8 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

8 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyel 8 Nisan 1935 uünya feministleriie görüşmeier Mm. Adeİ Şrayber pek nikbin görünmüyor yBaftaraft birinct tahifedei Haydı başlavınız dedi.. Bu • sjün Ankaraya gidiyorum. Gayet az vaktim var... Bana neler sormak istiyorsunuz bakalım?... Madetn ki gayet kısa vakti tniz var mukaddeme yapmadan size sunu sormak isterim: Kadm asker olabilir mi?.. Kadın asker olabilir, dedi, tnaalesef tecrübelerini tarihte ve hayatta çok gördük... Askerlikte hakikî hamaset göstermis kadın kahramanlar pek çoktur. Hatta daha eski zamanlarda atnazonlar cesarette erkeklerden pek geri kal•nazlardu.. Fakat bence bu güzel birşey değil, bu çirkin birşeydir... Bence kadın herşeyden evvel anadır... Kadm dünyaya insam geti • rir... tnsan yaratır ve yetiştirir... B"r çocuğun nasıl büyüdüğünü, na • Bil yetistiğini bilen bir kadın bas kalanmn çocuklarını öldürmeğe nasıl razı olur?... Benim aklım buna ermez... Kadının vazifesi asker» lik degildir... Kadınm vazifesi sulh için çalışmaktır... Başka ne sormak İstiyorsunuz? Mütarekedenberi kadın tek başına ve kadın birlikleri de kül halinde bugüne kadar dünya sulhu İçin ne yaptılar... Ne yapabilirler di ve şimdi ne yapmalıdırlar? Kadınlar harbe karşı birşey yapamazlar Madam Srayber içini çekti. Ne mi yaptılar ... Tek başla rına ne yaptıklarını bikniyorum. Fakat tesekküller pek çok şey yaptılar... Bizim ittihadımızın bir sulh komisyonu vardır ki bugüne kadar Uluslar Kurumile daimî münase • b«tte bulunmus ve bu suretle ora • daki müzakerata tesir yapmak kaygusunu gütmüştür. Ayrıca da her memlekette sulh fikrinin uyancnası için konferanslar vermistir... Bu komlsyon Silâhları Bırakma konferansına da müessir olmağa çalışmıştır. Fakat maalesef bugü • ne kadar bundan müspet bir netice çıkmamıştır. Çiinkü Silâhlan Bı • rakma konferansının arkasında büyük silâh sanayiinin menfaatleri konuşmaktadır. 1914 teki büyiik felâketi doğu ran ana da sahsî ve ferdî tnenfaat hislerinin kuvveti değil midir? Si yasî vaziyeti siz de görüyorsunuz. Çok gergindir, değil mi?.. Resmî bir kuvveti olmıyan zavallı kadın teşekkülleri şahlanmıs bu ihtiras da'galarina karşı nasıl karsi koyabilirler... önümüzdeki harb için kadm • lar hiçbir sey yapamazlar... Ne yapsınlar, bir nümayis mi?.. 1914teki nümayişler niye yaradı, Za • valh tngiliz kadınları İngiltere bi • taraf kalsın, diye o zaman neler yapmadılar... Sulh için yapılacak şey harbden nefret eden insanlar yetiştirmektir. Biz yirmi sene için • de bunlan yetişti<remedik. Bu nesillerin yetişmesi daha çok zaman ister. Maalesef kadınlar bu önü müzde olan evlâdlarımıza kızıl bir kıyamet gibi yaklaşan ikinci dün • ya harbine karşı hiçb:r şey yapa mıyacaklardır. Onlann yapacak ları erkekleri boğuşurken de herşeye rağmen bîrbirlerine bağlı kal mak olmalıdır. Hepsi bu.. Sustu... Sonra sevimli gozlerile yiizUme: «Sonra?..» der gibi bak • tı. Hangi şartlarla çocuk dnşüriilebilir? Bütün dünya feministleri için henüz halledilmemiş bir mesele vardır... dedim. Bunun hakkında sizinde ne düşündüğünüzü sormak isterim... Sizce dünyaya henüz gel • memiş bir çocuğunu dünyaya ge • tlrtnek istemiyen ve bu çocuğu herhangi bir vasıîa ile dünyaya gel • meden evvel ifna eden ananın böyle birşeye hakkı var mıdır?.. Bu hareketi yapan kadınıa cezaya çarpılması doğru mudur? Çocuk düşürmek sıhhî mah zurlan olan ve hissen de hiçbir insanın hosuna gitmiyecek olan bir şeydir... Kadmlann vaktinden ev • vel çocuklarını aldırması ne de olsa iyi bir hareket olmadığı gibi bütün hayatmca da kadının sıhhatini bozabilecek olan fena bir harekettir. Fakat eğer doğacak çocuğun ksen bir hastalığa tevarüs edeceği ve yahud da doğduğu zaman çok sefalet içinde yaşıyacağı muhak • kaksa o zaman çocuk düşürmek zarurî olmalıdır ve bunda hiçbir mahzur görülmiyerek çocuk tabibce matlub olan şekilde almmalı dır... Sizde bu meseleler nasıldır bilmiyorum. Bizde ekseriya amele kadınları çok çocuklu olurlar ve nihayet altıncı veya yedinci çocu • ğun dünyaya geleceğini anlayınca şaşkınlıktan ve çaresizlikten bu işi yaparlar... Bu şerait içinde anne bizde cezaya çarpıhr ve hapisaneye atılır. O zaman henüz hayat bulmaraıs bir zerre yüzünden hem bir ana ve hem de ana hapisanede iken sefil ve bakımsız kalan yavruların sıhhati ve hayatı tehlikeye konulur... tkinci mesele de babasız çocuklar meselesidir.. Halbuki kadınlara bu ahlâk prensipini telkin etmelidir ki gayrimeşru çocuğun babası da anası gibi kabahatli ve ya kabahatsizdir... Bu kadınları hapîsaneye atmak değil, onlan bu harekete sevket • memek için bir takım tesekküller yapmak, bakımsız çocuklara bak • mak, babasız çocuklan muhafaza etmek için yurdlar açmak lâzım • dır... Bu işicı bence ceza kanunile alâkası yoktur.. Bu sıhhat ve hi» meselesidir. tki yavrunun fecı olumu Bîri Siirdlan düşerek, diğerî otobüs aîtında can verdi Avrupanm akıbeti Paraşütle 8,100 m. Yunanistanda garib bîr düşünce ni tayin edecek kon irtifadan yere! Yunan ticaret filosuna feransa hazırlık Sovyet tayyarecîsi (Boj tarafi blrinci sahffede) arifesine almış olduğu isaret olunraaktadır. Binaenaleyh, muhtıraya naıaren, dünya yüzünde hasıl ol"n sıkıcı vaziyetten Almanya mes'uldür. Onun içindir ki, Aîmanyanın mev cud andlasmalar hilâfna olar?k ibti yar eylediği tek taraflı tesebbüsler'n Uluslar Kuruma konseyince takbih e diİTtesi istenilmektedir. Fransi hükumeti tarafından vaki o!an teklifin, hatta daha müspet teda • birin ahnmasını derpif eyledîgi'soylenmektedir. Maahaza her iki metin de henüı takarriir etmemiştir. Kabine, ihtimal ki bunlarda bazı tadilât yapac?khr. rağa 200 metro kala paraşütünü açtı rekabet etmek kararını vermişiz Dün sabah saat 8,30 da lstan buldan Bakırkö • yüne gittnekte olan şoför Hik metin idaresin deki 3278 nu • maralı o t o b ü s bütün hızile 3amatyadan geçer • ken, Ağahamamı önünde önüne birdenbire 7 yaşla rında Mikohari isimli çocuk çık Olen çocuklardan mış, şoför fren Cevad lerî sıkmışsa da otobüs çocuğa çarpmış ve zavallı beyni paralanmak suretile ölmüştür. Şoför yakalanmıstır. Diğer facia Dün Küçükayasofyada da baş > ka bir feci kaza oltmıştur. Kasab sokağmda 14 numarada oturan ba> lıkçi Abdullah oğlu 15 yaşlarında Cevad arkadaşı thsan ve Ahmedle Çatladıkapı surlarmda oynarken nasılsa 15 metro yükseklikten a • şagi düşmüş ve sahildeki kayalarda beyni ve karnı parçalanarak ölmüştür. tşe Müddeiumumilik el koyrauştur. Cevadın ölümünde kasid olup olmadığı aranmaktadır. Çocuğun annesi Gülizar oğlunun öldüğü ha • berini daha duymamıştır. Bundan evvel bîr komşularile çocuk döğ • mek yüzünden mahkemlik olduklanndan, buna kızarak o komşulannın bu !şi yaptıklan zannolunmaktadır. Suralar üzerinde de Cevadın oyna dıği çocuklar o komşuların çocuk • landır. Cssed Morga kaldırılmıştır. Sovyet gazetelerinin nesriyatt Liman şirketi heyeti umumiyesi Tasfiye halinde bulunan Liman şîrketi heyeti umumiyesi dün Li • man Umum Müdürlüğünde toplanmıştır. Bu heyeti umumiyede Li • man sirketkıin tasfiye heyetînden başka tnhisarlar Umuru Hukukiye müdürü Hâmid, Maliye nacnma Tahakkuk müdürü Talât, tzmir Li • man şirketini temsilen Ali Rıza, Ekonomi Bakanlığı komiserlerinden Hüsnü ve tasfiye heyetinden avu • kat Faruki bulunmustur. Liman sirketinin hisselerinin tamamı Maliyeye intikal etmiş olduğundan bu heyeti umumiyede başka kimse bu • lunmamıştır. Çok kısa olan toplantıda içtima bir formaliteden ibaret bulunduğundan tasfiye heyetlnin kısa bir raporu okunmuş ve tasvib edilmiştir. Liman şirketinin tasfiye işine ayni heyet devam edecektir. îstenilen ahlâk müsavatı Bir de ahlâkta müsavat de • nildiği zaman ne düşündüğünüzü anlamak isterdim? Ahlâkta müsavat istemek demek bence ve temsil ettiğim İtti • hadın anlayışma göre beyaz kadın ticaretine mâni olmaktır. Yani fe nalığın, ahlâksızhğm önüne geç mek için kadının satıldığı bütün sefahet yerlerini kapatmak ve fenalık yaptığı iddia edilen kadınları artık polise kaydetmemek, onlann yüzüne bir kara vurup isterlerse biIe düştükleri çirkeften çıkmalarına mâni olan rezalet kâğıdını ellerine vermemek.. Bir kere fena kadın • dır, diye ayn bir mahallede oturan ve ayn bir evde yaşıyan kadının bir daha kendisine hürmeti kalır da temiz bir hayata dönmek ister mi? Muhatabamın gözü hep saatte idi: Acaba dünyanın içinde bu • lunduğu bugünkü fena vaziyetin neticeleri ne olacak... Bu tehlike • lerden kurtulmak için dünya siyasîleri ne yapmalıdır? Kibar ve uzun parmaklı ellerile beyaz saçlannı düzelten feminist kadın: Aman, dedi, bana her türlü sual sorunuz; fakat politikaya aid birşey sormayınız... Politika ile ar • tık meşgul değilicn! O halde, dedim, size veda ve teşekkür etmekten başka söyliye cek sözüm kalmadı. Bir de resmi • nizi lutfetmenizi rica edecektim.. Fotoğrafcı arkadaş şimdi gelir ona müsaade ederseniz bir resminizi aIacak. Yok.. Yok dedi... Ben kendi resmimi veririm... Gazetelerde kormişti. Madam Druker genc kıza hiddetli hiddetli bakarak bağırdı: Hayır, yanlış... O sizde de ğildi. Ben çok iyi biliyorum. Bu aırada birdenbire odanm kapısı açıldı. Kadın ayağa fırhyarak seslendi: Yavrum, gel!... Adam kapının eşiğinde durdu. Hiç kımıldamıyor, sanki bir tanıdığını arayormuş gibi gözlerini kır pıştmyordu. Adolf Druker kamburdu. Uzun bacakları üstünde göğdesi pek kısa görünüyordu. Yüzünden zeki ve enerji sahibi olduğu anlaşılıyordu. Geni? bir alnı, parlak gözleri vardı. Profesör Dillard onun için «ileride bir dâhi olacak» demekle haksız lık etmemişti. Delikanlı Mia Bele bakarak: Ne oluyor? dedi. Bel, bu efendiler sizin dostlannız mı? Genc kız cevab vermeğe hazırlanırken Vans ondan evvel dav randı: Mister Druker, bizi buraya I Moskova 7 (A.A.) Journal de Moscou, îngiliz bakanlarının yap mıs olduklan ziyaretlerin verdigi neticeleri gözden geçirdikten sonra diyor ki: «Almanya silâhlannı her saat artırmaktadır ve 1914 teki askerî kudretini elde etmesi ve Fransaya karşı adedce tefevvukunu temin eylemesi çok gecikmîyecektîr. Bu vaziyet karşısmda, şimdi Fransanm dostu olan ikinci derecedeki devletlerin daha azimkâr ve faal bir kombinezon aramıyacakla « rmı kim temin edebilir? Diğer taraftan Avrupanm mer • kezînde teressüm etmekle olan Alman kuvvetinden korkarak daha şimdiden onunla uyuşmak yollarını arayanlar farketmiyorlar mı ki Almanya lehinde olarak büyük devlet imtiyazlannı kaybedecekler ve dostluklarını da elden kaçırdıktan sonra Hitlerin müsellâh kuvvetinin bazicesi olacaklardır? Almanyanın, Lehistanm ve Şark misakına açık veya kapah bir tarzda düşman olanlarm teşvik ettikleri yeni manevraya karşı ihtiyath bu • lunmak lâzımdır. Bu manevraların gayesi mıntakavî mîsakları Avrupa misakı üzerinde yapılacak kısır tnüzakerelerin içinde boğmaktır. Böyle bir istişare ve ademi tecavilz misakı Kellog ve Uluslar Kurumu mi • saklarinın tazelenmesinden ibaret ka • lacaktir ve harbe karsi hiçbir garanti temin etmiyecektir. Karşılıklı yardim misakmı ihtiva etse bile tesiri evren • selliği nisbetînde makus olacaktır. Bu misak ancak mıntakavî misaklara mıivazi gittiği takdirde müessir olabSir. Avrupanm mukadderatı yakmda ahnacak kararlara bağlı bulunmakta dır.» M. Lavalin Moskova ve Varşova seyahati Pariı 7 (A.A.) M. Lavalin a yın 23 ünde Paristen hareketle 25 înde Moskovaya varacağı tahmîn ediliyor. Burada üç gün kaldıktan sonra Varşovaya gidecek, mayisın Qk haftasmda Parise dönmüş olacaktır. Tayyared Yendukinov ve paraşütü Sovyet ordusu parasütçülüğe çok ehemmiyet vermektedir. Zira, bu sayede harbde, düşmanm arkalarına küçük müfrezeler indirip onu tehdid değilse bile, ix'aç etmek imkânı olacaktır. Atinada müntesir Estiya cazetesi Türkiye hükumeti tarafından D« • nizyollan idaresi için yeniden va purlar alınmasmı gozeten bir Pİânın tetkik edilmekte oldu&u hak • kında gazetelerde çıkan yazüarı mevzuu bahsederek diyor ki: «Türk gazetelerinin verdigi ha • berlere ffora. Türk hükumeti 12 vol. cu gemisi satm almak suretile ticaret filosunu takviye etmege karar vermistir. Bu tedbir bütün Akde nizde Yunan bandırasına rekabet • ten başka birşey degildir. Bizim için, Türk bandırasına karfi bir rekabet mücadelesi açmak mevzuubahs değildir. Filosunu takvİye etmek Türkiyenta tabiî hak kıdır. Fakat Yunan menafiinm ko runması için simdiden tedbirler almayi tavsiye etmek te faydasıs ol maz zannmdayız.» TÜRK AN0NİM ELEKTRÎK ŞİRKETİ Almanyada bütün düıv ya3^ı altüst edecek beş silâh keşfedildi 3 vapur, seyah getirdi Dün şehrimize Polonya, Romanya ve Italya vapurlarDe muhtelif milletle • re mensub 300 seyyah gelmistir. Sey* yahlar ayn ayri gruplar halinde şehirde dolaşmislar, müseleri, camileri gezmişlerdir. Bugün her üç vapur seyyahları Akdenize götürecektir. Fransanm aldığt askeri tedbirler Paris 7 (A.A.) Harbiye Na zin General Moren, ordn komutantanna göndermis olduğu bir tamimde: «Mem'eketimiz, simrlannı bir hakvm müdafaa tertibatile çevreliyebilmek için ağır malî fedakârhklar ihtiyar etmiştir. Bu tertibat ise, dolu oldukça i • şe yarar.» demiştir. Bu tamîm, ayin 13 ünde terhisi i • cab eden efradın silâh altinda tutul • malari keyfiyetinin 1928 tarihli ah • zıasker kanununun temamii tatbikî maksadüe ahnmiş sirf bir ibtiyatî tedbir olduğunu göstermektedir. General Moren, tamimini şu sözlerle bitiriyor: « Yeni gelecek acemi efradm kâfi derecede taüm görmelerine intizaren, Fransanm kendi sükun ve ve emniyetini korumak üzere bütün muallem as kerlerine ihtiyad vardır.» dığınızı işittim. Kadın hızlı hızlı soluyordu. Kesik bir sesle cevab verdi: Hayır aldanıyorsunuz. Siz hiçbir şey işitmediniz. Ben bu sabah bahçeye bakmadım bile! O halde başka birisi bağır mış olmalı. Böyle söylemekle beraber validesinin sözleri kendisini ikna et memişti. Biraz tereddüdden sonra ilâve etti: Bu feryadı işitince yukarı çıktım. Kulağımı kapıya dayayıp dinledim. Siz odada geziniyor ve ha zin bir şarkı mırıldanıyordunuz. Bunun üzerine çekilip gittim. Madam Druker ellerile yüzünü örtmüştü. Siz bu saatte evde miydiniz oglum? Halbuki ben sizi birçok defalar çağırmıştım. Hepsini işittim. Fakat fazla işim olduğundan cevab vermedım. Ben sizi sokakta sanıyordum. Giderken de nereye gittiğinizi bana söylememiştiniz. Hayır, söylemiştim. Arne» Ticaret U. Müdürü geldi tç Ticaret Umum Müdürü Isma • il Hakkı şehrimize gelmistir. tsmail Hakkı burada Ekonomi Bakanı ve beraberindeki Mütehassıslar Heyeti tarafından yapılacak tetkik • lere iştirak edecektir. kunc resimler çıkmasına tahammülüm yoktur.. Buyurunuz resmimi... Gördüm ki kadın eski bir say • lav ve uluslararaaı bir feminist te • şekkülünün ikinci başkanı da olsa iki cildlik kocaman ve meşhur bir ansiklopedinin müellifi de bulvm • sa birşeye karşı pek hassastır; güzel ve sevimli görünmeğe!.... SUAD DERVİŞ getiren hâdiseyi size ben anlata • yım. Bu sabah profesör Dillardm evinde bir facia vuku buldu. Müdddeiumumî Mister Markam ile polis müfettişi Mister Hatı takdim ederim. Validenizden bu sabah endaht meydaninda gayritabiî birşey görüp görmediklerini sormak üzere Mis Bel bizi buraya getirdi. Facia bahçede tam şu pencerenin önünde vukua gelmistir. Adolf Drukerin kaşlan çatıldı. Bir facia mı dediniz, ne ol du? Mister Robin bir okla öldürüldü. Robin mi? Robin öldürülmüş ha! Saat kaçta? On ile on bir arasmda. On ile on bir arasmda mı? Delikanlı validesinin yüzüne bakarak ilâve etti: Birşey görmediniz mi? Hayır oğlum. Adolf Drukerin bakışları bir kat daha sertleşti. Halbuki ben saat 10 ile II arasmda bu odada acı acı haykır Adi surette toplanacak Umumî Heyet ikinci davetiye varakası Son giinlerde 8,100 metro irti • Türk Anonim Elektrik Şirketi hissefadan atılarak, ancak zemine 20O darlar umumi heyetinin 1935 senesi metro kala Darasütünü acan Sovyet mart ayinın 2 6 ncı günü adi surette tayyarecilerinden Yev<Ut!mov bu toplantuında ticaret kanununun 366 düsüs esnsutında» bir an dahı soguJc ncı maddesmin gbsterdigi nisab hâsıl kanlıl:&ını kaybetmiyerek, bileğm • olmadığmdan hissedarlar aşağıda ya de baih duran aletin üzerinde ru ruı ayni mfizakerat nıznamesile ve kutun sıtfhalarını takib etmiştir. mezkur ticaret kanununun 366 nd Yevdokimov yakmda bu rökonı maddesi mucibince 1935 nisaninın 25 da yeniden kırmağa te;ebbüs edeinci perşembe günü saat 15 te Beyoğ cektir. Paraşütle yere atlamak Sov lunda Tünel meydaninda Metro haninyet Rusyasında o derece ta»"nmüm daki idare merkezinde adi surette topetmiştir ki adeta bir halk eğlencesi lanacak umum! heyete tekrar davet oolm'i'tur. lunurlar. En az 10 hisse senedme malik olup Gene Rusyada Nina Kamnieva abu toplantıda hazv bulunmak istiyen oTmda, yirmi yaşında bir kız, geçen hissedarlarin ticaret kanuncnun 371 yaz 3000 r( trodan atılarak, parainci maddesine göre toplanhdan en az şütünü ancak zemine 300 metro kala bir hafta evvel vadeleri gelmemiş ku • açmış ve yere inmi'tir. Şimdi, paraponlarile beraber hisse senedlerini: şütle a^.\mada kadınlar rökoru bu tstanbulda »irketin idare merkezine, Selânik Bankasina. kızdadır. Brükselde «Societe Financiere de Transports et d'Entreprises lndustrielles» e'tevdi etmeleri icab ederT Hisse senedlerbıin tevdiine mGte allik damga ve sair resimler tevdi e • denlere aiddir. Ticaret kanununun 366 nd madde • (Baş tarafı birtnci sahifede) sine göre, bu heyetin müzakere ve ka • larile dolu olup 320 kilometroluk rarlart, temsfl edilen sermaye miktart bir saha dahilinde kabili sevk bulune olursa olsun muteber olacaktır. MÜZAKERAT RUZNAMESt nan bir nevi havaî fîsek. 1 tdare meclisile murakıblar ve 4 Kıskanç bir iti«a ile «rm hesab komiserleri raporlarinin okun • saklamlan ve Fransaya karşı gö masl. rünmez biır sed teşkil edecek olan 2 Mevcudat hesabı, bilânço ve <Z> şuaı. kâr ve zarar hesabmm tasdikfle idare meclisinin hesab senesi temettülerin* Bu şuam tesir! altmda köprüler yıkılmakta, toplar erimekte, tay • dair teklifi. 3 tdare mecliti azası tayinL yareler parç^lanmakta, telsiz is 4 Murakıblarla hesab kom;serı«tasyonları ile demiryolları, zırhlı rinin seçilmesi ve ücretlerinin tesbiti. lar toz haline inkr.iâb etmektedir. 5 tdare meclisi azasina bizzat ve5 10 kilo ağırlığında ve da • ya bilvasita alâkadar olabilecekleri şirketler veya ticarethanelerle Iüzumu kikada 600 mermi atan Strange takdirinde tirket namina ticarî muamemakineli tüfengi... leler yapabümesi için ticaret kanunu • Ayni gazeteye nazaran, otomo • nun 323 üncii maddesine göre mezunibille cerrolunan ve dakikad"a 1,400 yet verilmesL mermi atan baska bir mitralyöz daIstanbul, 26 mart 1935 ha vapılmaktadır. İDARE MECLİSİ Yeni açıian Lisan kurslar/ Türkçe, Fransızea, IngiJizce, Italyanca, Almanoa v. s. ISTANBUL 373, isVkiâi caddesi Kayıj m m ı r ı s i AX.<A3% Konya cadJsv taşlamıştır Tecrübe dersi meccanendir Cumuriyet,, in lefrikası : 15 Yazan: Tercume eden: B. S. Van Dine Ömer Fehmt Başkut Hatırlamıyorum. Fakat gelince sorarım. Mis Bel atıldı: Ledi May, oglunuz bu sabah bizdeydi. Arnessonu görmeğe gel sonu görmeğe gidiyorum, dedim. Fakat onu evde bulamadığım için tersyüzü geri döndüm. Ben bunun farkında değilim. Sizi çağırıp ta cevab almayınca burada bulunmadığınıza hükmettım. Burada idim. Profesörün e vinde sokak kapısından çıktım. Parkta kısa bir gezinti yaptıktan sonra eve girdim. Madam Druker son bir muka vemete kalkıştı: Fakat oğlum, niçin haykırayım? Bu sabah ağrım da yoktu. Adolf Druker sert bir eda ile cevab verdi: Ben onu bilmem. Birinin bağırdığını işittim. Bu bir kadın sesi idi. Buradan, bu odadan geli yordu. Saat te tahminen on buçuk vardı. Ana oğul arasındaki bu müna kaşayı büyük bir alâka ile dinli yorduk. Vans herne kadar duvardaki resimlere bakıyor gibi görünüyorsa da onun da söylenen sözlerden bir tanesini bile kaçırmadığma emindim. Adolf Druker sözünü bitirdikten sonra ayağa kalktı. Kadına doğru ilerliyerek: Madam sizi rahatsız ettiği • miz için çok müteessiriz, dedi. Sonra genc kıza döndü ve ilâve etti: Biz kendi kendimize yolu bulabilir miyiz? Yoksa bize re fakat edecek misiniz? Genc kız: Sizinle beraber geliyorum, cevabını verdi. Madam Drukerle vedalas^ı ve kapıya doğru yürüdük. Vans eşiği geçerken birden arkasına döndü ve Adolf Drukere seslendi: Siz de bizimle gelirseniz çok iyi olur, Mister Druker. Maktulü tanıyorsunuz. Belki bize yardımınız dokunur. Madam Druker ayağa fırlıya rak haykırdı: Sakm ha! Oğlum onlarla beraber gitmiyeceksiniz. İArkatt var]

Bu sayıdan diğer sayfalar: