14 Kasım 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

14 Kasım 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET 14 İkinciteşrin 1935 f Şehir ve Memleket Haberleri ] Siyasî icmal Tarihi roman : 106 Yazan : M. Turhan Tan Ben Türküm, Türk oğlu Türküm. Ben at sırtında doğdum, daha emeklerken ata bindim... Bu kumaş gerçekten yaman bir ku maştı, Sinyor Pirigadinin kızları hiç farkında olmadan zeki Türkün dileğine âlet oluyorlardı, kendi düşüncelerinden yavaş yavaş uzaklaşıp Mustafanın meramına göre konuşmak zoruna düşüyorlardı, oniar, yalnız kalır kalmaz genc akıncının iki yanına geçmişler ve dillerinden ziyade gözlerini konuşturarak yald'zlı at heykelleri isini açmak istemişlerdi, fakat Mustafa, büyük kızın o mevzua temas etmesile beraber hem sert, hem tatlı bir ışaret yapmış, körpe düzenbazı susturmuş ve şu sözleri söylemişti: Kuzularla kurdlar bağdaşıp konuşurken araya at it girer mi?.. Siz onu bir yana koyun da başka söz açın. Ve sonra ciddileşerek heykeller hak kındaki düşüncesini anlatmıştı: Ben Türküm, Türk oğlu Türküm. Ben at sırtında doğdum, daha emeklerken ata bindim. O gün bugün at üstünde yaşıyorum. Hiç sizin kalaydan atlarınız beni imrendirir mi? Ben kilise üstünde atı yakışıksız bulduğum için babanızı çağırıp bu işin aslını öğrenmek istedim. Yoksa biz yürüyen, kişniyen, şahlanan, düşman göğüsliyen atlan severiz. Kalaydan ata bir pul vermeyiz. İşte bu açık bildirikten sonra kızlann iraclesi Mustafanın eline geçivermişti. Onlar artık zekâlannı kullanamıyorlar dı, yanıbaşlanndaki erkeğin meramına göre konuşuyorlardı. Zaten ruhlannın en derin köşesine kadar sarhoşlamışlardı. Genc Türkün bakışından, sesinden ve herşeyinden kevserimsi bir şarab hazzı ahyorlardı, ömürlerinde eşini tatmadıkları bir baş dönmesi içinde buhranlar, istiğraklar geçiriyorlardı. Zavallılar siyasal rollerini değil, ba balannı bile hatırlamıyorlardı. Kuvvetli bir ışığa kapılmış iki pervaneye dönrnüş lerdi. O ışığın alevini eme eme yanmak istiyorlardı. Hele küçük kız, büsbütün perişanlamıştı. Macarca bilmediğı için Mustafanın ne söylediğini anlamıyordu, lâkin onun konuşmasında bir bahar fır tınasınm ruhu serinleten uğultusunu sezip gaşyoluyordu. Ayni zamanda bu mübarek uğultunun mânasını anlıyan kardeşini de kıskanıyordu. Dilsizliğin acısını dudaklarının, kollarının, göğsünün ve ru hunun coşkun talâkatile çıkarmak için yaman bir özlem taşıyordu. Bundan dolayı ablasından daha heyecanlı gibiydi, yerinde duramıyordu, kıvırkıvır kıvranıyordu. Mustafa bu durumdan istifade etti. Onları uzun uzun söyletti, Venedik devlet teşkilâtı hakkında önemli haberler aldı, kimlerin siyasal ve ulusal işlerde söz söyliyebildiklerini, hangi partinin daha kuvvetli oup onlara kimlerin karşı gel diğini öğrendi. Kızlann sözlerine bakılırsa Venediğin idaresi o sırada Mişeli, Daryo, Trevizanos, Vetörini, Zenkani, Giriti, Girmani, Loredano ailelerinin elinde idi. Bu familyalara mensub olan şövalyeler Senatoda, büyük mecliste, mü şavirler kurulunda sözlerini yürütüyor lardı ve birbirlerile hır çıkarıp duruyor lardı, söz gelimi Daryo ve Trevizanos aileleri kanlı bıçak halinde gibiydi. Çünkü her iki familya reisleri, şark işlerini kendi ellerinde bulundurmak istiyorlar dı. Grimani, Loredano aileleri de deniz kuvvetlerinin başında bulunmak için birbirlerile boğuşuyorlardı. Giriti ailesi, sa man altından su yürütüyordu, Dojluğu ele geçirmek ülküsünü güdüyordu. Mustafa bütün bu isimleri belledi, hatta adlan sayılan adamlann boyları, bosları, evlcri, barklan hakkında da hayli bilgi elde etti, sonra kızlann yanaklarına birer fiske vurdu: Haydi, dedi, yerinize gidin, güzel Üniversitemizde serbest konferans Her hafta perşembe günleri verilecektir Halkın şikâyeti Mektebe alınmıyan bir talebe Limanlarda seyrüsefer Batan gemiler, sahibleri tarafından çıkarılac&klar Limanlar dahilinde seyrüseferin selâmetine engel olabilecek bir vaziyette yatan gemileri, liman reisleri tarafından tayin olunacak kısa bir müddet zarfında çıkarmağa bunların sahib ve acentalannın mecbur olduklarına dair olan muad del kanun sureti îlbayhğa teblığ olun muştur. Fennî zaruret veya hukukî ihtilâf gib' sebeblerle ilişikliler tarafından yapıla cak itirazlar üzerine tayin olunan müd det İktısad Vekâletince lüzumu kadar uzatılabılir. Sahibi kaptan veya acenta ları tarafından tayin edilen bu müddet zarfında çıkanlmıyan gemi ve eşyaları liman idareleri istedikleri gibi çıkartmağa veya imha ettirmeğe salâhiyettardırlar. Liman idarelerince imha edilmiyerek çıkarılabilen enkaz ve eşyayı, çıkarma masraflarını ödeyerek almak üzere sa hibleri gazetelerle ilân suretile çağırılırlar. Bu ilândan on beş gün geçtiği haîdc sahiblerince çıkarma masrafı ödenerek alınmıyan enkaz ve eşya, liman idare lerirtin müracaati üzerine malmüdürler. tarafından satılarak bedeli hazineye yatırılır. Satış bedeli çıkarma masrafındar fazla olursa farkı müracaatlerinde hazi nece hak sahiblerine verilir. İran ve Hindistan ranın Dış işleri Bakanı Mirza Seyid Kâzimî, Hindistanm merkezi Delhiye gidiyor. Burada ikinciteşrinin yirmi birinde Hindistan hükumeti erkânile resmî müzakerelere başlıyacaktır. Tahrandaki Ingiliz elçisi Mister Hugesson bu müzakerelere evvelce zemin hazırlamış ve yeni İran devletinin politikası hakkında Hindistan hükumeti erkânını tenvir etmek için şimdiden Delhiye gelmiş bulunuyor. İran ve Hindistan devletlerinin salâhiyettar ricalinin yapacaklan müzakerelerin mevzuları gayet mühimdir. Bunların ba.ında İranın şarkında İngilizlerin uzun bir demiryolu inşa etmeleri meselesi vardır. İngilizlerin demiryolu yapmalan için ilk teklif İran hükumeti tarafından vaki olmuştur. iran hükumeti, Bahrihazeri Basra lcörfezine bağlıyacak ve Iranı şimalden cenuba doğru katedecek olan büyük demiryolunun inşasını tamamlamak için bütün gayretile çalışırken memleketin şarkındaki zengin ve geniş yerleri hmal etmek istememiş ve bu hatları ecnebi sermayesile vücude getirmeğe karar vermiştir. a D İ . Usküdarda bakılan mektebli çocuklar güzel uyuyun, sırası gelince ben gene sizi çağırtınm. Kızlar çok şey öğretmişler, fakat hiçbir şey öğrenmemişlerdi, bu gülünç du rumun acısını kendilerine unutturacak bir hatıra da elde edememişlerdi. Devlet adamlan ve memleket işleri hakkındaki konuşma bittikten sonra Elçi Paşanın daha canlı ve heyecanlı mevzulara te mas edeceğini umuyorlardı. Halbuki o, işini bitirmiş bir adam durumunu alarak kendilerine kapıyı gösteriyordu. Her iki kız, saatlerdenberi taşıdıkları şarhoşluğun şimdi bir elem, dayanılmaz bir elem olduğunu seziyorlardı ve yaslı bir ıstırab icinde kıvranıyorlardı. Yere atılmış togalar, beyazlıklarını kavbetmiş gibi görünüyordu ve kendilerine bir matem mantosu hissi veriyordu. Gerçi birer fiskecikle okşanmıs'ardı, Elçi Paşanın parmaklarının değdiği yerde tatlı bir yanış seziyorlardı. Lâkin apaçık kovulduklannı da anlıyorlardı. Şimdi ne yapacaklardı?. Uzaktan okşanmış bir kedi yavrusu gibi sessizce çıkmalı mıydı. yoksa yüzsüz bir kedi gibi davranıp yaltaklanmalı mıydı? İki kardeş, gamlı gamlı birbirine bakıp bunu kararlaştırmak istiyorlardı. Küçük kız. ablasından daha elemli idi. Daha çok ta sarsılmıştı, bu sebeble kendini tutamadı, birden Mustafanın dizlerine kapandı: Bizi, dedi, kovma. Burada kala lım, seni eğlendirelim. îtalyanca söylenen bu sözleri Mustafa anlamadı. Fakat dizine yapışan beyaz pençelerin kıvranışından, gözlerine diki len bak'şlardaki yakarıştan kızın ne demek istediğini eksiksiz sezdi, biraz sar sıldı, Lâybah dönüşünde Maryanin oynadığı rolü düşünüp titredi. Bununla beraber kendini tuttu, öbür kıza sordu: Kardeşin ne istiyor?.. Elden ge len bir dilekse yapayım, değilse kendine söyle, boş yere üzülmesin. Büyük kız, bu sözlerden bir müjde kokusu aldı ve hemen kardeşinin yanıbaşına geçti, onun gibi yalvaran bir durum aldı: Ne mi istiyoruz, dedi, seni istiyoruz. Biz buraya seni kazanmağa geldik. Bizi kovma! Yerde sürünen Togaların yanına düşmek ister gibi askıları üzerinde titremeğe başlıyan bürümcük gömlekler, beyaz ve fakat tehlikeli bir sahnenin açılaca ğını Mustafaya haber veriyordu. Dizlerine yapışan dört yumuşak pençe ise ya vaş yavaş birer ateş parçası haline gıri yordu, iradesini yakacak bir kudret ol mak üzere bulunuyordu. O, Eflâkta Posbıyığın evinde, Sebenikodaki altı kadınlı konakta olduğu gibi şimdi de bir göz karartısı duyuyordu. Hemen hemen iki elini iki kıza uzatacaktı, deminki fis kelerin hazzını onlara bir hamle, bir kucaklayış olarak pek geniş mikyasta yeniden tattıracaktı. İşte bu sırada gözünün önüne karısı, gerdek gecesinin sabahında hicran ate şine kapılan masum gelin geldi ve iradesini kucaklıyan duman birden silindi. Mustafa, yaldızlı at heykellerine uzaktan bakan elçi oluvermişti. Artık ne dizle rinde ateş, ne gözlerinde karartı vardı. Yalnız karısını düşünüyordu ve ona sa dık kalmak kaygusile çelikleşiyordu. Kızlar, hâlâ yalvarıyorlar, hâlâ yakarıyorlar ve hâlâ... umuyorlardı. Mustafa, nemli gözleri uzak yollara dıkili olarak gamlı gamlı düşündüğünü kuruntuladığı karısının hayaline bir kere daha baktık başladı tan sonra yerinden fırladı: Dün Trabzon limanından Deniz Tica Çocuk olmayın, dedi, yerinize gidin. Gönüllerinizi hoş edeceğime söz ve ret Müdürlüğüne gelen bir telgrafla, Karadenizde yeniden fırtına başladığı bil riyorum. Bana güvenin, sabırlı olun!.. dirilmektedir. (Arkan var) Fırtına yüzünden küçük gemiler yollarına devam edemiyerek en yakm limaalara sığınmışlardır. Büyük vapurlar da küçük gecikmelerle yollarına devam etmektedirler. Liman başkanlığı fırtınadan bütün vapur acentalarını haberdar etmiştir. Karadeniz Boğazı methalinde gene birçok vapurlar birikmeye başlamıştır. Sinop 13 (A.A.) Karadenizde dündenberi büyük bir fırtına hüküm sürmektedir. Güneysu, Erzurum posta vapurlarile Atillâ ve Sevim şilepleri lımanımıza sığınmışlardır. Güneysu, înebolu ve Ayancık yolculannı buraya çıkar maktadır. Eskişehir lisesi C 4 okurlann J dan M. Asım imzasile aldığımız mektubda deniliyor ki: <15 vaşmîstanbul Üniversitesinin bir yandan dayım. Fakirim. Meccanî olarak ] talebenin genel bilgilerini artırmak, diğer tahsilime devam için Bakanlığa ; yandan da Üniversite bilgilerini halka müracaat ettim. Gelen cevabda yaymak için bu yıl bir serbest konferans «Röntgen muavenesi neticesinde serisi açacağını yazmıştık. Bu konferanssağlam çıkarsanız Haydarpaşa İi lara hem talebenin, hem de halkın işti sesi öğretmen kısmına kayid olarak edebilmesi için saat 18,10 da başla caksmız > denildi. O kadar para nacak ve 19,30 a kadar devam edeceksızım ki tren ücretini Belediveden tir. tedarik ederek İstanbula geldim. Liseye başvurdum. Beni Şişli EtHer hafta perşembe günleri Üniversifal hastanesine gönderdiler. Rönttenin büyük konferans salonunda verilegenim alındı. Doktorlar da «salimcek olan bu konferansların ikincisi bu dir> dediler. Sevinerek Haydar gün profesör doktor Rüstovv tarafından paşava gittim. Orada sebebsiz o , verilecektir. Mevzu: «Avrupa fikir la larak bir daha muayene ediîdim. rihinin doğuşu» dur. Üniversite Rektö Bu sefer ciğerlerinde taşkınlık varrü Cemil Bilsel ilk konferans verilirken dır, zayıftır mütalealarına bir de Romada bulunduğu için bu konferans sehasta^ıakıcının muavenesinden gerisinin açılısını bugün yapacaktır. Kon çen göz ve kulaklarımdan rahatsız feranslara bütün halk gelebilecektir. olduğum ilâve edilerek beni mekKonferanslara gitmek istiyen okuyu tebe almadılar. Bakanhğın emrincularımızın gazetenin bu kısmını kesip de röntgenden muayene edilsin saklıyabilmeleri için bu konferansların sağlamsa kabulü tarzında emir l mevzularını ve tarihlerini aynen yazıyo varken bövle anlaşılmaz muaye j nelere de tâbi tutlarak okumaktan ruz: 1411935 perşembe profesör doktor f menedilmiş bir vaziyete girdim. Şikâyetimin yüksek makamların Rüstovv (Avrupa fikir tarihinin doğuşu). dikkat nazarını çekmesi için ga 2111935 perşembe profesör doktor zetenize dercini dilerim.» Re'chenbach (Dekart ve rasyonalizm). 2811935 perşembe ayni profesör Orta okulluların bir dileği tarafından (Hume ve tecrübecilik). Gelenbevi orta okulu son sınıf 511935 perşembe ayni profesör taokurları tarafından yazılmış bir rafından (Kant ve tenkid felsefesi). mektub aldık. Bu mektubda deni » 1211935 perşembe profesör doktor * liyor ki: «Bizler geçen ders yılında bir dersten ve bir numara için Hirsch (Anadoluda bir seyahat). döndük. Halbuki Anadolunun çok 1912935 perşembe profesör doktor uzak •"erlerinden tahsil için gel Naville (Irsiyetin citolojik esasları). dik. Bir numara icin bir senemi 2612935 perşembe profesör doktor zin kaybolmasına meydan veril Akil Muhtar (Bugünkü fizik ve biolo memek için lise son sınıf okurlarıİi bizi nereye götürüyor). nın gördükleri lutuf, bize de teş21936 doktor profesör Schvvarz mil edilerek bizim de bir daha im(Papiros araştırmaları ve hukuk ilmi). tihana tâbi tutulmamızı istivoruz.> ,, 91936 Şekip Tunç (Bugünkü psikolojinin verimleri). 161936 Bossert tarafından (Eti Krallığı). 62936 Leipmann (150 milyon yıl Prof. Whittemore bu yılki evvel Ichthyosaurus doğumu). 132936 Spitzer ( «belesprit» ede çalışmasını bitirdi biyatınm doğuşu). 202936 ayni profesör tarafından Ayasofya müzesi içinde uzun zaman(Ortaçağ âleminin batması). danberi çalışan Amerikah profeiör 272936 ayni profesör tarafından Whittemore bu yıl için işlerine son ver(Rönesansın dehası). miştir. Profesör altı ay çok önemle çal;ş123936 Frank tarafından (Sinir te mış ve bütün dünya bilginlerinin dikkat nebbühünün kimyevî intikali). gözünü çeken ve şehrimize birçok gezgin 19336 Hulusi Behçet tarafından celbine yardım eden mozaiklar meydana (Frengi tarihi ve geçirdıği devirler) çıkarmıştır. Bulunan mozaiklar arasında 26336 Kraepelın (Sun'î kauçuk me batı kıble vestibülünde Meryem ve lsaselesi) nm ve iki yabancı imparator olan Kos 2436 Rüstovv (Cihan ekonomisinin tantile Jüstinienin kıymetli mozaikları bu fikrî, sosyolojik ve siyasal şartlan). aradadır. 9436 Röpke (Cihan ekonomisinin Profesör \Vhittemore 2 nci kânun v e bünyesi) 16436 Ibrahim Fazıl Pelin (Arsıu şubat aylarını Amerikada Cambridgde lusal tecim ve finanas münasebetlen ba Harvvar Üniversitesindeki vazifesinde gekımından Türkiye) çirmek üzere yakında şehrimizden aynla30436 Ö. Celâl Sarç (Endüstri caktır. memleketleri ve tarım memleketlerı) 7536 Şükrü Baban (Cihan ekonomiŞEHİR tŞLERİ sinin para meseleleri) 14536 Kessler (Arsıulusal nüfus Belediyenin fakirlere ayırdığı meseleleri) tahsisat 26536 Neumark (Cihan ekonomi Belediyece fıkaraya muavenet edil sinin geçmişi ve geleceği) mek üzere aynlan tahsisat son günlerde Ayni gün serinin son konferansı dolayısile Rektör Cemil tarafından son söz. azalmıştır. Halbuki nahiyelerden birçok fakn hâl mazbatası gönderilmekte olduğundan bu paranın, en ziyade ihtiyacı DEN\Z tŞLERl olanlara verilmesi alâkadarlara bildirilKaradenîzde gene fırtına miştir. MÜTEFERRİK Rum Patrikhanesinin Ankaraya yolladığı heyet Rum patrikanesinin Ankaraya gönderdiği heyet müracaatini yaparak avdet etmiştir. Hükumet kendilerine müracaatlerinin tetkik edilerek icabının îstanbul îlbayhğı vasıtasile tebliğ edileceğini bil dirmiştr. Ingilizler zaten Umumî Harbde Iranın şarkında Duzdapla Nokkundi ara sında iki yüz mil tulünde bir askerî de miryolu yapmışlar ve bunu da Hindistan hududlarının muhafazasına mahsus as kerî kuvvetlerin tahaşşüd mıntakası bu unan Blücistan demiryollanna bağla mışlardı. Fakat harb bittikten sonra bu hattın işletilmesinde bir fayda görülmediğinden metruk bir halde bırakılmıştı. Ihtimal şimdi de bu hattın işletilmesi kârlı bir iş olmıyacaktır. Fakat Delhide yapılacak müzakereler ilerleyip Ingiliz lere Duzdaptan Sovyet Türkistanı hu dudu civarındaki Meşhede kadar yeni bir demiryolu inşası imtiyazı verildiği takdirde kârsız olan kıt'anın iktısadî ve sevkülceyş ehemmiyeti fevkalâde arta caktır. Bu suretle ilk defa Türkistan hududlarile Hind Okyanusu arasında bir demiryolu vücude gelecektir. Ayasofya müzesi iran Dış Bakanınin Hindistan hükumetile görüşeceği diğer bir mesele de Hidayet isminde bir adam Belgrad or gümrük tarifelerinin karşılıklı olarak demanlannda altın küpü aramak maksaüle ğiştirilmesi ve müsaadeli bir şekle konulmasıdır. iranın ticaret yaptığı memlekethafriyat yapmaktadır. Mecidiyeköylülerinin dileği > lerin arasında Hindistan ve Jngiltere mühim bir mevki tutuvor. Son zamanlarda Şişli Mecidiye köyü halkı evlcrinm Ingiltere ile ticareti artmıj ve lâkin Hinyerlerile bahçelerinin temlık ışinin on >ıldistanla ticareti azalmıştı. iran hükumedanberi halledilememesinden mütevellid ti millî mahsulü ve emtiaya Hindistanda müşterek imzalı bir dılekçe ile bugün tekrar geniş bir piyasa açmak istiyor. Kamutay başkanlığına müracaat et Delhide yapılacak müzakereler sev mişlerdir. Bütün saylavlardan da birer külceyş ve iktısadî cihetten gayet mümektubla dileklerinin neticelendırilmesini himdir. Fakat politika noktasmdan değer istemişlerdir. Dün ilgili makamlardan kuvvetle öğ ve önemi de belki daha büyüktür. Yeni rendiğimize göre Mecidiye köylülerin İran, tam millî istiklâlini temin için ka bu derdden kurtulması yakınlaşmıştır. pitülâsyonlan ilga ettiği gibi kendi topÇünkü Mecidiye köyünden Ihlamur kas raklarında imtiyazlı ecnebi tesisatını dahî rına kadar olan yerlerin kadastrosu ve uzaklaştırmıştı. Bu arada İngiliz • Hind toprakların şagillerine temliki muamelesi telgraf hattının İrandan geçen kısmının imtiyazlı idasesini, Ingiliz deniz fenerleri başlamıştır. imtiyazını Ve cenubî İrandan geçen In ECNEBİ MEHAFİLDE giliz hava yollannı ilga etmişti. Yeni İtalyan Başkonsolosu Bu işler Ingilizleri hayli müteessîr etItalyanın îstanbul Başkonsolq$luğuna mişti. Fakat yeni iran hukuku hükmüratayin edilen Armao dün Loid Triyesti nisini tamamile sağlamlaştırdıktan sonra nonun Adria vapurile şehrimize gelmış, hukuku düvel ahkâmı dahilinne ecnebi konsoloshane memurlan tarafından kar devletler ve müesseselerle iktısadî ve malî şılanmıştır. Eski italyan Başkonsolosu işlerde teşriki mesaide bulunmakta bir Salerno Mele yarın ayni vapurla İtaija mahzur görmemiş ve ilk iş olarak büyük ya dönecektir. komşusu Hindistan hükumetile müzake KÜLTUR IŞLERİreye hazırlanmışhr. iran devletinin bu yeni politikası umum Asya siyasetinde Ankaraya çağırılanlar yeni bir devir açmış gibi görünüyor. MirImtıhan ve ders usulleri hakkında gö za Kâziminin Delhiye giderken Kâbile rüşmek üzere Istanbuldan kız okul di uğramağa karar vermiş olması da bunu rektörile bazı mütehassıs muallimler Kül gösteriyor. tür Bakanlığmın daveti üzerine AnkaraMUHARREM FEYZİ TOGAY ya gitmişlerdir. Belgrad ormanında altın küp arıyor! İlk okul talebesi İlbaylıkta VÎLÂYETTE Ubaym tetkikah Îstanbul llbayı Muhittin Üstündağ dün beraberinde Ziraat müdürü Tehsin olduğu halde Şileye giderek tetkikatta bulunmuştur. Tasdik harclan Hariciye Vekâleti tasdik harclarinda şu tadilât yapılarak İlbayhğa tebliğ edılmiştir: Imza, beyanname, alâmeti farika u * mumî ve hususî şehadetname Vekâletname tasdiklerinden 250 kuruş almacaktır. Yabancı memleketlerde konsoloslan mız tarafından tanzim veya tasdik olunr.n evrakm Hariciye Vekâletince tasdikında harc almmaz. SOSYETELERDE Tramvay şirketinin tarifesi Tramvay Sosyetesinin yeni tanzim edilen üç aylık tarifesi tasdik edilmek üzere hükumete gönderilmiştir. Kömür 91 inci ilk okul talebesi dün, yanlannda muallimleri olduğu halde, llbaylığ? fiatleri ucuzladığı için gelecek üç aylık gelerek Ilbavlık teşkilâtım görmüşler ve kendilerine maiyet memurlan taraCJskfldarda 46 ncı ükmekteb yardım heyeti 30 talebenin hazirana kadar ia tarifenin tanzim» sırasmda tramvay üc fından verılen izahatı dinlemişlerdir. Resmimiz çocukların Vali muavini se'«jinin teminini ve giyimlerıne de bakılmasını kararlaştırmıştır. Resmımiz bu çoI retlerinin bir miktar indirileceği söylen Hüdainüı odasını ziyaretlerinde ve muavinin kendilerine istedikleri cevablan cukJarla heyeti göstermektedır. verirken alınmıştır. [ mektedir. Polis noktaları kaldırılacak mı?, Polis noktalannın kaldırılması etra fında etüdler devam etmektedir. Eğer Ağacami ve Şehremini noktaları yerîne konan telefonların işe yaradığı ve polis lerin de devriye gezeiek daha çok faa liyette bulundukları arlaşılırsa şehrimiz deki bütün polis nokttlan kaldırılacak «

Bu sayıdan diğer sayfalar: