15 Ekim 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

15 Ekim 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Birinciteşrin 1935 CUMHURtYET SON HABERLER... TELCFON TEICRAF v* TELSİZLE Mason Locaları niçin kapanch? Dahiliye Müsteşarı ve Emniyeti Uımımiye Müdürü İç Bakanlığın tamim gönderdiğînden haberdar olmadıklarını söylüyorlar Ankara 14 (Özel) îç tşleri Bakanhğınm bütün ilbaylıklara birer tamim göndererek Mason Localannda yapıla cak toplantıları yasak ettiğine dair çıkarılan haberler üzerine Dahiliye Müsteşarı Vehbile görüştüm. Müsteşar böyle bir meseleden haberdar olmadığını söyledl. Emniyet Umum Müdür muavını Behçet te ayni şeyi tekrar etti. Bu dakikaya kadar Ankara Emniyet Müdürlüğüne de bu yolda bir emir verilmemiştir. Ancak Ankaradaki Locanın kendi kendine fes he karar verdiği, bu kararını da tatbik ettiği bildiriliyor. Esasen Parti programında beynelmilelci maksadlarla cemiyet yapılamıyacağı gibi kökü yurd dışında olan cemiyetler kurmanın yasak edileceği de kayıdlıdır. Türk Yükselme Cemiyetinin fesih kararını hangi esbabı mucibe ile verdiğini burada şimdilik tahkik etmek kabil olamadı. Polis noktası önünde hırsızlık Sultanahmedde de bir dükkânı soydular Bundan altı ay evvel Aksarayda bir hırsızlık vak'ası olmuş, gayet cür'etkâr bir kumpanya Aksaray karakolunun karşısındaki bakkal dükkânını soymuş ve çaldıklarını bir kamyona doldurarak kaçmıştı. Buna benzer bir vak'a da Sultanahmedde olmuştur. Sultanhamed tramvay durak yerinin köşesindeki ve polis noktasının tam karşısındaki tütüncü Kâmilin dükkânına evvelki gece saat 4 te hırsızlar girmiş ve bir hayli tütünle ufaklık paralan çalarak kaçmışlardır. Hırsızlar tıpkı Aksarayda olan vak'a gibi tütüncü dükkânının yanındaki manavın lcepenklerini kırarak oraya ve manav dükkân<ndan da tütüncü Kâmilin dükkânına girmişler ve ayni yoldan kaçmışlardır. Hırsızların gayet cesurane bir hareketle karşıki köşede duran polisten korkmıyarak bu işı yapmaları Aksaraydaki hırsızlığı yapan kumpanyanın hâlâ işbaşında olduğu ve bu işı onların yaptığı zannını vermektedır. r Arkadaşlar arasında Halid Ziya Uşaklığil Gözlerini yumup geçmiş yılların ka ranlıklan arasından andacları araştıran bir adamı, bir çayın akıntısına kendisını kaptırarak, başının üstünden aşan dalgalarla bata çıka, bazan etrafında hiçbir şey göremiyerek sularla örtülü, bazan silkinip havaya çıkan gözlerile iki yanından kayan levhalara baka baka, yuvarlanıp giden bir yüzgeçe benzetiyorum. Ben de bu eski andaclann arasından öylece akıp gitmekteyim. Zaman oluyor ki elime tutunacak bir dal geçiyor ve kıyının biraz durup nefes almak ve etrafa uzun uzun bakmak imkâmnı veren bu lutfundan istifade ediyorum. 3 IHEM NALINA MIHINA Mare Nostro! ı ıtKi'illlllllllUIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUIIIIIIIIIIIIinilllllin Kamutayda dünkü Alman Yahudileri müzakereler çember içinde. Celâl Bayar, afyon işi Ekonomik faaliyetleri de hakkında izahat verdi tahdid edilecek Berlin 14 (A.A.) îç Bakanı M. Frik, Şarbrukta söylediği bir nutukta Almanyanın, Uluslar Sosyetesinden. yarın kat'iyet kesbedecek olan, çıkışını iıatırlattıktan sonra bundan dolayı Al * manyada herkesin sevindiğini söylemiş « Sual soran saym arkadaştmız ve Sarın pek yakında Alman devletlermbırine bağlanacağını bildirmişlır. Türker afyon kartelini Uluslar Cemiye den Bakan bu devletin ismini tasrih etmemiştine bağh bir müessese olarak telâkki e diyor ve sualini ona göre tanzim ediyor. se de bu herhalde Bavyera olacaktır. Bakan, yakında neşredilecek kanun Halbuki bu kartel Avrupada alış ve satış larla Yahudilerin ekonomik faalivefinin, için hususî mahiyette teşekkül etmiş bir sendikadır. Bunun hatasından ve sava her türlü münferid icraatın önüne geçilbından Cemiyeti Akvama bir mes'uliyet mek üzere, tahdid edileceğini haber vertevcih etmeğe ve bunun Cemiyeti Ak miştir. Göringin yeni bir toylevi vama bağh olduğumuz hükümlere tesir Berlin 14 (A.A.) Saxda Weisetmesine maddeten imkân görmüyoruz. senfels şehrinde yapılan bir stadyomun Çevabım bundan ibarettir.» açılma töreninde söz alan M. Göring, Berç Türkerin afyon meselesinin son 3 yıldanberi Almanyada vuku bvlan ha'durumu üzerinde neler düşünüldüğünü öğrenmek yolundaki söledıklerine de Ce rikulâde değişikliklere işaret etmış ve demiştir ki: lâl Bayar demiştir ki: « Birkaç yıl evvel dünya siyasasî « Sualin ruhuna göre cevab v;rdim. Almanyasız yürür, hatta Almanyaya Bu kartel îsviçre, Almanya, Fransa ve karşı cephe alırdı. Halbuki bugün Al îngiltere memleketleri fabrikatörlerinden manya, mevcudiyeti gözönuünde tutul ibaret olmak üzere teşekkül etmiştir. Senması gereken kuvvetli ve birleşmiş bir dikanın mahiyeti hakkında, müsaadenizülkedir.» le söz söylemıyeceğim. Çünkü bu kabıl müesseseler hakkında burada müzakere cereyan ederken her sözün mutlaka elıAydın 14 (A.A.) Aydın Kürtler mizde bir vesikası olması lâzımdır. Buköyünden Mehmedin ve karısının para nun için bu sendikanın leh ve aleyhinde larına göz dikerek bunlan yorgan çar söz söylemekten içtinab ediyorum. Fakat şafile boğan Dinarlı Hüseyin oğlu Sü afyon faaliyetimiz hakkında hükumet leyman, Sökeli cambaz Süleyman ve Tesakit kalmış değildir ve bunu tetkik etkeli köyünden Ali oğlu Hasan bugün miş ve etmekte devam ediyor. Aydında asılmışlardır. Kendilerine vermek istediğkm cevab Başbakanımızla yeni Yunan bu kartelin Cemiyeti Akvama bağh ol Başbakanı arasında duğu şeklinde kendilerinin beyanatından ileri gelmiştir. Vardıklan conclusion şuAnkara 14 (Telefonla) Yeni Yudur ki afyon karteli gayritabiî hareket nan kabinesinin teşekkülü münasebetile ediyor. Bu tebeyyün ettiği takdirde biz Yunan Başbakanı Kondilis ile BaşbakaCemiyeti Akvama karşı bağh bulundu nımız İsmet İnönü arasında samimi teJ ğumuz teahhüdü çözelim diyorlar. Ben graflar teati edilmiştir. deniz diyorum ki kartel iyi hareket edebilir, fena hareket edebilir ve kartelin fenalığından dolayı bizim Cemiyeti Akvama karşı bağlıhğımızı çözmeğe mad Londra 14 (A.A.) Galles bölgedeten imkân yoktur. Bunu arzetmek istesinin 50 kadar maden işçisi, bu sabah rim.» Cumfeehinfach yakininde"ki bir maden Bundan sonra Kamutay' gündeminde kuyusuna inmişler ve cumartesindenberi bulunan maddelerin görüşülmesine geçi civar bir kuyunun içinde açlık grevi ya Jerek ziraî satış kooperatifleri birlikieri pan arkadaşlarına karşı besledikleri dostkurulması Hakkındaki kanunun komis luk hislerini göstermek için kuyuda kalayona giden 20 inci maddesi okunarak caklarını söylemişlerdir. kabul edilmiştir. Öteki taraftan Willie kuyusunun 800 işçisi, bu sabahtanberi grev yapmakta dırlar. Ankara 14 (A.A.) Bugün Fik ret Sılayın başkanhğında yapılan Kamutay toplantısında Berç Türkerin afyon satışı meselesi etrafındaki sual takririne Ekonomi Bakanı Celâl Bayar §u cevabı vermiştir: Aydında üç idam Edebiyatı Cedide hareketi durduru!duktan, «Serveti Fünun» artık edebî libasından bütün bütün soyulup mecmua asıl ismine lâyık tıbbî, fennî bir mahiyet aldıktan sonra isimleri o edebiyat devresıne karışanların cısmi ne oldu diye bakınıyorum. İsimleri zamanın türlü değişiklikleri arasında bataçıka çeşid çeşid mukadderata bırakılarak yuvarlanıp gıtmeğe bırakılmış olsunlar; cısımlerı, o zamanın cısimlerı, bir musibete benzıyen bu hâdiseden hiç te müteessir değildıler. Hepsi de evlıbarklı, birer köşeye ilişerck aıle maısetının yükü altında dınlene dinlene yeniden tazelenen bir azimle kendi yollarında yürüyen güclü zorlu genclerdı. Genc!.. Bu kelimenin içinde saklanan Vapurlardan aldıklan ithalât eşyasile lezzeti, saadeti anlamak ve tatmak için Halice girerek çıkarma nöbeti bekliyen galiba uzaktan bakmak, o sıfata lâyık TÜzlerce mavnanın iki köprü arasınaa olmak imtiyazını günden güne daha zivücude getirdiği sun'î ada gittikçe büyü yade kaydedecek kadar yaşlanmış olmak mekte ve Halicde seyrüsefere mâni ol lâzımdır. Gencler bunu ne tamamile anmaktadır. lıyabilirler, ne de tamamile tadabilirler, Liman sosyetesi uzun zamandanberi onlar gencliğin sekri içinde ne etrafı, ne devam eden bu durumun önüne geçmek kendi nefislerini görmeksizin, renklerinin için bazı tedbirler almayı düşünmektedir. şaşaasına vâkıf olmadan yaşıyan, çiçekYapılan incelemeler sonuçunda İs ler gibidir. Edebiyatı Cedide gencleri de tanbula gelen tüccar eşyası için kâfi an öyleydiler. Hatta, öyle hükmediyorum trepo bulunduğu anlaşılmıştır. Buna rağ ki, bu hareketin birdenbire durdurulmamen tüccarın mallarını bu antrepolara sını bir yas sebebi olarak ta almadılar; çıkarmıyarak doğrudan doğruya sçüm daha ziyade bir yükten, kendilerini mutrükten depolarına nakletmek üzere eşya maın etmekten ziyade üzüp yoran, bezlarını mavnalarda bekletmeleri mavna dirip hırpalıyan bir savaştan kurtulmuş kiralarının antrepo ücretlerinden dah* gibi oldular. ucuz oluşundan ileri gelmektedir. Cenab uzak illerde dolaşıp dururken Liman Sosyetesi bu hal karşısında Fikret Hisarda hiçlerle süsledıği ve haantrepo ücretlerini indirme işini etüd et yatının en büyük süsü olan Haluku bütirmektedir. yüttüğü harab yalıda idi; Hüseyin Cahid pek zor kazandığı paracıklarından artırabildiğile bir ay altı çay fincanı, öbür ay bir surahile iki bardak alabilmiş bunu, hayat için kâfi bir mükâfat addederek Ankara 14 (Telefonla) Yabancı Burgaz adasınm çamlara tırmanan bir devletlerle ticaret anlaşmalarına bağlı yamacına yapışık küçük köşkte yaşıyorlisteler dışında kalan malların umumî du, Rauf bile artık ömrünün aşk fırtınakontenjan rejiminden ayrıca istifade ede larına nihayet vermişe benziyerek Fıkceklerine dair mukavelede sarih bir ka retle sıhriyet peyda etmesine sebeb olan yid olmadıkça mezkur rejim haricinde bir izdivacda karar vermiş ve Hisar yatutulması tatbikatta bazı güclüklere se îısına demır atarak uslu uslu nekadar beb oluyordu. Bu zorluğun giderilmesi zaman için? oturmağa başlamıştı. O da için anlaşmaya bağh listelerde yazılı ol hayatta en büyük lezzeti sıra sıra, çeşiJ sun olmasın anlaşma yapılan memleket çeşid ayakkablarile takım takım, ve heler men'şeh malların umumî ithal reji men daima açık renk elbiseleri ne yapıp minden istifade etmeleri Heyeti Veki yapıp tedarik ederek odasına dizmekle buluyordu. lece kabul edilmiştir. Mavnalar adası! Liman sosyetesi bir çare kulmağa çalışıyor toplantı olacak ta tatarböreği yemek mümkün olacak diye, ben düşünürdüm. Böyle kaç kere toplandık, kaç kere karnımızı şişiren fazla yemeklerle dolarak, bir hiç sebebile katılasıya kadar gülmekten geyreklerimiz ağrıyarak mes'ud günler yaşadık. Bugün bunlardan nekadar uzağız, hele bu dostlardan nekadan artık bir daha bize yaklaşmamak üze/e ne uzaklara gitmişlerdir! Asıl uzak olan, o herşeyi, her elemi tahammül edilebilir, yahud, istenildiği vakit bir tarafa atıp bırakılabilir bir engel hiçliğine indiren gencliktir. O genclik ki bir zaman gelip kendisinin de geri dönmemek üzere kaybolacağına ihtimal veremez. Burgaz yamacında, yahud tepesinde yemek toplantılarından başka Hisar >alısında da sık sık buluşulurdu. Hatta bir defa ben ailece Fikrete, o da evce Bü yükadada bana birkaç gecelik misafir olmuştuk. Böyle zamanlarda Fikret büsbütün değişmiş bir adam olurdu, ö>le hatırımda kalmış ki hepimizde birden patlak veren kahkahaların kopmasına o sebeb olurdu; o kadar şakrak, o kadar tuhaftı!... Fakat onun neşvesi onun lisanından, onun hahnden gelırdi; bunları zaptetmiş olmak mümkün olsaydı da bugün söylemek yahud yazmak lâzım gelseydi «acaba niçin gülerdik?..» diye en evvel soracak olan gene ben olurdum. Gülmek bir ıhtiyacdı, ve her gülüşte sanki ruhlarımızda yıkanmış, temizlenmiş bir yenilik, bir parlaklık olurdu. Bütün bu toplantı ve yiyinti andaclarının arasında hususile bir tanesi bende derin bir iz bırakmış: Bu Büyükdere sırtında Fıstıksuyunda olmuştu. Oraya \>\ıden evvel yemekler sevkedilmişti. Biz nasıl gittik?.. Iyice tahattur etmiyorum. Acaba sırtlardan saatlerle yürüyerek Hisardan oraya kadar yayan mı gittik?.. Bu uzun seferi bugünün mecalden düş müş bacaklarile değil o zamanın genc bacaklan için bile pek fazla buluyorum. Nasıl gittiğimizi bulamayışıma karşı nr.sıl döndüğümüzü pek iyi görüyorum. Hemen hepimiz hastaydık, fazla yemiş ve fazla eğlenmiş olmaktan hasta; yalnız hasta olmıyan Fıkretti. Hasta olmak şöyle dursun hatta yorgun bile değildi. Muhakkak o günün akşamı gene büyük bir iştahla yemeğini yemiş, ve ertesigün şafakla beraber yalısından çıkarak hüsnühat dersini vermek için Ticaret mcktebinin yolunu, şetaretle, şevkle tutmuş oiacaktı. u iki kelime, bugünkü ve yannki çok mühim hâdiselerin en büyük amillennden biri, belki birbcisi olmuştur. Bugün Milletler Cemiyetinde 51 millet Italyanın mütecaviz olduğuna karar verdiyse bunun sebebi Mare Nostrodur. Yarın, Uluslar Kurumu, îtalyaya karşı daha şiddetli zecrî tedbirler aldığı zaman, bunun sebebi Mare Nostro olacaktır. Bugün, Îngiltere, Italyayı bırakıp ta Habeşistanın tarafını iltizam ettiyse bunun sebebi Mare Nostrodur. Yann Îngiltere, Süveyşi kapatmağa ve Italyanların Eritre ve Somalideki limanlannı abluka etmeğe karar verirse bunun sebebi Mare Nostrodur. Bu yüzden îtalya, Ingiltereye karşi silâha sanlır da Akdeniz havzasında kızılcakıyamet koparsa bunun da sebebi Mare Nostro olacaktır. Hulâsa, Îtalya Îngiltere ihtilâfmın ve bu ihtilâftan doğan ve doğacak olan bütün önemli hâdiselerin sebebi Mare Nostrodur. Bu kadar belâlı işlere sebebiyet veren bu Mare Nostro nedir? Mare Nostro, italyancada «bizim deniz» demektir ve Italyan Başvekıli Sinyor Mussolini, Akdeniz için Mare Nostro dediği günden ve bu sözünü drniz ve hava ordularile tahakkuk ettirmeğe kalkıştığındanberi denizler melikesi olan tngiltereyi kuşkulandırmış, kışkırtmıştır. Îngiltere, kendi imparatorluğuna giden deniz yolunun geçtiği Akdenizin bir ltalyan denizi olmasına tahammül edemez ve onun içindir ki Sinyor Mussolininin ikide birde tekrarladığı Mare Nostro sözü, bugünkü ve yarınki hâdiselerin en önemli amillerinden biri, belki de birincisi olmuştur. Söz gümüş ise sükut altındır, diyenlerin hakkı yok mi'D Kontenjan harici tutulacak mallar bolup gitmişti. Işte o zamana kadar bu yolculukta tek bir söz söylemiyen Fikret bunu müteakib: «Ah! dedi; ne olurdu, bizi çiğneyip ezmiş, batınp boğmuş olsaydı. Şu dakikada herşey silinmiş olurdu, dünya bize karşı, biz dünyaya karşı... Ne o, ne de biz hiç kaybetmiş olmazdık. Bilâkis!..» Onun bu sözü, karanlıkların içinden ve ölümün yanıbaşından uyanmış bir feryaddı ki kendisini nekadar oyalarsa oyalasın Yalnız bir defa onu böyle bir toplantıasıl benliğinin derinliklerinde sinen kara dan gene karalara bürünmüş olarak döduygudan kopup geliyordu. Onu, sonunnüyor gördüm: Bir yaz Kanlıca tepesinda ölüme kadar sürükleyip kemiren, bu de bir akşam yemeği tertib olunmuştu: güclü zorlu vücudü bir küçük çocıığ,un Fıstıklann altında toplanmıştık ve geç dokunmasile devrilecek kadar takat'ea vakte kadar mutad olan cümbüş içinde düşürerek alıp götüren de bu asla susmıyedik, eğlendik. Nihayet ayrılmak saati yan duygu oldu. geldi; Fikret, Rauf ve ben Hisar yahsına *** dönmeğe «ıecburduk. Orada kalacak oBizi etrafına toplamaktan haz alan üstad Ekremin de vesile düşürüp toplantı yapışları olurdu, o mevkide ve şöhrette bulunan bir adamın o zamanda böyle gencleri etrafına toplamak için pek büyük bir cesareti, ve, tehlikeye karşı derin bir istihkar hissi olmak lâzım gelirdi. Bu toplantılardan biri onun Firuza^adaki küçük evinin daracık yemek odasında bir akşam yemeği vesilesile olmuştu. Onun evinde yenen yemek Türk ahçılığının en seçme örneklerinden olurdu. Yalnız onun yanında bu toplantılarda bir nevi resmiyet, genclerin kendilerine çekidüzen, hareketlerine ve sözlerine ölçü ve tartı vermeğe lüzum gördükleri bir cıddiyet dairesinde olurdu. O tuhaflıklara tebessüm eder, gencler de kahkahalar.nı ağızlannın içinde hapsederdi. Onda öyle bir vekar vardı ki onun tesiri altında kalmamak mümkün olamazdı. Hatta bir aralık, ben nasılsa kendimi unutarak, o Fikretle konuşurken yaklaştım; ve bir sırasını getirerek sanki tuhaf olsun diye, küçük masanın üzerinde duran iskambil kâğıdlannı alarak, oyun yapan bir hokkabaz evzaile, taklidciliğe özenmek istedim. Fikret dudaklarını ısırarak tedib eden gözlerle bana: «Ne yapıyorsun? Kendini unuttun galiba?» demek istcdi. Ben esasen bu tuhaflığı beceremedim ya, fakat o anda kendimi öyle gülünc buldum ki hâlâ bunu hatırladıkça şakaklarımda bir terlemek duyuyorum. Ustad Ekrem sadece: «Ne güzel!..» dedi. Beni müsterih etmek için olacak. Daha doğrusu alay ediyordu. Her iki ihtimalde de ben memnun olacak bir durumda değildim. Bu bana ders oldu, istidadı oltn<yanlar için tuhafhğa çalışmanın ne kötü bir iş olacağını kendi kendime daima düşunurum. Şimalî Ingilterede grev büyüyor Iskân işlerinin devri Ankara 14 (Telefonla) Iskân işlerinin Sağlık Bakanlığına devri hak kındaki lâyıha hazırlanmıştır. Lâyiha Sağhk Bakanlığı tarafmdan tetkik edil mektedir. Bugünlerde Başbakanlığa verilecektir. Kamutayın tatili Ankara 14 (Telefonla) Kamutayın ayın yirmisinden sonra ara tatili yapması muhtemeldir. Ücretlerin maaşa tahvili Ankara 14 (Telefonla) Maliye Bakanlığı ücretlerin maaşa tahvili hakkmdaki tetkiklerini bitirmiştir. Yalan bir haber Londra 14 (A.A.) Gal eyaletinin cenubunda maden işçileri grevi büyümek istidadmı göstermektedir. 179C işçi kuyulara inmekten imtina etmişleHir. Cenubî Gal işçilerinin hepsinin de greve Istatistik Umum Müdür Vekili Celâl başlıyacaklan hakkında şayialar dönmr Ayyardan dün gece şu telgrafı aldık: ğe başlamıstır. «Ankara 14 Bugünkü Son Posta Bir motör Faciası gazetesinde nüfus sayımını müteakib be Emden 14 (A.A.) Bir Alman kârhk vergisi tesis edileceği hakkında verilen haberin kat'iyyen aslı olmadığını ve motörü enkaza çarparak batmıştır. Bir sayımın hiçbir vergi işile alâkası olmadı kişi kurtulmuştur. 15 kişinin boğulduğu ğını yazmanızı ehemmiyetle rica ederim.» zannedilmektedir. Nüfus sayımının hiçbir vergile alâkası yoktur Türk Macar ticaret muahedesi Budapeşte 14 (A.A.) Türkiye ve Macaristan delegeleri yeni Türk Macar ticaret mukavelesini imzalamışlardır. Bu mukavele, 15 birinciteşrinde müddeti bitecek olan eşya mübadelesi mukavelesinin yerine geçecek ve 16 birinciteşrinde mer'iyete girecektir. Ayni zamanda bir Türk Macar klering mukavelesi de imzalanmıştır. Bu mukavele de gene 16 birinciteşrinde mer'iyete girecektir. lanlar bizi deniz kenarına kadar indirdiler, bir sandala bindirdiler, ve «uğurlar olsun!..» dediler. Bu uğur temennisıne ihtiyac vardı. Hayatımda bu derece kaBen o senenin kışında Nişantaşında, ranlık bir gece hatırlamıyorum. Sanki yazın da Büyükadada idim; böyle şeh bilinmez bir yerden sed sed siyahlıklar rin biribirine uzak iki tarafına ayrılmış inmiş, ve biribirinin ardına kara perdeler olmakla beraber bu dört dost aralarına gerilerek değil etrafı, sandalın içinde biârızan girip karışan başka dostlarla bera rıbırımizi bile görmeğe imkân bırakmamışber hemen daima, hususile yazın boş tı. Bir aralık sandal kendisini akıntıya sasçünleri buluşmak vesileleri icad ederdik. lıverdi, böylece hatta küreklerin hizmetine Ve bu buluşmalarda herkes hususî ha bile pek lüzum kalmadan sürüklenip uyatlarının elemlerini, maişet zorluklannı, zaklara doğru gidiyorduk, sonra B'>ğahatta kendilerini sarhoş eden bir saadet zın ancak alışkın kayıkçılarının bildıkleri saatinin şarabına zehir akıtmamak için sulara sevkederek Rumelihisarmı tutamemleket acılarını bile, unutmuş olurduk. caktık. Sandalın küreklerini ellerinde tuHele edebiyat!.. O artık okunup atlan tanlar emindiler, onların yalnız solukları mış olan bir kitab mesabesinde idi ki işitiliyordu; bizim nefesimiz bile duyultekrar yaprakları çevrilmemek üzere ka muyor, gölgelerimiz bile anlaşılmıyordu. panmış sayılıyordu. Yalnız bir iş vardı: Birdenbire ta yanıbaşımızda bir hışırtı Gülmek, ve onun yanında daha mühim işittik, suların kaynaşması arasında sanki herşeyi örtüp bütün duyulan seslerin üsbaşka bir iş daha vardı: Yemek... tünde uçan bir hışırtı ki sert bir kumaşın Hepimizde de sağlam midelerle doybir saniye içinde yırtıhşını andırıyord\j, mak bilmiyen bir iştiha vardı, hele Fıkve ayni saniyede ta sandalın hizasında ret... Bu iri, gürbüz vücud galiba kuvvet karanlıklardan daha karanlık, bütün kasermayesini fazla yiyecekle idare etmek ralardan daha kara yüksek bir heyulâ, lüzumunu hissediyordu. Ve bütün yiyehızla, ancak mevcudiyeti farkedilebi'en cekler arasında başlıca hevesi zeytinyağh bir çabuklukla geçip, aktı gitti. Bu bir şipathcan dolmasına müteveccihti. Her lipdi, ve bizi ezip batırmasına ramak kaevin, bu yemek meselesinde bir ihtısası larak sandah bir çalkantıya bırakıp kayvardı: Cahidin evinde de, ne vakit bir Çankırı 14 (A.A.) Bugün saat on bir buçukta bir uçağımız şehir üstünAnkara 14 (Telefonla) Bakanlar Kurumu bugün toplanarak geç vakte ka de uçarak beyanname atmıştır. Halk uçağımızın attığı bu beyannameleri kapışmış, 'dar konuşmalarda bulunmustur. uçuşunu sevincle ve heyecanla seyretmişRasadhanemiz şiddetli iki tir. Bakanlar Kurumunun dünkü toplantısı Çankında bir uçağımız beyanname attı ur om TZ3" zelzele kaydetti Istanbul \4 (A.A.) İstanbul Rasadhanesi 13 birinciteşrin pazar günü biri saat 15.52.31 de ve merkez üstü Istanbuldan I 70 kilometro mesafede tahmin edilen hafif, diğeri saat 21.36.20 de ve merkez üstü Istanbuldan 410 kilo aıetro mesafede tahmin edilen fiddetlice İki deprem kaydetmiştir. PARİS BORSASI Paris 14 (Özel) Paris Borsasınm bugünkü kapanış fiatleri şunlardır: Londra 74,41, Nevyork 15,17 3/4, Berlin 610.50, Brüksel 255,25, Madrid 207,25, Amesterdam 1029,25, Roma 123.60, Lizbon 67,90, Cenevre 494,25, bakır 4041, kalay 245,10, altın 141,9 1/2, gümüş 29 3/8. HALİD ZİYA UŞAKUGÎL // En Büyük ve Zengin Çeşidleri Her yerden ucuz fiatlerle ancak sü OROZDİ BAK müessesatında bulacaksınız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: