28 Temmuz 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

28 Temmuz 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Tenunuz 1935 CUMHURİYET Habeşler geceleri bile meş'ale aydmlığında talim yapıyorlar Kiliselerde halk «AUahım Büyük Menelike verdiğin ilhamı Imparatorumuza da ver» diye dua ediyor Pâriste çıkan Paris Soir gazetesi, Habeşistana gönderdiği özel aytarından aldığı 24 temmuz tarihli aşağıdaki telgrafı neşrediyor: «Adisababa bu sabah, payitahtın dört köşesinde çalınan borularla uyandı. Oturduğum Emperyal otelınin bahçesinde, hâki ceketli, yalnayak askerler, ecnebi zabitlerin kumandası altında bü" yük bir disiplinle talim görüyorHr. Civar sokaklarda da buna benzer manza ralar var. Adisababa bu suıetle, kur'a askerlerinin talim ettiği muazzam bir kışla avlusuna benzemektedir. Bir süel tayyare, tayyare meydanından kalkarak, Adisababa üzerınde uçuyor. Adisababa alabildiğine gcniş, 1500 metro yükseklikte, bir okaliptos ormanı içinde kaybolmuş bir şehirdir. Gayet büyük dağlarla çevrihdir. Kum ve kavurucu sıcaktan ibaret olan Cibutiden gelinirse, aradaki fark derhal göze çarpar. Şimdi, tufan gibi yağmurların yağdığı mevsimdir. Sabahın saat dokuzuna doğru gökgürültüleri ve yıldırımla kanşık bir yağmur başlar. Askerler, sığınacak yer ararlar. Ve yağmurun hızı geçer geçmez, gene talimlerine başlarlar. Her gün kiliselerde, Habeşistanm ser lâmeti için dualar edili\ or ve «Bızden tarafa olan Allah, büyük Menelike nasıl ilham verdiyse, tmparatorumuza da öylece ilham verecektir» deniyor. Habeşistan, senelerdenberi içinde yaşadığı uyuşukluktan çıkmış gibidir. Bu memlekette, uzun zamandanberi yaşı yan Avrupalılar bu hale şaşıyorlar. Bunlardan biri bana dedi ki: « Son aylara kadar, bu memleketin idaresi, Allahlık bir idare idı. Fakat şimdi her şey değişmiştir. Evvelce bir hafta müzakere edilen bir iş, şimdi birkaç saat içinde gerçekleşiyor.» Haile Selâsenin son söylevi memle kette derin akisler yaptı. Dahilî kav galar unutuldu, erginlik arzusu her şeye galib geldi. Anlattıklarına göre, İmparator söylevini bitirince etrafta derin bir sessizlik olmuş ve arkasından büyük bir alkış kopmuş. Megus biraz solgun görünüyor, fakat gülümsüyormuş. Menelık zamanından kalma ihtiyar Ha beşlerin gözlerinden yaşlar akarken haberciler ve posta tatarları, dağlarda ve çöllerde gece gündüz koşarak împaratorun sözlerini memleketin en ücra köşelerine kadar ulaştırmışlar. Bu habercilerin geçişinden sonra, her vilâyet halkı harbe hazırlanmıştır. Belçika ve İsveç süel heyetlerinden ders gören Habeş zabitleri, muntazaman içerilere gönderiliyor ve bunlar Habeş muhariblerini, modern bir ordu ile harbedecek şekılde yetiştiriyorlar. Cibutiden Adisababaya yaptığım se yahatte. en fakir köylerde bile, erkeklerin, meşale ışıkları altında talim yaptıklarmı görerek teessüre kapılmaktan kendimi alakoyamadım. On iki yaşındaki çocuklardan. ak sakallt ihtiyarlara kadar herke*, İmpa ratorun emrine uymak için aynı candan gayretle çalışıyor. İmparator, söylevinde, kadınlara da hitab etmişti. Arsıulusal Kızılsalibin himayesi altında, Adisababada hastabakıcüık kursları açılmak üzeredir. Harb patlarsa, yalnız askerler değıl. bütün millet ayaklanacak gıbi görünüyor. Musolininin bir Fransız gazetecisine verdiği diyevin «Geri zenciler» sözü burada büyük bir nefret uyandırdı. Bitaraf bir adam sıfatile şunu söyliyeyim ki, seyahatim esnasmda, trende benden başka ecnebi bulunmadığı halde serbest serbest fotoğraf çektim ve hiç kimse tarafından fena bir tek muameleye maruz kalmadım. Adisababada, bütün ecnebiler, eskiden olduğu kadar rahaı rahat dolaşıyorlar. İtalyanın Uluslar Kurumu Konseyîne geleceği şüpheli! «Yerinde teslim!» rkadaşım Doğan Nadinin, îstanbulda çıkan öğle gazeteleri için nefis bir buluşu vardı; bunlar a «sabahları çıkan akşam gazeteleri»» derdi. Nüktede refiklerimuden ziyade zamanm münasebetsizliğine tariz ediliyordu. Gazetelerin hüsnü niyeti belli: Adı üstünde akşam gazeteleri.. Fakat neylersiniz ki zaman fazla nazlı. Gün hesabile şimşek gibi gelip geçtiği halde iş saate binince ilerilemek bilmiyor. Eh, nihayet ta akşamlara kadar beklemek ağırbaşlılığı da bu devride aşağı yukarı meskenet sayılan bir geriliktir şüphesiz! Bütün bu kuvvetli sebebler akşam gazeteleri makinelerinin sabah gazetelerininki gibi şafakla beraber harıldamasını tabüleştiriyor! Yalovada muallım olan bir dostum; bu müthiş esbabı mucibeyi b'lmedığı için duğümünü çözemediği bir muam mayı bana yazıyor, diyor ki: « Sabahleyın İstanbu'dan kalkan Yalova vapurunda yalnız sabah gazeteleri satılıyor. Lâkin gemi Büvükada ya uğrayınca bir vaveylâdır kopuyor: «Yazıyor efendım, akşam gazeteleri yazıyor!» Anlamıyorum, bu gazpteWin Büyükadada da birer matbaalan mı var? Yalovaya giden veya Adada sa tılanları orada mı basıyorlar? Dcğilse bu gazeteler nereden çıkıyor?» Dostum zekidir. Bizim gazetelerin öyle Adada. Modada birer rnatbıaları olmadığım bilir. Gene bilir ki bu nüshalar sekiz vapuruna yetişebilmek için sabahm dördünde bittabi turfanda tarafından havadisler! basılmıştır. Anlamadım diye çerçevelediği ince istıhzada yalnız; bu rüfekanın sade Yalovaya değil, bütün Türkiye postalarına yetişe bılmek için bir akşam evvelden basıl dığı bilgisi noksandır. Arkadaş maalesef; akşam gazetelerinin mana zenginliğine erememiş, onların «yerinde tes lim!» akşam gazeteleri olduğunu, kav rıyamamıştır. Ayıblamadım. ('Baştarafı 1 inci sahifede) namenin çerçevesi içinde kalmasını şart koşmuştur. İkincisinde ise yukanki tahkîmname ile giriştiği yükenleri tutup tutmıya cağı Habeş hükumetinden kat'î olarak sorulmuştur. Habeş hükumetinin düşünceleri res mî olarak belli olursa İtalyan hükumeti Uluslar Sosyetesi konseyirin başka. nı tarafından istenilen bir tarihle yapacağı toplantıda söz almakta güclük çekmiyecektir. Ancak İtalyan hükümeti şu fikirdedir ki, işlerin bugün içinde bu lunduklan durumda konsey toplantısı yalnız komisyon alışmalarına faydalı olarak tekrar başlanabilmesi için gereken en iyı araçları aramaktan ibaret ka. labilir. Eğer böyle olmıyacaksa İtalyan hü kumeti bu husustaki itirazlarını büdirmek hakkını muhafaza eder.» BİDflKRA Ehline vermişler Pariste konuşmalar Paris 27 (Ozel) Başbakan M. Laval bu sabah İngilterenin Paris elçısı Sir Corc Klarkı kabul ederek kendisile Habeş işi hakkında son bir konuşma da bulunmuştur. M. Laval Cenevrede Fransanın tutacağı yol hakkında Fransız kabinesinin verdiği kararlan elçiye anlatmıştır. yaptığt harbde galib çıkarak 1896 tenesinde Habeşistanm istiklâlini bütün dünyaya tanıtan Habes tmparatoru Menelik deniyor? Memleketimizin kapılarım terakkiye kapamıyoruz. Fakat, Avrupa medeniyetini birdenbire kabul etmenin zararh neticeler vereceği kanaatinde yiz. Bize, bu medeniyete ahşacak za man bırakın. Bizi ne diye tahkir edi yorsunuz? Evvelâ, Habeşler zencî değildir ve bunu bir ırk meselesı haline getirmek ihtilâfı büsbütün azıtmıştır. Kendini müdafaadan âciz köyleri tayyare ile bombardıman etmek. Avrupa medeniyetinin nüfuzunu ne suretle artıracaktır? Harbolursa, bu yağmur mevsimi bi zim için çok faydalı olacaktır. Çünkü düşmanın geçemiyeceği, takılıp kala cağı noktalarda biz rahat rahat çalışacağız. Harb, kaçınılamıyacak bir hale geldiği takdirde, «vahşi» denilen bizler, yurdumuzu ve tmparatorumuzu korumak için son neferimize kadar dövü şeceçiz » Fransa ttalyaya para mı veriyor? yecek, cephane, mühimmat yığılmıştır. Tecimene. göre İtalyanlar iki ayrı Üçüncü Selim zamanında Şeyhülisnoktadan Adisababa üzerine, ayni za lâmlık eden Halil Efendi, kılıbıklann manda yürümek için glânlar hazırla piri idi. Karısının adeta esir ve mahku « mışlardır. mu olup, her işte onun emir ve reyile hareket ederdi. tngiltere Kralıntn gosterdiği alâka Halil Efendi Rumeli Kazaskeri oldu ; Londra 27 (Özel) Mister Baldvin Başbakan olduğu gündenberi ilk defa ğu vakit, Nakibüleşraf Zeynelâbidin Eolarak bugün kral tarafından kabul e fendi: Maşallah! dedi. Kazaskerliği dilmiştir. Kralla yarım saat başbaşa kalan Mister Baldvin arsıulusal siyasal (ehline) tevdi ettiler! *** meseleler hakkında malumat vermiş Şeyhülislâm Mekki Efendi, Rumeli ı tir. Bu arada bilhassa Habeş işinin son durumunu da anlatmıştır. Siyasal me Kazaskeri Tatarcık Abdullah Efendinin hafilde Habeş işine karşı Kral Corcun yüzünden azledilmişti. Azlinden sonra, alâka göstermesine büyük önem veril Abdullah Efendi, kendisini ziyaret için: mektedir. bir gün yalısına gitti. Konuşuyorlarken, yalınm eskiliğinden Bugün Londrada yapılacak söz alçıldıkta, Mekki Efendi: gösteri Bu bir şey değil! dedi. Gecelerii Londra 27 (Özel) Yarınki pazar sivrisinekten, tahtakurusundan, gündüz günü Londrada Habeşistanm istiklâli leri de tatarcıktan hiç rahat, huzur gör' lehine büyük bir miting yapılacaktır. düğüm yok! Birçok tamnmış İngilizlerin önemli di*** yevlerde bulunacakları söylenmekte Rahmetli Şemsi Molla bir gün, ahdir. bablarının çokluğundan bizar olarak: lngiliz Somalisinde hâdise Yarab! demiş; sen beni dostlançıkmadt mm elinden kurtar, düşmanlanmla benj Londra 27 (Özel) İngiliz Somali nasıl olsa başa çıkanm! sinde bazı hâdiseler çıktığma ve üç înÖTÜKÇÜ giliz tebaasının öldürüldüğüne dair Stefani ajansı tarafından verilen haber tekzib edilmektedir. Paris 27 (Özel) Komünistlerin oritalyan müstemlekelerine ganı Humanite bugünkü nüshasında mahsus mahkeme Fransa tarafından İtalyaya 4 milyar Paris 27 (Özel) Eritre genel va . frank ödünc para verilmek üzere Parislisi bütün İtalyan müstemlekelerine şate gizli konuşmalar yapıldığını yaza mil olmak üzere hususî bir mahkeme rak, bu haberin ne dereceye kad^r doğkurulmasını emretmiştir. Valinin bu karu olduğunu hükumetten sormaktadır. rarı birçok tefsirlere sebeb olmuştur. Üniversite talebeleri Izmîrde Son ümidler Habeş ve Italyan kuvvetleri Paris 27 (A.A.) Echo de Parıs gazetesinin Romadaki özel aytan, mun tazam Habeş süel kuvvetlerinin, Avrupa usulünde mücehhez ve Belçika subaylarmdan terbiye görmüş 100120 bin kişilik kadar olduğunu sövlüyor. Topçu kuvvetleri, eski sistem b'rkaç bataryadan ibarettir. Makineli tüfek kıt'alarının ellerinde 500 tane kadar mitralyöz vardır. Yüce dağların bazı noktalarında çoktanberidir gizlenmiş cephane depoları olduğu muhakkaktır. Modern harb gereçi (levazımı) çok azdır ve birkaç tankla, birbirlerine ben zemiyen uçaklardan ibaret bulunmak tadır. Gene bu aytarm söylediğine göre, İmparatorun çağırısma, 10,000,000 nü fusun içerisinden, olsa olsa 56 yüz bin ve belki de 1,000,000 erkek, kadın ve çocuk koşacaktır. Aytar diyor ki: cHabeş ülkesi yamandır. Fransanın iki kat büyüklüğündedir. Onu koruyan yakıcı bir ikhmi ve dağlık bir toprağı vardır. Yiğitçesine ve yılmadan savgaya (müdafaaya) mü saiddır. Şimdiki halde 120,000 kişilik olan İtalyan kuvvetleri yakında bütün seferber edilen asker buraya gelmce, 150,000 i bulacaktır. Bu kuvvetlerin kat'î taarruza geçileceği sırada daha ziyade artırılmaları ihtimali vardır. İtalyan ordusunun techizatı bol ve mükemmeldir. Bilhassa tank, zırhlı otomobil, uçak ve mitralyöz hususunda çok zengindir. Kesif ve bombardıman hava filoları için 40 tan fazla iniş alanı hazırlanmıştır. Bununla beraber, yalnız bu hava kuvvetlerile bu işin nasıl ba şanlacağma henüz akıl ermemektedir. Londra 27 (A.A.) M. Eden Londradan Uluslar sosyetesi toplantısından bir gün önce hareket edecektir. Pariste kalıp kalmıyacağı belli değildir. Kon seyin iptida beşinci hakemin tayinine karar vermesi temenni edilmektedir. Uzlaşma tarzı hakkında bir anlaşmıya varılmazsa konseyin, ihitlâfm heyeti umumiyesi hakkındaki kararmı vermesi Okuyucularımız ecnebilerin «trük» icab edeceği bildirilmekte ve bir uzlaşdedikleri bu hilelerimizi de öğrenseler ma esası bulunacağı ümid edilmektedir. di bizi nasıl ele alıp okuyabilirlerdi? Harb eylulün 15 inde imiş Japonların Habeşistana gönderdikleri silâhlar Londrada çıkan Deyli Ekspres gazetesi yazıyor: «Japonlar Fransız Somalisindeki Cibuti limamna, Habeşistana sevkedilmek üzere külliyetli miktarda silâh ve cephane göndermeğe başlamışlardır. Japonlar vakit kaybetmemek için bunların önemli bir kısmını Avrupadan satın alıp göndermektedirler.» üniversite talebeleri îzmir Kordonunda İzmir (Özel) Üniversiteli 12 gen<ş zmir iline konuk olarak geldiler ve purda hararetle karşılandılar. İzmir, bu gencleri büyük bir kafile halinde bek iyordu. Fakat diğer arkadaşlarının kampta bulunmaları hasebile buna imkân hasıl olmadığı anlaşılüı. Gencler, valimizle birlikte bazı köy< eri dolaştılar, incelemeler yaptılar. Şaşal kaynaklarmda kahvaltı ettikten sonra Ödemişin Bozdağma geçtıler. Dönüşte, konuklıyacakları köylere doğru ayrılacaklardır. Adisababa fahri konsolosumuz Üç gun evvel Ankaraya giden Adısababadaki fahrî konsolosumuz M. Hans Bochberger dün sabah İstanbula dön müştür. Fahrî konsolosumuz birkaç gün şehrimizde kaldıktan ve hususî işlerini bitirdikten sonra, Çekoslovakyaya ve Almanyaya gidecek, oradan Habeşistana dönecektir. Öğrendiğimize göre, M. Bochberger Ankarada Dış İşleri Bakanlığile görüserek konsolosluk işleri hakkında malumat vermiştir. Hükumetimiz son zamanlarda Adisababaya bir maslahatgüzar göndermiş ise de, ayni zamanda M. Hans Bochbergerin sekiz senedenberi olduğu gibi bundan sonra da fahrî konsolosluk ödevine devamım muvafık görmüştür. Neyzenin arşı! erli Mallar Pazanndaki Inhisarlar paviyonunda bir defter açmışlar. Büyüklerimizle, kalbur üstüne gelen zevat buraya înhisa rın paviyonu hakkında fikirleriı i yazıyorlar. Geçen gün bir arkadaşımla beraber bu intıba kolleksiyonunu şöyle gözden geçirivermek yolunu bulduk ve buravı seyreden birçok üstadların manzaradan «kıvanr» duyduklarını anladık. Mütalealar çok isabetliydi. İnsan bu kıvanç denilen mubareği zarif likör şişeleri, cicili bicili paketler ve muhteşem bir dekor ortasmda da duymazsa pis İstanbul sokaklarında duyacak değil ya! Benim en çok gözümü çeken sözler Neyzen Tevfiğin çakırkeyif iki rniEraı oldu. İki karışlık kamışı bülbülleştiren san'atkârm ilhamma, gayet tabiî olarak, paviyonun içki kısmı renk ve dil vermiş, hatıra defterine şunları yazmış: Bende varsa eğer o kalbi selim Arsı âlâna körkütük gelirim! Neyzenin bu «Asumani sünuhat» ından nasıl çıktığı hakkında yazık ki fazla malumat yoktu! Londra 27 (Özel) Naızobıden gelen bir tecimenle konuşan «Taymis» gazetesinin Adisababa aytan İtalyanların Habeşlere karşı harb hazırlıklarma var kuvvetlerile devam ettiklerini anlatmakta, bu tecimenden aldığı şu ma lumatı bildirmektedir: « Afrikadaki İtalyan mehafili önümüzdeki eylulün ilk on beş günü zar fında Habeşistana karşı süel harekâta başlanmasını beklemektedir. Bu maksadla İtalyanlar hudud mıntakalarında külliyetli miktarda asker yerleştirdıkleri gibi yüzlerce uçak ve zırhlı otomobiller de getirmişlerdir. Harb başladığı zaman doğu Afrika sındaki İtalyan çocuk ve kadınlarını daha emin yerlere nakletmek için daha şimdiden tedbirler alınmıştır. Sahil şehirlerinde milyonlarca ton yi Liret eski kıymetini buldu Dün İstanbul kambiyo borsasının an lireti üzerine hiç muamele olmamışır. Yalnız Paris borsasının verdiği teljraflar liretin bundan bir hafta evvelki iatini yavaş yavaş aldığını göstermek tedir. Dün sabah Paris borsasında liret )ir Türk lirasına mukabil 9,74,52 fiat ılmıştır ki bu liretin düşmeden evvelki iatine çok yakındır. Dün Kâğıdhane^le yapılan atışiar Anbale olmuş ! erkes tarih, coğrafya öğret meni değildir. «Çok lâf Kur'ana yakışır» tekerlemesi ansiklopedik bilginm yalnız bilginlere vergi ve yaraşır olduğuna âdeta bizi inandırmıştır. Ancak Basra körfezini İs kandinavyada, Leman gölımü Sudanda sananlar, Himalâyayı Hind mihracesi, Çanakkaleyi toprak testi tanıyanlar az değildir. Bu meretleri bilmeyince ha yırlısı susmaktır ama, insan oğlunun en zayıf ve hödük yanı olan bilgiçlik; karnı düdüklü lâstik bebekler gibidir, hafifçe de basılsa zırlar. Birisi Avrupayı dolaşıp gelmiş, gezi (seyahat) hatıralarını anlatıyor muş. Arkadaşı sormuş: «Alp» leri de gördünüz mü? Gordüm, hatta Parıste bir öğle yemeğınde beraberdık. Ne kibar aile! Bizde bu hastalığın başka biı akra bası daha kök salmıştır: Fransvca bilmeden fransızca kelımeler kullanmak.. Birkaç yıl önce bir gazeteci arkadaş, adliyede takib ettiği davayı anlatıyordu: Avukat öyle hararetlendi, o ka dar uzun söyledi ki niyayet anbale oldu. Hâkim kızdı o da anbale oldu. Benim de artık canım sıkümıştı, ben de anbale oldum! Yerimden fırladım, hançeremin ba samaklarında ayak seslerini duydu ğum kahkaha fırtınası nastırmadan dışarı çıktım. Çünkü az daha ben de anbale oluyordum! FERlDVN OSMAN Adisababa şehri, İtalyan uçak alanlarmdan ancak 750 kilometro ötededir. Demek olur ki, bir ton bomba taşıya cak, 2000 kilometro uçan 3 motörlü uçaklar, burasını bombardıman edebi İmparator bu hususta kat'î emirler leceklerdir. Ancak, Adisababa 100.000 vermiştir. Dün Dış İşleri Bakanlığı er nüfuslu ve vurulacak bir tarafı olmıyan bir şehirdir. Ve bu şehir, 1812 harbinde kânından birile görüştüm. Moskovamn yandığı gibi. yanar ve buBana dedi ki: « Bize neden dolayı geri zenciler nun da hiçbir etkisi (tesirı) olmaz.> Evkaf Genel Direktörünün İzmirde yaptığı tetkikler îzmir (Özel) Şehrimizde ve dolayında incelemeler yapan Evkaf Genel Direktörü Fahrettin Kiper Ödemiş ve Kuşadasına gidip &ejdi. Gazetecilere şunlan söyledi: « Îzmir ve bazı ilçelerde işimi bitirdim. Istanbula, oradan da Bursaya geçeceğim. Neticeyi raporla Başbakanlığa arzedeceğim. İzmirde yapılacak olan büyük halin inşası eksiltmeğe çıkanlmıştır. Bu hal, Izmirin önemli bir ihtiyacını kar§ılıyacakür. Amerika ecnebi mahpusları dışarı çıkarıyor Vaşington 27 (A.A.) Yakında yabancı mahpuslardan 151 kişi, ülkenin dışına çıkanlacak ve böylece Ameri ka hükumeti yılda 52.000 dolar kazanacaktır. Birçok devletler ve bu arada İtalya, bu yüzden zarar göreceklerdir. Zira yalnız Italyanlardan 62 mahpus vardır. Mahpuslar, ülke dışarısına çıkarılmazdan önce, ilgili devletlerin rızası alına caktır. Sağda, Atıcılar Birliği Başkant Asım Turgud, solda Said Salâhaddin, ortada Sabri atış yaparlarken, birlik azası hep bir arada, sağda başkan nişan vaziyetinde İstanbul Avcılar ve Atıcılır Birliği ilk atış müsabakasını dün Kâğıdhane po ligonunda yapılmıştır. Dünkü müsabaka; bundan sonra yapılacak umumî müsabakalara başlangıc olacaktır. Atışlara genel kurmay (er kânıharbiye) izin vermiştir. Dünkü atışta Atıcılar Birliği başkanı eski Hariciye Nazırlarından Asım Turgud, avcı Said Salâhaddin, Barut İnhisarı uz manlarından Birliğin ikinci başkanı Ali, Birliğin genel sekreteri Turhan, üye lerden Sabri, Emin, Şevki bulunmuş lar dır. Dün ayakta, ıstınatsız ve yatarak iki atış yapılmış, Ali 42 puvanla birinci, Said Salâhaddin 38 puvanla ikinci ve Sabri 35 puvanla üçüncü olmuşlardır. İstinadsız ve ayakta yapılan atışta Said Salâhaddin 35 puvanla birinci, Emin 32 puvanla ikinci ve Şevki 31 puvanla üçüncü olmuşlardır. Birlik geniş bir program yaparak üyelerini atışa alıştıracaktır. Bu atışiar müsabaka şeklinde olacak ve mükâ fatlar verilecektir. Birlik yurdda atıcılık sporunun ilerlemesine önem ver mekte ve çok çalışmaktadır. Dünkü müsabakalan Cumhuriyet na mına fotoğrafla tesbit eden arkadaşı mız Namık, eski atıcı Asım Turguduı nişan almış ve ateşe hazır bir vazi yette bir fotoğrafısini almak istemiştiı Asım Turgud buna razı olmak isteme • miş ve pozu güçlükle kabul etmiştil Sebebi kendisine sorulduğu vakit «ha yatımda ilk defa bir arkadaşıma k; silâhımı çevirdim» diyerek güzel bi karşılık vermiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: