26 Mart 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

26 Mart 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Edebi büyük rotnan: 47 «* | «• G •» f Şehîr ve Memleket Haberleri } Mîmar Sinan ihtifali programı 31 martta büyüt merasim yapılacak Yüce Türk mimari Sinanin ihtifali 31 mart pazar günü saat ( 1 6 ) da Süleymaniyede mezaruıin önünde yapı • lacaktir. Ihtifal için tstanbul Halkevi bir program hazirlamiştır. Tîirbe 8nünde Giizel San'atlar Akademisi Yiiksek mimarî şubesi talebesinden Orhan, Yiiksek Mühendis mektebi talebesin • den Sadık, Belediye tmar Müdürü Ziya, Halkevi üyelerinden Abdullah Ziya birer söylev söyliyeceklerdir. Ihtifalden evvel, saat 14 te civar li« se ve ortamekteb son sıniflarından ayrilarak Süleymaniye ve Şehzade cami lerine gönderilecek talebeyi mimarlar Sinanin bu eserlerini gezdirecek ve malumat vereceklerdir. Maarif Müdiriyeti, o gün ilkmektebIerde mimar Sinan ve eserleri hakkin da malumat verdirecektir. Ayni gece saat 20,15 te Halkevi ü • yelerinden mimar Kemal tarafindan mimar Sinan ve eserîeri hakkinda radyoda bir söylev söylenecektir. thtifalde lstanbul Belediye Reisliği, Halkevi, Evkaf Müdiriyeti, Millî Türk Talebe Birliği, Güzel San'atlar Aka • demisi, Yüksek Mühendis mektebi, Mühendisler Birliği, Mimarlar Birliği birer çelenk koyacaklardir. Bunun haricinde istiyen diğer teşekküller de çe • lenk koyabileceklerdir. Cumkariyet Siyasî icmal Ingiliz Nazırlannın seyahatleri aristeki Ingiliz, Fransiz, İtalyan konuşmasına Ingiliz mümessili olarak iştirak eden ve Ingilterenin ikinci hariciye nazırı sayılan Mührü Has Lordu Mister Eden Paristen doğruca Amsterdama hareket etmiş, burada Hariciye Nazın Sir Con Say monla birleşerek Berline gitmistir. Berlindeki müzakereleri Sir Con Saymon idare edecek, Mister Eden de müşahid sıfatile hazır buluna caktır. İngiliz devlet adamlan Berlinde ayın yirmi sekizine kadar kalacaklardır. Sir Con Saymon Londraya dönerken Mister Eden Moskovaya gidecek, burada da üç gün kalacak, dönüşte de Varşovaya uğrıyacaktır. Mister Eden Londraya dondükten sonra Ingiliz kabinesi toplanarak nisanın on birinde Stresada M. Musolininin iştirakile toplanacak içtimada takib edeceği hattı harekrti kararlaştıracaktır. Berlindeki mÜTakerelerde tngiliz Hariciye Nazınn:n M. Hitlerden Versay mu ahedesine dön^gi istemiyeceği şüphesizdir. Bu muahedenin askerî ahkânu feshedilmiştir. Sir Con Saymon olsa olsa Almanyayı muhtelif emniyet misaklanna iştirak ederek Avrupa »fkânnı teskine davet edecektir. Almanya, bu miiaklardan garbî Avrupa devletlerinin hava emniyetine aid misaka iştuak etmeğe esas itibarile razı olmuçtu. Avusturya ile komşulan arattnda birbirlerinin dahilî işlerine mütekabilen kanşmamağı taahhüd eden misaka dahi diğer müstacel meseleleri halle vakit ve imkân bulmak için iştirak etmesi imkân haricinde değildir. Fakat şark misakına işt<raki ihtimal haricindedir. Bu noktada İngilizler dahi pek ısrar et mek istemiyorlar. İngilizler Almanya ile komşu Ian arasında münakid ademi tecavüz misaklarını ikmal etmek ve toplamak yolunda bir tesviye su reti bulmağı daha amelî addedi yorlar. Binaenaleyh Sir Con Saymon Berlinde Almanyemm şark misakına ne çekil vermek istediği '' ni öğrenecek, bu noktada mümkün* mertebe fazla müsaade koparmağa çalışacaktır. Mister Eden dahi Moskovada Almanyanm kabule razı olacağı şekli Sovyet hükumetine tavsiye edecektir. tngiliz nazırı Moskovadan Varşovaya gel diği zaman şark misakına Sovyet ve Fransa hükumetlerinin verdikleri şekle şiddetle muhalif bulu nan Lehistan hükumetini bunun muaddel şekline razı etmeğe ça lışacaktır. ' İngilizler bu üç memlekette aldıkları neticeleri Stresada Fransaya kabul ettirmeğe çalışacaklardır. Almanya ile Lehistanın muvafakat edebilecekleri şekil eski Fransız Rus projesinin esaslarını büsbü tün değiştirerek genişletilmiş bir ademi tecavüz misakı «uretini meydana çıkaracağından bunun Sovyet hükumetini ve Fran»ayı memnun etmesi şüphelidir. İnsjilizlerin siyasî teşebbüs ve hareketlerinden Sovyet mehafili daha şimdjden memnuniyetsizlik izhar ediyorlar. Rusya komünist fırkası naşiri efkân Pravda son başmakalesinde lngiltereyi AJman» yanın süâhlanmasına bilerek ya hud cehaletle yardım etmekle, Almanyayı Versay muahedesini fe sih, Avrupanın bütün hududlarınt tehdid edecek bir hale getirmekle itham etmiştir. Komünist gazete sine göre İngiltere bütün siyasî kuvvetini Almanyanın tehdid et ' tiği devletlerin sulhperverane mesaisini bozmaga hasretmiştir. Lord Lothian ile Ingiliz Başvekilinin mutemedi Lord Allen geçen kâ nunusanide Ingiliz yüksek mehafili namma Berline giderek Almanyanın Versay muahedesini feshetmesin£ zemin hazırlamışlardır. Şimdi de bunlar şark misakı aleyhinde mücadele etmektedirler. Sir Con Saymonun dahi Berlinde Almanyanın yeni taleblerine serfüru etmiyeceği temin edilemez, İngi • liz siyaseti her zaman Almanya nın intikam emellerinin tahakkukuna yardırrt etmiştir. Sovyet gazetesinin bu neşriyatı Mister Eden Moskovaya geldiği zaman burada lngilterenin politikası aleyhinde derin bir itimadsızlık havası bulacağına delâlet ediyor. okyuzu Gttntefcin ==Yazan: Reşad Nuri ne getiriyor, o oturduğu yerde uyuyarak dolu fincanı yere düşürüyor, üstelik te «ne odu? Guşan kaafa, sen ne yaptı ayo» diye kalfaya çatıyordu. Asude bacı ile Gülşen kalfa evvelâ «ahret kardeş, kardeş» di ye yalancıktan sarmaşdolaş olmuşlar, koklaşıyor gibi birşeyler«yaparak ellerile birbirlerinin sırtlannı okşamışlardı. Fakat çok geçmeden aralan bozuldu. Leylâ gitmeden evvel: «Hadi bakalım.. Göreyim seni... Şu evi bir halayola koy» diye Asudeyi fena halde şişirmişti. Bacı o hızla eski kapıyoldaşına kafa tutmağa, saçmasapan emirler vermeğe kalktı. Elinden iş gelmediği gibi aklı da birşeye ermediğinden Gülşeni evin içinde oradan oraya koşturmağa başladı. Üste lik dili de durmuyor, ikide birde «Ayo seni ayagın yok mu ayo? Kapı çalınıyo, seni kulagın yok mu ayo? Mutfağa kedi girdi seni gözün yok mu ayo? Sen nası Guşan kafasın ayo?» diye zavalhyı haşlıyordu. Ihtiyar çerkes evvelâ sesini çıkarmıyordu. Fakat yavaş yavaş onda da bir takım kızgınlık alâ metleri başgöstermeğe başladı. Mutfakta bulaşık yıkarken iri iri tabaklara, canaklara, kaşıklara çattıgını, tüten ocak, elinden kayan sabunla kavga ettiğini işitiyor dum. Sevimin hastalığı devam e<li yor. Evin hali malum. Ben hiz metçi kavgası tasletmek şöyle dursun kendimi döğmeğe kalksalar «ne yapıyorsunuz?)) diyecek hal de değilim. Böyle olmakla bera ber yapacak birşey de yok. Bacı bunak. Ne haltettiğini bilmiyor. Lâkırdı anlamıyor. Fakat öteki de ihtiyar bir çerkes... Dik kafasına nasıl lâkırdı sokarsm. Böyle olmakla beraber arasıra Gülşen kalfanın sırtını okşuyorum: «Kalfacığım ihtiyar halinde nekadar yorulduğunu, üzüldüğünü gördükçe yüreğim sızlıyor... Asude bacı misafir... Sen ev sahibisin.. Sen ona uyarsan bizi ayıblarlar.. Zaten kaç günümüz kaldı.. Sevim iyi olur olmaz bacı da yerine gidecek, ev gene sana kalacak..» gibi sözlerle yatıştırmağa çahşıyorum. Nihayet bir gün Asude bacının bir lâkırdısı herşeyi altüst etti. Kavga Raşid çocuğun yorga nından çıkıyordu. Arada onu da söyleyim, Raşid çocuk Huriye yengeyi kandınp bizim eve postu sermişti. Onun odası bizim yukarıki tarasa idi. Deniz derya ayağı nın altında kaptan köprüsü gibi bir yer. Odunluktan eski bir kerevet bulup çıkararak kendine bir karyola da yapmıştı. Gündüzleri biraz ortada dolaşıyor, bir iki kere bakkala, kasaba, eczaneye gi* diyor, akşam oldu mu, rakısını, yeşil biberini, domatesini alarak yerine çıkıyordu. İlk gece açıkta sızıp kalarak kolları, dizleri tutulmuş olduğu için Gülşen kalfa ona kalınca bir yorgan vermişti. Kalfa bir çamaşırdan sonra nasılsa bu yorgana kap geçirmeyi unutmuş. Asude bacı da nasılsa bunu farketmiş. Bacı Gülşeni a zarlarken fena bir gaf yaptı: «Ayo kapsız yorgan ayıb değil mi ayo? sen ev kadınhğı bimez mi ayo?» dedi. Asude ahret kardeşini canevinden vurmuştu. «Sen ev kadınhğı bilmez misin» demek, «ben kocaya vardım sen varamadm» diye ona nisbet vermek demekti. lArkası reri Ayakkabıcılar Lâstik ayakkabı ya pılmasının büsbütün men'ini istiyecekler lstanbul ayakkabicıları nihayet lâstik rekabetinden lstanbul Tica > ret Odasının kencTilerini kurtara nnyaeağmı ve lâstrk fabrikalarının istihlâk reuninyı yeni sekilde alm masından istifade ederek tekrar faaliyete geçtiğini anlayınca doğru dan doğruya Basbakanhğa ve Ekonomi Bakanlı^tna müracaate ka^ar vermiılerdir. Ayakkabıcılar hükumet • fen üstü keten ve altı lâstik ayak • kabılann Türk ayakkabı sanayiine ve iktısadiyahna çok zararlı oldu ğunu öne sürerek bir taraftan millî iktısad, bir taraftao halkin sıhhati namma bu lâsrik ayakkabıların i malinin büsbütün men'ini istiyeceklerdir. Müracaat bugünlerde yapı • lacaktir. Ayakkabıcılar diğer ta raftan ham kaucuktan alınan 100 kurusla mamul kaucuktan alınan 150 kurus resmin hep beraber 250 kurus olarak ahnmasını istiyecek lerdir. İkisi de altmış senedenberi Is tanbvjda yaşadıklan halde türkçeyi öğrenememişl,erdir. Bildikleri kelimelerin sayısı sanırım ki yüz, yüz elliyi bulmaz. O da telâffuzları birbirinden çok farkh olmak şartile.. Meselâ Asude bacı soba borusuna sebbâ boorâsı, musluğa nutriu der. Gülsen kalfa bunları söbe börösü, mutlak diye telâffuz eder. Fakat benim bildiğime göre insanların müşterek bilgileri nekadar çoğalırsa birbirlerile anlaşmaları o kadar gücleşir, aralarındaki uçu rurn o kadar genişler. Misal bizim Sevimi tedavi eden doktorlar... Renk farkı desen o da değil. Çünkü kara koyunla ak koyun aralanndaki deri ayrıhğına bakmadan pekâlâ geçinip gidiyorlar. Hakikat şudur ki Gülşen kalfa hemen bütün çerkesler gibi yaratılıştan küskün ve bedbindir. Çok çahşkandır, yerine göre fedakârdır, fakat yüzü gülmez, lâkırdı anlamaz, hele şakadan hiç anlaınaz. Bazan en olmıyacak şeyden alınır; günlerce kimse ile konuşmaz. Kalfanın dargınlığı da bir acayibdir: O bir kişiye küstü mü bütün dünyaya küsmüş demektir. Yüzünü duvara dönerek yere çömelir, dirseklerini dizine, bileklerini çenesine dayayarak oturur. Bu Zamanlannda gönlünü almak için ne yapsanız, nekadar maskaralık etseniz boştur. O kadar inadcıdır ki arkasından kurşunla vursalar sanırım ki vaziyetini değiştirmeden yıkılır, yahud oturduğu yerde kaskatı kesilip ölür. En büyük sitemi homurdanır gibi «benim evim barkım mı var» demesidir. Benim evim barkım mı var? Bu sözden de anlaşılır ki kalfanın en büyük acısı kocaya varmamış olmaktır. Yirmi otuz sene evvel bunun farkında olaydım elbet hamal camal demez onu birine verirdim. Fakat şimdi artık pek geç.. Hasıh Gülşen kalfadaki hırçm lıkla, almganhğın, lâf anlamamazlıgın yarısı kanından doğuyorsa yarısı da hiç şüphesiz dünya evıne girmeden ihtiyarlamış bir kız olmasından ileri gelmektedir. Asude bacıya gelince, o birkaç sene için de olsa kocaya varmış, aşkın ve erkeğin tadını tatmıştır. Ama kocasının iki gözü körmüş. Ne çıkar? Allahın hastalığı. Hem Asude bacının anlattığına göre bu kör Medineli birçok gözü açık insandan daha zevk ehli imiş. Hatta ayrılığın asıl sebebi de bu değiî mi ya?.. Medinelinin Asude bacınm kaJina gözüne, saç ve yüzünün rengine bir diyeceği yokmuş, fakit elile yokladığı zaman burnunu ve kulaklarını çok kocaman, gerda nını sarkık bulurmuş, bir de ba caklarının iğrice olmasından hoşlanmazmış. Üstüne başka bir kan getirmesinin sebebi de bu. Asude bacı bazan elile evini yıktığına pişman olur, «deli kan! Evlendise evlendi... Allahın em ri... Sana no oluyodu; onu ekmeği de, herşeyi de on karıya yetedi)> diye kafasını yumruklıyaralc bizi gülmekten katıltırdı. Bununla beraber Asude bacıda da eski şenlik kalmamıştı. Çok ihtiyardı. Zayıflıktan vücudünün kemikleri fırlamış, rengi adeta yeşile, gözleri süd mavisine dönmeğe başlamıştı. Pervin Asude bacıyı bizi çeksin çevirsin diye getirmişti. Fakat o biçare kendisi bakılmağa muhtac bir halde idi. Gülşen Asudenin kahvesini eli Yeniden vergi koymak tasavvuru yok Tahsilât kolaylığı için tedbir almdı Bazı sirketlerin senelik toplan tılarmda bulunmak üzere sehrimi • ze gelmiş olan Maliye Müstesarı Faik dün aksamki trenle Ankaraya gitmistir. Müstesar lstanbul Tahakkuk müdürlüğünde Vilâyet Tahakkuk müdürlerile Temyiz ttiraz komisyon • Ian reislerini toplayıp kazanc ver gilerinin çabukça tahsil edilebil mesi için vergi mükellefleri tara • fından verilmîs olan beyannamele • rin kısa bir zamanda tetkik ve müzakeresi için bazı tertibat almıs ve bu tertibatı alâkada». lara tebliğ etBu tertibat dairesinde kısa bir zamanda kazanc beyannameleri intac edilerek verginin tahsiline ge • çilecektir. Maliye Müste.«afi diğer isler hakkinda da su izahatı vermiştlr: « Yeni bir vergi konulması veya memurlardan alınan vergilerin artırılması mevzuubahs d'eğildir. Yalnız mevcud vergilerde bazı ta • dilât yapılacak, kazanc vergisi kanurunun tatbikında görülen ıslaha muhtac noktalar düzeltilecektir. Evvelce vergiye tâbi tutulmıyan bazı 'stisnalar kaldnrılacaktır. Maliye te : kilât kanunu lâyihası meclisin bu içtima devresine yetis tirilecektir. Bu meyanda tstanbul teskilâtı da nazarı dikkate alına • caktır. Yırtılmıs ve eskimis olup tedavül kabiliyetini kaybetmemis paraları almıyanlar hakkmda takıbat yapı lacaktir. Bir liralık gümüs paralardan dört milyon lira çıkarılacakti. Şimdiye kadar üç milyon lira basıl nmtır. Mayu nihayetine kadar bu dört milyon ikmal edildikten sonra ikinci bir dört milyon liralık daha basılmak üzere tertibat almacak tır. Bir milyon liralık ta 25, 50 kurusluk gümüs para basılacaktır. ö nümüzdeki sene 25 ve 10 kurus luk nikel paralar basilacak ve simdiViler kaldınlacaktır. Yeni kazanc kanununa göre ti • Caret maksadile açılmts Belediye lere aid dahî olsa bllumum mües ses^ler kazanc vergisine tâbidirler. tstanbul Liman ve Rıhtım idare • sinin yeni bütçesi haziranda mer'i • yete girecektir. Eski Liman şirketinde bulunup ta yeni id'arede vazife almıyanlara ikramiye verilecektir.» AntAYEDE Bir liraya mahkum oldu Şehzadebasında ruhsatsız gaze • te satmak suçile üçüncü ceza mhakemesine verilen Hayriye ismünde bir kadının muhaketnesi dün bit • miş; bir lira para cezasına mahkum edilmiş ise <"î cezası tecil o lunmustur. ŞEHÎR tŞLERİ Şimdiye kadar nakil . vasıtaları senede bir defa Belediye mühen disleri tarafından muayene edil mekte idi. Bu usul son zamanlarda mahzurlu görülmeğe başlanmıstır. Çünkü muayeneden bir müddet sonca bozulan bir nakil vasıtasi tam bir sene bozuk olarak i;lemektedir. Belediye bunun önüne geçmek için bundan sonra vesaiti nakliyenin daimî surette fennî muayeneye tâbi tutulmasına karar vermis ve Fen Heyetinden üç mühendis yalnız bu işe memur edilmistir. Nakil vasıtafarının muayenesi 74 lük maznunun muhakemes; Halil lbrahim isminde yetmif dört yasında bir ihtiyar; dolandı • rıcılık suçile Sultanahmed aulh ikinci ceza mahkemesine veriltniştir. Iddia olunduğuna göre Halil lbrahim bir gün Çemberlitasta arabacı Kâzımın yanına gitmis; Sanyerde birisinde üç lira alacağı olduğunu; fakat bunu almak için Sanyere gitmek lâzım geldiğîni; Tıalbuki vapur parası bulunmadığını söyliycrek Kâzımdan altmıs kuruş altnış; Sa • nyere de gitmemistir. Suçlu; Sanyere gitmek üzere arabacı Kâzımdan altmıs kurus aldığım, lâkin bunun dolandırıcılık suretile ol • madığım söylemektedir. MahKeme Halil Ibrahimin serbest bırakılmasına; vazife noktasmdan da evra kın Müddeiumumiliğe gönderilme sine karar vermistir. Belediye plâj işletecek Belediye lstanbul civannda bu • Iunan plâjları ve bilhassa Filoryayı isletmek için lç Isleri Bakanh^ından müsaade istemiş ve simdiden Avrupanın maruf plâj mütehassts • Iarile temaslara baslamıstır. Hal talimatnamesi Belediye tstanbul hâlinin tali • matnamesini lç Isleri Bakanlığuıa göndennistir. İNHİSARLARDA Ekmek fiatı Martuı yirmi yedinci çarsamba gününden itibaren ekmek dokuz kurus, francala on üç buçuk kurustur. Konyaklara "kanyak,, denilecek (Konyak) ismi Fransanın pa tenti altmdadn*. Fıransa hükumeti diğer birçok memleketlerin (kon yak) ismini aynen kullandıklarını görerek bunun menedilmesini alâ kadarlardan ric* etmiştir. Bu ara • da Fransa bize de müracaat etmistir. Bu müracaat üzerine memle • ketimizde simdiden sonra konyak ismi kullanılmıyacak, bunun yerine bu içkiye (kanyak) denilecektir. Haber aldığımıza göre, tnhisar • lar tdaresi Mecidiyeköyündeki içki fabrikasında imal etmeğe başladı ğı yeni kanyaklan yakında piyasaya çıkaraeaktır. Inhisarlac Idaresinin birkaç se • nedenberi bu fabrikanın kavların • <fa eskittiği kanyaklarıa tabiiliğine ve nefasetine bilhassa itina edil • mektedir. Hükumet kendi fabrika lannda yaptıği bu kanyaklarla memleketimizde bulunan maruf ecnebi konyaklarına rekaebt ede cektir. MALİYEDE Yirttk para ar degişecek Yırtık paralarm değisthilmesi için Merkez Bankasının bazı ter tibat almakta olduğu haber veril mektedir. ? LÎMANDA Akay yeni gemi alıyor Akay Müdürü Cemil idareye ve Yalova kaplıcalanna aid ijler üzerinde Ekonomi Bakanlığile tecnas • larda bulunmak üzere dün aksam Ankaraya gitmistir. Hükumetin Denizyollarına vereceği on milyon liranın altı yüz bin lirasile Akay Idaresine yeni ve süratli iki vapur yaptırılması mev • xuu bahsolmaktadır. Akay Müdürü Ankarada bu ifle de mesgul olacaktır. Büyük müesseselerin kazanc vergisi tstanbul Tahakkuk müdürlüğü yeni kazanc kanununa tevfikan banka, mezbaha, ve saire gibi kazanc temin eden bilumum müessesattan kazanc vergisi almak için bunların bir senelik kazanclarını tahakkuka baslamıstır. Muamelesi bittikten sonra derhal tahsilât yapılacaktır. Saadettin Ankaraya gitti Denizyollari Müdürü Sadeddin dün akşam Ankaraya gitmistir. Ankarada hükumetle, Denizyolları tdaresine ve rilecek on milyon liralık kredi isi üzerinde temaslarda bulunacak ve bu para ile barice ısmarlanacak yeni vapur lar için icab eden esas talimatı alarak şehrimize dönecek ve nisan ortalarina doğru, yanmda fen heyeti reisi olduğu halde Avrupa seyahatine çikacaktir. Bu tetkik seyahati iki ay kadar sürecektir. MALÎ MEHAFİLDE Iş Bankası azalıgr Edirne saylavi Mustafa Mecdi tf Bankası idare meclisi azalığina seçO • miftir. Uludağda yapılan müsabakalar Adana Halkevi lisan kursundan çıkanlar VİLÂYETTE Yugoslavyada emlâki olanlar Yugoslavyada emlâki olan Türkler bu emlâklerinin kiymet ve miktarmı evvelce hükumete bildirmislerdi. Bunlarm muayyen bir meblâğ mukabüin de Yugoslavya hükumetine satılması kararlaştırilmiş olduğundan hükumet emlâk sahiblerinin bu ay nihayetine ka« dar müracaatleri için mühlet vermistL Yeniden birçok müracaatler daha ya • pıldığmdan bunlara aid vesaik ve evrak lstanbul Vilâyetince toplanmiş o • Iup Maliye Vekâletinde mütesekkil komisyona gönderüecektir. Hükumet Yugoslavya hükumetinden alacağı para yı bunlara tevzi edecektir. Adaaa (Hususî) Geçen yil ol duğn gibi bu yil da Halkevimizde açi Ian türkçe, hesab, ingilizce ve fransız ca kurslari bitmiş ve kadm erkek ta lebelerin imtıhanlan yapilarak seha Kursua mabteftf şubelerinde muraf fak olanlann sayisi kadm, erkek dof*an dokuzdur. Bu münasebetle Halk • evinde sehadetname verilme merasimini tesbit eden fotoğrafı gönderiyorum. Yapılan bu par • lak mera»im, ayrıca sinemaya da alınmıstır. Iskân ve Nüfus Müdürlüüü tzmit Vali vekili Faikin saylavlığa intihab edilen Ali Galibden açık kalan Iskân ve Nüfus Umum Müdürlüğüne tayin edileceği soylenmektedir. 'solda Uludağda nefU bir kış manzarası ve kayak müsdbakalarma iftirak eden bir sporcu olmak üzere ikiye ayrilan yarişlar • Kayak sparlarında Türk gencli dan. yalnız bkincisi bayramın ü ğinin elde ettiği neticeleri ölçmek çüncü günü yapılmıştır. Bu yarış • için Bursa Dağ Sporlan kulübü ta lara yalnız tstanbul ve Bursa ku rafmdan bayramda bir yans tertib lübleri girmişler, günün birinci edlimisti. Bayramm birinci ve ikinliğini lstanbul kulübü, dörder kici günleri dçvam eden fnrtınanm şüik takım müsabakasmda da Bursa siddeti yüzünden Ankara kulübü Uludağs gelmemis ve yarıslar Is • kulübü birinciliği kazanmıslardır. tanbul ve Bursa kulübleri arasında Fırtına yüzünden yanslara an yapümıstır. cak bayramın üçüncü günü başlanKulüb.Ier arasında evvelce biri i. ması dolayısile bayraklar arasın . niş, diğeri bayraklar arasmdan geçme dan geçme yanşı yapılamarnifbr. Muharrtm Feyzi TOGAY

Bu sayıdan diğer sayfalar: