20 Kasım 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

20 Kasım 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 tkinciteşrin 1935 CUMHURtYET Memleketimize seyyah çekmek için şimdiye kadar belki binlerce makale yazıldı. Bu makalelerde yapılması teklif edilen fikirleri şöyle hulâsa edebiliriz: ava soğuk. Deniz çırpmhlı. Oteller yaptırılsın. Güverteye hiç rağbet eden olEğlence yerleri açılsın. mamış. Orta kamara, bklım ler bize yabancı değildir. SABAH, Buralara milyonlarca lira sarfetmektıklım dolu. Pencere açtırmıyan merak(Sap) sözünün, «şuağ, ateş» anlam lılar olduğu için, kesif bir tütün dumanı ten çekinilmesin, çünki seyyahlar akın SABAĞ lariyle olan münasebetini gösterir P e içinde biribirimizi seçmeğe çalışıyoruz. etmeğe baslayınca bütün masraflar çıkaKelimenin etimolojik şekli: karskinin Yakut Dili Lugatinden şu sözBurada ağır, sıcak bir hava var. Su (1) (2) (3) (4) (Baa tarafı birtnct tahifede) dünkü hareketten sonra da bu hüsnüni cak ve üstelik memleket kâr edecektir. lere de bakahm: muhallebisi gibi kınşık bir satıh arzeden Bugüne kadar bu uğurda milyonlar (ağ + as + ab + ah) Ia halihazırda buğday ve un fiatleri bu yete itimad hüsnüniyetini muhafaza e Sap + sıy = sapsıy (Teleütçede: denizi yara yara Büyükadadan Köprüye (1) Ağ: Köktür; «güneş» anlamınagünkü narka göre düşük olduğu halde diyor mu? Değilse, koca bir şehir hal deSil, tek bir lira bile sarfedilmedi. sabağ) [ 1 0 ] : üfleyerek tutuşturmak. gelmekteyiz. dır. ekmek fiatini yüksek olarak tesbit etmek kını kendi keyfine mahkum eden bu a Fikrimce çok iyi de oldu. «Osoh sapsıyar (sap sıyar) = f Arada bir, biletçinin, nane ve limon zarureti hasıl olmuştur. Bugünkü buğday damları tecziye etmeş midir? Fakat biz (2) As: ( . + s ) ; oldukça geniş ve uCünki Türkiye eğlencesile değil, tarihî fınndan, veya sobadan, ateş üfürülü şekercisinin, kahvecinin, yahud ki kon ve un durumu bu şekilde devam ettiği korkuyoruz ki Beldiye, dün olup biten eserlerile meşhur bir memlekettir. Bura zak bir sahayı, bu sahada bulunan ob yor.» trol işi bittikten sonra burada kaçak ısıntakdirde on beş gün sonra yeniden tesbit den bu satırların neşrinden sonra haber ya gelen bir yabancı eğlenmek değil gez jeyi ve süjenin bu obje ile münasebetini (Sap f ırda) = Sapırda = sön mağa gelen bir ikinci mevki yolcusunun edilecek olan ekmek narkının düşmesi i dar olmuş olmasın! gösterir. mek ister. dürmek. açtığı kapıdan, birdenbire ciğerlere kacab etmektedir. Buğday düşüyor Uzak sahada bulunan obje, kökün i«Oyle ama temiz ve rahat oteller bu(Sap " S I 0 = Sapsır = ateşi sön dar işliyen, zehir gibi bir soğuk geliyor. f Ancak, ekmek narkının yükselmesi Ekmek fiatlerine Belediye nark ko lunmazsa kim gelir?» diyeceksiniz. Vere fade ettiği «güneş» tir. Süje güneşle müclolayısile, her tstanbullunun gözünden misyonu tarafından yapılan zamma rağ ce^im cevab şudur: Henüz Bostancı ile Suadiye arasın • nasebet arıyan «insan» dır. Münasebeti dürmek için kullanılan bir nevi alet. lhtar: (Sap) sözündeki (p) yerine dayız. Daha bir saatilik yolumuz var. kaçmıyan, yalnız gözünden kaçmıyan men aradaki kısa bir tevakkuf devresi işaret eden, haber veren, müjdeliyen: Eğer yollar yapıhr da otomobilli ideğil, bir derd olarak gözüne batan bir müstesna iki haftadanberi düşen buğ seyyahlar Türkiyeye gelmeğe başlarlarsa (ağ + as = ağas) sözünün anlamı o (h, g, k), ve (s) yerine (ş, ç) de kaim Esnemekten çene kemiklerim ağnmağa noktaya dokunmak zaruretini hissediyo day fiatleri dün Borsada gene bu düş otel meselesi kendiliğinden halledilir. luyor: «Parlakhk, beyazlık» demektir. olabilir: başladı. Yanımda, karşımda, arkamda Sabah, Sag, Sak, Şak, Çak = çak konuşulanlara ister istemez kulak misaruz. Vali ve Belediye Reisi Muhittin mekte devam etmiştir. Bu kelime, Pekarskinin Yakut dili Hersey ihtiyacdan doğuyor. Otel açmak taşiyle ateş çıkarmak. «Sağ + ar firi oluyorum. Üstündağ geçen gün, ekmek durumu Evvelki gün Ticaret Borsasında ekstra makla bir ihtiyaca karşı geleceğini ve pa Lugatinde aynen (Ağas) şeklinde ola ünınah = uçan ateş» [11] hakkında gazetecilere olan diyevinde, ekstra Polatlı malı buğdaylar 10 ku ra kazanacağını anlıyan vatandaşlar bu rak dediğimiz manalardadır. Gene bu Babayani giyinmiş, çividi mavi göm*** fınncılann hüsnüniyetle hareket ettikle ruş 5 para fiat almıştı. Ayni buğdayla ise çeç kalmadan başlıyacaklardır. leğinin yakasına bililtizam boyunbagı lugatte «apağas bembeyaz» terimi f Şîmdi (sabah) sözünün sonundaki iakmamış, iri, kıllı parmaklan zifirden n'nden takdirle bahsetmişti. Maatteessüf nn dünkü fiati 9 kuruş 25 paradan 9 Halbuki yol meselesi böyle değildir. (4) üncü eke bakahm: îstanbul halkı, ekmek fiatinin her yükkuruş 30 paraya kadardır. 15 cavdarlı ararmış, kabasaba bir adam, bombord (Ağas) mürekkeb sözünde ana kök O, bir devlet işidir. Seyyah gelse de gel(4) A h : Müstakil mana taşıyan bir gibi kalm ve dolgun bir sesle birşcyler selişinde tamamile bunun aksine, yani buğdayların evvelki günkü fiati 9 ku ile ek, kaynaşarak (âs) şekline girer. mese de her zaman muntazam, doğru, teköktür. «Yen> işaret eder («ak» gibi). anlatıyor: fırıncıların fena niyetlerine şahid olmak ruş 10 para iken bunlar dün 8 kuruş 35 Kendınden sonra baska kök veya ekler miz yollara muhtacız. O halde: tadır. Menemende bir yoğurt yaparlar.. para fiat almışlardır. 615 cavdarlı buğTren yolu sivasetimizde olduğu gibi gelerek kelime büyüküdçe (âs) ın vo Sap ah = sabah: «Güneşin şu Allah sizi inandırsın, satırla kes, kaydı f Bir defa ekmek fiati tesbit edilince o daylar evvelki gün aldığı 9 kuruş 10 pakali dahi düşebilir. enerjik bir sekilde bir araba ve otomobii ağlarının (saplannın) dağıldığı yer» de rak oyna! fiat, yeni tesbit edilecek fiatin tatbikı da radan 9,5 kuruşa kadar fiate rağmen dün (3) Ab ap: Köktür. Burada «ha yolu siyasetine baslarsak elde edeceğimiz mektir. kikasına kadar devam eder. Her fırıncı, 8 kuruş 30 para fiat almışlardır. Ev Derken, arası biraz geçiyor. Anlaşıreket, imtıdat, uzama» gösterir. (Âs) ı, Şuağların dağıldığı yere, (savak) da an, dinleyicilerinden biri bir armudun velevki yeni nark yüksek olarak tes velki gün 7 kuruş 12 para fiat alan ka neticeler memleketimizin iktısadî temelle yani parlaklığı; uzanıp gözümüze gel derler. îkincisinde esas mefhum (su), enasına koyulmuş. Herifin kerih sesi bir bit edilmiş olsun yeni narkın tatbik e rışık mallar dün 8 kuruş 12 paradan rini sağlamla«tıracak ve bununla kalmı mesi anlamiyle tamamlar. varak içtimaî bünyemizi de kuvvetlendıbirincisinde (şuağ) dır. Mefhumlar bir daha yükseliyor: dileceği ana kadar eski fiatle günlük 9 kuruş 22,5 paraya kadar fiat almış As + ap = . . s ap = sap: «Şuf tarafa bırakılırsa her iki kelimenin orimuayyen ekmeği çıkarmağa ve zararına tır. Şu vaziyete göre buğday fiatlerinde rec^ktir. O d a birşey mi? Çapakçurda bir ağ, rayon (trait qui part d'un corps lujin kuruluşu birdir: Yalnız seyyahların değil, medeniyetin îda olsa halkın ekmek ibtiyacmı temin dün, evvelki günküne nazaran kanşık ırmud yetişir, tam beş kilo ağırlığında! mineux)» demektir; yani güneşten çı Sabah etmeğe kanunen ve ahlâkan mecburdur. mallar müstesna ve kalitelerine göre 15 de rahat rahat girebilmesi için mutlaka kan ince iplik, tel gibi parlak hatlar anKes, kes, beş öğün ye! Bıçağı vurduğun Sabak Nasıl ki ekmek fiati düştüğü vakit, halk paradan 30 paraya kadar bir düşüklük yol lâzımdır. gibi, Allah sizi inandırsın, suyu hep boylamınadır. Savak V. bir gün evvel pahalıya yediği ekmeğe görülmüstür. le cağlıyan gibi akar.. Not 1: Bundan alınan mefhumladır Vermiş olduğu paranın üstünü, bir gün Hulâsa, (SABAH) demek. güneşin Uç dakika sonra, gene ayni ses: ki (sap) sözü, türkçede, birçok ince şeyUn fiatlerinde tesirler var ilk şuağlannı bize gönderdiği, sevk [12] sonra gidip fırıncıdan istemiyorsa, fırın Bu denizlerin dalgası hiçtir! Bir ler ifade eder. Meselâ: Dün şehrimize Anadolu, Trakya ve ettiği yer demektir. Vakit mefhumu asıl kere, Şap denizinde, bir fırtınaya tutulcmın da, bir gün sonarki fazla kârı düSap = ( I ) ip, tel, tar (bir ;ap tire) ; değildir. şünmiyerek zararına da olsa halkın ek limanlardan 337 ton buğday ve 54,560 dum.. Allah sizi inandırsın, her bir dal(II) hububat ve çiçek ve sair nebameğinî hazırlaması lâzımdır. Halbuki ton da un gelmişti. Diğer şehirlerin îs(4) üncü (ah) eki yerine, (h) ile ga Beyazıd kulesi kadar yükseliyordu. tın yerden başak veya çiçeğin başladığı her fiat yükselişinde, îstanbul halkı bu tanbula son zamanlarda çok un gönder(ğ) ayni kategoriden olduklarından, Biraz sonra: yere kadar olan düz, ince yeri; noktadan fırıncı ve ekmekçilerin kasıd meleri nazarı dikkati çeken bir şekil al(ağ) eki de gelebilir. Kelime bu suretle Nevruz günü îzmirden Manisaya (III) baltanm, kazmanın, süpürge lanna uğramakta ve maalesef buna mes mıştır. Bu, Istanbulda un fiatlerinin nin sapı da bu (sap) keli tıesinden çık SABAĞ» şekline girer; manası de herbiri yüzer vagonluk tam yüz tane tren yükseltilmesinden ileri gelmiştir. Esasen ul idare mâni olamamaktadır. ğişmez. kalkar, Allah sizi inandırsın!. mıştır. [ 1 ] buğday fiatlerinin düşüşündenberi ek Pazartesi günü akşamına kadar şe Saravburnunu dönüyorken, bir daha: SABAHLEY, Kurutulmuş, parçalanmış, tiftiklen mek narkına esas teşkil eden un fiatleriAdana (Özel) Önümüzdeki yılhirde ekmek durumu gayet normal bir Şu burundan, Harbi Umumide, nin de ayni seyri takib ederek düşme başından itibaren kullanılması yasak e miş hayvan damarlarından yapılmış ipSABAĞLEY halde devam ederken o gün Belediye mavunalara top yüklüyorduk. Ben o vamekte oluşu ekmek fiatlerinin düşmesi dilen iki tekerlekli öküz ve manda ara liğe Yakutçada (sap) denir. [2] Kelimenin etimolojik şekli: kit levazım zabitiydim; nezaret ediyor tirinci nevi ekmege yirmi para, franca Not 2 : (Ağas = âs) m güneşi ha beklenirken yükselmesini intac etaiştir. baları yerine çiftçilerimiz dört tekerlekli (1) (2) (3) dum.. Derken topun bir tanesi denize laya da bir kuruş zammedince ve bu yeVaktâ' buğday fiadermdeki düsröklüğün araba edinmeğe hararetle devam ediyor ber veren. işaret eden, müjdeliyen bir (sabahfıl + ey) kaymaz mı?.. Allah sizi inandırsın, şu ni narkm çarşambadan itibaren tatbik eçabucak un fiatlerine tesiri bektanemez lar. îki yıl önce umumî meclisin kararile mefhum olduğunu gördük. Bu haberin, (sabağ+dfey) bileğimle, tekerleğinden nasıl yakala dileceğini fırıncılara bildirince birçok hve bu ayni zamanda un piyasası üzerin kat'iyet kazanan bu yasağm bir müddet işarethv müjdenin adına da (sap) der (1) Sabah: Güneşin ilk şuağlannı dımsa, çektim, çıkardım. Yoksa, gittî, rınlar, ekmek başına olan bu yirmi pade yapılacak bir arz ve taleb meselesidir daha geri bırakılması için geçenlerde bir ler: bize gönderdiği yer. gittiydi! ra kazancı kaybetmemek için dün ya hiç amma alâkadarlar bu farkın bu kadar kısım çiftçiler adına ilbaylığa sunulan di «Tülge kisi sanata sap buolar = in(2) II: (.fl). ektir. «Güneş, engin, Köprüve yanaşacağımız sırada, artık ekmek çıkarmadılar ve yahud da normal san rüyasında birçok sap görürse başı şümul» gibi mefhumlarla objeyi vasıf olmaması lâzım geldiğine de ayrıca işalekçe, ilbaylıkça muameleye değer görül:ahammülüm kalmamıştı. Bu tanımadı » zamanlarda çıkardıklan ekmekten pek na gelecek bir felâkete işarettir.» ret etmektedirler. Görülmektedir ki un landınr. ım adamın yanından geçerken, kendi « mediğinden yasak karannın kesinliği karaz miktarda çıkardılar. Böylelikle gene Bu misalde görüldüğü gibi (sap) i piyasasınm ağır inkişafı bazı tesirlerin Demek kı" güneşin ışıklan, (sabah) mi tutamadım ve: sısında bütün ilgililer dört tekerlekli arahalkın fırınlar önünde birikmesine, işini şaret anlamiyle tefsir olunur. [3] sevkile olmaktadır. yerinden bütün cihana yayıldı. Acaba, gücünü bırakarak saatlerce soğukta ekba edinmekten başka çare kalmadığını Demindenberi sizi zevkle dinle Haber, işaret, müjde anlamına (sav) bu anda, güneşin bulunduğu yer nere Ekmek fiati mek beklemesine sebeb oldular. Bu, neanlamıslardır. Bilhassa Eskişehir ve Inedim, beyefendi! dedim. Sözlerinizin hep[4] şekli de vardır. sidir? Onu, bundan sonraki ek işaret e ine inanmış olduğuma da Allah sizi i 'den icab etti? Gayet basit: Dün kulla îstanbul Belediye Riyasetinden: gölden ilimize hemen hergün birçok yeni (Sap Sab Sav Sam) sözlerinde decektir. nacağı unu bugün kullanarak 20 para Teşrinisaninin 19 uncu gününden î dört tekerlekli arabalar gelmekte ve sanandırsm!. ( 3 ) E y : ( . + y ) , ektir. Bu ek, şuağ daha fazla kazanmak.. Ne yazık ki bu tibaren ikinci ekmek on bir kuruş otuz tılmaktadır. Çukurovada hem öküz ve ki ( D = b = v = m ) olduğu malumdur. Ve yürüdüm.. (Sav) ın, (Çav) [5] şekli de var lan âleme yayıldığı zaman artık kendisi nu açık açık tatbik te ettiler. Bu fınn para, yirminci gününden itibaren birinci manda neslinin ezilmekten kurtanlması, Ercümend Ekrem TALU de görülmüş olan güneşin bulunduğu yecılann hüsnüniyetinden emin olduğunu ekmek 14 kuruş, francala on sekiz ku hem de atcılığın daha çok önem kazan dır. Adana havalisinde bu anlamda (Sim) ri tesbit ve işaret eder. O yerin adı: Saevvelce öğrendiğimiz Belediye, acaba ruştur. ması bakımmdan büyük faydası olan bu bahıley = Sabahley dir. «Maşnk» de şeklini kullanıyorlar. [6] iki tekerlekli araba vasaSı, muhitimizde Not 3 : Şuağ manasına olan şu keli mektir. MALtYEDE üstün memnunivetle karsılanmaktadır. meleri altalta yazalım: Sıvas istikrazı tahvilleri satışı (Sabah) sözü yerine (sabağ) şekli a Sap: (sfap) lınırsa, kelime Sabağley olur. Manası îmralı adasında yeniden yaptınlacak başladı Ufaklıkların basılmasına ADLİYEDE 1 C o ğ : ( c + o ğ ) [7] yine «maşnk» tır. büyük bir hapisane binası için evvelâ bir Sıvas Erzurum istikrazı ikinci ter başlandı Çoğ: ( ç + o ğ ) tecrübe devresi geçirilmesine ve bunun tibinin bugünden itibaren kayid işine başSÂBAHLEYÎN, Ustasını yatalıyan çırak 2.Cuğ: ( c + u g ) [8] için de şimdilik bir kısım mahkumlann Darbhane 25 ve 50 kuruşluklann balanmıştır. SABAĞLEYÎN Sultanhamamında terzi Yakoyu makasAdadaki eski bir manastır binasma gönÇuğ: ( ç + u ğ ) Bu münasebetle Üniversite ve Yüksek sılmasına devam ederken nikel 1,5, 10 Kelimenin etimolojik şekli: la elinden yaralamakla suçlu çırağı durderilmesine karar verilmiş ve bu mah Şuağ anlamiyle şöhret anlamı birdir. îktısad okulu profsörleri muhtelif tarih kuruşlukla 10 paralıkların da darbına (1) (2) sun Sultanahmed sulh ceza mahkemesine Şöhret, bir parlakhğın yayılması demekkumlar geçenlerde gönderilmişti. îlk teclerde radyo ile birer izah yapacaklardır başlamıştır. Ufak paralar 7 milyon lira(Sabahley in) f verilmiş ve dün durusması yapılmıştır. riibeler başlamıştır. Adaya ağ ve saire tir; onun için şöhrete de (sap) m bir 20/11/1935 çarşamba saat 20.20 de hk olacaktır. (1) Sabahley: «Maşnk» manasına gibi balıkçılık levazımile icab eden ziraat Suçlu kendisinin kabahatli olmadığmı, şekli olan: îbrahim Fazıl, 22/11/1935 cuma saat olduğunu gördük. 25 50 kuruşluklann basılması ma Yakonun elındeki makasla kazaen ya âletleri yollanmıştır. Mahkumlar bir ta 3 . C a p : (cfap) [9] 21 de Zühtü, 24/11/1935 pazar saat (2) î n : (.fn), ektir. Objenin en ya raftan burada balıkçılıkla meşgul olinakyıs nihayetinde bitecektir. Bozuk para ralandığını söylemiştir. Yako ise işin kaÇap:(ç+ap) 20 de Ömer Celâl. 26/11/1935 saiı kın, bitişik sahasını ve orada süjenin bu ta; bir taraftan da ziraat işlerinde çalışlann basımı işj de 4 seneden evvel biti za olmadığmı; bununla beraber Dursunderler. saat 20,30 da Vehbi. lunduğunu ve hareketini gösterir. maktadırlar. Şimdilik mevsim itibanle la banştığını biMirmiştir. Fakat bu banşBu notta görülüyor ki «şuağ» anla Yurddaşlar yukarıda yazılı saatlerde rilemiyecektir. maya rağmen Dıırsun virmi dört lira pa mına olan (sap) ve onun (ş, c, ç p, b, Obje, «Sabahley (maşnk)» dır; süje birçok yerlere sovan dikilmiştir. Alma Eski 25 liklerin toplanmasma devam îstanbul radyosunda bu değerli hatib güneştir. cak neticeler faydalı görüldüğü takdirâe ra cezasına mahkum olmuştur. v) değisimleriyle avni olan birçok söz edilmektedir. lerin söylevlerini beklemelidirler. S Â B A H L E Y Î N : Güneşin göründü adada yapılacak hapisane binasının e»^ü Mehmed Oh onlar ikisi beraber nekadar çok ğü noktanm, (sabahley maşnk), biti hakkmdaki kat'î şekil tesbit olunacaktır. şiğindeki durumun ifadesidir. Bu ifade(19231928) ağlıyacaklar, ondan nekadar çok bahsedecekler... Sezanın ondan konuşmağa, de, kendiliğinden, «zaman» mefhumu denberi Türk (sabah) ını, kendi dil haZavalh küçük Mehmed!..» da vardır. Seza gözlerini kısıyor * • •ondan anlatmağa öyle derin bir ihtiyacı • (Y) yerinde (ğ) bulundurulursa ke zinemizden matrut bir halde bırakışımız var ki... birden bir sarsıntı oldu? dikkate değer bir noktadır. Ağır ağır hareket eden tren şimdi lime: «SABAĞLEYÎN) olur. Yazan: Suad Derviş Gözlerini açan Seza trenin yavaş yaAcaba, (sabah) m büyük kusuru mu Edebî Roman: 53 Not: (Sabah) sözü ve onun manası vaş harekete geçtiğini görüyor. Peron süratini gitgide artınyor. oldu? Bunu bilmiyoruz. Öyle de olsa gösteriyor. Düdükler örüyor. Karşıdaki sağır kocakan bir kitab o hakkında Arap lugatlerinin dediklerine artık Türk Dil inkılâbı şerefine onun afda kalan insanlar el sallıyorlar. Seza bu de kısaca bakalım. Zaten, dedikleri, uKompartıman loş. Loş kompartımanın Bir sürü yabancılar bir lâkaydî seli asfalt ve taş şehirden çıkarken elini sı kumağa başladı. Onun yanmdaki mev zun uzadıya mevzuu bahsolacak uzun folunarak yabancılık isnadından kurta gibi sağından, solundan akarak gidiyor pencere tarafına oturuyor. Burada ken kacak bir dost eli bulamıyor ve o kimse kie paltosunu asmış olan erkek henüz nlması gerektir, sanmz. lukta da değildir. disinden başka iki kişi daha var. Bun meydanda yok. Seza, artık bu şehri görlar. ye mendilini sallamıyor. [1] Kamusu Türkl (1) Akterii Kebir: mek istemiyor. Bir an evvel trenin kır Seza eşyalannı bir hamala ver lardan biri, bir yaşh kadın sağır olacak [2] Pekarskl: Yakut Dili Lugatl Yalnızlık ne feci... Üç buçuk sene Essaba = «tuluğ etmek; meyelânı lara doğru açılmasmı bekliyor. 'dikten sonra lâcivert esvablı, kırmızı bı ki kulağına bir alet tutarak konuşuyor. kalp.» [31 > > , , dir onun etrafını sarmış olan yalnızlığın yıklı bir memurun beklediği küçük bir Öteki bir erkek olmalı!.. Kendisi henüz Çünkü bu şehirden uzaklaşırken, budehşetini bu kalabalık şehirden bomboş [4] Uygurca Kuran Trcemsl; üygur MeEssabah = Evveli yevm barakaya yaklaşıyor, ona biletleri uzatı ortada yok. Fakat fileye atılmış fötr bir çıktığı zaman daha kuvvetle hissediyor. rada nekadar çok azab çektiği gözleriEssubh = Fecir tutluğ ettiği zaman tinleri; Elidrak Lilisaniletrak; Diyanü şapka, sarı çiviye asılmış siyah bir palto yor. nin önünde canlanıyor. O şimdi müthiş LugatitTurk Eğer Mehmedin ölmeden evvel îstan(2) Tercümanı lugat: O bunlara kemali dikkatle bakarak bunu gösteriyor. bir kâbustan yavaş yavaş uyanan bir in[5] Divanı Sultan Velet bula ne kadar çok dönmek istediğini bilEsseba = «gece yansiyle müteakip sanki geçme diyecekmiş kadar sert bir Seza şimdi kanapeye yerleşti. Başını mese ve eğer Mehmedden kalan en sonsan gibi... [8] Derleme olan günün yarısından ibaret olan vakit. sesle: kenara dayadı. Boş gözlerle peronda do varlığı bu tas şehrin bir köşesinde bıraBu kadar azaba nasıl tek başına sab[7] Divanü Lugat.itTurk (3) Kamus Tercümesi: laşan insanlara bakıyor, alâkasız gözler kıp gitmese îstanbula dönüşünden belki rettiğini, kimseye dayanmadan, kimseye Buyurunuz, diyor.. [8] Radlof. rv « ş o r lehçesi» Essubh = fecir vaktine denir ki tanŞimdi Seza peronun üzerinde, sağına le perondaki insanlar ona bakıyorlar. sokulmadan nasıl buna tahammül ede yeri ağanp şafak söktüğü vakitten iba [9] Büyük Türk Lugati «Kazan ve Kı sevinecek bile. fcoluna bakarak ileriliyor. bildiğini soruyor. Burada geçen üç senelik hayatının boşrettir; murat fecri sadıktır. Fil'asıl tan rım lehçeleri»; Orhon Kitabeleri Çünkü ne de olsa orada bir dost gözü îşte.. İşte üstünde «Berlin Prag» luğunu, sevgisizliğini, kimsesizliğini dü görecek, ne de olsa orada bir dost eli sı Ve şimdi şu anda bu kimsesizliğin, yerinin ağarması ile hasıl olan aydın [101 Bu kelimenin yapıhşı (sabah) m yazılı olan ikinci mevki bir araba. şünüyor.Sonra kızıl küpe çiçeklerinin kacak.. Orada insanlann kendi dilini ko kimsesiz azab çekisin bütün fecaatini da lıktan ibaret oluo. tevsian ol vakte ıtlak kinin aynidir; sonlannda birlnin <%i rtl. Seza bu vagonun basamaklanna tır boyun salladıklan, mor menekşelerin nuştuklan yerde belki içfnde sakladığı ha kuvvetle müdrik. olunmustur. Alâkavlin (subh) evveli ğerinin (h) bulunuyor 1si bunlar ayni ka. *** manırken bacaklannda müthiş bir kesik yaprakları arasma saklandıklan bir çi derdini, saklıya sakhya ağır bir taş yapnehra denir. tegoridendirler. lik duyuyor. rill Pekarski: Yakut Dili Lugatl çek tarhı ve bu çiçeklerin arasma sıkış tığı bu derdi yumuşatacak. Kompartımanın kapısı açılıyor. Uzun Ihtar: Güneşin ısıklanna besik olan Koridorda ileriliyor. Pencereden eş mış küçük bir taş gözünün önüne geli [12J «Ssvk> kelinıcsinln kuruluju da syîstanbulu düşünüyor. Istanbulda ilk boylu, geniş omuzlu bir erkek içeri giri bizim (Sabah) ımızın ince, temiz, lojik, alan hamale nereye yerleşeceğini yor ve taşın üstünde yalnız şu yazıh: (Arkast var) asîl manası görülüyor. Bizim seneler nldir. düşündüğü insan dayası... Fırıncıların kastına kurban gidiyoruz! Biz bize Yolsuzluk Dil üzerinde çalışmalar SabahSabağ DEBU J Bugünkü zamdan istifade için dün çok az ekmek çıkardılar. Buğday fiatleri düşmekte, ekmek fiatleri yükselmekte devam ediyor! Sabahley Sabağley. Sabahleyin Sabağ Allah sizi inandırsınL leyin sözlerinîn etimolojik, fonetik tahlili 4 tekerlekli araba Adana çiftçileri yılbaşmdan itibaren bunları kullanacak Imrarlı adasındaki mahkumlar çiftçilik yapıyor HIÇ

Bu sayıdan diğer sayfalar: