24 Eylül 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

24 Eylül 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 24 Eylffl 193Î KUçUk i hikâyei Vazife Garib bir vak'a Şoför ölü kadını evıne bırakıp savuştu İBÎP UET2ĞÜN ben de bilmezsin! Tarihî roman Turhan Tan Sarıyerin Bahçe köyünde Molla Hasanm karısı Fatma bundan bir müddet evvel hastalanmış ve Şişli Çocuk hastanesine yatırılmıştır. Evvelki gün Fatma hastalığının ağır olmasına rağmen evıne gitmek istemiş ve bir otomobile konarak köyüne doğru yollanmıştır. Ustad! Bugün basmakale olarak Otomobil tam asfalt yolda giderken ne yazdım, biliyor musun? kadmcağız ölmüştür. Bu hali gören şoDiye sordu. för talihine küserek yoluna devam etmışNazif, gülerek: tir. Yolda devriye gezen bir jandarma Hayır! dedi; fakat itiraf et ki ne otomobilin içinde ölü bir kadın olduğunu yazdığını sen de bilmiyorsun, Celâl! görünce şoföre dur emrini vermiş, fakat ÖTÜKÇÜ şoför partırdıdan emri duyamadığından son hızile yoluna devam etmiştir. Jandarma hemen karakoluna haber vermiş ve otomobilin tutulması için civar karakollara da telefon edılmistir. Şoför ölü kadını evine bırakmış ve ortadan kaybolmustur. Kadının muayenesi Çok eski bir âdeti olduğu halde bu liyor ki... Sizin yanınızda olduğunu kim yapılmış ve gömülmesine izin verilmistir. gün Poul Burasch başına siyah takkcsini se düşünemez. Rica ederim şu kâğıdlan Jandarma ve polis şoförü aramaktadır. giymeği unuttu. Halbuki o çahşırken da cebinize koyunuz. Yarın sabah gene geHabesistanm Ankara işgüderi Ato Çamaşır asarken düşüp ima tek tük saçı kalmış başına bu tak tirirsiniz. Berhas Markos Atinadaki Habeş fahrî Poul Burasch odasına girdiği zaman yaralandı keyi giyerdi. Çünkü nezle olmaktan korkonsolosile görüşmek üzere bugün Yu şişkin cebini iki elile tutuyordu. O kadar kardı. hep Marya vardı, damar Sanyerde Ağaçhbostanda oturan Te nanistana gidecektir. Yunanistanda bir Poul Burasch çok namuslu bir mu heyecanh idi ki hâlâ kendini tophyama şekkür adlı kız, dün pencereye çamaşır çok Yunanlıların gönüllü olarak Habesis larında onun yaşattığı dakikalann ateşi hasıbdi. Fakat bugün müthiş dalgınhğı mıştı. Ona gösterilen bu itimad kalbini asarken müvazenesini kaybetmiş ve so tana çitmek istedikleri anlaşıldığından dolaşıyordu. Bir aralık kafasmda eski vardı üstünde. Kurşunkalemi yerine mü seyincle ve gururla dolduruyordu. Fa kağa düşerek yaralanmıştır. Yaralı kız Ato Markos Atinada bu mesele ile de Türk masallanndaki tipler canlanmrya rekkeb kalemini yontmağa çabahyor, kat bu his kısa bir zaman sonra korku hastaneye kaldınlmıştır. mesgul olacaktır. Müracaatlerin şimdive başladı. Alangovaları, Kırkkızlan dü sonra kurşunkalemini hokkaya batın ve endişeye münkalib oldu. kadar üç dört yüzü bulduğu haber veril şünür oldu. Araba devrildi, üçü de Böyle bir işin kendisine tevdi edilmiş yordu. Onun hali bugün yirmi yaşında mektedir. Ortaçağın henüz kapanmak üzere buki bir delikanlının haline benziyordu. olması çok güzel birşeydi. Fakat mes'uyaralandı lunduğu o devirlerde akıncılar, Oğuz Habeş işgüderi Yunanistanda on beş Hali yirmi yaşmdaki bir delikanhya liyet te çok ağır bir yüktü. Türklerinin birçok âdetlerini muhafaza Yeldeğirmeninde Redaizade Ekrem gün kadar kalacaktır. Ya bu kâğıdlar benden çalınırsa, benziyordu ama kendisi kırk yaşında idi. ediyorlardı. Akınlarda mola verilirken sokağında 85 sayılı evde oturan orman Ve hayatmda birinci defa olarak âşık be» ne olurum? Ah hayır ben bu gece mütekaidlerinden Sadettin evvelki gün Peynir ihracatını yükseltmek Ozanlar kopuz çalarak eski masallan ogözümü bile kırpmıyacağım. olmuştu. kurlardı. Müslüman Osmanlılarda soneşini ve kızını yanına almış, tek atiı Müdür ona bir insanın bu kâğıdlar için Mütevazı, mahçub ve kuşkulu bir aralan yer tutan mevlid okumak âdeti naarabasına binerek Çamlıcaya gezmeğe dam olduğu için yaşının kırka geldiği hakkında birşeyler bildiğini ve bunu el gitmiştir. Dönüşte arabanın müvazenesi Peynir ihrac tacirleri Türkofis Istan sıl dinî bir değer taşırsa Ozanların böyle nin pekâlâ farkında idi ve bunun ne de de etmek istiyeceğini ima etmemiş miy bozulmuş ve devrilmiştir. Mürşide göz bul şubesinde bu hafta içinde bir toplantı eski destanlan ırlamalan da öyle bir dedi? mek olduğunu da müdrikti. lerinden ve ağzından, kızı da da ayak yapacaklardır. Bu toplantıda son za ğer taşırdı ( * ) . Her halde bu kâğıdın böyle fevkalâ lanndan yaralanmıştır. manlarda hemen hemen sıfıra yaklaşmış Biliyordu ki ne şahsiyeti, ne de va Mustafa henüz genc ve pek genc olziyeti hârikulâde bir şeydir. Kendi hak de bir surette saklanılması müdürün onu Yarahlar Zeyneb Kâmil hastanesine olan peynir ihrac ticaretimizin tekrar in duğu için o masallan datyı coşkun bir kişafı için alınması lâzım gelen tedbirler kında hiç te parlak düşünceleri olmadığı çalmak istiyenler hakkında daha mufas kaldırılmışlardır. hazla dinlerdi ve onlardan doğma rüyagörüsülecektir. halde nasıl olmuştu da kalbinde doğma sal malumatı olduğunu göstermekte idi. Iar görerek hazlarını uykularında da yaBirbirini yaralıyan seyyar Bu düşüncelerle gitgide heyecanlanı ğa başhyan bu hislere kendisini terket Türk peynirciliği Trakya Genel Ens şardı. Şimdi yanıbaşmda konuşan mehtamişti. Fakat ilk adımı atan o idi. Tabiî yordu. «Aman diye, düşündü ne olur ne satıcılar pektörlüğü tarafından alınan çok yerin bın zorile gene o masalların heyecanma yüzsüzce değıl; hayır o sıkıla sıkıla bunu olmaz, hemen eve gider sabaha kadar Evvelki akşam Yenipastane önünde de tedbirler ve yapılan talimatname sa dalmıştı, derin derin düşünüyordu. yapmışh. Eğer genc kız o kadar afif ol kapanınm.» seyyar kalem satan Artin, Leon, Hayım, yesinde bu yıl mühim bir inkılâb geçirmiş Kız susmuştu, Mustafanın vereceği cetnasaydı, çekinir, ayni zamanda ho§ Birdenbire, bu akşam o küçük sanşın Avram isimli satıcılar rekabet yüzünden ve'bilhassa en iyi peyniri yetiştirmekle vabı bekliyordu, aytışmaya da kendini Halanmazdı. kadınla bir randevusu olduğunu haür * aralarında kavga etmişler ve birbirlerini tanınan Trakya peynirciliği yenıden dı zfrlıyordu. Delıkanlıyı yatağa oturtmakladı. Eğer adresint^ilirnî'"'ofJâydi*onâ yaralamışlardır. Polis hepsini yakala rilmıştir. Biribirlerine ilk tesadüf ettikleri za la, uzun sıirecek bir söz kapısı açmakla man gizli gizli bakıştılar. Sonra gülüş meseleyi erkenden anlatırdı. Fakat onu mıştır. kovaladığı amaca doğru kuvvetli bir aBorsada vaziyet tüler ve sonra da ilk defa o bu olgun ve D05 yere betletmege Trtecbtir" otacakb. dım atmış oluyordu. Bu zaferden sevinc Demir parmaklığa diiştü mahçub adamla konuştu. Az şeyler söy O da böyle bekletilmiş olduğunu elbet Son günlerde Ingiliz lirası fiatlerinde ve kıvanc duyuyordu, daha ileri gitmek Dün saat 17,30 da Gülhane parkın ledi. Fakat söylediği sözlerin hepsi e te bir daha affetmiyecekti. birkaç puvanlık yükselme görülmüştür. için yüreğinde sarsılmaz bir cesaret buda oynıyan 11 yaşlarında Memduha, hemmiyetli idi. Sonra herşey biribirini taOnunla buluşmak ve mektubu evde Buna mukabil lirette hiçbir hareket yok luyordu. kib etti. Poul bu dostluğun nekadar ça bırakmak... Bu imkânsız bir şeydi. Bu demır parmaklıklar üzerine düşerek ka tur. Genc akıncının ıç durumu da kızın bu buk ilerlemiş olduğunu büyük bir hayret kendisine gösterilen emniyeti suiistimal sığından yaralamıştır. Çocuk, Haseki Finansal (malî) mehafilde liretin düş cesaretini kuvvetlendirecek bir biçimdeyle gördü. Şimdi hâlâ kulaklarında onun etmek demekti. Hem mektub evde iken bastanesine kaldırılmıştır. memesıne sebeb olarak altına bağlı bir di. O, Alanguva adlı kadın hükümdarın sesi: o nasıl olur da gönül rahatile böyle; ranpara olmasmı ve İtalya haricinde liret çadırına gökten inen yeşil gözlü Tanrıyı, « Çok sempatik bir adamsınız di devuya giderdi. Bu imkânsız bir şeydi. ürerine muamele olmaması gösterilmek Alanguvanın bu Tanrı ile geçirdiği geceO genc kadınla beraberken evi hırsızlar yor, ciddiyetiniz pek hoşuma gidiyor.» tedir. yi, sonra Kazaklar Hakanı Sagın HaTayyareci Sami Bu sözler muhasebecinin bakir kalbine soyabilirdi. Kâğıdları beraber gÖtürmek.. nın kızile kırk halayığının gümüş gibi parHava Kurumunun muallim tayyare cok tesir etmişti. Ve ayrılmadan evvel de Bu daha tehlikeli bir şeydi, kâğıdlan lak bir suya parmaklarını daldırarak ana Çek Leh hududunda bu akşam için buluşmak üzere konuş kaybedebilirdi. Yolda da hırsızların hü cisi Sami gözlerinden rahatsız olduğun oluşlarını düşünüyordu. Kendisi de işte cumuna uğrıyabilirdi. Yapacağı en doğ dan Peşteye tedaviye gitmiştir. bir hâdise tnuşlardı: Alanguva mevkiinde bulunuyordu, ona « Bu bir maceranın başlangıcı, diye ru hareket bu gece tek başına evıne kaKatton 23 (A.A ) Leh Çekoslovak Türkkuşu için hazırlık bir erkek Tanrı aşk sunduğu gibi, kendidüşünüyordu. Bir maşukam olacak... Bir panmaktı. Bu geceyi o kadar hoşuna gisınırı yakınında büyük bir gösteri ya ne de bir dışı mehtab ayni şeyi sunmak Istanbulda açılacak Türkkuşu için den bu kadından bile uzak geçirmeliydi. sevgilim..» hazırhklara başlanmak üzeredir. Sovyet pılmıştır. Bu gösterinin amacı şudur: istiyordu. Bu, uluorta bir tesadüf müydü, O tam bir maceranın eşiğinde bulu O, kendisinin ilk ve birinci maşukası Bundan iki sene evvel 15 bin kişi ta yoksa akıncı ozanlarının söyledikleri giuzmanlarile alâkadarlar tarafından ya olacak, talihin kendine hediye ettiği ye nuyordu. Hayatının ilk macerası... Bir pılan aramalar sonunda Istanbulda Ka rafından yapılan bir gösteride öldürü bi bütün insanlar için senede bir aşk gegâne sevgili.. Ah o beni nekadar seve denbire aklına gazetelerde okuduğu po yışdağı ile Küçükçekmecede Soğuk len iki Leh uçakçısını hatırlamak için cesi yaşamak zarureti mi vardı!.. ( * * ) . su lis vak'alan geldi. cek! namile maruf olan yer uçuşlar için çok Lehlilerin yapmak istedikleri töreni Mustafa, hayalinin ve ruhunda kökleVe birdenbire içine dolan bir şüphe Mösyö Burasch. Çek işyarlarının menetmelerini protes şen masum ıtıkadların zorile işte böyle kumünasib görülmüştür. Yerinden sıçradı. Müdürün odasile ile kendi kendine sordu: Sanşın kadınSovyet Rusyada uçakçılık tahsili gö todur. runtular geçiriyordu, yanıbaşındaki mehkendi odası arasındaki kapı açılmış, mü la olan bu tesadüf şu kendisine teslim e ren Türk talebeleri bir aya kadar memGösteride Çek memurlarının bu ya tabm ışığına büsbütün kapılıyordu. Bir dilen zarfla acaba alâkadar mıdır?. dür ona işaret ediyordu. leketimize dönmüş bulunacaklardır. Bun saklarını ve Leh azhğının Çekoslovak aralık kendini topladı. Bu zarfı elde etmek istiyenler kimbi Fena bir vaziyette yakalanmış bir lar geldıkten sonra Türkkuşu şehrimizde yada uğradığı kötü muameleleri protes Bana kul olmak istiyorsun, dedi, mekteb talebesi gibi telâşla yerinden lir belki onun kendisine teslim edileceğide açılacaktır. to eden bir takrir kabul edilmiştirtir. iyi. Lâkin bu nasıl olur? ni daha evvelden keşfetmişlerdi. Ve belkalktı. Rica ederim içri giriniz Mösyö ki bütün bu randevu, bu küçük dostluk hepsi evvelden tertib edilmiş bir tuzak Burasch, sizinle konuşmak istiyorum. Poul, heyecandan titriyerek müdıirü ta olabilirdi. Celâl Nuri (İleri) gazetesini çıkan yordu. Süleyman Nazif te hergün İleri idarehanesine devam eder, oradaki muharrirlerle görüşürdü. Nazif, Celâli pek sevmekle beraber, ikide bir iğnelemekten de hazzederdi. Bir gün, idarede oturuyorlardı. Celâl Nuri, birdenbire: Mustafa, emeğinin bedelini peşin ödetmek istiyen kızm becerikliliğini pek beğenmişti! Yunanistandan da.. Habeş ordusuna yazıî mak istiyenler varmış! Posbıyığın kızı, dudalclarına yaman bir iştiha bulaştıran olgun bir elmayı ağacdan koparmak ister gibi kollanm uzattı ve mırıldandı. İşte böyle! Mustafa, emeğinin bedelinî peşîn ödeten, satacağı şeyi göstermeden parasını alan kızın bu becerikliliğini de beğenmişti, gülerek onu alkışlıyordu.. Yaman kızsın vesselâm. Beni bile büyüledin, ne yaptığım bilmez bir biçime koydun. Seri, şimdi inandım, şeytanı da baştan çıkanrsm, pabuçsuz korsun. Ve sonra merakla anlamak istiyordu' Şu Voyvada işini de böyle kolaykla kesip atacak mısın, eğer bunu da başarırsan seni dost edinirim, akıl kâhyası yaparım, yanjmda tutarım. Kazandığı zaferin verdiği sarhoşlukla büsbütün açılıp dökülen kız, bir taraftan kızıl yakutlarını delikanlının dudaklarından cılâlıyor, bir taraftan babasının öğüdüne göre söz söylüyordu. Voyvadayı kafese koymak, seni kazanmaktan güç müdür yiğitim. Bunu baon Onu lıaydı hayOl bajaıır. *ı*alıu& KURUMLARDA Dün Yeşildirekte bir yangın oldu kib etti. Müdürün çalışma odasmda idiler. Hayatmda birinci defa olarak mü dür tarafmdan çağınlmak şerefine nail olmuştu. Fakat boşuna sevinemiyordu. Bu dayeti fena bir hâdisenin başlangıcı zannediyordu. Geniş yazı masası ikisini biribirinden ayırmıştı. Müdür geniş koltuğa ra'hat rahat oturdu ve büyük bir dikkatle muhasebecisini bir müddet gözden geçirdi. Burasch, siz bizim en eski memurumuzsunuz. Sizden çok |eyer bekliyo ruz ve emniyetimize lâyık olduğunuzu da kuvvetle ümid ediyoruz. Bugün çok mühim kâğıdlar geldi. Onlar işte şu mühürlü zarfm içerisindedir. Onu bu ak fam kasada bırakmam tehlikelidir. Çünkü kıymetleri çok büyüktür. Belki onlan beraber almam da tehlikeli olur. Her iki şekilde de çalınabilir. Çünkü bu kâğıd lann kıymetinden şimdiye kadar bir başka msanm haberdar olması pek müm kündür. Anlıyor musunuz Burasch? Poul anlamış gibi başmı salladı. Müt dür ona bu sırrı söylemeğe neden lüzum görmüştü. Işte asıl anlamadığı cıhet bu İdi Müdür ağır ağır konuşmakta devam ediyordu: Bu kâğıdlan size teslim etmeği ben £ok ihtiyath buluyorum. Bana öyle ge Ah onunla sevişmek ne tatlı ola caktı. Acı, acı içini çekti. Şimdi daha evvelki gün onun kendisine neden hitab ettiğıni anhyordu. Kahramanca bir kararla azab çekmeğe razı oldu, randevuya gitmiyecektL • *• Ertesi sabah müdürün kapısını vurdu. Müdür koltuğunda oturmuş sigara içi yordu: Oh geldiniz mi, diye onu karşıladı. Siz sözünde duran namuslu ve dürüst bir insansınız. Bu günden itibaren mües sesemizin kasadarı oldunuz. O kâğıd meselesi bir tecrübe idi. Zarfı şu sepetin içine atınız. Içinde yalnız eski gazete parçaları var. Poul Burasch bir tek kelime söyliye medi. Hayatının en büyük sevincile en büyük kederini o gün bu sözleri duy duğu dakikada tatmıştı. ;en bana soz ver. Ne sözü vereyim? Voyvada ile başbaşa kalmak yolu" nu bulunca babamı, beni, kardeşlerimi mrada koymamaya! Sizi sırtımda mî taşiyacağım, bu ne çeşid iş? Sırtında taşıma yiğitim. Burada bırakma. Bizi kendi yurduna götür. Anladım, korkuyorsunuz, Voyvadanm adamlarmdan ziyan gelir diye ürküyorsunuz. Öyleyse buna da peki. Sizi ben takımınızla bizim îskender Beye yolarım, o, hepinizi korur, yer bulup yerleşirir, çift çubuk verir. Ben de sağ kalırıam akın sonlarında yeni yurdunuzda sizi ;örmeğe gelirim. Bu geceyi başbaşa ve"îriz, anarız. İşte bu anlaşmadan sonra kız, okuyucularımızm bildıği şekli ortaya koydu, deikanlının köle biçimine girmesini, baba;ının da onu satın almış gibi görünerek saaya götürmesini, Voyvadaya armağan etmesini söyledi. Buluş ustacaydı, o yolda davranılırsa Voyvadanın tuzağa düşürülmesi kolaylaşacaktı. Bundan ötürü gün doğarken odadan ayrılan zeki kız, delikanlının da, babasının da aferinlerini kazanmıştı. Fakat onun en büyük kazancı «gece» idi ve bütün ömriinü bu gecenin hatırasile geçirecekti. *** Drakül, sarayma getirilen köleyı çarçabuk gözbebeği haline koymuştu, bir an bile yanından ayırmıyordu, onun yalnız genc ve güzel değıl, işbılir bir yiğit te olması bu sevgiyi çoğaltıyordu. Yaksiçi kaybettiği, zindanlara düştüğü gündenberi içinde toplanan, kümelenen pis hevesler, murdar dilekler şimdi halka halka yılanlaşıyor, damarlannı sarıyor, gözüne bulantı ve karartı getiriyordu. Kardeşi Radülün Voyvada olabilmek için oynadığı çirkin rolü, Yaksıçe de kendinin başbaşa verip yarattığı sahneleri bu köle ile yaşamak iştıhasile adeta çıldırıyordu. (Arkaaı [*] Bu hüküm ayni kelimelerle Ziya Gökalpın (Türk Töresi) nde yazılıdır. S: 75. (**) «Eski Türkler, Alanguva, Kırkkız gibi masalların ozünü aydınlatmak için senede bir kere tabıî ihtiyacların coş. Tercüme eden' masile vücude gelen bir aşk gecesine SÜVEYDA H. inanırlardı. Bu aşk gecesinde kadın, her neye dokunsa gebe kalırdı. Çünkü o gece ,altın ışık, hayatm remzi, her şeyde Kellog Lâ Haye divanmdan belırirdi. Gene bu ışık, bazan güzel bir çekildi Yangımn en şiddetli zamanı erkek kılığmda bir kadının yanma geCenevre 23 (A.A.) Frank KelL>un öğle üzerı Yeşildirekte küçük bir fanılâ fabrıkasm geçmıştır. Burası tamamen yandıktan sonra yangın Naciye lirdi, bazan su olurdu. Altm ışıktan dolog, La Haye arsıulusal adajet divanm da kırpıntıların tutuşmasıle bir yangın olmuş, ateş fabriaıd eve de geçerek kısmen yakmıştır. Polis tahkıkata bas ğan insanlar ak kemik olurlardı. dan istıfa etmıştir. kanın yanında bulunan Seher adında bir kadınm evıne lamıstır. Türk Türesi S: 76

Bu sayıdan diğer sayfalar: