkda Ankara 21 (Telefonla) Yunan elçisi bugün Başbakan Ismet înönünü makamında ziyaretle uzun müddet görüştü. Maliye müteahassısları işe başladılar Ankara 21 (Telefonla) Maliyenin Fransadan getirttiği mütehassıs şehrimize gelerek başladılar. iki içe Varnada Bulgar kralının önünde geçid resimleri Sofya 21 (A.A.) Varnada bu Iunmakta olan Kral Boris dün asker > lerin ve liman amelesinm geçid res • minde bulunmuştur. Eskiden mSfrit ftrkalara mensub olan bu amele bugün yeni devlete taraftar bulunmaktadir. Yüzme rekorunu kıran kadın Amsterdam 21 (A.A.) Holan dalı yüzücü kadın Mastenbrak, sirtüs tü 2 0 0 metroluk dünya rekorunu kır mişhr. Mastenbrak bu mesafeyi üd da> kika 49 saniye 3/5 te almiıtir. Eski rekor Ingilis kadmi Hardingm elinde idL Amerikamn Deniz kuvveti Nekadardır? Fon Papen Vİyana 21 (A.A.) Alman elÇİsi fon Papen, yenî talimat larla Berltnden buraya gelmiştir. irlandada gUmrük memurSarile çarpışan köyililer Londra 21 (A.A.) irlandada Klogerde bir çiftlikteki hayvanlan mus*> dere etmeğe gelen gümruk memurlan çiftçüerin hücumuna uğramişttr. EJli kadar çiftçi gecenin karanlıgmdan isti. fade ederek hayvanlan kaçirmağa ugş raşmişlar ve gümrükçülere ateş etmiş • 'l lerdir. Gelen polis memurlari müteca • vizleri dağıtmty ve hayvanlan tekrar •le geçirraiştu*. Yaralı voktar. Bütün devletler silâhlarım arUnyor • lar. Her devletin kara, hava, ve deniz kuvvetleri nekadardır biliyor musunuz? Dünya hâdiselerini iyice anlamak i ein müzakerelerde ve beynelmüel me • sele'erde ismi geçen devlet ve milletler hakkmda azçok bir füdr sahîbi olmantt lâzımdir. Mesclâ îngilterenin nüfusa nedir? Ordu ve donanması nekadar dir? ttalyanm hava kuvvetleri Fran • Prag 21 (A.A.) Bulgar gazete • sanınkinden fazla midır? cilerinden mürekkeb bir heyet, btrkaç Ve yahud Afrikada ttalya De Habegun kalmak üzere Praga gelmiştir. Bu şistan arasmda bir silâhlı savaş işiti • yorsunuz. Habesistan nerededir, kuv • heyet, Küçük ttilâf matbuat teşkilâU • veti nedir? na benzer bir Bulgar Çekoslovak Bütün bu suallerin cevablarinı mu • matbuat anlaşması tasarlamak niyetinessesemiz tarafmdan neşredilen «Cumdedir. huriyet Almanağı» nda bulabilirsbiz. Orada bütün memleketl»rin nüfuslari, arazisi, kara, deniz ve hava kuvvetle • Paris 21 (A.A.) Şartrda yapı ri, siyasî teşkilâtları hakkmda malu • lan siyasal bir toplantıdan sonra genç mat vardır. vatanperverlerle müttehit cephe men • Bundan maada Cumhuriyet Alma • nağinda beş kıt'aya aid renkli harita ve sublan arasinda silâh ateşi olmustur. muhtasar malumat, meraklı şeyler, sihUç otobüs içinde dün akşam Parise hî bilgfler, istatistiklerle dünya ve Türgelen 135 genç tevkif edilmiflerse de kiye hakkinda grafikler ve saire vardır. hüviyetîerin'n tesbitinden sonra ser Mutlaka bir almanak alımz. Her ki • best bırakılmışlardır. tabcıda ve bayide bulunur. Otobuste bulunan sopaTar vt taylar poluçe mâsadere cdilmiftir. Ambalaj örnekleri Bugün Türkofsste faydah bîr sergî açılıyor Muhtelif memleketlerde yumurta, elma, armud, portakal, Hmon, yaş ve kunı üzüm ambalaj ve tas nifini gösterir bir kolleksiyon bu giinden hibaren tstanbul Türkofis şubesinde teşhire baslanacaktır. Teşhir üç gün sürecektir. j Ambalaj nümuneleri tstanbul dan sonra Ankarada teşhir edile cek, daha sonra sıra ile tzmir, Mersin ve Trabzonda alâkadarlann Utifadesine arzedilecektir. Bu sandıklan rauhteviyatlart iti barile de tetkik etmek istiyenler, bunlann diğer mahallecde te^jirij anında bozuimuş bir hale girme.eri! m^htemel olduğundan Istanbuld»; gormeğe çalışmalıdırlar. | İhracat tacirlerimizin ve tnüs r tahsillerimizin sergiyi behemehal gör • meleri gerektir. İ Çekosîovakyaya giden Bulgar gazetecileri Afyoncular Ankaraya heyet gönderdiler Uyuşturucu Maddeler Inhisan Umumî Müdürü Ali Sami dün akşam Ankaraya gitnvştir. Carşamba günü İıtan • bula dönecek olan Ali Sami, Ekonomi Bakanhğfle afyon mubayaa işleri etrafında temaslar yapacakbr. Difer taraftan, tstanbuldaki afyon tacir ve kumusyonculan da dün Tica • ret ve Zahire Borsasinda bir toplanU yapmsşlar ve Uyuşturucu Maddeler tnhisarmın afyon sabn almasi husu sunda Ekonomi Bakanhğı nezdinde teşebbüsatta bulunmağa karar vermişler, aralarindan bir de heyet seçmişlerdir. Afyon tacir ve knmüsyonculannin bu heyeti de, dün akram ayni trenle An < karaya hareket etmiştir. tzmirdeki afyon tacir ve kumüsyon euları da bu şekilde bir içtima yapmışlar, aralarindan sectikleri heyeti Ankaraya göndermişlerdir. Fransada bir çarpışma

Bu sayıdan diğer sayfalar: