5 Kasım 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

5 Kasım 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 IklncHeşrİB 1935 CUMHURtYET ANKARA RÖPORTAJLARI Türk Merinosçuluğu müspet sahada... ProfesÖr Spöttel «Türkiye çok maddeye malik memlekcttir, teşkilât muvaffak olacaktır» diyor Biz bize Silindir şapkalı adam Ankara 4 (özel) Ziraat Bakanlî ğı pamuk ve yün işleri üzerinde önemli çalışmalara girişmiş, bilhassa yüncülüğe yeni bir istikamet vermiştir. Bu münasebetle, Yüksek Ziraat Enstitüsü profesörlerinden doktor Spöttelle gö rüştüm. Türkiyemizde yüncülük işini ve Merinos müessesesinin çalışmalannı şöyle anlattı: « Türkiye, koyunculukta fazla maddeye malik bir memlekettir. Bilhassa Ziraat Bakanlığınm, şimdi Merinos teş kilâtı kurduğu garbî Anadolu, eskiden büyük bir yetîştirici mıntakaydı. Ka Türkiyede üretilen Merinoslar racabey ve Bursa taraflarına, dışarıdan bir hayli Merinos koçu getirilerek cın türlü hastahklara mukavemet hassala sin ıslahına çalışıldı. Ancak, bu çalış nnı kesbedecektir. malar, sadece yünün iyileştirilmesi gibi Bu gayelerle çalışan organizasyon tek bir istikamet üzerinde yürümüştür. Bursa ve Karacabey mıntakasında kuHalbuki, bugünün ekonomik şartlarına ruldu. Program ileriledikçe, güzel ne uvgun şekılde çalışmak için, yün gaye ticeler alındıkça teşkilât genişletileceksıne et gayesini de katmak gerektir. Bu tir. Bu teşkilâtta, esas gayeyi elde et maksadla, şimdi Almanyadan et ya mek için ziraatçiler ve baytarlardan pağı hassalarım birleştirmiş bir tip ge müteşekkü bir mütehassıslar heyeti çalışıyor ki, içlerinde yabana uzmanlar tirildi ve işe başlandı. da vardır. Islah edici koyunlann Almanyadan getirilmesinin başlıca iki sebebi vardır: Ziraatçiler yem yetirmek, baytarlar Bir defa bu hayvanlar uzun yıllardan da sağlığı korumak sahasında çalışıyorberi et yapağı gayesi üzerinde yetiş lar. Hayvam üretme işinde, yemin çok tirildikleri için, bu hassalanm verasat önemli bir yeri vardır. Köylünün hav le de kolaylıkla intikal ettireceklerdır. vanlan arasında, örnek sürüler de vu Diğer taraftan ekonomik büyük bir fay cude getiriliyor. En iyi koyun yetiştı da olmak üzere de ikiz doğurma tabıat ren, iyi bakan, sıhhî ve temiz ahır kullanan, iyi yem otu yetiştiren çiftçikre leri vardır. Çok geniş olan ıslah işini, az hayvan de mükâfatlar verilecektir. la başarabilmek için sun'î ilkaha da e Ziraatçi ve baytar elemanları da isteN. hemmiyet verılmiş bulunuyor. Bu su diğimiz gayeye uygun bir şekilde yetişretle bir koçun gördüğü iş, 10 misline tirmek için, bu ayın başındanberi Yüksek Ziraat Enstitüsünde bir Merinos ÜN/VERS/TEDE çıkarılıyor. kursu açıldı. Bu kursta muvaffak olanBu koçlarla, köylünün elinde bulunin Lisan kurslan kıvırcık, dağlıç ve kamakuyruk ırkla lar, yeni organizasyonda iş alacaklar dır. Baytar ve ziraatçilerin bu bir ay rından yerli bir tip elde edilmesine de Her yıl niversiteye yazılan talebelerçalışılıyor. Bu yerli tip, hem et yapağı zarfında geniş mikyasta tatbikat görme den ecnebi lisanı bilenler yabancı dil cinsi olacak, hem de iklim şartlarına ve leri de temin edilmiştir.> M. S. mektebine gitmeden evvel yoklamaya Kahraman askerlerimizin geçid resmini görecektik; tribünler hıncahmc dolu idi. Sabırsızlıkla bekleşiyorduk. Onümüze doğru silindir şapkalı bir vatandaş geldi; bir yer buldu, oturdu. Sevimli bir yüzü vardı. Frak ve silindir kendisine pek yaraşmıştı. Yanındakilerle tatlı tatlı konuşuyordu. Derken askerlerimizin geçişi başladı. Mızıkanm ahengine uyan çelik ayaklann rap rap diye yere çarpmasından çıkan sert tempo, kulaklanmızdan kalbimize doğru kuvvetli bir emniyet hissi yayıyor. içimizi ferahlatıyordu. Coşmuştuk. Alkışlıyorduk, bağınyorduk. O aralık gözüme diken gibi birşey batb. Bir vatandaş olduğunu tahmin etti ğim, o silindir şapkalı adam, her alayın başında geçen sancaklan selâmlamıyor du. Sanki tepesindeki silindir, kafasına mıhlı idi. Onu yerinden kımıldatmıyordu. Orada bayraklar geçerken şapkasını cıkarmıyan yalnız bu adam değildi; daha başkalan da vardı. Fakat silindir şapka eiymiş olduğu için en çok göze batan o idi. «Türk düşmanı bir yabancı olacak. Yanındakilerin bilmemezliklerinden cesaret alarak bu terbiyesizliği yapıycrdu.» diye düsündüm. Niyetim adamı tahkir etmekti. Biraz sonra biri ona seslendi. Meğer silindir 25 yddanberi İngiltereden dtşanya çıkmamış olan Skoçya alayt geçen şapkalı adam Türkmüş. cuma günü Mısıra hareket etmişlir. Bu münasebetle bu alayın miralayt Artık benim işe karışmamda mana ol olan tngiliz Kralınm ikinci oğlu Dük dö York aakerlerini gözden geçir^vor madığını anladım. Berlinde çıkan Angriff gazetesi Ak Bu suretle Italyan donanması petrol Bu sibilerini polis gözdpn kacırmamadenizde Ingiltere ile Italya arasında suz kalacaktır. lı ve «Türklüğe hakaret» maddesinden harb çıktığı takdirde tngilizlerin ne yaHulâsa, îtalya Almanyanın Harbi mahkemeye vermelidirpacaklannı tetkik eden bir makalesinde Umumideki vaziyetine düşecek, Ingilte IBUGÜN DEBU.J Akdenizde harb olursa Herkese lâzım! Ingilizler ne yapacaklar? ASKERLIK BAHISLERİ Siiveyş ve Cebelitarıkı kapatacaklar, Çanakkale boğazı önünde de İngiliz harb gemileri Karadenizden Itaiyaya petrol sevkiyatını keseceklergıiş eçen akşamki yağmurlu, ÇİDİİ, pis hava. Yerler, ölü gözü kadar parlıyan ışıklann altında, iskarpinli ayaklara su tuzaklan kuruyor. Yerinden oynamiş parke taşlanmn üze • rine bastığınız anda, pantolonun paça smdan, baldınnıza doğru soğuk bir şey cıklıyor. Ayaz keskin. Eminönü tramvay bekleme yerinde, saat yedide herkes için ajni zamanda çalan paydos borusu yüzünden bir sürü halk birikmiş, tramvaylar bermutad intizammı kaybetmiş. Sizin bekledi ğiniz vagon bir türlü gelmiyor.. Bazı aceleciler, bir Habeş kumandanı azametile emirler veren plântonun oyuncaklan imiş gibi, arada bir eczanenin Önündeki diğer durak yerine seğirtiyor ve orada kısacık bir mola verip hemen yüriiyen arabaya sokulamıyarak tekrar geriye dönüyorlar.. Soğuğa idmanlı küçük müvezzilerin çatlak sesleri akşam gazetelerinin isimlerini haykınyorlar.. Arada bir de, kalm, kerih, iç gıcık layıcı, sinir bozucu bir ses yükseliyor: Herkese lâzım!. Evlenme, boşanma kanunu.. Yeni çıktı! Herkese lâzım!. Atatürk anıtmda yurd çiçekleri Ankara 4 (Te lefonla) Cumhuriyet bayramında, Atatürk heykelinin rtrafı. boydanboya çelenklerle donan dı. Köylülerin, kır çiceklerinden ördükleri demetlere ka dar, hepsi hâlâ canlı canlı duruyor. Bu mânalı yı ğın arasında, her çıçeğin ayn bir gü zelliği; fakat hep sinin tek bir yürek ECNEB/ MEHAFUm Antakya ve îskenderun Yardım Birliği üyeleri, le söyleyişi var. Atatürk heykeline koydukları çelengin etrafında Ancak, içlerinde, Italyan kulübünde dans mütevazi bir demet, biraz boynu bükül kenderun gencleridir ki, sonsuz sevgi ve kaldınldı müş gibi duran çiçeklerile derhal göze bağlılıkları, Atatürk heykeli dıbinde çiItalyan Habeş harbi dolayısile Beçekleşmiş, günlerce, solmadan duruvor! çarpıyor. yoğlundaki Italyan kulübü bu yıl dans M. S. Bu içli demeti koyan, Antakya ve tsprogramını kaldırmıştır. Kulüb üyelerine harb bittikten sonra danslara başlanacaîtalya ile ticaretimiz Işçi büroları açılacak ğı bildirilmiştir. Ankara 4 (Telefonla) îş kanunu Italya ile ticaretimiz Vıakkmda dün gelen haberlere göre yeni Türk ltal lâyihasının Kamutay Encümeninde tetkiPortakal rökoltemiz iyi yan ticaret anlaşması üzerinde yakmda kine devam edıliyor. Ekonomi Bakanlığı Türkofise gelen malumata göre porkonuşmalara başlanması muhtemeldır. fş bürosu da bu kanun lâyihası dolayısile lakal müstahsili olan başlıca memleket Diğer taraftan hükumet Italya ile ya şimdiden hazırhklarda bulunmaktadır. lerin bu yıl mahsulleri pek iyi durumda pılan ticarî münasebatta hiçbir fazla ih Bu hazırlıklar arasında memleketin dört değildir. Rökalte noksanlığı umumıyetle tiyata lüzum bulunmadığını bu münase yerinde iş ve işçiler bürosu şubeleri kurul göze çarpmaktadır. Buna mukabil bizim bahn şimdilik en nonnal şartlar dahilin mak üzere tedbirler de almmaktadır. bu yılkı portakal rökoltemizin iyi ola de cereyan edebileceğini alâkadarlara cağı anlaşılmaktadır. Alâkadarlar bu Büronun Mersin, Adana, îzmir ve durum karşısmda bu yıl portakallanmı bildirmiştir. Her hangi bir dıkkath bu lunmak voya ihtiyatî tedbirler alınmak îstanbulda şubeleri olacaktır. Mersinde zm rağbette olacağı ve Sovyetlerin da zamanı gelince hükumet bir tebliğle alâ ki iş bürosu kadrosu da kanunun icabla ha fazla alımda bulunacağı ümidinde dirler. nna göre değiştirilecektir. kadarlan ikaz edecektir. tâbi tutulurlar ve bir yabancı dili tercüme ederek yazacak kadar bilenler lisan kurslarına devamdan muaf tutulurlardı. Bu yıl gerek Galatasaraydan, ve gereksc ecnebi liselerinden mezun olan talebe lerle kendi kendine çalışmı? olan tale beler bu muafiyet imtihanının ilân edilesiai^çimdiye kadar beklemişjerdij. Özel bir şefcilde yaptığrmız incelemeye göre yabancı" dillSr'fnektebi yeni gelen bir emirle bu yıl genel bir muafiyetle imtihanı yapmıyacak ancak mektebe bir istida ile müracaat ederek kurslardan muaf tulul masını istiyenleri yoklıyacaktır. Haber aldığımıza göre yabancı dil ler mektebi asdirektörü Ekrem Tektaş bir iki gündenberi hastadır, iyileştıkten sonra bu talebelerin yoklamalannı bizzat yapacaktır. Kıranta bir herif; gözlerinin biri Eminönüne, öteki Sirkeci tarafına bakıyor; arkasında, rahmetli îştayından, bundan kimbilir kaç yıl önce alınmış, bal rengı bir elbise, elinde on, on beş cüz kitab. tramvay bekliyenlerin her birine sokuludiyor ki: rede ise vaziyet değişmiyecektir. Fabri yor.. «Ingilizler îtalya ile bir harb çıktığı kalar işliyecek ve muhtaç bulundugu Herkese lâzım! Evlenme, boşan zaman ne yapacaklardır? Bu suale ln ham maddeleri her taraftan tedarik ede ma kanunu!. giliz mütehassıslan şu cevabı veriyorlar: bilecektir. Delikanlı ticarethane memurlan, avuîtalyanlar Maltaya hüci"*ı edemiye İngiliz ticaret gemileri Akdeniz yokat kâtibleri, genc genc satıcı kızlaıa, ceklerdir. Çünkü îtalyanın Malta islihlunu bırakarak Umidburnundan dolaşadaktilolara yan yan bakıp gülümsüyor, kâmlarını tahrib edecek saffı harb gemikızlar utanarak cilveleniyorlar caklardır. Filvâki bu. yol biraz masraflıleri yoktur. Italyan tayyareleri yalnız dır. Fakat tayyare taarruzlarından ta Herif oralarda değil.. Maltadaki La Valetta şehrine hücum mamile masundur. Herkese lâzım! Evlenme, boşan edebileceklerdir. ma kanunu!. Akdenizdeki İngiliz donanması MalHalbuki bu şehirde yaşıyan halkın ta üssü bahrisine dayanarak Italyadan çoğu Italyandır. Maltadaki İngiliz aileDiye muttasıl, kerih sesile malını ar Trablusgarb ve Bingaziye asker na:ili zediyor; fakat rağbet eden yok. Elin leri şimdiden bu şehirden gitmişlerdir. yatını kesmeğe kat'î surette muvaffak oladeki çıkın yağmurdan sucuğa dönmüş îtalyan hava kuvvetleri îtalyanlarla caktır. Italyanlar Akdenizden ve Bingayaşlı bir adamın lâhavle çekip uzaklaşziden Mısır üzerine yürüyemiyecekler ? meskun bir yeri bilhassa nihaî muvaffa tığını, tohuma kaçmış bir bayanın içini kiyet olmıyacak bir zamanda tahrib ededir. mezler. îtalyanlar Maltayı zaptedemez çektiğini görüyorum. Lâkin herif ekm*k Yalnız Eritredeki ttalyan ordusu ce* 1er. Çünkü Maltadaki İngiliz istihkâm parasını düşündüğü için bunlardan birnubdan Mısır üzerine yürümek te«ebbü lan tayyare bombalarına karşı mahfuz nin farkma varmadan, tekrar ediyor: sünde bulunacaktır. Lâkin bu ordu su dur. Evlenme, boşanma kanunu!. Yeni ve yiyecek tedarik ettiği yollann kesilmeçıktı! Herkese lâzım!. îngilizler Akdenizdeki bir kaç saffı si neticesi teslim olmağa mecbur kala harb gemisıni şimdiden Süveyş kanalma Bu aralık, dikkat ettim. Bekleme yecaktır. çekmiş olduklarından İtalyan tayyare rinin ta öbür ucunda, bir erkekle bir kaItalyanlar zaptettikleri yerlerden yiye leri bunlara imha içi nde taarruz edemiye dın hızlı hızlı, hararetli hararetli bir şe ; celc ve su tedarik edemiyeceklerdir. In ceklerdir. îmha etseler bile Akdenizdeki er konuşuyorlar. Belki bir münaka;a, gilizlerin ise müstemlekelerinde kâfi de harbin neticesi üzerine tesir yapamıya belki de azıtmak için eve varmayı bek recede kuvvetleri vardır. Ingiltere ile caklardır. liyen bir ağız kavgası. Teati edilen sözItalya arasında yapılacak harbia nasıl Bununla beraber îngiltere, yalnız ba lerin kuvvetini rüzgâr alıp götürdüğün cereyan edeceği âşikârdır. şına harb ettiği zaman, harbin uzıyaca den, iyice duyulamıyor. Ikisinin de duruşlanndan, hallerinden, Ingiltere Akdenizdeki mevkiini mu ğını pek iyi biliyor. Bunun için kendisine müttefıkler anyor.» kıyafetlerinden ve biribirlerine karşı vahafaza edecek ve îtalyayı açlıkla teslim ziyetlerinden her halde kan koca ol • olmağa mecbur bırakacaktır. Italyan vapurlanndan çoğu benzin ve petrolle iş Tecim Odası memurlarınm duklan belli. lerler. Italyan donanmasının muhrib, Herkese lâzım!. Evlenme, boşansandığı denizaltı ve motörbot gibi küçük gemi ma kanunu! Beş kuruşa!. Tecim Odasında kurulan yeni yar leri, Fiat yahud Tosi markalı dizel mo Kitab satan herif psikolog galiba. Şimdım talımatnamesinin bozukluğu yüzün törlerile mücehhezdir. di de bunlann yanına sokulmuş, bağı den sandığın hükmî şahsiyetinin bulunIngilizler îtalyayı yakmdan değil, u madığı anlaşıldığı ve bundan dolayı O rıyor.. zaktan abluka edeceklerdir. Bunun için da baskâtibinin elinde bulunan sandığın Birdenbire, nasıl oldu, bilmem? Er kendi harb gemilerini Italyanlarm hafif 14,000 lirasma sandık idare heyetınin kek, Öfkeli bir tavırla elini yeleğinin ceharb gemilerinin hücumlanna maruz bı tasarruf edemedığini yazmıştık. bine soktu, bir çeyrek aldı, herife uzatü. rakmıyacaklardır. îngilizlerin hafif harb Dün öğrendiğimize göre esasen Oaa Sert, sert: gemileri dahi pek muharebeye girmiye memurlan için yapılan bu sandıktan biz Ver bir tane! dedi. ceklerdir. zat gene memurlar memnun olmadık Bu, yanındaki kadına karşı bir tehdid îngilizler Süveyş kanalını ve Cebeli larından kendileri sandığa iştirakte muh mi idi? tarık boğazını Italyanlara karşı kapata tar bırakılacaklardır. Sandığa iştırak etBilmiyorum. Benim tramvayım gel caklardır. îngiliz harb gemileri Rusya mek istemiyenlerin şimdiye kadar biriken mişti, atladım.. dan îtalyaya petrol sevkiyatını da Ça paralannın geri verilmesi muhtemeldır. ErcSmend Ekrem TALU nakkale Boğazı önünde keseceklerdir. Bu hususta tetkikat yapılmaktadır. HIÇ Edebl Roman: 38 10 Kar artık yağmıyor. Fakat gece o kadar çok yağmış ki bahçelerin etrafını saran çitlerin ancak tepeleri görünüyor. Ve iri çam gövdeleri de örtülerek bo durlaşmış. Kar dindikten sonra çıkan parlak güneş çamlann tepesine asılmış altm bir ziynet gibi... Bembeyaz örtülere sarılmış devler gibi çam ağacları sonsuzluğa doğru uzanıp gidiyorlar... Aşağıda donmuş göl, güneşin altında bakır bir tepsi gibi kızıl bir renk içinde.. Uzakta dağ yollannda koşan kızak lardan çıngırak sesleri duyuluyor. Ve burada sanatoryomun bahçesindeki üstleri ve üç tarafları tahtalarla ka panmış, önleri tamamile açık istirahat hanelerde uzun iskemlelere uzanmıs, yün battaniyelere, örtülere bürünmüş hasta lar var... Hareketsiz yatıyorlar. Ve te miz havadan, yüksek dağ havasından jifa bekliyorlar. Yazan: Suad Derviş Bu hastalann arasında hasta olmıyan bir kadın var. Bu kadın uzun ıskemlelerden birinin üstünde yatan küçük bir in sancığın başında oturuyor ve o sıkılma sın diye onun kulağına tuhaf hikâyeler söylüyor. Öbür hastalar, merhametli gözlerle kendilerinden çok daha yorgun, çok daha solgun, çok daha hasta görünen bu kadına bakıyorlar. îçlerinden bir tanesi zehir gibi yeşil gözlü, balmumu kadar solgun benizli, abanoz gibi simsiyah saç lı bir kadın bu^nneye hiddetle bakıyor. Bu anne buraya geldiğindenberi has ta kadın müthiş bir korku içinde. Hastalar, kendilerine hastalıklannı hatırlatan, onlara yaklaşan büyük teh likenin dehşetini veren herşeyden nefret ederler. Yeşil gözlü hasta, çocuğunun yanında dolaşan bu kadından nefret ediyor. Çünkü o en muktedir bir san'atkâr tarafından ölüm tehlikesini ifade etmek için şekillendirilmiş bir abideye benziyor. rüyorsunuz uğraşıyoruz. Tedavi bu ka Onlann Arasında da dedikodular, etmek ve iyiliğe inanmak mecburiyetinOnda müthiş bir heyulâ tarafından dar kolay olsaydı bunca külfete hacet muaşakalar, kıskançlıklar, ve zevkler deyiz... Biz bu suretle küçüğünüzü kurkovalanan bir zavallının dehşeti var. kalır mıydı? var. Ölüme en yakın insanlann gafleti taracağız. iözlerinde; her dakika zalim ve merha Doktor ya onu kurtaramazsak.. mi bu?... „ Ve sonra ağır bir hastanm kurtulacametsiz bir el tarafından yakalanmaktan O hastalandığmdanberi birinci defa Bu nedir?.. ğını yüzdeyüz iddia etmek istemiyen hatitriyen bir mâna okunuyor. olarak bu sözü yüksek sesle söylüyor, Hastalar gülüşerek, şakalaşarak dola kikî bir fen adamı ihtiyatile: Yeşil gözlü hasta, içinin içi, benliğinin açıkça düşünmeğe bile cesaret edemedi şıyorlar. Daha ileride musiki odasınm Onu kurtaracağımızı kuvvetle ü « en karanlık köşeleri ayni korku ile kemi ği bu müthiş sözü... kapısı aralık.. Uzun saçlan başının etra mid ediyoruz. rilen hasta içine gömdüğü bu korkunun Onu söylemekten o kadar ürküyor, fında altm bir taç gibi çevrilmiş ve kenDiye ilâve ediyor. ifadesini başka bir yüzde görmekten o kadar şaşınyor ki iki elile birden ağzı disi balmumundan yapılmış bir bebek kaSeza bu söz farkını anlıyor, fakat müthiş asabileşiyor. nı kapıyor. dar solgun, çok güzel, çok ince bir ka anladığı şeyi anlamamakta ısrar ediyor. O kadına kin bağladı. Elinden gelse Altın gözlüklü, kesik bıyıklı doktor dın piyanonun başında oturuyor. Kum Ve kendi kendine: «Kurtulacak» ciye ölümden bu kadar korkan bu anayı mu uzun, beyaz ellerile onun sırtını okşıyor: ral kirpikli, koyu mavi gözleri, dalgın düşünüyor ve sonra hafif bir sesle: hakkak boğacak... Madam, diyor. Tıb için ümidsiz bir bakışla tuşlara takılmış.. Piyano çalı Ah, şu nöbet bir düşşe diye içini Hastalar korkmıyan, ümid eden. ümid vak'a yoktur. Biz ümid ediyoruz, kurta yor. çekiyor. veren neş'eli yüzler görmekten hoşlanır racağımızı ümid ediyoruz. Yalnız bunun Pembe tırnaklı, incecik parmaklan ne *** için sabır lâzım. Sabır... Çok sabır ve meharetle tuşlann üstünde dolaşıyor. Bu lar. Halbuki onu gördükçe bu ölüm kar çok inan... Nöbet düşmüyor. Bilâkis fenalık ona tuşlardan ne harikulâde sesler ve akor Akşam yemeğinden sonra, sanatoryo lar bulup çıkanyor... Bu hava nedir? karşı alınan bütün tedbirlere rağmen dev şısında duranın hayata pençe takan isteği mun holünde oturuyorlar. boğuluyor ve içinden: Seza bunu tanımıyor?.. Yalnız bu hava adımlarile ilerliyor. Aman şu çocuk geberse de, bu uHastalann hepsi gece tuvaletleri ve nm harikulâde güzel bir hava olduğunu Ölüm pençesine aldığı avını kolay koğursuz kan buradan uzaklaşsa... T e smokinler giyinmişler büyük bir sanator duyuyor, fakat ona dikkat etmiyor, bu lay bırakmak istemiyor. yomun, kibar bir otelden farkı pek az... güzel havayı dinlemiyor bile. O hâlâ kumennisinde bulunuyor. Para hesabsız gıdıyor. *** Büyük bir oielde insanlar daha ciddî laklan dibinde tatlı bir sesle konuşan Tedavi niçın işe yaramıyor?... Doktor nöbet bir türlü geçmiyor. yüzlerle ve daha sıkılmış gibi görünürler. genc doktoru dinlemekle meşgul: Parasız olduğu zaman para bulunca Buraya geç geldiniz madam... Sanatoryomda herkes neş'e içinde, has Yapacağımız mücadele, çok çetincooi^uri'i muhakkak kurtaracağmı zan Maamafih korkmayınız ve ümidinizi talıklarını unutmuşlar mı? Yoksa ken dir. Fevkalâde mü<kül bir mücad<*ledir. kesmeyiniz. Vakıâ şimdiki halde hasta dilerine kalan az günlerden istifade et Bunu muvaffakiyetle başarmak için en nediyordu. (Arkan oar) lığın seyrini durduramadık amma... Gö mek mi isterler. ümidsiz gibi gözüken anlarda bile ümid

Bu sayıdan diğer sayfalar: