8 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

8 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Nisan 1935 Kadın murahhaslar dünden itibaren gelmeğe başladılar Uluslararası Kongresinin Istanbulda tooîanışı düııya kadmîarı üzerinde büyük tesirîer bıraktı Dün gelen murahhasların sözleri ' Cumhuriyet jKitablar arasında Tavuk hastalıkları Yazan: Cafer Dıkmen Türkiye ziraat memleketidir, hayvancılık deden kalma san'ati • miz.. İkinci kısımda kümes hay • vanları ve bîlhassa tavukçuluk adeta hayatî unsurların basmda geIk*. Hangimizin hayalinde canla nan Türk köylerinde evlerin et rafı altın ııvanmt; gibi parıl parıl buzağılar, ve ayaklanmış kocaman papatyeleri andıran bembeyaz ta vuklarla çevrili değildir? Ancak bizde herşey, biraz hü dayınabit olmağa bırakılmıştır; sade oebatlar değil, mahluklar da... Asırlann üretip getirdiği kısrak • lar, inekler, keçiler, tavuklar az çok dejenerleşmeğe gitmektedir. Hükumetin kuvvetli tesebbüsleri haricinde • hastalıklarla ugraşma, cinsleri ve kanları düzeltme isleri • ni ele almağa alışık değiliz. Bere • ket versin bize bu duygulan aşılamağa çalışanlarımız, yol gösterenlerimiz çıkıyor. Bu rehberler ara sında Cafer Dikmen önde gelen ve simdiye kadarki mesaisinde hakkile muvaffak olmus bulunan bir simadır. Cafer Dikmen bugünlerde «ta • vuk hastalıkları> na dair yeni bir eser çıkardı. Bundan bir kere daha anlayoruz ki muharrir yalnız tavukçuluğa dair • küçük büyük on beşe yakm eser çıkarmış ve isin garibi bunlardan hemen hemen yarısınm mevcudu kalmamış... Yani, insanlann alâkasını beserî hâdise • ler kadar çekmeğe lâyık bir mev • zu sayılmıyan tavuğa dair kitab • lar; maruf romancılanmızın ro • manlarından daha fazla sattlmıs! Bu nokta mühimdir ve edibleri kıskandırabilir.. Bu müşahedenin; ele aldığımız sahada gözümüzü kuvvetle çeken cephesi de sudur: Demek ki memlekette bu kabil eserler de bol bol okunuyormuş veya Cafer Dikmen bu kör düğütnü çözmeğe muvaffak olmuf. tkisi de sevinmeğe değer. Bir cemiyet bütün maddiyat ve teferruatile beraber terakki eder. İnsan hizmetine koşulmus her subede olduğu gibi hayvancıhkta da bakım, ısJt^fa ve ıslah . prensipleri koymus bulunuyoruz. Medeni bir terbiye olan, mabtul aldığımız o • ta veya mahluka itina etmek itiyadı arttıkça fennilesmek zaruretini daha iyi ve daha yakından duya • cağız. Bu duygunun doğduğunu ve büyümekte olduğunu neşriyattan anlamak kabildir; fakat üç bes sene sonra Cafer Dikme • nin kitablarının ikinci tabılarını da bitirdiğini gordüğümüz vakit kani oîacağız ki Türkiyede tavukçuluk, yılda yirmi sekiz bücür yu murta veren çöplük tavuklarına münhasır sahadan çıkmıştır. Biraz da «tavuk hastalıklan» ndan bahsedelim: Köy ve çiftlik hayatmın bu sevimli perileri, ta civcivlikten baslıyarak, pek çok hastalıklara uğrarlar ve ekseriyetle ne olduğu bilinemediği için ölüp giderler. lshal, kolera, Koli basili, tifo, verem, septisemi, sıtma, veba, salgın nezle, gırtlak hastalığı, parazitli hastahklar, solulcanlar, kurdlar, bit ve pireler, adi hasta • lıklar ve saire ve saire... Zavalh ta* vuklan vakit vakit, kırıp geçiren afetlerdendir. Bilgin muharrir, bunlann hepsini tıpkı bir «ilmi etnraz ve edviye> kitabı yazar gibi emare ve arazları, teşhisleri, ted • bir ve tedavilerile yazmıs, resim • lerle izahat vermiştir. Cafer Dikmenin bu yoldaki kıymetli çalışmalanna muvaffakiyet Ie devamını dilerken, faydalı kitabını da tavuk meraklılarına bilhassa tavsiye ederiz. F. O. Sevr yüzde 500 Türk milîetini öldürecekti Dünkü inkılâb dersi Profesör Hikmet dün Sevr hazırlanırken Venizelosun çevirdiği doîabları anlattı Eski Kültür Bakanı Hikmet dün de İnkılâb Enstitüsünde derslerine söylece devam etmiştir: 1919 yazı sıralannda idik. Tür « kün düşmanlığını kendi üzerinde toplamak istemiyen tngilizler brzı nümayişte bulundular. Yunanhlarla 1talyanlarm daha fazla üerlemesine razı olmadılar. Yunanhlarla ttalyanlar Mendresi hudud yapmak üzere anlaştılar. lngilizler millî Türkiyeye karşı dostluk yapmağa da başladılar. Anadoluya birçok zabit gönderdi, görüşmek istediğini söyledi. 1919 sonbahannda Yunanlılann tzmirdeki nvezalimi dolayısile tzmire bir tahkik heyeti gitti. Îngiliz ve Amerikalı olan bu heyet Türk davasını haklı görmüşlerdir. Heyet: «buralarda Rumlann vari • yeti tehlikede değildir. Yunanhlar ise ehlisalib vaziyeti verdiler, katliâm v p tılar. Maksad asayişi teminse bu, Yunanlılara değil, Müttefik ordulara havale edilmelidir» diyordu. Buna rağmen ayni murahhasların devletleri tzmiri gene Yunanlüara verdfler. Îngiliz mur^hhası iht<mal bumı kısmen bizi memnun etmek için imza etmis olabilir. 1920 de cereyan şvrudr: Ingfltere bizi avutmak istemiş go * rünmüştür. Almanya, Avvsturya, Macaristan, Bulgaristn'a sulh imzaîanınca bizimle de imzalamak sırası gelmistir. Artık bizi yudırmak zamanıdır, sanıyorlardı. Maamafih Fransızlar Ma • raşta yenilip çekildiler. Düşmanlanmız Millî Mücadeleye yardım ediyor, diye Harbiye Nazın Mersinli Cemal Paşa ile Erkânıharbiye Reisi Cevad Paşayı istifa ettirdiler. Misakı Millî adile tstanbul mecli • since kabul edilen vesika, Erzurum kongresindeki beyannamede resmî bir and olmuştur. Bizi 'ytldirtna t*fUt*mm en mühiromi 16 mart vak'asıdır. 16 martta resmî daîreler isgal edfldi. Lüzumsuz yere birkaç yerde askerlerimiz oldürülmüstür. Hatta canice sine.. Harbiye Nezaretinin muzıka takımı koğuşunda uyurken öldürülmuştür. O gün, isgal kumandanhğının bir beyannamesi çıktı. Padışahın nüfuzunu bahane ederek halkı kazanmak istiyorlardı. Sonra cbiz Istanbulu size bırekacağız. Ankara, Samsun, Erzu • rum rahat durursa.» diye de maddeler konulmuştu. Sevrde de boyle şartlıır vardı. Onlar anlıyorlardı ki tstanbulda kuvvetli oîmak için Anadoludakileri sOâhsız bırakmak lâzımdır. Işgal vak'ası üzerine Anadoluda evvelâ tstanbulla muhabere ve münase • bet kesildi. Bir müddet sonra millî hükumet kuruldu. Anadoludaki Mütte • fîk devletlerin adamlan da esir edil • di. Itüâf devletlermin tstanbulda Türk münevverlerini idam etmek hakkındaki karanna karşı da: «Kîm idam edi • Iirse edilsin, buna karşı biz de eldeki tngüiz ve Fransız esir zabitlerini idam edeceğiz» dediler. Bu vaziyet karşı • smda idam da durmuştur. Bir müddet sonra herkes artık anlarmstı ki Mustafa Kemalin yolu çok doğruydu. Düşmanlann elinin uzana mıyacağı bir yerde merkez yapmak, düsmanlarla uğrasmak. Bu anlasılmıs ve birlik temin olıramuştur. Bu kadar yüzde yüz birlik hiçbir yerde ohnaz. Yüzde seksen birlik te mühimdir. İşte 16 martın bize faydan olmuştur. Bu vak'adan sonra artık Sevr muahedesinm maddeleri tesbit edilmiş ve son şekil için sıkı faaliyet başlannstı. Venizelos ta faaliyetini artırmıstı. tngîlterede ekseriyet bizim aleyhimizde idi. Venizelos Paristen kendî hükume • tine 25 subat 1920 de sunlan yazıyordn: «Fransız îleri gelenlerile gorüstüm. Türklerin sulh sartlannı kabul etmiyeceğini, yeni bir harbe girişmiyecekle • rini söyledüer. Ben de Yunanistamn küçük Asyadaki ordumuz vasıtasile Adınayı, tstanbulu ve dığer kısımlan almak için herşeyi yapacağımızı söy • ledim.» Venizelos yüksekten ahyordu. 16 marttan beş hafta sonra 2 3 ni • sanda Türkiye ilk Millet Meclisi ku • rulda O vakit Ingüizlere «biz yalntz başu,*ı~a Türklerin hakkından geliriz» dıyen Giridli sergerde 24 nisanda San Remo konferansı teplndı, Osmanlı devletine gönderilecek şartlann son şekli hakkında kararlar veriliyor, şark vilâyetleri üzerinde münakaş'lar oluyordu. Buraları Cemiyeti Akvama verme?i düşünüyorlar. Bu da olmazsa Ameri kaya verelim, diyorlar, böylece Scvr muahedesine bir kayid koyuyorl'r. Ermenistan hududunu Reisicumhur Vüson çizecektir. 29 nisanda Loid Corc Ingfliz Kamarasmda Osmanlı muahedesinin esas • lar.nı anlatryor : « Boğazlarm, Filistm ve diğer yerlerin muhafazası tngüizlere, Kilikyanın muhafazası Fransızlara ve An talya ttalyanlara aiddir.» 11 myısta Ostnsnlı murahhaslarma muahede metni tebliğ ediliyor. Bu tebliğ edildikten sonr Yunanistan yeni den bir taarruza kalkıyor. Venizelosun Londradan çektiği bir telgraf var: Atinyaa Ortada kadtn murahhasların karşuanmalanndan tkt intiba, yukanda sağda îflusl ararast Kadınlar Birliği umumî Bonpas, solda Metle. Vandenberg, asağıda sağda ikind başkan veküi Melle. Manüs solda Matbuat bürosu sefi Mis. Fast kongremizde bu kadar çok murahhas 18 nisanda Istanbulda toplanacak olacağina kat'î kanaatim vardir.» heyet yoktu. Bilfarz bu seneki kon • clan Uluslararasi Kadın Birliği kongreEkspresle gelenler grede, evvelce hiç görmediğimiz Hind, si içln dün de, İtalya bandıralı Tevere Dün sabah semplon ekspresile ts Suriye, Irak murahhaslarinı da bula • vapurile şehrimize muhtelif memleketviçre murahhîsı ve Uluslararası Ka cağimiza çok memnunuz. Diyebi'irim lere tnensub birçok kadın murahhas • ki bu kongre Uluslararası Kadın Bir • dın Birliği kâtibi ve ayni zamanda lar gelmiştir. Cenevrede çıkan «Kadınlık Hareket • liği kongresinin en tabiisi olacaktir. Bu meyanda Ulusîararasi Birliğin leri» isimli gazetenin muharriri, fJlusEvvelce kongre her üç senede bir ik'nci başkan vekili Mel. M&nüs, ge • toplanirdı. Fakat iktısadî buhran do • lararası Kurult?yı çocnklan koruma nel yazgan Madam Bompas, matbuat komitesi reisi Mis Foat ve Mel. Ma • layUİle toplaniş zamani altı seneye çıderneçi azasmdan Mel. Emilie Gourd kari'miştir. 1929 da 11 inci kongre nüsiln hususî kâtibi ve yeğeni Mel. da sehrimize gelmiştir. Berlinde toplaBmiftu 4 2 aci kongre d/sVandenberg gelmişlerdir. Madmazelİ.miVe ne dıyor? fimdi tstanbulda toplanacaktır. Tevere vapuru »aat 17,30 da rlhtl. Mel. Emilie Gourd dün kendisile "" Kongrede gorüsuîe'cek bajhca mü • ma yanaşmiş ve mlsafir murahhaslar him meseleler evli kadinin tâbiiyeti, Türk Kadm Birliği üyeleri tarafindan görüşen gazetecüere demiştir ki: Uluslararasi sulhu, iktisadi buhran, sikarşı'anmıstir. Türk kadinları misa • « Ne yalan söyliyeyim, Türk kalâhsizlanma meseleleridir. firlerine «hoş ge'diniz» dedikten son dın:nı çok kıskanıyorum. Burada ka • ra dcğnı Perapalas otellne gidilmiştir. Yarmdan itibaren bir komisyon hadmla erkek arasında ne içtimaî ve ne linde müzakerelere başliyacağız. Bu Başkan vekilinin sözleri de hukuki meselelerde hiçbir fark kalgörüşmeler hususî mahiyette olacak ve Uluslararası Kadın Birliği ikinci basmamıstır. Yani tam bir müsavat varkongreden üç gün evvelisine kadar dek?n vekili Mel. Manüs dün kendisile dır. Biz de memleketimizde bunun için vam edecektir. görüşen bir muharririmize demiştir ki: çok çalıştık ve çalışıyoruz. Tam dört « Bu seneki kongrenin tstanbul Bu ilszarî komisyonun toplantıla • defa haklann tamamiyetini alm~k için da toplanişina çok sevindik. Çünkü rmda muhtelif işlere aid meseleler müTürkiye, kadinhk işlerinde en ileri müracaat ettik. Parlamento dört defa zakere edüerek bir rapor hazirlana • safta yürüyen bir mem'eketlir. Biz cak ve bu rapor büyük kongreye ar • kabul etti ve fakat âyan meclisi red Türk kadmlannın bütün faaliyetini kiszedilecektir. detti. kanarak ve takdir ederek çok yakm • Bundan başka yapilan hazirhklar da Fransada da kadınlar henüz malik dan alâkalanarak takib ediyoruz. Türk gözden geçirflecektir. olmadıkları haklan alnvk için birçok kadımna lâyik olduğu bütün haklar veMaamafih Türk Kadın Birliği kongre münakasalar yapıyorlar. Fakat ora rilm'ştir. tşte bu münasebetle gipta u • ıçin icab eden bütün hazırhkları ümi • da dahilî sivaset münasebetile şimdi • yandiracak baklara malik bultman dimizin, ve bekîediğimizin çok üstünde lik bu vadide ilerliyemiyorbr. Maa Türk kad;n!an arasında, Uluslararasi olarak yapmıs ve tamamlami'tir. Bu bimafih bizden evvel bu işte muvaffak kadm'ık kongresinin akdedi'miş ol zi çok sevindirdi. Ve bu hususta bü • o!acak!annı ümid ediyorum.» ması bizîere sevhclerin en büyüğünü tün dünya kadın murahhaslarina mekvermlstir. Uluslararası kadın birliği ihzarî kotublar yazarak vaziyeti sevine sevine Kongrede 35 ten fazla memleket misyonu bugün sa?t iki buçukta Pe bildirdim. Kongrenin çok muntazam ve temsil edi'ecektir. Bundan evvel hiçbir rapalasta toplanacaktır. şimdiye kadar olanler n en verimlisi «tngiliz erkânıharbiyesi hazır oldu • ğu halde Harbiye Nazın tarafindan davet edîldim. Bana dediler ki: «Eğer Türkiye sulh şsrtlannı kabul etmezse, Trakya ve diğer kısımlardaki yerleri sizin muhafaza edip edemîyeceğinizi soruyorum. Çünkü size tngilizler yar • dım etmiyecektir. tngilizler yalnız Irakta, tstanbulda asker bu'tmduraea';'ır.» Ben de bize verilen kısımlarda cebren şartlan yaphrmağı üzerime aldmv Kimsenin yardımına muhtac değiliz, dedim.» Bundan sonra Yunanhlar epeyce ilerliyorlar, Balıkesir, Bursa, Uşak elie* rine düşüyor. Bu tarafta bunlar olurken Fransız lar mayu sonunda yeniden birkaç m'ğlubiyete urğruyorlar. 28 mayısta Fransız taburu esir edilince is degişiyor. 3 0 mayısta Fransız murahh'slarile Ankarada 20 günlük bir mütareke yapıldı. Bunun asıl ehemmiyeti şu idi: Fransa gibi büyük bir devlet hizi kabul ederek Ankaraya murahhas göndennis ve bir mütareke yapmağı ka • bul etmişti. Fakat bu vaziyet karşısmda tngilizler Franstzları sıkıştmrlar. Fransızlar Zonguldağa mütareke bitmeden asker çıkardılar. Bunun sebebini sorunca, lâfı değiştirdiler. Hilei şer'iyeye başla • dılar. Fransızlarla değil, KOikyadaki Fran siz generali ile mütareke yantmız. Tabiî derhal mütarekeyi bozduk. Gelecek derste Sevri anlatacağız. Bu bizi alâkadar eden mühim bir maahededir. Sevr oyle düşünülmüs ve hazırlannvşhr ki her kısmı kendi basma bir milleti öldürebilir. Hep bir den tatbik edilince yüzde 500 Türk milleti olecekti.» «Hududiarımızın dışııidan silâh şakırtıları geliyor» \Bas tarati bir'vcı saMfede] zin her türlü tecavüze karşı birer kalkan teşkil eden ittifak ve itilâf «iyasalan takib etmişlerdür. Fakat bütün bu ittifak ve itilâflar, tnu • kaveleler ancak maddî bir kuvve • te dayandığı zamandır ki manevî bir kıymeti haizdirler. Sulh yolunda hakikî bir kuvvet unsuru olarak kalmak için tensik edilmiş bir askerî kuvvet olarak bulunmamız lâzımd'r. Bunun içindir ki bugün her za mandan zlyade askerî hazırhkla rımız vatandasların bîfinci vazife leri ve idarecilerimizin ilk uğraşa caklan iş olmahdır. icab etticdiği malzemeyi verelim. Bu suretle elimizin altında herşeye hazır hududiarımızın ve memleketimizin istiklâlin.n ve ayni zamanda sulhun korunmasına yardım e decek olan bir kuvvet bulundur ımış oîacağız. Bu büyük vazifenin ifası içindV ki hükumet bugün memleketten fedakârhk istemek tedir. Ordunun teçhizatını gözeten program hazırlanmıştır. Bu prog • ram derhal ve tamamen tatbik e dilecektir. Yalnız bunun için fev kalâde para kaynaklarına ihtiyac vardır. Bu kaynaklan elde etmek için de hükumet yeni bir takım re • simler almmasına lüzum görmektedir. Her vatandaş bu verdiklerile hududiarımızın pekleştiğini ve o mın sayesinde gene ccdumuzun o kadar ısrarla istediği silâh ve ce paneyi temin edebildiğimizi bil • melidir. Memleketimizde silâh ve cepa ne yapabilmek imkânım elde et • mek programımızın en mühim bir kısmını başarmak demektir. Hududları içinde silâh ve cepa • neyi yapamıyan memleket müstakil bir memleket dsğildir. Çünkü di ğer bir memleketin kuyruğuna ta • kılmak mecburiyetindedir. Teklif edilen malî lâyiha esasen büyük fedakârhklar yüklenmiş olan mü • kelleflerin yeni fedakârhklannı istfl • zam etmektedir. Fakat bu feda • kârhklar gözümüzün önünde bulu • nan diğer milletleria yaptıkları gi İrakta görülmemi? bir toz fırtması \Bas taraft bınnı sahttede\ di de irakta yüzgöstermiştir. Taymis gazetesinin Bağdad muhabiri buna dair şu tefsilâtı ver mektedir: «Toz fn tınası Bağdad etrafın da 2,300 ton toz bırakmıştır. Her îngiliz dönümüne 3 1/2 ton toz i • sabet ediyor. Evlere pencere ve kapı aralarından giren tozlar bile döşemeler üstünde kalın birsr tabaka t e k i l etmislerdir. Yapilan bir harka hesaba naza ran fırtına her mil murabbaına 200 ton toz serpmistir. Geçen mayısta Amerikada bü yük tahribat yapan toz fırtması sürükled"ıği tozların kesafeti itifcarile Iraktaki fn tınanın ancak on ikide biri kadardır.» bi olmahdır.» Tataresko sözlerini bitirdikten sorra kasaba ve köyler münevverIerini Romanya askerî kuvvetleri nin artırılmasını güden maksad ile ahenktar bir hava yaratmağa ça ğırmış ve demiştir ki: « Kurmak istediğimiz eser u lus isidir. Bundan dolayıdır ki bunun tahakkuk etmesi için herkesin yardımmı istiyoruz. Yeni vergi fedakârlıkları, sınır • larımızın muhafazası için bir si gorta primidir. Bunlar bugünün emniyet teminatı olduğu kadar yarının bilinmiyen tehlikelerine karşı da garantidir.> Doktora yapan genc bir ormancımız Yüksek Or man mektebinde asistan iken Zi raat Bakanhğı ta • rafmdan staj için Almanyaya gön • derümis olan Ad • nan geçen sene Münih Enstitüsü • nün Ormancılık Fakültesini ikmal ile diplomasim a! • miş, bu defa da Türkiye ormanla yîutehassıs Adncn nnzn işletilmesi ve orman yollartnin tanzimi mevzuu üzerine hazirladığı tezIe doktorasinı yapmiftir. Memleketi • miz orcancıları arasında ilk defa ola • rak orman işletmesi üzerine doktora yapmis olan bu genc mütehassisimiı • dan memleketin çok istifade edeceği şüphesizdir. Kendisini tebrik eder, ve çalısmalannda muvaffakiyetler dileriz. <Hududlanmızın öte tarafindan hergün daha artan silâh şakırtıları gelmektedir.» diyen Tataresko, her tarafta silâhlanmak için gcrülen çalışmaları anlattıktan sonra sö • züne söyle devam etmiştir: « Her yerde bir silâh yanşına şahid olmaktayız. Büyük b> cesaretle gözönünde bulundurulması icab eden bu vaziyet karşısında mes'ul şahsiyetlerin hâdiseler ve vak'alarm inkişaflarmı takib et • meleri icab eder. Eğer dünyanın bu köşesinde bize düşen vazifeyi ifa etmek istiyorsak a«kerî kuvvete dayanan mevkiimizi muhafaza etmeliyiz. Ordumuz iftihar edeceğimiz insan kuvvetine maliktir. Askerlerimiz ve zabitlerimiz herhangi bir ordunun iftihar ede • bileceği yüksek bir değerdedir. Ordumuza asrî harb tekniğinin Amerikada mecburî askerlik Vasington 7 (A.A.) Meb'usan meclisi, bir harb zuhurunda, 21 ile 25 yaş arasındaki efradın silâh al tına almması için Reisicumhura sa • lâhiyet vermiştir. Bu efrada, mütehassıs oknıyan işçilere verilen ücrete muadil bir aylık verilecektir. Spor doktorları! Berlinden 4 nisan tarihile Matin gazetesine bildirildiğine göre Hamburg Universitesi, bundan böyle sporla jimna»tiğin fennin birer »ubesi addedilerek, bunlarda ihtisas sahibi olacak talebenin Hambu> g üniversitesinden doktorlnk unvanı alabileceklerine karar vermiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: