25 Kasım 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

25 Kasım 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET 25 İkinciteşrin 1935 f Şehir ve Memleket Haberleri j Tarihi roman : 117 Yazan : M. Turhan Tan Siyasî îcmal Almanya ve Fransa abeş meselesi Avrupanın bu » yük devletleri arasındaki mü* nasebetleri bozduğundan bu münasebtlerin yeni esaslar üzerine tek rar kurulması icab ediyor. Almanya ile Fransa arasındaki anlaşma teşebbüsleri de bu zaruretten doğmuştur. Habes meselesi İngiliz İmparatorluğunun en has * ?as teline dokunmus, Ingiltere ile ltalyanın arasını açmış, bidayette Fransanın hangi tarafı tutacağı belli olmadığından Ingiltere, Fransaya dahi şüpheli nazar larla bakmağa başlamış, bu suretle Al • • manyayı yalnız bırakmak politikası iflâsa uğramıştı. Bu fırsattan istifade eden Almanya bütün kuvvet ve gayretini silâh lanmağa hasretmişti. Almanyanın kuvvetli ve silâhlı olarak tekrar meydana çıkması Habes mesele sinden sonra Avrupadaki siyasî vaziyeti değistiren ikinci bir âmil oldu. Fransanın uzun bir tereddüd ve mukavemetten sonra İtalyan dostluğunu ve askerî ittifakım feda ederek Ingiltere tarafına geçmif oiması Avrupanın bozulan siyasî vaziyetini düzeltememıştı. Bu arada Almanyanın sılâhlanmasına politika sahasında yar drm eden İngilterenin kazandığı minnettarlığın îngiliz Alman deniz anlaşmasına, hava ve politika anlasmalarını dahi ilâve ederek iki milleti bir kat daha birIestirmesi ihtimali kuvvetlenmişti. Çok uzağı gören Fransız diplomasisi bu ihtimali pek çabuk sezmiş ve büyük şark komsusu Almanya ile ebedî düş manlık politikasında ısrar etmiyerek Berlinle uzlasmak ve anlaşmak çareleri o lup olmadığını aramağa lüzum görmüştür. Fransa hükumetinin başında Büyük Harbden sonra Berlini ilk ziyaret eden ve Almanya ile uzlasmağı ilk düşünen Fransız devlet adamı M. Lavalin bulunması Fransız politikasınm bu yeni istikampte çevrilmesini kolaylaştırmıstır. M. Laval, Fransız askerî erkânının, müfrit sağ fırkaların, Faşizm ve Hitlerizmin can düşmanı sosyalistlerin ve diğer müfrit partilerin itirazlarına bakmıyarak hayli zamandanberi Berlinde bulundur duğu mutemedi M. De Brinon vasıtasile Hitler hükumetinin temayüllerini yoklamağa başlamıştır. M. Hitler dahi nutuklarında birçok defalar söylediği veçhıle Almanya ile garb komşusu Fransa arasmda bellibaslı bir mesele kalmadığına kani olduğundan M. Lavalin gayriresmî istimzaclarına müsaid mukabelede bu Iunmus. haricî işlerde sağ eli addedilen M. Rıbbentropu Parise göndermeğe karar vermiştir. Bu sırada M. Laval Berlindeki Fransız büyük elçisi M. Poncetyi Parise da vet ederek Berlindeki hava hakkında resmî bir ağızdan tekrar malumat almıştır. Fransız Başbakanı Berlin elçisinden alaığı malumatı müsaid bulduğundan M. Hitlerin seyyar elçisini beklemeğe lüzum görmeden M. Poncetyi M. Hitlerle resmen görüşmeğe memur etmiştir. Bu su retle ilk mülâkat yapılmıştır. M. Hitlerle Fransız büyük elçisi arasındaki bu mü lâkatın nekadar mühim olduğu bunda Almanya Dış İşleri Bakanı Baron von Neurathın hazır bulunmasından ve mülâkatın akabınde resmî bir tebliğ neşredilmesinden dahi anlaşılmaktadır. Berlin mülâkatında Sovyet Rus ya ile Fransa arasında akdolunup henüz Fransa tarafından tasdik edılmedıği için mer iyet mevkiine konılmryan karşılıkiı yardım muahedesının mevzuu bahsolduğu gerek Berlinden gerek Paristen gelcn telgraflarda teyid ediliyor. Berlin görüşmesinden derhal müspet bir netice çıkmamasının da bu muahededen ileri geldiği anlaşılıyor. Çünkü Almanya garbde Fransa ile her suretle anlaşmak istediği halde şarkta bu devîetin kendisine engel olmasına kat'iyyen ta * raftar değıldir. Fransız elçisi Fransız Sovyet muahedesinin Almanya aleyhinde bir muahede olmadığını temıne çok ça lışmış, fakat M. Hitleri ikna edememiştir. Bunun için iki taraf düşünmeğe ve ileride bir daha görüşmeğe karar vermişlerdir. Hulâsa Fransız Alman anlaşmasmın tahakkuku için şimdılık başlıca engel Fransız Sovyet muahedesidir. Fransa, ltalyanın dostluğunu ve ittifakım feda etmedikçe Ingiltere ile uzlaşamamıştı. Şimdi de M. Hitler, Fransadan Almanya ile uzlasmak için Sovyet ittifakınıf eda etmesini istiyor. Almanya Fransa müzakereleri şimdi bu safhadadır. Akıncılar, üç yandan kendilerini saran imparator ordusunu yarmak için olanca güclerile uğraşıyorlardı! Olmaz, dedi, bu biçimde davran mak olmaz. Çünkü benim Bükreşte yaptığım iş dillerde destan oldu, bütün sa raylarda duyuldu. Krallar filân o gün denberi uyanıktırlar. Yakından tanıyıp sınamadıklan kimseleri saraylarına sok mazlar. Sonra Budin, Bükrese benze mez. Sen bir yolunu bulup Yaksici haklasan bile kurtulamazsın, parçalanırsın. O, candan gelen bir kıvancla haykır çevrilen çemberi kırmağa ve kırdırmaga uğrasıyordu. Lâkin oğlunun ağır surette yaralandığmı duyunca sendeledi, hemen onun yanına koştu. ölüm tehlikeleri altında genc akmcıyı bir ata sardırdı ve bu atı arkasında yedekleterek gene savaşa giriştı. Akınalar, kendilerine hazin bir akıbel vadeder gıbi görünen çemberi kırıp ta yurdun yolunu tuttuklan vakit şerefli ömürlerinin en korkunc saatlerini yasadıklarını anlamış bulunuyorlardı. Orada, Vilah önlerinde on bin düşman öldür müslerdi. Fakat on beş bin esiri kaybet mislerdi. En büyük elemleri ise genc Kara Muradın yaralanmış olmasından doğuyordu: Semendere Beyinin oğlu ölüvor gibiydi. Mustafa da azab ve ıstırab içindeydi. Evinden gülerek çıkan oğlunu gene o eve cansız gotürmek icine davanilmaz bir acı veriyordu. Oğlunu bekliyen ve kollan vollara doğru açık duran ananın kucağına bir cenaze koymak ihtimali yiğit akıncıvı perisanlatıyordu. At üstünde duramaz bir bicime koyuyordu. O, herhangi bir akıncı icin böyle bir akıbeti pek tabiî gören bir adamdı. Fakat oğlunun yaralan dığı güne kadar savaş yerlerinde can verip eidenler yüzünden arkada ne acıkh yaslar yüz gösterdiğini, düşünmemişti. Yasamak ve ölmek onun için ayni şeydi. Lâkin şimdi bir akıncının ölümile birçok yüreklerin parçalandığmı anhyordu, her birini kendinden üstün tuttuğu yoldaşla nnı on kat daha aziz bulmağa başhyor du. Onun en çok düşündüğü, dediğimiz gi: bi, karısının elemiydi. Oğlunu, biricik oğlunu ona bu bicimde götürmekten ürkü yordu. Kara Muradı cansız olarak anasına vermek, o ananın yüreğini kendi elıle hançerlemek gibi ruhuna ıstırab aşıh yordu. Lâkin bu, olmuştu ve ana, biricik yavrusunu işte al kanlar içinde kucağına alacaktı. Birçok üzüntülü günler, geceler geçi rildikten sonra korkulan, çekinilen yüzlesme oldu. genc Kara Murad eve getirildi. Başı, kolu, ayağı sarılıydı, kucakta tasınıyordu. Ne gözünü, ne ağzını aça madığından ölüye benziyordu, Mustafa, bu durumda kansının kendini kaybedeceğinı düsünerek gözlerini kapamağa, ma temli ananın hıçkınklarım duymamak i çin kulaklannı tıkamağa hazırlanıyordu. Lâkin İskender Paşanın kızı, o babanın yavrusu, bir akıncının karısı ve bir akın cının anası olduğunu belli etmekten geri kalmadı, ölü gibi önüne konulan oğlu nun karşısında ağlayıp sızlamadı, saçlannı yolmağa koyuımadı, sapsarı kesilen yüzünü ilâhî bir tebessümle çerçeveledi, kocasının ellerine sanldı: Vah yiğitim vah, dedi, oğlun seni üzmüş. Cahillik edip kendini vurdurmuş. Hoş gör, sabırlı ol, Tann büyüktür. Çıkmıvan canda ümid vardır. Mustafa, en kutsî bir ıstırabı tebessü me çevirmeği beceren, ağlıyan ruhunu güler gibi görünen bir dudakla örtebilen su ananın yaratılışmdaki yüksekliği bir kere daha anladı ve onun yerine kendisi ağladı. Kadın, gene tebessümünü boz madan kocasını yeni baştan teselliye gi rişti: İnhisar işçilerinin mesai karşılığı İdare etraflı bir talimatname hazırladı Inhisarlar Genel Direktörlüğü tara fından, tütün ve müskirat fabrikalanle yaprak tütün bakım ve işleme evlerinde çalışan işçiler hakkında yeni bir talimatname yapılmıştır. Talimatnamede işçiler, yardım işçisi, çırak, imalât işçisi, nezaretçi, usta olarak bes grupa ayrılmıştır. îşçi gruplannın sınıflannın, gündelik lerinin ve zam müddetlennın tayini ve bunların icabmda değiştirilmesi genel direktörlüğe aiddir. Çalışma saati haricinde iş alacak işçiye yüzde 50 zam ven lir. Gündelikler haftada veya on günde bir verilir. Işçinin sıhhati iyı olmadığı anlaşıhrsa kendisine bir ikramiye venlerek işine nihayet verilir. Işbaşında kazaya uğrıyan işçinin tedavi masrafi idarece ödenecektir. Hastalığı üç günden fazla süren işçi ler doktor raporu getirmeğe mecburdur lar. Hastalık uzarsa rapor verilmek şartile altı haftaya kadar gündelik yardımı yapılır. Hastalık yardımı ilk üç hafta için yarım gündelik, geri kalan üç hafta için dörtte bir gündeliktir. Altı hafta geçtiği halde işçinin iyileşemiyeceği veya hastalıktan dolayı sakat kalacağı anlaşıhrsa ikramiye verilerek işten çıka * rılır. Ecelile ölen işçinin dul anne, baba, kan, küçük çocuk ve evli olmıyan kızkardeşine ve ihtiyarlıktan dolayı çalısamıyacak olanlara ikramiye verilir. Evlenen kızlara, koruma sandığında, evlendiği güne kadar birikmiş olan parasına müsavi miktarda bir çeyiz ikramiyesi verilir. Gebe kadın işçiler, kanunen çalıştınlmaları caiz olmıyan müddet için yarım gündelıkle izinli tutulur. Bu müddet doğurmadan evvel üç, doğurduktan sonra üç haftadır. Ölen işçilerin cenaze masrafı olarak ailesine derhal cenaze masrafı namı altında bir para verilir. Talimatnamede mücazat, mükâfat, isten çıkarma ve izin verme işleri hakkında da maddeler vardır. İnhisar Idaresi işçiler için bir de ko ruma sandığı yapmıştır. Bu sandığın sermayesi, sandık azası olan daimî işçilerin gündeliklerinden her hafta kesilecek % 2; sandık sermayesinin bankaya yatırılmak suretile elde edilecek faiz geliri sandık azasma lüzumunda sandık tara fından verilen borc paralann faiz geli rinden terekküb etmektedir. Azaya senelik yüzde altı faizle borc para verilir. Işinden çıkan isciye parası verilirken fabrika bakım ve işleme evi idaresine ve sandığa olan borclan mahsub edilir. ölen işçilerin sandıkta biriken para lan varislerine verilir. Doğru değil mi? Ikinci mevki tramvaylarda bir noksan Herhalde gözden kaçmamıştır: Buıncı mevkı tramvay arabaian nın hemea hepsınde ayakta duran yoıcuiarın tutunmaiarı ıçın tavana asılı tutamaklar vardır. hakat her nedense ıkıncı mevkı arabaların hemen hıçbırınde bunlardan yoktur. Bu vazıyet karşısında akla hemea ju suai geiıyor: Acaba ıkinci mevki arabalanna bmenler cambaz mı? Geçenierde polıs haberleri arasında bir havadis vardı: Bılmem hangı hatta ışlıyen ıkıncı mevkı tramvaylardan bırı bir çocuğa çarpmamak için anî fren yapmış ve çocuk kurtulmuş... Fakat ona mukabıl, tramvayın içinde hiçbır yere tutunamıyarak muallâkta sallanan yolculardan ıkısı camlara çarpıp hafıfçe yaralanmış, dığer dört yolcu da yere düşmüş.... Düşünüyoruz: Tramvayın her durmasmda birbiri üzerine iskambil kâğıdları gibi yığılan yurddaşlan kurtarmak için kaç metro deri parçası lâzımdır? Ve nihayet bunu yapmamak için ne sebeb vardır? diyoruz, Kültür Bakanlığmın güzel bir hnreketi Tedrisatta tereddüd edilen noktalar aydınlatıldı Okullardaki okutumun, dil devrimine göre yapılması hakkında, okul kıtablarında gerek olan değişiklikleri yapmak üzere dört ay evvel Ankarada toplanan komisyon bazı kitabları dil devrimine uygun bulmadığı için isimlerini büsbütün müfredat programından çıkarmış, bir kısım kitabların da bazı bahislerinı kaldırmıştı. Fakat komisyon bu kitabların yerine okutulacak kitablar hakkında bir karar \ermeğe vakit bulmadan dağılmış, öğretmenler, bu derslerin ne şekilde okutulacaklan hakkında da tereddüde düşmüş lerdi. O vakit bu tereddüdlerin izalesi lâzım geldiği hakkında Kültür Bakanlığının nazan dikkatinı celbetmıştık. Memnuniyetle haber aldığımıza göre Kültür Bakanlığı neşriyatımızı hüsnüniyetle te lâkki ederek okutumdan iyi bir verim almak gayesile, ısimleri müfredat programlarından çıkarılan kitablarla, bazı bahisleri değiştirilen kitabların nasıl okutulacağı hakkında bir izahname hazırlıyarak dün bütün kültür müdürlüklerine göndermiştir. Bu izahnamelerle kitablardaki karışıklıklar izale edildıği gibi kitab isımlerı müfredat programından slınen derslerin nasıl okutulacağı hakkında da müfredat programı yerine kaim olmak iizere bir program ilâve edılmıştır. Yalnız gerek bu program, gerekse izahname yalnız ilk okullann dördüncü ve beşın ci sınıf dersleri hakkmdadır. Kültür Bakanhğının, yurd çocuklannı okutma bahsinde böyle hassas davranmasmı memnuniyetle karşılanz. Ancak Kültür Bakanhğının hüsnüniyetimizden emin olacağını ümid ederek bir noktaya daha işaret edeceğiz. İlk okullann dördüncü ve beşinci sınıflarında okutulan tarih ve yurd bilgisı kitabları bu sene yeni basıldı. Bazı isimlerin, tabirlerin dil devrimine göre basılmış olması lâzımken bu yapılmamıştır. Hatta bu noksanlık özel isimlerde bile görülüyor. Meselâ Atatürk ismi bu iki kitabda (Mustafa Kemal Paşa) şeklinde s;eçmiş bulunuyor. Gerçi ödevlerini müdrik bulunan öğretmenler bu noksanları tashıh ederek talebeye doğru öğretiyorlar. Fakat yeni neslin, ellerine verilen kitablarda bu gibi hataları görmemeleri daha iyidir. Bunun için Bakanlığm bunu da düsünerek bir tamimle bu isim ve tabirlerin nasıl öğretilmesi lâzım geldiğini bildireceğini ümid ediyoruz. dı: Ne zaran var baba. Amcamın ö cünü almış olurum ya. Varsın o uğurda kellem gitsin. Mustafa gamlı gamlı gülümsedi: Ne zaran mı var?.. Sen ö'lürsen bu ocak söner... Amcan da sininde üzülür. Ve biraz düsündükten sonra içini çekti: Hele sabırlı olalım. Gün doğma dan neler doğar derler. Yaksiç te, ben de henüz sağız, avaktayız. Belki bir gün karsılasırız, hes'ablaşırız. Şaved rahmetli kardesime borcumu ödemeden ölürsem sen diledi&ini yao, öcümüzü al. Fakat ocağımızı da koru. Bundan sonra onların i«leri güçleri bu maslahat üzerine konusmak olmuştu. Her , karşılasmada sözlerini evirip çevirip Yaksiç meselesine getirıvorlardı, uzun uzun derdlesiyorlardı. Baht ise o işten daha önemli durumlar nazırlıvordu. Baba oğul, görünmez âlemlerde in«anların yannını hazırlıyan ellerin, *ık sık. duygusuz davrandığını bilmiyorlar, dü«ünmüyorlardı. Ezeldenberi sürüp giden bu hakikati, bir Avusturva akımnda anladılar, sürekli bir ıstırab d«vresi pecirdiler. Ru akm Mustafanın İstirvada beMnci, Karinitada . altıncı, Karinolda vedinci eezisi idi. Oğlunu bir fırka ile Karinola e;öndermıvti, kendi Karinitada dolasıyordu. Tarialan bir esisle cıplaklastıran vaman bir ka«ırga gibi bes on gün icinde koca bir ülkenin altını ü<tiine getirmisti, on beş bin esir almıştı. Daha ilerilere eritmek, bu esirlerin sayısını otuz bine ckarmak istivor ^u. îste bu sırada Kir Kahcr aldı. Alaman îm>aratorunun Karinitava bitvük Icuv vetler gönderdisinı, eenc Kara Murad fırkasının arka<sını rpvirtmek isteHi&ini öğrendi, hemen döndü, o"Me bırlesmeğe kostu. On bes bin p«ir de beraberdi. Vilah vakınlannda iki fırka birlesti. baba oğul kucaUastı, vurda doğru vü rünme^e ba^landı. Lâkin imparator ordusu da manevra«ını vanmıstı, Türkîeri arkadan çevirmisti Bu durumda hücumdan baska care yoktu Mu^tafa ve ollu. «Bre koman kurdlarım, saldınn» diye bağırarak fırkalannin ba«iina gecmi«ler di. Ö'iirn saca saca ilerlivorlardı. Savaş yamandı, ona kars» bir kuvvetinde bulunan akınalar, üç vandan kendilerini saran ImDarator ordusunu varmak için o lanca güclerile ugraşıyorlardı. Iste bu sırada arkada bulunan on bes bin esir, baslarından sıvrıldı, akıncılara saldırdı. savas ta büsbütün ağırlastı. Tut• saklar odunla, tasla hücum ediyorlardı. Lâkin ak'ncı atlannın hareketini güçleştirıyorlardı. Bundan ötürü durum nazikleşmişti. Cok cevik ve çok cabuk davranmak gerekti. Mustafa, böyle güclükleri yenmeğe alıskındı, perva etmiyordu, so; ğukkanlılığını bozmıyarak dört yanına Doğru değil mi? Yenişehir günden güne güzelleşiyor Yainız iki noksanı var: Su ve elektrik... Inesöl (Özel) Yirmi dört kilometro kuzeyimizde bulunan Yenişeh re son zamanlarda gitmiyenler orasını çok değismis bulacaklardır. Yenisehre gidildiği zaman evvelâ düşmanın kaçarken yaktığı ve bilâhare ye rine taştan vapılan Hükumet binası gö züküvor. Onun kars"='nda saat kulesi vardır. Biraz daha yürüyünüz birçok şehirlerimizde bile bulunmıyan asrî ve güzel halâlarla karşılaşırsınız. Orasını da geçtikten sonra şimdiye kadar toz toprak içinde yuvarlanan çocuklann şimdi Çocuk bahçesinde salmcaklarda sal Iandıklarını, kum havuzunda oynadıkla rını görürsünüz. Çocuk Bakımevi, Süt damlası, Çocuk Doğumevi Yenişehrin son bir senede kavuştuğu sağlık eserleridir. Sağlık eser lerine bir de şehir dışında dört bin liraya mal olan mezbahayı da ilâve etmek Iâ zımdır. MUTEFERRlh Prag elçiliği SAGUK İSLER1 Dostluk ve Yardım cemiyeti kongresi Türk Hekimleri Dostluk ve Yardım cemiyeti heyeti umumiyesi profesör doktor Fahreddin Kerimin baskanlığı allmda aylık toplantısını yapmıştır. Cemiyet azasından olup vefat eder doktor Münir İzzet ve Sekib Hab.bin hatıralanna hürmeten bir dakika sukut edildi. Cemiyete yeniden girmek istiyen do cent Kâzım Ismail, Bahaeddin Aleş, Kemal Sönmez, Eşref Sungurtekin, Saib Özer, Naci Toktas, Naci Gürkan, Ahmed Öy, Celâl Pırıldar, Cevdet U ğur, Fuad Bayraktar, Salih Sağîık, Avni Tan, Hilmi Poyrazın azalıklan memnuniyetle kabul edildi. Vergi meselelerinde mükellef vc hazinenin hakkmı gözeterek yapılan e.^aslı teşebbüsler ve kararlardan dolayı Etıbba Odasına teşekküre karar verıldi. Gelecek ayın sonunda cemiyetin uınumî kongresinin akdedileceği bildiriLrek toplantıya nihayet verüdı. Tiran elçimiz Yakub Kadrinin Prag elçiliğine, Tokyo maslahatgüzarı Nebi Burada göriilen ve Türkiyede tesadüf lin Tiran elçiliğine tayin edilecekleri haedilmiyen hallerden biri de ilçenin mer ber veril mektedir. kezî bir yerine konulan yangm zilidir. General Seyfi döndü Bu zilin altına asılan büyük bir levha tarBirkaç gündür şehrimizde bulunmakta zı istimali ve çalınış adedine göre semti olan Gümrük Muhafaza Kumandanı göstermektedir. Bu zil ayni zamanda gündüzleri saatin on iki olduğunu da ilân General Seyfi Ankaraya avdet etmiştir. (Arkan var) Afyon tayyare şehidleri töreni C. H. PART/S/NOE Tayyareciler anttt önünde ve kahramanlartn kemihleri taşınırken Afyon (Özel) Millî Mücadelede eski tayyarelerle vatana büyük hizmetler eden tayyareci Cemal ve Bahaeddin Afyonda büyük tarnızdan bir ay evvel şehid olmuşlardı. Bu kahraman zabitlerimizin kemikleri, kendileri için yapı îan Şehidler abidesine, 20 teşrinisani güL nü beş bin halkın gözyaşlan içinde götü" Afyonun üstünde müthiş bir hava döellosu baslamıştı. Bu kahramanlar iki düşman tayyaresini de düşürmüşler, fakat vazifelerini jkmal etmiye uğraşırlarken bir bolük düşman tayyaresi tara fından taarruza uğramışlardı. Makinelitüfekle rindeki fişekleri bitince düşman tayyarelerinin atesile düşmüsler, bu kahramanların' yüksek kıymetini düşman kumandanlan da takdir ederek Afyonda büyük bir cenaze merasimi yapılmıştı. 20 teşnnıevvel günii kahramanlann kemikleri abidelerine nakledilirken, eski kahramanlıkları bir kere daha hatırlanmıs, tabutları heyecan \e gözyaşı içinde; omuzlarda taşınmıştır. Receb Peker geldi Cumhuriyet Halk Partisi Umumî Kâtibi ve Kütahya saylavı Receb Peker şehrimize gelmiştir. DENİZ tŞLERl Kabloların tamiri Öarayburnu Salacak arasındaki kablo yanndan itibaren, Arnavudköy Vaniköy arasındaki kablo da çarşamba gü nü tamir edilecektir. rüldü. ! Büyük taarruzdan evvel Akşehirde bir . tayyare karargâhı kurulmuş, tayya recilerimiz büyük ve mühım vazifeler altnışlardı. Bir gün gene düşman hatları iLtünde vazife yaparken karşılarına son s. tem iki düşman avcı tayyaresi çıkmı?. ECNEM MEHAF1LDE Maruf bir kadın piyanist ltalyanın tanınmış kadın piyanistlerin den Madam Ornelle Pulti Santoliguido I birincikânun günü Beyoğlunda Kaza d'italia salonunda bir konser verecektir. etmekte ve ilçenin her tarafından işitil Banka memurlarının maaşları mektedir. Ankaradan haber verildığine göre serYalnız su ve elektrik derdleri vardır mayesı tamamen veya kısmen hükume'e ki Yenişehrin pek yakında bunlara da aid olan veya hükumete bir hak temm kavuşacağı ümid olunmaktadır. eden banka ve müessese memurlarının maaş vaziyetleri hakkında hazırlanmakta olan kanun projesi yakında Kamutaya verılecektır. Bu kanuna nazaran bu gibi müesseseler memurlan maaş ve hizmete girış şekillerinde devlet memurlarının tâbi ol dukları usullere tâbı olacaklardır. Bunlara verilecek ikramiye iki maaş nisbetiBundan bir müddet evvel Yüksek Mü ni geçemiyecektir. Verilecek para, tahsil hendis mektebi talebelerinden bir kısmı derecelerine göre o derecedeki devlet menm pek az numara farklarile sınıf dön murlanna verilecek paranın en çok iki düklerini ve bunların Bakanlığa müraça derece üstündeki maaş kadar olacakhr. at ederek durumlannın selâmete çıkanl Bu para da birinci derecedeki, devlet masını istediklerini yazmıştık. memurlarına verilen parayı geçmiyecekHaber aldığımıza göre Bakanlıktan tir. ilgililere yeni bir emir gönderilmiş ve bu Müessese müdürü veya idare meclisi gibilerin durumu düzeltilmiştir. Buna gö reis ve azalarına verilecek para Bakanre ussü mizan 13 ken 12 ye indirilmiş lar Heyeti tarafından tesbit edilecektir. ve bundan 35 kişi kadar istifade ederek Banka veya bu gibi müesseselerdeki mesınıf geçmiştir. mur ve müstahdemlere verilecek munzam Bundan başka asgarî not 8 ken 7 ye vazife de Bakanlar Heyetinin kararile indirilmekle 15 kişi daha sınıf geçmiştir. olacaktır. Yalnız bir tek dersten 7 den aşağı Zıpkınla balık avı not almış olan talebeler bu yıl arkadaşîzmir Belediyesi balıkçılann balık Ian için yapılan istisnalara kendilerinin avlamasını menetmiştir. Balıkçılar da de katılmasını rica etmişlerdir. Ekonomi Bakanlığına müracaat ederek bu kararın kaldırılmasını istemişlerdir. ŞEHtR İŞLERİ Maahaza zıpkınla balık avı, yurnurta lara zarar verdiğinden men'inin doğru Mezad müdürlüğü bulunacağı ümid edilmektedir. Istanbul Belediyesi Mezad müdürlü KULTVR İSLERİ ğüne, uzun müddettenberi bu vazifeyi muvaffakiyetle vekâleten idare eden MeEski eserlerin muhafazası zad Idaresi başkontrölörü Tahir Cete, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, tarihî başkontrölörlüğe ikinci kontrölör Muhtar eserlerin muhafazası için beyannameler Seyid, ikinci kontrölörlüğe kontrölör Fe bastırmıştır. Bunlar mekteblere, ilgili darid Şar, onun yerine de Müsevvid Sa irelere yollanacak ve her kasabada du dullah terfian tayin olunmuşlardır. varlara yapı$tmlacakUr. Mühendis talebesi Sınıfta kalanların vaziyeti düzeltildi MUHARREM FEYZl TOGAY, Cumhuriyet Abone » T ü r k i y e şeraiti» '^ia Nüshası 5 Kuruştur Senelik 1400 Kr. Altı ayltk 750 Üç aylık 400 Bir aylık 150 1700 Kr. 1450 800 yoktur

Bu sayıdan diğer sayfalar: